Madde Detay
SÂNİÎ, Attar-zâde Mehmed Sâniî Çelebi
(d. ?/? - ö. 993/1585)
divan Şiiri
(Divan/Yazılı Edebiyat / 16. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
16. asır tabip şairlerinden Sâniî, Attar Ahmed’in oğludur. Asıl adı Mehmed’dir. Edirne'de doğdu. Attar-zâde diye şöhret buldu. Medrese yoluyla dini ve edebî öğreniminden sonra tıp tahsili yaptı. İstanbul’da Saraçhane başında bir dükkan açarak hekimlik yaptı. Burada kendi tertip ettiği macun ve ilaçları yaparak geçimini sağladı (Sungurhan 2014: 104). Gururlu bir adamdı. Hekimlikte İbni Sînâ olduğuna, şairlikte eşinin bulunmadığına inanırdı. Dükkanı entellektüel insanların toplandığı bir mekandı. Hekimliğin yanında kimya ile uğraşırken tedbirsizlikten bir patlama oldu, dişleri döküldü, devamında hastalanarak vefat etti (Sungurhan 2014: 453, Kurdoğlu 1967: 143-144). Vefat tarihi 993/1585’tir. Vefat tarihi Hasan Çelebi'de 990/1582 olarak kayıtlıdır. Peremeci şairin ölüm tarihini 953 / 1546 olarak vermektedir. (Kurdoğlu 1967: 143-144, Canım 1995: 186).
Latifî Edirne'den yetişen, genç bir Sanii'den söz edip Farsça ve Türkçe şiirleri olduğundan bahs ederek inşadaki yeteneğini över. Buradan Latifî'nin şairi genç yaşta tanıdığı anlaşılıyor (Canım : 2000: 350). Bazı kaynaklar Saniî'nin biyografisinin kaynakları arasında Ahdî Tezkiresini gösteriyorlarsa da basılı metinde şair bulunmamaktadır.
Kaynakça
Canım, Rıdvan (1995). Edirne Şairleri. Ankara: Akçağ Yay.
Canım, Rıdvan (hzl.) (2000). Tezkiretü'ş-Şuara ve Tabsıratü'n-Nüzemâ. Ankara: AKM Yay.
İsen, Mustafa (hzl.)(1990). Latifî Tezkiresi. Ankara: KB Yay.
Kayabaşı, Bekir (hzl.)(1996). Kafzade Faizî'nin Zübdetü’l-Eşârı. Doktora Tezi. Malatya: İnönü Üniversitesi.
Kurdoğlu, Veli Behçet. (1967). Şâir Tabibler. İstanbul: Baha Matbaası.
Kazancıgil, Ratip (hzl.). (1996) Riyâz-ı Belde-i Edirne, Bâdî Ahmed. İstanbul. Edirne. Türk Kütüphaneciler Derneği Yay.
Sungurhan, Aysun. Beyanî-Tezkiretü’ş-Şuara. ekitap.kulturturizm.gov.tr. [01.01.2014].
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. İSMAİL HAKKI AKSOYAKYayın Tarihi: 10.07.2014Güncelleme Tarihi: 04.12.2020Eserlerinden Örnekler
Şehâ la’l-i lebin devrinde hemdem âşık-ı şeydâ
Gezer hum-hâne-i mihnetde rüsvâ vü tek ü tenhâ
Çürütdü nakd-i cânı bâde-i aşka dil-i rüsvâ
Humâr-ı gussayı def’e yetişir bâde-i sahbâ
Elâ yâ eyyühe’s-sâkî edir ke’sen ve nâvilhâ
Bahâr oldu açıldı gonça-i gülşen temâşâ kıl
Yiter künc-i belâda aglayup bahtun şeb-âsâ kıl
Çemen bezminde dâim merdümün câm-ı musaffâ kıl
Yetiş ayş u tarab esbâbını cümle müheyyâ kıl
Elâ yâ eyyühe’s-sâkî edir ke’sen ve nâvilhâ
Hasûdu uydurup yanınca dilber gitdi sahrâya
Dikince kaldı uşşâkın gözü ardınca ol aya
Dirîgâ kalmadı bir kez nazar asla bu şeydâya
Gubâr-ı gam helâk etti meded kıl câm-ı sahbâya
Elâ yâ eyyühe’s-sâkî edir ke’sen ve nâvilhâ
Bugün bir işreti var gülşen-i mecliste hûbânın
Piyâle nûş ederler dem-be-dem ragmına devrânın
Cihânı na’ra-i yâhûsu tutdu ehl-i irfânın
Budur hum-hâneler içre dilinde virdi mestânın
Elâ yâ eyyühe’s-sâkî edir ke’sen ve nâvilhâ
Açıldı goncalar işret demidir şimdi rindâne
Piyâle lâle-i hamrâ çemenzâr oldu mey-hâne
Salâ et Sâniî şimden girü var ehl-i irfâna
Sürâhî dir sadâ ile olup meclisde mestâne
Elâ yâ eyyühe’s-sâkî edir ke’sen ve nâvilhâ
(Canım, Rıdvan (1995). Edirne Şairleri. Ankara: Akçağ Yay. 186.)
***
Zeyn olup berg-i semenle hatt-ı reyhânın senin
Bir çukur bostândır çâh-ı zenehdânın senin
(Kurdoğlu, Veli Behçet (1967). Şâir Tabibler. İstanbul: Baha Matbaası. 143.)
***
Ne var sen bağrımın yaşın gözetsen sûfi peymânın
Kişinin dost başına bakar düşmen ayagına
(Canım, Rıdvan (1995). Edirne Şairleri. Ankara: Akçağ Yay. 187.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 10.07.2014Güncelleme Tarihi: 04.12.2020Eserlerinden Örnekler
Şehâ la’l-i lebin devrinde hemdem âşık-ı şeydâ
Gezer hum-hâne-i mihnetde rüsvâ vü tek ü tenhâ
Çürütdü nakd-i cânı bâde-i aşka dil-i rüsvâ
Humâr-ı gussayı def’e yetişir bâde-i sahbâ
Elâ yâ eyyühe’s-sâkî edir ke’sen ve nâvilhâ
Bahâr oldu açıldı gonça-i gülşen temâşâ kıl
Yiter künc-i belâda aglayup bahtun şeb-âsâ kıl
Çemen bezminde dâim merdümün câm-ı musaffâ kıl
Yetiş ayş u tarab esbâbını cümle müheyyâ kıl
Elâ yâ eyyühe’s-sâkî edir ke’sen ve nâvilhâ
Hasûdu uydurup yanınca dilber gitdi sahrâya
Dikince kaldı uşşâkın gözü ardınca ol aya
Dirîgâ kalmadı bir kez nazar asla bu şeydâya
Gubâr-ı gam helâk etti meded kıl câm-ı sahbâya
Elâ yâ eyyühe’s-sâkî edir ke’sen ve nâvilhâ
Bugün bir işreti var gülşen-i mecliste hûbânın
Piyâle nûş ederler dem-be-dem ragmına devrânın
Cihânı na’ra-i yâhûsu tutdu ehl-i irfânın
Budur hum-hâneler içre dilinde virdi mestânın
Elâ yâ eyyühe’s-sâkî edir ke’sen ve nâvilhâ
Açıldı goncalar işret demidir şimdi rindâne
Piyâle lâle-i hamrâ çemenzâr oldu mey-hâne
Salâ et Sâniî şimden girü var ehl-i irfâna
Sürâhî dir sadâ ile olup meclisde mestâne
Elâ yâ eyyühe’s-sâkî edir ke’sen ve nâvilhâ
(Canım, Rıdvan (1995). Edirne Şairleri. Ankara: Akçağ Yay. 186.)
***
Zeyn olup berg-i semenle hatt-ı reyhânın senin
Bir çukur bostândır çâh-ı zenehdânın senin
(Kurdoğlu, Veli Behçet (1967). Şâir Tabibler. İstanbul: Baha Matbaası. 143.)
***
Ne var sen bağrımın yaşın gözetsen sûfi peymânın
Kişinin dost başına bakar düşmen ayagına
(Canım, Rıdvan (1995). Edirne Şairleri. Ankara: Akçağ Yay. 187.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 04.12.2020Eserlerinden Örnekler
Şehâ la’l-i lebin devrinde hemdem âşık-ı şeydâ
Gezer hum-hâne-i mihnetde rüsvâ vü tek ü tenhâ
Çürütdü nakd-i cânı bâde-i aşka dil-i rüsvâ
Humâr-ı gussayı def’e yetişir bâde-i sahbâ
Elâ yâ eyyühe’s-sâkî edir ke’sen ve nâvilhâ
Bahâr oldu açıldı gonça-i gülşen temâşâ kıl
Yiter künc-i belâda aglayup bahtun şeb-âsâ kıl
Çemen bezminde dâim merdümün câm-ı musaffâ kıl
Yetiş ayş u tarab esbâbını cümle müheyyâ kıl
Elâ yâ eyyühe’s-sâkî edir ke’sen ve nâvilhâ
Hasûdu uydurup yanınca dilber gitdi sahrâya
Dikince kaldı uşşâkın gözü ardınca ol aya
Dirîgâ kalmadı bir kez nazar asla bu şeydâya
Gubâr-ı gam helâk etti meded kıl câm-ı sahbâya
Elâ yâ eyyühe’s-sâkî edir ke’sen ve nâvilhâ
Bugün bir işreti var gülşen-i mecliste hûbânın
Piyâle nûş ederler dem-be-dem ragmına devrânın
Cihânı na’ra-i yâhûsu tutdu ehl-i irfânın
Budur hum-hâneler içre dilinde virdi mestânın
Elâ yâ eyyühe’s-sâkî edir ke’sen ve nâvilhâ
Açıldı goncalar işret demidir şimdi rindâne
Piyâle lâle-i hamrâ çemenzâr oldu mey-hâne
Salâ et Sâniî şimden girü var ehl-i irfâna
Sürâhî dir sadâ ile olup meclisde mestâne
Elâ yâ eyyühe’s-sâkî edir ke’sen ve nâvilhâ
(Canım, Rıdvan (1995). Edirne Şairleri. Ankara: Akçağ Yay. 186.)
***
Zeyn olup berg-i semenle hatt-ı reyhânın senin
Bir çukur bostândır çâh-ı zenehdânın senin
(Kurdoğlu, Veli Behçet (1967). Şâir Tabibler. İstanbul: Baha Matbaası. 143.)
***
Ne var sen bağrımın yaşın gözetsen sûfi peymânın
Kişinin dost başına bakar düşmen ayagına
(Canım, Rıdvan (1995). Edirne Şairleri. Ankara: Akçağ Yay. 187.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Şehâ la’l-i lebin devrinde hemdem âşık-ı şeydâ
Gezer hum-hâne-i mihnetde rüsvâ vü tek ü tenhâ
Çürütdü nakd-i cânı bâde-i aşka dil-i rüsvâ
Humâr-ı gussayı def’e yetişir bâde-i sahbâ
Elâ yâ eyyühe’s-sâkî edir ke’sen ve nâvilhâ
Bahâr oldu açıldı gonça-i gülşen temâşâ kıl
Yiter künc-i belâda aglayup bahtun şeb-âsâ kıl
Çemen bezminde dâim merdümün câm-ı musaffâ kıl
Yetiş ayş u tarab esbâbını cümle müheyyâ kıl
Elâ yâ eyyühe’s-sâkî edir ke’sen ve nâvilhâ
Hasûdu uydurup yanınca dilber gitdi sahrâya
Dikince kaldı uşşâkın gözü ardınca ol aya
Dirîgâ kalmadı bir kez nazar asla bu şeydâya
Gubâr-ı gam helâk etti meded kıl câm-ı sahbâya
Elâ yâ eyyühe’s-sâkî edir ke’sen ve nâvilhâ
Bugün bir işreti var gülşen-i mecliste hûbânın
Piyâle nûş ederler dem-be-dem ragmına devrânın
Cihânı na’ra-i yâhûsu tutdu ehl-i irfânın
Budur hum-hâneler içre dilinde virdi mestânın
Elâ yâ eyyühe’s-sâkî edir ke’sen ve nâvilhâ
Açıldı goncalar işret demidir şimdi rindâne
Piyâle lâle-i hamrâ çemenzâr oldu mey-hâne
Salâ et Sâniî şimden girü var ehl-i irfâna
Sürâhî dir sadâ ile olup meclisde mestâne
Elâ yâ eyyühe’s-sâkî edir ke’sen ve nâvilhâ
(Canım, Rıdvan (1995). Edirne Şairleri. Ankara: Akçağ Yay. 186.)
***
Zeyn olup berg-i semenle hatt-ı reyhânın senin
Bir çukur bostândır çâh-ı zenehdânın senin
(Kurdoğlu, Veli Behçet (1967). Şâir Tabibler. İstanbul: Baha Matbaası. 143.)
***
Ne var sen bağrımın yaşın gözetsen sûfi peymânın
Kişinin dost başına bakar düşmen ayagına
(Canım, Rıdvan (1995). Edirne Şairleri. Ankara: Akçağ Yay. 187.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | NÜHÜFT/VÂZIH, Mustafa | d. ? - ö. 1877 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | GÜFTÎ, Mustafa Çelebi | d. ? - ö. 1651-52 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | HAKKI, Hakkı Bey, Edirneli | d. ? - ö. 1904 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | SELÂMÎ, Mustafa (İznikli) | d. ? - ö. 1585 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
5 | AZMÎ, Mustafa Azmî Efendi | d. ? - ö. 1585 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
6 | CEVRÎ, Harrat-zâde İbrahim Cevrî | d. ? - ö. 1585 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
7 | ALİ, Acem Ali Çelebi | d. ? - ö. 1688-89 | Meslek | Görüntüle |
8 | ŞİFAYÎ, Şeyh Muhammed Şifâyî Efendi | d. 1605/1606 - ö. Ocak-Şubat 1673 | Meslek | Görüntüle |
9 | ŞİFÂÎ, Ahmed Şaban Şifâî Efendi | d. ? - ö. 1704-05 | Meslek | Görüntüle |
10 | GAZÂLÎ, Deli Birader | d. ? - ö. 1534/36 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
11 | KÂBİLÎ | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
12 | EMÂNÎ | d. ? - ö. 1590/91 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
13 | HÜSEYİN, Müftî-zâde | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
14 | FAKÎRÎ, Şeyh Mehmed Fakîrî Efendi | d. ? - ö. 1639-40 | Madde Adı | Görüntüle |
15 | MEYLÎ, Kumsı-zâde | d. ? - ö. 1611-1612 veya 1613 | Madde Adı | Görüntüle |