Madde Detay
Zeki Ömer Defne
Asri Baba
(d. 1903 / ö. 2 Aralık 1992)
Öğretmen, Şair
(Yeni Edebiyat / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Çankırı’nın İmaret Mahallesi’nde (diğer adıyla Saray Mahallesi’nde) 4 numaralı evde, Rumi takvime göre 1319, Miladi takvime göre 1903’te dünyaya geldi. Dedesi Hattat Ömer Efendi’dir. Asıl adı Mehmet Zeki olup; aile lakabı Hanyalıoğlu’dur. Annesi Hacer Hanım, babası Ömer Efendi’dir (Selçuk Alakel 2006: 13). İlköğrenimini Çankırı Ertuğrul Mekteb-i İptidaîsi'nde yaptı. Çocukluğu zorluklar içinde geçti: "Çocukluk yıllarında bütün amacım doktor olmaktı. Zor şartlar içinde yetiştim. Babam hafız ve hattat Ömer Efendi 'ehl-i dil ve meclis-ârâ' bir insandı. Bulunduğu meclisi doldururdu. Çocukluğum savaş yılları içinde geçti. Balkan Savaşı, 1. Dünya Savaşı... Babamı da askere aldılar. Hattat olduğu için geri hizmette bulunuyordu. Bizim neslin çocukluk yılları güç şarlar altında geçmişti. Balmumu ve bezir yağı kandillerinin ışığında derslerimizi çalışırdık. Bütün güçlüklere rağmen sınıfımı birincilikle geçiyordum. Babamın Zekâî Dede'ye hayranlığı dolayısıyla verdiği "Zekâî" ismi hocalarımız yanında Zeki olmuştu. Hocalarımızın isteği ve bazı imkânsızlıklar sebebiyle Ankara Keçiören Muallim Mektebi'ne gittim. Böylece 18 yaşında hocaIığa başlamış oluyordum." (Kabaklı 1984). Ankara İlköğretmen Okulu'nu birincilikle bitirdi. Ardından Çankırı'da ilkokul öğretmeni olarak çalışmaya başladı. Kendisini yeterli görmeyen Defne, ortaokul öğretmeni olabilmek için Çankırı'da açılan sınava girdi. Fuat Köprülü tarafından yapılan yeterlilik sınavını geçti ve ortaokul öğretmeni oldu. 1925-1935 yılları arasında Kastamonu Lisesi'nde edebiyat öğretmenliğinin yanı sıra idarecilik yaptı. Behçet Necatigil burada onun öğrencisi oldu.
1924'te kendisi gibi öğretmen olan Zehra Hanım ile evlendi. Göreve de Zehra Hanım'la aynı zamanda başladı. Zeki Ömer Defne öğretmenliği bir sanat olarak gördü: “Elli yıllık hocalığıma ve bir aşk hâline getirdiğim mesleğime rağmen hâlâ bu aziz ve kutsal mesleğe doymuş değilim: 'Filanca benim hocamdı.' dediğim vakit ta içimin derinliklerinde müstesna bir şeyin bütün güzelliğiyle ürperdiğini hisseder ve hâlâ derslerime girerken ceketimin düğmesini nasıl iliklersem, bugün de herhangi bir okulun önünden geçerken yine ceketimin önünü iliklemeye çalışırım. Hocalığı böylesine sevdim. Okul benim için mabed gibidir. Ben âdeta kulluğumu orada yapmaya mecbur edilmişim." O, öğretmenliği boyunca sürekli kendini geliştirme gayreti içinde oldu. Kastamonu'da çalışırken yüksek tahsil yapmak istedi ve Millî Eğitim Bakanlığı'na başvurdu. 18 Şubat 1936 tarihinde Kabataş Erkek Lisesi'ne tayin edildi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ne kaydını yaptırdı. Kabataş Erkek Lisesi'ndeki görevini ve yüksek tahsilini eş zamanlı olarak sürdürdü. Kabataş Erkek Lisesi'nde ise Prof. Dr. Ömer Farük Akün, Zeki Ömer Defne'nin öğrencisi oldu. Fuat Köprülü tarafından verilen “Dede Korkut Hikâyeleri’nde Edebî Sanatlar Üzerine Bir Tahlil” adlı bitirme tezini başarıyla tamamladı. Köprülü, doktora çalışmalarına başlamasını istedi ve “Dede Korkut Hikâyeleri’ndeki Kahramanların Psikolojik Tahlilleri” adlı tezi konu olarak verdi. Doktora tezini hazırlamaya başladıysa da yakalandığı sürmenaj hastalığı nedeniyle tamamlayamadı.
Kabataş Erkek Lisesi'nde on beş yıl süreyle öğretmenlik yaptı. Bunun yanı sıra Alman Lisesi (1939) ve Yıldız Harp Akademisi'nde (1948-1949) görevlendirildi. 9 Kasım 1950 tarihinde Galatasaray Lisesi'ne atandı. Burada çalışırken de Şişli Terakki Lisesi'nde görevlendirildi. Öğretmenlik yaptığı sırada şiir, musikî ve resimle ilgilendi. MEB tarafından kendisine müfettişlik teklif edildiyse de o, bunu kabul etmedi. 27 Eylül 1951'de yine MEB tarafından Batı'daki edebiyat eğitimini yerinde tanımak üzere Fransa'ya gönderildi. Paris'teki çeşitli liselerde edebiyat derslerini izledi ve aynı zamanda ünlü ressamların tablolarını inceleme imkânı buldu. 13 Temmuz 1968 tarihinde Galatasaray Lisesi'nde yaş haddinden emekliye ayrıldı. 21 Kasım 1990’da eşi Zehra Hanım'ı kaybetti. Zeki Ömer Defne, 2 Aralık 1992’de Çifte Havuzlar’daki evinde hayata veda etti. Kabri Karacaahmet Mezarlığı'ndadır. Mehmet Çınarlı onun bu dünyadan ayrılırken saygıyla anılacak eserler bırakmış olmasının, dostlarının tek tesellisi olduğunu belirtti.
Cumhuriyet Devri Türk Şiiri'nin âşık tarzı söyleyişine yakın şairlerinden olan Zeki Ömer Defne'nin “Musiki” adlı ilk şiiri Çankırı’da çıkarılan Halk Yolu dergisinde yayımlanmıştır (1923). Bu dergide yayımladığı şiirlerinde "Asri Baba" imzasını kullanmış ve siyasi hicivler yazmıştır. Bektaşi şairi olan babası Ömer Efendi, Zeki Ömer'in şairliği üzerinde doğrudan etkili olduğu gibi; çocukluğunda duyduğu koşmalar, halk hikâyeleri, mâniler, Karacaoğlan'lar, Gevheri'ler ve âşık atışmaları da şiir anlayışının şekillenmesinde önemli derecede rol oynamıştır. Sanatçı, şiire ilişkin düşüncelerini şu cümlelerle dile getirmiştir: "Bütün dünya bir şiir arayışında diyorlar. İlim adamları, pedagoglar, psikologlar ye bizzat şairler... Ama şiir, şiirdir. Yunus ölür mü? Homeros ölür mü? Baudelaire ölür mü? Hintlilerin Nobel kazanan Rabindranath Tagore ölür mü? Sanat bize, Tanrı tarafından verilmiş müstesna bir güçtür. Şiir ilâhi bir bağıştır. Şiire ihanet edemeyiz. Yenilik olsun diye şiir yazmayı bir nevi oyunbazlık kabul ediyorum. (...) Şiirde yoğunluk olacak, içinde insanı arayacağız. İnsan şiirde kendini bulabilmelidir. Şiir karşısında irkileceksiniz. Şiir sizi bir yere götürecek. Fakat kendinizi bulacaksınız. Ben memleketimin folklorunu, halkiyatını aradım. Eğer Goethe Almanların masallarını araştırmasaydı Goethe olmazdı. Hep mâziye bağlıyız." (Karabay 1986). Folklor ve halk şiiri motifleri onun şiirini besleyen kaynakların başında gelmektedir.
Şair kimliğiyle öne çıktığı şiirleri (Çelik 2002: 158); 1940’tan itibaren; Akbaba, Çınaraltı, Ün, Hareket, Şadırvan, Zeytin Dalı, Esi, Çağrı, İstanbul (Sanat ve Edebiyat), Sanat ve Edebiyat Gazetesi, Ülkü, Kaynaklar, Varlık, Türk Edebiyatı, Türk Dili ve Millî Kültür gibi dergilerde yayımlanmıştır. Zeki Ömer, şiir üzerinde titizlikle duran bir şairdir. Öyle ki yayımladığı şiirleri üzerinde zamanla değişiklikler yaptığı da olmuştur (Kocakaplan 2003). Bazı şiirlerinin başlığını, bazılarının kelime ve dizelerini değiştirmiş, bazılarını da ilavelerle genişletmiştir. Kimi zaman da yeniden yazarcasına değiştirdiği görülmüştür. Kaynaklar dergisinde “Bazen kolay yazdığım olur; fakat ve titiz ve zor beğenir bir insanım. Şiirlerimi hemencecik yayımlamayışımın başlıca nedenlerinden biri de bu mizaç ve sanat saygısıdır belki de.” cümleleriyle bir anlamda az şiir yayımlayışını ve hemen kitaplaştırmama nedenini dile getirmiştir. Nitekim 1940'tan itibaren aktif bir şekilde şiirlerini yayımlayan şairin, Denizden Çalınmış Ülke adlı ilk şiir kitabı 1971 yılında yayımlanmıştır. Hiç kimsenin gitmediği ve sırlarını sadece şairin bildiği Denizden Çalınmış Ülke, bir anlamda Ahmet Hâşim'in "O Belde" şiirini çağrıştırmaktadır. Zeki Ömer, bu kitabı Yahya Kemal'e ithaf etmiştir: “Aziz Üstat, bir gün Galatasaray Lisesi yakınlarındaki, Agatokli Perükar Salonu’nda 'Defne, sen, Halk Tarzı’na devam edecek ve onu, yeni imkânlar, yeni mevzular için de inkişaf ettireceksin…' demiştiniz. Hocalık hayatımın bütün bir haftayı dolduran çalışmalarından artırabildiğim zamanlarında, bu vadide yazdığım bazı şiirlerimle işte, ilk defa, huzurunuzdayım üstadım.” İthaftan da anlaşılacağı üzere şair, Yahya Kemal'in sesine kulak vermiş ve halk şiiri geleneğinden kopmamıştır.
Nihat Sami Banarlı, şairin halk şiirine yeni bir söyleyiş getirdiğini belirtmiştir: "Muhtelif mecmualarda yayımlanan âşık tarzı şiirleriyle ve bilhassa Büyük Erzincan zelzelesi felâketi için söylediği 'Bu memleket böyle ağlar' isimli bir ağıt'ı ile haklı bir sevgi ve alâka toplayan Defne, âşık tarzı söyleyişe yeni değerler katan münevver Türk şâirlerindendir. Zeki Ömer'in şiirlerinde yalnız sırrına iyi varılmış bir halk söyleyişinin değil, Türk halkının en güzel eseri olan tabiî Türk dilini ince sıcak halk tâbirlerinin, yarım kafiyelerinin, rediflerinin münevverlerin zevkine ve hâtırasına arzedilmiş zengin bir resmi geçidi vardır. Onun bu tarz manzumelerinin bir parça uzun oluşu, şâirin halk söyleyişinin yardımcı ses unsurlarından aldığı ilhâmın bolluğunda ve hisli ruhunun her duyguyu dile getirmek isteyen coşkunluğundadır. 'Bu memleket böyle ağlar' şiiri bu iddialı başlığa yakışacak ve hak verdirecek güzelliktedir." (Banarlı 2001: 1150).
Sessiz Nehir: Puya'lar-I (1985) ve Kardelenler: Puya'lar-II (1988) Zeki Ömer Defne'nin diğer şiir kitaplarıdır. Bu kitaplar adını And Dağları'nda yetişen ve 60-70 yıl sonra ömrünün görkemli çiçeğini veren Puya bitkisinden alır ki bu da şairin ustalığını ortaya koymaktadır. Şiirlerinin tem bakımından kısa tahlilini yapan Mehmet Kaplan, şairin ilham kaynaklarını "Zeki Ömer Defne, diğer şiirlerinde de görüldüğü üzere günlük hayata ait hadiselerden ve eşyalardan hareket eden bir şairdir. Yolda rastladığı yıkık bir tiyatro, muhtelif kitapları bir araya getiren 'Bir Telli Kitap', 'Radyo Dolabı', gazetelerde sık sık bahsi geçen 'Erozyon Hadisesi', 'Katakomp', 'Arefe' v.b. onun için şiir konusu olabilir. Bastırmadığı şiirler arasında da alelâde hayat ve aktüaliteden ilham alan birçok şiirler vardır. Bunların başlıkları bile bu hususta fikir verebilir: 'Stop Lâmbaları', 'Coğrafya Dersi', 'Boş Yatırımlar', 'Ultrason yahut Duyulmayan Ses', 'Bi Eski Evin Penceresi', 'Kiliselerde', 'Eski Elbise', 'Bilanço', 'Bir Su', 'Saat Diyesi ki' vs." cümleleriyle değerlendirmiştir. Kaplan, yazısının sonunda ayrıca Defne'nin şiirinde kendini hissettiren belirgin bir ideolojinin olmadığını da belirtmiştir (Kaplan 2017: 330-337). Defne, her şeyin şiire konu olabileceği görüşündedir.
Şiirleri genel olarak değerlendirildiğinde, şairin; aşk, yaşama sevinci, yaşlılık, yalnızlık, ölüm, tabiat ve geçmiş gibi ferdî temaların yanı sıra tarih, hamaset, memleket, eğitim, fakirlik, sosyal adalet, siyaset din, kültür ve gelenek gibi sosyal temaları da işlediği görülmektedir. Zeki Ömer Defne, hem bir Anadolu çocuğu hem de Cumhuriyet'in genç bir öğretmeni olarak birçok aydının yöneldiği Memleket Akımı ve Anadolu Hareketi'ne kayıtsız kalmamıştır. Edebiyat tarihlerinde onun Anadolu’nun güzelliklerini tasvirî bir şekilde anlattığı, memleketin coğrafî güzelliklerinden yola çıkarak millete ulvî bir duygu olan vatan sevgisini aşılamaya çalıştığı şiirleri dolayısıyla bu hareket içinde yer alan bir şair olarak değerlendirilmiştir; ancak Defne’nin, bu hareketin temsilcilerinden olduğunu söyleyemeyiz. Cumhuriyet Dönemi'nin sonraki devrelerinde de görüleceği gibi Defne, herhangi bir akıma veya harekete bağlı kalarak şiir yazmış bir sanatçı değildir (Alakel 2006: 6). Zeki Ömer Defne'nin şiirlerinde Atatürk de önemli bir yer tutmaktadır. Şiirin yanı sıra musikî ve resimle de ilgilenen sanatçının Dede Korkut Hikâyeleri Üzerinde Edebî Sanatlar Bakımından Bir Araştırma (1988) adlı çalışması TDK tarafından basılmıştır. Son şiirleriyle de Varlık (1976-1979) dergisinde görülmüştür. Şaire, Türk Kültürüne Hizmet Vakfı tarafından 1991'de düzenlenen “Bir Bahar Akşamı” adlı şiir toplantısında “Türk Kültürüne Hizmet Şeref Ödülü” verilmiştir. Necati Birinci, Zeki Ömer Defne'nin hak ettiği değeri görmediğini ve ihmal edildiğini belirtmiştir.
Kaynakça
Banarlı, Nihat Sami (2001). Resimli Türk Edebiyatı Tarihi. C. 2. İstanbul: Milli Eğitim Basımevi. s. 1150
Birinci, Necati (2004). "Zeki Ömer Defne ve Edebiyatımızdaki Yeri". Doğumun 100. Yılında Zeki Ömer Defne ve Çankırılı Şairler Sempozyum Bildirileri. Çankırı: T.C. Çankırı Valiliği. s. 4.
Cavlazoğlu Davulcu, Ahu (2017). Zeki Ömer Defne'nin Şiirleri'nin Türk Dili Açısından İncelenmesi (Ses bilgisi-yapı bilgisi-dizin). Yayımlanmamış Doktora Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi.
Çelik, Yakup (2002). “Zeki Ömer Defne”. Büyük Türk Klasikleri. C. 14. İstanbul: Ötüken Söğüt Yayınevi. s. 158.
Çınarlı, Mehmet (1993). “Yitirdiklerimiz: Zeki Ömer Defne İçin”. Türk Dili. S. 493. s. 59.
Çongur, H. Rıdvan (2007). "Çankırı'lı Bir Şair Zeki Ömer Defne". Karınca. C. 72. S. 849. s. 37-45.
Kabaklı, Belkıs (1984). "Şair Öğretmen Zeki Ömer Defne ile Bir Konuşma". Türk Edebiyatı. S. 133. s. 41-43.
Kaplan, Mehmet (2017). Şiir Tahlilleri 2-Cumhuriyet Devri Türk Şiiri. İstanbul: Dergâh Yayınları.
Karabay, Muhsin (1986). "Zeki Ömer Defne İle Şiir Sohbeti". Türk Edebiyatı. C. 13. S. 155. s. 28-30.
Kocakaplan, İsa (2003). "Zeki Ömer Defne'nin Yenilediği Beş Şiiri". Türk Dili. C. 87. S. 624. s. 789-807.
Necatigil, Behçet (2016). "Defne, Zeki Ömer". Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. s. 129.
Selçuk Alakel, Banu (2006). Zeki Ömer Defne'nin Şiirlerinin Tematik Açıdan İncelenmesi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi.
Yalçın, Murat (Ed.) (2010). "Defne, Zeki Ömer". Tanzimat'tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi. C. 1. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. s. 326-327.
(1985). “Zeki Ömer Defne ve Şiirleri”. Kaynaklar. S. 4. s. 56.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: İSA KOYUNCUYayın Tarihi: 21.11.2019Güncelleme Tarihi: 13.11.2020
Yayın Tarihi: 21.11.2019Güncelleme Tarihi: 13.11.2020
Güncelleme Tarihi: 13.11.2020
Eser Adı | Yayın evi | Basım yılı | Eser türü |
---|---|---|---|
Denizden Çalınmış Ülke | MEB / Ankara | 1971 | Şiir |
Sessiz Nehir: Puya'lar-I | Ana Basım / İstanbul | 1985 | Şiir |
Kardelenler: Puya'lar-II | Tunç Matbaacılık / İstanbul | 1988 | Şiir |
Dede Korkut Hikâyeleri Üzerinde Edebî Sanatlar Bakımından Bir Araştırma | Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu / Ankara | 1988 | Araştırma |
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | MEFHARÎ, Mustafa | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | CÜNÛNÎ | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | Ali Dehri Dilçin | d. 1901 - ö. 17 Kasım 1977 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | Suut Kemal Yetkin | d. 13 Eylül 1903 - ö. 18 Nisan 1980 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | Cezmi Tahir Berktin | d. 1903 - ö. 1979 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | Muammer Lütfi (Bahşi) | d. 1903 - ö. 30 Mayıs 1947 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | Avni Dökmeci | d. 1919 - ö. 17 Ocak 1992 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | COŞARÎ, Hasan Güldiken | d. 1923 - ö. 06.03.1992 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | NÛRİ BABA/İLHAMİ/İLHAM, İlhami Uçar | d. 28.02.1908 - ö. 14.07.1992 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Halil Nihat Boztepe | d. 1882 - ö. 17 Şubat 1949 | Meslek | Görüntüle |
11 | Mahmut Yağmur | d. 1927 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
12 | Bülent Akkurt | d. 14 Eylül 1925 - ö. 27 Nisan 2014 | Meslek | Görüntüle |
13 | İsmail Gül | d. 28 Ağustos 1959 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | Arzu Çur | d. 1967 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | Nejat Gacar | d. 5 Mayıs 1950 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | MÜNİR BABA | d. ? - ö. 1912 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | DİYÂRÎ BABA | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
18 | Ömer Faruk Ceylan | d. 1 Ocak 1925 - ö. 24 Kasım 2013 | Madde Adı | Görüntüle |