Madde Detay
ABDÜLGANÎ, Nablusî Abdülganî Efendi
(d. 4 Zilhicce 1050/17 Mart 1641 - ö. 24 Şâban 1143/4 Mart 1731)
divan şairi ve yazar
(Divan/Yazılı Edebiyat / 18. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Adı Abdülganî olup 4 Zilhicce 1050/17 Mart 1641’de Şam’da dünyaya geldi. Kudüs’ten Nablus’a, oradan da Şam’a geçen İbrahim b. İsmail’in torunlarındandır. Bu yüzden Nablusî Abdülganî Efendi olarak tanındı. Köklü bir ulema ailesinden gelmektedir. Babası İsmail Efendi de tanınmış bir âlimdi. Abdülganî Efendi on iki yaşında babasını kaybettikten sonra Kadirî ve Nakşibendî tarikatlarına intisap etti. Bu sırada devrin önde gelen âlimlerinden dersler aldı. Yirmi yaşlarındayken Emeviyye Camii’nde ders vermeye başladı. Bu sırada Arabî ve Tilimsânî’nin eserlerini okudu. 1075/1664-65 yılında İstanbul’a geldi. Üç ay sonra Şam’ın güney kesimindeki Meydan’a kadı tayin edildi. Ancak bu görevde fazla kalmayıp Emeviyye Camii’nde ders vermeye devam etti. 1087/1676 Buhara’dan Şam’a gelen Şeyh Ebû Saîd el-Belhî’den Nakşibendiyye hırkası giydi. 1091/1680 yılında evinde halvete çekildi. Yedi yıl süren bu devrede bir taraftan Kur’an üzerinde derinleşmeye ve hüsn-i hatla ilgilenmeye, diğer taraftan tasavvuf çevreleriyle irtibatını sürdürmeye, sınırlı bir dost grubuna ders vermeye ve eser telif etmeye çalıştı. Halvet sonrası dönemde aralarında Konya, Edirne, İstanbul, Lübnan (1100/1688-89), Kudüs, Mısır ve Hicaz’ın da bulunduğu İslam coğrafyasının önemli merkezlerine seyahat etti. 115/1703-04 Şam’daki Selimiye Medresesi müderrisliğine getirildi. Kısa bir süre Şam müftülüğü de yaptı. 24 Şâban 1143/4 Mart 1731’de Şam’da vefat etti. Evinde defnedildi.
Birçok yetkin talebe yetiştiren ve İslam ilimlerine dair çok sayıda eser telif eden Nâblusî, özellikle mutasavvıfların eserlerine yazdığı şerh ve haşiyelerle meşhur oldu. Tasavvufî kişiliği yanında fakih, kelamcı, müfessir, tarihçi, şair ve edip olarak da tanındı. Çoğu tasavvufî, bir kısmı küçük risâlelerden oluşan 300’e yakın eser kaleme aldı.
Başlıca eserleri şunlardır: 1. el-Hakîka ve’l-Mecâz fi’r-Rihle ilâ Bi-lâdi’ş-Şâm ve Mısr ve’l-Hicâz: Eser, er-Rihletü’l-Kübrâ, Kudüs Seyahatnâmesi, er-Rihletü’l-Vustâ, Ba‘lebek ve Bikâ‘ Seyahatnâmesi, er-Rihletü’s-Sugrâ diye de anılmaktadır. 2. el-Hahretü’l-Ünsiyye fi’r-Rihleti’l-Kudsiyye. 3. Hulletü’z-Zehebi’l-İbrîz fî Rihleti Ba’lebek ve’l-Bikâ’i’l-Azîz. 4. et-Tuhfetü’n-Nâblusiyye fi’r-Rihleti’t-Tarâblusiyye. 5. el-Hadîkatü’n-Nediyye Şerhu’t-Tarîkati’l-Muhammediyye. 6. Cevâhirü’n-Nusûs fî Halli Kelimâti’l-Fusûs. 7. el-Vücûdü’l-Hak ve’l-Hitâbü’s-Sıdk. 8. el-Fethu’r-Rabbânî ve’l-Feyzü’r-Rahmânî. 9. Fezâ’ilü’ş-Şühûr ve’l-Eyyâm. 10. Reddü’l-Müfterî ani’t-Ta‘n fi’ş-Şüsterî. 11. er-Reddü’l-Metîn alâ Müntakısi’l-Ârif. 12. Îzâhu’l-Maksûd min Ma‘nâ Vahdeti’l-Vücûd. 13. el-Evrâdü’ş-Şerîfe. 14. Miftâhu’l-Ma’iyye fî Tarîki’n-Nakşibendiyye. 15. Nuhbetü’l-Mes’ele Şerhu’t-Tuhfeti’l-Mürsele. 16. el-Ukūdü’l-Lü’lü’iyye fî Tarîki’s-Sâdeti’l-Mevleviyye. 17. Hamretü’l-hân ve Rennetü’l-elhân. 18. Dîvânü’l-Hakâ’ik ve Mecmû‘u’r-Rekâ’ik: Dîvânü’d-Devâvîn adlı eserinin daha çok tasavvufî şiirleri kapsayan birinci kısmıdır. 19. Nefehâtü’l-Ezhâr alâ Nesemâti’l-Eshâr fî Medhi’n-Nebiyyi’l-Muhtâr. 20. Burcu Bâbil ve Şedvü’l-belâbil. 21. Şerhu Dîvâni İbni’l-Fârız. 22. Tuhfetü Zevi’l-İrfân fî Mevlidi Seyyidi Benî Adnân. 23. et-Tal‘atü’l-Bedriyye Şerhu’l-Kasîdeti’l-Muhariyye. 24. el-Kevkebü’l-Mütelâlî Şerhu Kasîdeti’l-Gazzâlî. 25. Hulâsatü’t-Tahkîk fî Beyâni Hükmi’t-Taklîd ve’t-Telfîk. 26. Tahkîku’l-Kahiyye fi’l-Fark Beyne’r-Rüşve ve’l-Hediyye. 27. Îzâhu’d-delâlât fî Cevâzi semâ’i’l-Âlât. 28. Kifâyetü’l-Gulâm fî Erkâni’l-İslâm. 29. es-Sulh Beyne’l-ihvân fî Hükmi İbâhati’d-Duhân. 30. Nihâyetü’l-murâd fî Şerhi Hediyyeti’bni’l-İmâd. 31. Zehâ’irü’l-Mevârîh fi’d-Delâleti alâ Mevâzi’i’l-Hadîh. 32. Ta’tîrü’l-Enâm fî Ta’bîri’l-Menâm. 33. Teşrîfü’t-Tagrîb fî Tenzîhi’l-Kur’ân ani’t-Ta’rîb. 34. Sarfü’l-İnân ilâ Kırâ’ati Hafs b. Süleymân. 35. Leme‘âtü’l-Envâr fi’l-Maktû’i lehüm bi’l-Cenneti ve’l-Maktû’i lehüm bi’n-Nâr 36. Alemü’l-Melâha fî ilmi’l-Filâha (Bu eserler hakkında daha fazla bilgi için bkz. Özel 2006; Brocelmann 1997). 37. el-Keşf ve’l-Beyân Ammâ Yete‘allaku bi’n-Nisyân: M. Sait Toprak (2007) tarafından Türkçeye tercüme edilmiştir. 38. Keşfü’s-Sitr an Farziyyeti’l-Vitr: Vitir namazına dair bir risaledir (Erdem 2012). Eserlerinin tam listesi Bekri Alaaddin (1995: 215-239) tarafından verilmiştir.
Klasik kaside türü yanında müveşşah denilen şiirler de söylemiş, bazı eserlerini manzum olarak kaleme almıştır. Devrinin dinî ve kültürel hayatını yansıtması bakımından seyahatnameleri önem taşımaktadır. Bunlar üzerine batılı bilim adamları incelemeler yapmışlardır. Kelâma dair bazı risâlelerinde iman-küfür, kaza ve kader, Allah’ın sıfatları, nübüvvet gibi konuları ele almıştır. Kelâmla ilgili konularda ehlisünnetin yaklaşımını esas kabul etmiş, bazı hususlarda Eş‘arî ile Mâtürîdî’nin görüşlerini telife çalışmıştır (Özel 2006). Ayrıca devrinde tartışma konusu edilen sema ve musikî gibi bazı tasavvufî uygulamalar başta olmak üzere birçok meselenin fıkhî hükmünü konu edinen farklı boyutlarda fıkhî risâleler de kaleme almıştır. Bu metinlerde ele aldığı konuyla ilgili farklı görüşleri tenkit edip tercihte bulunabilecek seviyede bir fıkhî birikimi haiz olduğu anlaşılmaktadır (Erdem 2012: 17).
Kaynakça
Abdülganî en-Nablusî (2003). Ariflerin Tevhidi. çev. Ekrem Demirli. İstanbul: İz Yayıncılık.
Bekri Alaaddin (1995). Bir Çağın Öncüsü Abdulganî Nablûsî-Hayatı ve Fikirleri. çev. Veysel Uysal. İstanbul: İnsan Yay.
Brockelmann, Carl (1997). “Abdülganî”. İslâm Ansiklopedisi. C. 1. Eskişehir: MEB Yay. 66-67.
Erdem, Sami (2012). “Vitir Namazının Hükmüne Dair Tartışmalar ve Abdülganî en-Nâblusî’nin Keşfü’s-Sitr an Farziyyeti’l-Vitr Adlı Risalesi”. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (43): 5-39. http://e-dergi.marmara.edu.tr/maruifd/article/view/5000007676/5000007978 [erişim tarihi: 05.11.2014]
Kurnaz, Cemâl, M. Tatçı (hzl.) (2001). Mehmed Nâil Tuman, Tuhfe-i Nâilî, Divan Şairlerinin Muhtasar Biyografileri, C. I-II. Ankara: Bizim Büro Yay. 638.
Özel, Ahmet (2006). “Nablusî, Abdülganî b. İsmâil ”. İslam Ansiklopedisi. C. 32. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yay. 268-270.
Şemsettin Sami (1996). Kâmûsu’l-‘Alâm. Tıpkıbasım. C. 4. Ankara: Kaşgar Neşriyat Yay. 3080-3083.
Toprak, Mehmet Sait (2007). “Nisyân’a Dâir Yazma Bir Risâle: el-Keşf ve’l-Beyân Ammâ Yete‘allaku bi’n-Nisyân”. Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi: DEÜİFG (XXVI):151-161. http://www.deu.edu.tr/UploadedFiles/Birimler/15751/6_B_%20Mehmet%20Sait%20TOPRAK%20II%20XXVI.pdf [erişim tarihi: 05.11.2014]
Yılmaz, Hacı (2002). “Abdülgani Nablusî”. Türk Dünyası Ortak Edebiyatı, Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi. C. 1. Ankara: AKM Yay. 73.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. BEYHAN KESİKYayın Tarihi: 21.11.2014Güncelleme Tarihi: 13.12.2020Eserlerinden Örnekler
el-Keşf ve’l-Beyân Ammâ Yete‘allaku bi’n-Nisyân’dan
Rahman ve Rahîm Allah’ın Adıyla
Hamd ve sınırsız övgü, unutmak kendisine arz olmayan lâ-yensâ Rabb-i Muhît’e olsun! O ki, bütün isimleri Âdem’e öğretti ve hakkında “ve-lem necid lehû ‘azmen” ayetini irâd ederek mucibince sorumlu tutmayıp ona bu unutmasından ötürü ikramda bulunmuştur. Zira nisyân yaradılışın kemâlindendir. Zirâ hâdis ve nâsî [sonradan var olan-unutkaninsan]ye kadîm ve hâfız [ezelde var olan-hep tutan-unutmayan] Allah bunu hak görmüştür. Var kılınmışlara tür ve cins bakımından üstün olan Efendimiz Muhammed’e salât ü selâm olsun. Allah Ta’alâ ona hitâben “Se-nukri’uke fe-lâ tensâ” âyetini indirdiğinden, Peygamber dışındakilere yanılma (sehv) ve unutma(nisyân) nasıl câiz görülüyorsa onun için de unutma nâkısa değil bilakis insanî bir durumdur. Allah Ta’âlâ onun bütün âl-i beytinden, ashâbından, ihsânla ona tâbi olanlardan ve hıfz eden hâfızdan ve nisyâna düçar olan nâsîden razı olsun ve Allah halkımdan ve insanlarımdan bir bütün istifade etmeyi nasip eylesin!
(Toprak, Mehmet Sait (2007). “Nisyân’a Dâir Yazma Bir Risâle: el-Keşf ve’l-Beyân Ammâ Yete‘allaku bi’n-Nisyân”.Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi=DEÜİFG (XXVI): 151-161. http://www.deu.edu.tr/UploadedFiles/Birimler/15751/6_B_%20Mehmet%20Sait%20TOPRAK%20II%20XXVI.pdf [erişim tarihi: 05.11.2014]. 154.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 21.11.2014Güncelleme Tarihi: 13.12.2020Eserlerinden Örnekler
el-Keşf ve’l-Beyân Ammâ Yete‘allaku bi’n-Nisyân’dan
Rahman ve Rahîm Allah’ın Adıyla
Hamd ve sınırsız övgü, unutmak kendisine arz olmayan lâ-yensâ Rabb-i Muhît’e olsun! O ki, bütün isimleri Âdem’e öğretti ve hakkında “ve-lem necid lehû ‘azmen” ayetini irâd ederek mucibince sorumlu tutmayıp ona bu unutmasından ötürü ikramda bulunmuştur. Zira nisyân yaradılışın kemâlindendir. Zirâ hâdis ve nâsî [sonradan var olan-unutkaninsan]ye kadîm ve hâfız [ezelde var olan-hep tutan-unutmayan] Allah bunu hak görmüştür. Var kılınmışlara tür ve cins bakımından üstün olan Efendimiz Muhammed’e salât ü selâm olsun. Allah Ta’alâ ona hitâben “Se-nukri’uke fe-lâ tensâ” âyetini indirdiğinden, Peygamber dışındakilere yanılma (sehv) ve unutma(nisyân) nasıl câiz görülüyorsa onun için de unutma nâkısa değil bilakis insanî bir durumdur. Allah Ta’âlâ onun bütün âl-i beytinden, ashâbından, ihsânla ona tâbi olanlardan ve hıfz eden hâfızdan ve nisyâna düçar olan nâsîden razı olsun ve Allah halkımdan ve insanlarımdan bir bütün istifade etmeyi nasip eylesin!
(Toprak, Mehmet Sait (2007). “Nisyân’a Dâir Yazma Bir Risâle: el-Keşf ve’l-Beyân Ammâ Yete‘allaku bi’n-Nisyân”.Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi=DEÜİFG (XXVI): 151-161. http://www.deu.edu.tr/UploadedFiles/Birimler/15751/6_B_%20Mehmet%20Sait%20TOPRAK%20II%20XXVI.pdf [erişim tarihi: 05.11.2014]. 154.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 13.12.2020Eserlerinden Örnekler
el-Keşf ve’l-Beyân Ammâ Yete‘allaku bi’n-Nisyân’dan
Rahman ve Rahîm Allah’ın Adıyla
Hamd ve sınırsız övgü, unutmak kendisine arz olmayan lâ-yensâ Rabb-i Muhît’e olsun! O ki, bütün isimleri Âdem’e öğretti ve hakkında “ve-lem necid lehû ‘azmen” ayetini irâd ederek mucibince sorumlu tutmayıp ona bu unutmasından ötürü ikramda bulunmuştur. Zira nisyân yaradılışın kemâlindendir. Zirâ hâdis ve nâsî [sonradan var olan-unutkaninsan]ye kadîm ve hâfız [ezelde var olan-hep tutan-unutmayan] Allah bunu hak görmüştür. Var kılınmışlara tür ve cins bakımından üstün olan Efendimiz Muhammed’e salât ü selâm olsun. Allah Ta’alâ ona hitâben “Se-nukri’uke fe-lâ tensâ” âyetini indirdiğinden, Peygamber dışındakilere yanılma (sehv) ve unutma(nisyân) nasıl câiz görülüyorsa onun için de unutma nâkısa değil bilakis insanî bir durumdur. Allah Ta’âlâ onun bütün âl-i beytinden, ashâbından, ihsânla ona tâbi olanlardan ve hıfz eden hâfızdan ve nisyâna düçar olan nâsîden razı olsun ve Allah halkımdan ve insanlarımdan bir bütün istifade etmeyi nasip eylesin!
(Toprak, Mehmet Sait (2007). “Nisyân’a Dâir Yazma Bir Risâle: el-Keşf ve’l-Beyân Ammâ Yete‘allaku bi’n-Nisyân”.Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi=DEÜİFG (XXVI): 151-161. http://www.deu.edu.tr/UploadedFiles/Birimler/15751/6_B_%20Mehmet%20Sait%20TOPRAK%20II%20XXVI.pdf [erişim tarihi: 05.11.2014]. 154.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
el-Keşf ve’l-Beyân Ammâ Yete‘allaku bi’n-Nisyân’dan
Rahman ve Rahîm Allah’ın Adıyla
Hamd ve sınırsız övgü, unutmak kendisine arz olmayan lâ-yensâ Rabb-i Muhît’e olsun! O ki, bütün isimleri Âdem’e öğretti ve hakkında “ve-lem necid lehû ‘azmen” ayetini irâd ederek mucibince sorumlu tutmayıp ona bu unutmasından ötürü ikramda bulunmuştur. Zira nisyân yaradılışın kemâlindendir. Zirâ hâdis ve nâsî [sonradan var olan-unutkaninsan]ye kadîm ve hâfız [ezelde var olan-hep tutan-unutmayan] Allah bunu hak görmüştür. Var kılınmışlara tür ve cins bakımından üstün olan Efendimiz Muhammed’e salât ü selâm olsun. Allah Ta’alâ ona hitâben “Se-nukri’uke fe-lâ tensâ” âyetini indirdiğinden, Peygamber dışındakilere yanılma (sehv) ve unutma(nisyân) nasıl câiz görülüyorsa onun için de unutma nâkısa değil bilakis insanî bir durumdur. Allah Ta’âlâ onun bütün âl-i beytinden, ashâbından, ihsânla ona tâbi olanlardan ve hıfz eden hâfızdan ve nisyâna düçar olan nâsîden razı olsun ve Allah halkımdan ve insanlarımdan bir bütün istifade etmeyi nasip eylesin!
(Toprak, Mehmet Sait (2007). “Nisyân’a Dâir Yazma Bir Risâle: el-Keşf ve’l-Beyân Ammâ Yete‘allaku bi’n-Nisyân”.Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi=DEÜİFG (XXVI): 151-161. http://www.deu.edu.tr/UploadedFiles/Birimler/15751/6_B_%20Mehmet%20Sait%20TOPRAK%20II%20XXVI.pdf [erişim tarihi: 05.11.2014]. 154.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | EMÎN, Cündî-zâde Mehmed Emîn Efendi, Şamlı | d. ? - ö. 1878 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | ANKÂ, Emîr Süleyman | d. ? - ö. 1810 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | Hızır Ağa | d. 1710? - ö. 1796? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | NAKŞÎ, İbrahim Efendi | d. 1641-42 - ö. 1702-03 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | BÂKÎ-ZÂDE REMZÎ, İsmail | d. 1641-42 - ö. 01 Mayıs 1703 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | ŞEYHÎ, Sîmkeş-zâde Mehmed Efendi | d. Ocak 1668 - ö. 20 Temmuz 1731 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
7 | AZÎZ EFENDİ, Hıfzî-zâde | d. ? - ö. 1731-32 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | RÂSİH, Balıkesirli Râsih Ahmed Bey | d. ? - ö. 16 Eylül 1731 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | MEHMED, Vardarî Şeyh-zâde Mehmed Efendi | d. ? - ö. Haziran-Temmuz 1645 | Meslek | Görüntüle |
10 | ZEKÎ, Ahmed Zekî Efendi | d. 1624-25 - ö. Kasım-Aralık 1683 | Meslek | Görüntüle |
11 | ŞERÎF, Abdurrahman Şerîf Efendi | d. ? - ö. 1844-45 | Meslek | Görüntüle |
12 | KÂTİB, Süleyman Efendi | d. 1802-03 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
13 | MÜŞÎR | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | HİKMETÎ, İsmâil | d. ? - ö. 1773 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | ULVÎ, Hâfız Seyyid Ali Bedreddîn Efendi | d. ? - ö. 1866\'dan sonra | Madde Adı | Görüntüle |
16 | HİLMÎ, Mehmed Emîn | d. 1831 - ö. 1884 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | SAVNÎ, Alî | d. ? - ö. 1739-1740 | Madde Adı | Görüntüle |