İBN ARABŞÂH, Ahmed bin Muhammed bin Abdullâh bin İbrâhîm bin Muhammed, Şehâbeddîn, Ebu’l-Abbâs, Acemî, Rûmî

(d. 25 Zilkâde 791/15 Kasım 1389 - ö. 15 Receb 854/24 Ağustos 1450)
müverrih, divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / Başlangıç-15. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Künyesi “Ahmed bin Muhammed bin Abdullâh bin İbrâhîm bin Muhammed” veya kısaca “Ebu’l-Abbâs”, lakabı “Şehâbeddîn”dir. “İbn Arabşâh”, “Acemî” veya “Rûmî” nisbeleriyle tanınmıştır. Kaynaklarda (Kafesoğlu 1987: 698-701; Yuvalı 1999: 314-315; Yeni Rehber Ansiklopedisi 1993 vd.) verilen bilgilere göre İbn Arabşâh, 25 Zilkâde 791/15 Kasım 1389’de Dımaşk’ta doğdu ve burada büyüdü. Zeyneddîn Ömer bin el-Lebân el-Makrî’den Kur’ân-ı Kerîm’i öğrendi. Timur, Şam’ı alınca İbn Arabşâh’ı, annesini, kardeşlerini kız kardeşinin oğlu Abdurrahmân bin İbrâhim bin Havlân ile Semerkand’a gönderdi. O sırada Semerkand, fethedilen memleketlerden getirilen tanınmış âlim, tabip, fakîh ve sanatkârlarla doluydu. İbn Arabşâh, burada bir yandan Moğol yazısı, Farsça ve Türkçe öğrenirken, diğer taraftan İdgutemur Medresesi’nde Seyyîd Şerîf Cürcânî’nin derslerine devam etti. Onun talebelerinden Mevlânâ Hâcî’den sarf ve nahiv; Şemseddîn Muhammed el-Cezerî’den hadîs ve kırâat, Muhammed el-Buhârî, Hüsâmeddîn el-Vâ’iz, Ahmedü’l-Kasîr’den de çeşitli ilimleri tahsil etti. Âlim Urbân Edhemî ile görüşerek kendisinden Farsça ve Moğolca öğrendi. Sonra tahsilini tamamlamak gayesiyle Mâverâünnehr ve Çin sınırına kadar uzanan Türkistan seyahatinde, Burhâneddîn Endekânî, Kâdı Celâleddîn es-Sirâmî gibi birçok âlimle karşılaşıp sohbetlerinde bulundu ve onlardan yararlandı. Ardından Harezm’e gidip Nûrullâh ve Ahmed bin Şemsü’l-Eimme’den ders aldı. Türkistan’daki “Deşt” beldesinde Behâeddîn ez-Zâhir ve Mevlânâ Hâfızeddîn Muhammed bin Nâsıreddîn el-Bezâzî’den usûl ve fıkıh ilmini öğrendi. Burada kaldığı dört yılda Şerefeddîn, Muhammed el-Bulgarî gibi âlimlerin sohbetlerinde bulundu. Kırım’a gitti ve orada edip ve şair Abdülmecîd ile görüştükten sonra, Karadeniz üzerinden Osmanlı payitahtı Edirne’ye geldi. Sultan Çelebi Mehmed’in sarayına girdi ve iltifatına nail oldu. İznik Medresesi müderrislerinden Karaman ve Mısır’da ilim tahsil etmiş, tasavvuf, mantık ve diğer aklî ilimlerde mütehassıs âlim Molla Şemseddîn bin Hamza el-Fenârî ve Burhâneddîn Haydar el-Havâfî gibi âlimlerden dersler aldı. Edirne’deyken Sultan Çelebi Mehmed, İbn Arabşâh’ı edebiyattaki kudreti, ifadede gösterdiği incelik ve birkaç yabancı dil bilmesi gibi sebeplerle Dîvân-ı Hümâyûn’da görevlendirdi. Çelebi Mehmed’in hususî kâtipliğini (sır kâtipliği) yapan İbn Arabşâh, sultanın devlet yöneticilerine göndereceği mektupları da yazdı. Çelebi Mehmed’in şehzâdelerinin hocası oldu. Bu arada Burhâneddîn Haydar’dan Miftâhü’l-Ulûm adlı eseri okumaya devam etti. 824/1421’te Sultan Çelebi Mehmed vefât edince vatanına dönmeye karar verdi ve on sene kaldığı Osmanlı ülkesinden ayrıldı. 

İbn Arabşâh, Rebîülâhir 825/Nisan 1422’te Halep’e oradan da memleketi Şam (Dımaşk)’a gitti. Ancak hemşerilerinden onu tanıyan çok az kişi kalmıştı. Çevredekiler onu bir yabancı gibi kabul ettiklerinden kendisine “Acemî” demişlerdir. İbn Arabşâh, bu yıllarda Mescidü’l-Kasab’ın bir odasında, çok az kimse ile görüşerek münzevî bir hayat yaşadı ve eser yazmakla uğraştı. Kâdı Şehâbeddîn Hanbelî’den Sahîh-i Müslim’i okudu. 832/1428-29’de hacca gitti ve ardından Dımaşk’a döndü. Tasavvuf, fıkıh, usûl, me’ânî, beyân ve diğer ilimleri öğrendiği hocası Mevlânâ Ebû Abdullâh Muhammed bin Muhammed el-Buhârî’nin yanından onun vefatına kadar ayrılmadı. Hocasının 841/1437-38’de vefatı üzerine Mısır’a gitti ve Kahire’ye yerleşti. Kısa zamanda buranın âlimleri ve şairleriyle yakınlık kurup Sultan Melik ez-Zâhir Çakmak’la tanıştı. Sultan Çakmak, İbn Arabşâh’a iyi davranarak iltifatlar etti. Orada bulunan âlimlerle ve şairlerle münazaralarda bulunan İbn Arabşâh, yüksek ilmi ve ince zekâsı ile etrafındakilere doğruyu anlatmaktan geri durmadı. Bu sebeple onu çekemeyenler çoğaldı. Bunlardan Burhâneddîn el-Bâunî’nin şikâyetleri üzerine hapse atıldı. Beş gün hapishanede kalan İbn Arabşâh üzüntüsünden hastalandı. Hapisten tahliye edildikten on iki gün sonra 15 Receb 854/24 Ağustos 1450 tarihinde Kahire’de öldü ve oraya defnedildi. Âlim, faziletli, tevazu ve iffet sahibi bir zat olan İbn Arabşâh’ın Tâceddîn Abdülvehhâb ve Hasan adlarında iki oğlu vardır.

Kafesoğlu (1987: 699-701) ve Yuvalı’nın (1999: 314-315) belirttiğine göre İbn Arabşâh’ın, bir kısmının nüshası günümüze ulaşmayan ve neredeyse tamamı manzum olan fıkıh, tarih, tefsir, ahlak, sarf ve nahiv ilimlerine dair eserleri şunlardır:

1. Ukûdü’n-Nasîha: Kâtib Çelebi’nin Unkûdü’n-Nasîha adıyla kaydettiği bu manzum risâlede müellifin hayatı hakkındaki bilgiler yer almaktadır.

2. Mir’âtü’l-Edeb: Meânî ve beyân ilminin esasları konusunun ele alındığı her bâbı müstakil kasideler hâlinde yazılmış 2000 beyitlik bir manzumedir.

3. Hitâbü’l-İhâbi’n-Nâkıb ve Cevâbü’ş-Şihâbi’s-Sâkıb: Müellifin, Mısır’da bulunduğu sırada katıldığı şiir yarışmalarında şairlere verdiği hiciv niteliğindeki cevaplarının toplandığı eseridir.

4. Tercüme-i Câmi’u’l-Hikâyât: Avfî’nin Cevâmi’ü’l-Hikâyât’ının 6 cilt hâlinde Türkçeye tercümesidir. Şehzade Murâd adına kaleme alınmıştır.

5. Tercüme-i Tefsîr-i Ebu’l-Leys: Ebu’l-Leys es-Semerkandî Tefsîri’nin Türkçeye manzum tercümesidir.

6. Tercümânü’t-Mütercem bi-Müntehi’l-Ereb fî Lugâti’t-Türk ve’l-Acem ve’l-Arab: XV. yüzyıl Türkçesi hakkında kaleme alınmış bir kitaptır.

7. Ta’bîrü’l-Kâdirî Tercümesi: Nasr bin Ya’kûb ed-Dîneverî’ye ait eserin Türkçeye manzum tercümesidir. 

8. Acâibü’l-Makdûr fî Nevâib/Ahbâri’t-Temûr: Timur dönemi tarihidir. Birçok dile çevrilen kitap yayımlanmıştır (İstanbul 1142, 1277, 2012; Kalküta 1812, 1818, 1842, 1868; Kahire 1285, 1305; Lahor 1868). 

9. Et-Te’lîfü’t-Tâhir fî Sîreti Şiyemi’l-Meliki’z-Zâhir: Mısır sultanı Melik ez-Zâhir Çakmak dönemi hakkındaki bu metnin küçük bir bölümü yayımlanmıştır (Strong 1907).

10. Fâkihetü’l-Hulefâ ve Müfâkehetü’z-Zurefâ: Kelîle ve Dimne tarzında ahlakî bir kitaptır. Yuvalı (1999: 314-315), bu eserin Türkçe Marzbân-nâme’nin Arapçaya tercümesi olduğunu belirtmiştir. Kafesoğlu (1987: 699-700) ise, mütercimin Türkçeden Arapçaya tercüme ettiği Marzbân-nâme ile Fâkihetü’l-Hulefâ ve Müfâkehetü’z-Zurefâ’yı iki ayrı eser olarak göstermiştir. Latince tercüme ve şerhiyle yayımlanan (Freytag 1832, 1851-1852) kitabın başka baskıları da yapılmış (Bulak 1276, 1290; Kahire 1300, 1303, 1307; Musul 1869, 1876; Küveyt 1997), onuncu bölümü de Türkçeye tercüme edilmiştir (Yaltkaya 1925: 12-44).

11. Ikdü’l-Ferîd fî İlmi’t-Tevhîd: Kelâma dair manzum bir risâledir.

12. Gurretü’s-Siyer fî Düveli’t-Türki ve’t-Tatar: Tarih konulu bir eserdir.

13. Cilvetü’l-Emdâhi’l-Cemâliyye fî Hulleteyi’l-Arûzi’l-Arabiyye: Aruz ve nahiv hakkında yazılmış 183 beyitlik manzumedir.

14. Mukaddime fi’n-Nahv: Gazel tarzında 200 beyitlik bir manzumedir.

15. Hikâyât fî Etrâk: Tarihe dair bir eserdir.

İbn Arabşâh; tarih, lügat, sarf, nahiv, hadîs, edebî ilimler ve fıkıh âlimidir. Nesir ve şiirde, lügat ilminde, güzel yazı yazmada, tatlı ve beliğ söz söylemede zamanının önde gelenlerinden kabul edilmiştir. Kafesoğlu (1987: 700), güçlü bir nâsir olan İbn Arabşâh’ın şiir yeteneğinin muasırlarınca beğenildiğini, fakat kendisi onun, daha çok ilmî konuları düzenli biçimde nazma çekebilen bir nâzım seviyesinde kaldığını düşündüğünü belirtmiştir. Buna İbn Arabşâh’ın fıkıh, hadis, ve tasavvuf sahasında da yeni bir çığır açamadığını, sadece eskileri takip ettiğini, tarihçiliği iyi olsa da yazdıklarında genellikle duygularının etkisinde kalarak tarafsızlığını koruyamadığını da eklemiştir. Yuvalı (1999: 314); Arapça, Farsça ve Türkçeyi çok iyi bilmesi sebebiyle İbn Arabşâh’a “melikü’l-kelâm fi’l-lugâti’s-selâs” (üç dilin meliki) dendiğine, onun tarih alanında, özellikle Timurlu tarihçisi olarak tanındığını vurgulamıştır.

Kaynakça

Çetin, Abdülbaki (2007). “Ebu’l-Leys Semerkandî Tefsirinin Türkçe Tercümesi Üzerine”. Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi (22): 53-101. http://turkoloji.cu.edu.tr/GENEL/abdulbaki_cetin_tefsir.pdf [erişim tarihi: 20.02.2015].

Freytag, George Wilhelm Friedrich (hzl.) (1832, 1851-1852). Libri Arabici Fâkihatu’l-Hulafâ ve Mufâkahatu’z-Zurafâ seu Fructus Imperatorum et Iocatio Ingeniosorum Auctore Ahmede filio Mohammedis Cognominato Ebn-Arabschah I-II. Bonnae: Officina Lechneri.

Hüsnü (1935). “İbni Arabşah”. Türkiyat Mecmuası III: 157-182. http://www.google.com.tr/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&source=web&cd=11&ved=0CBoQFjAAOAo&url=http%3A%2F%2Fwww.journals.istanbul.edu.tr%2Fiuturkiyat%2Farticle%2Fdownload%2F1023000898%2Fpdf&ei=zZfnVOKIGdDXasXHgdgD&usg=AFQjCNEjhWcPHs-M-Ig5DBqG75JSxQw6fg&sig2=WMQMgEX5YpnpTaUWYrgt2w [erişim tarihi: 20.02 2015].

İbni Arabşah (2012). Acâibu’l Makdûr (Bozkırdan Gelen Bela). çev. D. Ahsen Batur. İstanbul: Selenge Yay.

Kafesoğlu, İbrahim (1987). “İbn Arabşah”. İslâm Ansiklopedisi. C. 5/1. İstanbul: MEB Yay. 698-701.

Kehhâle, Ömer Rıza (1993). Mu’cemü'l-Müellifîn. C. II. Beyrut.

Kurnaz, Cemâl ve Mustafa Tatçı (hzl.) (2001). Mehmed Nâil Tuman, Tuhfe-i Nâilî -  Divan Şairlerinin Muhtasar Biyografileri. C.II. Ankara: Bizim Büro Yay.

Mcchesney, R. D. (2006). “A Note on the Life and Works of Ibn Arabshâh”. History and Historiography of Post-Mongol Central Asia and the Middle East - Studies in Honor of John E. Woods. Wiesbaden: Harrassowitz Verlag. 205-249.

Mehmed Süreyyâ (1308). Sicill-i Osmânî. C. I. İstanbul.

Özcan, Abdülkadir (hzl.) (1989). Mecdî, Şakâyık-ı Numâniye ve Zeyilleri. C. I. İstanbul: Çağrı Yay.

Yaltkaya, Şerefeddin (1925). “İbn Arabşah: Cengiz Han”. Dârülfünûn Edebiyat Fakültesi Mecmuası IV (1): 12-44.

Yaltkaya, Şerefeddin, Kilisli R. Bilge (hzl.) (1971). Kâtib Çelebi, Keşf-el-Zunûn An Esâmi’l-Kütübi ve’l-Fünûn. C. I, II. İstanbul: MEB Yay.

Yeni Rehber Ansiklopedisi (1993). C. 9. “İbn-i Arabşah”. İstanbul: Türkiye Gazetesi Yay. http://rehber.ihya.org/yenirehber/ibn-i-arabsah.html [erişim tarihi: 20.02.2015].

Yuvalı, Abdülkadir (1999). “İbn Arabşah, Şehâbeddîn”. İslâm Ansiklopedisi. C. 19. İstanbul: TDV Yay. 314-315. 

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: PROF. DR. İSMAİL HAKKI AKSOYAK
Yayın Tarihi: 21.02.2015
Güncelleme Tarihi: 08.08.2022

Eserlerinden Örnekler


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1ABDÜLGANÎ, Nablusî Abdülganî Efendid. 17 Mart 1641 - ö. 4 Mart 1731Doğum YeriGörüntüle
2MANTIKÎ, Ahmed Efendid. 1594-95 - ö. 24.11.1635Doğum YeriGörüntüle
3YAHYÂ, Yahyâ Efendid. 1823 - ö. 1896Doğum YeriGörüntüle
4RÛMÎ, Sarı Dânişmend-zâde Şeyh Abdurrahîm Nizâmeddîn Efendid. 1384-1389 ? - ö. 1459-1465 ?Doğum YılıGörüntüle
5ŞÂKİR, Gümrükçü Hüseyin Paşa-zâde Hüseyin Şâkir Beyd. ? - ö. 1744-45MeslekGörüntüle
6Bekir Sıtkı Ocakd. 1885 - ö. 11 Ocak 1936MeslekGörüntüle
7Dülbend-zâde/Tülbendci-zâde, Mehmed Efendid. ? - ö. ?MeslekGörüntüle
8SUN’Î, Sun’î Çelebid. ? - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
9MUHYİDDÎN, Gelibolulu Muhyiddînd. ? - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
10AŞKÎ/IŞKÎ, Aşkî-i Kadîm, Muhammed Abdürrezzâkd. XV. yüzyıl başı ? - ö. 1483’ten sonra ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
11ABDÎ, Abdullah Çelebid. ? - ö. 1675Madde AdıGörüntüle
12HASAN-I ERDEŞÎR, Seyyid Hasan-ı Erdeşîrd. 1418-19 - ö. 1488-89Madde AdıGörüntüle
13BAHÂYÎ, Küfrî, Hasan Çelebid. ? - ö. 1660Madde AdıGörüntüle