Madde Detay
VELİ, İğdecikli
(d. ?/1794 - ö. ?/1854)
âşık
(Âşık / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Âşık Edebiyatının önde gelen şahsiyetlerindendir. 18. yüzyılın sonlarında Şarkışla’nın Ağcakışla bucağının İğdecik köyünde doğmuştur (Sevengil 1965: 287-290; Yıldız 2003: 845-848; Kocatürk 1968: 467- 470). 1794 yılında doğduğu tahmin edilmektedir. Hüseyin ve Kamer’in oğludur ve bunların da şair olduğu söylenir. On yaşında iken annesini bir zaman sonra da babasını kaybetmiştir. Herhangi bir tahsil görmemiştir. Çocukluğu ve gençliği yoksullukla geçmiş; çobanlık yaparak geçimini sağlamıştır. Askerlik hizmetini İstanbul’da yapmıştır. Hacı Bektaş’a gitmiş, bir müddet Çelebi Hamdullah Efendi’nin yanında kalmıştır. Hamdullah Efendi’nin 1826’da Amasya’ya gönderilmesine içerleyince, 3 şiir yazmış, bunun da saray tarafından duyulması üzerine Veli, Yemen’e sürgüne gönderilmiştir. Ablak suratlı, buğday benizli, uzun sakallı, geniş omuzlu, orta boylu, çatık kaşlı ve siyah saçlıdır. İki kere evlendiği, ilk hanımı Raziye’den yedi kızı, ikinci hanımı Zehra’dan da iki oğlu olduğu söylenir. 1854’te vefat etmiştir. Mezarı İğdecik’tedir (Aslanoğlu 1984: 7-28); Tuncalı 2000: 41-78).
Veli, komşu köy olan Hocabey’de Mustafalar denilen bir ailenin yanına azap durmuş, burada yedi yıl çalışmıştır. Bu arada ağasının kızı Suna’ya âşık olmuş, ancak ağası Suna’yı Yozgat’ın Moğallı köyünden birisine vermiş. Veli, ilk şiirlerini o zaman söylemeye başlamıştır. Sevdiğine de Telli Suna demiştir. Şiirleri, Kale köylü Kemter’in kulağına kadar gitmiştir. Kemter, Veli’yi yanına çağırmış, onu çırak edinmiştir. Söyleyişi rahat ve dili sadedir. Sazı yoktur. Şiir tekniği sağlamdır. Tasavvufi kültüre ve halk kültürüne vakıf birisidir. Şiirlerinde Pir Sultan’ın, Karacaoğlan’ın ve ustası Kemter’in açıkça etkisi görülür. Genellikle Alevi-Bektaşi deyişleri söylemiştir (Özmen 1998: 167-188). Bunun yanında aşk ve köy hayatı ile ilgili şiirleri de vardır. TRT Repertuvarında olan ve yıllarca “İzzetî” ye mal edilen ve “Mecnun’um Leyla’mı gördüm” diye başlayan meşhur eser İğdecikli Veli’nindir (Öz 2001: 189-200; Özbek 1981: 172-173).
Kaynakça
Aslanoğlu, İbrahim (1984). Âşık Veli, Hayatı-Kişiliği-Deyişleri, Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay.
Kaya, Doğan (2009). Sivas Halk Şairleri. C. 5. Sivas: Sivas Valiliği Yay.
Kocatürk, Vasfi Mahir (1968). Tekke Şiiri Antolojisi. Ankara: Edebiyat Yay.
Öz, Gülağ (2001). “Âşık Veli’nin Yeni bulunan Şiirleri”, I. Uluslararası Atatürk ve Türk Halk Kültürü Sempozyumu Bildirileri. Ankara: Halk Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğü (HAGEM) Yay. . 189-200.
Özbek, Mehmet (1981). Folklor ve Türkülerimiz. İstanbul: Ötüken Neşriyat.
Özmen, İsmail (1998). Alevi Bektaşi Şiirleri Antolojisi. C. IV, Ankara: Saypa Yayın Dağıtım.
Sevengil, Refik Ahmet (1965). Yüzyıllar Boyunca Halk Şairleri. İstanbul: Atlas Kitabevi.
Tuncalı, Ali İhsan (2000). Emlek Alevi Şairleri. Ankara: Kızılırmak Yay.
Yıldız, Alim (2003). Sivaslı Şairler Antolojisi. İstanbul: Sivaslılar Vakfı.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DR. DOĞAN KAYAYayın Tarihi: 27.11.2014Güncelleme Tarihi: 12.12.2020Eserlerinden Örnekler
Olmadı mı
Cihan derya iken âlem su iken
Arşta yeşil kandil nar olmadı mı
Zühre yıldızından kırk bin yıl evvel
Kudretinden bir top nur olmadı mı
Ol nur idi üç mürşidin atası
Hakk’a âşık Muhammed’in pûtesi
Hak Muhammet Ali bundan ötesi
Orada üç isim bir olmadı mı
Üç isim bir olup topun atalı
İşaret eyleyip kendi tutalı
Dedi bana kaç saattir yatalı
Orada üç isim bir olmadı mı
Kırk bin yıl olduğun o dem de bildi
Mübarek eline bir elma sundu
Okudu tekbirin hem yedi dildi
Ol zaman arifler bir olmadı mı
Arif sındı saldı cihanı biçti
Cebrail çok vakit deryada uçtu
Hak bir avuç toprak deryaya saçtı
Derya kuruyup da yer olmadı mı
“Kün” dedi cihanın binasın kurdu
Nice bin yıl evvel bu yolu sürdü
Muhammet Veyis’in gözünü gördü
Dost dostu görüp de sır olmadı mı
O dem şeriatı beyan eyledi
Tarikatta kondu göçtü yayladı
Marifette bin bir kelam söyledi
Dosta âşık olup yâr olmadı mı
Şeriat dediğin şart-ı kavidir
Tarikat da oğlan uşak evidir
Marifet de gerçeklerin soyudur
Hakikat da bin bir sır olmadı mı
Hakikatte bin bir sırra erenler
“Hak Muhammet Ali” deyip girenler
Anların da makamını soranlar
Üçler makamında ser olmadı mı
Geldi üçler beşler kırklar yediler
Bu yolu erkânı onlar kodular
“Dünkü gelen âşık bu mu” dediler
O zaman ervahlar bir olmadı mı
Veli’m der ezelden ervahlar birdir
Huda’nın kudreti kandilde nurdur
On’ki İmamlara biatım vardır
Hüseyn Kerbelâ’da pir olmadı mı
Kaya, Doğan (2009). Sivas Halk Şairleri. C. 5. Sivas: Sivas Valiliği Yay. 387-388.
Mecnun’um Leylâ’mı Gördüm
Mecnun’um Leya’mı gördüm
Bir kerece baktı geçti
Ne söyledi ne de sordum
Kaşlarını yıktı geçti
Diyemedim bir çift sözü
Ay mıdır gün müdür yüzü
Sandım ki Zühre yıldızı
Şavkı beni yaktı geçti
Ateşinden duramadım
Ben bu sırra eremedim
Seher vakti göremedim
Yıldız gibi aktı geçti
Bilmem hangi burç yıldızı
Bu dert yaralar bizi
Gamze oku bazı bazı
Bu sineme çaktı geçti
Veli’m eyder ne hikmet iş
Uyumadım ki diyem düş
Zülfünü kement eylemiş
Boynumuza taktı geçti
Kaya, Doğan (2009). Sivas Halk Şairleri. C. 5. Sivas: Sivas Valiliği Yay. 388-390.
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 27.11.2014Güncelleme Tarihi: 12.12.2020Eserlerinden Örnekler
Olmadı mı
Cihan derya iken âlem su iken
Arşta yeşil kandil nar olmadı mı
Zühre yıldızından kırk bin yıl evvel
Kudretinden bir top nur olmadı mı
Ol nur idi üç mürşidin atası
Hakk’a âşık Muhammed’in pûtesi
Hak Muhammet Ali bundan ötesi
Orada üç isim bir olmadı mı
Üç isim bir olup topun atalı
İşaret eyleyip kendi tutalı
Dedi bana kaç saattir yatalı
Orada üç isim bir olmadı mı
Kırk bin yıl olduğun o dem de bildi
Mübarek eline bir elma sundu
Okudu tekbirin hem yedi dildi
Ol zaman arifler bir olmadı mı
Arif sındı saldı cihanı biçti
Cebrail çok vakit deryada uçtu
Hak bir avuç toprak deryaya saçtı
Derya kuruyup da yer olmadı mı
“Kün” dedi cihanın binasın kurdu
Nice bin yıl evvel bu yolu sürdü
Muhammet Veyis’in gözünü gördü
Dost dostu görüp de sır olmadı mı
O dem şeriatı beyan eyledi
Tarikatta kondu göçtü yayladı
Marifette bin bir kelam söyledi
Dosta âşık olup yâr olmadı mı
Şeriat dediğin şart-ı kavidir
Tarikat da oğlan uşak evidir
Marifet de gerçeklerin soyudur
Hakikat da bin bir sır olmadı mı
Hakikatte bin bir sırra erenler
“Hak Muhammet Ali” deyip girenler
Anların da makamını soranlar
Üçler makamında ser olmadı mı
Geldi üçler beşler kırklar yediler
Bu yolu erkânı onlar kodular
“Dünkü gelen âşık bu mu” dediler
O zaman ervahlar bir olmadı mı
Veli’m der ezelden ervahlar birdir
Huda’nın kudreti kandilde nurdur
On’ki İmamlara biatım vardır
Hüseyn Kerbelâ’da pir olmadı mı
Kaya, Doğan (2009). Sivas Halk Şairleri. C. 5. Sivas: Sivas Valiliği Yay. 387-388.
Mecnun’um Leylâ’mı Gördüm
Mecnun’um Leya’mı gördüm
Bir kerece baktı geçti
Ne söyledi ne de sordum
Kaşlarını yıktı geçti
Diyemedim bir çift sözü
Ay mıdır gün müdür yüzü
Sandım ki Zühre yıldızı
Şavkı beni yaktı geçti
Ateşinden duramadım
Ben bu sırra eremedim
Seher vakti göremedim
Yıldız gibi aktı geçti
Bilmem hangi burç yıldızı
Bu dert yaralar bizi
Gamze oku bazı bazı
Bu sineme çaktı geçti
Veli’m eyder ne hikmet iş
Uyumadım ki diyem düş
Zülfünü kement eylemiş
Boynumuza taktı geçti
Kaya, Doğan (2009). Sivas Halk Şairleri. C. 5. Sivas: Sivas Valiliği Yay. 388-390.
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 12.12.2020Eserlerinden Örnekler
Olmadı mı
Cihan derya iken âlem su iken
Arşta yeşil kandil nar olmadı mı
Zühre yıldızından kırk bin yıl evvel
Kudretinden bir top nur olmadı mı
Ol nur idi üç mürşidin atası
Hakk’a âşık Muhammed’in pûtesi
Hak Muhammet Ali bundan ötesi
Orada üç isim bir olmadı mı
Üç isim bir olup topun atalı
İşaret eyleyip kendi tutalı
Dedi bana kaç saattir yatalı
Orada üç isim bir olmadı mı
Kırk bin yıl olduğun o dem de bildi
Mübarek eline bir elma sundu
Okudu tekbirin hem yedi dildi
Ol zaman arifler bir olmadı mı
Arif sındı saldı cihanı biçti
Cebrail çok vakit deryada uçtu
Hak bir avuç toprak deryaya saçtı
Derya kuruyup da yer olmadı mı
“Kün” dedi cihanın binasın kurdu
Nice bin yıl evvel bu yolu sürdü
Muhammet Veyis’in gözünü gördü
Dost dostu görüp de sır olmadı mı
O dem şeriatı beyan eyledi
Tarikatta kondu göçtü yayladı
Marifette bin bir kelam söyledi
Dosta âşık olup yâr olmadı mı
Şeriat dediğin şart-ı kavidir
Tarikat da oğlan uşak evidir
Marifet de gerçeklerin soyudur
Hakikat da bin bir sır olmadı mı
Hakikatte bin bir sırra erenler
“Hak Muhammet Ali” deyip girenler
Anların da makamını soranlar
Üçler makamında ser olmadı mı
Geldi üçler beşler kırklar yediler
Bu yolu erkânı onlar kodular
“Dünkü gelen âşık bu mu” dediler
O zaman ervahlar bir olmadı mı
Veli’m der ezelden ervahlar birdir
Huda’nın kudreti kandilde nurdur
On’ki İmamlara biatım vardır
Hüseyn Kerbelâ’da pir olmadı mı
Kaya, Doğan (2009). Sivas Halk Şairleri. C. 5. Sivas: Sivas Valiliği Yay. 387-388.
Mecnun’um Leylâ’mı Gördüm
Mecnun’um Leya’mı gördüm
Bir kerece baktı geçti
Ne söyledi ne de sordum
Kaşlarını yıktı geçti
Diyemedim bir çift sözü
Ay mıdır gün müdür yüzü
Sandım ki Zühre yıldızı
Şavkı beni yaktı geçti
Ateşinden duramadım
Ben bu sırra eremedim
Seher vakti göremedim
Yıldız gibi aktı geçti
Bilmem hangi burç yıldızı
Bu dert yaralar bizi
Gamze oku bazı bazı
Bu sineme çaktı geçti
Veli’m eyder ne hikmet iş
Uyumadım ki diyem düş
Zülfünü kement eylemiş
Boynumuza taktı geçti
Kaya, Doğan (2009). Sivas Halk Şairleri. C. 5. Sivas: Sivas Valiliği Yay. 388-390.
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Olmadı mı
Cihan derya iken âlem su iken
Arşta yeşil kandil nar olmadı mı
Zühre yıldızından kırk bin yıl evvel
Kudretinden bir top nur olmadı mı
Ol nur idi üç mürşidin atası
Hakk’a âşık Muhammed’in pûtesi
Hak Muhammet Ali bundan ötesi
Orada üç isim bir olmadı mı
Üç isim bir olup topun atalı
İşaret eyleyip kendi tutalı
Dedi bana kaç saattir yatalı
Orada üç isim bir olmadı mı
Kırk bin yıl olduğun o dem de bildi
Mübarek eline bir elma sundu
Okudu tekbirin hem yedi dildi
Ol zaman arifler bir olmadı mı
Arif sındı saldı cihanı biçti
Cebrail çok vakit deryada uçtu
Hak bir avuç toprak deryaya saçtı
Derya kuruyup da yer olmadı mı
“Kün” dedi cihanın binasın kurdu
Nice bin yıl evvel bu yolu sürdü
Muhammet Veyis’in gözünü gördü
Dost dostu görüp de sır olmadı mı
O dem şeriatı beyan eyledi
Tarikatta kondu göçtü yayladı
Marifette bin bir kelam söyledi
Dosta âşık olup yâr olmadı mı
Şeriat dediğin şart-ı kavidir
Tarikat da oğlan uşak evidir
Marifet de gerçeklerin soyudur
Hakikat da bin bir sır olmadı mı
Hakikatte bin bir sırra erenler
“Hak Muhammet Ali” deyip girenler
Anların da makamını soranlar
Üçler makamında ser olmadı mı
Geldi üçler beşler kırklar yediler
Bu yolu erkânı onlar kodular
“Dünkü gelen âşık bu mu” dediler
O zaman ervahlar bir olmadı mı
Veli’m der ezelden ervahlar birdir
Huda’nın kudreti kandilde nurdur
On’ki İmamlara biatım vardır
Hüseyn Kerbelâ’da pir olmadı mı
Kaya, Doğan (2009). Sivas Halk Şairleri. C. 5. Sivas: Sivas Valiliği Yay. 387-388.
Mecnun’um Leylâ’mı Gördüm
Mecnun’um Leya’mı gördüm
Bir kerece baktı geçti
Ne söyledi ne de sordum
Kaşlarını yıktı geçti
Diyemedim bir çift sözü
Ay mıdır gün müdür yüzü
Sandım ki Zühre yıldızı
Şavkı beni yaktı geçti
Ateşinden duramadım
Ben bu sırra eremedim
Seher vakti göremedim
Yıldız gibi aktı geçti
Bilmem hangi burç yıldızı
Bu dert yaralar bizi
Gamze oku bazı bazı
Bu sineme çaktı geçti
Veli’m eyder ne hikmet iş
Uyumadım ki diyem düş
Zülfünü kement eylemiş
Boynumuza taktı geçti
Kaya, Doğan (2009). Sivas Halk Şairleri. C. 5. Sivas: Sivas Valiliği Yay. 388-390.
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | TALİBÎ, Talip Kılıç | d. 1934 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | AHMET ACAR | d. 1927 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | ALİ, Ali Yılmaz | d. 1920 - ö. 1995 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | RİF'AT, Hacı Hüseyin Rif'at Efendi, Gökmen-zâde | d. 1794 - ö. 1860 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | SIRRÎ, Mehmed Eğribozlu | d. 1794 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | SERMED, Mehmed Sermed, İstanbullu | d. 1794 - ö. 1847 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | ABDÜLLATÎF FAZLÎ | d. ? - ö. 1854 ds. | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | RIFKÎ | d. ? - ö. 1854-55 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | ŞEFÎK, Mehmed Şefîk | d. ? - ö. 1854 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | ŞEVKÎ, Ahmed | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
11 | FİGÂNÎ, Seyyid Ahmed | d. 1814 - ö. 1895 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
12 | HALİS | d. 1819 - ö. 1881 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
13 | KUL HALİL | d. 1840-1850? - ö. 1905-1915? | Madde Adı | Görüntüle |
14 | ÂFÂKİ | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
15 | NESİP, Nesip Aykın | d. 23.01.1963 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |