Madde Detay
MEHMED FUÂD PAŞA, Keçeci-zâde
(d. 1230/1815 - ö. 1285/1869)
divan şairi ve nasiri
(Divan/Yazılı Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adı Mehmed Fuâd olup 5 Safer 1230/17 Ocak 1815'te İstanbul'da doğdu. Şair Keçeci-zâde İzzet Molla'nın oğludur. İlim yolunda ilerlemek gayesi ile Arapça ve Farsça öğrendi; babasının Sivas'a sürülmesi üzerine genç yaşta Mekteb-i Tıbbiyye'ye girmek zorunda kaldı. Doktor yüzbaşı olarak mezuniyetinin ardından Trablusgarp'a gitti. Dönüşte Mustafa Reşîd Paşa'nın teşvikiyle meslek değiştirerek Kasım 1837'de Bâbıâli tercüme kalemine girdi; 1839'da buranın mütercim-i evvelliğine yükseltildi. Mehmed Şekîb Efendi (Paşa) Londra büyükelçiliğine tayin edilince sefaret başkâtibi olarak birlikte Londra'ya gitti. Orada iki yıl Şekîb Efendi'nin, bir yıl kadar da Âlî Efendi'nin maiyetinde çalıştı. Londra'da bir süre maslahatgüzarlık yaptı. Abdülmecîd'in cevabî mektubunu İspanya kraliçesi Elizabeth'e götürmek için 1844'te Madrid'e gönderildi. Bir yıldan fazla İspanya ve Portekiz'de kaldı. Temmuz 1845'te Dîvân-ı Hümâyun tercümanlığına, 18 Şubat 1847'de rütbe-i ûlâ sınıf-ı evveli ile Dîvân-ı Hümâyun âmedciliğine tayin edildi. 1848'te Bükreş'e asayişi sağlamaya gönderildi. Barış görüşmeleri için 5 Ekim 1849'da Petersburg'a gönderildi, başarısından dolayı 29 Kasım 1849'da bâlâ rütbesi verilerek sadaret müsteşarlığına getirildi. 11 Nisan 1850'de İstanbul'a dönen Fuad Efendi'ye imtiyaz nişanı verildi. Romatizma tedavisi için Bursa'ya gitti burada kaldığı bir ay süresince Cevdet Efendi ile Kavâid-i Osmâniyye'yi ve Şirket-i Hayriyye'nin nizamname layihasını kaleme aldı. Bursa'dan döndükten sonra Encümen-i Dâniş'e sadaret müsteşarı sıfatıyla dâhilî aza tayin edildi. Sadrazam Reşîd Paşa tarafından Nisan 1852'de Mısır'a gönderildi. Burada da başarı gösterince Hariciye Nazırlığına getirildi (9 Ağustos 1852). Bu sırada ortaya çıkan bazı problemler ve Prens Mençikof’un usule aykırı olarak kendisini ziyaret etmemesi üzerine görevinden istifa etti. Mart 1854'te kumandan olarak Yunan üzerine gönderildi. Mart 1854’te başkomutan olarak Yanya'ya gitti. 8 Ekim 1854’te Meclis-i Tanzimat azası olup 4 Mayıs 1855’te ikinci defa Hariciye Nazırı oldu. 27 Temmuz 1855’te riyasetten ayrıldı. 1 Kasım 1856’da nezaret görevine son verilince Mecâlis-i Aliyeye memur oldu. Ağustos-Eylül 1857’de ikinci defa Meclis-i Tanzimat reisi ve 9 Ocak 1858’de üçüncü defa Hariciye Nazırı olup Nisan-Mayıs 1858’de Paris Kongresi'ne murahhaslık ile memur oldu. Ekim 1858’de nezarete döndü. Mayıs-Haziran 1860’da askerî sıfatla Şam murahhası oldu. 14 Temmuz 1861’de Meclis-i Vâlâ riyaseti ile Tanzimat riyaseti birleştirilerek reisliği kendisine verildi. 6 Ağustos 1861’de dördüncü defa Hariciye Nazırı olup 22 Kasım 1861’de sadrazamlık görevine başladı. 31 Aralık 1861’de istifa etti. Ardından Meclis-i Vâlâ reisi, bir ay sonra serasker, Mart-Nisan 1863’te Mısır seyahatinde Osmanlı tarihinde ilk defa olarak yaver-i ekrem ve 3 Haziran 1863’te döndükten sonra ilaveten sadrazam oldu. Haziran 1866’da azledildi. 1867’de beşinci defa Hariciye Nazırı olup 3 Ekim 1867’de sadaret kaymakamı oldu. 28 Şubat 1868’de kaymakamlıktan ayrıldı. Temmuz-Ağustos 1868’de hastalanıp Yakacık'a ardından hava değişimi için İtalya'nın Nice şehrine gitti. 29 Şevval 1285/12 Şubat 1869’da kalp rahatsızlığından vefat etti. Cenazesi 28 Şubat 1869'da İstanbul'a getirildi ve Sultanahmet semtinde Peykhane caddesinde yaptırdığı caminin yanına defnedildi. Kabrinin üstüne daha sonra türbe yapıldı.
Fuad Paşa da babası ve kayınvalidesi gibi Galata Mevlevihanesi postnişini Kudretullah Efendi'ye, eşi ve ailesi ise Yenikapı Mevlevihane’si şeyhi Osman Efendi'ye bağlı idi. Akıllı, zeki, cesur, becerikli, açık sözlü, hazırcevap; iyi Fransızca bilen, siyasi işlere ve tıp ilmine vakıf bir devlet adamıydı (Mehmed Süreyya 1996: 540).
Fuâd Paşa, kendi kaleminden çıkıp çıkmadığı netlik kazanmayan Vasiyetnâme ve Tezkire'si ile meşhurdur.
1. Vasiyetnâme: Ölümünden birkaç ay sonra Fuâd Paşa'nın Siyasî Vasiyetnamesi adlı belge önce İstanbul'da İngilizce ve Fransızca olarak çıkan The Levant Herold gazetesinde yayımlandı. Yayımlandığı sırada bunun Fuâd Paşa'ya ait olup olmadığı gazetelerde tartışma konusu yapıldı. Vasiyetnâme 1897'de Ahmed Rızâ'nın Paris'te çıkardığı Meşveret gazetesinde de tefrika edildi. Mizancı Murad'ın "Mizan" yayınları arasında da ayrı basımı yapıldı. Bütün bunlara rağmen Vasiyetnâme hakkında kesin olarak söylenecek şey, Avrupa devletlerinin siyasetleri hakkında Osmanlı Devleti'nin nasıl bir yol tutması gerektiği hususundaki dirayetli bir tespittir. Vasiyetnâme Farley'in İngilizce, La Revue de Paris'nin Fransızca ve Mehmed Gâlib'in Osmanlıca metinleri esas alınarak Engin Deniz Akarlı tarafından Türkçe olarak yayımlanmıştır (Köprülü 1996: 204).
2. Tezkire: Fuâd Paşa'nın tarihsiz olmasına rağmen 1867 yılının ilk yarısında yazıldığı tahmin edilen, Sultan Abdülazîz'in Avrupa seyahatinden az önce kaleme alarak sadarete takdim ettiği tezkiresi de dikkate değer bir belgedir. Bu tezkire, yakın tarihimiz hakkındaki bazı gerçekleri açıklığa kavuşturduğu gibi Osmanlı Devleti'nin bekası için o sıralarda alınması gereken birtakım tedbirlerle ilgili önemli tavsiyeleri de ihtiva etmektedir (Köprülü 1996: 205).
Fuad Paşa'nın çok ince ve nükte dolu fıkraları günümüzde de ağızdan ağıza dolaşmaktadır. Bu fıkraların bir kısmı doğrudan doğruya Fransızca söylenmiştir. Ancak kendisine izafe edilen fıkraların hepsinin ona ait olmadığı da bir gerçektir (Köprülü 1996: 205).
Fuâd Paşa Tanzimat devrinin üç önemli şahsiyetinden biriydi. Genellikle Mustafa Reşîd Paşa İngiliz taraftarı olarak tanınırken Âlî ve Fuâd Paşalar Fransız taraftarı olmakla şöhret kazanmışlardır. Fuâd Paşa'nın değişik zamanlarda gerçekleştirdiği bazı icraatı arasında eyalet teşkilatı yerine geniş yetkili valilerle idare edilen vilayet teşkilatının kurulması, kâgir binaların yapılması, İstanbul'da Divanyolu'nun genişletilmesi, Galatasaray Lisesi'nin ve Darülfünun’un kurulması gibi hizmetler sayılabilir (Köprülü 1996: 205).
İyi bir diplomat ve siyaset adamı olan Fuâd Paşa orta derecede bir şairdir. Doğu ve Batı edebiyatlarına vakıf olan Fuâd Paşa'nın bazı gazellerine, birtakım kıtalarına, ciddi veya hezlamiz bazı nazirelerine dağınık bir şekilde rastlandığı gibi onun irticalen tarih düşürdüğü de bilinmektedir. Öte yandan gerek özel ve resmî mektuplarından gerekse layihalarından Fuâd Paşa'nın kuvvetli bir nasir olduğu açıkça anlaşılmakta olup çağdaşları da bu görüştedirler (Köprülü 1997:679; Ş. Sami 1314: 3441).
Kaynakça
Akarlı, Engin Deniz (1978). Belgelerle Tanzimat: Osmanlı Sadrıazamlarından Âli ve Fuad Paşaların Siyası̂ Vasiyyetnâmeleri. İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yay.
Akbayar, Nuri (hzl.) (1996). Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmanî. C.II. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yay.
Çiftçi, Ömer (hzl.) (yty.). Fatîn Dâvud-Hâtimetü’l-Eş‘âr. ekitap.kulturturizm.gov.tr. 331. [erişim tarihi: 04.08.2014].
İnal, İbnü'l-Emin Mahmud Kemal (1982). Son Sadrazamlar. C. I. İstanbul: Dergâh Yay. 192.
Köprülü, Orhan F. (1996). “Keçecizâde Mehmed Fuad Paşa”. İslâm Ansiklopedisi. C.13. Ankara: TDV Yay. 202-205.
Köprülü, Orhan F. (1997). “Fuad Paşa". İslam Ansiklopedisi. C. IV. Eskişehir: MEB Yay. 672-681.
Şemseddîn Sâmî (1314). Kâmûsu’l-A'lâm. C.5. İstanbul: Mihran Matbaası.
Yavuz, A. Fikri, İsmail Özen (hzl.) (1972). Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri. C.II. İstanbul: Meral Yay.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. BAHİR SELÇUKYayın Tarihi: 04.08.2014Güncelleme Tarihi: 30.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Sanma sen zülf-i siyâhın ey gönül tûmâr mâr
Eylemiş her târını hak-gûy içün dildâr dâr
İki ebrû kıblesiydi secdegâh-ı âşıkân
Hattı geldi ol bütün şimdi olur nâçâr çâr
Meyve-i vaslın gehî izhâr ider ol nev-nihâl
Rû-nümûde olmuyor âlemde bak her bâr bâr
Sen terahhum etmedin ey gül figân u âhıma
Nâle-i bülbül içün olmuş bütün gülzâr zâr
Zehr-i merdüm-küşden ümmîd-i şifâ itme abes
Olsa mümkün mü Fuâdâ sana hiç ağyâr yâr
(Çiftçi, Ömer (hzl.) (yty.). Fatîn Dâvud-Hâtimetü’l-Eş‘âr. ekitap.kulturturizm.gov.tr. 331. [erişim tarihi: 04.08.2014]. 331.)
Gazel
Tâ süveydâ-yı dilimden akarak hem-çün Nîl
Karalardan geliyor göz yaşı mânende-i Nîl
Çok Züleyhâ bulunur dâmenine el uzadır
Yokdur ey Yûsuf-ı Mısr-ı dil ü cân sana ‘adîl
Ümm-i dünyânın adı Kâhire’dir ‘âlemde
Kahr-ı ebnâ-yı zamâne bu da bir başka delîl
Çâha düşse dahı câha çıkarır Yûsufveş
Rif’ate var mı tenezzül gibi bir doğru sebîl
Âteş-i firkate yandıkça Fu’âdâ gönlüm
Mısr-ı zindâna değil görmede nîrâna delîl
(İnal, İbnü'l-Emin Mahmud Kemal (1982). Son Sadrazamlar. C. I. İstanbul: Dergâh Yay. 192.)
Beyt
Cihânda çok yaşayandan bilir ziyâde gezen
Cilâ-yı terbiyedir âdeme cilâ-yı vatan
(Yavuz, A. Fikri, İsmail Özen (hzl.) (1972). Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri. C.II. İstanbul: Meral Yay. 122.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 04.08.2014Güncelleme Tarihi: 30.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Sanma sen zülf-i siyâhın ey gönül tûmâr mâr
Eylemiş her târını hak-gûy içün dildâr dâr
İki ebrû kıblesiydi secdegâh-ı âşıkân
Hattı geldi ol bütün şimdi olur nâçâr çâr
Meyve-i vaslın gehî izhâr ider ol nev-nihâl
Rû-nümûde olmuyor âlemde bak her bâr bâr
Sen terahhum etmedin ey gül figân u âhıma
Nâle-i bülbül içün olmuş bütün gülzâr zâr
Zehr-i merdüm-küşden ümmîd-i şifâ itme abes
Olsa mümkün mü Fuâdâ sana hiç ağyâr yâr
(Çiftçi, Ömer (hzl.) (yty.). Fatîn Dâvud-Hâtimetü’l-Eş‘âr. ekitap.kulturturizm.gov.tr. 331. [erişim tarihi: 04.08.2014]. 331.)
Gazel
Tâ süveydâ-yı dilimden akarak hem-çün Nîl
Karalardan geliyor göz yaşı mânende-i Nîl
Çok Züleyhâ bulunur dâmenine el uzadır
Yokdur ey Yûsuf-ı Mısr-ı dil ü cân sana ‘adîl
Ümm-i dünyânın adı Kâhire’dir ‘âlemde
Kahr-ı ebnâ-yı zamâne bu da bir başka delîl
Çâha düşse dahı câha çıkarır Yûsufveş
Rif’ate var mı tenezzül gibi bir doğru sebîl
Âteş-i firkate yandıkça Fu’âdâ gönlüm
Mısr-ı zindâna değil görmede nîrâna delîl
(İnal, İbnü'l-Emin Mahmud Kemal (1982). Son Sadrazamlar. C. I. İstanbul: Dergâh Yay. 192.)
Beyt
Cihânda çok yaşayandan bilir ziyâde gezen
Cilâ-yı terbiyedir âdeme cilâ-yı vatan
(Yavuz, A. Fikri, İsmail Özen (hzl.) (1972). Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri. C.II. İstanbul: Meral Yay. 122.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 30.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Sanma sen zülf-i siyâhın ey gönül tûmâr mâr
Eylemiş her târını hak-gûy içün dildâr dâr
İki ebrû kıblesiydi secdegâh-ı âşıkân
Hattı geldi ol bütün şimdi olur nâçâr çâr
Meyve-i vaslın gehî izhâr ider ol nev-nihâl
Rû-nümûde olmuyor âlemde bak her bâr bâr
Sen terahhum etmedin ey gül figân u âhıma
Nâle-i bülbül içün olmuş bütün gülzâr zâr
Zehr-i merdüm-küşden ümmîd-i şifâ itme abes
Olsa mümkün mü Fuâdâ sana hiç ağyâr yâr
(Çiftçi, Ömer (hzl.) (yty.). Fatîn Dâvud-Hâtimetü’l-Eş‘âr. ekitap.kulturturizm.gov.tr. 331. [erişim tarihi: 04.08.2014]. 331.)
Gazel
Tâ süveydâ-yı dilimden akarak hem-çün Nîl
Karalardan geliyor göz yaşı mânende-i Nîl
Çok Züleyhâ bulunur dâmenine el uzadır
Yokdur ey Yûsuf-ı Mısr-ı dil ü cân sana ‘adîl
Ümm-i dünyânın adı Kâhire’dir ‘âlemde
Kahr-ı ebnâ-yı zamâne bu da bir başka delîl
Çâha düşse dahı câha çıkarır Yûsufveş
Rif’ate var mı tenezzül gibi bir doğru sebîl
Âteş-i firkate yandıkça Fu’âdâ gönlüm
Mısr-ı zindâna değil görmede nîrâna delîl
(İnal, İbnü'l-Emin Mahmud Kemal (1982). Son Sadrazamlar. C. I. İstanbul: Dergâh Yay. 192.)
Beyt
Cihânda çok yaşayandan bilir ziyâde gezen
Cilâ-yı terbiyedir âdeme cilâ-yı vatan
(Yavuz, A. Fikri, İsmail Özen (hzl.) (1972). Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri. C.II. İstanbul: Meral Yay. 122.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Gazel
Sanma sen zülf-i siyâhın ey gönül tûmâr mâr
Eylemiş her târını hak-gûy içün dildâr dâr
İki ebrû kıblesiydi secdegâh-ı âşıkân
Hattı geldi ol bütün şimdi olur nâçâr çâr
Meyve-i vaslın gehî izhâr ider ol nev-nihâl
Rû-nümûde olmuyor âlemde bak her bâr bâr
Sen terahhum etmedin ey gül figân u âhıma
Nâle-i bülbül içün olmuş bütün gülzâr zâr
Zehr-i merdüm-küşden ümmîd-i şifâ itme abes
Olsa mümkün mü Fuâdâ sana hiç ağyâr yâr
(Çiftçi, Ömer (hzl.) (yty.). Fatîn Dâvud-Hâtimetü’l-Eş‘âr. ekitap.kulturturizm.gov.tr. 331. [erişim tarihi: 04.08.2014]. 331.)
Gazel
Tâ süveydâ-yı dilimden akarak hem-çün Nîl
Karalardan geliyor göz yaşı mânende-i Nîl
Çok Züleyhâ bulunur dâmenine el uzadır
Yokdur ey Yûsuf-ı Mısr-ı dil ü cân sana ‘adîl
Ümm-i dünyânın adı Kâhire’dir ‘âlemde
Kahr-ı ebnâ-yı zamâne bu da bir başka delîl
Çâha düşse dahı câha çıkarır Yûsufveş
Rif’ate var mı tenezzül gibi bir doğru sebîl
Âteş-i firkate yandıkça Fu’âdâ gönlüm
Mısr-ı zindâna değil görmede nîrâna delîl
(İnal, İbnü'l-Emin Mahmud Kemal (1982). Son Sadrazamlar. C. I. İstanbul: Dergâh Yay. 192.)
Beyt
Cihânda çok yaşayandan bilir ziyâde gezen
Cilâ-yı terbiyedir âdeme cilâ-yı vatan
(Yavuz, A. Fikri, İsmail Özen (hzl.) (1972). Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri. C.II. İstanbul: Meral Yay. 122.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | REŞÎD, Kırîmî-zâde Ahmed Reşîd Efendi | d. ? - ö. 1862 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | SÂFÎ, Sâfî Efendi | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | LÂGARÎ, Şeyh Mehmed Efendi | d. ? - ö. Temmuz Ağustos 1682 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | SAFVET, Mehmed Es‘ad Safvet Paşa | d. 1815 - ö. 1883 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | CELÂLÎ | d. 1815 - ö. 1863 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | ARİFÎ, Kütahyalı | d. 1815 - ö. 1895 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | NÂMÎ, Agop | d. 1840 - ö. 1869 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | NİHÂD, Mîr, Şerîf Paşa-zâde | d. 1799 - ö. 1869 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | RECÛLÎ | d. ? - ö. 1869 ds. | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Saîd, Yirmisekiz Çelebi-zâde Mehmed Saîd Paşa | d. ? - ö. 1761 | Meslek | Görüntüle |
11 | DAMAD İBRAHİM PAŞA | d. ? - ö. Ekim 1730 | Meslek | Görüntüle |
12 | LÜTFÎ PAŞA | d. 1488? - ö. 1563-64 | Meslek | Görüntüle |
13 | MECBÛR / VEFDÎ | d. 1856 - ö. 1919 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | HÜSNÎ, Çizmeci-zâde Hoca Hüseyin Hüsnî Efendi | d. 1840 - ö. 1909 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | CÂZİM, Çukadar-zâde Câzim Efendi | d. ? - ö. 1869-70 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | TÂ'İB, Ömer Çelebi | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
17 | HÂKÎ, Emîn Hâkî Bey | d. 1889 - ö. 1920 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | MÜŞFİKÎ | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |