Madde Detay
ZİHNÎ, Bayburtlu
(d. 1212/1797 - ö. 1276/1859)
âşık
(Âşık / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adı Mehmed Emin’dir. Şiirlerinde Zihnî mahlasını kullanmıştır. Osman Efendi’nin oğludur. Bayburt’ta doğdu (1797). İyi bir öğrenim gördüğü bilinmekle birlikte öğrenim gördüğü eğitim kurumları ve aldığı derslerle ilgili ayrıntılı bilgi yoktur. Kur’an’ı hıfz ettiği, Arapça ve Farsça bildiği kabul edilmektedir. Araştırmacılar, Zihnî’nin farklı yerlerde ve farklı zamanlarda gerçekleşen memuriyetlerini, tayin, azil ve istifalarını kronolojik olarak vermekte zorlanırlar. Bu konudaki mevcut bilgileri belli bir sırayla sunan Saim Sakaoğlu, şairin İstanbul’a gidip ilk kez memuriyete başlamasının 1816 yılına rastladığını, memuriyetinin ilk yıllarında pek çok zatın kâtipliklerinde bulunduğunu belirterek bu kişilerden birkaçının adlarını şöyle sıralar: Moralı Derviş Paşa, Rauf Paşa, Galip Paşa, Eğinli Salih Paşa ve Osman Paşa. Sakaoğlu, Zihnî’nin bir süre Çanakkale Muhafızı Vasıf Paşa’ya mektupçu olduğunu, daha sonra Akdağ’da ve Erzurum’da görevlendirildiğini, aynı yılın sonunda hacca gittiğini, dönüşte Mısır’a uğradığını belirtir. Zihnî, 1840’ta Akkâ’ya tayin edilir ve burada Gözlüklü Reşid Paşa ile Mehmed Emin Paşa’nın divan kâtibi olur. Üç ay kadar süren Kudüs Valisi Haydar Paşa’nın kâtipliği görevinden istifa ederek Mısır’a gider ve orada dört yıl kalır. 1846 yılının sonunda İstanbul’a döner ve burada iki yıl kaldıktan sonra Sârım Paşa’nın yardımıyla Hopa’ya tayin edilir. Daha sonra Of, Karaağaç, Erzurum, Erzincan, Ünye, Sürmene ve Vakfıkebir’de müdürlük görevlerinde bulunur. 1858 yılında ikinci kez Ünye’de görev yaparken hastalanıp istifa eder ve Trabzon’a gider. Trabzon’da bir süre dinlenip kendini iyi hissetmeye başlayınca 1859 yılında Bayburt’a gitmeye karar verir. Bu yolculuğu sırasında Olasa köyünde vefat eder ve orada defnedilir (Sakaoğlu 1988: 11-19). Zihnî’nin öldüğü bu köy, sonradan Bahçekaya adını almıştır. Şimdi Maçka ilçesine bağlı Esiroğlu beldesinin bir mahallesi konumundadır. Zihnî'nin mezarı, oğlu Revayî tarafından yaptırılmış, 1936 yılında ise Bayburt Kültür ve Yardım Cemiyeti ile Bayburt Belediyesinin işbirliği sonucunda şairin kemikleri Olasa'daki mezarından alınarak Bayburt'taki İmaret Tepesi'nde hazırlanan mezara nakledilmiştir. İki kez evlenen Zihnî’nin ilk eşinden Ahmed Revâyî adlı bir oğlu dünyaya gelmiştir. İkinci eşiyle ilgili bilgiler de sınırlıdır. Mahkeme kararıyla 1854 yılında ikinci eşinden ayrıldığı, bu boşanma hadisesine bağlı olarak yüksek miktarda mihr ödemek zorunda kaldığı, Zihnî’nin eserlerinde verilen bilgiler arasındadır. Zihnî’nin oğlu Ahmed Revâyî Efendi Bayburt Rüşdiyesinde hüsn-i hat hocalığı yapmış, 1906’da Bayburt’ta vefat etmiştir.
Eserleri
1. Dîvân: Bayburtlu Zihnî’nin oğlu Ahmed Revâyî’nin 1293/1876 yılında yayımladığı eser, 1-76 ve 1-84 sıra numarası verilmiş olan iki bölümden meydana gelir. Toplam 160 sayfadan oluşan divanda kasideler, tarihler, musammatlar, gazeller, müfretler yer almaktadır. Farklı kütüphanelerde ve hususi ellerde nüshaları bulunan divanın yeni harflerle neşri henüz gerçekleşmemiştir.
2. Sergüzeştnâme: Çok sayıda yazma nüshaları mevcuttur. Eserde anlatılan olayların büyük bir kısmı Zihnî’nin başından geçenlerden oluşur; bazı olaylar ise işitilmek suretiyle kaydedilmiştir. Eser 6 bölümden ibarettir. Girişten sonra asıl sergüzeştnâme bölümü gelir. Daha sonra hicviyeler, hezeller, destanlar ve koşmalar yer alır.
3. Hikâye-i Garîbe: Bayburt beylerinden Sadullah Bey’in oğlu Abdullah Bey’in başından geçen olayların anlatıldığı nazım nesir karışımı bir eserdir. 1992 yılında Saim Sakaoğlu ve Ahmet Sevgi tarafından yeni harflerle neşredilmiştir.
Fuat Köprülü’nün “meslekten yetişmiş bir âşık olmamakla berber âşık edebiyatının bu asırdaki bütün hususiyetlerini ve temayüllerini temsil edebilen mühim bir şair” (Köprülü 1964: 531) olarak takdim ettiği Bayburtlu Zihnî, hem aruz hem hece vezniyle şiir yazmış, ayrıca nesir biçiminde de eser vermiştir. Divan şiiri etkisiyle bu vadide yazdığı şiirlerini bir divanda toplamış olmasına, batılı anlamda hikâye ve romanın bizdeki ilk örneği sayılabileceği düşünülen bir mensur eser kaleme almasına rağmen daha çok heceyle yazdığı şiirleriyle tanınmış, bu nedenle saz şairleri kategorisinde değerlendirilmiştir. Bu algının ortaya çıkmasında onun “Vardım ki yurdundan ayak götürmüş” dizesiyle başlayan şiiriyle şöhret bulmasının büyük ölçüde etkili olduğu söylenebilir. Bu koşmanın önce Nevres Paşa (1826-1872) tarafından şehnaz, daha sonra Sadettin Kaynak (1895-1961) tarafından tahirbuselik makamında bestelenmesi, şairin entelektüel edebiyat ve musiki muhitlerinde de tanınmasını sağlamıştır. Bütün bu özelliklerinden dolayı Köprülü, “esasen onu, klasik şair olmağa özenen bir saz şairinden ziyade ara sıra âşık tarzında çok güzel şiirler yazan bir kalem şairi saymak daha doğrudur” yargısına varmıştır (Köprülü 1964: 535).
Zihnî, aruzla yazdığı şiirlerinde Arapça ve Farsça kelime ve terkipleri yoğun bir şekilde kullanır. Bu şiirlerinde yer yer ağdalı diye tanımlanabilecek bir dil karşımıza çıkar. Bu şiirlerinde içerik bakımından divan şiirini taklit eder. Heceyle ortaya koyduğu şiirlerinde ise daha sade bir Türkçe göze çarpar. Arapça ve Farsça kelimeler çoğunlukla günlük dilde kullanılan Türkçeleşmiş kelimelerden ibarettir. Bu şiirlerinde saz şiirinin bariz biçim ve içerik özellikleri görülür.
Hayata ve insanlara eleştirel bir gözle bakan Zihnî'nin bu kişilik özelliği eserlerine de yansımıştır. Kendince hatalı bulduğu devlet adamlarını ve döneminin bürokratlarını sert bir dille eleştirmekten çekinmeyen Zihnî bu özelliğinden dolayı bir "hiciv şairi" olarak tanınmıştır. Özellikle kendi hayat hikâyesini ve başka birtakım olayları aktardığı Sergüzeştname'sinde bu tür şiirlerin çokluğuna dikkat çeken Saim Sakaoğlu, eseri "adeta bir hiciv külliyatı gibidir" (Sakaoğlu 1988: 55) biçiminde değerlendirir.
Kaynakça
Bayburtlu Zihni (1293). Divan-ı Zihni. İstanbul.
Bayburtlu Zihnî (1992). Hikâye-i Garibe. (hzl. Saim Sakaoğlu-Ahmet Sevgi). Konya: yyy.
Bursalı Mehmed Tahir (1333). Osmanlı Müellifleri. 2. Cilt. İstanbul.
Düzgün, Dilaver (1997). Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu’nun Folklor ve Halk Edebiyatı İle İlgili Çalışmaları. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay.
Fatin Davud (1271). Tezkire-i Hâtimetü’l-Eş’âr. İstanbul.
Fındıkoğlu, Ziyaeddin Fahri (1950). Bayburtlu Zihni. İstanbul: Bayburt Kültür ve Yardım Cemiyeti Yay.
İnal, İbnülemin Mahmud Kemal (1942). Son Asır Türk Şairleri. İstanbul: yyy.
Köprülü, M. Fuad (1964). Türk Sazşairleri. Ankara: Milli Kültür Yay.
Miyasoğlu, Mustafa (2012). “Bayburtlu Zihni ve Hikâyesi”, Millî Gazete, 23 Eylül.
Sakaoğlu, Saim (1988). Bayburtlu Zihni. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay.
Sakaoğlu, Saim-Ali Berat Alptekin (hzl.) (1990). Bayburtlu Zihnî Bibliyografyası. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay.
Tanpınar, Ahmet Hamdi (1985). 19 uncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi. İstanbul: Çağlayan Kitabevi Yay.
Uçman, Abdullah (1992). “Bayburtlu Zihni”. İslam Ansiklopedisi. C. 5. İstanbul: TDV Yay. 5: 229-230.
Ziyaeddin Fahri (1927). Erzurum Şairleri. İstanbul: yyy.
Ziyaeddin Fahri (1928). Bayburtlu Zihnî. İstanbul: yyy.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. DİLAVER DÜZGÜNYayın Tarihi: 20.09.2013Güncelleme Tarihi: 12.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Ey felek âlemde gûyâ kâmiyâb ettin beni
Âkıbet cânânım aldın pür-itâb ettin beni
Hicre tebdîl eyledin yârimle ülfet çağımı
Âteş-i hicrân ile yaktın kebâb ettin beni
Elden aldın yârimi hasretle koydun cânımı
Ayrılık câmın sunup mest-i harâb ettin beni
Ağlatıp çeşmim yaşın Ceyhun’a döndürdün felek
Serimi gerdûna açtın bî-hicâb ettin beni
Serden aldın aklımı Zihnî’m perîşân eyledin
Nâmurâd ettin harâb ettin yebâb ettin beni
Bayburtlu Zihni (1293). Divan-ı Zihni-II. İstanbul, 75.
Müstezat
Ey ârız-ı gülzâr-ı irem gülşen-i zîbâ
V’ey kâmet-i tûbâ
Bu hüsn-i melâhatte yok ey dilber-i yektâ
Hemtâ sana hemtâ
Ey pâdişeh-i kişver-i evreng-i letâfet
Veh bu ne nezâket
Rıdvân mı kaçurdı seni firdevsden âyâ
Ey serv-i dilârâ
Bu hüsn-i kemâlâtla bir âfet-i cânsın
Mehş[î]d-i cihânsın
Kimden sana mevrûsdur ey dilber-i ra’nâ
Bu sûret-i zîbâ
Kanlar içici gamze-i bîdâdın uyandı
Cellâdın uyandı
Şimşîr çeküp meykedede eyledi gavgâ
Yâ Rab bu ne da’vâ
Tutmaz seni ey şûh-ı cihân bî-bedel dehr
Bu muhtesib-i şehr
Tedbîri budur eylese üftâde serâpâ
Senden sana şekvâ
Mestâne revîş geldi sabâ sahn-ı çemenden
Dün sohbet-i cemden
Okuttu yine dem heder emrin mey-i sahbâ
Sahn-ı çemen-ârâ
Mecmûa-i ruhsârını açdı yine bülbül
Ey kâkül-i sünbül
Bezm-i güli evsafın ile eyledi ihyâ
V’ey verd-i mutarrâ
Hüsnün gülünün bülbül-i nâlânı çok ammâ
Zihnî kulun-âsâ
Var mı ola bir âşık-ı şûrîde vü şeydâ
Sevdân ile rüsvâ
Bayburtlu Zihni (1293). Divan-ı Zihni-II. İstanbul, 5.
Koşma
Kalkın ara yerden dumanlı dağlar
Dost elinin bahçe bağı görünsün
Gülşen-i hicrânda kızardı güller
Andelîbe feryâd çağı görünsün
Dağlar bu hususta olmuşum Ferhâd
Sizdedir o şîrîn kâmet-i şimşâd
Ya verin ya olun yek cihet berbâd
Ya savulun yâr otağı görünsün
Sabâ sen de dost eline gidersen
Değme mûylarına hata edersen
Hayâl-i zülfüne eğer değersen
Zihnî’nin bağrında dağı görünsün
Sakaoğlu, Saim (1988). Bayburtlu Zihni. Ankara: KTB Yay., 98.
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 20.09.2013Güncelleme Tarihi: 12.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Ey felek âlemde gûyâ kâmiyâb ettin beni
Âkıbet cânânım aldın pür-itâb ettin beni
Hicre tebdîl eyledin yârimle ülfet çağımı
Âteş-i hicrân ile yaktın kebâb ettin beni
Elden aldın yârimi hasretle koydun cânımı
Ayrılık câmın sunup mest-i harâb ettin beni
Ağlatıp çeşmim yaşın Ceyhun’a döndürdün felek
Serimi gerdûna açtın bî-hicâb ettin beni
Serden aldın aklımı Zihnî’m perîşân eyledin
Nâmurâd ettin harâb ettin yebâb ettin beni
Bayburtlu Zihni (1293). Divan-ı Zihni-II. İstanbul, 75.
Müstezat
Ey ârız-ı gülzâr-ı irem gülşen-i zîbâ
V’ey kâmet-i tûbâ
Bu hüsn-i melâhatte yok ey dilber-i yektâ
Hemtâ sana hemtâ
Ey pâdişeh-i kişver-i evreng-i letâfet
Veh bu ne nezâket
Rıdvân mı kaçurdı seni firdevsden âyâ
Ey serv-i dilârâ
Bu hüsn-i kemâlâtla bir âfet-i cânsın
Mehş[î]d-i cihânsın
Kimden sana mevrûsdur ey dilber-i ra’nâ
Bu sûret-i zîbâ
Kanlar içici gamze-i bîdâdın uyandı
Cellâdın uyandı
Şimşîr çeküp meykedede eyledi gavgâ
Yâ Rab bu ne da’vâ
Tutmaz seni ey şûh-ı cihân bî-bedel dehr
Bu muhtesib-i şehr
Tedbîri budur eylese üftâde serâpâ
Senden sana şekvâ
Mestâne revîş geldi sabâ sahn-ı çemenden
Dün sohbet-i cemden
Okuttu yine dem heder emrin mey-i sahbâ
Sahn-ı çemen-ârâ
Mecmûa-i ruhsârını açdı yine bülbül
Ey kâkül-i sünbül
Bezm-i güli evsafın ile eyledi ihyâ
V’ey verd-i mutarrâ
Hüsnün gülünün bülbül-i nâlânı çok ammâ
Zihnî kulun-âsâ
Var mı ola bir âşık-ı şûrîde vü şeydâ
Sevdân ile rüsvâ
Bayburtlu Zihni (1293). Divan-ı Zihni-II. İstanbul, 5.
Koşma
Kalkın ara yerden dumanlı dağlar
Dost elinin bahçe bağı görünsün
Gülşen-i hicrânda kızardı güller
Andelîbe feryâd çağı görünsün
Dağlar bu hususta olmuşum Ferhâd
Sizdedir o şîrîn kâmet-i şimşâd
Ya verin ya olun yek cihet berbâd
Ya savulun yâr otağı görünsün
Sabâ sen de dost eline gidersen
Değme mûylarına hata edersen
Hayâl-i zülfüne eğer değersen
Zihnî’nin bağrında dağı görünsün
Sakaoğlu, Saim (1988). Bayburtlu Zihni. Ankara: KTB Yay., 98.
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 12.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Ey felek âlemde gûyâ kâmiyâb ettin beni
Âkıbet cânânım aldın pür-itâb ettin beni
Hicre tebdîl eyledin yârimle ülfet çağımı
Âteş-i hicrân ile yaktın kebâb ettin beni
Elden aldın yârimi hasretle koydun cânımı
Ayrılık câmın sunup mest-i harâb ettin beni
Ağlatıp çeşmim yaşın Ceyhun’a döndürdün felek
Serimi gerdûna açtın bî-hicâb ettin beni
Serden aldın aklımı Zihnî’m perîşân eyledin
Nâmurâd ettin harâb ettin yebâb ettin beni
Bayburtlu Zihni (1293). Divan-ı Zihni-II. İstanbul, 75.
Müstezat
Ey ârız-ı gülzâr-ı irem gülşen-i zîbâ
V’ey kâmet-i tûbâ
Bu hüsn-i melâhatte yok ey dilber-i yektâ
Hemtâ sana hemtâ
Ey pâdişeh-i kişver-i evreng-i letâfet
Veh bu ne nezâket
Rıdvân mı kaçurdı seni firdevsden âyâ
Ey serv-i dilârâ
Bu hüsn-i kemâlâtla bir âfet-i cânsın
Mehş[î]d-i cihânsın
Kimden sana mevrûsdur ey dilber-i ra’nâ
Bu sûret-i zîbâ
Kanlar içici gamze-i bîdâdın uyandı
Cellâdın uyandı
Şimşîr çeküp meykedede eyledi gavgâ
Yâ Rab bu ne da’vâ
Tutmaz seni ey şûh-ı cihân bî-bedel dehr
Bu muhtesib-i şehr
Tedbîri budur eylese üftâde serâpâ
Senden sana şekvâ
Mestâne revîş geldi sabâ sahn-ı çemenden
Dün sohbet-i cemden
Okuttu yine dem heder emrin mey-i sahbâ
Sahn-ı çemen-ârâ
Mecmûa-i ruhsârını açdı yine bülbül
Ey kâkül-i sünbül
Bezm-i güli evsafın ile eyledi ihyâ
V’ey verd-i mutarrâ
Hüsnün gülünün bülbül-i nâlânı çok ammâ
Zihnî kulun-âsâ
Var mı ola bir âşık-ı şûrîde vü şeydâ
Sevdân ile rüsvâ
Bayburtlu Zihni (1293). Divan-ı Zihni-II. İstanbul, 5.
Koşma
Kalkın ara yerden dumanlı dağlar
Dost elinin bahçe bağı görünsün
Gülşen-i hicrânda kızardı güller
Andelîbe feryâd çağı görünsün
Dağlar bu hususta olmuşum Ferhâd
Sizdedir o şîrîn kâmet-i şimşâd
Ya verin ya olun yek cihet berbâd
Ya savulun yâr otağı görünsün
Sabâ sen de dost eline gidersen
Değme mûylarına hata edersen
Hayâl-i zülfüne eğer değersen
Zihnî’nin bağrında dağı görünsün
Sakaoğlu, Saim (1988). Bayburtlu Zihni. Ankara: KTB Yay., 98.
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Gazel
Ey felek âlemde gûyâ kâmiyâb ettin beni
Âkıbet cânânım aldın pür-itâb ettin beni
Hicre tebdîl eyledin yârimle ülfet çağımı
Âteş-i hicrân ile yaktın kebâb ettin beni
Elden aldın yârimi hasretle koydun cânımı
Ayrılık câmın sunup mest-i harâb ettin beni
Ağlatıp çeşmim yaşın Ceyhun’a döndürdün felek
Serimi gerdûna açtın bî-hicâb ettin beni
Serden aldın aklımı Zihnî’m perîşân eyledin
Nâmurâd ettin harâb ettin yebâb ettin beni
Bayburtlu Zihni (1293). Divan-ı Zihni-II. İstanbul, 75.
Müstezat
Ey ârız-ı gülzâr-ı irem gülşen-i zîbâ
V’ey kâmet-i tûbâ
Bu hüsn-i melâhatte yok ey dilber-i yektâ
Hemtâ sana hemtâ
Ey pâdişeh-i kişver-i evreng-i letâfet
Veh bu ne nezâket
Rıdvân mı kaçurdı seni firdevsden âyâ
Ey serv-i dilârâ
Bu hüsn-i kemâlâtla bir âfet-i cânsın
Mehş[î]d-i cihânsın
Kimden sana mevrûsdur ey dilber-i ra’nâ
Bu sûret-i zîbâ
Kanlar içici gamze-i bîdâdın uyandı
Cellâdın uyandı
Şimşîr çeküp meykedede eyledi gavgâ
Yâ Rab bu ne da’vâ
Tutmaz seni ey şûh-ı cihân bî-bedel dehr
Bu muhtesib-i şehr
Tedbîri budur eylese üftâde serâpâ
Senden sana şekvâ
Mestâne revîş geldi sabâ sahn-ı çemenden
Dün sohbet-i cemden
Okuttu yine dem heder emrin mey-i sahbâ
Sahn-ı çemen-ârâ
Mecmûa-i ruhsârını açdı yine bülbül
Ey kâkül-i sünbül
Bezm-i güli evsafın ile eyledi ihyâ
V’ey verd-i mutarrâ
Hüsnün gülünün bülbül-i nâlânı çok ammâ
Zihnî kulun-âsâ
Var mı ola bir âşık-ı şûrîde vü şeydâ
Sevdân ile rüsvâ
Bayburtlu Zihni (1293). Divan-ı Zihni-II. İstanbul, 5.
Koşma
Kalkın ara yerden dumanlı dağlar
Dost elinin bahçe bağı görünsün
Gülşen-i hicrânda kızardı güller
Andelîbe feryâd çağı görünsün
Dağlar bu hususta olmuşum Ferhâd
Sizdedir o şîrîn kâmet-i şimşâd
Ya verin ya olun yek cihet berbâd
Ya savulun yâr otağı görünsün
Sabâ sen de dost eline gidersen
Değme mûylarına hata edersen
Hayâl-i zülfüne eğer değersen
Zihnî’nin bağrında dağı görünsün
Sakaoğlu, Saim (1988). Bayburtlu Zihni. Ankara: KTB Yay., 98.
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | ŞAŞKUNÎ, Arif Nevzat Karaoğlu | d. 1933 - ö. 15.10.1999 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | İSMAİL ÖKSÜZ | d. 25.07.1956 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | Tarık Torun | d. 29 Mart 1965 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | ÂSAF, Mehmed Emîn, Tersâne Emîni-zâde | d. 1797 - ö. 1842 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | DÎDE, Mirza Nasrullah | d. 1797 - ö. 1870 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | HÂLİS, Şeyh Abdurrahman Hâlis Talebânî | d. 1797 - ö. 1858 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | ÂSAF, Diyarbakırlı | d. 1820 - ö. 1859 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | ŞÂKİR EFENDİ, Gelibolulu Elhâc | d. 1829 - ö. 1859 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | HEMDEM, Mehmed Sa'îd Hemdem Çelebi Efendi | d. 1807 - ö. 1859 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | ABDULLA ESGER OĞLU ABDULLAYEV | d. 1944 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
11 | ABBAS ORDUBADLI/ABBAS DEHRÎ(DEHRİLİ ABBAS), Abbas | d. 1818 - ö. 1932 | Meslek | Görüntüle |
12 | REMZANÎ, Hacı Sadık Oytun | d. 1937 - ö. 22.06.1979 | Meslek | Görüntüle |
13 | FIRAT, Derviş Usta | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | SIDKI, Hasan Divriğili | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | BEYOĞLU, İbrahim | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | DÖNDÜ KÜÇÜK | d. 1930 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
17 | İKRÂRÎ, Mehmed | d. 1844 - ö. 1904 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | ŞEMSİ/ALTINOĞLU, Şemsettin Ataman | d. 1911 - ö. 22.05.1997 | Madde Adı | Görüntüle |