Madde Detay
RİŞTUNİ, Karekin
(d. ?/1840 - ö. ?/1879)
Ermeni tiyatro oyuncusu ve oyun yazarı
(Divan/Yazılı Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Romanya’da doğmuş, küçük yaşlarda İstanbul’a gelip Ermeni Hastahanesi Mektebi’nde eğitim görmüştür. 1858’den 1860 yılına dek Romanya’da öğretmenlik görevini yürüten Riştuni yine İstanbul’a gelmiş ve bir süre bir eczanede katiplik yapmıştır. Bu sıralarda tiyatroya ilgi duymuş ve 1965’te Güllü Agop’un tiyatrosuna katılmıştır. Bu alanda oldukça yetenekli olan aktör ve yazar kısa zamanda iyi bir komedyen olarak meşhur olmuştur. 1876’da hastalanan Riştuni bu hâlde iken 1877’deki tiyatro turnesine katılmış ve Selanik’te durumu daha da ağırlaşınca yatağa düşmüştür. 1879’da vefat etmiştir (Dabağyan 2012: 325-326).
Riştuni’nin
yazdığı Köse Kahyâ operası 1875’te Beyoğlu’ndaki Fransız Tiyatrosu’nda
sahnelendikten hemen sonra Basiret Matbaası tarafından basılmıştır. Levon Panos
Dabağyan yazarın diğer eserlerini şöyle sıralar: Sarhoşun Şarkısı, Fena
Zaman, Kağıt Yakalıklı Aşk, Niks Niks!, Askerin Kaybı, Altı Buçuk Göbekten
Miras Kalan Sandık (2012: 326). Metin And, Dabağyan’ın saydıkları dışında
Riştuni’ye ait iki eserden daha bahseder: Gram – Pimpampoli, Dört Yüz Frank
(1970: 134).
Kaynakça
And,
Metin. (1970). 100 Soruda Türk Tiyatrosu
Tarihi. İstanbul: Gerçek Yay.
Dabağyan,
Levon Panos. (2012). Sanat Dünyamızda Ermeniler. İstanbul: Yedirenk
Yay.
Riştuni.
(1292). Köse Kahyâ. İstanbul: Basîret Matba‘ası.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: Murat AslanYayın Tarihi: Güncelleme Tarihi: 18.05.2022Eserlerinden Örnekler
Köse Kahyâ Operasından
Umûm:
Hamd olsun
gördük şü mübârek günü
Tebrîk
idelim Kahyâ ile Gül’ü
Birbirlerinin
hayrını görsünler
Hayırlı
evlâd sâhibi olsunlar
Bayram: Oğlum
sen de du‘â itsen a. Daha Gül’ü alırım ümîdinde mi bulunursun? Baksan a iş işden
geçdi. Kahyâ’yı zorla evlendiriyorlar. Artık bundan ötesi kaldı mı ya?
İbiş: Âh
baba! Öyle sermestim ki idrâk itmezim dünyâ nedir, nasıl du‘â ideyim. Ben
içimden beddu‘â idiyorum. Sağlıkla bu köye gelmiye idim. Ayağım kırılaydı da bu
dağdan geçmiye idim. Gözüm kör olaydı da bu günleri görmiye idim. Ağzım
kuruyaydı da o helvayı yemiye idim. Daha hangi bir derdimi anladayım. Vâkı‘â
vücûdumda bir ağrı duymuyorum. Hamd olsun turp gibiyim ama gâlibâ Mecnûn gibi
mezara gireceğim.
Bayram: Oğlum
ben sana artık burada durmayalım didim de sen yok mutlaka düğünü görmeyince
şuradan şuraya gitmem didin.
İbiş: Yine
gitmem zâhir! Nikâhı gözümle görmeyince yerimden kımıldamam. Ben anlıyorum
bunun sonunda mutlaka bir pürüz çıkacak. Hiç zorla adam karı alır mı? Kahyâ bana
yemîn itdi. Gül’ü almayacağına söz virdi.
Bayram: Söz
virmiş de niye alıyor ya? Oğlum dünyanın işine ‘akıl sır irmez. Karı bahsi
bulgur gibi hem çok su kaldırır hem karışdırdıkça … ‘Aklını başına topla İbiş!
Erkek kısmı çabuk tuzağa düşer. Ne bilirsin belki herifin ‘aklını çaldılar.
Zâten Köse didiğin âdem bir dalda durmaz herifin birisidir. Sıkıyı görünce
yumuşamışdır.
İbrâhim: Bari
şu sevdiğin kız da güzel olsa yüreğim yanmaz be! Tenbel tenbel evde otura otura
güneş yüzü görmediğinden yüzü elleri kar gibi beyaz kalmış. Senin kız dediğin
yanık pişkin kayış gibi olmalı.
İbiş: Öyle
de şehir kibârları esmer kızlara niçün i‘tibâr etmiyorlar?
İbrâhim: Anlar
karıyı bizim gibi çalışdırmak içün almaz ‘âdetâ ev eşyâsı gibi ziynet olsun
diye alırlar. Hamd olsun bizim eşyâmız bir kandil ile bir pösteki iki çanakdan
‘ibâretdir (Riştuni 1292: 76-79).
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: Güncelleme Tarihi: 18.05.2022Eserlerinden Örnekler
Köse Kahyâ Operasından
Umûm:
Hamd olsun
gördük şü mübârek günü
Tebrîk
idelim Kahyâ ile Gül’ü
Birbirlerinin
hayrını görsünler
Hayırlı
evlâd sâhibi olsunlar
Bayram: Oğlum
sen de du‘â itsen a. Daha Gül’ü alırım ümîdinde mi bulunursun? Baksan a iş işden
geçdi. Kahyâ’yı zorla evlendiriyorlar. Artık bundan ötesi kaldı mı ya?
İbiş: Âh
baba! Öyle sermestim ki idrâk itmezim dünyâ nedir, nasıl du‘â ideyim. Ben
içimden beddu‘â idiyorum. Sağlıkla bu köye gelmiye idim. Ayağım kırılaydı da bu
dağdan geçmiye idim. Gözüm kör olaydı da bu günleri görmiye idim. Ağzım
kuruyaydı da o helvayı yemiye idim. Daha hangi bir derdimi anladayım. Vâkı‘â
vücûdumda bir ağrı duymuyorum. Hamd olsun turp gibiyim ama gâlibâ Mecnûn gibi
mezara gireceğim.
Bayram: Oğlum
ben sana artık burada durmayalım didim de sen yok mutlaka düğünü görmeyince
şuradan şuraya gitmem didin.
İbiş: Yine
gitmem zâhir! Nikâhı gözümle görmeyince yerimden kımıldamam. Ben anlıyorum
bunun sonunda mutlaka bir pürüz çıkacak. Hiç zorla adam karı alır mı? Kahyâ bana
yemîn itdi. Gül’ü almayacağına söz virdi.
Bayram: Söz
virmiş de niye alıyor ya? Oğlum dünyanın işine ‘akıl sır irmez. Karı bahsi
bulgur gibi hem çok su kaldırır hem karışdırdıkça … ‘Aklını başına topla İbiş!
Erkek kısmı çabuk tuzağa düşer. Ne bilirsin belki herifin ‘aklını çaldılar.
Zâten Köse didiğin âdem bir dalda durmaz herifin birisidir. Sıkıyı görünce
yumuşamışdır.
İbrâhim: Bari
şu sevdiğin kız da güzel olsa yüreğim yanmaz be! Tenbel tenbel evde otura otura
güneş yüzü görmediğinden yüzü elleri kar gibi beyaz kalmış. Senin kız dediğin
yanık pişkin kayış gibi olmalı.
İbiş: Öyle
de şehir kibârları esmer kızlara niçün i‘tibâr etmiyorlar?
İbrâhim: Anlar
karıyı bizim gibi çalışdırmak içün almaz ‘âdetâ ev eşyâsı gibi ziynet olsun
diye alırlar. Hamd olsun bizim eşyâmız bir kandil ile bir pösteki iki çanakdan
‘ibâretdir (Riştuni 1292: 76-79).
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 18.05.2022Eserlerinden Örnekler
Köse Kahyâ Operasından
Umûm:
Hamd olsun
gördük şü mübârek günü
Tebrîk
idelim Kahyâ ile Gül’ü
Birbirlerinin
hayrını görsünler
Hayırlı
evlâd sâhibi olsunlar
Bayram: Oğlum
sen de du‘â itsen a. Daha Gül’ü alırım ümîdinde mi bulunursun? Baksan a iş işden
geçdi. Kahyâ’yı zorla evlendiriyorlar. Artık bundan ötesi kaldı mı ya?
İbiş: Âh
baba! Öyle sermestim ki idrâk itmezim dünyâ nedir, nasıl du‘â ideyim. Ben
içimden beddu‘â idiyorum. Sağlıkla bu köye gelmiye idim. Ayağım kırılaydı da bu
dağdan geçmiye idim. Gözüm kör olaydı da bu günleri görmiye idim. Ağzım
kuruyaydı da o helvayı yemiye idim. Daha hangi bir derdimi anladayım. Vâkı‘â
vücûdumda bir ağrı duymuyorum. Hamd olsun turp gibiyim ama gâlibâ Mecnûn gibi
mezara gireceğim.
Bayram: Oğlum
ben sana artık burada durmayalım didim de sen yok mutlaka düğünü görmeyince
şuradan şuraya gitmem didin.
İbiş: Yine
gitmem zâhir! Nikâhı gözümle görmeyince yerimden kımıldamam. Ben anlıyorum
bunun sonunda mutlaka bir pürüz çıkacak. Hiç zorla adam karı alır mı? Kahyâ bana
yemîn itdi. Gül’ü almayacağına söz virdi.
Bayram: Söz
virmiş de niye alıyor ya? Oğlum dünyanın işine ‘akıl sır irmez. Karı bahsi
bulgur gibi hem çok su kaldırır hem karışdırdıkça … ‘Aklını başına topla İbiş!
Erkek kısmı çabuk tuzağa düşer. Ne bilirsin belki herifin ‘aklını çaldılar.
Zâten Köse didiğin âdem bir dalda durmaz herifin birisidir. Sıkıyı görünce
yumuşamışdır.
İbrâhim: Bari
şu sevdiğin kız da güzel olsa yüreğim yanmaz be! Tenbel tenbel evde otura otura
güneş yüzü görmediğinden yüzü elleri kar gibi beyaz kalmış. Senin kız dediğin
yanık pişkin kayış gibi olmalı.
İbiş: Öyle
de şehir kibârları esmer kızlara niçün i‘tibâr etmiyorlar?
İbrâhim: Anlar
karıyı bizim gibi çalışdırmak içün almaz ‘âdetâ ev eşyâsı gibi ziynet olsun
diye alırlar. Hamd olsun bizim eşyâmız bir kandil ile bir pösteki iki çanakdan
‘ibâretdir (Riştuni 1292: 76-79).
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Köse Kahyâ Operasından
Umûm:
Hamd olsun
gördük şü mübârek günü
Tebrîk
idelim Kahyâ ile Gül’ü
Birbirlerinin
hayrını görsünler
Hayırlı
evlâd sâhibi olsunlar
Bayram: Oğlum
sen de du‘â itsen a. Daha Gül’ü alırım ümîdinde mi bulunursun? Baksan a iş işden
geçdi. Kahyâ’yı zorla evlendiriyorlar. Artık bundan ötesi kaldı mı ya?
İbiş: Âh
baba! Öyle sermestim ki idrâk itmezim dünyâ nedir, nasıl du‘â ideyim. Ben
içimden beddu‘â idiyorum. Sağlıkla bu köye gelmiye idim. Ayağım kırılaydı da bu
dağdan geçmiye idim. Gözüm kör olaydı da bu günleri görmiye idim. Ağzım
kuruyaydı da o helvayı yemiye idim. Daha hangi bir derdimi anladayım. Vâkı‘â
vücûdumda bir ağrı duymuyorum. Hamd olsun turp gibiyim ama gâlibâ Mecnûn gibi
mezara gireceğim.
Bayram: Oğlum
ben sana artık burada durmayalım didim de sen yok mutlaka düğünü görmeyince
şuradan şuraya gitmem didin.
İbiş: Yine
gitmem zâhir! Nikâhı gözümle görmeyince yerimden kımıldamam. Ben anlıyorum
bunun sonunda mutlaka bir pürüz çıkacak. Hiç zorla adam karı alır mı? Kahyâ bana
yemîn itdi. Gül’ü almayacağına söz virdi.
Bayram: Söz
virmiş de niye alıyor ya? Oğlum dünyanın işine ‘akıl sır irmez. Karı bahsi
bulgur gibi hem çok su kaldırır hem karışdırdıkça … ‘Aklını başına topla İbiş!
Erkek kısmı çabuk tuzağa düşer. Ne bilirsin belki herifin ‘aklını çaldılar.
Zâten Köse didiğin âdem bir dalda durmaz herifin birisidir. Sıkıyı görünce
yumuşamışdır.
İbrâhim: Bari
şu sevdiğin kız da güzel olsa yüreğim yanmaz be! Tenbel tenbel evde otura otura
güneş yüzü görmediğinden yüzü elleri kar gibi beyaz kalmış. Senin kız dediğin
yanık pişkin kayış gibi olmalı.
İbiş: Öyle
de şehir kibârları esmer kızlara niçün i‘tibâr etmiyorlar?
İbrâhim: Anlar
karıyı bizim gibi çalışdırmak içün almaz ‘âdetâ ev eşyâsı gibi ziynet olsun
diye alırlar. Hamd olsun bizim eşyâmız bir kandil ile bir pösteki iki çanakdan
‘ibâretdir (Riştuni 1292: 76-79).
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | KUL HALİL | d. 1840-1850? - ö. 1905-1915? | Doğum Yılı | Görüntüle |
2 | REMZÎ, Dârendeli | d. 1840 - ö. 1879 | Doğum Yılı | Görüntüle |
3 | İBRAHİM HACI GÜLÜ OĞLU | d. 1840 - ö. 1920 | Doğum Yılı | Görüntüle |
4 | BEHCET, Mehmed Behcet Efendi | d. 1828-1829 - ö. 1878-1879 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
5 | ÂKİF | d. 1821 - ö. 1879 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
6 | HAYRÎ, Uryânî-zâde Mehmed Hayrullâh Efendi | d. ? - ö. 1879 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
7 | FERDÎ, Muammer Ferdî | d. 1891 - ö. 1915 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
8 | SÂHİB, Mehmed Rûşen Sâhib Efendi | d. ? - ö. 1839 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
9 | HÂKİM, Dâvud Paşa | d. 1774 - ö. 1851 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
10 | BÂBÜR , Gazi Zahîrüddin Muhammed | d. 14 Şubat 1483 - ö. 26 Aralık 1530 | Madde Adı | Görüntüle |
11 | Mehmed Müfettiş | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
12 | MEHMED ES'AD, Amasyalı | d. 1878 - ö. 1918 | Madde Adı | Görüntüle |