Gülten Akın

Gülten Akın Cankoçak
(d. 23 Ocak 1933 / ö. 4 Kasım 2015)
Avukat, öğretmen, şair
(Yeni Edebiyat / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Yozgat’ta doğmuştur. Annesi, ev hanımı Emsal Hanım; babası memur Nurettin Bey’dir. Kalabalık ve geniş bir ailede geçen çocukluğunu “1933 Yozgat başlangıcından sonra dedeler, nineler, amcalar, dayılar, yengeler, teyzeler, kuzenler ortasında feodal ilişkiler içinde kendimi tanıdım. Kocaman bir aile. Doğduğum ev, babamın ana-babasıyla oturduğu annemin gelin geldiği ev. Evin egemeni aşağıdan yukarıya baktığımda asla ulaşamayacağım uzunlukta bir dede. Ben yanında büyüyen ilk torun. Sevgiyle sarılıydım. Bundan dolayı ben de sevgiyle dolu büyüdüm. Dedeme olan hayranlığımı ise onun seçilmişi olmam besliyordu. Yanında kalan ilk torun, üstelik kız, bir de anasına benziyor. ‘Anam’ derdi. ‘Zeynep’ti adım. Babam yeniliğe vurgun oluşundan mı yoksa tepkisel olarak mı nüfusa başka bir ad yazdırdı, bilmiyorum.” (akt: Baysal 2019: 14) cümleleriyle aktaran Akın; annesini kaybetmesinin ardından kardeşlerinin sorumluluğunu üstlenmiş; babasının Ankara’ya tayin istemesi ve ardından askerlik için çağrılması ile birlikte zorlu bir süreç geçirmiştir.

İlkokula Sorgun’da başlayan Akın, eğitimine Ankara’da devam etmiş; Taş Mektep’te başladığı eğitimine önce Cebeci Ortaokuluna yazılmıştır. “Bu günlerde Akın, Cebeci ortaokuluna bir gölge gibi gelip gittiğini belirtmektedir. Okulunu sevmemesini evdeki bunaltıya, büyümesine ve karşılanamayan gereksinimlerine bağlamaktadır. Bu yalnızlığı ve içe doğru yolculuğu sevmeye başlar. Bu sevgisizlik ve ilgisizlik lise ikiye kadar sürer. Önceleri tek tük yazdığı şiir, onun için bir uğraş olmuştur artık. Bu dönemde sınıf ve okul dergilerini dolduran şiirler yazar. Bu dönem yazdığı şiirler genellikle mizahidir. Ozanlara saygı duyulan, uzun kış geceleri ezgiyle peygamber kıssaları okunan ve amcanın şiir yazdığı bir ailede Akın’ın şiire yönelmesi pek şaşılacak bir durum değildir. Akın, çok küçük yaşta dayılarının tavan arasındaki eski bavullarında bulduğu öykü, roman, antoloji, dünya ve Türk klasiklerini çok küçük yaşlarda okumaya başlar” (Erken 2010:8). Liseyi Atatürk Kız Lisesinde tamamlayan Akın; lise eğitiminin ardından Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesine kaydolmuş; lise yıllarında başladığı okuma serüvenini burada sürdürmüştür. Fakülte yıllarında hem çalışıp hem okuyan şair, bu süreci şöyle anlatmıştır: “Liseyi bitirmiştim ama yaşam da yeniden ağırlaşmaya, maaşlar yetmemeye başlamıştı. Evlerin kadınların kızları daha büyük sayılarda devlet arşivlerini dolduruyordu. O yaz iş aradım oysa tıp fakültesine gitmeyi düşlüyordum. Çapa Yüksek Öğretmen Okulu sınavını kazanmıştım. Edebiyat okuyacaktım. Gidemedim. Hukuka yazıldım. Bir de iş buldum. İçişleri Bakanlığında. Yıl içinde akşamları ders çalışıyor, yıl sonlarında izinlerimi kullanarak sınavlara giriyordum. Dört yıl sonra bitti fakülte” (akt: Baysal 2019: 15).

Fakülteyi bitirmesinin ardından 1956’da Yaşar Cankoçak’la evlenen Akın’ın ilk şiir kitabı da bu yılda yayımlanmıştır. Murat, Can, Aksu, Onur ve Deniz adlarında beş çocuğu olan Cankoçak ailesi 1958-1972 yılları arasında Yaşar Bey’in kaymakamlık görevi nedeniyle Anadolu'nun çeşitli ilçelerinde yaşamışlardır. Kumluca, Gevaş, Alucra, Haymana, Gerze, Saray ilçelerinde ve Kahramanmaraş'ta geçen süre zarfında Akın; yardımcı avukatlık, avukatlık ve öğretmenlik yapmıştır. Sürgünlerle geçen bu süreç, Akın’ın şiirinin temelini oluşturan toplumsal yapı içinde bireyin durumuna dair pek çok gözleme de yol açmıştır. Halkın yoksulluğu, ezilmişliği karşısında dik bir duruşun peşinde olan Gülten Akın; yoğun temposuna karşın ailesini hep ön planda tutmuş; yaşamının sonuna değin yalnızca kendi çocuklarına değil çevresindeki pek çok kişiye de annelik yapmıştır. Bir yandan çalışıp bir yandan beş çocuğunu yetiştiren Akın, aynı zamanda bulunduğu yerlerde kadınlar için okuma yazma kursları düzenlemiş; pek çok davada gönüllü avukat olarak bulunmuştur.

1972’de Ankara’ya dönmelerinin ardından bir süre Türk Dil Kurumu Derleme ve Tarama Kolu’nda çalışan Akın; Halkevleri, İnsan Hakları Derneği, Dil Derneği gibi kurumlarda kurucu ve yönetici olarak görev yapmıştır. 1978 yılında emekliye ayrılan şair, ertesi yıl oğlu Murat’ın tutukluluk sürecinde yaşadıkları, onu derinden etkilemiş; doksanlı yılların başına kadar şiir adına suskunluk dönemi geçirmiştir. 1991’de Sevda Kalıcıdır ile yeniden yazın faaliyetlerine dönen şair, bu dönemde Burhaniye’ye yerleşmiş ve ölümüne değin Ankara ve Burhaniye’de yaşamını sürdürmüştür.

4 Kasım 2015’te Ankara’da vefat eden şairin kabri, Karşıyaka Mezarlığındadır.

Gülten Akın; şiir kitaplarıyla pek çok ödül almıştır. Sığda adlı şiir kitabıyla TDK Şiir Ödülü, Maraş’ın ve Ökkeş’in Destanı ile TRT Sanat Ödülleri Yarışması Başarı Ödülü, Ağıtlar ve Türküler ile Yeditepe Şiir Armağanı, Sevda Kalıcıdır ile Halil Kocagöz Ödülü, Seyran Destanı ile Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü, 1998 Truva Folklor Ödülü, Sessiz Arka Bahçeler ile 1999 Akdeniz Altın Portakal Şiir Ödülü’nü, 2006 yılında Yunus Emre Şiir Ödülü’nü, 2008’de Erdal Öz Edebiyat Ödülü’nü, 2008 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Sanat Hizmet Ödülü ve 2014 Metin Altıok Şiir Ödülü’nü almıştır. 2004 yılında TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı’nda “Onur Yazarı” olarak seçilmiştir.

Akın, Dağlarca'nın vefatı ardından Milliyet tarafından bir soruşturma sonucunda "Yaşayan en büyük Türk şairi" olarak seçilmiştir. Bu seçici kurulda; Ahmet Soysal, Ahmet Ümit, Baki Asiltürk, Berrin Karakaş, Beşir Ayvazoğlu, Birhan Keskin, Cem Erciyes, Deniz Kavukçuoğlu, Egemen Berköz, Elif Şafak, Enver Ercan, Eray Canberk, Eren Aysan, Feyza Hepçilingirler, Füsun Akatlı, Gökçenur Ç., Hasan Ali Toptaş, Hasan Özkılıç, Hıfzı Topuz, Hilmi Yavuz, Hulki Aktunç, Hüseyin Alemdar, İhsan Yılmaz, Konur Ertop, Lale Müldür, Mario Levi, Metin Celal, Metin Kaygalak, Murat Uyurkulak, Murathan Mungan, Müge İplikçi, Namık Kuyumcu, Nazlı Eray, Prof. Dr. Nüket Esen, Orhan Duru, Ömer Türkeş, Özen Yula, Pınar Kür, Selim İleri, Selim Temo, Semih Gümüş, Sibel K. Türker, Süreyya Berfe, Şebnem İşigüzel, Tahsin Yücel, Prof. Talat Sait Halman, Tuğrul Keskin, Yılmaz Karakoyunlu, Yılmaz Odabaşı, Yusuf Çotuksöken gibi isimler bulunmaktadır.

Gülten Akın'ın 1956'da başlayan şiir yolculuğu 2013'e değin sürmüş; bu süreçte şair, tiyatrolar ve poetik metinler kaleme almıştır. Akın'ın şiiri, bireysellikten toplumsallığa evrilen bir rota takip etmektedir. Bu süreci, gözlemleri ve tanıklıklarıyla güçlendirerek ilerleten Akın, halkın inançlarına, düşünüşüne, alışkanlıklarına, sevgi ve nefret kaynaklarına şiirlerinde yer vermiş; Ekonomik sorunlar, siyasi çatışmalar, köyden kente göç olgusu, kente adapte olamamak gibi tanık olduğu pek çok toplumsal meseleye karşı kayıtsız kalamamıştır. İlk üç şiir kitabı olan Rüzgâr Saati, Kestim Kara Saçlarımı ve Sığda'da çoğunlukla genç bir kadının yalnızlığı, özlemi, sevgisi ve hüznü gibi bireysel izleklertakip edilirken Kırmızı Karanfil'le başlayan dönemde ise bakışını topluma yönelten şairin izlek seçimi de değişmiştir. Gerek Anadolu insanının fakirliği gerekse ülkenin içinden geçtiği süreç şairi yoksulluk, göç, direniş ve sistem eleştirisi gibi meselelere yöneltmiştir. Doksanlı yıllara gelindiğinde toplumsal hayatta oluşmaya başlayan dinginlik Gülten Akın’ın şiirine de yansımış ve 1991’de yayınlanan Sevda Kalıcıdır'la beraber Gülten Akın şiirinde geçmişin sorgulandığı yeni bir dönem başlamıştır. Bu yeni dönemde de toplumsal hassasiyetini devam ettiren şair, bu kez olayların içindeki heyecanlı birey olarak değil, oldukça yoğun tecrübeye sahip yaşlı bir bilgenin gözüyletoplumu irdeler (Genç 2014).

Gülten Akın'ın şiirleri üzerine bir inceleme kaleme alan Birgül Erken; şairin şiirlerinin geçirdiği evrimi eserlerinden hareketle tasnif etmiş ve şu değerlendirmelerde bulunmuştur: "Gülten Akın’ın ilk dönem şiirleri, Rüzgâr Saati (1956), Kestim Kara Saçlarımı (1960) ve Sığda (1964) adlı kitaplarında toplanmıştır. Eleştirmenler tarafından odağı ‘ben’ olan şiirler olarak görülen bu eserlerde Akın, kendinden yola çıkarak insanların ortak duygularından söz etmiştir. Bu ilk dönem eserleri Akın’ın da zaman zaman ifade ettiği gibi sislendirilmiş bir anlamla verilen, ilk anlamın uzaklara çekildiği şiirlerden oluşur. Onu, bu ilk döneminde sürekli bir hareket hâlinde olan doğa daha çok ilgilendirir. Doğanın bir parçası olarak kendini zaman zaman onun içinde yalnız hissederken daha ziyade genç kızlık duygulanımları içersinde görürüz onu. Bu yalnızlık duygularının, uzakta kalma, aranmama durumlarından kaynaklandığını söyleyebiliriz.

Akın’ın Kırmızı Karanfil, Maraş’ın ve Ökkeş’in Destanı, Ağıtlar ve Türküler, Seyran Destanı, İlahiler, 42 Günün Şiirleri ve Celâliler Destanı adlı eserlerini içine alan ikinci dönemi, onun toplumsal sese yöneldiği, sosyal içeriği keskinleşen, belirginleşen şiirleridir. Bu dönem şiirlerinin büyük bir bölümü, halk şiiri esintilerini taşır. Akın, halk şiirini yinelemeden, onun kalıplarına esir olmadan çağa uygun bir şiir yazılacağını ortaya koymuştur. Kırmızı Karanfil eseri şairin ikinci döneminin ilk ürünüdür. Akın, artık her şeyiyle içinden çıktığı toplumun bir parçası olarak onu dillendiren bir şairdir. Akın’ın bu eserini değerlendirirken onun bu dönemde içinde olduğu çevreye de dikkat kesmek gerekir. Bu dönemde şair, eşinin görevi nedeniyle Anadolu’nun pek çok yerinde bulunmuş ve söz konusu edeceği halkı, pek çok yönüyle tanımıştır. Aynı zamanda ülkenin içinde bulunduğu dönem, duyarlı bir kişiliği olan Akın’ı toplumsal olana yönlendirmiştir. İçinde bulunduğu Anadolu’yu, yaşamı ve ilişkileriyle ele alırken kadın sorunsalı şiirlerinin önemli bir kısmını oluşturur. Artık toplumun sorunları, tek başlarına bireyin sorunlarının yerini almıştır. 1960 sonrası toplumcu şiirin yükselişe geçmesinde Akın, önemli bir rol oynarken o da bu durumdan etkilenir. Daha çok kırsal halkın sorunlarına değinirken göç olgusu, bu dönem şiirlerinin yavaş yavaş bel kemiği olur. Halkı göçe mecbur eden nedenler irdelenir ve göçün insan hayatındaki tahribatı ve kentlere taşınan köyler ele alınır. Söylemini halkın damarından alırken modern olanla da birleştirir. Yaşamının bir sonucu olan bu eserde şair, eyleme dönük bir kişilik sergiler. Eserini, ‘halktan aldığını halka üflemek’ olarak değerlendiren şair, türküler, ağıtlar söylemeye başlar ve destanlara adım atar. Maraş’ın ve Ökkeş’in Destanı, Akın’ın şiir çizgisinde destanlar dönemini başlatan eseridir. 1970’lerin yılların başında Maraş’ta ailesiyle yaşamaya başlayan Akın, önceden de düşündüğü Kurtuluş Savaşımızı şiirde işlemek için burada araştırmalar yapar. Maraş’ın ve Ökkeş’in Destanı, Kurtuluş Savaşımızın ilk zaferi olan Maraş direnişini anlatır. 1976 yılında yayımlanan Ağıtlar ve Türküler şairin, toplumsal bağlamda olgunluk döneminin eseridir. Halkın söylemine kulak verirken modern söylemin tekniklerinden de yararlanan Akın, sadece kırsalın değil kentlinin de gündemini tutar. Eser, tematik olarak ‘yönetime karşı direnç ve birlik çağrısı’, ‘Anadolu yaşamı’, ‘kadın’ ve ‘kent yaşamı’ temaları etrafında birleşir.

Akın’ın üçüncü dönemi Sevda Kalıcıdır ile başlar. Bu dönem, şair için süregelen umutların tükenmese de epeyce yara aldığı bir dönemdir. Akın, bu yeni döneminde kendi içine çekilmiştir. Geçmişiyle hesaplaşırken tema bakımından zengin bir şiir tutumuyla karşımıza çıkar. Ustalaşan dili içinde şiirlerinin gücü, daha çok hissettirir kendini. Yapı olarak sağlam şiirler sunar okuruna. Artık olgunluğun da üstünde bir şiirdir bu. Kemikleşmiş bir üslubun sahibi olmuştur aynı zamanda. Sessiz görünür ama çağı eleştirmekten geri durmaz. İkinci döneminde olduğu kadar yüksek bir ses değildir bu, gücünü kelimelerin yan yanalığından, onların büyüsünden alan şiirler yazar. Söyleyerek gücü yakalamıştır. Sevda Kalıcıdır adlı eserinde temel konu, kent yaşamının ve çağın eleştirisidir. Kentlerde yaşamını sürdüren şair, değişen çağa ayak uydurmakta güçlük çeker, çağla birlikte yozlaşan değerleri irdeler. Bunun yanında usulca yaşlılık durumuna giriş yapar" (Erken 2010: 161-165).

Şiire dair görüşlerini aktardığı Şiiri Düzde Kuşatmak ve Şiir Üzerine Notlar; Akın'ın şairliğine dair ihtiva ettiği ilk elden bilgileri barındırması nedeniyle önemli eserlerdir. Bu yazılarında şair; şiirin işlevi, biçimi, üslubu, değeri, gerçeklerle bağı ve dil yapısı hakkında değerlendirmeleri aktarmıştır. İnci Enginün, Akın'ın şiirlerinde halk edebiyatı kullanımına işaret etmiş; eserlerinde kadının savunmasına da ağırlık vermesinden bahsetmiştir (Enginün 2003: 119).

Kaynakça

Akın, Gülten (1996). Şiiri Düzde Kuşatmak. İstanbul: YKY.

Akın, Gülten (2004). Şiirin ve Dilin Bilinci. İstanbul: TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş.

Asiltürk, Baki (2018). "Gülten Akın Şiirinde Dönemler". INTURE Türklük Araştırmaları Dergisi. I: 19-38.

Baysal, Mine Kübra (2019). Gülten Akın’ın Şiirlerinde Folklor ve Destansılık. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.

Erken, Birgül (2010). Gülten Akın'ın Hayatı, Eserleri ve Sanatı. Yüksek Lisans Tezi. Edirne: Trakya Üniversitesi.

Genç, Yasin (2014). Yalnız Bireyden Toplumsal Duyuşa Doğru Gülten Akın Şiiri. Yüksek Lisans Tezi. Kütahya: Dumlupınar Üniversitesi.

Gökalp Alpaslan, Gonca (2014). “Şiirle Tarihin Kesişim Noktasında Gülten Akın’ın Celâliler Destanı”, HÜ Edebiyat Fakültesi Dergisi, XXXI, I: 43-70.

Şahiner, Derya (2015). Gülten Akın’ın Şiirlerine Deyişbilimsel Bir Yaklaşım: Beni Sorarsan. Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Hacettepe Üniversitesi.

Yalçın, Soner (2015). "Deli Kızın Türküsü, Gülten Akın". Sözcü. Erişim Adresi: http://www.sozcu.com.tr/2015/yazarlar/soner-yalcin/deli-kizin-turkusu-gulten-akin-985114/

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DR. KORAY ÜSTÜN
Yayın Tarihi: 31.12.2019
Güncelleme Tarihi: 19.12.2020

Eser AdıYayın eviBasım yılıEser türü
Rüzgar SaatiVarlık / İstanbul1956Şiir
Kestim Kara SaçlarımıYeditepe / İstanbul1960Şiir
SığdaYeditepe / İstanbul1964Şiir
Kırmızı KaranfilMay / İstanbul1971Şiir
Maraş'ın ve Ökkeş'in DestanıTDK / Ankara1972Şiir
Halk Dilinden Bir Top GülTDK / Ankara1973Derleme
Ağıtlar ve TürkülerCem / İstanbul1976Şiir
Seyran DestanıCem / İstanbul1979Şiir
İlahilerAlan Yayınları / İstanbul1983Şiir
Şiiri Düzde KuşatmakAlan Yayınları / İstanbul1983Deneme
Türkçe Okul SözlüğüHürriyet / İstanbul1985Diğer
42 GünAlan Yayınları / İstanbul1987Şiir
Sevda KalıcıdırAdam / İstanbul1991Şiir
Sonra İşte YaşlandımYKY / İstanbul1995Şiir
Şiir Üzerine NotlarYKY / İstanbul1996Diğer
Toplu OyunlarYKY / İstanbul1997Tiyatro
Sessiz Arka BahçelerYKY / İstanbul1998Şiir
Sevdiğim Yaz Geldi YineAdam / İstanbul2003Şiir
Kırmızı Karanfil - Toplu Şiirler I (1956-1971)YKY / İstanbul2004Şiir
Ağıtlar ve Türküler - Toplu Şiirler II (1972-1983)YKY / İstanbul2004Şiir
Uzak Bir Kıyıda - Toplu Şiirler III (1991-2013)YKY / İstanbul2004Şiir
Kuş Uçsa Gölge KalırYKY / İstanbul2007Şiir
Celaliler DestanıYKY / İstanbul2007Şiir
Deli Kızın Türküsü, Seçme ŞiirlerYKY / İstanbul2012Şiir
Beni SorarsanYKY / İstanbul2013Şiir
Bütün Eserleri IYKY / İstanbul2019Şiir

İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1YÜKSELÎ/PERVANE, Osman Yükseld. 1946 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
2DİNDARÎ/MUHİTTİN, Muhittin Kaynard. 1901 - ö. 1966Doğum YeriGörüntüle
3SEYYAHİ/ÂŞIK ÇELEBİd. 1930? - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4MURAD NİYAZLI, Hesenov Murad Babahan oğlud. 1933 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
5Turhan R. Oğuzbaşd. 14 Mart 1933 - ö. 15 Mayıs 1997Doğum YılıGörüntüle
6Memmed Arazd. 1933 - ö. 2004Doğum YılıGörüntüle
7Üstün Akmend. 2 Temmuz 1943 - ö. 30 Ekim 2015Ölüm YılıGörüntüle
8Ali Nard. 15 Mayıs 1941 - ö. 16 Temmuz 2015Ölüm YılıGörüntüle
9Fikret Otyamd. 19 Aralık 1926 - ö. 9 Ağustos 2015Ölüm YılıGörüntüle
10Ebeydulla İbrahimd. 1951 - ö. ?MeslekGörüntüle
11Ali Kemald. 17 Ekim 1869 - ö. 6 Kasım 1922MeslekGörüntüle
12Bilal Coşkund. 08 Kasım 1950 - ö. 30 Mart 2017MeslekGörüntüle
13Ercüment Uçarıd. 3 Nisan 1928 - ö. 21 Ocak 1996Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14Zeynep Tezcand. 1979 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15Fuat Ömer Keskinoğlud. 1906 - ö. 22 Ağustos 1967Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16Sunay Akınd. 12 Eylül 1962 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
17Fikret Akınd. 1952 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
18Gülten Dayıoğlud. 15 Mayıs 1935 - ö. -Madde AdıGörüntüle