Asaf Hâlet Çelebi

(d. 27 Aralık 1907 / ö. 15 Ekim 1958)
Şair, yazar, memur
(Yeni Edebiyat / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

İstanbul/Cihangir'de doğdu. Asıl adı Ali Asaf'tır. Babası, Dâhiliye Nezareti memurlarından ve Beylerbeyi’nde geniş kültürü ve bilgisi ile bilinen Mehmed Said Hâlet Bey, annesi Beyza Hâlet Hanım’dır. Kâmili Çelebiler adında bir ağabeyi ve Mezuka Yalım adında bir ablası vardır. Kesin olmamakla birlikte “Çelebi” soyadını almaları ailece Mevlevi olmaları ile ilgilidir, çünkü soy olarak Mevlana’dan gelmediklerini Asaf Hâlet’in kendisi söylemiştir. Ailenin Kadirîlikle de sıkı bir bağı vardır. Asaf Hâlet iki kere evlendi. Birinci eşi Yahudi asıllı Rosi ile kısa bir süre evli kaldı. Akrabası olan ikinci eşi Nermin Çelebi’den Ömer adını verdikleri bir oğlu oldu; babasının ölümünden kısa bir süre sonra Ömer de vefat etti. Çocukluğu Cihangir’de, sonraki hayatının büyük bölümü de Beylerbeyi’nde geçti.

Hakkında yazılan bir portreye göre Asaf Hâlet, orta boylu, şişmanca, esmer, Hindistanlı baharat tüccarlarına benzetilen, düşük pos bıyıklı biridir. Genellikle ceplerinde antika kutular içinde kakule, nemse kimyonu, kaya tuzu, safran, frambuaz gibi şeyler taşır ve karşılaştıklarına ikram eder (Miyasoğlu 1994: 27). Hakkında yapılan başka bir çalışmada da Çelebi’nin güleç yüzlü, sempatik, cana yakın, sevecen kibar, mütevazı, anlayışlı, İstanbul efendisi, samimi, iyimser, dürüst, sohbeti aranan, yemekten hoşlanan, giyim kuşamına özen gösteren biri olduğu anlatılır (Kırımlı 2000). Bir ansiklopedi maddesinde verilen bilgiye göre Asaf Hâlet, dört yaşından sekiz yaşına kadar babası tarafından özel bir eğitime tabi tutulmuş; Fransızcayı, Farsçayı ve Fars edebiyatını babasından öğrenmiştir. Üsküdar Mevlevihanesi şeyhi Ahmet Remzi Dede ve Rauf Yektâ Bey’den musiki ve nota dersleri almıştır (Uçman 1993: 260).

Sekiz yıl Galatasaray Sultanî'sinde, ardından Sanayi-i Nefîse Mektebi'nde ve Adliye Meslek Mektebi'nde okudu. Üsküdar Asliye Ceza Mahkemesi’nde zabıt kâtipliği, Osmanlı Bankası'nda, Devlet Denizyollarında ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü kütüphanesinde memurluk yaptı. Farsça, Arapça, Fransızca, Hintçe ve Sanskritçe öğrendi. Klasik musiki dersleri aldı. Çocuk yaşta gazeller yazdı. Eski Doğu kültürü ve tasavvuf kaynağından gelen temler ve motiflerle beslenen serbest şiirleri 1937'den itibaren Ağaç, Büyük Doğu, İstanbul, Türk Yurdu, Ses, Küllük, Hamle, Servet-i Fünûn-Uyanış, Yeditepe, Türk Sanatı dergilerinde ve Gün gazetesinde yayımlandı. Ayrıca Yeni Ses, Sokak, Yeni Yol, Yeni Adam, Büyük Doğu, Türk Düşüncesi ve Türk Yurdu dergilerinde de yazdı.

Asaf Hâlet Çelebi 1940’lardan itibaren şiirlerini tasavvufa, bilinçaltına ve Doğu mistisizmine yaslayan; kültür (hatta kültürler arası) ve bilgi kaynaklı yeni bir şiir çıkaran bir şair olarak görünmeye başlar. Yaptıkları anlaşılamaz önceleri şairin. Şiir muhatapları, bir tarafta Garip Hareketi’nin geleneği yakıp yıkmak isteyen şiirini, bir taraftan Nâzım Hikmet’in serbest ritimli, akışkan ve sosyal nitelikli şiirini hazmederken, diğer taraftan başka bir “aykırı” ile karşılaşırlar. Hececiler, Asaf Hâlet’i ve o günlerde yakın arkadaşı olan Arif Dino’yu hayalî, sanat yüceliğini, şekil unsurlarını yok ettikleri için, basit, sorumsuz ve tuhaf bulurlar. Onların Küllük kahvesinde okudukları şiirler, şiir üzerine yaptıkları konuşmalar, şiir çevrelerince tuhaf bulunur, alaya alınır. Divan şiirini, Fars ve Arap şiirini, tekke tasavvuf şiirini iyi bildiği, tasavvuf disiplinini, mistik Budist anlayışı yakından tanıdığı henüz tam olarak anlaşılmaz o dönemde. Birçoklarınca, eskiyi diriltmek isteyen “geç bir İstanbullu” olarak algılanır. Devam edegelen hececi, sembolist açılımlı şiirin biçimsel kalıplarına, “şairane tahayyülat”ına bağlanamaz. Orhan Veli ve arkadaşlarının yanında Arif Dino ile Çelebi, içine doğdukları şiire ikinci bir karşı cephe açmış gibi dururlar; Haşim ve Yahya Kemal merkezli bu şiire, benzer tepkiler verirler. Asaf Hâlet, bu eleştirilere sahte “kalp şairi”, kalıplaşmış “şairane tahayyülat”, “Frenk taklidi”, “sahte Eyüp Sultan mistiği”, “taklitçilik”, “cemiyet için yazdığını sananlar” gibi yazılarıyla cevap verir. Mesela ona göre, “Kalp şairi eskiden eline bir saz alıp ‘yeryüzünde yalnız benim serseri’ diye Fransa’nın cenup ve şimalinde olduğu kadar dünyanın her tarafında dilber hatunlara hitap eder, hazırlop ve pişmiş kalpten mamul şiirler okur, diyar diyar dolaşır. (...) On dokuzuncu asırda kalp şairi, saçlarını uzatıp kuğu kuşları yüzen göllerde sevgiliyle beraber şairane tahayyülata" (Çelebi 1998: 36) dalar. Çelebi, giderek sadece bu hececi şiirlerle değil hayatın sıradan gerçekliğine saplanan Garip tarzı şiirlerle de yollarını ayırır. Necip Fazıl’ın sembolist şiire eklemek istediği metafizik kaygıları da yersiz bulur. Şiirlerinde “Siddharta, Mısr-ı Kadim, om mani padme hum, halakassemâvât, he, amon ra” gibi yeni, çok şaşırtıcı aykırı kelime ve terkipler kullanır; soyut birer formüle benzeyen şiirler yazar. Şiir üzerine söyledikleri de devri içinde oldukça müphem ve sırlıdır.

Çelebi’yi “bir İstanbul çocuğunun son yüzyılda geçirdiği değişimi, kendi köklerine ve dünyasına bağlı kalarak şiirlerinde orijinal ifadelere kavuşturan ender şairlerden biri” (Miyasoğlu 1994: 11) olarak değerlendirenler olduğu gibi; onun şiirlerini, âdeta zamandan ve mekândan soyutlanan insanın müphem dualarına (Enginün 2001: 77) benzeten de vardır. Yaptığı imaleler, kelime ve ses oyunları, yakaladığı musiki, kullandığı söz sanatları ve üzerinde durduğu konularla geleneksel şiirimizle bağları kesin olan şairi, işleyişindeki tutumuyla, getirdiği yeni ve kusursuz teknik ile modern bir şair (Erözçelik 1998: 100) olarak tanımlayanlar da olmuştur. Kaplan ise Çelebi’nin ortaya koyduğu şiirin garip ve acayipliğini şairin trajik ve metafizik mizacına ve kültüre bağlar (Kaplan 1978: 168). Bu kültürle donanmış trajik ve metafizik mizaç, “kolektif gayri şuurda varlıklarını muhafaza eden” sembollere uzanır.

Asaf Hâlet Çelebi’nin şairliğini anlaşılır kılabilecek bazı anahtar kelime ve kavramların özetlenmesi gerekir. Bunlardan biri “saf şiir”dir. "Saf Şiir" başlıklı yazısında Asaf Hâlet, bilim adamının pozitivist çalışmayla evreni açmaya, anlamaya ve anlatmaya çalışmasının karşısına, sanatçının kendinden yola çıkarak, ideal bir evrenin varlığını duyurmaya ve anlamını açmaya çalışmasını koyar. Bu yapılırken ortaya çıkan hayal ve ahenk tamamen keyfî ve mantıksız değildir. Fakat bu keyfiyet ve mantık, sıradan, hayatla birebir karşılıklı ilişkisi bulunan bir hesap mantığı değildir. Belki, “yüksek riyaziye ile bir noktaya varış mantığı” olabilir (Çelebi 1998: 147). Çelebi’nin şiiri ve şiir anlayışı için “mücerrred” de önemli bir kavramdır. Ona göre şiir de “tıpkı hayatta olduğu gibi müşahhas ile mücerred bir âlem yaratır. (...) Sanatkâr taklit eden değil, hayatı yeni baştan inşa eden, kendi bünyesine göre yoğuran yaratıcı bir insan olduğu için onun vücuda getirdiği âlem de mücerred âlemdir (Çelebi 1998: 161-162).

Asaf Hâlet’in şiiri için bilinmesi gereken kavramlardan biri de mistisizmdir. Çelebi, Doğu'ya, tasavvufa, Budizm'e yönelerek, geleneksel metafizik algı ve tecrübeyi, kolektif mistik bir düzeyde yaşar; İslam'ın tasavvufi yorumunu olduğu gibi devam ettirmez. Onun şiirinde Doğu'dan alınan ışığa, Batı'nın yeni bilimsel verileri de (şuuraltı), eklenince bütün bilgiler, mistik bir yaşantıyı işaretleyen şiirsel imlere dönüşür. Çelebi’nin “ruh anı” dediği yaşantı ise bilinçaltında dağınık bir şekilde uyuyan hatıraların, ihsasların, insiyakların, arzuların bazı olaylar, görüntüler ve izlerle yeni bir hâle dönüşmesidir. Bu yeni mana hâli, umumen “çocukluk, buluğ insiyakları, ruh hâletleri ve sırf intiba şiirleri” (Çelebi 1998: 167) olarak dile yansır.

Asaf Hâlet Çelebi şairliğinin yanı sıra çoğu kendi kültür evrenini ve şiirini etkilemiş Fars, Hint ve Osmanlı şairleri üzerine önemli araştırmaları ve incelemeleri olan bir yazardır. Mevlâna Hayatı, Şahsiyeti, Eserlerinden Parçalar adlı çalışmasında bir taraftan İslam ve tasavvufun Anadolu’daki oluşma biçimine ve özelliklerine dikkat çeker bir taraftan da kendi mistik temayüllerinin önemli bir kaynağını göstermiş olur. Molla Câmî: Hayatı, Şahsiyeti, Eserlerinden Parçalar adlı kitabında 15. yüzyıl Fars şairlerinden Molla Câmî’yi değerlendirir ve onun 113 rubaisini bir araya getirir. Eşrefoğlu Divânı İnceleme ve Metin adlı kitabında yine İslam tasavvufunun Anadolu’daki örneklerinden birini inceler. Pali Metinlerine Göre: Gotama Buddha adlı çalışmasında Buda’yı ve öğretisini inceler. Naima: Hayatı, Sanatı adlı kitabında Osmanlı tarih çalışmaları ve hazırladığı layihalarıyla önemli bir yeri olan Naima’nın hayatı, çalışmaları ve eserleri hakkında bilgi verir. Ömer Hayyam Hayatı Sanatı adlı kitabında ise yine kendisini etkileyen Fars şiirinin en önemli temsilcilerinden birinin hayatı ve eserleri hakkında bilgi verir ve şiirlerinden örnekler sunar. Divân Şiirinde İstanbul adlı kitabında, İstanbul ruhunun, kültürünün niteliklerini işaret eden İstanbul şiirlerini bir araya getirir. Mevlâna ve Mevlevîlik adlı kitabı, daha önce çeşitli gazete ve dergilerde bu konuda yazdığı yazılardan meydana gelir. Ayrıca Asaf Hâlet Mevlana hakkında özet bir bilgiyi ve Mevlana’nın rubailerini Les Roubaiat de Mevlâna Djelaleddin Roumi adıyla Fransızcaya çevirmiştir.

Kaynakça

Asaf Hâlet Çelebi (1998). Bütün Yazıları (Haz: H. Sazyek). İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.

Enginün, İnci (2001). Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı. İstanbul: Dergâh Yayınları.

Erözçelik, Seyhan (1998). Asaf Halet Çelebi Bütün Şiirleri. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.

Kaplan, Mehmet (1978). Edebiyatımızın İçinden. İstanbul: Dergâh Yayınları.

Kırımlı, Bilal (2000). Asaf Hâlet Çelebi. İstanbul: Şule Yayınları.

Miyasoğlu, Mustafa (1994). Asaf Hâlet Çelebi. İstanbul: MEB Yayınları.

Narlı, Mehmet (2006). “Asaf Hâlet Çelebi’nin Poetikası”. İlmi Araştırmalar. S. 22.

Su, H.; Dirin, İ.; Özdemir, Ş. (2003). Asaf Hâlet Çelebi Kitabı. Ankara: Hece Yayınları.

Uçman, Abdullah (1993). “Çelebi, Asaf Hâlet”. Türkiye Diyanet Ansiklopedisi C. 8.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: PROF. DR. MEHMET NARLI
Yayın Tarihi: 20.03.2019
Güncelleme Tarihi: 19.12.2020

Eser AdıYayın eviBasım yılıEser türü
Mevlâna: Hayatı, Şahsiyeti, Eserlerinden ParçalarKanaat Kitabevi / İstanbul1939Biyografi
Mevlânâ'nın RubâileriKanaat Kitabevi / İstanbul1939İnceleme
Molla Câmî: Hayatı, Şahsiyeti, Eserlerinden ParçalarKanaat Kitabevi / İstanbul1940Biyografi
Konuşulan FransızcaKanaat Kitabevi / İstanbul1941İnceleme
HeAhmet Sait Matbaası / İstanbul1942Şiir
Eşrefoğlu Divânı İnceleme ve Metin. / .1943İnceleme
Seçme RubâilerYokuş Kitabevi / İstanbul1944İnceleme
LâmelifSebat Basımevi / İstanbul1945Şiir
Pali Metinlerine Göre: Gotama BuddhaBatı / İstanbul1946İnceleme
Les Roubaiat de Mevlâna Djelaleddin Roumi. / .1950İnceleme
Om Mani Padme HumYeditepe / İstanbul1953Şiir
Naima: Hayatı, Sanatı, EserleriVarlık / İstanbul1953Biyografi
Ömer Hayyam Hayatı Sanatı EseriVarlık / İstanbul1954Biyografi
Divân Şiirinde İstanbulİstanbul Fetih Derneği / İstanbul1954İnceleme
Mevlâna ve Mevlevîlik (Mevlânâ adlı kitabıyla Mevlevîlik üzerine incelemeleri)Turgut Atasoy Nurgök Matbaası / İstanbul1957İnceleme
Bütün ŞiirleriYapı Kredi / İstanbul1998Şiir
Bütün YazılarıYapı Kredi / İstanbul1998İnceleme

İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1VÂHİDÎ, Kara Davud Efendi-zâde Şeyh Abdülvâhid Çelebid. ? - ö. 1567-68Doğum YeriGörüntüle
2Derya Erkencid. 01 Ocak 1972 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
3Cihan Oğuzd. 18 Nisan 1963 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4OZANOĞLU, İhsan Ozanoğlud. 15.04.1907 - ö. 13.02.1981Doğum YılıGörüntüle
5Aziz Behiç Serengild. 1907 - ö. 1962Doğum YılıGörüntüle
6ETO/DİDARİ, Ekvtime Davlaşeridzed. 1907 - ö. 1987Doğum YılıGörüntüle
7Şerif Çavdaroğlud. 11 Aralık 1873 - ö. 3 Eylül 1958Ölüm YılıGörüntüle
8ZÜHDÜ, Hacı Ahmetd. 1885 - ö. 1958Ölüm YılıGörüntüle
9Ali Rıza Seyfid. 1880 - ö. 14 Temmuz 1958Ölüm YılıGörüntüle
10Osman Turand. 2 Mayıs 1914 - ö. 17 Ocak 1978MeslekGörüntüle
11Cavidan Tümerkand. 12 Mart 1922 - ö. ?MeslekGörüntüle
12ŞEMSÎ, Derviş Şemsî, Işık Şemsd. ? - ö. ?MeslekGörüntüle
13Ahmet Sayd. 1935 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14Ömer İzgeçd. 1980 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15Ferzan Uzund. 03 Mart 1967 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16SÂİB, Saatî-zâde Ali Çelebid. ? - ö. 1600-01Madde AdıGörüntüle
17SABRÎ, Mehmed Sabrî Çelebid. ? - ö. 1615Madde AdıGörüntüle
18Şevkî, Şevkî Çelebid. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle