Madde Detay
LÜTFÎ, Ispartalı
(d. 1230/1815 - ö. 1287/1871)
âşık
(Âşık / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
1815 yılında dünyaya gelen Lütfî, Isparta’nın Uluborlu ilçesindendir. Hayatı, eğitim durumu ve edebî şahsiyeti hakkında kaynaklarda yeteri kadar bilgi yer almamaktadır. Âşık, 1871 yılında vefat etmiştir. Devrinin ileri gelen şairleri arasında gösterilmesine rağmen (Dilçin 2000: 57) âşığın elimizde Nasihat Destanı adında bir şiiri bulunmaktadır.
Kaynakça
Dilçin, Dehri (2000). Edebiyatımızda Atasözleri. Ankara: Türk Dil Kurumu Yay.
Köprülü, M. Fuad (2004). Saz Şairleri I-V. Ankara: Akçağ Yay.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: ARAŞ. GÖR. SAGIP ATLIYayın Tarihi: 16.08.2014Güncelleme Tarihi: 08.12.2020Eserlerinden Örnekler
Nasihat Destanı
Ey gönül her cânı hor görüp geçme
Kim bilir âdemde olan demişler
Âlâyı ednâyı zerrece seçme
Âdem sırrı olmaz beyan demişler
Hâl-i zârım kamu eyledim izhâr
Meşhur meselleri kıldım aşikâr
Nas içinde bu da kalsın yadigâr
Gerektir âşıka nişan demişler
Derviş isen sülûkünde mukîm ol
Ahd u ikrarında sabit kadîm ol
Her şeyin hikmetin anla fehîm ol
Lazımdır dervişe bürhan demişler
Rasgeldiğin divaneye taş atma
Bilip bilmediğin âdeme çatma
Çok yakın sen yapma keramet satma
Çok sürmez fâş olur yalan demişler
Sular gibi nehr-i hebaya akma
Kendi aybın gözle gayriye bakma
Gördüğün deliğe parmağın sokma
Ya akrep çıkar ya yılan demişler
Başladığın işi husûle getir
Elin tuttuğunu menzile yetir
İhmal etme maslahatın tiz bitir
Dona kalır sona kalan demişler
Her çağrılan yere acele gitme
Gördüğün meclise seğirtip yetme
Cemaatten evvel hareket etme
Zira ona alay bozan demişler
Mecliste kesret-i kelâm eyleme
İşine gelmedik sözü dinleme
İki eşit birden artık söyleme
Çok söyleyenlere lafzen demişler
Eğer âkil isen âşık-ı şeyda
Her başa müyesser olmaz bu sevda
Vadinde zerrece hulfetme asla
Birdir ikrar ile iman demişler
Sual olunmadık yerden sorulmaz
Ârif olan bu kelâma darılmaz
Sıkıntı çeker de sonra yorulmaz
Kendi işin kendi yapan demişler
Bu âlemde serserice gezersen
İblis gibi doğru yoldan azarsan
Halkı düşürmeğe kuyu kazarsan
İlden önce düşer kazan demişler
Nefs-i emareye olunca hâdim
Batıl zihinlere olursun âzim
Evvel eder sonra olursun nâdim
Her kusurun sonu pişman demişler
Bu remizi bilmek hayli müşkildir
Akl ile bulurum diyen cahildir
Kimde ne olduğu malum değildir
Ancak seçer eri meydan demişler
Bazı adam vardır gör ne münafık
Dane toplar gibi misali tavuk
Anın bir adına derler dalkavuk
Bir adına anın şeytan demişler
Terk-i vatan edip iller dolanma
Göz göre ayrılık oduna yanma
Gurbet iyi derlerse de inanma
Bağdat’tan şirindir vatan demişler
Terk-i dünya eden dünyayı neyler
Bilip bilmeyenler yabana söyler
Ben âşıkım deyü dava mı eyler
Bu aşkın miftahın bulan demişler
Harabat ehlinin aynına gelmez
Kamunun varını zerreye saymaz
Böyle bir girdaptır düşmeyen bilmez
Bu aşkı bir bahr-i umman demişler
Sen de olmak dile bu aşka hâtem
Lutfî bakî değil fanidir âlem
Evvel atamızdır Hazret-i Âdem
Sonumuz hak ile yeksan demişler
Dilçin, Dehri (2000). Edebiyatımızda Atasözleri. Ankara: Türk Dil Kurumu Yay. 57-59.
Köprülü, M. Fuad (2004). Saz Şairleri I-V. Ankara: Akçağ Yay. 590.
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 16.08.2014Güncelleme Tarihi: 08.12.2020Eserlerinden Örnekler
Nasihat Destanı
Ey gönül her cânı hor görüp geçme
Kim bilir âdemde olan demişler
Âlâyı ednâyı zerrece seçme
Âdem sırrı olmaz beyan demişler
Hâl-i zârım kamu eyledim izhâr
Meşhur meselleri kıldım aşikâr
Nas içinde bu da kalsın yadigâr
Gerektir âşıka nişan demişler
Derviş isen sülûkünde mukîm ol
Ahd u ikrarında sabit kadîm ol
Her şeyin hikmetin anla fehîm ol
Lazımdır dervişe bürhan demişler
Rasgeldiğin divaneye taş atma
Bilip bilmediğin âdeme çatma
Çok yakın sen yapma keramet satma
Çok sürmez fâş olur yalan demişler
Sular gibi nehr-i hebaya akma
Kendi aybın gözle gayriye bakma
Gördüğün deliğe parmağın sokma
Ya akrep çıkar ya yılan demişler
Başladığın işi husûle getir
Elin tuttuğunu menzile yetir
İhmal etme maslahatın tiz bitir
Dona kalır sona kalan demişler
Her çağrılan yere acele gitme
Gördüğün meclise seğirtip yetme
Cemaatten evvel hareket etme
Zira ona alay bozan demişler
Mecliste kesret-i kelâm eyleme
İşine gelmedik sözü dinleme
İki eşit birden artık söyleme
Çok söyleyenlere lafzen demişler
Eğer âkil isen âşık-ı şeyda
Her başa müyesser olmaz bu sevda
Vadinde zerrece hulfetme asla
Birdir ikrar ile iman demişler
Sual olunmadık yerden sorulmaz
Ârif olan bu kelâma darılmaz
Sıkıntı çeker de sonra yorulmaz
Kendi işin kendi yapan demişler
Bu âlemde serserice gezersen
İblis gibi doğru yoldan azarsan
Halkı düşürmeğe kuyu kazarsan
İlden önce düşer kazan demişler
Nefs-i emareye olunca hâdim
Batıl zihinlere olursun âzim
Evvel eder sonra olursun nâdim
Her kusurun sonu pişman demişler
Bu remizi bilmek hayli müşkildir
Akl ile bulurum diyen cahildir
Kimde ne olduğu malum değildir
Ancak seçer eri meydan demişler
Bazı adam vardır gör ne münafık
Dane toplar gibi misali tavuk
Anın bir adına derler dalkavuk
Bir adına anın şeytan demişler
Terk-i vatan edip iller dolanma
Göz göre ayrılık oduna yanma
Gurbet iyi derlerse de inanma
Bağdat’tan şirindir vatan demişler
Terk-i dünya eden dünyayı neyler
Bilip bilmeyenler yabana söyler
Ben âşıkım deyü dava mı eyler
Bu aşkın miftahın bulan demişler
Harabat ehlinin aynına gelmez
Kamunun varını zerreye saymaz
Böyle bir girdaptır düşmeyen bilmez
Bu aşkı bir bahr-i umman demişler
Sen de olmak dile bu aşka hâtem
Lutfî bakî değil fanidir âlem
Evvel atamızdır Hazret-i Âdem
Sonumuz hak ile yeksan demişler
Dilçin, Dehri (2000). Edebiyatımızda Atasözleri. Ankara: Türk Dil Kurumu Yay. 57-59.
Köprülü, M. Fuad (2004). Saz Şairleri I-V. Ankara: Akçağ Yay. 590.
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 08.12.2020Eserlerinden Örnekler
Nasihat Destanı
Ey gönül her cânı hor görüp geçme
Kim bilir âdemde olan demişler
Âlâyı ednâyı zerrece seçme
Âdem sırrı olmaz beyan demişler
Hâl-i zârım kamu eyledim izhâr
Meşhur meselleri kıldım aşikâr
Nas içinde bu da kalsın yadigâr
Gerektir âşıka nişan demişler
Derviş isen sülûkünde mukîm ol
Ahd u ikrarında sabit kadîm ol
Her şeyin hikmetin anla fehîm ol
Lazımdır dervişe bürhan demişler
Rasgeldiğin divaneye taş atma
Bilip bilmediğin âdeme çatma
Çok yakın sen yapma keramet satma
Çok sürmez fâş olur yalan demişler
Sular gibi nehr-i hebaya akma
Kendi aybın gözle gayriye bakma
Gördüğün deliğe parmağın sokma
Ya akrep çıkar ya yılan demişler
Başladığın işi husûle getir
Elin tuttuğunu menzile yetir
İhmal etme maslahatın tiz bitir
Dona kalır sona kalan demişler
Her çağrılan yere acele gitme
Gördüğün meclise seğirtip yetme
Cemaatten evvel hareket etme
Zira ona alay bozan demişler
Mecliste kesret-i kelâm eyleme
İşine gelmedik sözü dinleme
İki eşit birden artık söyleme
Çok söyleyenlere lafzen demişler
Eğer âkil isen âşık-ı şeyda
Her başa müyesser olmaz bu sevda
Vadinde zerrece hulfetme asla
Birdir ikrar ile iman demişler
Sual olunmadık yerden sorulmaz
Ârif olan bu kelâma darılmaz
Sıkıntı çeker de sonra yorulmaz
Kendi işin kendi yapan demişler
Bu âlemde serserice gezersen
İblis gibi doğru yoldan azarsan
Halkı düşürmeğe kuyu kazarsan
İlden önce düşer kazan demişler
Nefs-i emareye olunca hâdim
Batıl zihinlere olursun âzim
Evvel eder sonra olursun nâdim
Her kusurun sonu pişman demişler
Bu remizi bilmek hayli müşkildir
Akl ile bulurum diyen cahildir
Kimde ne olduğu malum değildir
Ancak seçer eri meydan demişler
Bazı adam vardır gör ne münafık
Dane toplar gibi misali tavuk
Anın bir adına derler dalkavuk
Bir adına anın şeytan demişler
Terk-i vatan edip iller dolanma
Göz göre ayrılık oduna yanma
Gurbet iyi derlerse de inanma
Bağdat’tan şirindir vatan demişler
Terk-i dünya eden dünyayı neyler
Bilip bilmeyenler yabana söyler
Ben âşıkım deyü dava mı eyler
Bu aşkın miftahın bulan demişler
Harabat ehlinin aynına gelmez
Kamunun varını zerreye saymaz
Böyle bir girdaptır düşmeyen bilmez
Bu aşkı bir bahr-i umman demişler
Sen de olmak dile bu aşka hâtem
Lutfî bakî değil fanidir âlem
Evvel atamızdır Hazret-i Âdem
Sonumuz hak ile yeksan demişler
Dilçin, Dehri (2000). Edebiyatımızda Atasözleri. Ankara: Türk Dil Kurumu Yay. 57-59.
Köprülü, M. Fuad (2004). Saz Şairleri I-V. Ankara: Akçağ Yay. 590.
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Nasihat Destanı
Ey gönül her cânı hor görüp geçme
Kim bilir âdemde olan demişler
Âlâyı ednâyı zerrece seçme
Âdem sırrı olmaz beyan demişler
Hâl-i zârım kamu eyledim izhâr
Meşhur meselleri kıldım aşikâr
Nas içinde bu da kalsın yadigâr
Gerektir âşıka nişan demişler
Derviş isen sülûkünde mukîm ol
Ahd u ikrarında sabit kadîm ol
Her şeyin hikmetin anla fehîm ol
Lazımdır dervişe bürhan demişler
Rasgeldiğin divaneye taş atma
Bilip bilmediğin âdeme çatma
Çok yakın sen yapma keramet satma
Çok sürmez fâş olur yalan demişler
Sular gibi nehr-i hebaya akma
Kendi aybın gözle gayriye bakma
Gördüğün deliğe parmağın sokma
Ya akrep çıkar ya yılan demişler
Başladığın işi husûle getir
Elin tuttuğunu menzile yetir
İhmal etme maslahatın tiz bitir
Dona kalır sona kalan demişler
Her çağrılan yere acele gitme
Gördüğün meclise seğirtip yetme
Cemaatten evvel hareket etme
Zira ona alay bozan demişler
Mecliste kesret-i kelâm eyleme
İşine gelmedik sözü dinleme
İki eşit birden artık söyleme
Çok söyleyenlere lafzen demişler
Eğer âkil isen âşık-ı şeyda
Her başa müyesser olmaz bu sevda
Vadinde zerrece hulfetme asla
Birdir ikrar ile iman demişler
Sual olunmadık yerden sorulmaz
Ârif olan bu kelâma darılmaz
Sıkıntı çeker de sonra yorulmaz
Kendi işin kendi yapan demişler
Bu âlemde serserice gezersen
İblis gibi doğru yoldan azarsan
Halkı düşürmeğe kuyu kazarsan
İlden önce düşer kazan demişler
Nefs-i emareye olunca hâdim
Batıl zihinlere olursun âzim
Evvel eder sonra olursun nâdim
Her kusurun sonu pişman demişler
Bu remizi bilmek hayli müşkildir
Akl ile bulurum diyen cahildir
Kimde ne olduğu malum değildir
Ancak seçer eri meydan demişler
Bazı adam vardır gör ne münafık
Dane toplar gibi misali tavuk
Anın bir adına derler dalkavuk
Bir adına anın şeytan demişler
Terk-i vatan edip iller dolanma
Göz göre ayrılık oduna yanma
Gurbet iyi derlerse de inanma
Bağdat’tan şirindir vatan demişler
Terk-i dünya eden dünyayı neyler
Bilip bilmeyenler yabana söyler
Ben âşıkım deyü dava mı eyler
Bu aşkın miftahın bulan demişler
Harabat ehlinin aynına gelmez
Kamunun varını zerreye saymaz
Böyle bir girdaptır düşmeyen bilmez
Bu aşkı bir bahr-i umman demişler
Sen de olmak dile bu aşka hâtem
Lutfî bakî değil fanidir âlem
Evvel atamızdır Hazret-i Âdem
Sonumuz hak ile yeksan demişler
Dilçin, Dehri (2000). Edebiyatımızda Atasözleri. Ankara: Türk Dil Kurumu Yay. 57-59.
Köprülü, M. Fuad (2004). Saz Şairleri I-V. Ankara: Akçağ Yay. 590.
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | KÂBİLÎ, Yâverî-zâde Mehmed | d. ? - ö. Mart-Nisan 1635 veya Temmuz-Ağustos 1634 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Salih Zeki Aktay | d. 1896 - ö. 21 Mart 1971 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | Halil İbrahim Göktürk | d. 1920 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | MEYDANÎ, Hüseyin | d. 1815 - ö. 1896 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | SÜLÜK/HÜSEYİN/SÜLÜK HÜSEYİN, Bozbıyık Hüseyin | d. 1815-1820? - ö. 1900? | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | ARİFÎ, Kütahyalı | d. 1815 - ö. 1895 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | İSMÂİL PAŞA, İzmirli | d. 1812 - ö. 1871 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | TELLAL-ZÂDE İSMAİL | d. ? - ö. 1871 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | CEMÂLÎ | d. 1811 - ö. 1871 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | SAMET KASIMÎ | d. ? - ö. 2004 | Meslek | Görüntüle |
11 | MEHMET CAN | d. 1927 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
12 | YUSUF TUGAY | d. 02.02.1976 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
13 | KUBÛRÎ | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | NİYAZÎ, İsmail | d. 1871 - ö. 1911 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | FİRAKÎ, Mehmed | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | ALİ RIZA, Ali Rıza Yalçın | d. 1929 - ö. 23.05.1990 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | SEYRÂNÎ, Ispartalı | d. ? - ö. 1844-1849 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | CELÎLÎ | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |