Madde Detay
Nazmî, Şeyh Mehmed Nazmî
(d. 1032/1622 - ö. 1112/1701)
divan-tekke şairi
(Divan-Tekke / 17. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Şeyh Mehmed Nazmî, aslen Trabzonlu tüccar olan Ramazan Efendi'nin oğlu olup 1622'de İstanbul’da doğdu. Nazmî, ilk eğitimini âlim ve büyük bir hattat olan dayısı Fazlullah Efendi'den alır. Daha sonra Nazmî, dersiâm Kara Süleyman Efendi, Yenikapı Mevlevihânesi şeyhleri Subûhî Ahmed Dede ve el-Hâc Ahmed Dede gibi devrin önemli bilginlerinden tefsir, hadis ve fıkıh ilimlerini tahsil edip Arapça ve Farsçayı öğrenir.
Gençlik yıllarından itibaren tasavvufa ilgi duyan Mehmed Nazmî, Yenikapı Mevlevihânesi Şeyhi Şeyhzâde Derviş Mehmedi'in sohbetine katılır. Mevlevî Şeyhin kerametvâri bir davranışı üzerine1056 / 1647 yılında Halvetî tarikatının Sivasiyye kolundan olan Şeyh Abdulahad Nurî (ö. 1059 / 1650-1)’ye intisap eder. Nazmî, Şeyhine gösterdiği sadakatten ötürü kısa bir zamanda ayrıcalıklı bir mevki kazanır. Fakat bu ayrıcalıklı hâl fazla devam etmez, intisaptan dört sene sonra Şeyh Abdulahad Nurî vefat eder. Mehmed Nazmî, şeyhinin ölümünden sonra başka bir tarikata meyletmez ve Sivasiyye kolunun kurucusu Şeyh Abdulmecid-i Sivasî’nin ruhaniyetine bağlı kalarak bu tarikattaki meratibini tamamlar. Fakat Nazmî, Abdulahad Nurî’nin halifelerinden Kazganîzâde Süleyman Ağa’yı sohbet şeyhi olarak kabul eder.
Mehmed Nazmî, tarikat âdâbını tamamladıktan sonra 1064 / 1654-5 yılında Şehremini civarında Ümmî Sinanzâde Tekkesi’nin yakınında bulunan Yavaşça Mehmed Ağa Tekkesine şeyh, camiine de imam ve vaiz tayin edilir. Henüz otuz üç yaşlarında iken bu görevlere getirilen Nazmî, ölünceye kadar bu görevleri sürdürür. Ayrıca Nazmî, Cuma şeyhliği göreviyle İstanbul’daki bazı camilerde de vaaz verir.
Şeyh Nazmî, / 1663 yılındaki Uyvar Kalesi fethinde de orduya moral verip cesaretlendirmek ve dinî bilgiler vermek üzere ordu şeyhliği göreviyle görevlendirilir. Mehmed Nazmî, 1701'de İstanbul’da vefat eder. Şeyh bulunduğu Yavaşça Mehmed Ağa Tekkesinin bitişiğindeki türbede defedilir. Nazmî’nin büyük oğlu Abdurrahman Refi’â, babasının yerine şeyh olarak bu görevlere devam eder. Nazmî Efendi’nin biri kız olmak üzere üç çocuğu olur.
Mehmed Nazmî Efendi, mutasavvıf kişiliğinin yanı sıra iyi bir şair ve musikî ustasıdır. Şairliği şeyhliğinin gölgesinde kalan Nazmî'nin birçok makamda gazeller bestelediği de ifade edilir. Nazmî’nin dördü manzum olmak üzere beş eseri vardır. Divânı da dâhil olmak üzere tüm eserleri tasavvufî içeriklidir.
Eserleri şunlardır:
Dîvân: Fazla hacimli olmayan şairin Divânı üzerine bir yüksek lisans çalışması yapıldı.
Mi’yâr-ı Tarîkat-ı İlâhî: 1086 / 1676 yılında mesnevi nazım şekliyle kaleme alınan eserin tamamı 954 beyittir. Eser tasavvufi içerikli olup seyr-i nüzûl, seyr-i urûc mevzularından sonra müridin seyr-i sülûkta dikkat etmesi gereken kurallar işlendi.
Mev’iza-i Mücâhede: Müstakimzâde Süleyman Efendi Hülâsatü’l-Hediyye adlı eserinde zikretmesine rağmen eserin herhangi bir nüshasına rastlanılmadı.
Sırr-ı Ma’nevî: Şeyh Mehmed Nazmî’nin Sırr-ı Ma’nevî adlı eseri, Mevlanâ Celâleddin-i Rumî’nin Mesnevî’sinin birinci cildinin manzum tercümesidir. “Tamâm-ı Mesnevî” terkibiyle telif tarihi (1087/1676) verilen eserin tamamı 4100 beyittir. Eser Doç. Dr. Ekrem Bektaş tarafından yayımlandı.
Hediyyetü'l-İhvân: Müellifin ömrünün sonlarına doğru mensur olarak yazdığı tek eseridir. Hacimli bir eser olan Hediyyetü’l-İhvân, Halvetî tarikatında pîr-i sânî olarak bilinen Seyyid Yahyâ-yi Şirvanî başta olmak üzere Sivasiyye kolundaki yedi şeyhin (Şeyh Yusuf-ı Mahdûm, Şeyh Muhammed Rukiyye, Şeyh Şahkubad-ı Şirvanî, Şeyh Abdulmecid-i Şirvanî, Şeyh Şemseddin Ahmed-i Sivasî, Şeyh Abdulmecid-i Sivasî ve Şeyh Abdulahad Nurî hâl tercümelerini, keşif ve kerametlerini ihtiva eder. Eserin ismi telif tarihini verip, eser yayımlanmıştır.
Kaynakça
Abdulkadiroğlu, Abdulkerim, İsmail Belîğ (1999). Nuhbetü’l-Âsâr li-Zeyli Zübdeti’l-Eş‘âr. Ankara: AKM Yay.
Aksoy, Hasan (2006). “Nazmî Efendi, Mehmed”, İslâm Ansiklopedisi. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı. 32: 460-1.
Almaz, Hasan (2007). Bakü’den Anadoluya Yansıyan Işık Halvetî Pir Seyyid Yahyâ Şirvânî Hayatı ve Eserleri. Ankara: Bizim Büro Basımevi.
Bağdatlı İsmail Paşa (1955). Hediyetü’l-Ârifîn Esmâü’l-Müellifîn ve Âsârü’l-Musannifîn. İstanbul: Maarif Basımevi.
Bektaş, Halime (2005). Şeyh Mehmed Nazmî Divânı (edisyon kritik, inceleme). Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi.
Bektaş, Ekrem (2008). “Şeyh Muhammed Nazmî ve Sırr-ı Ma’nevî’si”, Mevlânâ Araştırmaları-2: Ankara: Akçağ Yayınları. 227-448.
Bektaş, Ekrem (2009). Muhammed Nazmî-i Halvetî Sırr-ı Manevî (Manzum Mesnevî Tercümesi), Konya: Selçuk Üniversitesi Mevlâna Araştırma ve Uygulama Merkezi Yay.
Bursalı Mehmed Tahir (1333). Osmanlı Müellifleri. İstanbul: Matbaa-i Âmire.
Gölpınarlı, Abdulbâki (2001). “Nazmî, Şeyh Mehmed”, İslâm Ansiklopedisi. Eskişehir: MEB Yay. 9: 147-8.
İpekten, Haluk vd. (1988). Tezkirelere Göre Divan Edebiyatı İsimler Sözlüğü, Ankara: Kültür Bakanlığı Yay.
İstanbul Kütüphaneleri Türkçe Yazma Divanlar Kataloğu (1967). İstanbul: MEB Yay.
Kurnaz, Cemâl, Mustafa Tatçı (2001). Mehmet Nâil Tuman, Tuhfe-i Nâ’ilî (Divân Şairlerinin Muhtasar Biyografileri). Ankara: Bizim Büro Yay.
Mazıoğlu, Hasibe (1973). “Mesnevî’nin Türkçe Manzum Tercüme ve Şerhleri”, Mevlânâ’nın 700. ölüm yıldönümü dolayısıyla Uluslar arası Mevlânâ Semineri (15-17 Aralık 1973) (Hzl. Mehmet Önder). Ankara: Türkiye İş Bankası Yay.
Mehmed Süreyya (1996). Sicill-i Osmanî Osmanlı Ünlüleri, İstanbul: Kültür Bakanlığı ve Tarih Vakfı Yay.
Mustafâ Safâyî Efendi (2005). Tezkire-i Safâyî, (Hzl. Doç. Dr. Pervin Çapan), Ankara: AKM Başkanlığı Yay.
Müstakimzâde Süleyman, Hulâsatü’l-Hediyye, Millet Kütüphanesi, Şer’iyye No. 1128.
Müstakimzâde Süleyman (2000). Mecelletü’n-Nisâb (Tıpkıbasım), Ankara: Kültür Bakanlığı Yay.
Osmanzâde Hüseyin Vassâf (2006). Sefîne-i Evliyâ, 5: (Hzl. Prof. Dr. Mehmet Akkuş ve Prof. Dr. Ali Yılmaz). İstanbul: Kitabevi.
Salim Efendi (1315). Tezkire-i Sâlim. Der-sa’adet: İkdâm Matbaası.
Şeyhî Mehmed (1989). Fakayi’u’l-fuzâla, 2:, (Hzl. Abdulkadir Özcan). İstanbul: Çağrı Yay.
Türer, Osman (1988). Türk Mutasavvıf ve Şairi Muhammed Nazmî. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay.
Türer, Osman (2005). Mehmed Nazmî Efendi, Osmanlılarda Tasavvufî Hayat –Halvetîlik Örneği- Hediyetü’l-İhvân. İstanbul: İnsan Yayınları.
Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi Devirler, İsimler, Eserler, Terimler (1986). C. 6. İstanbul: Dergâh Yay.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DOÇ. DR. EKREM BEKTAŞYayın Tarihi: 18.09.2014Güncelleme Tarihi: 09.12.2020Eserlerinden Örnekler
Fâilâtün fâilâtün fâilâtün
Dinle neyden ne hikâyet ider ol
Ayrılıklardan şikâyet ider ol
Kesdiler tâ kim kamışlıkdan beni
İnledür nâlem benüm merd ü zeni
İsterem her sîne pür-zahm-ı firâk
Diyem ana şerh-i derd-i iştiyâk
Her kim oldı kendü aslından cüdâ
Girü ister aslına ol vasl ola
Ben ki her meclisde nâlân olmışam
Nîk ü bedle cüft ü yârân olmışam
Her kişi zannıyla olur bana yâr
Olmaz esrâr-ı derûnum âşikâr
Nâle-i dilden degül sırrum cüdâ
Lîk çeşm ü gûşa yok nûr-ı likâ
Cân u ten beyninde bud u dûr yok
Her-kese cân görmege destûr yok
Bâng-i ney âteşdür anı sanma bâd
Yanmayan bu âteşe olsun remâd
Âteş-i aşk-ı Hudâ’dur neyde bu
Cûşiş-i aşk-ı Hudâdur meyde bu
Ney olur yârinden ayrılana yâr
Perdeleri perdemüz eyler figâr
Ney gibi kim gördi zehr ü tiryâk
Ney gibi kim gördi dem-sâz-ı firâk
Ney haber virür reh-i pür-hûndan
Kıssa-i aşk-ı dil-i Mecnûn’dan
Mahremi bu hûşun erbâb-ı cünûn
Müşterîdür dile gûş-ı tâlibûn
Gamda günler olmada bî-vakt u ân
Günler oldı yanmalara hem-zebân
Günlerümüz gitdi ise bâk yok
Bize sen kal ey senün tek pâk yok
Suya balık olmayanlar sîr olur
Sâim olanun nehârı dîr olur
Anlaya mı puhte hâlin hîç hâm
İhtisâr eyle kelâmı ve’s-selâm
Bendi kır âzâd ol gel ey ogul
Altuna akçeye yeter olma kul
Bahri toldursan eger bir kûzeye Ana sıgan yetmeye bir rûzeye Bektaş, Ekrem (2009), Muhammed Nazmî-i Halvetî Sırr-ı Manevî (Manzum Mesnevî Tercümesi), Konya: Selçuk Üniversitesi Mevlâna Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayınları. 27-28.
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 18.09.2014Güncelleme Tarihi: 09.12.2020Eserlerinden Örnekler
Fâilâtün fâilâtün fâilâtün
Dinle neyden ne hikâyet ider ol
Ayrılıklardan şikâyet ider ol
Kesdiler tâ kim kamışlıkdan beni
İnledür nâlem benüm merd ü zeni
İsterem her sîne pür-zahm-ı firâk
Diyem ana şerh-i derd-i iştiyâk
Her kim oldı kendü aslından cüdâ
Girü ister aslına ol vasl ola
Ben ki her meclisde nâlân olmışam
Nîk ü bedle cüft ü yârân olmışam
Her kişi zannıyla olur bana yâr
Olmaz esrâr-ı derûnum âşikâr
Nâle-i dilden degül sırrum cüdâ
Lîk çeşm ü gûşa yok nûr-ı likâ
Cân u ten beyninde bud u dûr yok
Her-kese cân görmege destûr yok
Bâng-i ney âteşdür anı sanma bâd
Yanmayan bu âteşe olsun remâd
Âteş-i aşk-ı Hudâ’dur neyde bu
Cûşiş-i aşk-ı Hudâdur meyde bu
Ney olur yârinden ayrılana yâr
Perdeleri perdemüz eyler figâr
Ney gibi kim gördi zehr ü tiryâk
Ney gibi kim gördi dem-sâz-ı firâk
Ney haber virür reh-i pür-hûndan
Kıssa-i aşk-ı dil-i Mecnûn’dan
Mahremi bu hûşun erbâb-ı cünûn
Müşterîdür dile gûş-ı tâlibûn
Gamda günler olmada bî-vakt u ân
Günler oldı yanmalara hem-zebân
Günlerümüz gitdi ise bâk yok
Bize sen kal ey senün tek pâk yok
Suya balık olmayanlar sîr olur
Sâim olanun nehârı dîr olur
Anlaya mı puhte hâlin hîç hâm
İhtisâr eyle kelâmı ve’s-selâm
Bendi kır âzâd ol gel ey ogul
Altuna akçeye yeter olma kul
Bahri toldursan eger bir kûzeye Ana sıgan yetmeye bir rûzeye Bektaş, Ekrem (2009), Muhammed Nazmî-i Halvetî Sırr-ı Manevî (Manzum Mesnevî Tercümesi), Konya: Selçuk Üniversitesi Mevlâna Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayınları. 27-28.
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 09.12.2020Eserlerinden Örnekler
Fâilâtün fâilâtün fâilâtün
Dinle neyden ne hikâyet ider ol
Ayrılıklardan şikâyet ider ol
Kesdiler tâ kim kamışlıkdan beni
İnledür nâlem benüm merd ü zeni
İsterem her sîne pür-zahm-ı firâk
Diyem ana şerh-i derd-i iştiyâk
Her kim oldı kendü aslından cüdâ
Girü ister aslına ol vasl ola
Ben ki her meclisde nâlân olmışam
Nîk ü bedle cüft ü yârân olmışam
Her kişi zannıyla olur bana yâr
Olmaz esrâr-ı derûnum âşikâr
Nâle-i dilden degül sırrum cüdâ
Lîk çeşm ü gûşa yok nûr-ı likâ
Cân u ten beyninde bud u dûr yok
Her-kese cân görmege destûr yok
Bâng-i ney âteşdür anı sanma bâd
Yanmayan bu âteşe olsun remâd
Âteş-i aşk-ı Hudâ’dur neyde bu
Cûşiş-i aşk-ı Hudâdur meyde bu
Ney olur yârinden ayrılana yâr
Perdeleri perdemüz eyler figâr
Ney gibi kim gördi zehr ü tiryâk
Ney gibi kim gördi dem-sâz-ı firâk
Ney haber virür reh-i pür-hûndan
Kıssa-i aşk-ı dil-i Mecnûn’dan
Mahremi bu hûşun erbâb-ı cünûn
Müşterîdür dile gûş-ı tâlibûn
Gamda günler olmada bî-vakt u ân
Günler oldı yanmalara hem-zebân
Günlerümüz gitdi ise bâk yok
Bize sen kal ey senün tek pâk yok
Suya balık olmayanlar sîr olur
Sâim olanun nehârı dîr olur
Anlaya mı puhte hâlin hîç hâm
İhtisâr eyle kelâmı ve’s-selâm
Bendi kır âzâd ol gel ey ogul
Altuna akçeye yeter olma kul
Bahri toldursan eger bir kûzeye Ana sıgan yetmeye bir rûzeye Bektaş, Ekrem (2009), Muhammed Nazmî-i Halvetî Sırr-ı Manevî (Manzum Mesnevî Tercümesi), Konya: Selçuk Üniversitesi Mevlâna Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayınları. 27-28.
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Fâilâtün fâilâtün fâilâtün
Dinle neyden ne hikâyet ider ol
Ayrılıklardan şikâyet ider ol
Kesdiler tâ kim kamışlıkdan beni
İnledür nâlem benüm merd ü zeni
İsterem her sîne pür-zahm-ı firâk
Diyem ana şerh-i derd-i iştiyâk
Her kim oldı kendü aslından cüdâ
Girü ister aslına ol vasl ola
Ben ki her meclisde nâlân olmışam
Nîk ü bedle cüft ü yârân olmışam
Her kişi zannıyla olur bana yâr
Olmaz esrâr-ı derûnum âşikâr
Nâle-i dilden degül sırrum cüdâ
Lîk çeşm ü gûşa yok nûr-ı likâ
Cân u ten beyninde bud u dûr yok
Her-kese cân görmege destûr yok
Bâng-i ney âteşdür anı sanma bâd
Yanmayan bu âteşe olsun remâd
Âteş-i aşk-ı Hudâ’dur neyde bu
Cûşiş-i aşk-ı Hudâdur meyde bu
Ney olur yârinden ayrılana yâr
Perdeleri perdemüz eyler figâr
Ney gibi kim gördi zehr ü tiryâk
Ney gibi kim gördi dem-sâz-ı firâk
Ney haber virür reh-i pür-hûndan
Kıssa-i aşk-ı dil-i Mecnûn’dan
Mahremi bu hûşun erbâb-ı cünûn
Müşterîdür dile gûş-ı tâlibûn
Gamda günler olmada bî-vakt u ân
Günler oldı yanmalara hem-zebân
Günlerümüz gitdi ise bâk yok
Bize sen kal ey senün tek pâk yok
Suya balık olmayanlar sîr olur
Sâim olanun nehârı dîr olur
Anlaya mı puhte hâlin hîç hâm
İhtisâr eyle kelâmı ve’s-selâm
Bendi kır âzâd ol gel ey ogul
Altuna akçeye yeter olma kul
Bahri toldursan eger bir kûzeye Ana sıgan yetmeye bir rûzeye Bektaş, Ekrem (2009), Muhammed Nazmî-i Halvetî Sırr-ı Manevî (Manzum Mesnevî Tercümesi), Konya: Selçuk Üniversitesi Mevlâna Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayınları. 27-28.
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | NÂZIM, Ördek-zâde Mustafâ Nâzım Efendi | d. ? - ö. 1695-96 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | VÂSIF, Seyyid Hüseyin Vâsıf Çelebi | d. ? - ö. 1692-93 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | Bilge Öngöre | d. 27 Haziran 1953 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | LA'LÎ/FENAYÎ, Şeyh La'lî Efendi | d. ? - ö. Mayıs-Haziran 1701 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
5 | REŞÎD, Mehmed | d. ? - ö. 1701-02 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
6 | KÂTİB, Çavuş-zâde Mustafa Efendi | d. ? - ö. 1701-02 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
7 | Muabbir Şeyh Hasan Efendi | d. ? - ö. 1686-1687 | Meslek | Görüntüle |
8 | SÂLİK, Mehmed Dede | d. ? - ö. 1717-18 | Meslek | Görüntüle |
9 | GÖÇMEZ, Mustafa Sıtkı Göçmez | d. 1894 - ö. 1962 | Meslek | Görüntüle |
10 | İBRAHİM EFENDİ, Oğlanlar Şeyhi | d. 1591 - ö. 1655 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
11 | KENZÎ, Ayaşlı Kenzî, Kenzî-i Rumî, Hasan | d. 1607 - ö. 1680 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
12 | ŞİNASÎ, Ruznâmeci-zâde Şinasî Mehmed | d. ? - ö. 1702-1703 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
13 | BİHÂRÎ | d. ? - ö. 1551-52 | Madde Adı | Görüntüle |
14 | LÂMÎ PAŞA | d. 1816? - ö. 1896 | Madde Adı | Görüntüle |
15 | NİYÂZÎ, Mehmed | d. ? - ö. 1871 | Madde Adı | Görüntüle |