Madde Detay
Metin Eloğlu
Mehmet Metin, Mehmet Emin, Ali Haziranlı, Etem Olgunil, Nil Meteoğlu, Şekispir
(d. 11 Mart 1927 / ö. 11 Ekim 1985)
Şair, Ressam, Öykücü, Yazar
(Yeni Edebiyat / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Tam adı
Mehmet Metin Eloğlu olan şair, Hasan Efendi ile Nahide Hanım’ın ilki daha bebek
iken vefat eden üç çocuğundan sonuncusu olarak 11 Mart 1927’de İstanbul
Çamlıca’da doğdu. Babası Hasan Efendi, Sinop’un Boyabat kazası Perçincik
köyünden olup, ilk eşini ve kızını köyde bırakarak yirmi yaşında İstanbul’a
gelmiş, Şehzade Yusuf İzzettin’in yanında bahçıvanlık vazifesinde bulunmuştur.
Şairin annesi olan Nahide Hanım’la da bugünlerde tanışmış ve ikinci evliliğini
gerçekleştirmiştir. Nahide Hanım’ın Türkçeyi güzel kullanmasının ve kendisine
çocukken anlattığı masalların, şairin dil zevkinin oluşumunda ve dil
becerisinin gelişiminde önemli bir katkısı vardır. Hatta daha okula başlamadan
okuma-yazmayı annesinden öğrenmiştir. Eloğlu, ilk öğrenimini Bulgurlu ve
Kısıklı’daki okullarda tamamladı. Daha sonra Üsküdar’daki Sultantepe
Ortaokulu'na devam etti. Buradaki öğrenimi sırasında kendisine edebiyatı
öğretecek ve sevdirecek şair hocaları oldu. Okul müdürü İsmail Hilmi Soykut’tan
klasik edebiyat bilgisini ve yedinci sınıftayken derslerine girmeye başlayan
Sabahattin Kudret Aksal’dan ise yeni şiir anlayışını öğrendi. Şiir sevgisi
kendisini, özellikle, Aksal’a yakınlaştırmış ve iyi şiiri tanımasında hocasının
önemli etkisi olmuştur. Ortaokulu bitirdikten sonra aktör olmak arzusuyla
Ankara’daki konservatuvara gitmek istese de ailesi buna izin vermez. Bunun
üzerine 1943 yılında Güzel Sanatlar Akademisi’ne girdi. Fakat bir dedikodunun
yol açtığı siyasi dava dolayısıyla buradaki öğrenimi ikinci yılından sonra
kesintiye uğradı. İki ay tutuklu kaldığı davadaki suçsuzluğu anlaşılsa da okuldan
kaydı silindiği için 1947 yılına kadar ancak misafir öğrenci olarak okuyabildi.
Aynı yıl askere gitti. Aldığı cezalar yüzünden askerliğini beş yılda tamamladı.
Askerlik sonrası 1952’de, Belediye Bahçeler Müdürlüğü'nde vazifeli olan
babasının yardımıyla Yıldız Bahçeler Müdürlüğü'nde yazıcı olarak işe başladı.
Fakat üç ay sonra buradan ayrıldı. Aynı zamanda ressam olan şair, resim ve
dekoratörlük yaparak geçimini sağladı. Farklı illerde sergiler açan, ödüllü bir
ressam olan Eloğlu’un şiir, öykü, eleştiri ve tanıtım yazıları ise 1940’lardan
itibaren Servetifünun, Kovan, İstanbul, Söz, Varlık, Kaynak, Yaprak, Fikirler, Kervan, Yeni Dergi, Yeditepe, Seçilmiş Hikâyeler, Edebiyat Dünyası, Türk Dili, Pazar Postası, Dost, Yenilik, Değişim, Sosyal Adalet, Dönem, Papirüs, Soyut, May, Güney, Yeni Edebiyat, Değirmen, Beş Sanat, Akşam, Sanat Olayı, Köken, Kırk Bir Buçuk, Somut, Yeni Gazete, Ulus, Cumhuriyet, Milliyet gibi farklı
dergi ve gazetelerde yayımlanmıştır. Ayrıca 1950’de Limasollu Naci ile üç sayı
sürecek Yeni Dergi adlı
bir yayın çıkarmıştır. 1960’lı yıllarda Mehmet Ali Aybar döneminde TİP’e üye
olan Eloğlu, bazı eserleri yüzünden kovuşturmaya uğramış ve cezalar almıştır.
Örneğin Şekispir imzasıyla Kırk
Bir Buçuk adlı dergide çıkan “Demokrat Aile” başlıklı bir
perdelik melodram bunlardan birisidir. "Aile müessesini tahkirden"
yargılandığı dava sonrası aldığı ceza ertelenir. Yine Sultan Palamut adlı şiir
kitabı daha basım aşamasındayken kovuşturmaya uğramış; “örf ve adatı tezyiften”
ceza almışsa da bu cezası da ertelenmiştir. Sağlığında 12 şiir kitabı
yayımlanır. Kitaplarına girmemiş, yarıda kalmış şiirleri, yine Eloğlu’nun
sağlığında bir araya getirmediği öyküleri ve yazıları ölümünden sonra
kitaplaştırılmıştır. Şiir kitaplarından Dizin,
1972 yılında TDK Şiir Ödülü’nü kazanmıştır. Ayrıca şair, Esin Afşar’a
uluslararası ödül getiren “Gurbet Yorganı” adlı şarkının güftecisidir.
Eloğlu’nun üç evliliği olmuştur. İlk eşi, bir röportaj vesilesiyle tanıştığı
Güzin Ergur’dur. 1963’te nihayetlenen bu evlilikten Hasan ve Şiir ismini
verdikleri iki çocukları dünyaya gelmiştir. Şairin ikinci evliliği Demokrat İzmir’de gazete
ressamlığı yaparken tanıştığı Nur Türetken’ledir. Fakat şair bu evliliğini de 1970’e
kadar sürdürebilmiştir. Sonradan kısa sürecek üçüncü bir evlilik daha yapar.
Metin Eloğlu kanser tedavisi gördüğü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'nde 11
Ekim 1985’te vefat etmiştir.
Şiir,
öykü, oyun, deneme, eleştiri türlerinde ürünler vermekle beraber ressamlığı da
olan Eloğlu, daha ziyade şairliğiyle maruftur. Biyografik bilgilerden
edindiğimize göre daha çocukluk çağlarında edebiyata, hassaten şiire ilgisinin
uyanmasında ve bu ilginin gelişmesinde annesinden duyduğu güzel Türkçenin,
masalların, tekerlemelerin, içe dönük kişiliğinin ve iyi şiiri tanımada yol
açıcı olacak öğretmeni şair Sabahattin Kudret Aksal’ın önemli bir etkisi
olmuştur. 1945’e kadarki çalışmalarında Mehmet Metin imzasını kullanan şairin
ilk şiiri, İzmir’de çıkan Kovan dergisinde
“Sabah Şarkısı” başlığıyla 1943’te yayımlanır. Eloğlu’nun farklı konakları olan
bir şiir serüveni vardır. Dolayısıyla onun şiiri tek bir çerçeveye sığmaz.
Aşama aşama farklılaşan bu şiirlerden ilk dönemkiler, Düdüklü Tencere başlığıyla
1951’de kitaplaştırılmıştır. Bu kitap, şairin bütün şiirlerinin değil, poetik
kıstasla yaptığı bir seçimin ürünüdür. Kendi ifadesiyle de toplumsal içeriği
olan ve humor niteliği taşıyan şiirlerden mütevellit bu kitapta, daha ziyade
romantizmin öne çıktığı, saf, temiz tabiatın yüceltildiği ve sonuç itibariyle
toplumsallık dokusu zayıf şiirler seçki dışı bırakılmıştır. Edebiyat
çevrelerinden ilgi görmüş bu ilk kitap ve ardından yayımlanan Sultan Palamut, Odun kitaplarındaki pek
çok şiir, içerik ve yapısal benzerlikleriyle bu ilk dönem şiirini
oluşturmaktadır. Garip şiirinin kimi özelliklerini de yüklenmiş bu şiirler
edebiyat çevrelerince -her ne kadar şairin kendisi kabul etmese de- Garip
etkisinde hatta ona yeni bir soluk getiren şiirler olarak değerlendirilmiştir.
Okuyucu kitlelerinin beğenileri, değer ve bilgi düzeyleri göz önünde
bulundurularak yazılmış şiirlerin temalarını belirlemede ve işlenişinde
seçkinci bir tavra yönelmemekle birlikte şair, şiirin başarısını en geniş
kesimlerce anlaşılmaya indirgemiştir. Onun için de okuyucuyu yadırgatmayan,
uzlaşımsal bir dil kullanımı peşinde olmuştur. Mısralar, konuşma dilinin
doğallığına uygun düzenlenmiştir. Günlük dilin söyleyiş kalıpları, deyimler,
argo bu dilin dokusu içindedir. Ayrıca yine Garip şiirinin bir özelliği olan
öyküleyici anlatım ve mizahî üslup şiirlerde öne çıkmaktadır. İroni ve hicve de
başvuran şair, yalın ve güçlü bir anlatım yakalama uğraşında olmuştur. Büyük
ideallerin uzağında, günlük hayatın sıradanlığı içindeki insan, bütün
doğallığıyla bu şiirlerin içindedir. Öyle ki toplumsal eşitsizliğin mağduru
çevreleri zaaflarıyla da göstermekten geri durmamıştır. Bu yıllarda, şiirin
toplumsal gerçekleri değiştirebilme gücüne inanan şair (Eloğlu 2010: 323),
şiirinin kuruluşuna toplumcu söylemin imkânlarını açmıştır. Aşkı, sevgiyi dahi
bu bağlamda ele alabilmiştir. Ancak bu şiirler, politik bir angajman işlevi
yüklenmekten daha çok toplumsal sorunlara dair farkındalık uyandırmaya
içkindir. Toplumsal yapıyı ekonomik, ahlâkî, kültürel, siyasi değerler
ekseninde irdeleyen şiirler, bu yapının barındırdığı çatışma, karşıtlık ve
çelişkileri göstermeyi odağına almıştır. Özellikle gecikmiş modernliğin yol
açtığı toplumsal açmazlar alaycı ve iğneleyici bir dille sergilenir. Ortak
ideal yokluğu ve toplumsallık bilincinin zayıflığı ayrıca şiirlerin alt-metnini
oluşturmaktadır. Eloğlu’nun şiirinde esas kırılma -önceki kitaplarda izleri
sezdirilmekle beraber- Horozdan
Korkan Oğlan’da görülmektedir. Bu kitaptan itibaren dil ve
anlatımda yeniliğe giden şair bu poetik değişime “Ta 1951’de yayınladığım Düdüklü Tencere’den sonraki
betiklerim de -Sultan Palamut, Odun- belli bir dönemin
çıkışlarıydı; o konakta pineklemem ya da oncalığı yinelemek için yırtınmam
olacak iş miydi?” (E. Cansever’le röportaj) sözleriyle izah getirmiştir. Humor
tarzı şiirde kalmayı “şairin aşama yasalarına aykırı” gören ve kalıplaşan
şiirini değiştirmeye giden Eloğlu böylelikle şiirini, edebiyatımıza kök salıp
gelişmiş II. Yeni şiirini çağrıştıran bir tarza ulaştırmıştır. Artık açıklayan
değil, sezdiren bir şiir söz konusudur. Özü perdeleyen bir şiir anlatımı
vardır. İmgesel anlatım, soyutlama, uzlaşımsal dilin uzağında kendi dilini
kurma girişimi bu devredeki şiirlerin öne çıkan özelliklerindendir. Şiir
dilindeki bu arayışını şöyle temellendirmektedir: “Türk dilinin gelişmesi için
tüm olasılıkların denenmesinden yanayım bir; düşüncemi, duyarlılığımı
şiirleyebilmek için kendime özgü bir yöntemi tutturmak gereğine inanıyorum
iki…” (Eloğlu 2010: 335). Dile yeni imkânlar kazandırma misyonuyla dilin
yapısını kurcalayarak yeni kelimeler türeten, alışılmamış bağdaştırmalarla yeni
anlamlar üreten şair böylece kendi kurucu şiir dilinin egemenliğini yıkar. Dilsel
sapmalar, ağız hususiyetleri şiirlerinde bolca gözlenir. Artık nesnel gerçeklik
aynıyla değil, şairin zihni süreçlerinde dönüştürülerek aktarılmaktadır.
Temalar daha ziyade bireysellik sınırları içine çekilmiş, şiirin estetik gücü
ve farkındalığı dildeki arayışlara bağlanmıştır. Son üç kitabına aldığı
şiirlerde uzlaşımsal dile yeniden yaklaşan şair, özellikle son dönem
şiirlerinde az mısralı ama yoğun ve çarpıcı içerikli şiir peşinde olmuştur.
Şairin dalgalanan duygu ve düşünce dünyasının ördüğü şiirlerde aşk, yaşama
sevinci, umut, yoksulluk, maddiyat hırsı, ahlâkî düşkünlük, hürriyet ve eşitlik
vurgusu, düzen ve geçmiş dönem eleştirisi, kent, köy, İstanbul, doğa, kadın,
erotizm, aylaklık, yalnızlık, ölüm, karamsarlık gibi temalar kullanım yoğunluğu
değişen düzeyde kendini göstermektedir. Söz sanatlarına dayalı yapmacıklıktan
her daim kaçınmış şair, biçim bakımından şiirini, ölçü ve düzenli uyak
kurallarına bağlamaz. Ancak geçmiş şiirin uyak birikiminden de kendince
yararlanır (Yivli 2013: 201, 285). Yine şiirini kurmada farklılaşan dize
yapıları kullanması şiirinin bir başka biçim özelliğidir. Eloğlu, ilk şiirini
yayımladığı günlere yakın bir zamanda öykücülüğe de adım atmıştır. “Balıkçı
Çocuklar Şehri” başlıklı ilk öyküsü 1944’te Servetifünun-Uyanış’ta yayımlanır. Ölümünden
sonra kitaplaştırılacak bu öykülerde yazarın genellikle sıradan insanın
hayatından kesitleri canlandırdığı; onların kimi zaman garipliklerini,
sahipsizliklerini, kimi zaman arzularını, kimi zaman da suça meyilli
kişiliklerini işlediği görülmektedir. İçerik yönüyle özellikle ilk dönem
şiirlerini hatırlatan öykülerde ayrıca şiir dili de kendisini yer yer
göstermektedir. Metin Eloğlu’nun kültür hayatımıza bir başka katkısı, deneme ve
eleştiri alanındadır. Resim, şiir başta olmak üzere farklı estetik faaliyetler
ve sanat üzerine düşünceleri, tanıtım yazıları çeşitli süreli yayınlarda yer
bulmuş, ölümünden sonra bu yazılar kitaplaştırılmıştır.
Kaynakça
Bezirci, Asım (2007). Metin Eloğlu-Edip Cansever. İstanbul: Evrensel Basım Yayın
Eloğlu, Metin (2010). İçli Dışlı: Yazılar, Söyleşiler, Soruşturmalar (Haz. Turgay Anar). İstanbul: YKY.
Yivli, Oktay (2013). Metin Eloğlu'nun Şiiri. Ankara: Kurgan Edebiyat Yayınları.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DR. ÖĞR. ÜYESİ FIRAT KARAGÜLLEYayın Tarihi: 24.09.2019Güncelleme Tarihi: 19.11.2020
Yayın Tarihi: 24.09.2019Güncelleme Tarihi: 19.11.2020
Güncelleme Tarihi: 19.11.2020
Eser Adı | Yayın evi | Basım yılı | Eser türü |
---|---|---|---|
Düdüklü Tencere | y.y. (İstanbul Matbaası) / İstanbul | 1951 | Şiir |
Sultan Palamut | Seçilmiş Hikayeler Dergisi Yayınları / Ankara | 1957 | Şiir |
Odun | y.y. (Alpaslan Matbaası) / İstanbul | 1959 | Şiir |
Horozdan Korkan Oğlan | Dost Yayınları / Ankara | t.y. (1961?) | Şiir |
Türkiye'nin Adresi | Yeditepe Yayınları / İstanbul | 1965 | Şiir |
Garip Şiirler Antolojisi | Yay Yayınları / İstanbul | 1968 | Şiir |
Ayşemayşe | Yay Yayınları / İstanbul | 1968 | Şiir |
Bektaşi Dedikleri | İş Bankası Kültür Yayınları / İstanbul | 1970 | Şiir |
Dizin | Güney Yayınları / İstanbul | 1971 | Şiir |
Yumuşak G | y.y. (Baha Matbaası) / İstanbul | 1975 | Şiir |
Rüzgar Ekmek | Ada Yayınları / İstanbul | t.y. (1978) | Şiir |
Hep | Adam Yayıncılık / İstanbul | 1982 | Şiir |
Yine | Adam Yayıncılık / İstanbul | 1982 | Şiir |
Şiirce | Adam Yayıncılık / İstanbul | 1982 | Şiir |
Ay Parçası | YAZKO / İstanbul | 1983 | Şiir |
Önce Kadınlar | Adam Yayıncılık / İstanbul | 1984 | Şiir |
Kuşla Gelen Kartlar | YKY / İstanbul | 2001 | Diğer |
Bu Yalnızlık Benim: Toplu Şiirler 1951-1984 | YKY / İstanbul | 2002 | Şiir |
İbresiz Bir Pusula (Kitaplarına Girmemiş Şiirleri) | YKY / İstanbul | 2007 | Şiir |
İstanbullu | YKY / İstanbul | 2009 | Hikâye |
İçli Dışlı: Yazılar, Söyleşiler, Soruşturmalar | YKY / İstanbul | 2010 | Deneme |
Canım Oğuzcuğum: Oğuz Tansel'e Mektuplar | YKY / İstanbul | 2012 | Mektup |
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | Necdet Rüştü Efe | d. 1900 - ö. 24 Eylül 1969 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Aliye Akan | d. 1982 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | İsmail Hakkı Paşa | d. 1839-40 - ö. 18 Ocak 1913 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | Niyazi Zaimoğlu | d. 1927 - ö. 1 Mayıs 1999 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | İHSANÎ/İHSAN/BABACAN, İhsan Babacan | d. 1927 - ö. 23.09.2013 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | Ali Halim Neyzi | d. 14 Mart 1927 - ö. 26 Haziran 2005 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | Mustafa Yeşilova | d. 1928 - ö. 4 Ekim 1985 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | Muvaffak İhsan Garan | d. 1911 - ö. 1985 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | Mehmet Tuğrul | d. 1905 - ö. 1985 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Nail Memik | d. 30 Ağustos 1916 - ö. 1989 | Meslek | Görüntüle |
11 | Selami İzzet Sedes | d. 1896 - ö. 13 Mayıs 1964 | Meslek | Görüntüle |
12 | Turgay Algan | d. 25 Aralık 1961 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
13 | Tahir Musa Ceylan | d. 1956 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | Ergin İnan | d. 14 Kasım 1943 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | Ali Münib Ilban | d. 1910 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | Uğur Kökden | d. 7 Temmuz 1934 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
17 | GAZİZADE/MOLLA BOZO, Mehmet Ali | d. 1883 - ö. 1947 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | Mehmet Karabulut | d. 1925 - ö. 11 Haziran 2003 | Madde Adı | Görüntüle |