Madde Detay
AZMÎ, Hüseyin Azmî Dede
(d. 1231/1815 - ö. 1311/1892)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
1231/1815’te Gelibolu’da doğmuştur. Babası Gelibolu Mevlevîhanesi şeyhi Ali İzzet Dede’dir. Babasının vefatı üzerine 1240/1824 tarihinde 9 yaşında iken Gelibolu Mevlevîhanesi’ne şeyh tayin edilmiş ve 41 sene bu makamda kalmıştır. 1281/1865’te kardeşi Hüsameddîn Dede’yle aralarında yaşanan ayrıntılarını bilemediğimiz üzücü bir hadise ve gönül kırıklığı neticesinde yerine büyük oğlu Ali Efendi’yi vekil bırakarak Mısır’a, oradan da Hicaz’a gitmiştir. Mısır’da eski Mısır hıdivi İsmail Paşa, Azmî Dede’yi büyük bir hürmetle karşılamış, yanındakilerle birlikte Hicaz’a ulaşmasına yardımcı olmuş, dönüşte de Mısır’a davet emiştir. Hüseyin Azmî Dede bu davete icabet ederek Hac dönüşünde yeniden Mısır’a uğramış, İsmail Paşa’nın kendisine ikramlarda bulunup maaş bağlaması üzerine altı yıl kadar burada misafir olarak kalmış ve ikinci kez haccetmiştir. 1287/1870 yılında Kahire Mevlevîhanesi şeyhliğine atanıp 24 sene de burada şeyhlik yapan Hüseyin Azmî Dede, ömrünün son yıllarında inzivaya çekilerek çeşitli konularda risaleler kaleme almış, 1311/1892’de hava değişikliği için önce Rodos’a, ardından kızı ve damadının daveti üzerine Beyrut’a gitmiş ve orada yakalandığı hastalıktan kurtulamayarak vefat etmiştir. Ölümü üzerine oğlu Ahmed Celaleddîn Dede, şu tarih mısraını barındıran iki ayrı tarih manzumesi yazmıştır: “Eyledi Şeyh ‘Azmî ‘azm-i bekâ”.
Azmî Dede’nin üç oğlu ve bir kızı vardır, üç oğlu da kendisinin yolunu takip etmiştir. Büyük oğlu Ali Şemseddîn Efendi, kendisinin Mısır’a gitmesiyle Kahire Mevlevîhanesi şeyhliğine atanması arasındaki altı yıl boyunca Gelibolu Mevlevîhanesi şeyhliğini vekâleten yürütmüştür. Ortanca oğlu Mehmed Bahaeddîn Dede kendisinden sonra Kahire Mevlevîhanesi, küçük oğlu Ahmed Celaleddîn Dede ise Galata Mevlevîhanesi şeyhliğini üstlenmiştir.
Azmî Dede’nin şeyhlik yaptığı her iki Mevlevîhaneye büyük hizmetleri geçmiştir. Kaynaklardan anlaşıldığı üzere Azmî Dede’nin şeyhliği zamanında Gelibolu Mevlevîhanesi kültür ve sanat açısından tarihinin en hareketli dönemini yaşamıştır. Bu dönemde İsmail Dede Efendi ile Sultan II. Mahmûd, Sultan Abdülmecîd ve vezirler, Gelibolu’ya ikişer defa gelerek tekkede misafir olmuşlar, Mevlevi ayini icrasında bulunmuşlar ve Azmî Dede’ye birçok iltifatlar etmişlerdir (Ergun 1945: 640-641; Ergun 1943: 497; Şiir Defteri: 175). Bu iltifatların bir neticesi olarak Mevlevihane, ilki 1256/1840 tarihinde, ikincisi bundan on yıl sonra olmak üzere iki kez Sultan Abdülmecîd tarafından genişletilerek tamir edilmiştir. Bu tamir çalışmalarının kitabeleri doğu taç kapısı ile batıdaki taç kapının ön cephesine konmuştur, kitabede yer alan manzumeleri ise Hüseyin Azmî Dede yazmıştır (Yazıcı 2009: 58-61). Azmî Dede’nin Kahire Mevlevihanesi günleri hakkında ise elimizde fazla bilgi yoktur.
Oğlu Ahmed Celaleddîn Dede’nin ifadesiyle bir Dîvânçe oluşturacak kadar şiiri, Bursalı Mehmed Tahir’e göre ise ârifane ve şairane şiirlerden oluşan bir Dîvân’ı vardır (Ergun1945: 641; Kurnaz-Tatçı 2000: 135). Ancak bu Dîvân günümüze ulaşmamıştır. Kendisiyle ilgili bilgi veren kaynaklarda Hüseyin Azmî Dede’nin sadece 4 gazeli kayıtlıdır (Fatîn 1271: 293-294; Bursalı Mehmed Tahir 2000: 135; Ergun 1945: 640, 643-644; Erdemir 1999: 71-72). Gelibolu Mevlevihanesi taç kapılarında bulunan iki tarih manzumesinin dışında dolaylı kaynaklar vasıtasıyla da üç manzumesinden daha haberdar oluruz. Böylece Azmî Dede’nin elimizdeki manzumelerinin sayısı 9’a ulaşır ki bunlar, ikisi Gelibolu Mevlevihanesi’nin tamiri (Yazıcı 2009: 82-84), biri Mısır Valisi Abbas Hilmî Paşa’nın torunu Hamîde Hanım’ın vefatı için (Akkuş 1991’den aktaran Arpaguş 2014: 30) biri ise Nâilî Efendi’nin Kenz-i Nesâyıh isimli pend-nâme şerhine takriz olarak yazılmış (Odunkıran 2010’dan aktaran Arpaguş 2014: 30) dört tarih manzumesi, biri Sultan Abdülhamîd’e mehdiye, biri na‘t, biri Şeyh Nureddîn Cerrâhî’nin nutku hakkında (Öztürk 2004’ten aktaran Arpaguş 2014: 25) olmak üzere beş gazeldir.
Aynı zamanda âlim bir zat olan Azmî Dede, tasavvufi, itikadi ve fıkhi değişik konularda 20 adet risale kaleme almıştır. Bunlardan 14 tanesi (Temyîzü’l-emreyn, İşrâbü’l-merâm, Mir’âtü’l-Hakâyık, Miftâhü’l-kulûb, Nuhbetü’l-âdâb, Beyânü’l-makâsıd, Mîzânü’l-edyân, Tatbîk, Te’vilât-ı Mühimme, Râfiü’ş-şikâk, Dâfiü’n-nifâk, Mühimmü’l-beyân, Ameliyât, Âdâb-ı Ef‘âliye) günümüze ulaşmıştır. Bu risalelerin içinde bulunduğu sekiz ayrı risale mecmuası nüshası (Yılmaz Soyyer nüshası, Selçuk Eraydın nüshası, Mahmud Erol Kılıç nüshası 1-2, Marmara Üniversitesi İlahiyat nüshası, Konya Mevlânâ Müzesi Abdülbâkî Gölpınarlı Kütüphanesi nr.207, Milli Kütüphane 06 Mil Yz FB 119/1-2) mevcuttur (Arpaguş 2014: 39-40). Altı risalenin (Temdîdü’l-hayât, Lâzımü’l-beyân, İlzâm, Mehâsinü’l-ahlâk, İcâbü’l-kelâm, Risâle-i Tatbîk) ise ismi kaynaklarda veya Azmî Dede’nin diğer risaleleleri içinde geçiyor olmakla birlikte kütüphanelerde nüshasına rastlanamamıştır (Arpaguş 2014:41-42). Azmî Dede, değişik konulardaki bu risalelerini Kahire’de ömrünün son yıllarında, ölümünden birkaç sene önce inzivaya çekilerek yazmıştır.
Azmî Dede’nin usûl ve usûl belirlemenin şartlarından bahseden 26 varaklık Beyânü’l-makâsıd ile Mevlevî âdâb ve erkânına dair 9 varaktan oluşan Nuhbetü’l-âdâb risalesi, Safi Arpaguş tarafından yeni harflerle yayımlanmıştır (2006, 2009). Safi Arpaguş, ayrıca bu iki risaleyle birlikte Temyîzü’l-emreyn, İşrâbü’l-merâm, Mir’âtü’l-Hakâyık, Tatbîk, Miftâhü’l-kulûb, Adâb-ı Ef‘âliye, Te’vilât-ı Mühimme, Mühimmü’l-beyân, Mîzânü’l-edyân isimli risaleleri Hüseyin Azmî Dede’nin hal tercümesiyle birlikte bir arada yayımlamıştır (2014).
Şair ve musikişinas olan Azmî Dede, musiki tarihimizin en büyük üstadı ve bestekârı kabul edilen İsmail Dede Efendi’nin talebesi olup hemen her yıl İstanbul’a geldikçe ondan na't, miraciye, ayinler ve bazı kârlar meşk etmiştir. Gelibolu, İstanbul ve Kahire’de pek çok kimseye ayin meşk ederek Mevlevi ayinlerinin bu şehirlerde yayılmasında önemli katkılarda bulunan Azmî Dede, devrinin en güzel na't ve ayin okuyanlarından biri olduğu gibi ney de üflemiştir (Ergun 1943: 439, 497). Azmî Dede’nin şiirleri Bursalı Mehmed Tahir tarafından “ârifane ve şairane”, oğlu Ahmed Celaleddîn Dede tarafından ise “dil-pezîr” olarak nitelendirilmiştir (Bursalı Mehmed Tahir 2000: 135, Ergun1945: 641). Tarih manzumeleri çok başarılı olmasa da vahdet, tecellî, ma’rifet, aşk kavramlarını işlediği tasavvufi şiirleri akıcı ve samimi bir dille yazılmış son derece ahenkli şiirlerdir.
Kaynakça
Akkuş, Mehmet (1991). “Kahire’deki Osmanlı Dönemi Eserlerinde Türkçe Manzum Kitabeler”. Vakıflar Dergisi. (22): 383-421.
Akkuş, Mehmet, Ali Yılmaz (hzl.) (2006). Hüseyin Vassâf, Sefîne-i Evliyâ. C. V. İstanbul: Kitabevi Yay.
Arpaguş, Sâfi (2006). “Hüseyin Azmî Dede ve Beyânü’l-Makâsıd Adlı Risâlesi”. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi. İstanbul. (31): 67-100.
Arpaguş, Sâfi (2009). Mevlevilikte Manevi Eğitim. İstanbul : Vefa Yay.
Arpaguş, Sâfi (2014). Gelibolu’dan Kahire’ye Bir Ömür Son Devir Mevlevilerinden Hüseyin Azmi Dede Hal Tercümesi ve Risaleleri. İFAV.
Erdemir, Avni (1999). Anadolu Sahası Musikişinas Divan Şairleri. Ankara: TÜSAV.
Ergun, Sadettin Nüzhet (1943). Türk Musikisi Antolojisi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Yay.
Ergun, Sadettin Nüzhet (1945). Türk Şairleri. C. II. İstanbul.
Fatîn Dâvud (1271). Tezkire-i Hâtimetü’l-Eş’âr. İstanbul.
Galitekin, Ahmet Nezih (1993). “Şeyh Ahmed Celaleddin Baykara Dede Efendi (1853-1946)”. Yedi İklim. 5 (41): 79-81.
Gölpınarlı, Abdülbâki (1983). Mevlânâ’dan Sonra Mevlevilik. İstanbul.
Kurnaz, Cemal. Tatçı, Mustafa (hzl.) (2000). Mehmed Nâil Tuman, Tuhfe-i Nâilî -Dîvân Şairlerinin Muhtasar Biyografileri. C. II. Ankara: Bizim Büro Yay.
Kurnaz, Cemal ve Mustafa Tatçı (hzl.) (2000). Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri. C. I. Ankara: Bizim Büro Yay.
Odunkıran, Fatih (2010). “Nâilî Salih Efendi ve Kenz-i Nasâyih İsimli Manzum Pend-i Attâr Şerhi.” İÜ Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi (42): 113-132.
Öztürk, Mehmet Cemâl (2004). Cerrahîlik: Hz. Pîr Nûreddîn Cerrahî ve Cerrâhî Tarikatı. İstanbul: Gelenek Yay.
Uzluk, Şehabettin (1989). “Galata Mevlevihanesi ve Şeyh Ahmed Celaleddin Baykara Dede Efendi”. 3. Milli Mevlana Kongresi (Tebliğler) 12-14 Aralık 1988. Konya: Selçuk Üniversitesi Yay. 297-300.
Yazıcı, Gülgün (2009). “Galata Mevlevîhanesi Son Şeyhi Ahmed Celaleddin Dede’nin Mevlevîlik Tarihine Işık Tutan Şiirleri”. İSTEM. 7 (14): 479-494.
Yazıcı, Gülgün (2009). “Gelibolu-Kahire-İstanbul Üçgeninde Bir Mevlevî Şeyhi ve Oğulları (Hüseyin Azmî Dede, Mehmed Bahaeddin Dede, Ahmed Celaleddin Dede). Divan Edebiyatı Araştırmaları. (2): 207-222.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. GÜLGÜN YAZICIYayın Tarihi: 27.08.2014Güncelleme Tarihi: 01.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Nukûş-ı reng-i rûdan sâni‘i bir nûr göstermiş
Ta‘ayyün mazharında sanma ‘aynı dûr göstermiş
Tecellî-i ‘ıyânı rû-nümâdır cem‘-i vahdetde
Kelîm’e zât-ı mutlak gûyiyâ kim Tûr göstermiş
Teni pûşîde-i cân eylemiş çün hâne-i zenbûr
Ne sırdır sun‘-ı Hak ol hâneyi mestûr göstermiş
Merâyâ-yı ‘ıyâna mün‘akis ol mâh-rû ammâ
‘Uyûn-ı kec-nigâha bir şeb-i deycûr göstermiş
İdüp deşt-i ‘izârı kâkül ü zülf-i siyeh rû-pûş
Misâl-i leşker-i kâfir ‘aceb tâbûr göstermiş
Niçe âyîne-i âsârda manzûr vech üzre
Hudâ ‘Abdülhamîd Hânı şeh-i mansûr göstermiş
O şeh kim hat keşîde eylemişdir safha-i hüsne
Yeniden hükm-i ‘aşka ‘Azmiyâ menşûr göstermiş
(Fatîn Dâvud (1271). Tezkire-i Hâtimetü’l-Eş’âr. İstanbul. 293-294.)
Gazel
Hemân bir noktadır mecmû‘-ı ‘âlem nükte-i bâda
Bu sırrı fehm eden hestî-i mevhûmı verir bâda
Nice huşyâr olur câm-ı elestiñ mest ü sekrânı
Bulunce dest-i feyz-i hem-deminden misli yok bâde
Kim olsa müncezib dil-dâra kalmaz ihtiyâr anda
Semenderveş girer ‘uşşâk ‘aşk-ı âteş-âbâda
Katâr olmuş halâyık kimi eflâk u ‘anâsırda
Kimi erhâm-ı mâderde kimi aslâb-ı âbâda
Ne yüzden ‘arz-ı dîdâr eylese dil-dâr yeksândır
Görür ‘Azmî tecellî iktizâsın vech-i zîbâda
(Ergun, Sadettin Nüzhet (1945). Türk Şairleri. C. II. İstanbul. 643.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 27.08.2014Güncelleme Tarihi: 01.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Nukûş-ı reng-i rûdan sâni‘i bir nûr göstermiş
Ta‘ayyün mazharında sanma ‘aynı dûr göstermiş
Tecellî-i ‘ıyânı rû-nümâdır cem‘-i vahdetde
Kelîm’e zât-ı mutlak gûyiyâ kim Tûr göstermiş
Teni pûşîde-i cân eylemiş çün hâne-i zenbûr
Ne sırdır sun‘-ı Hak ol hâneyi mestûr göstermiş
Merâyâ-yı ‘ıyâna mün‘akis ol mâh-rû ammâ
‘Uyûn-ı kec-nigâha bir şeb-i deycûr göstermiş
İdüp deşt-i ‘izârı kâkül ü zülf-i siyeh rû-pûş
Misâl-i leşker-i kâfir ‘aceb tâbûr göstermiş
Niçe âyîne-i âsârda manzûr vech üzre
Hudâ ‘Abdülhamîd Hânı şeh-i mansûr göstermiş
O şeh kim hat keşîde eylemişdir safha-i hüsne
Yeniden hükm-i ‘aşka ‘Azmiyâ menşûr göstermiş
(Fatîn Dâvud (1271). Tezkire-i Hâtimetü’l-Eş’âr. İstanbul. 293-294.)
Gazel
Hemân bir noktadır mecmû‘-ı ‘âlem nükte-i bâda
Bu sırrı fehm eden hestî-i mevhûmı verir bâda
Nice huşyâr olur câm-ı elestiñ mest ü sekrânı
Bulunce dest-i feyz-i hem-deminden misli yok bâde
Kim olsa müncezib dil-dâra kalmaz ihtiyâr anda
Semenderveş girer ‘uşşâk ‘aşk-ı âteş-âbâda
Katâr olmuş halâyık kimi eflâk u ‘anâsırda
Kimi erhâm-ı mâderde kimi aslâb-ı âbâda
Ne yüzden ‘arz-ı dîdâr eylese dil-dâr yeksândır
Görür ‘Azmî tecellî iktizâsın vech-i zîbâda
(Ergun, Sadettin Nüzhet (1945). Türk Şairleri. C. II. İstanbul. 643.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 01.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Nukûş-ı reng-i rûdan sâni‘i bir nûr göstermiş
Ta‘ayyün mazharında sanma ‘aynı dûr göstermiş
Tecellî-i ‘ıyânı rû-nümâdır cem‘-i vahdetde
Kelîm’e zât-ı mutlak gûyiyâ kim Tûr göstermiş
Teni pûşîde-i cân eylemiş çün hâne-i zenbûr
Ne sırdır sun‘-ı Hak ol hâneyi mestûr göstermiş
Merâyâ-yı ‘ıyâna mün‘akis ol mâh-rû ammâ
‘Uyûn-ı kec-nigâha bir şeb-i deycûr göstermiş
İdüp deşt-i ‘izârı kâkül ü zülf-i siyeh rû-pûş
Misâl-i leşker-i kâfir ‘aceb tâbûr göstermiş
Niçe âyîne-i âsârda manzûr vech üzre
Hudâ ‘Abdülhamîd Hânı şeh-i mansûr göstermiş
O şeh kim hat keşîde eylemişdir safha-i hüsne
Yeniden hükm-i ‘aşka ‘Azmiyâ menşûr göstermiş
(Fatîn Dâvud (1271). Tezkire-i Hâtimetü’l-Eş’âr. İstanbul. 293-294.)
Gazel
Hemân bir noktadır mecmû‘-ı ‘âlem nükte-i bâda
Bu sırrı fehm eden hestî-i mevhûmı verir bâda
Nice huşyâr olur câm-ı elestiñ mest ü sekrânı
Bulunce dest-i feyz-i hem-deminden misli yok bâde
Kim olsa müncezib dil-dâra kalmaz ihtiyâr anda
Semenderveş girer ‘uşşâk ‘aşk-ı âteş-âbâda
Katâr olmuş halâyık kimi eflâk u ‘anâsırda
Kimi erhâm-ı mâderde kimi aslâb-ı âbâda
Ne yüzden ‘arz-ı dîdâr eylese dil-dâr yeksândır
Görür ‘Azmî tecellî iktizâsın vech-i zîbâda
(Ergun, Sadettin Nüzhet (1945). Türk Şairleri. C. II. İstanbul. 643.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Gazel
Nukûş-ı reng-i rûdan sâni‘i bir nûr göstermiş
Ta‘ayyün mazharında sanma ‘aynı dûr göstermiş
Tecellî-i ‘ıyânı rû-nümâdır cem‘-i vahdetde
Kelîm’e zât-ı mutlak gûyiyâ kim Tûr göstermiş
Teni pûşîde-i cân eylemiş çün hâne-i zenbûr
Ne sırdır sun‘-ı Hak ol hâneyi mestûr göstermiş
Merâyâ-yı ‘ıyâna mün‘akis ol mâh-rû ammâ
‘Uyûn-ı kec-nigâha bir şeb-i deycûr göstermiş
İdüp deşt-i ‘izârı kâkül ü zülf-i siyeh rû-pûş
Misâl-i leşker-i kâfir ‘aceb tâbûr göstermiş
Niçe âyîne-i âsârda manzûr vech üzre
Hudâ ‘Abdülhamîd Hânı şeh-i mansûr göstermiş
O şeh kim hat keşîde eylemişdir safha-i hüsne
Yeniden hükm-i ‘aşka ‘Azmiyâ menşûr göstermiş
(Fatîn Dâvud (1271). Tezkire-i Hâtimetü’l-Eş’âr. İstanbul. 293-294.)
Gazel
Hemân bir noktadır mecmû‘-ı ‘âlem nükte-i bâda
Bu sırrı fehm eden hestî-i mevhûmı verir bâda
Nice huşyâr olur câm-ı elestiñ mest ü sekrânı
Bulunce dest-i feyz-i hem-deminden misli yok bâde
Kim olsa müncezib dil-dâra kalmaz ihtiyâr anda
Semenderveş girer ‘uşşâk ‘aşk-ı âteş-âbâda
Katâr olmuş halâyık kimi eflâk u ‘anâsırda
Kimi erhâm-ı mâderde kimi aslâb-ı âbâda
Ne yüzden ‘arz-ı dîdâr eylese dil-dâr yeksândır
Görür ‘Azmî tecellî iktizâsın vech-i zîbâda
(Ergun, Sadettin Nüzhet (1945). Türk Şairleri. C. II. İstanbul. 643.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | MÜDÂMÎ, Mehmed Efendi | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | KIVÂMÎ | d. ? - ö. 1512 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | İsmail Bilgin | d. 30 Ocak 1964 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | SAFVET, Mehmed Es‘ad Safvet Paşa | d. 1815 - ö. 1883 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | BURHAN | d. 1815 - ö. 1897/98 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | NECMÎ, Ömer Necmî Efendi, İstanbullu | d. 1815 - ö. 1889 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | VAHDÎ, Mahmûd Vahdî | d. 1806 - ö. 1892 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | HAVASÎ, Mahmud | d. 1827 - ö. 1892 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | HAYRÎ, Süleymân Hayrî | d. 1844 - ö. 1892 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | SEYYİD, Mehmed Emîn Efendi | d. - - ö. 1718 veya 1721 | Meslek | Görüntüle |
11 | ÂDİL, Şeyh Âdil Efendi | d. ? - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
12 | NÂCÎ, Şeyh Nâcî Ahmed Dede | d. 1632-33 - ö. 1712 | Meslek | Görüntüle |
13 | REŞÎD, Şerîf Ahmed Reşîd Paşa | d. 1858 - ö. 1918 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | RİF’AT, Ahmed Rif’at, Çorumlu | d. 1857 - ö. 1918 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | TÂİB, Kazak-zâde İbrahim | d. 1794 - ö. 1834\\\'ten sonra | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | AŞKÎ, Vardârî | d. ? - ö. 1592’den sonra | Madde Adı | Görüntüle |
17 | AHMED, Kātib-ı Sır/Ahmed Bin Hasan | d. ? - ö. 1760 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | TARİKATÎ Dede, Derviş Receb | d. ? - ö. 1717 | Madde Adı | Görüntüle |