Madde Detay
Orhan Pamuk
(d. 07 Haziran 1952 / ö. -)
Romancı, Yazar
(Yeni Edebiyat / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
İstanbul'da dünyaya geldi. Tam adı Ferit Orhan Pamuk olan yazarın annesi Şeküre Hanım, babası Gündüz Bey'dir. İktisat tarihçisi Şevket Pamuk'un kardeşidir. Nişantaşılı, laik ve cumhuriyetçi üst sınıf bir ailenin mensubu olarak çocukluk yıllarının büyük bölümünü Nişantaşı’nda, bir bakıma Alaaddin’in dükkânı ile Valikonağı arasında geçirdi (Demir 2011: 13). Babasının işi dolayısıyla ilkokulu farklı yerlerde okudu. Cenevre Devlet Okulu, Ankara Mimar Kemal İlkokulu ve Nişantaşı’ndaki Teşvikiye İlkokulunda öğrenim gördü. Şişli Terakki Lisesinde başladığı lise öğrenimini 1970'te Robert Kolejde tamamladı. Üç yıl süreyle İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesinde öğrenim gördü. İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsünden mezun oldu (1976). 1977-1979 yılları arasında aynı yerde yüksek lisans yaptı. 1982'de Aylin Türegün ile evlendi. Bu evliliklerinden Pamuk'un hayatında köklü değişikliklere sebep olan ve en önemli kişi olarak yer edinen kızı Rüya dünyaya geldi (1991). Yirmi yıl sürdürdüğü evliliğini 2002'de sonlandırdı.
Üç yıl New York'ta yaşadı. 1972'ten itibaren edebiyat çalışmalarına ağırlık verdi ve kendisini "özgürce ifade edebileceği tek alan olarak" gördüğü yazmayı sürdürdü. Kara Kitap (1990) romanının "Karlı Gece'nin Aşk Hikâyeleri" bölümündeki bir hikâye ile Metin Erksan'ın "Semek Zamanı" filminden hareketle kaleme aldığı Gizli Yüz senaryosu Ömer Kavur tarafından filme çekildi. Yazarlığı kendine meslek edinen Orhan Pamuk, eserleri ve aldığı ödüllerle uluslararası alanda ünlenen bir isim oldu. Romanları onlarca dile çevrildi. Eserleri Yeni Türk Edebiyatı, Karşılaştımalı Edebiyat, Çeviribilim ve Sosyoloji gibi alanlarda çok sayıda teze konu oldu.
Ödülleri:
- 1979 Milliyet Roman Yarışması Ödülü ("Karanlık ve Işık" Cevdet Bey ve Oğulları ile, birinciliği M Eroğlu ile paylaştı.)
- 1983 Orhan Kemal Roman Ödülü (Cevdet Bey ve Oğulları ile)
- 1984 Madarali Roman Ödülü (Sessiz Ev romanının Fransızca çevirisi ile)
- 1990 Independent Yabancı Roman Ödülü (Beyaz Kale ile, Birleşik Krallık)
- 1991 Prix de la Découverte Européene (Sessiz Ev'in Fransızca çevirisi nedeniyle, Fransa)
- 1991 Antalya Altın Portakal Film Festivali En İyi Senaryo Ödülü (Gizli Yüz ile)
- 1995 Prix France Culture (Kara Kitap ile, Fransa)
- 2002 Prix du Meilleur Livre Etranger (Benim Adım Kırmızı ile, Fransa)
- 2002 Premio Grinzane Cavour (Benim Adım Kırmızı ile, İtalya)
- 2003 International Impac-Dublin Literary Award (Benim Adım Kırmızı ile, İrlanda)
- 2005 Prix Médicis Etranger (Kar ile, Fransa)
- 2005 Alman Yayıncılar Birliği Barış Ödülü (Almanya)
- 2005 Ricarda-Huch Ödülü (Almanya)
- 2005 Le Prix Méditerranée étranger Ödülü (Kar ile, Fransa)
- 2006 Nobel Edebiyat Ödülü
- 2006 Washington University's Distinguished Humanist Award (ABD)
- 2006 Puterbaugh Ödülü (Amerika Birleşik Devletleri)
- 2008 Ovid Ödülü (Romanya)
- 2010 Norman Mailer Ödülü, Ömür Boyu Başarı (ABD)
- 2012 Sonning Ödülü (Danimarka)
- 2012 Legion D'honneur (Fransa)
- 2014 Mary Lynn Kotz (Hatıraların Masumiyeti ile ABD)
- 2014 Tabernakul Ödülü (FYR Makedonya)
- 2014 Avrupa Yılın Müzesi Ödülü (Estonya)
- 2014 Helena Vaz da Silva, Kültürel Miras Konusunda Halkın Bilgilendirilmesi İçin Avrupa Ödülü
- 2015 Aydın Doğan Vakfı Ödülü (Kafamda Bir Tuhaflık ile)
- 2015 Erdal Öz Edebiyat Ödülü (Kafamda Bir Tuhaflık ile)
- 2016 Yasnaya Polyana Edebiyat Ödülü (Kafamda Bir Tuhaflık ile "Yabancı Edebiyat” kategorisi, Rusya)
- 2016 Novi Sad'da Milovan Vidaković Ödülü (Sırbistan)
- 2017 Budapeşte Büyük Ödülü (Macaristan)
- 2017 Lampedusa Ödülü (İtalya)
- 2017 Edebi Alev Ödülü (Karadağ)
Türk edebiyatının Nobel Ödüllü yazarı Orhan Pamuk, daha çok romancılığıyla öne çıkmıştır. Roman dışında hatıra, deneme ve hikâye türünde de eserler vermiştir. Pamuk, yazı hayatına esasen şiirle başlamıştır. İlk şiirleri on sekiz yaşındayken 1970'lerde Yeditepe dergisinde çıkmıştır. 1974'ten başlayarak düzenli bir şekilde yazmayı sürdürmüştür. Hatıra, hikâye, deneme ve eleştiri türündeki yazıları; Gösteri, Kadın, Milliyet Sanat, Yeni Düşün, Express, Öküz, Defter, Cumhuriyet Gençlik, Cumhuriyet Kitap, Radikal İki, Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet ve Radikal gibi süreli yayınlarda yer almıştır. İstanbulllu bir ailenin üç kuşağı ekseninde Türk toplumunun bir asırlık modernleşme sürecini anlattığı Cevdet Bey ve Oğulları adlı ilk romanı 1982 yılında yayımlanmıştır. Pamuk, bu ilk romanında geleneksel romanın formal özelliklerini kullanmıştır. Yalçın'a göre Cevdet Bey ve Oğulları, yazarın romanda ele aldığı konu, konunun işleniş biçimi ile hiç kuşkusuz en önemli romanları arasındadır ve edebiyatımızda kalıcı özellikleri ile diğer romanlarına göre daha fazla öne çıkacaktır. Cevdet Bey ve Oğulları Sultan Abdülhamid'e düzenlenen suikastten dört gün sonra başlayarak 1970'li yılların başına kadargeçen süre içinde, bir ailenin tarihi çevresinde gelişen olayları ele alrak anlatmaktadır. Yazar romanını üç bölüme ayırmıştır. Bu bölümlerden birincisi 1905 yılında geçen olayları ele alarak anlatmaktadır. İkinci bölüm 1936 yılından Atatürk'ün ölümü ve sonrasına kadar geçen olayları, üçüncü bölüm "Son Söz Yerine" adıyla üçüncü kuşağın temsilcisi olan Ahmet'in yaşamından kesitler ve Cevdet Bey'in eşi Nilgün Hanım'ın yani evin babaannnesinin ölümüne kadar geçen dönemi işler (Yalçın 2017: 546). Vefa'daki bir evde başlayıp Nişantaşı'ndaki bir apartmanda biten romanda Orhan Pamuk, kendinden ve aile hayatından pek çok şey bulunduğunu belirtmiştir. Yazar bu romanda ayrıca Thomas Mann'ın Buddenbrook Ailesi'nden etkilenmiştir.
1970'lerden sonraki şiddet olaylarının toplumsal ve bireysel kaynaklarının irdelendiği Sessiz Ev, Orhan Pamuk'un ikinci romanı olmakla birlkte üslûp denemelerine giriştiği romanıdır. Roman, üç mutsuz kardeşin İstanbul yakınlarındaki küçük bir sahil kasabasındaki babaannelerinin evinde geçirdikleri bir haftayı konu edinmektedir. Biri tarihçi, biri devrimci biri de zengin olmayı kafasına koymuş üç torunun, dedelerinin (Doktor Selahattin), yetmiş yıl önce bir siyasi sürgün olarak yaptırdığı evde evde kalırken akıllarından geçenler bilinç akışı tekniiyle verilmiştir. Beş ayrı kahramanın bakış açısından yazılan romanda, dedenin, Doğu ile Batı arasındaki uçurumu çabucak kapatacağını sandığı büyük bir ansiklopediyi yazışı hatırlanır (Yalçın 2010: 850). Ataol Behramoğlu, Cevdet Bey ve Oğulları’nı klasik roman ölçüleri içinde, üstün yetenekli genç bir yazarın ürünü olarak değerlendirmiş ve Sessiz Ev ile bu yeteneğin perçinlendiğini belirtmiştir (Behramoğlu 1999). Sessiz Ev, Fransa'da ilgiyle karşılanmış ve Avrupa Keşif Ödülü'ne değer bulunmuştur.
Orhan Pamuk romancılığında bir geçiş eseri niteliğindeki Beyaz Kale (1985)'de düş ile gerçek iç içedir. Jale Parla'ya göre Beyaz Kale Türkiye'de postkolonyalist romanın ilk örneğidir (Parla 2005). Kültür ve kimlik sorunsalının ele alındığı Beyaz Kale, aynı zamanda yazarın ilk postmodern anlatısıdır. Doğan, eseri şu cümlelerle değerlendirmiştir: "Beyaz Kale 17. yüzyılda Venedikli bir kölenin, kendisine ikizi kadar çok benzeyen bir Osmanlı âlimiyle olan ilişkisini Doğu-Batı ve kimlik çatışması üzerinden anlatılıyor. Romanda her iki karakterin birbiriyle yer değiştirmesi, kimliğin yanılsamalı boyutları üzerine kurmaca bir oyuna dönüşür. Birbirinin yerine geçme, bu anlamda hem birbirini tanıma hem de kimliklerin nasıl göreceli ve değişken olduklarını göstermeye yöneliktir.” (Doğan 2014: 143). XVII. yüzyılda korsanlara tutsak düşen bir Venedikliyle onu köle olarak satın alan bir Türkün ilişkileri çerçevisinde gelişen romanda, genel olarak egemen kültürle bir başka kültürden gelen iki insanın baskı, yalnızlık ve çevrenin şiddeti altındaki ilişkisi, daha derinde de kültür-mutluluk ilişkisi üzerinde durulmuştur.
İlk üç romanı âdeta birbinden doğmuştur ki Pamuk bu durumu verdiği bir söyleşide "Benim bütün kitaplarım bir önceki kitabın içinden doğar. Oradaki bir ayrıntıdan, bir cümleden. Cevdet Bey'deki gençlerden bir anlamda Sessiz Ev doğdu. Sessiz Ev'deki tarihçi Faruk'tan Beyaz Kale çıktı. Beyaz Kale'nin düşsel ortamından, oradaki kimi tarihi sahnelerden, esrarlı mavi gece diyebileceğim karanlık sahnelerden Kara Kitap çıktı." cümleleriyle dile getrirmiştir. Balcı'ya göre de Orhan Pamuk'un romanlarına bütüncül bir bakış açısıyla bakıldığında ilk dikkati çeken özellik romanlar arasındaki organik bağdır. Sanki yazar, bütün romanlarının birbirlerini çağrıştırmasını istemektedir (Balcı 2019: 85).
Gerek eleştirmenlerce gerekse akademisyenlere fazlasıyla üzerinde durulan, tatışma konusu olan ve eleştirilen Kara Kitap postmodern bir roman olarak kabul edilmiştir. Demir'e göre romanın çok katmanlı ve döngüsel bir kurgusu vardır: "İki kısımdan oluşan romanın ilk kısmı 19 bölümden, ikinci kısmı ise 17 bölümden oluşur. Bu bölümlerin bazıları Galip’in kendisini terk eden eşi Rüya’yı ve gazeteci olan kuzeni Celâl’i İstanbul’da aramasını anlatırken, bazı bölümler de Galip’in yolculuğunu ve arayışını besleyen, yönlendiren köşe yazılarından oluşur. Böylece okur, bir taraftan karısı Rüya ile yazar kuzeni Celâl’i İstanbul’da arayan Galip’in hikâyesini okurken, bir yandan da İstanbul’u anlatan romanda Galip’in yazar olmayı öğrenme yolculuğuna tanıklık eder. Daha genel bir değerlendirmeyle Kara Kitap; Galip, Rüya, Celal gibi kahramanların öyküsü değil, zamanın, atmosferin, bireylerin, muğlak ve belirsiz imgelerin, görüntülerin birbirinin içinde eridiği, okurların ortak bilinçaltının izlerini gördüğü bir büyük labirent olarak tanımlanabilir.” (Demir 2011: 319). Parodi, pastiş, eğretileme ve metinlerarasılık gibi postmodern tekniklerin belirgin bir biçimde görüldüğü roman hakkında yazar şunları söylemiştir: "Kara Kitap ile yaptığımız, İstanbul'da hayatın şiddetine, renklerine, karmşasına uygun bir hikâye dokusu bulmaktır da diyebilirim. Romanın uzun cümleleri, kendi etrafında dönen baş döndürücü barok cümleler bana şehrin karmaşasından, tarihinden ve bugünkü zenginliğinden, kararsızlığından ve enerjisinden çıkmış gibi gelir. Kara Kitap, İstanbul ile ilgili her şeyi bir anda söyleyebilme heyecanıyla yazılı ve kitap bir anda çok şeyi söylemeye çalışır. Binbir Gece Masalları'nı İstanbul'da yaşatmaya çalışmak da kitabın bir iddiasıdır. (...) Benimkisi kişisel bir İstannbul ansiklopedisi... Kalbinde ise gene Nişantaşı, apartman hayatı, Alaaddin'in Dükkânı gibi birçok yerler yer alıyor. Bu noktadan bütün Beyoğlu'na ve bütün İstanbul'a açılıyor kitap. Oradan da Doğu'nun hikâye geleneğine, tasavvufi hikâyelere, mesellere, Mevlana'ya ve Şeyh Galip'e. Rüya ile Galip'in aşkı, Galip'in İstanbul'da gezinmelerini anlatırken Şeyh Galip'in Hüsn-ü Aşk'ını da akılda tutuyordum. (Çağdaş 1999). Kara Kitap (1990)'ı Orhan Pamuk'un postmoden yöneliminde âdeta nirengi noktası olarak görmek yerinde olacaktır.
Benim Adım Kırmızı'ya bir müddet ara verip yayımladığı Yeni Hayat (1994), kimlik sorunsalının irdelendiği bir yolculuk romanıdır. Gizemli bir kitap okuyup bütün hayatı alt üst olan yirmi iki yaşında bir üniversite öğrencisinin kitabın etkisiyle çıktığı yolcularda yaşadığı değişim ile birlikte toplumun dönüşümünü de arka plana yerleştirilmiş siyasi bir atmosferde anlatan Yeni Hayat'ı eleştirmenler genellikle postmodern bir anlatı olarak değerlendirmişlerdir (Balcı 2019: 92). Novalis'in ve Alman Romantikleri'nin hayal dünyası romanın çıkış noktaları arasında yer almaktadır. "Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti." cümlesiyle açılan romanın başkişisi Osman, yazarının kendi gençliğinden yarattığı yalnız, kırılgan ve karamsar bir tip, Rıfkı Amca ise Devlet Demir Yollarında çalışmış, Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki gibi demiryollarının Türkiye'yi kalkındıracağına inandırmış, çocuklara resimli romanlarda bir şeyler öğretmek isteyen, nesli tükenmiş, naif bir Cumhuriyetçi, yazarın tanımlamasıyla "Çehov'un dünyasından çıkmış bir taşra kahramanıdır." (Yalçın 2010: 851). Ölüm, kaza, yazgı, rastlantı, taşralılık, eziklik, zaman ve ikinci sınıf vatandaş olmak gibi tema ve izleklerin ele alındığı romanda varoluşun anlamsal sorgulamaları hissedilmektedir.
Doğu ile Batı'nın görme ve algılama biçimlerininin resim sanatı üzerinden -polisiye bir hikâye ile harmanlanarak- anlatıldığı Benim Adım Kırmızı (1998), Orhan Pamuk'un altıncı romanıdır. Yıldız Ecevit, bu roman için “Benim Adım Kırmızı’nın içinde barındırdığı karşıtlıklar karnavalı, postmodern edebiyatın çoğulcu yapısının ürünündür. Romanda her özne, metindeki ana sorunsallarla ilgili olarak; birbiriyle çelişen görüşlerini özgür ve demokratik bir biçimde sergiler. Pamuk için ‘kitabı ayakta tutan şey onun içindeki çatışmalardır.’ Romanında her görüşe eşit 33 ağırlıkta yer vermeye çalışır yazar. Öyle ki, metinlerindeki ana motiflerden olan Doğu-Batı sorunsalının estetik düzlemde bir üslup tartışması olarak ortaya çıktığı romanda, zayıf kalan Batıcı görüşün bir de, romanın figürlerinden At tarafından desteklenmesini sağlar. Dinsel düzlemde her şeyin suçlusu olarak görülen şeytana ise, metinde kendini savunma hakkı tanır.” (Ecevit, 2014: 132-133) değerlendirmesini yapmıştır. Yazarın kendisine göre Benim Adım Kırmızı, en renkli ve en iyimser romanıdır. Roman çok katmanlı yapısıyla öne çıkmaktadır. Sanatta doğu-batı tartışması, feminizm, mahalle baskısı, ekonomik problemler, aşk ve cinsellik romanda üzerinde durulan başlıca meselelerdir.
Siyasi bir roman olarak değerlendirilen Kar (2002), "Sanat, siyaset, hayat arasındaki ilişkilerde ne herhangi bir tarafın saflığını koruyan güvenli sınırlar ne de tümüyle masum kurbanlar olmadığını gösterdiği için; bireyselliğin nasıl bir sürü ideolojik, kültürel varsayımla, topluca kurulan hayallerle kurgulandığını, siyasetin nasıl bir sürü bireysel irade ve tutkunun çakışıp çatışması olarak yaşadığını gösterdiği için; bir yandan da bütün bunları gösterme yeteneği ve yetkisinden kuşku duyduğu, kimin, kimin adına kime seslenebileceğini kendine dert ettiği için siyasi bir roman.”dır (Irzık 2008: 47). 1990‟lı yılların Kars'ında geçen olayların konu edinildiği roman, üç günlük bir zaman dilimini ve bu üç günden dört yıl sonra, arkadaşı Ka'nın şiir defterinin akıbetini araştıran romancı Orhan‟ın Frankfurt ve Kars‟ta geçirdiği birkaç günlük kısa zaman dilimlerini anlatmaktadır. Toplumcu gerçekçi romanların bayraklaştırdıkları toplumsal problemi çözme gayesi, Pamuk'un romanında görülmez. O, Türkiye‟nin 1990‟lı yıllarında ele aldığı siyasal İslamcı hareketin yükselişi, başörtülü kızların hak mücadelesi, faili meçhul cinayetler ve alışılmadık vahşi bir darbe girişimini grotesk bir atmosfer içinde sadece ortaya koyar. Orhan Pamuk‟un bu romanda asıl amacı, savunucusu olduğu ideolojik görüşleri doğrultusunda çözümler sunmak değil; farklı çevrelerin yani ötekinin de sesine, görüşüne eşit mesafede durmaktır (Balcı 2019: 94).
Bir aşk romanı olan Masumiyet Müzesi (2008), toplumumuzun geçirdiği değişimleri panoramik bir bakış açısıyla göstermesi açısından önemlidir: "“Bir aşk hikâyesi bu. Bir aşkı anlatıyoruz ama bence, ona çok dikkat ettim, bizimki gibi bir toplumda, istiyorsanız Türkiye toplumu diyelim, istiyorsanız Ortadoğu toplumu diyelim, bunların açıkça dile getirilmesinin zor olduğu bir toplumda yaşanan bir aşkın hikâyesi…" Tematik bir roman olduğu belirtilen Masumiyet Müzesi hem modern hem de postmodern özellikler taşımaktadır. Roman, 1975 ile 1984 yılları arasında İstanbul’da, varlıklı iş adamı Kemal ve onun uzak akrabası, yoksul Füsun’un arasındaki unutulmaz ve talihsiz aşkı anlatır. Masumiyet Müzesi ulusal alegori bölümünde yapılan tartışmaya uygun bir şekilde iki şeyi birden gösterir: Birincisi en kişisel, mahrem olduğu kabul edilen aşk bile toplumsal olanın gölgesinden kaçamaz. Bu açıdan cinsellik ve ahlak kavramlarına yüklenen toplumsal anlamı yok sayarak aşkı anlatabilmek imkânsızdır. İkincisi ise merkez dünyanın dışından gelen yazarların evrensel değer ve duyguları değil ulusal/yerel değerleri temsil edebileceklerine dair önyargı da kırılmaktadır romanda.” (Doğan, 2014: 297). Jale Parla romanın “sonu belli, kapalı bir anlatı” olduğunu ifade etmiştir.
Göç, kültürel değişme ve ekonomik sıkıntılar gibi sosyal meselelerin ele alındığı Kafamda Bir Tuhaflık (2014)'te, Pamuk her ne kadar yeni teknikleri denese de eser hakkında yapılan değerlendirmeler, postmodern romanlarına karşılık geleneksel bir olay örgüsüne sahip olduğu üzerinde yoğunlaşmıştır. Merkezine oturttuğu göç sorunu ve bu sorun ile şekillenen yeni İstanbul’un; sosyal, ekonomik, ideolojik ve kültürel durumunu, kurgusal bir boyutta olmasına rağmen gerçeklerle izdüşümü olacak şekilde, içermektedir. 20. yüzyılın ortalarından 21. yüzyılın ilk çeyreğine kadar ele alınan zaman diliminde İstanbul’un öteki yüzünün ne yönde geliştiğini ve bu gelişimin beraberinde getirdiği sancıları açıkça roman bünyesinde görebilmekteyiz (Arslangörür 2019: 36). Pamuk, Kafamda Bir Tuhaflık'ta uzak bir çevreyi anlattığı için geniş çaplı araştırma ve soruşturma yapmıştır. Romanın olay zamanı, Eylül 1968‟den 25 Ekim 2012‟ye kadar Türkiye‟deki sosyal değişiminin atağa geçtiği bir dönemdir. Bu zaman dilimi takvimsel sıra bozularak zamanda ileri sıçramalar ve geriye dönüşlerle karmaşık bir şekilde ortaya konulmuştur (Güngör, 2015). İçerdiği çeşitli temalar dolayısıyla Kafamda Bir Tuhaflık'ın edebiyat sosyolojisi açısından üzerinde durulmaya değer bir roman olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Doğu ve Batı toplumlarında birey olma sürecinin gelişiminin işlendiği Kırmızı Saçlı Kadın (2016), derinlemesine yapılan psikolojilk karakter tahlilleri ve iktidar mücadelesiyle ayrı bir yerde durmaktadır. Handan İnci, bu roman için "Romanın merkezinde, oğulların üzerindeki baba kompleksini, Doğu ve Batı kültürlerinin kadim anlatılarından yola çıkarak yorumlama düşüncesi var. Bunun yanı sıra, 12 Eylül ve öncesine ait eleştirel dokunuşlar, İstanbul’un çarpık kentleşmesi, bir delikanlının yaşadığı ilk aşkın ve cinsel deneyimin etkileri gibi her biri başlıbaşına önemli konulara da yer verilmiş. (...) Sonuç olarak Kırmızı Saçlı Kadın, önemli bir konuyu ele almakla birlikte Pamuk’un romancılığında özellikle anlatım biçimi ve diliyle çok konuşulacak gibi görünüyor." (İnci 2016) değerlendirmesini yapmıştır.
Orhan Pamuk'un romanları genel olarak değerlendirildiğinde; din, kadın-erkek ilişkileri, kimlik arayışı, aydın sorunsalı, oryantalizm, batılılaşma, bürekrasi ve kentleşme gibi toplumsal; Milliyetçilik, Jakobenizm, Liberalizm, Militarizm, Sosyalizm ve Kemalizm gibi siyasal; yabancılaşma, yalnızlık, aldatma, evlilik, cinsellik, aşk ve iletişimsizlik gibi bireysel temalar başta olmak üzere, çok sayıda temanın işlendiği görülmektedir. Diğer yandan Orhan Pamuk, özellikle Kara Kitap, Yeni Hayat ve Kar gibi romanlarıyla postmodernizmin tekniklerini özümsemiş bir yazar olarak değerlendirilmelidir. Metinlerarasılık, çoğulculuk, oyunsuluk, üstkurmaca gibi teknikleri sıklıkla kullanmıştır. Orhan Pamuk'un romanları üzerine derinlemesine bir araştırma yapan Demir (2011); Cevdet Bey ve Oğulları ile Sessiz Ev'i "Modern Romanlar"; Beyaz Kale'yi "Postmodernizme Geçiş"; Kara Kitap ve Yeni Hayat'ı "Postmodern Romanlar"; Benim Adım Kırmızı'yı "Tematik Romana Geçiş", Kar ve Masumiyet Müzesi'ni ise "Tematik Romanlar" şeklinde sınıflandırmıştır.
Öteki Renkler (1999), yazarın çocukluk anılarını, romanlarını nasıl yazdığını, gezi notlarını, sevdiği yazarlar ve kitaplar hakkındaki eleştirilerini, politik görüşlerini, kültür ve gündelik hayat konusundaki heyecanlarını içermektedir. Orhan Pamuk'un yazarlık dünyasında keşif yapılabilecek nitelikte bir eser olan Öteki Renkler 'de ayrıca bir hikâye yer almaktadır. İstanbul (2003), Orhan Pamuk'un hem yirmi iki yaşına kadar olan hatıralarını aktardığı anne babası, ailesi ile ilişkilerini anlattığı bir hatıra kitabı hem de kendi bildiği İstanbul üzerine bir denemedir (Yalçın 2010: 851). Manzaradan Parçalar (2010)'da Orhan Pamuk günlük hayatını, yolculuklarını, okuduklarını, duygularını ve hatıralarını anlatmakta; çocukluğundan başlayarak hayatından, yaşadıklarından bütün içtenliğiyle söz etmektedir.
İlk basımı 2007'de Babamın Bavulu; yazarın aynı adlı Nobel konuşmasını, 2005 yılında Alman Yayıncılar ve Kitapçılar Birliği Barış Ödülü’nü alırken yaptığı “Kars’ta ve Frankfurt’ta” adlı konuşmasını, 2006 Nisan’ında Oklahoma Üniversitesi’nde Puterbaugh Ödülü’nü alırken yaptığı “İma Edilen Yazar” adlı konuşmasını ve 2012 yılında Avrupa kültürüne katkı yapan yaratıcılara verilen Sonning Ödülü’nü (Danimarka) alırken yaptığı “Avrupa Fikri” adlı konuşmasını içermektedir. Babamın Bavulu bu yönleriyle Pamuk’un dünyasına ve yazarlığına adım atmanın en özlü kılavuzu niteliğindedir. Bir film kitabı olan Hatıraların Masumiyeti (2016), Pamuk’un İngiliz belgesel film yönetmeni Grant Gee ile birlikte hazırladığı, "Hatıraların Masumiyeti" adlı film için yazdığı metinleri, konuşmaları ve filmden seçilmiş kareleri içermektedir.
Orhan Pamuk, çağdaş Türk edebiyatında; dili, üslûbu, ideolojik fikirleri, ödülleri ve ele aldığı konularla her zaman tartışma konusu olmuştur. Özelikle romanlarıyla tartışılmaya devam edilecek bir isimdir. Kişiliği, fikirleri, edebiyatı üzerine çok sayıda değerlendirme ve eleştiri yazısı yazılmakla kalınmamış kitaplar da kaleme alınmıştır. Yazılanların pek çoğu fikirleri ve ideolojisi üzerinde yoğunlaşmış, dolayısıyla yer yer edebî kişiliği açısından objektiflikten uzak, polemik derecesinde, eleştirinin uç sınırlarında dolaşan yorumların yapılmasına yol açmıştır. Son olarak şunu belirtmek gerekir ki Orhan Pamuk'un hakkında tarafsız bir değerlendirme yapmak için vesikalara dayanarak eserlerinin merkeze alınması meseleye doğru bir yaklaşım olacaktır.
Kaynakça
Arslangörür, Özgür (2019). Orhan Pamuk'un Romanlarında Sosyal Meseleler. Yayımlanmamış Yüksek Lisasn Tezi. Kırşehir: Kırşehir Ahi Evran Üziversitesi.
Balcı, Metin (2019). Orhan Pamuk Romanlarında Modern ve Postmodern Unsurların Mukayesesi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Aksaray: Aksaray Üniversitesi.
Behramoğlu, Ataol (1999). “Başka Bir Açı”. Cumhuriyet.13 Şubat 1999.
Bozdemir, Orhan (2011). Kimlik Arayışı ve Orhan Pamuk. İstanbul: Berikan Yayınevi.
Çağdaş, H. (1990). "Orhan Pamuk Kara Kitap'ı Anlatıyor". Hürriyet Gösteri. S. 113.
Demir, Fethi (2011). Orhan Pamuk'un Romanları Üzerine Bir Araştırma. Yayımlanmamış Doktora Tezi. Van: Yüzüncü Yıl Üniversitesi.
Demir, Recai (2018). Orhan Pamuk'un Eserlerinde Kent ve Kent Kültürü. Yayımlanmamış Doktora Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi.
Demiralp, Oğuz (2018). Orhan Bey ve Romanları. İstanbul : Kırmızı Kedi Yayınları.
Doğan, Zafer (2014). Orhan Pamuk Edebiyatında Tarih ve Kimlik Söylemi. İstanbul: İthaki Yayınları.
Doltaş, Dilek (2003). Postmodernizm ve Eleştirisi. İstanbul: İnkılap Yayınevi.
Ecevit, Yıldız (2001). Türk Romanında Postmodernist Açılımlar. İstanbul: İletişim Yayınları.
Ecevit, Yıldız (2004). Orhan Pamuk’u Okumak. İstanbul: İletişim Yayınları.
Ecevit, Yıldız (2013). Kurmaca Bir Dünyadan. İstanbul: İletişim Yayınları.
Güngör, Bigin (2015). "Öteki İstanbul'un Anlatısı: Kafamda Bir Tuhaflık Romanının Yapısalcı Metodoloji Işığında Çözümlenmesi". Türkiyat Mecmuası. S. 25, s. 119-141.
Irzık, Sibel (2008). "Orhan Pamuk’ta Temsil ve Siyaset". Orhan Pamuk’un Edebi Dünyası (Ed. N. Esen ve E. Kılıç). İstanbul: İletişim Yayınları. s. 31-54.
Işık, Beril (2012). Aydınlıktan Karanlığa İktidar - Orhan Pamuk Romanlarında Demiryolu. İstanbul: İletişim Yayınları.
İnci, Handan (2016). "Orhan Pamuk’tan 'Farklı' Bir Roman: Kırmızı Saçlı Kadın". Milliyet Kitap. Şubat 2016. https://handaninci.wordpress.com/2017/07/26/orhan-pamukdan-farkli-bir-roman-kirmizi-sacli-kadin/ [Erişim Tarihi: 15.12. 2019]
Parla, Jale (2008). "Orhan Pamuk'un Romanlarında Renklerin Dili". Orhan Pamuk’un Edebi Dünyası (Ed. N. Esen ve E. Kılıç). İstanbul: İletişim Yayınları.
Parla, Jale (2018). Orhan Pamuk’ta Yazıyla Kefaret. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
Şanlı, Yadigar (2013). Orhan Pamuk'un Romanlarında Doğu-Batı Algısı. Yayımlanmamış Doktora Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi.
Yalçın, Murat (Ed.) (2010). "Pamuk, Orhan". Tanzimat'tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi. C. 2. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. s. 849-852.
Yaprak, Tahsin (2012). Postmodernizmin Orhan Pamuk'un Romanlarındaki Yansımaları. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Adıyaman: Adıyaman Üniversitesi.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: İSA KOYUNCUYayın Tarihi: 22.12.2019Güncelleme Tarihi: 09.08.2021
Yayın Tarihi: 22.12.2019Güncelleme Tarihi: 09.08.2021
Güncelleme Tarihi: 09.08.2021
Eser Adı | Yayın evi | Basım yılı | Eser türü |
---|---|---|---|
Cevdet Bey ve Oğulları | Karacan / İstanbul | 1982 | Roman |
Sessiz Ev | Can / İstanbul | 1983 | Roman |
Beyaz Kale | Can / İstanbul | 1985 | Roman |
Kara Kitap | Can / İstanbul | 1990 | Roman |
Gizli Yüz | Can / İstanbul | 1992 | Diğer |
Yeni Hayat | İletişim / İstanbul | 1994 | Roman |
Benim Adım Kırmızı | İletişim / İstanbul | 1998 | Roman |
Öteki Renkler Seçme Yazılar ve Bir Hikâye | İletişim / İstanbul | 1999 | Deneme |
Kar | İletişim / İstanbul | 2002 | Roman |
İstanbul: Hatıralar ve Şehir | YKY / İstanbul | 2003 | Hatıra |
Babamın Bavulu | İletişim / İstanbul | 2007 | Hatıra |
Masumiyet Müzesi | İletişim / İstanbul | 2008 | Roman |
Manzaradan Parçalar - Hayat, Sokaklar, Edebiyat | İletişim / İstanbul | 2010 | Deneme |
Saf ve Düşünceli Romancı | İletişim / İstanbul | 2011 | Diğer |
Şeylerin Masumiyeti | İletişim Yayınları / İstanbul | 2012 | Diğer |
Kara Kitap’ın Sırları | YKY / İstanbul | 2013 | Diğer |
Ben Bir Ağacım | YKY / İstanbul | 2013 | Hikâye |
Kafamda Bir Tuhaflık | YKY / İstanbul | 2014 | Roman |
Hatıraların Masumiyeti | YKY / İstanbul | 2016 | Hatıra |
Kara Kitap 25 Yaşında | YKY / İstanbul | 2016 | Roman |
Balkon / Fotoğraflar ve Yazılar | YKY / İstanbul | 2018 | Diğer |
Kırmızı Saçlı Kadın | YKY / İstanbul | 2016 | Roman |
Hatıraların Masumiyeti | YKY / İstanbul | 2016 | Diğer |
Veba Geceleri | YKY / İstanbul | Roman | Roman |
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | MAKBÛLE LEM'ÂN HANIM | d. 1865 - ö. 1898 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Yusuf Algazi | d. 03 Ocak 1950 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | Rüştü Cumhur Orancı | d. 28 Ekim 1960 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | PERVANÎ, Feyzullah Taştekin | d. 1952 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | Abdülkadir Budak | d. 23 Nisan 1952 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | Yaşar Kaplan | d. 1952 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | Behçet Gülenay | d. 1 Temmuz 1979 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
8 | Cahit Tanyol | d. 1914 - ö. 11 Ağustos 2020 | Meslek | Görüntüle |
9 | Ahmet Yüksel Özemre | d. 25 Mayıs 1935 - ö. 25 Haziran 2008 | Meslek | Görüntüle |
10 | Ataol Behramoğlu | d. 13 Nisan 1942 (Nüfus kaydında 20 Mayıs 1942) - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
11 | Ahmed Fahreddin Önal | d. 1901 - ö. 24 Kasım 1978 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
12 | Hayrettin Orhanoğlu | d. 13 Şubat 1965 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
13 | M. Orhan Okay | d. 26 Ocak 1931 - ö. 13 Ocak 2017 | Madde Adı | Görüntüle |
14 | Orhan Ulukan | d. 1934 - ö. 29 Nİisan 1999 | Madde Adı | Görüntüle |
15 | Orhan Hançerlioğlu | d. 19 Ağustos 1916 - ö. 9 Temmuz 1991 | Madde Adı | Görüntüle |