ESİRÎ, Mehmet

(d. 1258/1259/1843 - ö. 1331/1332/1913)
Tekke Şairi
(Tekke / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Asıl adı Mehmet olan âşık Malatya Hekimhan’ın Hasançelebi bucağına bağlı Basak (Başak) köyü yakınlarında bulunan Güvenç köyünde, 1843 yılında ailenin üçüncü çocuğu olarak doğmuştur. Babası, Hekimhan’ın Hasançelebi bucağına bağlı Basak köyünden Kasım Ağa olup XVIII. yüzyılda yörenin en ünlü âşıklarından biri olarak bilinen Baboğ Dede’nin dördüncü oğludur. Baboğ Dede’nin ölümünden sonra Kasım Ağa, kardeşlerinden ayrılarak Basak köyü yakınlarında bulunan Hekimhan’ın Güvenç köyüne yerleşmiştir. Güvenç köyünde dünyaya gelen Mehmet’in çocukluk ve gençliği bu köyde geçmiş, okuma yazma öğrenmiş, çobanlık yapmış; dedesi gibi, saz çalıp usta malı yanında kendi deyişlerini söylemeye başlamış, ilgi görüp sevilmiştir. Köyde okuma yazma öğrenip günlerini çobanlık yaparak geçiren Mehmet, dedesi Âşık Baboğ gibi iyi saz çalar, usta malı şiirlerin yanında kendi deyişlerini de söylemeye başlar, yakın çevresinde “Âşık Mehmet” adıyla kendinden söz ettirir. Bir şiirinde “Pir elinden dolu içip mest oldum diyen âşık, badeli âşıklardan olduğunu belirtir. Mehmet yirmi yaşına geldiğinde kardeşlerine, “Özümde muhabbet coş eyledi…” diyerek köyünü terk edip Hacıbektaş’a gitmiş; burada uzun süre kalıp Feyzullah Çelebi’den manevi himmet alarak âşıklığını beyan etmiştir. Âşığın sazını ve sözünü dinleyen Feyzullah Çelebi’nin, “Söyle Esirî’m sakla sırrımı” demesinden sonra eserlerinde Esirî mahlasını kullanmaya başlamıştır. Hayatının büyük bölümünü Güvenç köyünde geçiren ve burada evlenen Esirî, ömrünün son yıllarında köyünü terk ederek çocuklarıyla yine Hekimhan’a bağlı Culfalı (Çulhalı) köyüne yerleşmiş; 1913 yılında Çulhalı köyünde vefat etmiş ve defnedilmiştir (Kavruk 2006: 248).

Dokuz yüzden fazla şiir ve nefesi bulunan Esirî Baba’nın eserleri iki büyük cönkte toplanmıştır. Bu defterlerden biri, Hamza adlı torununda kalmış; diğeri ise 1952 yılında Malatya ili Yazıhan ilçesi Karaca köyünden Abdurrahman Ünlüer tarafından alınıp Ankara’da Avukat Cemal Özbey’e verilmiştir. Cemal Özbey tarafından uzun yıllar saklanan bu defter, Özbey’in vefatından 1993’te bizzat kendisi tarafından Yaşlandım ve rahatsızım. Bu şiirleri değerlendiremedim. Bunların kıymetini ancak siz bilirsiniz.” denilerek Mehmet Yardımcı’ya verilmiştir. Hâlen Yardımcı’da olan defterde 450 şiir mevcuttur. Hekimhan ve çevresinde yapılan araştırmalar sonucu, eldeki şiir sayısı 480’e ulaşmıştır. Bu şiirlerden 270’i Mehmet Yardımcı tarafından hazırlanarak Kültür Bakanlığı yayınları arasından çıkan Hekimhanlı Esirî adlı kitapta yayımlanmıştır.

Cemal Özbey’e Yazıhan’ın Karaca köyünden 04.02.1956 tarihinde yazılan ve fotokopisi Özbey tarafından Mehmet Yardımcı’ya verilen bir mektup ile yine Cemal Özbey’e yazılan, ad yerinde bir imza bulunan, tarihsiz bir mektupta belirtildiğine göre Esirî, yaşamı boyunca on yedi defa Hacı Bektaş’a gitmiş olup dergâhtan ilgisini hiç kesmemiştir. Yine aynı mektuplardaki ifadelere göre Esirî uzun boylu, kumral, ince, uzun sakallı ve uzun bıyıklı bir zattır.

Hacı Bektaş’a gelen Esirî, burada dinî, tasavvufi ve manevi kültürünün yanı sıra ilmini de bir hayli artırmış ve divan-gazel gibi türlerde aruz ölçüsü ile olgun şiirler yazabilecek duruma gelmiştir. Bazı şiirlerinde sosyal konuları da dile getirip gelecek kuşaklara dizelerini tarihî birer belge gibi aktarmıştır. Türk halk şiirinde lirizmin güzel örneklerini kazandıran Esirî, hece ölçüsüyle yazdığı şiirlerinde başarılı olmuş; ancak aynı başarıyı aruzla yazdığı şiirlerinde gösterememiştir. Aruzlu şiirleri zayıf olmamakla birlikte usta bir divan şairinin aruzu kullanışı kadar değildir. Aruzlu şiirlerinde, pek çok halk şairi gibi o da düz kalıpları kullanmıştır. Hece ile yazdığı şiirlerinde ise genellikle 8’li ve 11’li hece ölçüsünü kullanmıştır.

Esirî, Alevî-Bektaşi felsefesini özümsemiş ve bu tarikatın tüm özelliklerini bilen güçlü bir ozandır. Lirizm yüklü şiirlerinde yalın, akıcı bir dil ve duru bir söyleyiş egemendir. Şiirlerinden bazıları bulunamamıştır. Hece ile yazdığı nefes ve duvazları, Bektaşi şairlerinin sıkça söylediği biçimlerden olup Esirî’nin ustaca söylediği önemli örneklerdendir. Aruzlu şiirlerinde ise gazel, divan ve müsemmen biçimlerini kullanmıştır.

Bilindiği gibi halk şairleri, divan şairlerine şairliklerini kanıtlamak için hece ölçüsünün dışında az da olsa ağdalı dille ve aruz kalıplarıyla şiir söyleyebileceklerini göstermek amacıyla birtakım aruzlu şiirler ortaya koymuşlardır. Esirî de bir şiirinde divan edebiyatı nazım şekillerinden gazeli övmüş; hatta pek çok gazel yazmıştır. Saz şairlerinin aruz ölçüsü ile yazdıkları şiirlerinin çoğu divan türündedir. Aruzun fâilâtün / fâilâtün / fâilâtün / fâilün kalıbında yazılan divanlara Esirî’nin şiirleri arasında sıkça rastlanır. Esirî, şiirlerinde uyak ve hece endişesine düşmediğinden ustalığının da verdiği rahatlıkla doğal bir söyleyişe ulaşmıştır. Pek çok halk ozanı gibi o da yarım uyağı çok kullanmıştır. Kimi şiirlerinde tam uyağı kullanmış, kimi zaman da cinası ustaca yapmıştır.On dokuzuncu yüzyılın genel şiir dünyası gözden geçirilince Esirî’nin şiirlerinin sade, yapmacıksız ve samimi bir eda içinde söylendiği görülür. Doğallık ve canlılık, onun en göze çarpan özelliğidir. Hatta çeşitli yerlerde çok derinlere indiği görülür.

Ahmet Yesevî çizgisinin usta âşığı Esirî’nin sazını “Esirî Düzeni” denilen kendine has değişik bir akortla çaldığı bilinmektedir. “Yine dertli dertli iniliyorsun/ Sarı turnam sinen parelendi mi?/ Gel ey gönül mülk edinme bu dehri” gibi birçok semah ve deyişi yörede ve TRT sanatçıları tarafından söylenmektedir (Kavruk 2006: 248). Alevi bir aileden gelişi, yetiştiği ortam gereği küçük yaşta sazlı sözlü toplantılarda, cem törenlerinde sık sık bulunuşu; Âşık Baboğ gibi usta bir âşığın torunu olup saz çalmayı soydan gelen bir yetenekle iyi öğrenişi; çocukluğunun ve gençliğinin geçtiği Güvenç köyünde Âşık Sadık Baba gibi usta bir âşığın yanında oluşu, Esirî’nin saz ve söz ustalığına olumlu katkılarda bulunmuştur.

Şiirleri incelendiğinde dilinin Hekimhan ve yöresinde sıkça kullanılan dem, bostan, çöp, em, revan, kemha, gazel, tevek, pay, kıtmir, kendir, çec, kücü, bocu, ürmek, yelmek, savmak, ecel, üdmek, çulha gibi sözcüklerle yüklü olmasının yanı sıra 17 defa Hacı Bektaş’a gidip orada yurdun çeşitli yörelerinden gelen âşıklarla sık sık birlikte olması ve tasavvufi bir eğitim görmesi nedeniyle oldukça zengin bir söz hazinesine sahip olduğu görülmektedir. Şiirlerinde geçen musahip, talip, pîr, vahdet, mürşid, tavaf, ilm-i ledün, dergâh, hüsn, tuba, leb, nikâp, mihraç, kelâm, râh, libas, ahd, yedullah, vedeman gibi sözcükler bu görüşün kanıtıdır. Esirî’nin şiirlerinde, Alevi-Bektaşi edebiyatı unsurları hâkim durumdadır (Yardımcı 2008: 289-304).

Şiirlerinde Hz. Muhammed, Hz. Ali, Ehlibeyt, Hacı Bektaş-ı Veli, Balım Sultan, Hz. Davud, Hz. Eyyup, İmran, Hz. İsa, Meryem, Lokman, Hallac-ı Mansur, Hz. Süleyman, Hz. Şit, Hz. Yakup ve 12 İmamlar gibi din ve tarikat ulularına sevgi ve saygı ön plandadır” (Yardımcı 2000: 25).

 

Kaynakça

Kavruk, Hasan, Metin Özer (2006). Geçmişten Günümüze Malatya Şairleri. Malatya: Malatya Belediyesi Kültür Yay.

Özkan, Abdullah (2003). Başlangıcından Cumhuriyete Türk Şiiri Antolojisi. C. 5. İstanbul: Boyut Dosya Yay.

Yardımcı, Mehmet (1993). Halkbilim ve Edebiyat Yazıları. Malatya: Açıkgöz Yay.

Yardımcı, Mehmet (2000). Hekimhanlı Esirî. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay.

Yardımcı, Mehmet (2008). Edebiyat Tarihi Çerçevesinde Âşık Edebiyatı Araştırmaları. Ankara: Ürün Yay.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: BEKİR GÖKÇE
Yayın Tarihi: 25.08.2013
Güncelleme Tarihi: 06.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Doğru Gel

Çalıya çırpıya hâra dağlanma

Eğer bülbül isen güle doğru gel

Bî-vefanın ikrarına bağlanma

Mansur’un gittiği yola doğru gel

 

Sakin ol sırrını çıkarma faşa

Yol eri hain olma yoldaşa

Derler çoktur iki sevda bir başa

Birlik makamında hâle doğru gel

 

Çıkarırlar yoldan ahdin bozanı

Arif hiçe yazdı küfür yazanı

Gel sofu tan etme sarhoş gezeni

Hakk nazar ettiği kula doğru gel

 

Gel Esirî birle Settar ismini

Gaziler meydanda çalar hasmini

Kavl-i sdık nâra yakmaz cismini

Güvenme bu genç-i mala, doğru gel

Yardımcı, Mehmet (2000). Hekimhanlı Esirî. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay. 130.

 

Edersin

Artırıp feryadım ey gül-i gonca

Beni bülbül gibi nâlan edersin

Bulamadım aşkın gibi eğlence

Ne sebep katlime cevlân edersin

 

Yürekte yârem var can sızlar yine

Aşkın deryasına saldım sefine

Bir gün beş gün olsa çekme sinene

Dostum bu cefayı elan edersin

 

Ferhat Şirin için dinle zârımı

Yere çaldım namusumu ârımı

Yusuf gibi Zelha için yerimi

Efendim cahile zinden edersin

 

Korlanır yürekte yaralar taze

Bir derdin dermanı dedim ustaza

Şazılık gösterip iptida bize

Sonra gam şehrine mihman edersin

 

Esirî der yara senin em senin

Vahdet senin devran senin dem senin

Esiri adûsu olma kimsenin

Kul iken özünü sultan edersin.

 

Yardımcı, Mehmet (2000). Hekimhanlı Esirî. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay. 218.

 

Dönersin

Gel ey gönül mülk edinme bu dehri

Eli göçmüş ıssız hana dönersin

Bal deyi sunarlar âkibet zehri

Tacı tahtı bî mekâna dönersin

 

Verme iradeni nefsin eline

Salmaz seni Hakk’ın doğru yoluna

Ömür tığı uğrar ecel yeline

Peçeğ uçmuş aşiyana dönersin

 

Gör felek neyledi Zülkarneyn Şahı

Emrine muntazır bunca sipahi

İns-i cinin padişahı penahı

Davud oğlu Süleyman’a dönersin

 

Zal ü Rüstem gibi hükmün yürüse

Ne hilaftır her kim “benim” der ise

Zerrece başında aklın var ise

Yurdu ıssız garibana dönersin

 

Bu felek nicesin eyledi berbat

Olmadın mı gelip geçenden irşat

Ne idi cihana gelmekte murat

Esirî der lâmekâna dönersin..

Yardımcı, Mehmet (2000). Hekimhanlı Esirî. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay. 219.


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1Muzaffer Özdemird. 05 Şubat 1961 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
2Mehmet Gülserend. 1933 - ö. 22 Mayıs 2017Doğum YeriGörüntüle
3KARAHÖYÜKLÜ ALİ, Ali Kılıçd. 22.10.1924 - ö. 26.02.2015Doğum YeriGörüntüle
4SABRÎ, Eyüb Sabrî, Merzifonlud. 1843 - ö. 1866Doğum YılıGörüntüle
5BEZLÎ, Çankırılıd. 1843 - ö. 1902Doğum YılıGörüntüle
6AHMED HAMDİ, Rizelid. 1843 - ö. 1886\'dan sonraDoğum YılıGörüntüle
7CEMÂLÎ, Ahmedd. 1858? - ö. 1913-1914?Ölüm YılıGörüntüle
8SÂBİT, Abdülkerîm Sâbit Bey, İstanbullud. 1863 - ö. 1913Ölüm YılıGörüntüle
9ŞENLİK, Çıldırlıd. 1850 - ö. 1913Ölüm YılıGörüntüle
10FEZO, Sabri Şimşekoğlud. 25.03.1948 - ö. 28.06.1990MeslekGörüntüle
11ELİ KÖLEd. 1928 - ö. 1991MeslekGörüntüle
12HARAKÂNÎ, Ebu’l-Hasen Ali b. Ahmed (Cafer)d. 963 - ö. 1033MeslekGörüntüle
13SEMMED ABDALd. ? - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14HAMDİ EFENDİd. 1816 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15ALİ DEDEd. ? - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16DEVRÎ, Devrî-i Üskübîd. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle
17SÛFÎd. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle
18VUSÛLÎ, Hamza Vusûlî Çelebid. ? - ö. 1594Madde AdıGörüntüle