Madde Detay
RÂŞİD, Mehmed Ali Râşid Efendi, Antepli
(d. 1235/1819 - ö. 1311/1893)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Antep'te 1235/1819 yılında doğdu. Asıl adı Mehmed Ali Râşid Efendi'dir. Şiirlerinde Râşid mahlasını kullandı. Antepli Mehmed İhlâs Efendi'nin oğludur. Sıbyan mektebinde okuduktan sonra özel hocalardan Arapça, Farsça ve yüksek ilimleri tahsil etti. 1256/1840 senesinde İstanbul'a gelerek önce Divan-ı Hümayun, daha sonra Sadaret Mektubî kalemlerine girdi. 1257/1841 senesinde sır kâtibi denmekle meşhur Serasker Mustafa Nûri Paşa'nın maiyetinde Şam'a gitti. 1259/1843 yılında Arnavutluk'ta meydana gelen ihtilali yatıştırmaya memur olan ümerâ-yı askeriyeden Ali Rızâ Paşa'nın refakatinde Rumeli'ye geçti. 1260/1844 yılında geçici olarak Beyrut'ta bulunan Kapudan Halîl Paşa ve Sayda valisi Es'ad Paşaların durumlarının tahkiki ve Kudüs'te Rum patriki atanması memuriyetiyle o bölgelerde görevlendirildi. Döndüğünde kalemdeki görevine devam etti. Kısa bir süre sonra Hariciye Mektubî Kalemi mümeyyizi oldu. 1261/1845 senesinde Hariciye Nazırı Şekîb Paşa'nın maiyetinde Şam'a gönderildi. Döndükten bir yıl sonra Sadaret Mektubî Kalemi mümeyyizliğine, daha sonra saniye rütbesi ile 1264/1848 senesinde Meclis-i Vâlâ başkitabeti muavinliğine tayin edildi. Sonra yeniden Mektubî Kalemi'ndeki görevine döndü. 1270/1854 yılında mütemayiz rütbesi ve 5500 kuruş maaş ile ayrıca kapı kethudalığı görevi ilavesiyle Sadaret Mektubî Kalemi muavinliğine atandı. Üç sene sonra Bağdat, Diyarbakır ve Şehrizor'da bulunan memurların durumlarını tahkike ve muhakemelerinin icrasına memur edildi. 1273/1857 senesinde kapı kethudalığı görevi üzerinde kalmak şartıyla Maarif Nezareti mektupçuluğu görevine getirildi. On iki sene kadar o memuriyette kaldı. Yeni teşkil olunan Meclis-i Kebir-i Maarif'in ilk toplantısında Maarif Nazırı Safvet Paşa ile bazı uygulamalardan dolayı ters düştüğünden Safvet Paşa'nın Bâb-ı Âlî'ye yazdığı bir yazı ile görevinden azlettirildi. Azlinden iki buçuk sene kadar sonra 1288/1871 senesinde Selanik ve Prizren vilayetleri kapı kethudalıklarına atandı. Daha sonra Diyarbakır, Mamuretü'l-Aziz ve Hüdavendigâr vilayetleri kapı kethudalıkları da bu görevine ilave edildi. 1311/1893 senesinde İstanbul'da Beylerbeyi'nde vefat etti. Üsküdar'da Hazret-i Hüdâyî Dergâhı haziresine defnedildi. Ulâ sınıf-ı evvelî rütbesi ile ikinci Mecîdî ve ücüncü Osmânî nişanlarına sahipti.
Eserleri şunlardır:
1. Dîvânçe: Râşid'in şiirlerinin toplandığı böyle bir eserin olduğu bilidiriliyorsa da bu eser bir araya getirilip basılamamıştır. Yazma hâlinde kalan bu Dîvânçe'den sadece 11 gazeli Hazîne-i Fünûn dergisinde yayımlanmıştır.
2. Tevârîh-i Enbiyâ Fî İrşâdi'l-Ezkiyâ: "Tevârîh-i Enbiyâ" tamlaması ebced hesabıyla eserin telif tarihi olan 1281'i vermektedir. İstanbul'da 1282/1866 tarihinde 469 sayfa olarak basılmıştır. Muhtasarca yazılmış fakat faydalı bir eserdir.
3. Zeyl-i Sefînetü'r-Rü'esâ: Bu eser hakkında Fatîn, Ahmed Resmî Efendi'nin Sefînetü'r-Rü'esâ adlı nefis kitabının zeyline zeyl şeklinde latif bir eseri vardır (Fatîn 1271: 119) demektedir. İbnü'l-Emin ise bu eseri görmediğini ancak Râşid Efendi'nin zeylinin 1249/1833 yılından riyaset unvanının Hâriciye Nezâreti'ne tahvili tarihi olan 1251/1835 senesine kadar yazılmış olmasının gerektiğini söyler (İnal 1988: 1372). Bu eser basılmamıştır, yazma hâlindedir.
Râşid'in bir de Elfü'n-Nehâr Ve'n-Nehâr adlı bir eserinden bahsedilmektedir. İbnü'l-Emin bu konuda şunları söylüyor: Osmanlı Müellifleri'nde "1290'da tab olunan "Elfü'n-Nehâr Ve'n-Nehâr = Bin Bir Gün" hikâyesini Mustafa Hâmî Paşa ile beraber Fransızcadan tercüme eylemişdir. Bu hikâyenin aslı Hind lisanı üzeredir." deniliyor. Hikâyenin birinci cildinde mütercimin ismi yokdur. Üçüncü cildinin başında "Terceme-i Mustafa Hâmî Paşa Bâ-mu'âvenet-i Ahmed Midhat - Şükrî" yazılıdır. Râşid Efendi'ye dâir bir işâret yokdur (İnal 1988: 1372). Bu bilgiler ışığında Osmanlı Müellifleri'nde adı geçen bu eserin Râşid Efendi'ye ait olmadığı anlaşılmaktadır.
Râşid beyaz yüzlü, kır sakallı, orta boylu, şişmanca idi. Arap ve Fars lisanlarına konuşup yazabilecek derecede hakimdi. Fransızcaya da aşina idi. İlim ve marifet sahibi olduğu herkes tarafından kabul edilmiş bir şahsiyetti. Reşîd Efendi'nin bir Dîvânçe'si varsa da bu, oğlu Temyiz Mahkemesi azasından Ârif Bey'dedir ve basılmamıştır. Gazelleri çoğunlukla hakimanedir. Güzel sözleri varsa da genel olarak şiirleri pek güçlü değildir (İnal 1988: 1372). Şiirine örnek Son Asır Türk Şairleri ile Fatîn Tezkiresi'ndedir.
Kaynakça
Bursalı Mehmed Tahir (1342). Osmanlı Müellifleri. C. III. İstanbul.
Fatîn Dâvud (1271). Hâtimetü'l‑Eş‘âr. İstanbul.
İnal, İbnü'l-Emin Mahmud Kemal (1988). Son Asır Türk Şairleri. C. III. İstanbul: Dergâh Yay.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. MEHMET ARSLANYayın Tarihi: 27.11.2014Güncelleme Tarihi: 30.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Etdik recâ vü meskenet ey dil-rübâ sana
Düşmezdi eylemek bize cevr ü cefâ sana
Gitdin vedâ' kılmadan etdin bizi fedâ
Artık selâmet eyleye ihsân Hudâ sana
Rahm etmeyüp hakâret ile çiğnedin bizi
Olsun helâl cümlesi bizden yana sana
Sensin efendim eyleyemem gayre arz-ı hâl
Şükr ü şikâyet eylerim ancak sana sana
Ser-rişte geçdi destine cânâ cefâlar et
Açmış bulundu sırrını dil ez-kazâ sana
Me'yûs kıldı gitdi seni ol tabîb-i cân
Ey haste-dil Hudâ vere artık şifâ sana
Beyden gelen de beydir eyâ hicr-i gam-güsâr
İzzetle sadr-ı kalbe buyur merhabâ sana
Fânî olup afâf ile cân verdi âferîn
Râşid anın-çün işte göründü fenâ sana
(İnal, İbnü'l-Emin Mahmud Kemal (1988). Son Asır Türk Şairleri. C. III. İstanbul: Dergâh Yay. 1373.)
Gazel
Gerçi geldikde nehârı bize şâm eyledi hat
Lîk ol ser-keşi uşşâkına râm eyledi hat
Murg-ı vahşî ise de sayd ideriz ol şûhı
Dâne-i hâline kendüsini dâm eyledi hat
Bâg-ı hüsnün güli var sünbüli var bülbüli var
Çemeni yokdı fakat geldi tamâm eyledi hat
Çâr-ebrûlar ile ülfeti teshîl iderek
Niçe bî-çâreyi dil-şâd u be-kâm eyledi hat
Râşid erzânî-i kâlâ-yı visâle dâ'ir
Müjde olsun bize irsâl-i peyâm eyledi hat
(Fatîn Dâvud (1271). Hâtimetü'l‑Eş‘âr. İstanbul. 119.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 27.11.2014Güncelleme Tarihi: 30.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Etdik recâ vü meskenet ey dil-rübâ sana
Düşmezdi eylemek bize cevr ü cefâ sana
Gitdin vedâ' kılmadan etdin bizi fedâ
Artık selâmet eyleye ihsân Hudâ sana
Rahm etmeyüp hakâret ile çiğnedin bizi
Olsun helâl cümlesi bizden yana sana
Sensin efendim eyleyemem gayre arz-ı hâl
Şükr ü şikâyet eylerim ancak sana sana
Ser-rişte geçdi destine cânâ cefâlar et
Açmış bulundu sırrını dil ez-kazâ sana
Me'yûs kıldı gitdi seni ol tabîb-i cân
Ey haste-dil Hudâ vere artık şifâ sana
Beyden gelen de beydir eyâ hicr-i gam-güsâr
İzzetle sadr-ı kalbe buyur merhabâ sana
Fânî olup afâf ile cân verdi âferîn
Râşid anın-çün işte göründü fenâ sana
(İnal, İbnü'l-Emin Mahmud Kemal (1988). Son Asır Türk Şairleri. C. III. İstanbul: Dergâh Yay. 1373.)
Gazel
Gerçi geldikde nehârı bize şâm eyledi hat
Lîk ol ser-keşi uşşâkına râm eyledi hat
Murg-ı vahşî ise de sayd ideriz ol şûhı
Dâne-i hâline kendüsini dâm eyledi hat
Bâg-ı hüsnün güli var sünbüli var bülbüli var
Çemeni yokdı fakat geldi tamâm eyledi hat
Çâr-ebrûlar ile ülfeti teshîl iderek
Niçe bî-çâreyi dil-şâd u be-kâm eyledi hat
Râşid erzânî-i kâlâ-yı visâle dâ'ir
Müjde olsun bize irsâl-i peyâm eyledi hat
(Fatîn Dâvud (1271). Hâtimetü'l‑Eş‘âr. İstanbul. 119.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 30.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Etdik recâ vü meskenet ey dil-rübâ sana
Düşmezdi eylemek bize cevr ü cefâ sana
Gitdin vedâ' kılmadan etdin bizi fedâ
Artık selâmet eyleye ihsân Hudâ sana
Rahm etmeyüp hakâret ile çiğnedin bizi
Olsun helâl cümlesi bizden yana sana
Sensin efendim eyleyemem gayre arz-ı hâl
Şükr ü şikâyet eylerim ancak sana sana
Ser-rişte geçdi destine cânâ cefâlar et
Açmış bulundu sırrını dil ez-kazâ sana
Me'yûs kıldı gitdi seni ol tabîb-i cân
Ey haste-dil Hudâ vere artık şifâ sana
Beyden gelen de beydir eyâ hicr-i gam-güsâr
İzzetle sadr-ı kalbe buyur merhabâ sana
Fânî olup afâf ile cân verdi âferîn
Râşid anın-çün işte göründü fenâ sana
(İnal, İbnü'l-Emin Mahmud Kemal (1988). Son Asır Türk Şairleri. C. III. İstanbul: Dergâh Yay. 1373.)
Gazel
Gerçi geldikde nehârı bize şâm eyledi hat
Lîk ol ser-keşi uşşâkına râm eyledi hat
Murg-ı vahşî ise de sayd ideriz ol şûhı
Dâne-i hâline kendüsini dâm eyledi hat
Bâg-ı hüsnün güli var sünbüli var bülbüli var
Çemeni yokdı fakat geldi tamâm eyledi hat
Çâr-ebrûlar ile ülfeti teshîl iderek
Niçe bî-çâreyi dil-şâd u be-kâm eyledi hat
Râşid erzânî-i kâlâ-yı visâle dâ'ir
Müjde olsun bize irsâl-i peyâm eyledi hat
(Fatîn Dâvud (1271). Hâtimetü'l‑Eş‘âr. İstanbul. 119.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Gazel
Etdik recâ vü meskenet ey dil-rübâ sana
Düşmezdi eylemek bize cevr ü cefâ sana
Gitdin vedâ' kılmadan etdin bizi fedâ
Artık selâmet eyleye ihsân Hudâ sana
Rahm etmeyüp hakâret ile çiğnedin bizi
Olsun helâl cümlesi bizden yana sana
Sensin efendim eyleyemem gayre arz-ı hâl
Şükr ü şikâyet eylerim ancak sana sana
Ser-rişte geçdi destine cânâ cefâlar et
Açmış bulundu sırrını dil ez-kazâ sana
Me'yûs kıldı gitdi seni ol tabîb-i cân
Ey haste-dil Hudâ vere artık şifâ sana
Beyden gelen de beydir eyâ hicr-i gam-güsâr
İzzetle sadr-ı kalbe buyur merhabâ sana
Fânî olup afâf ile cân verdi âferîn
Râşid anın-çün işte göründü fenâ sana
(İnal, İbnü'l-Emin Mahmud Kemal (1988). Son Asır Türk Şairleri. C. III. İstanbul: Dergâh Yay. 1373.)
Gazel
Gerçi geldikde nehârı bize şâm eyledi hat
Lîk ol ser-keşi uşşâkına râm eyledi hat
Murg-ı vahşî ise de sayd ideriz ol şûhı
Dâne-i hâline kendüsini dâm eyledi hat
Bâg-ı hüsnün güli var sünbüli var bülbüli var
Çemeni yokdı fakat geldi tamâm eyledi hat
Çâr-ebrûlar ile ülfeti teshîl iderek
Niçe bî-çâreyi dil-şâd u be-kâm eyledi hat
Râşid erzânî-i kâlâ-yı visâle dâ'ir
Müjde olsun bize irsâl-i peyâm eyledi hat
(Fatîn Dâvud (1271). Hâtimetü'l‑Eş‘âr. İstanbul. 119.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | FÂ'İZ, Mehmed | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | EDÎB | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | KEVSERÎ | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | RIZÂ/RIZÂYÎ, Trabzonlu | d. 1819 - ö. 1893 ds. | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | HAYÂLÎ, Sıbgatullâh, Molla Hamîd-zâde, Süleymâniyeli | d. 1819 - ö. 1873 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | İRŞÂDÎ, Ahmed | d. 1819-1820 - ö. 1880-1881 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | ŞEMS, Osman Şems Efendi | d. 1814 - ö. 1893 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | TAKÎ, Takiyeddîn Mehmed Paşa | d. ? - ö. 1893 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | Nabizade Nazım | d. 1862 - ö. 5 Ağustos 1893 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | İZZET, Ahmed Efendi | d. ? - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
11 | ÖRFÎ, Mahmûd Ağa | d. 1705 - ö. 1778 | Meslek | Görüntüle |
12 | İBRAHİM, Damad Silahdar İbrahim Paşa, Estolçeli | d. ? - ö. 1723/24 | Meslek | Görüntüle |
13 | SÂKIB, Seyyid Mehmed Sâkıb Efendi | d. 1736 - ö. 1852-54 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | İZZET, Mehmed Efendi | d. 1836 - ö. 25 Haziran 1912 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | HALÎM, Çantacı Abdülhalîm Efendi | d. ? - ö. 19. yy. | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | SEYYİD, Uşşâkî-zâde Seyyid Mehmed Sadreddin Efendi | d. ? - ö. 1735-36 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | BAHŞÎ, Bahşî Çelebi | d. ? - ö. 1625 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | HÂNÎ (TEVFÎK), Mustafa Tevfîk Efendi | d. 1705-06 - ö. 1761-62 | Madde Adı | Görüntüle |