Madde Detay
TANBÛRÎ, Mustafa Çavuş
(d. 1100/1689 - ö. 1170/1756)
âşık
(Âşık / 18. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Tanbûrî Mustafa Çavuş’un doğum yeri ve tarihi net olarak bilinmemektedir. Suphi Ezgi, ulaştığı bir fasıl mecmuasında verilen bilgilerden hareketle H.1100 – 1170 yılları arasında (M.1689-1756) yaşamış olduğunu tahmin ettiğini belirtir. Yine aynı kaynağın 797. mecmuasında yer alan bir şarkının üstünde Kadıköylü Kadı Mehmet Efendi zâde Mustafa Çavuş yazdığı bilgisini aktarmaktadır (Ezgi 1948:1). Bu bilgiden yola çıkarak Kadıköylü olduğunu ve babası Mehmet Efendi’nin kadı olduğu sonucuna ulaşmak mümkündür. Aynı zamanda kimi mecmualarda da Tanbûrî Mustafa Çavuş der Saray-ı Hümayun yazılı olması dolayısıyla da Enderun’da yetiştiği ve çavuş rütbesi aldığı bilinmektedir (Çavuşluk günümüzde bilinen askeri rütbeden farklı olarak, Osmanlı’da padişah yaverlerine verilen bir payedir) (Ezgi 1948:2; Öztuna 1974:46). Hayatına dair bunlar dışında bir bilgi bulunmamaktadır.
Koşma, türkü gibi halk edebiyatı formlarında, Tanbûrî mahlasıyla şiirler söylemiş, kendi şiirlerini şarkı formunda bestelemiştir. Şiirlerinde hece ölçüsünü kullanmasına karşın, divan edebiyatının etkisiyle hemen her şiirinde Farsça tamlamalara ve Arapça kelimelere yer verdiği de görülmektedir.
Kimi yapıtları klasik şarkı üslubunun en parlak örnekleri arasında sayılır. Bunlar dışındaki şarkılarının çoğu, şarkıyla türkü arası bir üslup özelliği gösterir. Kimi parçaları da aynı zamanda kent folklorundaki oyun türlerinden biri olan “tavşanca” tarzındadır. Türk Dünyası Ünlüleri Ansiklopedisi’ne göre, Mustafa Çavuş’un sanatını önemli kılan, divan müziği ile halk müziği arasında kurduğu güçlü bağdır. Yapıtları her iki müziğin karşılıklı etkileşimlerini yansıtması açısından büyük önem taşır. Şarkıları iki yüzyılı aşkın zamandır saraydan geniş halk kesimlerine kadar toplumdaki her çevrede eksilmeyen bir ilgiyle sevilmiştir (1984: 4098). Otuz beş şarkısı için Suphi Ezgi (1948), Dök zülfünü meydana gel sözleriyle başlayan şarkısı için de Udî Nevres Bey ara nağmesi yazmıştır (Türk Dünyası Ünlüleri Ansiklopedisi 1984:4098).
Türk Musikisi Ansiklopedisi II. cildinde 64 tane şarkısının makamı ve ismi bildirilmiştir (Öztuna 1974:47-48). En bilinen eseri hisarbuselik şarkı “Dök zülfünü meydana gel” olan Tanburî’nin başlıca eserleri şunlardır; hisarbuselik şarkı “Dü çeşmimdem gitmez aşkın hayali”; şahnazbuselik şarkı “Küçüksu’da gördüm seni”; sabâ şarkı “Bir esmere gönül verdim”; şahnaz şarkı “Fırsat bulsam yâre varsam”; Hüseyni Şarkı “Bir dilberdir beni yakan”; nikriz şarkı “Elmas senin yüzün gören”; beyati şarkı “Çıkalım sayd-ı şikâre”; nevâ şarkı “Muntazırım Teşrifine”; uşşak şarkı “Canım tezdir sabredemem”.
Tanbûrî Mustafa Çavuş'un ölüm tarihi tam olarak belirlenememiştir. Türk Musikisi Ansiklopedisi’nde 1745 yılında ölmüş olabileceği bilgisine yer verilirken (Öztuna 1974: 46), Suphi Ezgi ölüm tarihini H.1170 (M. 1756) olduğunu tahmin ettiğini söyler (Ezgi 1948:2).
Kaynakça
Ezgi, Suphi (1948). Tanburi Mustafa Çavuşun 36 Şarkısı. İstanbul: Hüsnütabiat Basımevi.
Kocatürk, Vasfi Mahir (1963). Saz Şiiri Antolojisi. Ankara: Edebiyat Yay.
Köprülü, M. Fuad (2004). Saz Şairleri. Ankara: Akçağ Yay.
Öztuna, Yılmaz (1974). Türk Musikisi Ansiklopedisi. C. II. İstanbul: Millî Eğitim Basımevi.
“Mustafa Çavuş (Tanburi)” (1984). Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi. C. 8. İstanbul: Anadolu Yay. 4098.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: EBRU KİPAYYayın Tarihi: 20.02.2015Güncelleme Tarihi: 12.12.2020Eserlerinden Örnekler
Şarkı
Nazar etti bazı yâran,
Ol muğbeçe aldı meydan.
Ne ayyardır mâlum oldu,
Damgalandı gümüş gerdan.
Geçilir mi şivekârdan
Ele girse gümüş gerdan!
Kimya idi nazarımız,
Uyuşaydı pazarımız,
Gümüş Gerdan ele girse
Belki olmaz zararımız.
Geçilir mi şivekârdan
Ele girse gümüş gerdan!
Mahlas oldu Gümüş Gerdan,
Âşıkları oldu hayran.
Hep güzeller kol kol olmuş,
Var, Tamburi, eyle seyran.
Geçilir mi şivekârdan
Ele girse gümüş gerdan!
Kocatürk, Vasfi Mahir (1963). Saz Şiiri Antolojisi. Ankara: Edebiyat Yay. 351.
Türkü
Hâlâ gönlüm bir güzelde
Saydı müşkil, gizli yerde
Mübtelâyim yüz çevirmem
Baş tacıdır aşkı serde
Sevdiğim gül şeref bulsun
Dahi beter güzel olsun
İrâdemle aldı gönlüm
Bergüzârım anda dursun
Sarfedeyim elde varım
Senâ etmek dilde kârım
Yâr yanında bulundukça
Gider kalmaz efkârım
Okundukça beste dilde
Tanbûrî’yi pek tut elde
Sen çıkarma gizle aşkın
Muhayyer’dir zîra perde
Köprülü, M. Fuad (2004). Saz Şairleri. Ankara: Akçağ Yay. 574.
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 20.02.2015Güncelleme Tarihi: 12.12.2020Eserlerinden Örnekler
Şarkı
Nazar etti bazı yâran,
Ol muğbeçe aldı meydan.
Ne ayyardır mâlum oldu,
Damgalandı gümüş gerdan.
Geçilir mi şivekârdan
Ele girse gümüş gerdan!
Kimya idi nazarımız,
Uyuşaydı pazarımız,
Gümüş Gerdan ele girse
Belki olmaz zararımız.
Geçilir mi şivekârdan
Ele girse gümüş gerdan!
Mahlas oldu Gümüş Gerdan,
Âşıkları oldu hayran.
Hep güzeller kol kol olmuş,
Var, Tamburi, eyle seyran.
Geçilir mi şivekârdan
Ele girse gümüş gerdan!
Kocatürk, Vasfi Mahir (1963). Saz Şiiri Antolojisi. Ankara: Edebiyat Yay. 351.
Türkü
Hâlâ gönlüm bir güzelde
Saydı müşkil, gizli yerde
Mübtelâyim yüz çevirmem
Baş tacıdır aşkı serde
Sevdiğim gül şeref bulsun
Dahi beter güzel olsun
İrâdemle aldı gönlüm
Bergüzârım anda dursun
Sarfedeyim elde varım
Senâ etmek dilde kârım
Yâr yanında bulundukça
Gider kalmaz efkârım
Okundukça beste dilde
Tanbûrî’yi pek tut elde
Sen çıkarma gizle aşkın
Muhayyer’dir zîra perde
Köprülü, M. Fuad (2004). Saz Şairleri. Ankara: Akçağ Yay. 574.
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 12.12.2020Eserlerinden Örnekler
Şarkı
Nazar etti bazı yâran,
Ol muğbeçe aldı meydan.
Ne ayyardır mâlum oldu,
Damgalandı gümüş gerdan.
Geçilir mi şivekârdan
Ele girse gümüş gerdan!
Kimya idi nazarımız,
Uyuşaydı pazarımız,
Gümüş Gerdan ele girse
Belki olmaz zararımız.
Geçilir mi şivekârdan
Ele girse gümüş gerdan!
Mahlas oldu Gümüş Gerdan,
Âşıkları oldu hayran.
Hep güzeller kol kol olmuş,
Var, Tamburi, eyle seyran.
Geçilir mi şivekârdan
Ele girse gümüş gerdan!
Kocatürk, Vasfi Mahir (1963). Saz Şiiri Antolojisi. Ankara: Edebiyat Yay. 351.
Türkü
Hâlâ gönlüm bir güzelde
Saydı müşkil, gizli yerde
Mübtelâyim yüz çevirmem
Baş tacıdır aşkı serde
Sevdiğim gül şeref bulsun
Dahi beter güzel olsun
İrâdemle aldı gönlüm
Bergüzârım anda dursun
Sarfedeyim elde varım
Senâ etmek dilde kârım
Yâr yanında bulundukça
Gider kalmaz efkârım
Okundukça beste dilde
Tanbûrî’yi pek tut elde
Sen çıkarma gizle aşkın
Muhayyer’dir zîra perde
Köprülü, M. Fuad (2004). Saz Şairleri. Ankara: Akçağ Yay. 574.
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Şarkı
Nazar etti bazı yâran,
Ol muğbeçe aldı meydan.
Ne ayyardır mâlum oldu,
Damgalandı gümüş gerdan.
Geçilir mi şivekârdan
Ele girse gümüş gerdan!
Kimya idi nazarımız,
Uyuşaydı pazarımız,
Gümüş Gerdan ele girse
Belki olmaz zararımız.
Geçilir mi şivekârdan
Ele girse gümüş gerdan!
Mahlas oldu Gümüş Gerdan,
Âşıkları oldu hayran.
Hep güzeller kol kol olmuş,
Var, Tamburi, eyle seyran.
Geçilir mi şivekârdan
Ele girse gümüş gerdan!
Kocatürk, Vasfi Mahir (1963). Saz Şiiri Antolojisi. Ankara: Edebiyat Yay. 351.
Türkü
Hâlâ gönlüm bir güzelde
Saydı müşkil, gizli yerde
Mübtelâyim yüz çevirmem
Baş tacıdır aşkı serde
Sevdiğim gül şeref bulsun
Dahi beter güzel olsun
İrâdemle aldı gönlüm
Bergüzârım anda dursun
Sarfedeyim elde varım
Senâ etmek dilde kârım
Yâr yanında bulundukça
Gider kalmaz efkârım
Okundukça beste dilde
Tanbûrî’yi pek tut elde
Sen çıkarma gizle aşkın
Muhayyer’dir zîra perde
Köprülü, M. Fuad (2004). Saz Şairleri. Ankara: Akçağ Yay. 574.
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | Şerafettin Yaltkaya | d. 1880 - ö. 1947 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | ZAMÎRÎ, Hacı Yusuf Ağa-zâde Ahmed Zamîrî Efendi | d. ? - ö. 1647-8 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | ZEKÂ'Î, Şeyh Mustafa Efendi | d. ? - ö. 1812-1813 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | ALİ, Hekimoğlu Ali Paşa | d. 4 Haziran 1689 - ö. 14 Ağustos 1758 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | BÂHİR, Arab-zâde Abdurrahmân Efendi | d. 1688-1689 - ö. 26 Temmuz 1746 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | KURBÎ, Kassam-zâde Mehmed Kurbî Efendi | d. ? - ö. 1756-57 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
7 | RIZÂ, Mehmed Efendi | d. ? - ö. 1756-57 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | ABDURRAHMAN, Abdurrahman İbni Ahmed efendi | d. ? - ö. 1756 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | ÖMER, Ömer Şahin | d. 1932 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
10 | MESİM SEFEROV | d. 1917 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
11 | GÜRANİ DOĞAN, İsmail Doğan Kamışlı | d. 1956 - ö. - | Meslek | Görüntüle |
12 | SEFERLİOĞLU | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
13 | NURİ, Nuri Baba | d. 1841? - ö. 1904-1906? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | ARSLAN PAŞAOĞLU | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | ŞEMSÎ, Şemseddin Karaman | d. 1927 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
16 | BİÇARE ABİDİN | d. 1860 - ö. 1936 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | ABBUD İSMAİL | d. 1905 - ö. 10.09.1986 | Madde Adı | Görüntüle |