Madde Detay
NİHÂD, Mîr, Şerîf Paşa-zâde
(d. 1214/1799 - ö. 1286/1869)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
1214/1799 yılında İstanbul'da doğdu. Habeş ve Cidde valisi Şerîf Paşa'nın torunu, şair Sa'îd Sîret Bey'in oğludur. Şerîf Paşa-zâde ve Mîr sanlarıyla tanındı. İki kızı olduğu rivayet edilmektedir. Küçük kardeşi Vezir Mehmed Şerîf Paşa Mısır'da re'îs-i nuzzâr olmuştur. Diğer kardeşi ise şair Tevfîka Nesîbâ Hanım'dır. Nihâd, öğrenimini tamamladıktan sonra bir süre Dîvân-ı Hümâyûn Kalemi'ne devam etti. Bu arada meclisine devam ettiği ve iltifatına nail olduğu Keçeci-zâde İzzet Molla'dan çok faydalandı. Keçeci-zâde İzzet Molla da Mihnet-Keşân adlı eserinde ondan bahsetmektedir. 1247/1831 yılında Mısır'a gitti. Büyük babası Şerîf Paşa Mısır defterdarlığında bulunduğundan Nihâd'ın ve babasının Mısır'la münasebeti ta o zamandan başlamıştı. Mısır valisi Mehmed Ali Paşa'nın iltifatına nail oldu ve onun divan kâtibi olarak tayin edildi. Bir süre sonra kâtiplikten ayrılarak onun nedimliğine devam etti. 1257/1841 yılında Mekke'ye gitti. Bir süre sonra tekrar Mısır'a döndü. 1260/1844 senesinde İstanbul'a geldi. Mustafa Reşîd Paşa'nın yardımıyla sâniye rütbesi aldı. Zirâ'at ve Nâfi'a Nezareti meclis üyeliğine tayin edildi. Üyelikten emekli oldu. Ömrünün son yıllarını Mustafa Reşîd Paşa'nın nedim ve musahibi olarak geçirdi. 1286/1869 senesinde İstanbul'da Kanlıca'da vefat etti. Kanlıca Fıstıklı'da Şeyh Atâ Efendi Dergâhı'nın kapısının sol tarafına defnedildi. Sicill-i Osmânî'nin "Mısır'da gömülüdür." ifadesi yanlıştır (Mehmed Süreyya 1311: 595).
Bilinen tek eseri Gazelliyyât-ı Mîr Nihâd adlı kitaptır. Bu eser 58 sayfa olarak İstanbul'da basılmıştır. Baskı tarihi yoktur. Eserde 78 gazel yer almaktadır.
Nihâd şairliğinden ziyade latifeleri, hoş sohbeti, hicivleri, anlattığı enteresan hikâyeler ve cömertliği ile tanınmıştır. İbnü'l-Emin'e göre mavi gözlü, çil yüzlü, sarı kır sakallı, kısaca boylu ve büyük başlı idi. O kadar cömert idi ki herkese bir şeyler vermek alışkanlığında olduğu için ailesi yanında değerli bir şey bulundurmamasına dikkat ederlerdi. Sözünü saklamaz ve kimseden perva etmez bir kişiliği olduğundan, hicivlerinden döneminde devlet büyükleri dahil kimse kurtulamamıştır. Bundan dolayı âteş-zebân bir şairdir, hükmü verilmiştir (İnal 1988: 1215). Hazırcevap, nüktedan, hicve meyyal, bu sebeple başına belalar açan, şairliği orta seviyede, daha çok dost meclislerinde anlattığı fıkralar, hikâyeler ile tanınan bir şairdir (İnal 1988: 1216). Fatîn, onun hezle-gû ve hicive düşkün bir şair olduğunu söyler (1271: 426). Bilgin bir zat olduğu ve şiirlerinin güzel olduğu da verilen bilgiler arasındadır.
Kaynakça
Bursalı Mehmed Tahir (1333). Osmanlı Müellifleri. C. II. İstanbul.
Fatîn Dâvud (1271). Hâtimetü'l‑Eş‘âr. İstanbul.
Gazelliyyât-ı Mîr Nihâd. (yty.) İstanbul
İnal, İbnü'l-Emin Mahmud Kemal (1988). Son Asır Türk Şairleri. C. III. İstanbul: Dergah Yay.
Mehmed Süreyya (1311). Sicill-i Osmânî. C. IV. İstanbul.
Ünver, Niyâzi (2006). "Nihâd". Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi. C. VI. Ankara: AKM Yay. 619.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. MEHMET ARSLANYayın Tarihi: 28.06.2014Güncelleme Tarihi: 29.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Getürdi başıma gerdûn dimem hezâr belâ
Ne oldu ise felekde gönülden oldu bana
O bî-vefâdan ümîd-i vefâ ederken dil
Cefâya dûş olup gördi dürlü dürlü cefâ
Tabîbi cândan ederken mahabbet-i cânân
Bulur mu hasta gönül derd-i aşk-ı yâre devâ
O mâhı vermeden almış iken eder bin cevr
Ne verdi de alamaz bana çarh-ı mihnet-edâ
Fakîrlerle nişînim Nihâd hânemde
Vezîrlerle oturmakdan itdi göñlüm ibâ
Gazel
Görüp vech-i beyâz-ı yârimi berg-i semen sandım
Temâşâsıyla hatt-ı sebzini reng-i çemen sandım
Azîzânsız zelîl ü dil-perîşân-ı cihân oldum
Visâl-i hecr ile kendim cüdâ-yı encümen sandım
Bakup mir'ât-ı gülzâr-ı derûna derd-i aşkınla
Sararmış sûretim seyr eyleyince nesteren sandım
Temâşâdan pür oldı çeşm-i bülbül şîşe-veş dîdem
Gül-i haddinde hattın aynıma batmış diken sandım
Şeb-i hecri geçüp de rûz-ı vasla mihrim irdikde
O dem şâm-ı garîb-i bahtımı subh-ı vatan sandım
Bu gûristân-ı gamda pîr-i fikrim mürde cismimde
Sefîd olmuş görünce mûyımı târ-ı kefen sandım
Perî-zâdım bu şeb mînâ-serây-ı bezm-i şûhunda
Rakîb-i bed-likâyı seyr idince ehrimen sandım
Derûn-ı Bî-sütûn'a sûret-i şîrînim itdi nakş
Hayâlim tîşe-i âhımla gördüm Kûh-ken sandım
Nihâdâ yârimi benden ayırdı eyleyüp hîle
Yahûdiymiş meger agyâr anı ben Behremen sandım
(Gazelliyyât-ı Mîr Nihâd. (yty.) İstanbul. 6, 45.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 28.06.2014Güncelleme Tarihi: 29.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Getürdi başıma gerdûn dimem hezâr belâ
Ne oldu ise felekde gönülden oldu bana
O bî-vefâdan ümîd-i vefâ ederken dil
Cefâya dûş olup gördi dürlü dürlü cefâ
Tabîbi cândan ederken mahabbet-i cânân
Bulur mu hasta gönül derd-i aşk-ı yâre devâ
O mâhı vermeden almış iken eder bin cevr
Ne verdi de alamaz bana çarh-ı mihnet-edâ
Fakîrlerle nişînim Nihâd hânemde
Vezîrlerle oturmakdan itdi göñlüm ibâ
Gazel
Görüp vech-i beyâz-ı yârimi berg-i semen sandım
Temâşâsıyla hatt-ı sebzini reng-i çemen sandım
Azîzânsız zelîl ü dil-perîşân-ı cihân oldum
Visâl-i hecr ile kendim cüdâ-yı encümen sandım
Bakup mir'ât-ı gülzâr-ı derûna derd-i aşkınla
Sararmış sûretim seyr eyleyince nesteren sandım
Temâşâdan pür oldı çeşm-i bülbül şîşe-veş dîdem
Gül-i haddinde hattın aynıma batmış diken sandım
Şeb-i hecri geçüp de rûz-ı vasla mihrim irdikde
O dem şâm-ı garîb-i bahtımı subh-ı vatan sandım
Bu gûristân-ı gamda pîr-i fikrim mürde cismimde
Sefîd olmuş görünce mûyımı târ-ı kefen sandım
Perî-zâdım bu şeb mînâ-serây-ı bezm-i şûhunda
Rakîb-i bed-likâyı seyr idince ehrimen sandım
Derûn-ı Bî-sütûn'a sûret-i şîrînim itdi nakş
Hayâlim tîşe-i âhımla gördüm Kûh-ken sandım
Nihâdâ yârimi benden ayırdı eyleyüp hîle
Yahûdiymiş meger agyâr anı ben Behremen sandım
(Gazelliyyât-ı Mîr Nihâd. (yty.) İstanbul. 6, 45.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 29.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Getürdi başıma gerdûn dimem hezâr belâ
Ne oldu ise felekde gönülden oldu bana
O bî-vefâdan ümîd-i vefâ ederken dil
Cefâya dûş olup gördi dürlü dürlü cefâ
Tabîbi cândan ederken mahabbet-i cânân
Bulur mu hasta gönül derd-i aşk-ı yâre devâ
O mâhı vermeden almış iken eder bin cevr
Ne verdi de alamaz bana çarh-ı mihnet-edâ
Fakîrlerle nişînim Nihâd hânemde
Vezîrlerle oturmakdan itdi göñlüm ibâ
Gazel
Görüp vech-i beyâz-ı yârimi berg-i semen sandım
Temâşâsıyla hatt-ı sebzini reng-i çemen sandım
Azîzânsız zelîl ü dil-perîşân-ı cihân oldum
Visâl-i hecr ile kendim cüdâ-yı encümen sandım
Bakup mir'ât-ı gülzâr-ı derûna derd-i aşkınla
Sararmış sûretim seyr eyleyince nesteren sandım
Temâşâdan pür oldı çeşm-i bülbül şîşe-veş dîdem
Gül-i haddinde hattın aynıma batmış diken sandım
Şeb-i hecri geçüp de rûz-ı vasla mihrim irdikde
O dem şâm-ı garîb-i bahtımı subh-ı vatan sandım
Bu gûristân-ı gamda pîr-i fikrim mürde cismimde
Sefîd olmuş görünce mûyımı târ-ı kefen sandım
Perî-zâdım bu şeb mînâ-serây-ı bezm-i şûhunda
Rakîb-i bed-likâyı seyr idince ehrimen sandım
Derûn-ı Bî-sütûn'a sûret-i şîrînim itdi nakş
Hayâlim tîşe-i âhımla gördüm Kûh-ken sandım
Nihâdâ yârimi benden ayırdı eyleyüp hîle
Yahûdiymiş meger agyâr anı ben Behremen sandım
(Gazelliyyât-ı Mîr Nihâd. (yty.) İstanbul. 6, 45.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Gazel
Getürdi başıma gerdûn dimem hezâr belâ
Ne oldu ise felekde gönülden oldu bana
O bî-vefâdan ümîd-i vefâ ederken dil
Cefâya dûş olup gördi dürlü dürlü cefâ
Tabîbi cândan ederken mahabbet-i cânân
Bulur mu hasta gönül derd-i aşk-ı yâre devâ
O mâhı vermeden almış iken eder bin cevr
Ne verdi de alamaz bana çarh-ı mihnet-edâ
Fakîrlerle nişînim Nihâd hânemde
Vezîrlerle oturmakdan itdi göñlüm ibâ
Gazel
Görüp vech-i beyâz-ı yârimi berg-i semen sandım
Temâşâsıyla hatt-ı sebzini reng-i çemen sandım
Azîzânsız zelîl ü dil-perîşân-ı cihân oldum
Visâl-i hecr ile kendim cüdâ-yı encümen sandım
Bakup mir'ât-ı gülzâr-ı derûna derd-i aşkınla
Sararmış sûretim seyr eyleyince nesteren sandım
Temâşâdan pür oldı çeşm-i bülbül şîşe-veş dîdem
Gül-i haddinde hattın aynıma batmış diken sandım
Şeb-i hecri geçüp de rûz-ı vasla mihrim irdikde
O dem şâm-ı garîb-i bahtımı subh-ı vatan sandım
Bu gûristân-ı gamda pîr-i fikrim mürde cismimde
Sefîd olmuş görünce mûyımı târ-ı kefen sandım
Perî-zâdım bu şeb mînâ-serây-ı bezm-i şûhunda
Rakîb-i bed-likâyı seyr idince ehrimen sandım
Derûn-ı Bî-sütûn'a sûret-i şîrînim itdi nakş
Hayâlim tîşe-i âhımla gördüm Kûh-ken sandım
Nihâdâ yârimi benden ayırdı eyleyüp hîle
Yahûdiymiş meger agyâr anı ben Behremen sandım
(Gazelliyyât-ı Mîr Nihâd. (yty.) İstanbul. 6, 45.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | ÂLÎ, Hâfız Konevîoğlu Âlî Efendi | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Elif Key | d. 1972 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | VÂSIK, Ahmed, Vâsık-ı Dîvâne | d. ? - ö. 1711 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | ZÜHDÎ, İsmâil Zühdî Bey | d. 1799 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | RÂŞİD, Şeyh Ahmed Râşid Efendi, Tırnovalı | d. 1799 - ö. 1866 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | MAHZÛNÎ MUHARREM BABA | d. ? - ö. 1867/1869? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
7 | MEHMED FUÂD PAŞA, Keçeci-zâde | d. 1815 - ö. 1869 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | DELİ AZİZ, Velioğlu | d. ? - ö. 1868-1869 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | ŞÎR, Seyyid Mehmed Çelebi | d. ? - ö. 1693-94 | Meslek | Görüntüle |
10 | ÂRİF, Süleyman | d. ? - ö. 1769 | Meslek | Görüntüle |
11 | FENNÎ, Mehmed Fennî | d. ? - ö. 1715 | Meslek | Görüntüle |
12 | FEHÎM, Mahmûd Fehîm Efendi | d. 1805 - ö. 1853 ds. | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
13 | PERTEV PAŞA, Seyyid Mehmed Said | d. 1785 - ö. 1837 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | SÜREYYÂ BEY, Mehmed Süreyyâ | d. 1845 - ö. 1909 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | KÂDİRÎ, Şeyh Seyyid Abdurrahman Şerif Efendi | d. ? - ö. 1712 | Madde Adı | Görüntüle |
16 | FAKÎRÎ, Şeyh Mehmed Fakîrî Efendi | d. ? - ö. 1639-40 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | CEMÂLÎ, Defterdâr-zâde Ahmed Cemâlî Çelebi | d. ? - ö. 1583 | Madde Adı | Görüntüle |