Madde Detay
Metin Güven
Berşan Onursal, Önder Adalı
(d. 4 Ocak 1947 / ö. 16 Ağustos 2010)
Şair, Öğretmen, Gazeteci
(Yeni Edebiyat / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Bursa'da doğdu. Tam adı Mehmet Metin Güven'dir. Ümmüş Hanım ile çiftçi Mustafa Nuri Güven’in oğlu. İlk şiirlerinde Berşan Onursal, Yeni Ortam gazetesindeki siyasi yazılarında Önder Adalı imzalarını kullandı. Bursa Ticaret Lisesi'nden sonra Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Maliye Bölümü'nü bitirdi (1969). Yirmi dört yıl süreyle Trabzon ve Bursa'da matematik öğretmenliği yaptı. 1985 yılında gizli örgüt kurduğu gerekçesiyle gözaltına alındı, İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde aklandı. 1996’da malulen emekli oldu. 1968'de Yenieylem dergisi yazı kurulu üyeliğini ve 1973-1974 yılları arasında Yeni Dönem dergisinin yazı işleri müdürlüğünü yürüttü (Yalçın 2010: 494). Onaltıkırkbeş adlı derginin editörlüğünü üstlendi. Dala Yakın Yaprağa Uzak adlı kitabı ile 1991 Vedat Güler Şiir Ödülü’nü kazandı. Ayrıca ölümünden beş ay önce, 21 Mart 2010’da BUYAZ Şiir Onur Ödülü’ne layık görüldü. Türkiye Yazarlar Sendikası ve Edebiyatçılar Derneği üyesi olan Metin Güven, 16 Ağustos 2010’da Bursa’da vefat etti.
Metin Güven, yazarlığa çocuk denecek yaşlarda gazetecilik ile başladı. Bursa’da çıkan Yeni Ant ve Bursa Millet gazetelerinde köşe yazarlığı ve röportaj muhabirliği yaptı. Daha sonra İstanbul’da yayımlanan Demokrat’ta sanat eleştirileri yazdı, sonraki yıllarda aynı türden yazıları Yazko-Somut’ta sürdürdü (https://www.biyografya.com). 1962 yılında kurulan Türk Kültür Derneği’ne bağlı olarak açılan Bursa Oda Tiyatrosu’nda 1968 yılında R. Ferdinand’ın yazdığı ve Kutay Yalınalp ile birlikte yönettiği Kargalar Okulu oyununu sahneledi. İlk şiiri de yine bu yıllarda (1968) Soyut dergisi’nde yayımlandı. Ayrıca şair, 1969 yılında Oda Tiyatrosu’nun yöneticileri arasında yer aldı (Karagöz, https://www.academia.edu). Şiir ve yazılarını Soyut, Yeni Dönem, Türk Solu, Dönemeç, Türkiye Yazıları, Yarın, Yazın, Gösteri, Yazko Edebiyat, Somut, Yansıma, Yeni Düşün, Papirüs, Yeni Biçem ve Adam Sanat'ta yayımladı (Yalçın 2010: 494).
Editörlüğünü yaptığı Onaltıkırkbeş dergisi ‘şiir, çığlık ve yaşam kandili’dir ve ’yılda sekiz defa yanar’ ibareleriyle çıkarıldı. Metin Güven, delilerin ve çocukların da yer alacağı derginin Türkiye’nin ve dünyanın da dergisi olacağını ifade etti. Derginin yayın hayatı, şairin vefatından sonra çıkan üç sayı ile birlikte kırk iki sayı çıktıktan sonra sonlandı. Giriş yazılarında Metin Güven ismini seçen şair; derginin sonsöz yazılarında ise Önder Adalı ismini tercih etti. Şiir, şair, kültür ve edebiyat ile ilgili olan bu yazılarda onun şiir anlayışı, sevdiği şairler, okuduğu kitaplar ve aklını sürekli meşgul eden konular yer aldı. Özellikle giriş yazıları, şairin poetikası hakkında da okura bilgiler sundu. Derginin 40. sayısı Metin Güven’e adandı (Karagöz, https://www.academia.edu).
Tarihsel, toplumsal ve güncel konuları yalın bir dille işlediği, bütünlüklü ve sağlam bir şiir kurgusu oluşturduğu kabul edildi. Şiir anlayışını; "Ben şiire panik ve bilgeliğin bileşkeni olarak bakıyorum. Şiir, şairin toplumsal karmaşadan yola çıkarak biçim verdiği ve mutlaka bir ritmi olması gereken nesnedir" şeklinde açıkladı (Yalçın 2010: 494).
Metin Güven, şiiri; hayata dair birçok şeyi sorgulama, bir yargılama ve çok özel bir yaratım süreci olarak tanımladı. Ona göre şiirde bir anlam ya da anlamsızlık aramak boşunadır. Şiir, insanı ve dünyayı sarsıp yeni bir yaşama biçimi önerebilmelidir. Şiirde bir fikir vardır ama şiir bilgi verici değildir. Şair, bilge olmak zorundadır. Şairde sağlam bir dünya görüşünün yanı sıra doğa ve insan sevgisi de olmalıdır (Karagöz, https://www.academia.edu).
Şiiri “coşkusal bir üretim (…) bireysel ve toplumsal bileşkelerin toplamı(…) bir soyutlama” olarak gören Metin Güven, şiirde ölçütünün Neruda, Ritsos, Paz ve Nazım Hikmet gibi şairler olduğunu vurguladı (Özen, http://omayramay.blogcu.com).
Ramis Dara, şiirlerinde bazı hayvanları yoğun olarak kullanması yönüyle Metin Güven ile Comte de Lautréamont arasında bir bağlantı kurdu. Lautréamont’un Maldoror’un Şarkıları adlı “ayrıksı ve karanlık şiirinde yer alan bir ölüm, dirim ortamı izleği”nin Metin Güven şiirinde de ele alındığını; onda ölüm ve yangının temel izleklerden biri olduğunu; bu “yangın”ın ise “şairin yaşadığı yıllardan ve içinde bulunulan atmosferden kaynaklandığı”nı ifade etti (Karagöz, https://www.academia.edu).
Metin Güven’in şiirinde coğrafi bir mekânın yer almadığı dikkati çekti. Kendisi bu durumu; “Dış dünya olduğu gibi şiire giremez. Haklılığı ve doğruluğu çok sonra da anlaşılacak olsa, ben, söyleyecek şeyleri olan bir insanım ve bunları daha farklı ve değişik bir biçem içinde söyleyebilmenin telaşı içindeyim yıllardır…” sözleriyle izah etti. “Onun şiirindeki mekân çoğu zaman simgeseldir, dağlardan, kentten söz edilse de bu yalnızca bir kavram ve sembol olarak karşımızda durur.” (Karagöz, https://www.academia.edu).
Şair, 1981’de yayımlanan Ömrüm Geçen Bir Sağnak Gibi adlı ilk şiir kitabında çağına tanık olmanın sorumluluğu ve acı bir çığlıkla yaşadığı döneme dair ayrıntıları kaleme aldı (İnanç: 1981). Metin Güven, şiir kitaplarındaki değişime dair şu değerlendirmeleri yaptı: “İlk kitaplarımda politika çok öndeydi. Üçüncü kitabım olan “Lal Olsun Ölsün”den başlayarak insana daha çok önem vermek gibi bir eğilim girmeye başladı şiirime. Sonra “Dala Yakın Yaprağa Uzak, “Yarasa Karnında Aşk” adlı kitaplarım yayımlandı. “Suları Unutan Gölge”ye gelince, bu kitabımda daha çok aşk motiflerini kullandım. Sonra “Ten ve Gül”, “Gece Müziği”, “Aşk Bitti”, “Akşam Sürüyor”, “Geriye Söz Kalır”, “Yaz Biliyor Her Şeyi” ve “Unutmak İyidir”. Bu son kitabım, şiirimdeki önemli bir başka değişimin başlangıcıdır. Zamanla insanın kavgasını işlemeye çalışırken bireye önem verişim çok daha belirginleşmektedir. Politika şiirimde elbetteki bundan sonra da olacaktır, ama yama gibi değil. Şiirin bütününe sindirilmiş olarak. Çünkü politika insanın hayatına sinmiştir.” (Akbaba, http://muhaz.org).
Salâh Birsel, Dala Yakın Yaprağa Uzak adlı şiir kitabını “20 yıllık yaşam serüveninden bir kesit, bir güldeste” olarak nitelendirdi. Ona göre şair, eserlerinde bir “yaşam felsefesi” ortaya koydu; bu şiirlerde 1970’lerdeki özgürlüğe, adalete dair duyulan özlem ve bu uğurda verilmek istenen mücadele giderek yerini hayatın gerçeklerine ve bu hayallerin gerçekleşemeyeceği noktasına bıraktı. Birsel, Güven’in özellikle son şiirlerinde çoğu zaman tek sözcükten oluşan kısa dize yapısına dikkat çekerek bu yapıyı “Sanki yaşam da tek çizgiye indirgenmiş.” şeklinde yorumladı (Karagöz, https://www.academia.edu).
Son kitabı Kedi Uykuları, insanın sanki “hayatla alışverişini şiir aracılığıyla” sürdürdüğü ve artık insanlığın kendisini sınadığı bir yüzleşme” biçimi olarak dikkat çekti (https://www.kibelegrup.com.tr).
Melih Karagöz ise “Metin Güven şiiri bir çalışma üzerine inşa edilmiştir. Onun şiirine egemen olan yapı salt bir imgelem ağıdır. Şair de zaten ‘kolay anlaşılmayı” beklemez. Onun şiiri adeta sembollerle örülmüştür. Metin Güven şiirinin belli bir kelime hafızası vardır ve bunlar adeta birbiri içine girmiş ve dönüşüp, değişip çağrışımlar dünyasında yeni anlam kazanmışlardır. Görüldüğü gibi Metin Güven şiirinde izlekler sınırlıdır, bu izlekler anlamsal açıdan zenginleşemez. Ancak bir yaşama dönüşür ve çığlık olur.” tespitinde bulundu (Karagöz, https://www.academia.edu).
Metin Güven, şiirlerinde sessiz bir haykırışta bulunarak umutsuz da olsa sesini birilerine duyurma derdi taşıdı. Ele aldığı konuları; zengin bir imge, metafor ve çağrışım boyutunu kullanarak işledi. Aşkı öne çıkaran şair; umudu ve coşkuyu doğuracak olan aşkın, aynı zamanda “hayatın ölüme yakın oğlu” olduğuna inandı. Şiirlerinde karamsarlıktan kendini kurtaramadı.
İmgelemi önemseyen Metin Güven, şiirlerinde belirsizlik, yaşam karmaşası, hayat sancıları, ölüm, hayal kırıklıkları,yalnızlık, acı, aşk ve ayrılık, boşluk duygusu gibi temaları, yaşamın içindeki ayrıntılar üzerinden ele aldı. Yaşam-ölüm, kalabalık-tenhalık yalnızlık, savaş ve katliamlar, yaşam karmaşası, doğal imgeler üzerinden yalın, naif ve lirik söyleyiş üzerinden dile getirildi. Cennet-cehennem, yaşamanın coşkunluğu ve sinikliği, küçük ayrıntılar-dev gerçeklikler, hayale dayalı olmaktan çok gerçekleri göstermeye, hatırlatmaya yönelik bir söyleyiş ile ortaya konuldu.
Şiirlerinde dile, söze, imgeleme, iyi-kötü şair olmaya dair ifadelere de yer vererek bu unsurlara ayrıca önem verdiğini ve kafa yorduğunu ortaya koydu. Onun şiirlerinde “ayna, kedi, su, yağmur, acı, ölüm, cennet, cehennem, uçurum, karanfil, kadın, karanlık, gece, gölge, kan, yara, hüzün, yangın, dünya, çığlık, cinnet, aşk” gibi çok yoğun olarak kullanılan kelimeler imge, sembol ve çağrışımlar düzeyinde şekillenen bir örgü oluşturdu. Şiirlerini çoğu zaman karamsarlık ve olumsuzluk üzerine kurdu. Onun şiirlerinde hep bir yok oluş ve tükeniş varlığını hissettirdi: Şiirlerde gece biter, anlam tükenir, zaman ölür, bedenler çürür, karanfil solar, kaplumbağa ölür, şiir tükenir, sular zehirlenir, dil kırbaçlanıp çarmıha gerilir, sevgiliyle zehir içilip zakkum yenir, demir paslanır, akrep kuyrukları kanar, beyaz karanfil (beden-kefen) yerlere düşer, düşler biter, kasatura parçalanır, aynalar kırılır, düşler tükenir, herkes kanadı kırılan sineklere benzetilir, acı biber yeşili sularda yıkanılır, köprüyü geçerken atlar tökezler, kırık kemanlar geceye dönüşür.
Metin Güven, somut ama üstü ürtük gönderme ve çağrışımları sıkça kullandı. Saint John Perse, Elitis, Aragon, Foucault, Barthes, Enis Batur, İlhan Berk gibi isimlere gönderme yaptı. Renk unsurunu ve ışık-gölge oyunlarını ön planda tuttu. Şiirlerinde yeşil, kırmızı, sarı, siyah, beyaz renkleri dikkat çekti. Bazı renk kullanımlarındaki söyleyiş, A. Haşim’i çağrıştırdı. Tabiat unsurlarını özellikle de hava-su-ateş-toprak şeklindeki dört unsuru yoğun olarak kullandı. Zaman problemine kafa yorulan ve tarih olgusuna değinilen şiirlerde akşam ve gece vakitleri öne çıkarıldı. Ne geçmiş ne geleceğin önem taşıdığı şiirlerde, daha çok an’a odaklanıldığı görüldü Çünkü geçmişin uzağına düşülmüş, olumsuzlukların odakta yer aldığı an’la baş başa kalınmıştır. Daha çok bireysel olan üzerinde duran şair, yer yer de toplumsal olana açıldı. Toplumsal düzenin ve gündelik hayatın yarattığı kaos ve bunun bireyin iç dünyasındaki yansımalarını dile getirdi.
Kaynakça
Akbaba, Ş. “Metin Güven’le Şiir ve Şair”, (Söyleşi), http://muhaz.org/orneklerle.html?page=9
http://www.siirakademisi.com/index.php?/site/sair_hayat/532Eserleri
https://www.biyografya.com/biyografi/8346
https://www.kibelegrup.com.tr/kitap/kedi-uykulari-metin-guven-9789944339063
İnanç, Remzi (1981), Metin Güven, Ömrüm Geçen Bir Sağnak Gibi, (Arka Kapak Yazısı), Türkiye Yazıları, Ankara.
Karagöz, Melih, “Bir Kedi Çobanı Metin Güven Şiirindeki Temel İzlekler”, https://www.academia.edu/38192601/BİR_KEDİ_ÇOBANI_METİN_GÜVEN_VE_ŞİİRİNDEKİ_TEMEL_İZLEKLER
Özen, Hayati, “Metin Güven’le Söyleşi”, http://omayramay.blogcu.com/metin-guven-le-soylesi/1259929
Yalçın, Murat (ed.) (2010), Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi, C.2, İstanbul: YKY., s. 494.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. SELMA BAŞYayın Tarihi: 11.11.2019Güncelleme Tarihi: 20.12.2020
Yayın Tarihi: 11.11.2019Güncelleme Tarihi: 20.12.2020
Güncelleme Tarihi: 20.12.2020
Eser Adı | Yayın evi | Basım yılı | Eser türü |
---|---|---|---|
Ömrüm Geçen Bir Sağnak Gibi | Türkiye Yazıları / Ankara | 1981 | Şiir |
Güvercin Yüreğinde Gül Renkli Çocuklar | Ayko / Ankara | 1984 | Şiir |
Lâl Olsun Ölsün | Süreç / İstanbul | 1985 | Şiir |
Dala Yakın Yaprağa Uzak | Dia / Ankara | 1990 | Şiir |
Mavi Filinta | Ulusal Kültür / İstanbul | 1990 | Şiir |
Eşkiya Bir Kartal Sureti | Ulusal Kültür / İstanbul | 1991 | Şiir |
Yarasa Karnında Aşk | Ulusal Kültür / İstanbul | 1992 | Şiir |
Suları Unutan Gölge | Gölge / İstanbul | 1992 | Şiir |
Ten ve Gül | Prospero / Ankara | 1994 | Şiir |
Aşk Bitti Akşam Sürüyor | Prospero / Ankara | 1997 | Şiir |
Gece Müziği | Suteni / Ankara | 1997 | Şiir |
Geriye Söz Kalır | Hera / İstanbul | 1997 | Şiir |
Yaz Biliyor Herşeyi | Suteni / Ankara | 1998 | Şiir |
Unutmak İyidir | Yön / İstanbul | 2001 | Şiir |
Kedi Uykuları | Kıbele / İstanbul | 2008 | Şiir |
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | Cemal Ertem | d. 1927 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | KUDSÎ, Kudsî Çelebi | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | BAHRÎ, Şeyh Bahrî Dede | d. ? - ö. 1566 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | Bayram İbrahim Rogovalı | d. 1947 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | ÖZEL, Veyis Özel | d. 1947 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | NAÇARİ BABA, Ali Çetin | d. 1947 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | GÜRYANÎ, Şeref GÜR | d. 1950 - ö. 27.06.2010 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | DERDİDERYA, Ali Şahin | d. 1929 - ö. 2010 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | Füsun Akatlı | d. 07 Mayıs 1944 - ö. 04 Temmuz 2010 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Aysel Yenidoğanay | d. 20 Eylül 1959 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
11 | İhsan Işık | d. 4 Mayıs 1952 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
12 | Salih Tüzün Bozbeyoğlu | d. 1936 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
13 | Mehmet Kubilay Saraç | d. 1936 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | Celâl Demir | d. 1960 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | Semra Aklar | d. 26 Mart 1961 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | VELİ METİN | d. 1945 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
17 | SADIK, Sadık Metin | d. 1944 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
18 | Metin Önal Mengüşoğlu | d. 17 Mayıs 1947 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |