ADNÎ, Receb Dede

(d. ?/? - ö. 1100/1689)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 17. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Asıl ismi Receb’tir. Selânik vilayetine bağlı Serez (Siroz)’de doğmuştur. Doğum yılı bilinmemektedir. Ailesi ve yetiştiği muhit hakkında bilgi olmamakla birlikte, Sâkıb Mustafa Dede’nin ve Mehmed Esrar Dede’nin bildirdiğine göre babası ulemadandır. Bu sebeple iyi bir tahsil imkanı bulan şair, genç yaşında memleketinde ilim ve faziletiyle seçkin bir yere ulaşarak, şehirde bulunan Câmi’-i Kebîr’de bir müddet imam ve hatiplik yapar. Âlim ve kâmil bir zat olan Receb, “aşk-ı mecâz”a düşerek dünyevî bütün makamlardan vazgeçer. Onun bu hâli Serez Mevlevihânesi şeyhi Ramazan Dede’nin meclisinde anıldığında şeyh, Receb’i mevlevihaneye davet eder. Bu vesileyle Şeyh Ramazan Dede’ye intisap eden Receb, Mevlevilik külâhını giyip çileye girer. Kısa sürede şeyhinin takdirini kazanan şaire önce imam ve hatiplik görevi verilir, daha sonra ise tarikat halifeliği icazetini alır (Göre 2004: 21). Şaire "Adnî" mahlası da Şeyh Ramazan Dede tarafından verilmiştir (Göre 2004: 22). Şeyh Ramazan Dede’nin vefatından sonra şeyhlik makamına Adnî Receb Dede geçer. Burada bir müddet sâliklere mürşidlik eden Adnî, orta yaşlarında olduğu bir dönemde Konya’ya gider. Konya'da bazen Şemseddin Tebrîzî’nin, bazen Mevlânâ Celâleddin’in dergâhında Mesnevî tedrisi ile meşgul olur (Göre 2004: 22). Adnî, Konya’ya gittiğinde hilafet makamında Abdülhalim Çelebi (ö. 1676) bulunmaktadır. Abdülhalim Çelebi, Mevlânâ Dergâhı’nın on sekizinci postnîşîni olup 1077/1659-1090/1672 tarihleri arasında postnişînlik yapmıştır (Gölpınarlı 1983: 153). Çelebi'nin zamanı, Vâiz Vânî Mehmed Hoca’nın ikbal devrine rastlar. Vânî’nin ortaya çıkmasıyla Fakıların aşırı taassuba dayalı düşünceleri tarikat ehli için bir felaket zincirinin başlangıcı olur. Zamanın sadrazamı Kara Mustafa Paşa (ö. 1685), Adnî’nin görüşlerine başvurmak için onu İstanbul’a davet eder. Bu görüşme her bakımdan çok faydalı olmuş ve Vânî’nin zulmü Adnî’nin manevî desteğiyle önlenmiştir (Göre 2004: 24). Adnî, İstanbul’dan Edirne’ye geçerek, Edirne Hankahı’na gider. Burada Neşâtî Dede ile görüşüp sohbet etme imkânı bulur. Daha sonra Gelibolu’ya, Gelibolu Mevlevihanesi şeyhi Ağazâde’nin yanına gider. Bir süre burada kalarak Ağazâde’den istifade eder. Hankahta irşad hizmetlerinde bulunur. O sırada, Belgrad’da bulunan Mevlevihane yeniden inşâ olunur. Abdülhalim Çelebi’den buraya bir şeyh talep edildiğinde, o da Mevlevihane’nin şeyhliğine Adnî’yi görevlendirir. Adnî, Belgrad Mevlevihanesi şeyhi iken 1100/1689’da vefat eder. Esrar Dede bu tarihi, “...bin yüz hudûdında ‘âbire-i kantara-i hayat olmışlardır.” diye bildirirken Ali Enver de “… bin yüz tarihinde kantara-i hayatdan ‘ubûr ile cennet-i ‘adne vâsıl olmışdur.” şeklinde ifade etmiştir (Göre 2004: 24-25).Eserleri şunlardır:

1. Dîvân: Adnî Receb Dede’den bahseden bütün kaynaklar onun bir Dîvân’ı olduğunu söyler. Bu kaynaklara bakarak şairin divanının varlığını kabul eden Sadettin Nüzhet Ergun ise, esere İstanbul kütüphanelerinde rastlayamadığı için, Adnî Dîvânı’nın özel kitaplıklarda bulunabileceğini ifade eder (Ergun 1945: 257). Bu sebeple bugüne kadar kayıp eserler arasında anılan divan, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi yazmalarını kataloglama çalışmaları sırasında ortaya çıkarılmıştır. Böylece eser hakkındaki kayıp hükmü değişmiştir. Ancak Türkiye ve dünyada mevcut yazma eser kataloglarının taranması neticesinde ikinci bir nüshaya ulaşılamamıştır. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Üniversite A Koleksiyonu Nr: 272’de kayıtlı olan divan, 110 varaktır. Ancak mevcut bu tek nüshanın başından 25 varaklık kısmında yaprakların büyük bir bölümü rutubet lekelidir. Adnî Divanı’nında 38 kaside (2’si Farsça), 1 terkib-i bend, 4 tahmis (3’ü Farsça) ve 313 gazel (1’i Farsça) yer almaktadır. Kasidelerinden 2’si tevhid, 13’ü na‘t, 1’i Hz. Ali’ye na’t, 1’i Hasan Hüseyin’e mersiye, 7’si Hz. Mevlana’ya na’t, 1’i Şems-i Tebrîzî’ye na’t, 1’i Mesnevi’ye na’t, 2’si Abdülhalim Efendi’ye medhiye, 2’si Seyyid Muhammed Efendi’ye medhiye, 1’i Seyyid Abdülbâkî Efendi’ye medhiye, 1’i Muhammed İzzetî’ye medhiye, 2’si Abdülhalim Efendi’nin oğluna medhiye, 1’i kalemiyye, 1’i Şarâbnâme, 1’i Sâkînâme’dir. Divan’ın tek terkîb-i bendi ise dört halifenin övgüsü hakkındadır. Farsça olan üç tahmis İranlı şair Hâfız’ın üç gazeline, Türkçe olanı ise Şeyhülislâm Yahya’nın gazeline yapılmıştır. (Göre 2004: 155-470).

2. Nahl-i Tecellî: Nahl-i Tecellî’nin tespit edilebilen tek nüshası Mevlânâ Müzesi, İhtisas Kütüphanesi Nr: 2094’te kayıtlıdır. Müellif hattı olmayan nüshanın müstensihi de belli değildir. Ancak eserin sonunda yer alan istinsah kaydına bakarak 1096 yılı Şaban ayının sonlarında (Temmuz 1685) yani ‘Adnî’nin sağlığında tamamlandığı anlaşılmaktadır (Göre 2009). Nahl-i Tecellî intihap yoluyla yapılmış manzum bir Mesnevî şerhidir. Eser, toplam 2144 beyit uzunluğundadır. Adnî, Mevlânâ’nın Mesnevî’sinden içinde “aşk” kelimesinin geçtiği 333 beyti seçerek beşer beyitle şerh etmiş ve eserini vücuda getirmiştir (Göre 2009: 53-77).

3. Şerh-i Kasâid-i Urfî: İranlı şair, Urfî-i Şîrâzî’nin Tevhid-i Bârî, Na‘t-i Peygamberî ve Menkabet-i ‘Ali hakkındaki kasidelerinin mensur şerhidir (Göre 2004: 641-683).

4. Pend-i Adnî: Kaynaklar Adnî Receb Dede’nin bu eserinden bahsetmemektedir. Sadece, Sadettin Nüzhet Ergun, Adnî’nin eserlerini anlatırken bu kasidenin matla beytini vererek, “[...] başka bir mecmuada, Adnî Efendi hazretlerin kasidesidir, serlevhasıyle…, 206 beyitlik bir manzume kayıdlıdır. Bu kasidenin de Mevlevi Adnî’ye aid olması ihtimal dahilindedir.” şeklinde bir bilgi vermektedir (1945: 257). Manzum bir nasihatname olan bu eser 210 beyitlik bir kasidedir (Göre 2004: 76-77; 684-707).

17. yüzyılın Mevlevi şairleri arasında yer alan Adnî Receb Dede’nin edebî kişiliğinin şairlik ve şarihlik olmak üzere iki yönü vardır. Şiirlerinde Sebk-i Hindî'yi başarıyla tatbik etmiş güçlü bir şairdir. İran edebiyatında Urfî ve Hâfız’dan, Türk edebiyatında Nef’î’den etkilenmiştir. Adnî Receb Dede gerçek bir mutasavvıftır. Edebî kişiliğinin teşekkülünde Mevlânâ ve Mevlevilik yer alır. Şair, Mevlânâ’ya karşı derin bir sevgi ve bağlılık duyar ve sevgisini her fırsatta dile getirir. Adnî, kasidelerinin memduhlarını hep Mevlevi muhitinden seçmiştir. Devrinin devlet adamlarına şiir yazmamıştır. Gazellerinin konusu tasavvuf ve özellikle Mevlevilik çevresinde döner. Gam, mihnet, elem, derd, ıztırap, hasret en çok bahsettiği kavramlardır. Tamamen içe dönük bir ruh halini anlatan gazellerinde samimî bir Mevlevi edası hâkimdir (Göre 2004: 36-53;79-150). Nahl-i Tecellî ve Şerh-i Kasâid-i Urfî adlı eserleri sebebiyle bir şârih olan Adnî Receb Dede, şerh tekniğini bilir ve bunu eserlerinde başarıyla tatbik etmiştir (Göre 2004: 54-58).

Kaynakça


Ali Enver (1309). Semâhâne-i Edeb. İstanbul: Alem Matbaası.

Bayraktar, Nail (hzl.) (1992). Hediyetü’l-Ârifin, Esmâü’l-Müellifin ve Âsarü’l-Musannifin. İstanbul: MEB Yay.

Bursalı Mehmed Tâhir (1333). Osmanlı Müellifleri. C.I. İstanbul: Matbaa-i Amire Yay.

Çapan, Pervin (hzl.) (2005). Mustafa Safâyî Efendi Tezkiretü’ş-Şu’arâ (Nuhbetü'l-Âsâr Min-Fevâ'idi'l-Eş'âr) İnceleme-Metin-İndeks. Ankara: AKM Yay.

Ergun, Sadettin Nüzhet (1945). Türk Şairleri. C. I. İstanbul: Bozkurt Matbaası.

Genç, İlhan (hzl.) (2000). Esrâr Dede Tezkire-i Şuârâ-yı Mevleviyye. Ankara: AKM Yay.

Gölpınarlı, Abdülbaki (1983). Mevlânâ’dan sonra Mevlevilik. İstanbul: İnkılap Kitabevi.

Göre, Zehra (2004). Adnî Receb Dede, Hayatı ve Eserleri. Doktora Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi.

Göre, Zehra (2009) Nahl-i Tecellî (İnceleme-Metin). Ankara: Öncü Kitap.

İpekten, Haluk vd. (1988). Tezkirelere Göre Divan Edebiyatı İsimler Sözlüğü. Ankara: KTB Yay. 

Kurnaz, Cemal ve Mustafa Tatçı (hzl.)  (2001). Mehmet Nail Tuman, Tuhfe-i Nâilî- Divan Şairlerinin Muhtasar Biyografileri. C.2. Ankara: Bizim Büro Yay.

Mehmed Süreyya (1996). Sicill-i Osmanî. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yay.

Özcan, Abdülkadir (hzl.) (1989). Şeyhî Mehmed Efendi Şakâyıku'n-Numâniye ve Zeylleri, Vakâyiü'l-Fuzalâ. C. III. İstanbul: Çağrı Yay.

Sâkıb Mustafa Dede (1866). Sefîne-i Nefîse-i Mevleviyân. C.II. Mısır: Matbaa-i Vehbîye.

TÜYATOK (1994). 34/IV. Ankara.

Yaltkaya Şerafettin ve Kilisli Rifat Bilge (hzl) (1945). Bağdatlı İsmail Paşa Keşf-el-Zunun Zeyli. C.1. İstanbul: MEB Yay.

Yücel, Bilâl (hzl) (2002). Mahmud Paşa Adnî Divanı. Ankara: Akçağ Yay.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DOÇ. DR. ZEHRA GÖRE
Yayın Tarihi: 31.08.2013
Güncelleme Tarihi: 22.11.2020

Eserlerinden Örnekler

Na’t-i Mesnevî

Ey hakâyık-güster-i sâhib-me’âl-i Mesnevî

Vey güher-bahşâ-yı asdâf-ı le’âl-i Mesnevî

İki yüzden teşneler sîr-âb olurlarsa n’ola

Hazretündür çünki sâkî-i zülâl-i Mesnevî

Fıkh-ı Ekber magz-ı Kur’ândur didün nâmın anun

Keşf-i furkân itmede olmaz misâl-i Mesnevî

Pertev-i hurşîd-i hüsn-i lâ-yezâlünden senün

İktibâs-ı nûr ider dâyim cemâl-i Mesnevî

Eylemiş âşüfte vü hayrân dil-i uşşâkı hep

Fikr-i esrâr-ı cemâl-i bâ-kemâl-i Mesnevî

Matlau’l-envâr idermiş çeşme-i hurşîd-veş

Sînesin âşıklarun nûr-ı hayâl-i Mesnevî

Da’vî-i fir’avniyân-ı cehli ibtâl itmede

Hüccet-i i’câzdur sihr-i helâl-i Mesnevî

Âşinâdur rûhuna enfâs-ı pâkün mazharı

Vâsıl-ı râz-ı zamîrün ehl-i hâl-i Mesnevî

Müstefîz-i nûr-ı zâtun bir tarafda rûşeni

Gülşeni bir yana gül-çîn-i nihâl-i Mesnevî

Garka-i ihsân iken merdân-ı Hak eyler yine

Süfre-i lutfundan ümmîd-i nevâl-i Mesnevî

Buldılar unvân-ı dîvân-ı hakîkatden haber

Gösterenler emrün üzre imtisâl-i Mesnevî

Sâdıkân-ı ser-be-ceyb-i sohbetün eyler cüdâ 

Rûzgârun kîl ü kâlinden makâl-i Mesnevî

Her sözin kuhl-i cilâ-yı dîde-i cândur n’ola

Bulsalar huzzâr-ı bezmün iktihâl-i Mesnevî

Hissemend eyler anı elbette bin şâfî cevâb

Eyleyen ma’nî yüzünden bir su’âl-i Mesnevî

Münkirân-ı hazretün ber-bâd-ı nâr-ı kahr ider

Zahm-ı âteş-pâre-i tîg-i celâl-i Mesnevî

Hîç mümkin mi ser-endâz olmaya rindân-ı ışk

Devr iderken câm-ı feyz-i lâ-yezâl-i Mesnevî

Muttasıf ahlâk-ı Hakla mürşid-i kâmildür ol

Benzemez evsâfına halkun hısâl-i Mesnevî

Hükm-i şânı hem hidâyet hem dalâletdür anun

Ehl-i inkâr üzre cârîdür dalâl-i Mesnevî

Gelmeyen nûr-ı yakîn-i sıdkile dergâhuna

Vâdî-i hasretde olsun pây-mâl-i Mesnevî

Tâ’irân-ı evc-i lâhûtî kalur pervâzdan

Ger mu’în olmazsa bir dem per ü bâl-i Mesnevî

Sâlikân-ı râh-ı Hakkun dem-be-dem eksik degül

Bâtınında diyü nefsile cidâl-i Mesnevî

Adniyâ imdâd iderse himmet-i Monlâ-yı Rûm

Sa’d-ı bahtun gösterür ferhunde-fâl-i Mesnevî

Rûh-ı Mevlânâya olsun sad-dürûd u sad-selâm

Tâ ki bâkîdür cihân içre ricâl-i Mesnevî

Gazel

mefâ’ilün mefâ’ilün mefâ’ilün mefâ’ilün

Dem-â-dem andurur ahd-i Elesti nây-ı Mevlânâ

Kılur âşıkları dîdârı mesti nây-ı Mevlânâ 

Dem-i âlem-güdâzın hânümân-sûz-ı vücûd eyler

Komaz fakr ehline âsâr-ı hestî nây-ı Mevlânâ

Felekler çerh urur insân semâ eyler nevâsından

İder raks ehli hep bâlâ vü pesti nây-ı Mevlânâ

Hevâsıyle gönüller garkagâh-ı ışka düşmüşdür

N’ola tahrîk iderse pâ vü desti nây-ı Mevlânâ

Gönülde inkisâr oldukça şevkin arturur Adnî

Mahall-i feyz ider câm-ı şikesti nây-ı Mevlânâ

 (Göre, Zehra (2004). Adnî Receb Dede, Hayatı ve Eserleri. Doktora Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi.)


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1RAHMETÎ, Şeyh Rahmetullah Deded. ? - ö. 1620Doğum YeriGörüntüle
2NİYÂZÎ, Niyâzî Çelebi, Niyâzî-i Sirozîd. ? - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
3İBRAHİM, İbrahim İbn Hızırd. ? - ö. 1512\'de sağDoğum YeriGörüntüle
4ÎDÎ, Bayramd. ? - ö. 1689-90Ölüm YılıGörüntüle
5Tâlib, Şeyh Mehmed Tâlib Dede Efendid. ? - ö. 1689Ölüm YılıGörüntüle
6FÂ'İZ/FÂ'İZÎ, Kerîm-zâde Fâ'iz Abdullâh Efendid. ? - ö. 1689Ölüm YılıGörüntüle
7FAKRÎ, Ahmed Deded. ? - ö. 1543-1544MeslekGörüntüle
8BALIM SULTAN, Hızır Balid. 1462 ? - ö. 1516 ?MeslekGörüntüle
9NESÎB, Gazzî-zâde Mustafa Nesîb Efendid. 1722-1723 - ö. 24.10.1787MeslekGörüntüle
10SIDKÎ, Sıdkî Deded. ? - ö. 1640Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
11BAHRÎ, Mehmed Bahrî Paşad. ? - ö. 17 Ağustos 1700Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
12FETHÎd. ? - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
13RÛHÎ, Mahmûd Rûhî Çelebid. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle
14BEKÂYÎ, Dursun-zâded. 1543 - ö. 7 Ocak 1607Madde AdıGörüntüle
15ALİ DEDE, Bosnevîd. ? - ö. 1598Madde AdıGörüntüle