Madde Detay
Sâmiha Ayverdi
(d. 25 Kasım 1905 / ö. 22 Mart 1993)
Yazar, Romancı, Hikâyeci
(Yeni Edebiyat / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Sâmiha Ayverdi, 20. yüzyılın hemen başında, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılış sürecinde, 1905’te, İstanbul’da dünyaya geldi. Bu demektir ki, altı yaşında Trablusgarp, yedi yaşında Balkan, dokuz yaşında I. Dünya Savaşı, on dört yaşında Türk Kurtuluş Savaşı’nı idrak etti, bunlara şahit oldu. Bu bağlamda Ayverdi, bir imparatorluğun çöküşünü çocuk gözleriyle gördüğü gibi, ilk gençliğinde de bu devletin küllerinden doğan yeni bir devletin ayakları üzerinde durma çabalarına şahit oldu. Sâmiha Ayverdi’nin annesi Fatma Meliha Hanım, babası İsmail Hakkı Bey’dir. Annesinin soyu bugün Macaristan topraklarında kendi ismiyle anılan türbede medfun bulunan Gül Baba’ya, babasının soyu ise Ramazanoğullarına dayanmaktadır. Osmanlı mimarisi tarihi üzerine ilk ve en kapsamlı eserlerin müellifi olan Yüksek Mimar Ekrem Hakkı Bey’in kardeşi olan Sâmiha Ayverdi’nin tahsil ve terbiyesi daha ziyade şifahî ve tasavvufî kültüre dayanmaktadır. Bununla beraber o, evvelâ Mahalle Mektebi’ne, ilerleyen yaşlarında ise Süleymaniye Kız Numune Mektebi’ne gitmiş, bu sonuncusundan 1921 yılında mezun olmuştur. Edebiyatın, nesrin pek çok türünde verdiği eserlerinden, mektuplarından, süreli yayınlardaki kalem faaliyetinden çok net görülür ki Ayverdi, asıl donanımını aile çevresinden, özel hocalardan, en önemlisi devrin en müessir mütefekkir-mutasavvıflarından olan Ümm-i Kenan Dergâhı postnişini Kenan Rifaî dairesinden edindiği ilim ve irfan ikliminden sağladı. Ayverdi’nin Dost isimli eseri Kenan Rifaî’nin, kendisi üzerinde nasıl ve ne oranda tesirli olduğunu gösteren anekdotlarla doludur. Kültür Bakanlığı’na bağlı bazı komisyon üyelikleri bir yana bırakılırsa Sâmiha Ayverdi’nin resmî görevi hemen hemen yok gibidir. O, asıl hamlesini kalemiyle ve vakıfçılığıyla, sohbetleriyle yaptı. Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı, İstanbul Fetih Cemiyeti, Türk Ev Kadınları Derneği ve İstanbul Fetih Cemiyeti bünyesinde kurulan Yahya Kemal Enstitüsü başta olmak üzere pek çok sivil teşekkülün kurucuları ya da emektarlarından olan Ayverdi, ömrünün sonuna kadar bu “vâkıf” olma sıfatını taşımış, üniversite gençliğinden ev kadınlarına kadar uzanan geniş bir yelpazede, kendisini toplumun bütün kesimlerine ulaşmaya, etrafını millî-manevî konularda eğitmeye, donatmaya adadı. Çeşitli dernek ve vakıfların, kurum ve kuruluşların, değişik ad ve vesilelerle ödüller verdiği Ayverdi, 22 Mart 1993’te vefat etti. Kabri, manevî Hocası Kenân Rifaî’nin ayak ucunda, Merkezefendi Kabristanı’ndadır.
Ayverdi, her biri tezli olan sekiz romanı, "Mabedde Bir Gece" isimli hikâyesi, gazete ve dergilerdeki yazıları, portre ya da anı-portre kategorisindeki eserleri, biyografik ve otobiyografik metinleri, seyahat türündeki eserleri, hatıra ve mektuplarıyla -şiir ve tiyatro hariç- 20. yüzyıl Türk edebiyatında kendisine bir yer edinir. Sâmiha Ayverdi’nin Türk kültür ve edebiyat kamuoyu karşısına ilk çıkışı 1938 neşir tarihli Aşk Budur isimli romanladır. (Daha sonra bu roman Aşk Bu İmiş başlığıyla neşredilmiştir.) Bu ilk eserden sonra arka arkaya yayımladığı Batmayan Gün (1939), Ateş Ağacı (1941), Yaşayan Ölü (1942), İnsan ve Şeytan (1942), Son Menzil (1943), Yolcu Nereye Gidiyorsun? (1944) ve Mesih Paşa İmamı (1948) isimli romanları ve bunların arasında 1940’ta yayımladığı yukarıda adı geçen hikâyelerinde daima bir motivasyonun insanıdır. Bu motivasyon, insanoğlunun yaratılış gayesi ve hikmetiyle, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan süreçte Türk cemiyetinin, dolayısıyla insanının geçirdiği değişim ve dönüşümdür. Esasen 1870’lerden beri, Türk romancısının en temel mevzuu olan, Batılılaşma süreciyle mâzi-hâl-istikbal yani zaman problemi, değişen zihniyetler, bunların devlet anlayışına, kurumlara, mahalle ve sokağa hatta ev içlerine ve insan uzviyetine olan -daha çok olumsuz- tesirleri Ayverdi romancılığının da temel problematiğidir. Ahmet Midhat Efendi ve Recâizade’den itibaren işlenmeye başlayan, Yakup Kadri, Reşat Nuri, Peyami Safa, Refik Halid, Tanpınar gibi yazarların eserlerinin başlıca konusu olan bu “değişim/dönüşüm meselesi”, Sâmiha Ayverdi’de bir parça farklı bir hâl alır. Diğer yazarlarda Türk cemiyetinin geçirdiği dönüşüm, daha çok sosyolojik bir bakış açısıyla ele alınmış, romancılar toplumsal yaraları daha iyi vermek adına zaman zaman psikolojiyi ihmal edebilmişlerdir. Ayverdi, aldığı tasavvufî eğitim gereği insanı, daima Allah, varlık, hakikat, ruh gibi felsefî, metafizik kavramlar etrafında inceleme, irdeleme, işleme yolunu tutmuştur. İnsan gerçeği, onun romanlarında hemen hemen her defasında ontolojik bir problem olarak işlenmiş, Ayverdi sadece Türk insanının değil, bütün bir insanlığın olaylar ve olgular karşısındaki tepkilerinin temellerine inmek istemiştir. Bu yüzden bu romanlarda kaba bir realizmden ziyade, psikolojik ve metafizik boyutu, sosyolojiye feda edilmemiş bir insan gerçeği söz konusudur. Ayverdi, esasen romancılık iddiasında olan bir yazar da değildir. İlerleyen yaşlarında roman türüne bir daha dönmemesi biraz da bundandır. Ayverdi için önemli olan, iç ve dış sebeplerle, hadiselerin rüzgârıyla köklerinden kopan insanı uyarmak, irkiltmektir. Ayverdi’nin, temel mevzuu olan “insan ve cemiyet” meselesini roman formunda da irdelemesi, sadece romanın imkânlarından yararlanmak içindir. Zira roman, psikolojik tahlile, sosyolojik tespitlere, ruhî derinleşmeye, hayatın en ince ayrıntılarını vermeye müsait bir edebî türdür. Onun romanları, genellikle şartların, ailesinin, toplumsal süreçlerin etkisiyle kendisine, yaratıcısına, aile ve muhitine yabancılaşan, uzaklaşan insanın kökünü arayışı ve çok defa buluşu süreçlerini anlatan kurgular barındırır. Zira Sâmiha Ayverdi’nin hayat ve oluş hakkında bir düşüncesi, tezi ve savı vardır ki bu da “vahdet” nazariyesidir. Ona göre insan bu sırdan uzaklaştığı, her şeyin Allah’ın emir ve iradesi dâhilinde vuku bulduğunu unuttuğu an kaybedecektir.
Ayverdi’nin, Türk kültür ve medeniyetini, dilini ve sanatını “tarih bilinci” dairesinden ele aldığı dört eseri vardır: Boğaziçi’nde Tarih (1966), Türk-Rus Münasebetleri ve Muharebeleri (1970), Türk Tarihinde Osmanlı Asırları (1975), Türkiye’nin Ermeni Meselesi (1976). Boğaziçi’nde Tarih, boğaz köyleri ve onların taşıdığı tarihî-manevî doku üzerinden yapılmış bir tarih güzellemesidir. Bu eserde, Türk kültürü ve tarihinin Boğaz’daki estetik ve yaratıcı hamlesi ele alınmış, bazı şahsiyet, eser ve dönemlerin Boğaz’daki akisleri irdelenmiştir.
Sâmiha Ayverdi, bir şair değildir. Bununla birlikte onun bütün mensur eserlerinde kullandığı dil, bütün bu eserleri bir çeşit mensur şiire dönüştürür. Onun Yusufçuk (1946), Hancı (1988) ve Dile Gelen Taş (1999) isimli eserleri işte bu şiirsel nesrin zirveye çıktığı, samimî, sıcak, tasavvufî duyuşların ürünü olan metinlerdir. Ayverdi’nin vefatından sonra yayımlanan eserleri, yazarın sağlığında kitaplaştırmadığı veya kitaplaştırmaya imkân bulamadığı yazılarından, eskizlerinden, notlarından oluşturulmuştur. Aşağıda isimleri ve neşir tarihleri, “Hâtırât” başlığı altında verilecek olan on iki kitap, “Bir buçuk yaşımdan beri hayatımı safha safha hatırlarım. Kendime gelmeye başladığım zaman da, dünyanın sırrını düşünmeye başladım.” diyen Sâmiha Ayverdi’nin hatıralarının, gözlem kabiliyetinin ürünü olan, bu hatırlayış ve gözlemlerin İstanbul Türkçesiyle ifade edildiği metinlerdir. Tam bir İstanbullu olan, ayrıca Türkiye’yi, 20. yüzyıla kadar taşıyan bütün tarihî ve sosyolojik süreçleri çok iyi incelemiş olan Ayverdi, hayatı boyunca gördüğü, tanıştığı, sohbet ettiği ve aralarında yaşadığı insanları, kendi realiteleri içerisinde ele almış; duygular, olgular ve olaylar arasında insanların hâl ve davranışlarını tarih, kültür ve medeniyet perspektifinden yorumlamıştır. Bu yüzden hâtırât türü içerisinde ele alınsa da bu metinler hatırayla tarihin, deneme ile romanın buluştuğu, zaman zaman birbiri yerine geçtiği eklektik metinlerdir. (Meselâ İbrahim Efendi Konağı, roman tadında ve üslûbunda bir hatıra kitabıdır. Zira romana has anekdotlar, epizotlar, tahliller ve tespitler barındırır.) Sâmiha Ayverdi’nin bu on iki kitaba dağılmış hatıraları biraz da Türk-İslâm medeniyetinin hafızasıdır. Bu kitapların dışında yer alan, daha çok deneme üslûbuyla yazılan fakat hatırat özelliği taşıyan -yine Kenan Rifaî’nin anlatıldığı- eser ise Rahmet Kapısı (1985) adını taşır.
Ayverdi’nin iki adet biyografisi vardır. Kenan Rifaî ve Yirminci Asrın Işığında Müslümanlık (1951), yazarın, üç kadın yazarla ortaklaşa kaleme aldığı bir metindir ki burada Ayverdi’nin manevî hocası olan Kenan Rifaî’nin şahsiyeti, tefekkürü ve tasavvufî dünyası ele alınır. Edebî ve Manevî Dünyası İçinde Fatih (1953), İstanbul’un fethinin 500. yıldönümü faaliyetlerinin, dolayısıyla Türkiye’de fetih şuurunun ve heyecanın arttığı bir yılda kaleme alınmıştır. Sâmiha Ayverdi bu eserinde, daha çok askerî ve siyasî tarafları ele alınagelen Fatih Sultan Mehmed’i edebî ve manevî bir ışık altında görmek ve göstermek ister. Dost (1980), Ayverdi’nin Hocasının kendisi üzerinde yapıcı ve şekillendirici tesirini anlattığı biyografik/otobiyografik bir metindir.
Yeryüzünde Birkaç Adım (1984) adından da anlaşılacağı gibi seyahat türünde yazılmış bir kitaptır. Fakat bu metin, herhangi bir gezi kitabı ya da seyahatname değil, görülen yerleri, şehirleri, mekânları, binaları inşa eden inanç ve zihniyetlerin de tahlil edildiği, Doğu-Batı mukayeselerinin yapıldığı bir kitaptır. Ayverdi, ağabeyi Ekrem Hakkı Ayverdi ve ağabeyinin eşi İlhan Ayverdi ile Avrupa’nın çeşitli ülkelerini ve şehirlerini ziyaret etme imkânı bulmuş, tedavi için de zaman zaman, yurt içi ve yurt dışında da çok çeşitli şehir ve kasabaları görmüştür. Âbide Şahsiyetler (1976), Türk-İslâm tarihi içerisinde önemli yer işgal etmiş, maddî veya manevî sahalarda, millî-dinî hatta edebî hafızada yer etmiş insanların söz konusu edildiği portre türünden metinlerden oluşmaktadır. Fakat Ayverdi’nin diğer portre ya da anı-portre yazarlarından farkı, ele aldığı şahsiyetlerin ruhî/manevî boyutlarına odaklanmasıdır. İstanbul Geceleri (1952), bir İstanbul yazarı olan ya da İstanbul zevki, estetiği, inceliği ve zarafetini, İstanbul Türkçesini hemen bütün eserlerinde işleyen ve kullanan Ayverdi’nin, İstanbul’un çeşitli semtleriyle, bazı Boğaz köyleri üzerinden yaptığı bir İstanbul güzellemesidir. Sâmiha Ayverdi de Yahya Kemal, Abdülhak Şinasi Hisar ve Ahmet Hamdi Tanpınar gibi İstanbul’u duymuş ve duyurmuş bir yazardır. Kölelikten Efendiliğe (1978), diğer eserlerinde daha çok yerli ve millî bir duruş sergileyen, daha ziyade İstanbul ve Rumeli’ye, zaman zaman da Anadolu’ya odaklanan Ayverdi’nin objektifinin açısını birdenbire genişlettiği, tek kelimeyle bütün İslâm dünyasına çevirdiği bir eserdir. Bu kitapta İslâm’ın tarihi, hâli ve istikbâli tartışılır. Millî Kültür Meseleleri ve Kültür Davamız (1976), hayatı boyunca Türk eğitim sistemi üzerinde düşünmüş, tartışmış, yazmış hatta yazdırmış bir yazarın, Türkiye’nin köklerinden kopmaksızın tarih içerisindeki yürüyüşüne devam etmesi gerektiğini düşünen bir entelektüelin tespit ve ikazlarından oluşur. Ne İdik Ne Olduk (2002) Osmanlı’nın yaşadığı kültür şoku üzerine yazılmış yazılardan müteşekkildir. Ayverdi, İslâmiyet için en tehlikeli faaliyet alanlarından birisi olarak gördüğü “misyonerlik” müessesesini Misyonerlik Karşısında Türkiye (1969) isimli eserinde tartışır. Türkiye’nin istikbâlini biraz da onun manevî yapısının, bünyesinin bozulmamasına bağlı olarak düşünen yazar, mektup tarzı, tekniği ve üslûbuyla kaleme aldığı bu metinlerde bir uyarıcı/uyandırıcı vasfı taşır. Mektuplardan Gelen Ses (1985) de yazarın iki torununa yazmış olduğu mektupları ihtiva eder. Fakat şahsî hatıraların, anekdotların, tavsiyelerin yer aldığı bu mektuplar aynı zamanda bütün bir Türk gençliğine yazılıyormuş gibi kurgulanmış hissini vermektedir.
Sâmiha Ayverdi’yi tanıyan, kendisinin maddî ve manevî mirasçısı konumunda olan şahıslar tarafından Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı bünyesinde kurulan Ayverdi Enstitüsü, yazarın bütün evrakını çeşitli formlarda yayımlamaya devam etmektedir.
Kaynakça
Âren, Kemal Y. (2013). Cennetin Kapısındaki Kuzu. İstanbul: Hülbe Yayınları.
Deliorman, Altan (2004). Işıklı Hayatlar. İstanbul: Kubbealtı Neşriyat.
Kırzıoğlu, Banıçiçek (1990). Sâmiha Ayverdi: Hayatı - Eserleri. Yayımlanmamış Doktora Tezi. Erzurum: Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı.
Yetiş, Kâzım (2016). Romancı Olarak Sâmiha Ayverdi. İstanbul: Hülbe Yayınları.
http://www.samihaayverdi.org/index.php
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DOÇ. DR. MEHMET SAMSAKÇIYayın Tarihi: 31.05.2018Güncelleme Tarihi: 19.12.2020
Yayın Tarihi: 31.05.2018Güncelleme Tarihi: 19.12.2020
Güncelleme Tarihi: 19.12.2020
Eser Adı | Yayın evi | Basım yılı | Eser türü |
---|---|---|---|
Aşk Budur | Maarif Basımevi / İstanbul | 1938 | Roman |
Batmayan Gün | Marifet Basımevi / İstanbul | 1939 | Roman |
Mabedde Bir Gece | Gayret Kitabevi / İstanbul | 1940 | Hikâye |
Ateş Ağacı | Gayret Kitabevi / İstanbul | 1941 | Roman |
İnsan ve Şeytan | Gayret Kitabevi / İstanbul | 1942 | Roman |
Yaşayan Ölü | Gayret Kitabevi / İstanbul | 1942 | Roman |
Son Menzil | Gayret Kitabevi / İstanbul | 1943 | Roman |
Yolcu Nereye Gidiyorsun? | Gayret Kitabevi / İstanbul | 1944 | Roman |
Mesih Paşa İmamı | Gayret Kitabevi / İstanbul | 1944 | Roman |
Yusufçuk | Gayret Kitabevi / İstanbul | 1946 | Mensur Şiir |
Ken'an Rifâî ve Yirminci Asrın Işığında Müslümanlık | İnkılâp Kitabevi / İstanbul | 1951 | Biyografi |
İstanbul Geceleri | İnkılâp Kitabevi / İstanbul | 1952 | Deneme |
Edebî ve Manevî Dünyası İçinde Fatih | İstanbul Fetih Cemiyeti Yayınları / İstanbul | 1953 | Biyografi |
İbrahim Efendi Konağı | İstanbul Fetih Cemiyeti Yayınları / İstanbul | 1964 | Hatıra |
Boğaziçi'nde Tarih | İstanbul Fetih Cemiyeti Yayınları / İstanbul | 1966 | Diğer |
Misyonerlik Karşısında Türkiye | Turan Neşriyat / İstanbul | 1969 | Mektup |
Türk-Rus Münasebetleri ve Muharebeleri | Kubbealtı Neşriyat / İstanbul | 1970 | Araştırma |
Bir Dünyâdan Bir Dünyâya | Hülbe Yayınları / İstanbul | 1974 | Hatıra |
Millî Kültür Meseleleri ve Maarif Davamız | Kültür Bakanlığı Yayınları / İstanbul | 1976 | Araştırma |
Türk Tarihinde Osmanlı Asırları (C.1, C.2, C.3) | Damla Yayınevi / İstanbul | 1976 | Araştırma |
Âbide Şahsiyetler | Kültür Bakanlığı Yayınları / İstanbul | 1976 | Diğer |
Türkiye'nin Ermeni Meselesi | Kubbealtı Neşriyat / İstanbul | 1976 (İlk Baskı) | Araştırma |
Hatıralarla Başbaşa | Kubbealtı Neşriyat / İstanbul | 1977 | Hatıra |
Kölelikten Efendiliğe | Damla Yayınevi / İstanbul | 1978 | Deneme |
Dost | Hülbe Yayınları / İstanbul | 1980 | Biyografi |
Yeryüzünde Birkaç Adım | Ötüken Yayınevi / İstanbul | 1984 | Gezi Yazısı |
Rahmet Kapısı | Hülbe Yayınları / İstanbul | 1985 | Hatıra |
Mektuplardan Gelen Ses | Hülbe Yayınları / İstanbul | 1985 | Mektup |
Ne İdik Ne Olduk | Hülbe Yayınları / İstanbul | 1985 | Hatıra |
Bağ Bozumu | Hülbe Yayınları / İstanbul | 1987 | Hatıra |
Hancı | Kubbealtı Neşriyat / İstanbul | 1988 | Mensur Şiir |
Hey Gidi Günler Hey | Hülbe Yayınları / İstanbul | 1988 | Hatıra |
Küplüce'deki Köşk | Hülbe Yayınları / İstanbul | 1989 | Hatıra |
Ah Tuna Vah Tuna | Hülbe Yayınları / İstanbul | 1996 | Hatıra |
Dile Gelen Taş | Kubbealtı Neşriyat / İstanbul | 1999 | Mensur Şiir |
Ratibe | Kubbealtı Neşriyat / İstanbul | 2002 | Hatıra |
İki Âşina | Kubbealtı Neşriyat / İstanbul | 2003 | Hatıra |
Ezelî Dostlar | Kubbealtı Neşriyat / İstanbul | 2003 | Hatıra |
Mülâkatlar | Kubbealtı Neşriyat / İstanbul | 2005 | Röportaj |
Dünden Bugüne Ne Kalmıştır? | Kubbealtı Neşriyat / İstanbul | 2006 | Hatıra |
Arkamızda Dönen Dolaplar | Kubbealtı Neşriyat / İstanbul | 2007 | Araştırma |
Kaybolan Anahtar | Kubbealtı Neşriyat / İstanbul | 2008 | Araştırma |
Paşa Hanım | Kubbealtı Neşriyat / İstanbul | 2009 | Hatıra |
Ebabil Kuşları | Kubbealtı Neşriyat / İstanbul | 2010 | Sohbet |
O da Bana Kalsın | Kubbealtı Neşriyat / İstanbul | 2013 | Röportaj |
Üç Günlük Dünya İçin | Kubbealtı Neşriyat / İstanbul | 2014 | Hatıra |
Sinan'ın Günlüğü | Kubbealtı Neşriyat / İstanbul | 2015 | Günlük |
Mektuplar 1 | Kubbealtı Neşriyat / İstanbul | 2015 | Mektup |
Mektuplar 2 | Kubbealtı Neşriyat / İstanbul | 2015 | Mektup |
Mektuplar 3 | Kubbealtı Neşriyat / İstanbul | 2016 | Mektup |
Mektuplar 4 | Kubbealtı Neşriyat / İstanbul | 2016 | Mektup |
Mektuplar 5 | Kubbealtı Neşriyat / İstanbul | 2016 | Mektup |
Mektuplar 6 | Kubbealtı Neşriyat / İstanbul | 2016 | Mektup |
Mektuplar 7 | Kubbealtı Neşriyat / İstanbul | 2017 | Mektup |
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | Sibel Atasoy | d. 1966 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Leyla Özlem Demir | d. 21 Kasım 1965 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | Naki Tezel | d. 6 Ağustos 1915 - ö. 24 Temmuz 1980 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | ORUC MEMMEDOV | d. 1905 - ö. 1965 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | Selâhattin Batu | d. 25 Aralık 1905 - ö. 24 Mayıs 1973 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | Hüseyin Nihal Atsız | d. 12 Ocak 1905 - ö. 11 Aralık 1975 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | Sabahattin Kudret Aksal | d. 25 Mart 1920 - ö. 19 Nisan 1993 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | ALİ, Ali Akış | d. 1929 - ö. 03.06.1993 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | ZİHNİ, Zihni Cansız | d. 1904 - ö. 19.04.1993 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Yılmaz Erdoğan | d. 28 Haziran 1961 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
11 | Mehmet Murat İldan | d. 16 Mayıs 1965 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
12 | Süleyman Okay | d. 1928 - ö. 20 Eylül 1999 | Meslek | Görüntüle |
13 | Sabahattin Ergi | d. 23 Temmuz 1916 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | Mehmet Öğütçü | d. 03 Kasım 1972 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | Mustafa Ceylan | d. 25 Ekim 1952 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | İlhan Ayverdi | d. 24 Ekim 1926 - ö. 6 Kasım 2009 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | Sermet Muhtar Alus | d. 28 Mayıs 1887 - ö. 20 Mayıs 1952 | Madde Adı | Görüntüle |