Madde Detay
MÜSTAKÎM-ZÂDE SÜLEYMAN SADEDDİN EFENDİ
(d. Recep 1131/Mayıs-Haziran 1719 - ö. 10 Şevval 1202/14 Temmuz 1788)
divan şairi ve biyografi yazarı
(Divan/Yazılı Edebiyat / 18. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Müstakim-zâde Süleyman Sadeddin Efendi, Recep 1131/Mayıs-Haziran 1719’da İstanbul Atik Ali Paşa semtinde doğdu. Babası, Beyazıt’taki Sadrazam Seyyid Hasan Paşa Medresesi müderrislerinden Mehmed Emîn Efendi’dir. Şam ve Edirne kadılıklarında bulunan dedesi, Mehmed Müstakim Efendi’ye nispetle “Müstakim-zâde” lakabıyla şöhret buldu. Babasının yanı sıra Fatih Camii İmamı Seyyid Yûsuf Efendi, Yemliha Hasan Efendi, Hanîf İbrahim Efendi, Abbas Vesim Efendi gibi âlimlerden ders aldı. Arapça ve Farsça öğrendi. Sülüs ve nesihi, Eğrikapılı Mahmed Rasim'den; talik yazıyı, önce Fındık-zâde İbrahim ardından Kâtib-zâde Mehmed Refiî Efendilerden meşk etti. Daha sonra Nakşîbendî tarikatı şeyhlerinden Tokatlı Şeyh Mehmed Emîn Efendi’ye bağlanıp yedi yıl hizmetinde bulundu ve şeyhlik makamına kadar yükseldi. Köşesine çekilip eserleri üzerinde çalışmaya koyulmuşsa da 10 Şevval 1202 / 14 Temmuz 1788’de vefat etti. Zeyrek Yokuşu’nda Soğukkuyu olarak bilinen Pîri Mehmed Paşa Camii civarındaki merhum Şeyhî’nin kabri yakınlarına defnedildi.
Âlim, fâzıl ve kâmil biridir. Hâtimetü’l-Eş’âr’da eserlerinin benzersiz ve güzel olduğu ifade edilir. Hattatlığı da olan Müstakim-zâde’nin 150’ye yakın eseri İbnü’l-Emîn Mahmud Kemal’in Tuhfe-i Hattatîn’in başına eklediği incelemede gösterilmiştir (Levend, 2008: 370). Şairlik yönü de bulunan Müstakim-zâde, tarih düşürmede çok başarılıdır ve birçok eserinin adı ebcedle telif tarihini vermektedir (Yılmaz, 2006: 114)
Eserleri şunlardır:
1.Tuhfetü’l-Hattâtîn: İslâm dünyasında hat sanatında meşhur olmuş 1645 kişinin biyografisinin alfabetik olarak yer aldığı bu eseri, İbnülemin Mahmud Kemal müellif ve çalışmaları hakkında geniş bir incelemeyle birlikte neşretmiştir (1928).
2. Devhatü’l-Meşâyih: Osmanlı şeyhülislâmları hakkında yazılmış ilk eser olup müellifi tarafından iki defa zeyli yapılmıştır. Ayntablı Mehmed Münib, Süleyman Faik, Abdülaziz Mektûbî-zâde de esere zeyl yazmıştır (Levend 2008: 370-73).
3. Mecelletü’n-Nisâb: Tam adı Mecelletü'n-Nisâb fi'n-Nisebi ve'l-Künâ ve'l-Elkâb'dır. Müellifin biyografi alanındaki teliflerinin en önemlisi olan eser, Türk-İslam dünyasının meşhur şahsiyetlerinden pek çoğunun kısa hal tercümesini lakap, künye ve mahlasları esas alınmak suretiyle bir araya getiren bir başvuru kitabıdır. İçinde ayrıca kendi hayatı ve eserleri hakkında bizzat müellif tarafından verilmiş önemli bilgiler bulunmaktadır. Mecelletü'n-Nisâb'da dinî, edebî, tasavvufî konulara açıklık getirebilecek değerde malumat yer alır. Fakat asıl önemli olan, biyografilerde verilen doğum ve ölüm tarihlerinin müellifin ciddi tahkikleriyle tespit edilmiş olmasıdır. Mecelletü'n-Nisâb, Kâtip Çelebi'nin Süllemü'l-Vusûl’üne zeyil olmak üzere kaleme alınmışsa da ondan daha tam ve zengin oluşu bakımından bir üstünlük taşır. 350'den fazla kaynaktan yararlanılarak hazırlanan Mecelletü'n-Nisâb, 6 Ramazan 1175/31 Mart 1762’de tamamlanmıştır. Eserin bilinen yegâne nüshası, Süleymaniye Kütüphanesi'nde olup (Halet Efendi. nr. 628) nüsha müellifin ölümünden sekiz yıl sonra istinsah edilmiştir. Mecelletü'n -Nisâb, her biri alfabe sırasına göre düzenlenmiş üç bölümden meydana gelmektedir. İlki, "İbnü Fülân" tasnifli bölüm. İkincisi, Künyeler bölümü. "Ebû Fülân" (falanın babası) diye meşhur olmuş kimselerin hal tercümelerini ihtiva etmektedir. Üçüncüsü, Nisbeler bölümü. Mecelletü'n-Nisâb'ın en geniş kısmını teşkil etmektedir. Buradaki nisbeler önce ilk harflerine göre bablara ayrılmış, her babdaki nisbeler kendi arasında alfabetik olarak sıralanmıştır. Tamamı 9671 maddeden oluşur. Ahmet Yılmaz (1991) ve Muhammed İssa İman (1996) tarafından doktora tezi olarak hazırlanmıştır. Eserin tıpkıbasımı yapılmıştır (2000).
4. Zeyl-i Hamîletü’l-Küberâ: Ahmed Resmî Efendi’nin eserinin kısa bir zeylidir.
5. Terceme-i Mektûbât-ı Kudsiyye: İmâm-ı Rabbânî ve oğlu Muhammed Ma‘sûm’un Mektûbâtları’nın tercümesidir.
6. Risâle-i Tâciyye: Tarikat taçlarına dair bir eserdir.
7. Tuhfetü’l-Merâm: Müstakim-zâde’nin, şeyhi Mehmed Emin Tokadî’ye sorduğu ahlâkî, tasavvufî soruları ve cevaplarını ihtiva eder.
8.Risâle-i Melâmiyye-i Şüttâriyye: Bayramî Melâmîliği’nin tarihine dair temel eserlerden biridir.
9. Şerh-i Vird-i Settâr: Yahyâ eş-Şirvânî’nin evrâdının tercüme ve şerhidir.
10. Hulâsatü’l-Hediyye: Şeyh Mehmed Nazmi Efendi’nin Hediyyetü’l-İhvân adlı eserinin özetidir.
11. Terceme-i Kânûnü’l-Edeb: Hubeyş et-Tiflîsî’nin Kânûnü’l-Edeb fî zabti kelimâti’l-Arab isimli Arapça-Farsça eserine Türkçelerinin de ilavesiyle meydana getirilmiş ansiklopedik bir sözlüktür. Dört büyük cilt halindeki müellif nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’nde kayıtlıdır (Reşid Efendi, nr. 950-953).
12. Şerh-i Dîvân-ı Alî: Hz. Ali Dîvânı'nın nazmen tercümesi ve nesren şerhi olan eser Şakir Diclehan tarafından sadeleştirilerek yayımlanmıştır (İstanbul 1981). Müellif nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’ndedir (Esad Efendi, nr. 2780).Matbu nüshası da vardır. (Bulak 1255)
13. Durûb-ı Emsâl: Alfabetik olarak sıralanmış 448 adet Türkçe atasözünü ihtiva eder. (Süleymaniye Ktp., Pertev Paşa, nr. 614/ 13)
14. el-Istılâhâtü’ş-Şi‘riyye: Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 1684/5; Pertev Paşa, nr. 625/18.
15. Menâkıb-ı İmâm-ı Azâm: İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe hakkındadır.
16. Âsâru Adîde: İçlerinde rakam adlarının geçtiği kırk hadis derlemesidir.
17. el-Âsârü’l-Ehab Li-meyli Hubbi’l-Arab: Arapları ve Arapçayı sevmekle ilgili kırk hadisin tercümesidir.
18. Hüccetü’l-hatti’l-Hasen: Güzel yazı yazma ile ilgili kırk hadis ve şerhleri olup Tuhfe-i Hattâtîn’in baş tarafına da eklenmiştir.
19. Turarü’s-Selâm Li-ahrâri’l-İslâm: Selâm ve selâmlaşma hakkında noktasız harflerden oluşan kırk hadis ile noktasız harflerle yapılmış şerhleridir.
20. Şerefü’l-Akîde: İmâm-ı Âzam’ın Fıkhü’l-Ekberi’nin tercüme ve şerhi olup Fıkh-ı Ekber Tercemesi adıyla basılmıştır.
21. Tahkîku’s-Salavât: Namazla ilgili çeşitli konuları ihtiva eder.
Bu eserler dışında, Akidetü’s-sûfiyye, es-Salavâtü’ş-Şerîfe, Tefsîru Sûreti’l-Fâtiha, Şerh-i Evrâd-ı Kâdirî (Yılmaz 2006: 114), Terceme-i Mektûbât-ı Ahmed-i Fârûkî, Şerh-i Kasîde-i Müzarriye, Terceme-i Fıkh-ı Ekber, Risâle-i Hadis-i Min Ürf, Risâle-i Ebeveyn, Şerh-i Hizbü’l-Hâfız, Hâşiye-i Hizbü’l-Azâm, Terceme-i Murassa-ı İbn-i Esir, Risâle-i Tâun, Terceme-i Ukudü’l-Lü’lüiye, Risâletü’l-Hay Fi Beyânü’l-Key, Şerh-i Ebyât-ı Baz-i Mesnevî, Risâle-i Hüsn-i Takvîm, Risâle-i Adetü’l-Bedr Fî Beyân-ı Şuhûr-ı İsna Aşer, Risâle-i Salavat-ı Vusta, Risâle-i Âdâb-ı Ulu’l-Bâb, Risâle-i Hisal-ı Aşere, Şerh-i Hûr Erbaası, Risâle-i İrâdetü’l-Aliyye Fî İrâdetü’l-Cezâiye Ve’l-Kaliye, Cedvel-i Eimme-i İsna Aşer, Cedvel-i Aşere-i Mübeşşere, Menâkıb-ı Ashâb-ı Bedr, Terceme-i Ahval-i Şuyûh-ı Ayasofya, Şerh-i Salavat-i Abdulkadiri’l-Geylânî, Risâle-i Tenşitü’l-Ensâr (?) Fî Hakk-ı Levni’l-Ahmer ve Risâle-i Cevâhir-i Hamse adlı eserleri kaydedilmiştir (Çifçi: 221-22).
Kaynakça
Bursalı Mehmed Tahir (1333-42). Osmanlı Müellifleri. İstanbul. Matbaa-i Âmire. I/168.
Çifçi, Ömer (hzl.). Fatîn Davud Hâtimetü’l-Eş’âr. http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/Eklenti/10736,metinpdf.pdf. 221-22.
Müstakim-zade Süleyman Sâdeddîn Efendi (1928).Tuhfetü’l-Hattâtîn. hzl. İbnülemin Mahmud Kemal. İstanbul: 1928.
Müstakim-zade Süleyman Sadeddin (2000). Mecelletü’n-Nisâb fi’n-Nisbi ve’l-Künâ ve’l-Elkâb. (Tıpkı Basım). Ankara: KB. Kütüphaneler Genel Müdürlüğü.
İman, Muhammed İssa (1996). Müstakim-zâde Süleyman Sa’deddin Efendi Mecelletü’n-nisâb: Kişi, Eser ve Yer Adlarının Açıklamalı Dizini. Doktora Tezi. Ankara: Ankara Üniversitesi.
Kutlar, Fatma Sabiha (2009). “Arpaemîni-zâde Sâmî’nin ‘Ta’kid’ Örneği Beyti Üzerine”. Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic. (4/6): 346-59.
Levend, Agah Sırrı (2008). Türk Edebiyatı Tarihi. C.I. Ankara: TTK Yay.3, 70-73.
Mehmed Süreyyâ (1308-15). Sicill-i Osmânî. İstanbul: Matbaa-i Âmire. III/87-88.
Yılmaz, Ahmet (1991). Müstakim-zâde Süleyman Sadeddin: Hayatı, Eserleri ve Mecelletü’n-Nisâb’ı. Doktora Tezi. Ankara: Ankara Üniversitesi.
Yılmaz, Ahmet (2006). “Müstakim-zâde Süleyman Sâdeddin”. İslâm Ansiklopedisi. C. 32. İstanbul: TDV Yay. 113-15.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. İSMAİL HAKKI AKSOYAKYayın Tarihi: 26.02.2015Güncelleme Tarihi: 14.11.2020Eserlerinden Örnekler
Hâzır ol bezm-i mükâfâta eyâ mest-i gurûr mısrâın sânî-i mezkûra evvel kıldılar. Şâir-i mâhir tevbekâr olup tarh-ı meclisden sonra bu beyti bir gazel olmak üzre itmâm murâd eyledikde ıstılâha mebnî ve muakkad olmakla güft-gûya salâhiyyeti olup (el-ma'nî fi’l-batn) meseline mevrid olu[r] ihtimâliyle terbiye ve iki sakîmden nüsha-i ûlâyı evlâ görüp gazeli itmâm ü inhâ eylediler.“Seng-i siyeh” nüshası yokdur diyü tasvîr-i bezm-i safâ eylemiş idi. Istılâh bu ola ki “seng-i sebû” izâfetle “her zarfın sütresi” ve “şeyinmâ bihi’-hıfz-ı dehânı” makâmında zebân-zeddir. Hattâ milletân-ı Hindistân bâlâ-yı sebûya îstâde kıldıkları hacer-pâreye “güheriyinçi” lafz-ı Çagatayîsini ıtlâk ederler. Pes “seng-i sebû” ile “penbe-i mînâ”dan be-her-dü “sedd-i dehen-i evânî” olunmagla miyânlarında tenâsüb-i teşâkül peydâdır. Ve bu ıstılâhlarını ehl-i Fürs bu beyt ile istişhâd ederler:
Nemen sebû-keş-i în deyr-i Zend-sûzem u bes / Besâ serâ ki der-ân kâr-hâne seng-i sebûst
ve “seng”, mutlakâ “girân-ser” ve “penbe” dahı zıddı olan “sebük-ser” ve “sebük-rûh” meâlinde istimâl kâidesine mebnî niçe mefâhîm, âsân-ı tefhîminim kân-ı takrîr ü terkîmi zuhûrına binâen meâl-i beyt ile böyle hâne-i ezhân-ı ihvân-ı safâya sipâriş ve ihâle olundı.
Ey şeyh-i pâk-dâmen mazûr dâr mâ-râ
Estagfirullâhe’l-gafûra kemâ fühime min tesvîdîhâzâ ke’l-urcûni’l-mehcûri mine’l-i’tirâzi ve mâ erâdtühû ve hüve alîmün bi-zâti’s-sudûr. Eser-i hâme-i hatâ-câme-i fakîr Müstakîm-zâde-i şikeste-zamîrdür
(Kutlar, Fatma Sabiha (2009). “Arpaemîni-zâde Sâmî’nin ‘Ta’kid’ Örneği Beyti Üzerine”. Turkish Studies . (4/6): 358).
Münâcât
Yâ Râb kalemim mû-yı fenâdan sakla
Tahrîrimi ta‘n-ı süfehâdan sakla
Tevfîkin idüp kanda gidersem bana rehber
Şeh-râh-ı şerîatda hatâdan sakla
(Çifçi, Ömer (hzl.). Fatîn Davud Hâtimetü’l-Eş’âr. http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/Eklenti/10736,metinpdf.pdf.221).
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 26.02.2015Güncelleme Tarihi: 14.11.2020Eserlerinden Örnekler
Hâzır ol bezm-i mükâfâta eyâ mest-i gurûr mısrâın sânî-i mezkûra evvel kıldılar. Şâir-i mâhir tevbekâr olup tarh-ı meclisden sonra bu beyti bir gazel olmak üzre itmâm murâd eyledikde ıstılâha mebnî ve muakkad olmakla güft-gûya salâhiyyeti olup (el-ma'nî fi’l-batn) meseline mevrid olu[r] ihtimâliyle terbiye ve iki sakîmden nüsha-i ûlâyı evlâ görüp gazeli itmâm ü inhâ eylediler.“Seng-i siyeh” nüshası yokdur diyü tasvîr-i bezm-i safâ eylemiş idi. Istılâh bu ola ki “seng-i sebû” izâfetle “her zarfın sütresi” ve “şeyinmâ bihi’-hıfz-ı dehânı” makâmında zebân-zeddir. Hattâ milletân-ı Hindistân bâlâ-yı sebûya îstâde kıldıkları hacer-pâreye “güheriyinçi” lafz-ı Çagatayîsini ıtlâk ederler. Pes “seng-i sebû” ile “penbe-i mînâ”dan be-her-dü “sedd-i dehen-i evânî” olunmagla miyânlarında tenâsüb-i teşâkül peydâdır. Ve bu ıstılâhlarını ehl-i Fürs bu beyt ile istişhâd ederler:
Nemen sebû-keş-i în deyr-i Zend-sûzem u bes / Besâ serâ ki der-ân kâr-hâne seng-i sebûst
ve “seng”, mutlakâ “girân-ser” ve “penbe” dahı zıddı olan “sebük-ser” ve “sebük-rûh” meâlinde istimâl kâidesine mebnî niçe mefâhîm, âsân-ı tefhîminim kân-ı takrîr ü terkîmi zuhûrına binâen meâl-i beyt ile böyle hâne-i ezhân-ı ihvân-ı safâya sipâriş ve ihâle olundı.
Ey şeyh-i pâk-dâmen mazûr dâr mâ-râ
Estagfirullâhe’l-gafûra kemâ fühime min tesvîdîhâzâ ke’l-urcûni’l-mehcûri mine’l-i’tirâzi ve mâ erâdtühû ve hüve alîmün bi-zâti’s-sudûr. Eser-i hâme-i hatâ-câme-i fakîr Müstakîm-zâde-i şikeste-zamîrdür
(Kutlar, Fatma Sabiha (2009). “Arpaemîni-zâde Sâmî’nin ‘Ta’kid’ Örneği Beyti Üzerine”. Turkish Studies . (4/6): 358).
Münâcât
Yâ Râb kalemim mû-yı fenâdan sakla
Tahrîrimi ta‘n-ı süfehâdan sakla
Tevfîkin idüp kanda gidersem bana rehber
Şeh-râh-ı şerîatda hatâdan sakla
(Çifçi, Ömer (hzl.). Fatîn Davud Hâtimetü’l-Eş’âr. http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/Eklenti/10736,metinpdf.pdf.221).
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 14.11.2020Eserlerinden Örnekler
Hâzır ol bezm-i mükâfâta eyâ mest-i gurûr mısrâın sânî-i mezkûra evvel kıldılar. Şâir-i mâhir tevbekâr olup tarh-ı meclisden sonra bu beyti bir gazel olmak üzre itmâm murâd eyledikde ıstılâha mebnî ve muakkad olmakla güft-gûya salâhiyyeti olup (el-ma'nî fi’l-batn) meseline mevrid olu[r] ihtimâliyle terbiye ve iki sakîmden nüsha-i ûlâyı evlâ görüp gazeli itmâm ü inhâ eylediler.“Seng-i siyeh” nüshası yokdur diyü tasvîr-i bezm-i safâ eylemiş idi. Istılâh bu ola ki “seng-i sebû” izâfetle “her zarfın sütresi” ve “şeyinmâ bihi’-hıfz-ı dehânı” makâmında zebân-zeddir. Hattâ milletân-ı Hindistân bâlâ-yı sebûya îstâde kıldıkları hacer-pâreye “güheriyinçi” lafz-ı Çagatayîsini ıtlâk ederler. Pes “seng-i sebû” ile “penbe-i mînâ”dan be-her-dü “sedd-i dehen-i evânî” olunmagla miyânlarında tenâsüb-i teşâkül peydâdır. Ve bu ıstılâhlarını ehl-i Fürs bu beyt ile istişhâd ederler:
Nemen sebû-keş-i în deyr-i Zend-sûzem u bes / Besâ serâ ki der-ân kâr-hâne seng-i sebûst
ve “seng”, mutlakâ “girân-ser” ve “penbe” dahı zıddı olan “sebük-ser” ve “sebük-rûh” meâlinde istimâl kâidesine mebnî niçe mefâhîm, âsân-ı tefhîminim kân-ı takrîr ü terkîmi zuhûrına binâen meâl-i beyt ile böyle hâne-i ezhân-ı ihvân-ı safâya sipâriş ve ihâle olundı.
Ey şeyh-i pâk-dâmen mazûr dâr mâ-râ
Estagfirullâhe’l-gafûra kemâ fühime min tesvîdîhâzâ ke’l-urcûni’l-mehcûri mine’l-i’tirâzi ve mâ erâdtühû ve hüve alîmün bi-zâti’s-sudûr. Eser-i hâme-i hatâ-câme-i fakîr Müstakîm-zâde-i şikeste-zamîrdür
(Kutlar, Fatma Sabiha (2009). “Arpaemîni-zâde Sâmî’nin ‘Ta’kid’ Örneği Beyti Üzerine”. Turkish Studies . (4/6): 358).
Münâcât
Yâ Râb kalemim mû-yı fenâdan sakla
Tahrîrimi ta‘n-ı süfehâdan sakla
Tevfîkin idüp kanda gidersem bana rehber
Şeh-râh-ı şerîatda hatâdan sakla
(Çifçi, Ömer (hzl.). Fatîn Davud Hâtimetü’l-Eş’âr. http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/Eklenti/10736,metinpdf.pdf.221).
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Hâzır ol bezm-i mükâfâta eyâ mest-i gurûr mısrâın sânî-i mezkûra evvel kıldılar. Şâir-i mâhir tevbekâr olup tarh-ı meclisden sonra bu beyti bir gazel olmak üzre itmâm murâd eyledikde ıstılâha mebnî ve muakkad olmakla güft-gûya salâhiyyeti olup (el-ma'nî fi’l-batn) meseline mevrid olu[r] ihtimâliyle terbiye ve iki sakîmden nüsha-i ûlâyı evlâ görüp gazeli itmâm ü inhâ eylediler.“Seng-i siyeh” nüshası yokdur diyü tasvîr-i bezm-i safâ eylemiş idi. Istılâh bu ola ki “seng-i sebû” izâfetle “her zarfın sütresi” ve “şeyinmâ bihi’-hıfz-ı dehânı” makâmında zebân-zeddir. Hattâ milletân-ı Hindistân bâlâ-yı sebûya îstâde kıldıkları hacer-pâreye “güheriyinçi” lafz-ı Çagatayîsini ıtlâk ederler. Pes “seng-i sebû” ile “penbe-i mînâ”dan be-her-dü “sedd-i dehen-i evânî” olunmagla miyânlarında tenâsüb-i teşâkül peydâdır. Ve bu ıstılâhlarını ehl-i Fürs bu beyt ile istişhâd ederler:
Nemen sebû-keş-i în deyr-i Zend-sûzem u bes / Besâ serâ ki der-ân kâr-hâne seng-i sebûst
ve “seng”, mutlakâ “girân-ser” ve “penbe” dahı zıddı olan “sebük-ser” ve “sebük-rûh” meâlinde istimâl kâidesine mebnî niçe mefâhîm, âsân-ı tefhîminim kân-ı takrîr ü terkîmi zuhûrına binâen meâl-i beyt ile böyle hâne-i ezhân-ı ihvân-ı safâya sipâriş ve ihâle olundı.
Ey şeyh-i pâk-dâmen mazûr dâr mâ-râ
Estagfirullâhe’l-gafûra kemâ fühime min tesvîdîhâzâ ke’l-urcûni’l-mehcûri mine’l-i’tirâzi ve mâ erâdtühû ve hüve alîmün bi-zâti’s-sudûr. Eser-i hâme-i hatâ-câme-i fakîr Müstakîm-zâde-i şikeste-zamîrdür
(Kutlar, Fatma Sabiha (2009). “Arpaemîni-zâde Sâmî’nin ‘Ta’kid’ Örneği Beyti Üzerine”. Turkish Studies . (4/6): 358).
Münâcât
Yâ Râb kalemim mû-yı fenâdan sakla
Tahrîrimi ta‘n-ı süfehâdan sakla
Tevfîkin idüp kanda gidersem bana rehber
Şeh-râh-ı şerîatda hatâdan sakla
(Çifçi, Ömer (hzl.). Fatîn Davud Hâtimetü’l-Eş’âr. http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/Eklenti/10736,metinpdf.pdf.221).
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | RÂSİH, Mehmed | d. ? - ö. 1768 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | YÜMNÎ, Ayas Paşa-zâde | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | TARZÎ, Tarzî Mehmed Efendi | d. ? - ö. 1661-62 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | MA'RİFÎ, Muhammed, Fethu’l-Ma'ârif | d. 1719-20 - ö. 1824 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | NECÎBÂ (NECÎB), Eşref-zâde Seyyid Hacı Abdülkadir Necîb Efendi | d. 1703-04 - ö. 30 Ocak 1788 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
6 | İSÂM, Mustafa İsâmeddin Efendi | d. ? - ö. 1788-89 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
7 | HÂLİS İSMÂİL DEDE | d. ? - ö. 1788-89 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | DÂNİŞ/DÂNİŞÎ, Ali Dede | d. ? - ö. 1683 | Meslek | Görüntüle |
9 | SAMTÎ | d. ? - ö. 1631 | Meslek | Görüntüle |
10 | MURÂDÎ, Şeyh, İstanbullu | d. 1800 - ö. 1839 ds. | Meslek | Görüntüle |
11 | RÂZÎ, Yazıcı Abdullah Efendi-zâde Abdüllatif Râzî Efendi | d. ? - ö. 1733-34 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
12 | FÂHİM, Kahraman Ağa-zâde Fâhim Efendi | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
13 | NÂFİ', Kazâbâdî Ahmed Efendi-zâde Mehmed Efendi | d. ? - ö. Mart-Nisan 1769 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | ZABİT, Nebi Efendi | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
15 | SİNÂN | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
16 | SADIKÎ, Seyyid Ataullah Efendi | d. ? - ö. 1680 | Madde Adı | Görüntüle |