NÂMÎ, Agop

(d. ?/1840 - ö. ?/1869)
âşık
(Âşık / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Asıl adı Agop olan âşık, şiirlerinde Nâmî mahlasını kullanmıştır (Koz 1994a: 45; Çapraz 2008: 101, 328; Bayrak 2005: 484). Kesin olmamakla birlikte 1840 yılında İstanbul Kumkapı’da doğmuştur (Koz 1994a: 45; Bayrak 2005: 484). Fahri Bilge derlemelerinde ise Nâmî’nin Sivas’ın Gürün İlçesi’nden olduğu ve tahminen 1867’de doğduğu ifade edilmiştir (Çapraz 2008: 101, 328). Kaynaklarda ailesi hakkında fazla bilgi bulunmayan âşığın 19 yaşında evlendiği bilinmektedir. Eğitimi hakkında ise sadece Mesrûrî mahlaslı Reteos Kirkoryan’dan özel olarak Türkçe, Arapça ve Farsça dersleri aldığı bilinmektedir (Koz 1994a: 45). Birçok mesleği tecrübe ettikten sonra marangozluk ve mobilyacılıkta karar kılan Nâmî, daha sonra İstanbul Beyoğlu’na yerleşmiş; önce çiçek, sonra tifoya yakalanarak 29 yaşında burada vefat etmiştir (Koz 1994a: 45). Fahri Bilge ise onun ölüm tarihi olarak 1892 yılını işaret etmektedir (Çapraz 2008: 101, 328).

 Nâmî’ye ait şiirler Bîdârî mahlaslı Mihran Arabacıyan tarafından derlenerek ilkin Divanı Belağet-unvanı Namiyi Merhum (1877) adıyla yayımlanmıştır. Bu eser bazı eklemelerle Divançeyi Namii Merhum (1887) adıyla Ermeni harfleriyle Türkçe olarak yeniden basılmıştır (Koz 1994a: 45). Bu kitapta âşığa ait 86 şiir bulunmaktadır. Bu şiirlerden 44’ü divan, 21’i koşma, 8’i gazel, 6’sı semai, 3’ü kalenderi, 3’ü destan ve 1’i de tahmis şeklindedir (Koz 1994a: 45). Ona ait şiirlerin bazılarının âşık edebiyatı araştırmacılarının eserlerinde yer aldığı görülmektedir (Salcı 1940; Bayrı 1945; Bayrı 1972; Koz 1991; Koz 1994b; Bayrak 2005; Çapraz 2008).

 Genç yaşta âşıklığa heveslenen Nâmî, İstanbul’a yerleşen Bursalı Serverî’nin çırağı olmuş ve âşıklık geleneğinin icaplarını ondan öğrenmiştir (Koz 1994a: 45). Sabri Koz’un değerlendirmesine göre, “İstanbul’un çeşitli semtlerindeki âşık kahvelerine devam ederek fasıllara katıldı. Kısa sürede büyük bir ün kazandı, meydan şairleri arasında üstatlığa yükseldi ve ustası Serverî’yi geçti.” (Koz 1994a: 45). Fahri Bilge defterinde Kayseri’ye de geldiği belirtilen Nâmî hakkında, “Kayseri ile fazla münasebeti yoksa da Tokat tarafından gelen âşıkların 1891 senesinde sumak otu hakkında astıkları muammayı hall ile indirerek herkesin hayretini mansıp etmiş, takdirini kazanmıştır.” (Çapraz 2008: 328) denilmektedir. Kayserili bazı araştırmacılar Develili Seyrânî’nin İstanbul’da kahvehaneye ilk kez gittiğinde karşısına atışmak için bir âşık istediğini, bunun üzerine karşısına Nâmî’nin çıktığını ifade etmişlerdir (Çatak 1992: 85; Deniz 1996: 21). Bu hususta Betül Aydoğdu, Nâmî’nin “yaşadığı ve ünlü olduğu yıllar Seyrânî’nin İstanbul’da bulunduğu söylenilen dönemden oldukça sonradır. Buna göre bahsedilen âşık ile Seyrânî’nin atıştığı âşık farklı kişiler olabilir veya Seyrânî’nin atıştığı söylenen âşık başka bir Nâmî’dir.” (Aydoğdu 2011: 73) demektedir.

 Klasik edebiyattan etkilenen Nâmî, şiirlerinde Arapça ve Farsça kelime ve söz öbeklerine çokça yer vermiştir. Klasik edebiyatın yaygın ifade ve benzetmelerini yerli yerinde kullanmıştır. Aruzla söylemiş olduğu şiirlerinde ölçü hataları ile fazla karşılaşılmaz (Koz 1994a: 45). Daha çok aruzlu türlerde eser veren âşığın satrançlı divan yazmakta/söylemekte oldukça yetenekli olduğu belirtilmiştir (Bayrı 1945’den aktaran Bayrak 2005: 484). Nâmî’nin şiirlerinde geleneğe bağlı olarak ‘aşk’ teması ön plandadır. İslami içerikli şiirleri de vardır. Destanlarında ise yaşadığı dönemin İstanbul’unu gerçekçi bir bakış açısıyla ortaya koymuştur (Koz 1994b: 272-282).

 Nâmî’nin genç yaşta ölümü üzerine ustası Bursalı Serverî tarafından kendisine 34 dörtlükten oluşan bir destan söylenmiştir (Koz 1994a: 45).

Kaynakça

Aydoğdu, Betül (2011). Türk Edebiyatında Seyrânî Olgusu: Develili Seyrânî ve Eserleri (İnceleme – Metin). Doktora Tezi. Kayseri: Erciyes Üniversitesi.

Bayrak, Mehmet (2005). Alevi- Bektaşi Edebiyatında Ermeni Âşıkları [Aşuğlar]. Ankara: Öz-Ge Yay.

Bayrı, M. Halit (1945). “ İkrarî ve Sabrî”. Folklor Postası. (4): 6-8.

Bayrı, M. Halit (1972). İstanbul Folkloru. İstanbul: Eser Yay.

Çapraz, Erhan (2008). Fahri Bilge Defterleri Işığında Kayseri ve Yöresi Halk Şairleri. Kayseri: Laçin Yay.

Çatak, Ali (1992). Bütün Yönleriyle Seyrânî. Bayrak Yay.

Deniz, Rasim (1996). “Âşık Nâmî”. Erciyes Dergisi. 19 (225): 21.

Koz, M. Sabri (1994a). “Nâmî”. Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi. C. 6. İstanbul: Kültür Bakanlığı ve Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Vakfı Ortak Yay. 45.

Koz, M. Sabri (1994b). “19. Yüzyıl Aşuğlarından Nâmî’nin İstanbul Destanı”. Prof. Dr. Saim Sakaoğlu’na 55. Yıl Armağanı. Kayseri: Bizim Gençlik Yay. 272-282.

Koz, M. Sabri (1991). “19. Yüzyıl Aşuğlarından Nâmî ve Divançesi”. IV. Uluslararası Türk Halk Edebiyatı ve Yunus Emre Semineri Bildirileri. Eskişehir. 231-235.

Salcı, Vahit Lütfi (1940). “Kızılbaş Şairleri-XII”. Halk Bilgisi Haberleri. (108): 283-284.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: ERHAN ÇAPRAZ
Yayın Tarihi: 09.09.2013
Güncelleme Tarihi: 09.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Koşma

Ey keremler kânı Cenâb-ı Bârî

Umar senden eyn ü ân-ı merdullâh

Ağlayı ağlayı kesildi kayrı

Gözlerimden yaşla kan-ı merdullâh

 

Bizi şâd etmedi bu rûz-ı felek

Hep havaya gitti çektiğim emek

Sabrın sonu selâmettir diyerek

Öldün gitti çıktı cân-ı merdullâh

 

Âlem-i fânîye olur mu inan?

Kimine matemdir kimine bayrâm

Ahvâl-i sâlâmât gibi ne bed-nâm

Bize kalmış Nâmî şân-ı merdullâh (Çapraz 2008: 328).

Divan

Sevdiğim bir gül-beden olsun derim meşreb bu ya

Mu miyan hem sim- (ü) ten olsun derim meşreb bu ya

 

Gerçi hal-i ruyine söz yokdur amma ol şuhun

Gerdanında bir de ben olsun derim meşreb bu ya

 

İnfaal etmem sana gelmiş deyil gül mülerin

Bağ-ı hüsnün pür çimen olsun derim meşreb bu ya

 

Bezme bozgunluk verir ağyar gelib çeksen tize

Saz ile söz ses düzen olsun derim meşreb bu ya

 

Olmasın aklım gibi nergiz-i zülfün tarümar

Kaküli sünbül-şiken olsun derim meşreb bu ya

 

Bezm urub ol yar ile mina ile demler çeküb

Saki dönsün encümen olsun derim meşreb bu ya

 

Namiya her nahl-i naz gelmez muvafık tab’ıma

Ya gül-endam ya semen olsun derim meşreb bu ya (Koz 1991’den akt. Bayrak 2005: 486)


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1Enis Behiç Koryürekd. 27 Mart 1893 - ö. 18 Ekim 1949Doğum YeriGörüntüle
2Çiğdem Talud. 31 Ekim 1939 - ö. 28 Mayıs 1983Doğum YeriGörüntüle
3YEKTÂ, Yektâ Efendid. ? - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4ALİ AŞKÎ BEYd. 1840 - ö. 1882Doğum YılıGörüntüle
5SERSER/SERSERÎ, Çeribaşı-zâde Ali Beyd. 1840? - ö. 1875Doğum YılıGörüntüle
6REMZÎ, Dârendelid. 1840 - ö. 1879Doğum YılıGörüntüle
7MEHMED FUÂD PAŞA, Keçeci-zâded. 1815 - ö. 1869Ölüm YılıGörüntüle
8NİHÂD, Mîr, Şerîf Paşa-zâded. 1799 - ö. 1869Ölüm YılıGörüntüle
9DELİ AZİZ, Velioğlud. ? - ö. 1868-1869Ölüm YılıGörüntüle
10TOPAL, Ramazan Güngörd. 1924 - ö. 06.05.2004MeslekGörüntüle
11KEMAL, Kemal Doğand. 05.07.1952 - ö. ?MeslekGörüntüle
12TURGUT YALÇINd. 1931 - ö. 30.06.2017MeslekGörüntüle
13LEZGİ AHMEDd. 1791? - ö. 1847?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14PİR MEHDİd. 1820 - ö. 1895Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15DEDEYAN, Sıvacı Kalust Dedeyand. 1810 - ö. 1910Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16KARA, İbrahim Karad. 1927 - ö. 10.12.2021Madde AdıGörüntüle
17MAHMUD, Mahmud Demirkaynakd. 05.03.1942 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
18DURSUN GÜNELd. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle