Madde Detay
Abay İ. Kunanbayev
(d. 1845 / ö. 06 Temmuz 1904)
Şair, Yazar
(Yeni Edebiyat / 20. Yüzyıl / Türkiye Dışı)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Şair, yazar, filozof, eğitimci ve Kazak edebiyatının modern, realist ve yenilikçi yüzü Abay Kunanbayev’in soyu Orta cüz Tobıktı’daki Arğın boyundaki Oljay Batır’dan gelmektedir. Oljay Batır’dan Aydos, Kaydos, Jigitek adlı üç nesli doğmuş ve bunların her biri daha sonra bir boy olarak devam etmiştir. Aydos’un Aypara adlı hanımından Irgızbay, Kötibak, Topay, Torğay adında dört oğlu olur. Bunların içinden Irğızbay babasının yöneticilik görevini devam ettirir. Irgızbay’ın Ürker, Mırzatay, Jortar, Öskenbay adlı çocukları olur. Bunlar içinden Öskenbay, geçim ehli ve idarecilikte adil birisi olarak nam salmıştır. Bu nedenle halk arasında “haklıysan Öskenbay’a, haksızsan Eralı’ya git” diye bir söz yayılmıştır. Öskenbay’ın ilk hanımı Zere’den Kuttımuhambet, Kunanbay, Taybala adlı üç çocuğu olur. Kuttımuhambet gençken vefat eder. Zere’den sonra dört hanımı daha olan Öskenbay’ın dokuz oğlu daha olur (Abay Entsiklopediya 1995: 47). Abay 1845 yılının Ağustos[1] ayında Doğu Kazakistan bölgesinde Semey’e bağlı Şıngıstav yakınlarındaki Kaskabulak’ta dünyaya gelmiştir. Abay’ın büyük dedesi Irgızbay, dedesi Öskenbay ve babası Kunanbay kendi dönemlerinin meşhur kişileri ve Tobıktı halkının yöneticileri olmuştur. Babası Kunanbay, ata babalarından daha uzun süre idarecilik yapmıştır (Nurğali 2010: 120). Kunanbayev’in babası Öskenbay’dan itibaren başlayan yöneticilik onun nesli tarafından 150 yıl boyunca devam etmiş ve Sovyet hükümetinin yönetime el koymasıyla birlikte sona ermiştir. Kunanbay önce Şağın köyünü sonra Tobıktı ilçesini idare etmiştir. Yöneticilikte daha da yükselen Kunanbay bölge yöneticisi seviyesine gelip bölgenin en önemli ve tanınmış yöneticilerinden biri olmuştur. Kunanbayev’in dört hanımı olmuş ve ilk hanımı Ayböbek’ten Kudayberdi, ikinci hanımı Uljan’dan Tenirberdi, İbrahim (Abay[2]), Iskak, Ospan, üçüncü hanımı Ayğız’dan Halilülla, Ismagul, Kemşat doğmuştur. Dördüncü hanımı Nurğanım’dan çocuğu olmamıştır. Kunanbay 40 yaşındayken Abay doğmuş ve babasının adil ve dirayetli yöneticiliğini görerek büyümüştür (Abay Entsiklopediya 1995:.371). Bütün çocuklarına karşı sert davranan babası Kunanbayev, Abay’ın akranlarından üstün olduğunu görmüş ve onu kendi yanına alıp kadılık ve idarecilik işlerine alıştırmaya başlamıştır. Başlangıçta babasına işlerinde yardımcı olan Abay, büyüdükçe toplantılara ve davalara da katıldı. Böyle bir ortamda yetişen Abay, erkenden olgun düşünceye ve yönetim bilgisine sahip olmaya başladı (Kunanbay 2014: 12).
Abay aile içinde almış olduğu terbiyenin kaynağı, yumuşak huylu ve merhametli annesi Uljan ile ninesi Zere’dir. Gençliğinden beri şiir ve hikâyeye merak salan Abay, ninesi ve annesinin anlattığı hikâye ve masalları büyük bir hevesle dinlerdi. Kardeşlerinin içerisinden Abay, kabiliyeti, akıl ve feraseti yönüyle babasının dikkatini çekmiş ve onu kendi yerine hazırlamıştır (Nurğali 2010: 120).
Okuma yaşına gelen Abay, köy mollasında ve kendi evinde okuma yazmayı öğrenir. Buna ilaveten halk arasındaki hatiplerin maharetli dilleri, kinayeli hikâyeleri, akınların, destancıların ve hikâye anlatıcılarının sözleri Abay’ın çocukluk döneminde sanatsal hislerinin ve bu geleneklere olan merakının temelini oluşturmuştur. Sekiz yaşına gelen Abay, zekâsı ve maharetiyle babası Kunanbayev’in dikkatini çekmiş ve Kunanbay, oğlu Abay’ın kendi yolunu, geleneğini devam ettirebilecek yeteneğe sahip olduğuna kanaat getirerek onu Semey’e götürerek Molla Gabduljappar’a teslim eder. İki yıl kadar bu mollada okuyan Abay, İslam dininin kaidelerini öğrenmiştir. On yaşına gelen Abay, mescit yanındaki medresenin hocası Ahmetriza’da eğitimine devam eder. Mollaların eğitiminden geçen Abay, kendi gayretiyle Orta Asya, Tacik ve Fars halklarının büyük şairleri Nevaî, Nizamî, Firdevsî’nin eserleriyle tanışır. Bu eserler insanlık düşüncesinin gerçekçi motifleriyle Abay düşünce yapısının şekillenmesinde etkili olmuştur (Süyinşaliyev 1986: 191). Abay, medreseler boyunca dinî bilgisini geliştirmekle kalmamış Arap, Fars ve Türk dillerini öğrenmiş ve doğu klasiklerini okumuştur. Böylece Müslümanlığı okuyarak özgür bir şekilde öğrenip geliştiren Abay, artık Rus dilini de öğrenmeye niyet etmiştir. Bu niyetini de medrese eğitiminin son yılını Semey’deki “Prihodskaya Şkol” (Manastır Mektebi)’a giderek göstermiştir. Burada üç ay Rusça öğrenmiş ve Rus dilindeki eserleri de okuyarak Rusçasını iyice geliştirmiştir. O dönem şartlarına bakıldığında bozkır yaşamı için bu çok ileri bir eğitim seviyesidir. Bu nedenle babası Kunanbay, Abay’ın eğitimini on üç yaşındayken tamamlatıp gelecekte yönetici olabilmesi için idarecilik işlerine yönlendirdi. Yanında gezdirip halk arasındaki davalara, tartışmalara tanık olmasını sağladı. Tanınmış hatiplerin sözlerini dinletti, onların sanatsal sözlerini ve söz kabiliyetlerini Abay’a tecrübe ettirip gönlüne işletti. Böylece Abay’ın manevi ve sanatsal dünyasının gelişmesine imkân sağladı (Nurğali 2010:.121).
Abay’ın eserlerinin temel kaynağı milli kültürdür, özellikle içinde doğup büyüdüğü Kazak sözlü edebiyatıdır. Köklü bir geçmişe sahip halk edebiyatında akınlar ve ozanların ruhundaki inceliği, coşkuyu ve bilgeliği kendi kodlarına da almıştır (Aşa 1997: 55). Rus dilini öğrenen Abay, geniş dünyanın eşiğini kendine açıp zengin hazinelerine ulaşmış gibi oldu. Kitap okumak için sürekli kütüphaneye giden Abay, orada tanıştığı kişilerle sohbet edip gönül ve zihin dünyasını aydınlattı. Bozkır halkından bir çocuğun kütüphaneye gelip kitap okuması, o dönemlerde rastlanan bir şey değildi. Bu yüzden bazı okuyucular, güngörmüş ihtiyarlar, fikir adamaları Abay’la sohbet edip ona değer vermişler. Böylece kütüphanede herkesin görmesine izin verilmeyen kitapları, el yazmaları hatta kendilerine ait kitapları Abay’ın okuması için imkân sağladılar Süyinşaliyev 1997: 869-870). Abay'ın bilhassa gençlik yıllarında tanıştığı bazı Rus aydınları vasıtasıyla Rus edebiyatını ve dolayısıyla da Avrupa edebiyatını takip ettiği anlaşılmaktadır. Onun Rus klasiklerinden Tolstoy, Puşkin, Lermontov, Saltıkov, Şçedrin ve Nekrasov'u; ayrıca Avrupalılardan da Goethe, Byron, Spencer, Spinoza, Darwin, vb. gibi yazarları severek okuduğu bilinmektedir (Öner 1996: 90).
Abay, Rus klasiklerini okuyarak hayatın, toplumsal değerlerin sırrını başka bir yönüyle de anlamaya başlar. Daha önceleri iyilik ve kötülük, zenginlik ve fakirlik gibi durumların tamamının Allah’tan olduğunu mollalardan dinleyen Abay, artık hayat hakkında, ondaki toplumsal dengesizlik hakkında akla uygun, hayata yakışır fikirler sahibi olmaya başladı. Zenginlik ve fakirlikte, iyilik ve kötülükte insanların düşünce yapılarının da çok önemli olduğunu anladı. Abay’ın ihlası, gayreti ve isteği o zamanlardaki ilerici düşünceleri, eğitim ve hümanizm anlayışı gelişti ve değişti. (Süyinşaliyev 1986: 192) Abay, Rus klasiklerini okumakla kalmayıp bunlardan bazılarını Kazak diline de aktarmıştır. Böylece sadece kendinin değil halkının da gelişmiş medeniyetlerle tanışmasını sağlamıştır (Kazak Prozası 2001: 158). Abay sadece Rus klasiklerinden çeviri yapmıştır. Bayron, Gothe gibi Avrupalı şairlerin şiirlerini de Lermantov’un Rusçaya yaptığı çeviriler üzerinden Kazak diline çevirmiştir. Abay, Krilov’dan bir grup fabl, Puşkin’in “Evgeniy Onegin”’inden bölümler ve Lermantov’dan çeviriler yapmıştır. Bunun yanında Bunin’den sadece bir şiir çevirisi yapmıştır. Son dönem araştırmacılarından bazıları Abay’ın, A. Mistkeyeviç’in az da olsa bazı şiirlerine anlam bakımında yakın olan şiirlerinin olduğu görüşünü dile getirmiştir. Abay’ın eserleri içinde çevirilerin sayısı 40 kadardır (Avezov 1967: 184-185).
1845 yılan yılında doğan Abay, 1904 tavşan yılında 59 yaşındayken vefat etmiştir (Bökeyhanov 1993: 12).
[1] Doğum tarihinin ağustos ayı içerisinde olduğu birçok kaynakta ortaktır. Ancak ağustos ayının kaçında doğduğu ile ilgili olarak farklı veriler vardır.
[2] Abay ismi, annesi Uljan’ın oğlunu severken söylediği “abayım, abayjanım” şeklindeki sevgi ifadesinden kaynaklanmaktadır. Daha sonra İbrahim ismi yerine Abay ismi yayılmış ve bu da şairin mahlası olmuştur. (Bkz. Aşa, E.; İbrahim Abay Kunanbayoğlu’nun Edebî Çehresi, Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, C. 27, s. 48)
İhtilalden önce ve ihtilalin ilk yıllarında Abay’ın mirası olan eserlerinin halka yayılmasında bir takım insanların çok emeği olmuştur ve bu insanlar Abay’ın eserlerini tekrar yazarak çoğaltmış ve halka dağıtmıştır. Bunların bazıları Abay’ın kendi etrafından, ailesinden olan Kökbay, Akılbay, Mağaviya ve Kekitay’dı. Bunlardan başka Abay’ın kendi köyündeki ve komşu köylerdeki eğitimli kişiler de katkı sağlamıştır. Abay kendi eserlerini toplayıp düzenlemiş değildir. Mağaviya, Kekitay ve Kökbay’ın anlattığına göre sadece 1896 yılından itibaren Abay kendi eserlerini toplamaya karar vermiştir. Ğabithan, Kişkene Molla gibi ihtiyarlar Abay’ın eserlerini erkenden derlemeye başlamışlar, yeni kopyalarını yazmışlardır. Esas itibarıyla Abay’ın eserlerini çoğaltan ve yayan kişiler arasında Mürseyit Bikeyulı’yı özellikle anmak gerekir. Günümüzde Abay’ın basılmış olan eserlerindeki şiirler ve nesirler Mürseyit’in yazdığı, derlediği nüshalardan oluşmaktadır. Çünkü Abay’ın kendi eliyle yazdığı nüshalar muhafaza edilememiştir. Sadece “Biraz söz Qazaqtıñ tübi qaydan şıqqanı turalı” (Kazak halkının kökünün nereden geldiğine dair söz) adlı nesir yazısından başka el yazma olmadığından Abay’ın kendi dönemindeki eserlerini çoğaltan Mürseyit’in elyazmaları, doğru yazma kaynak olarak değer verilmektedir. Kara Sözleri kitap bütünlüğünde derleyip düzenleyen ve çoğaltan Mürseyit, bütün bu kutsal hizmetlerinin yanı sıra Abay’ın şair öğrencileri Kökbay, Mağaviya ve Akılbay’ın eserlerini de toplamıştır (Avezov 1967: 27-28).
Abay 14 yaşından itibaren hiciv şiirleri yazmaya başlamıştır. Bu şiirler gençler arasında çok yayılmasına rağmen bu tür şiirlere fazla önem vermemiştir (Bökeyhanov 1993: 14). Abay gençliğinde Arap, Fars ve Türk şairlerin şiirlerini taklit ederek kendisi de şiir yazmaya başlamış ve “Fuzuli, Şemsi, Sayhali”, “Jüzi Ravşan” adlı şiirlerini bu yolla yazmıştır. Abay’ın gençlik döneminde yazdığı şiirler azdır. 1864 yılında 19 yaşında “Elif Biy” (Elif Be) şiirini yazdı. Bundan sonraki yazdığı şiirlerin tarihleri 1870 yılından itibaren devam etmiştir. Abay’ın şiirlerini el yazmalarıyla yazan ve çoğaltan Mürseyit’te ve diğer kaynaklarda 1870 yılı ile 1876 yılları arasında yazdığı şiirler hakkında malumat yoktur. 1884 yılından itibaren yazdığı şiirlerinde eksiklik yoktur. Özellikle en çok şiir yazdığı yıllar 1886, 1889 ve 1895 yıllarıdır. 1886’da 117 şiir, 1889’da 27 şiir (bunlardan 8 tanesi Rusçadan çevrilmiştir), 1895’te 13 şiir yazmıştır (Jumaliyev 1960: 75).
Abay’ın mirasının araştırılma seyri iki şekilde olmuştur. Biri, Abay’ın eserleri her türlü ebatlarda bir araya getirilip yayınlanmak suretiyle olmuştur. Burada eserler tıpkıbasımı veya diğer dillere çevirileri yapılmıştır. Diğeri ise, Abay’ın eserleri çeşitli bilim dallarında da incelenerek özel bir araştırmaya tabi tutulmuştur (Mirzahmetov 1994: 3). Abaytanuv yani Abay’ı tanımak, anlamak, bilmek artık kendi başına bir bilim dalı olmuştur. Bu bilim dalının temelini oluşturan da M. O. Avezov’dur. Abay’ın eserlerini ilk kez toplu halde matbaada bastırmış ve yayınlamıştır. Abay’ın hayatı ve sanatını, ilmi görüşlerini derin incelemelerle araştırıp çok kapsamlı bir monografya hazırlayan da yine Avezov’dur. Abay üzerine çok fazla makale yazmıştır. O günlerden itibaren Abay’ın mirası, sanat ve dil yönüyle hala incelenmektedir. Abay’ın dünya görüşü, toplumsal olaylara bakışı ve düşünceleri nedeniyle sadece dilciler ve edebiyatçılar tarafından değil felsefeciler, tarihçiler, hukukçular hatta ekonomistler tarafından da araştırılmaktadır (Süyinşaliyev 1986: 190). Rus Coğrafya Cemiyeti, Abay hakkındaki yazıları yayınlayan kurumlardan biriydi. 1906-1907 yıllarında Abay’ın resmi ve onun hakkında yazılmış bir makale yayınladılar. Yine 1914 yılında aynı cemiyet A. N. Veselovskiy’in adına çıkarttıkları özel sayılarında yer alan “Doğu Külliyatı” adlı bölümünde Abay’ın bazı şiirleri ilk defa Rusçaya çevrilerek yayınlanmıştır (Süyinşaliyev 1997: 867). Abay eserlerinde, dünyadaki bütün nesnelerin değiştiğini, hiçbir şeyin olduğu gibi kalmadığını savunur. Dünyanın değişmesini de kıyıya vuran dalgalara benzetir: “Dünya büyük bir göldür, zaman ise vuran yel. Öndeki dalgalar büyük ağabey, arkadan gelenler ise küçük kardeşlerdir, bunlar birbirini tamamlar”der. İslamiyete samimiyetle bağlı olan Abay, bu dünyayı önemsemeyen görüşlerden de uzaktır. Abay’a göre içinde yaşadığımız dünyanın gerçeklerini göz önüne almak, bilim ve teknikte ilerlemek ve çağdaş dünyada yer almak zorundayız (İsmail-Çınar 1995: 19).
Abay’ın eserleri günümüzde iki cilt halinde basılmaktadır. Birinci ciltte onun manzum yazılarıyla çevirileri, ikinci ciltte ise nesir yazıları yer almaktadır. Abay’ın 200 civarındaki şiirlerinde ve Rus şairlerinden yaptığı manzum çevirilerde, tabiat, birlik beraberlik, dürüstlük, bilimin aydınlığı, sevgi, aşk, yardımseverlik, ölüm, yaşam, örf adetler, tarih ve efsane gibi çeşitli konular ele alınmaktadır. O şiirlerinde Kazak halkını geri kalmışlıktan ilerlemeye, cahillikten ilim ve bilime, tembellikten çalışmaya ve güzel huy ve ahlak sahibi olmaya öğütlemektedir (Kara 2004: 24).
Kazak edebiyatı araştırmacıları Abay’ın eserlerini üç gruba ayırmaktadır: 1. Kazak Türkçesi ile yazılmış şiirler, 2. Rusçadan Kazak Türkçesine tercüme ettiği şiirler, 3. Nesir yazıları olan Kara Sözler, 3 makale ve 1 mektup. Abay’ın bu eserleri 1907-1995 yılları arasında şairin ölümünden sonra çeşitli formlarda olmak üzere pek çok kez toplu bir şekilde basılmıştır. Şiirleri bilindiği kadarıyla ilk defa toplu olarak 1907’de basılmıştır. “Mürseyit Koljazbası” adıyla bilinen bu eseri “Kekitay Jıynağı, 1909”, “Taşkent Jıynağı, 1922” takip eder. Bu baskıların ardından 1933, 1940, 1945, 1957, 1961 ve 1995 yıllarında “Tolık Jıynak adıyla birçok kez basılmıştır (Aşa 1997: 48-49). Abay’ın şiirleri Eskendir, Masgut ve Azim adlı şiir kitaplarında toplanmıştır. Nesirleri ise Kara Sözler adıyla yayınlanmıştır. Çeviri şiirleri ise Vadim adıyla basılmıştır (Akhmetbekov 2011: 54).
Kaynakça
Abay Entsiklopediya (1995). Baş Redaktor
Nurğaliyev, R. N.; Ahmetov, Z.; Avezova, L. M.; Erzakoviç, B. G. vd. Atamura,
Almatı.
Akhmetbekov, A. (2011). Dostoyevski’nin
Varoluşçuluk Düşüncesi ve Abay Kunanbayev’e Etkisi. Dokuz Eylül
üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü basılmamış yüksek lisans tezi. İzmir.
Aşa, E. (1997). “İbrahim Abay Kunanbayoğlu’nun Edebi Çehresi”. Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi. S. 27.
Ävezov, M. O. (1967). Abay
Qunanbayev. Almatı:
Bökeyhanov, Ä. (1993). “Abay (İbrahim) Qunanbayev”, Abaydı Oqı, Tañırqa. Almatı: Ana Tili.
İsmail, Z.; Çınar, A. A. (1995). Abay. Ankara:
Kamer Matbaacılık.
Jumaliyev, Q. J. (1960). Qazaq
Ädebiyeti Tariyhınıñ Mäseleleri jäne Abay Poeziyasınıñ Tili, Qazaqtıñ
Memlekettik Körkem Ädebiyet Baspası. Almatı.
Kara, A. (2004). "Bir Söz Sanatı Ustası Kazak Milli Şairi
Abay Kunanbayoğlu". Arman Dergisi. İstanbul:
Kazak Turkleri Vakfı.
Kunanbayev, A. (2014). Nasihatler
(Kara Sözler). Çev. Zefer Kibar. Ankara: SFN.
Mirzahmetov, M. M. (1994). Abaytanuv Tariyhı. Almatı: Ana Tili.
Nurğali, R. N., Aymuhambetova, J. Ä., Baytanasova, Q. M.,
Qaliyev, A. Q. (2010). Qazaq Ädebiyeti,
Jalpı Bilim Beretin MekteptiñQoğamdıq-Gumanitarlıq Bağıtındağı 10. Sınıbına
Arnalğan Oquvlıq. Almatı: Jazuvşı.
Öner, M. (1996). “Abay Kunanbayulı ve Tabiat Şiirlerinden
Seçmeler”. Türk Dünyası Dil ve Edebiyat
Dergisi. S. 1. Ankara: TDK Yayınları.
Qazaq Prozası,
Hrestomatiya II, 19-20. Ğasırlar (2001). Almatı: Ğılım.
Süyinşaliyev, H. (1986). 1. Ğasırdağı Qazaq Ädebiyeti. Almatı:
Mektep.
Süyinşaliyev, H. (1997). Qazaq Ädebiyetiniñ Tariyhı. Almatı: Sanat.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DOÇ. DR. EKREM AYANYayın Tarihi: 19.11.2019Güncelleme Tarihi: 29.06.2022
Yayın Tarihi: 19.11.2019Güncelleme Tarihi: 29.06.2022
Güncelleme Tarihi: 29.06.2022
Eser Adı | Yayın evi | Basım yılı | Eser türü |
---|---|---|---|
Kara Sözder | El Baspası / Almatı | 1993 | Deneme |
Irlar | Şam Basması / Bişkek | 1995 | Şiir |
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | Şakarim Kudayberdiulı | d. 1858 - ö. 3 Ekim 1931 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Muhtar Magavin | d. 1940 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | BEDRÎ, Niksarlı | d. 1845 - ö. 1897 | Doğum Yılı | Görüntüle |
4 | MEHMED ÂRİF BEY, Erzurumlu | d. 1845 - ö. 1897 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | NECATİ, İbrahim | d. 1845 - ö. 1896 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | TAŞÇI ALİ (USTA), Ali | d. 1849 - ö. 1904 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
7 | ABDURRAHMAN SÜREYYÂ, Mîrdûhî-zâde | d. 1841 - ö. 1904 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | İSMET EFENDİ, Fındıklılı | d. 1845 - ö. 1904 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | İbrahim Baştuğ | d. 11 Mayıs 1964 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
10 | İrfan Yıldız | d. 18 Temmuz 1967 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
11 | Necdet Subaşı | d. 01 Ağustos 1961 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
12 | Mustafa Bayramali | d. 1938 - ö. 2018 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
13 | Musa Celil | d. 15 Şubat 1906 - ö. Ağustos 1944 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | İsmail Gaspıralı | d. 21 Mart 1851 - ö. 24 Eylül 1914 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | TABİB/TABİBÎ, Ebubekir Abay | d. 1928 - ö. 30.06.2009 | Madde Adı | Görüntüle |
16 | Abay Mirze Dağlı, | d. 27 Ocak 1906 - ö. 1989 | Madde Adı | Görüntüle |