RAHMÎ, Osman

(d. 1248/1832 - ö. 20 Kanun-ı Sânî 1311/1 Şubat 1896)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Osman Rahmî Efendi, Terziler Kethüdası İsmail Ağa'nın oğludur. 1248/1832'de İstanbulda doğdu. Sıbyan mektebinden sonra bazı camilerde özel dersler aldı. 15 yaşında iken Recep 1264/Haziran 1848'de Dîvân Kalemine girdi. Muharrem 1272/Eylül 1855'te Mektûbî-i Bahriye Odası'na nakl edildi. Burada Muharrem 1280/Haziran 1863'te 2. müdür tayin edildi. Şaban 1289/Ekim 1972'de Şûrâ-yı Bahriye Baş Katip Muavinliğine, Rebîü'l-âhir 1295/Mart 1878'de de burada Baş Katip olarak tayin edildi. Kendisine 29 Ramazan 1307/19 Mayıs 1890'da 3. rütbe Osmanlı nişanı verildi. Kendi isteği üzerine 28 Şaban 1312/24 Şubat 1895'te 1820 kuruş maaşla malûlen emekli edildi (DH_SAİDd_00002_00059). 20 Kanûn-ı Sânî 1311/1 Şubat 1896'da 64 yaşında iken vefat etmesi üzerine hanımı Saliha Hayri'ye 705 kuruş maaş bağlandı (BEO_000763_057223_001_001). 7 Cemâziye'l-âhir 1289/12 Ağustos 1872 doğumlu oğlu Mehmed Murad, Sıbyan mektebinden sonra Bahriye Rüşdiyesi'nden mezun oldu.13 yaşında 22 Cemâziye'l-âhir 1302/8 Nisan 1885 senesinde Bahriye Muhasebe kalemine girdi (DH_SAİDd_00073_00084). Bahriye Muhasebe Kalemi mühimme masası birinci sınıf katibi olarak 42 yaşında iken 5 Safer 1333/23 Aralık 1914 tarihinde 465 kuruş maaşla emekli oldu (BEO_004327_324502_001_001).

Eserleri

Osman Rahmî'nin bilinen iki eseri bulunmaktadır. Her iki eser birlikte basılmıştır.

1. Nâme-i Dil: Eserin basımı için 7 Recep 1289/10 Eylül 1872 tarihinde ruhsat alınan (MF_MKT__00004_00118_001_001) eserin basımı şairin diğer eseri Hayâl-i Dil ile birlikte 1 Şevval 1289/2 Aralık 1872 tarihinde Tophâne-i Âmire matbaasında basılmıştır ve 3+60 sayfadır. Sayfalarda 25 satır bulunmaktadır. Eser 3-53 sayfalar arasında yer almaktadır. Eserin adı, eserin başladığı 3. sayfada bulunan mihrâbiyede yer almaktadır. Eser Tevhîd (1-9 beyitler), Münâcât (10-14 beyitler), Evsâf-ı Nebî (15-23 beyitler) ve Na't'ten (24-28 beyitler) sonra Sebeb-i Te'lîf (29-57 beyitler) ile başlamaktadır. Eser 17 Mesnevi başlığı altında işlenmektedir. Eserde 3 müseddes ve 27 gazel bulunmaktadır. Eserin sonunda mesnevi formunda 13 beyit uzunluğunda bir Hâtime yer almaktadır. Şair eserin son beytinde eserin tamamlanma tarihi olan 1279'u "hükm-i târih" terkibiyle vermektedir. Eserde 735 beyit mesnevi, 48 beyit müseddes ve 165 beyit gazellerde olmak üzere toplam 948 beyit bulunmaktadır.

Şair, Sebeb-i Te'lîf'in başındaki "Ba‘d ezin bast-ı- ser-encâm ideyim" mısraıyla eserin bir sergüzeşt-nâme olduğunu ifade etmektedir. Eserde şairin başından geçen bir aşk hikayesi anlatılmaktadır. Eser bu türdeki klasik eserlerden bazı yönleriyle ayrılmaktadır. Sevgilinin âşığının "dîvân-hânede kâtip hâlâ" (Dolahmet 217: 184, beyit 281) olduğunu söylemesi ile âşığın somutlaştırılması bunlardan birisidir. Bir diğeri de sevgilinin elbiselerinin o dönemdeki memur kıyafeti şeklinde tasvir edilmesidir (Dolahmet 217: 224, beyit 672-677). Bu iki ifade şairin kendisini ve giydiği memur kıyafetini akla getirmektedir (Dolahmet 217: 34, 39-40). Bayram sabahı sevgilinin aşığın evine gitmesi ve ona daha fazla eziyet etmeyeceğini söylemesi (Dolahmet 217: 224-225, beyit 682-688) ise bu farklılaşmanın en dikkati çeken unsurudur. Bu tür eserlerde önemli görevler yüklenen mektup gönderme motifi bu eserde de yer almaktadır. Eserdeki uzun mektup bu türün içli örneklerinden birisidir (Dolahmet 217: 206-210, beyit 499-538). Esere "gönül mektubu" anlamında Nâme-i Dil isminin verilmesi, onun şair tarafından tamamen bu çerçevede değerlendirildiğini yansıtmaktadır.

2. Hayâl-i Dil: Eser Nâme-i Dil'in yer aldığı basımda 54-60 sayfalar arasında yer almaktadır. Eserin adı eserin başladığı 54. sayfadaki mihrâbiyede kaydedilmektedir. Şair eserin başında 1. ve 2. beyitte Allah'a kendisini insan ve Hz. Peygamber'e ümmet olarak yarattığı için hamd ettikten sonra konuya girmektedir. Eserin başındaki 37 beyit uzunluğundaki mesneviden sonra, 1 gazel (5 beyit) toplam 2 murabba (toplam 10 kıta), 1 muhammes (4 kıta), 1 müseddes (4 kıta) ve sonda mesnevi formunda 9 beyit uzunluğunda bir Hâtime yer almaktadır. Eserdeki şiirler toplam 100 beyit tutarındadır.

Şairin "Eyledim her ne ki oldu takrîr/Ser-i mecmûʻaya bir bir tahrîr" (Dolahmet 2017: 234, beyit 796) ifadesinden bu eseri Nâme-i Dil'e bir zeyl olarak tasarladığı anlaşılmaktadır. Şairin konuya girişte kendisini "mazhar-ı ışk u sevdâ" etmesi dolayısıyla Allah'a şükretmesi (Dolahmet 2017: 231, beyit 759) ve "reh-i ʻışk-ı mecâzîde ol"anın "âkıbet menzil-i tahkîki bulur" ifadesi (Dolahmet 2017: 231, beyit 762) dikkati çekmektedir. Şairin böylece eserde anlattığı ve çilesini çektiği mecâzi aşkı bir nevi meşrulaştırmayı amaçladığı görülmektedir. Şair daha sonra sevgilisinin güzelliklerini tasvir etmekte, bu aşka karşı iradesine hakim olamadığını ve bundan dolayı Allah'a ibadetten uzak düştüğünü dile getirmektedir. Şairin bunu takiben gündüz hayalinde gece rüyasında beraber olduğu sevgilisi ile yaptığı "sohbet"lere yer verdiği görülüyor. Bu karşılıklı konuşmalar 2 murabba ve 1 müseddeste anlatılmaktadır. Şairin bu metinlerdeki kıtalarda konuşan âşık ve sevgiliye romantik isimler verdiği görülmektedir. Şairin "güfte" olarak isimlendirdiği bu karşılıklı konuşma metinleriyle halk şiiri ve divan şiirinin ortak formlarından olan mürâca'a tarzına bir farklılık ve esere bir teatral boyut kazandırdığı görülmektedir. Bu söyleşilerde âşığın sevgiliye aşkında samimiyetine ikna ettiği, sevgilinin de ona inandığı ve onu daha fazla eziyet etmeme, onun değerini bilme sözü verdiği, böylece gerçek hayatta sevgiliye ulaşamayan âşığın "hayâl"de ona kavuştuğu, eserin bu mutlu sonla bittiği görülmektedir. Eser bu yönüyle diğer sergüzeşt-nâmelerden ayrışmaktadır. Şairin burada gül, bülbül, şem' ve pervâneyi birer muhammes kıt'a ile konuşturarak eserde alegorik bir metne de yer vermesi onun sanatına farklı bir boyut kazandırmaktadır.

Eserlerde yer yer günlük konuşma dilinden örnekler bulunsa da Arapça ve Farsça kelimeler azımsanmayacak yoğunluktadır. Ancak bunların önemli bir kısmı günlük konuşma dilinde de yer alan kelimelerdir. Eserlerdeki tasvirler gerçeğe yakındır (Dolahmet 217: 39). Eserlerdeki mesnevilerde akıcı ve sürükleyici bir üslup bulunmaktadır. Bununla beraber şairin başta gazeller olmak üzere diğer türlerde yazdığı şiirlerinde daha yüksek bir üslubu yakaladığı ve daha başarılı olduğu görülmelidir. Belirtilen hacimlerdeki iki eserde toplam 28 gazele yer verilmesi şairin kendisini bu türde daha rahat yansıttığını ve başarılı olduğunu düşündüğünü göstermektedir. Şairin bu eserlerindeki gerek tahkiye gerekse şiiriyette göz ardı edilemeyecek bir başarı sağladığı görülmektedir.

Osman Rahmî'ye atf edilen Münşe'ât (Dolahmet 2017: 27) ona ait değildir. Bu yanlışlık Nâme-i Dil'in TBMM kütüphanesinde (Demirbaş No: 73-7944) bulunan nüshasından sonra bu eserin aynı ciltte yer almasından kaynaklanmaktadır. 1291/1874-1875 yılında basıldığı kaydedilen Tâlî-i Münşe'ât-ı İzzet'in yazarı, çok sayıda matbu münşeatın sahibi (Özege C. 4, 1720; C. 1, 73; Yılmaz 2015: 49), Halep Mektupçusu olarak bilinen ve 1330/1911-1912 yılında İstanbul'da vefat eden Mehmet İzzet Efendi'dir (Bursalı Mehmed Tahir 2016: C. 2, 765).

Kaynakça

Batislam, H. Dilek (2002). "Mesnevilerde Mektup Tarzı Anlatım". İlmi Araştırmalar. (13): 17-34.

Batislam, H. Dilek (2000). "Divan Şiiriyle Halk Şiirinde Ortak Bir Söyleyiş Biçimi (Mürâca'a-Dedim-Dedi)". Folklor/Edebiyat. (VI): 201-211.

Bursalı Mehmed Tahir (2016). Osmanlı Müellifleri. (hzl.) M. Yekta Saraç (edt.) Mustafa Çiçekler. C. 2. Ankara: TUBA Yay.

Dolahmet, Funda (hzl.)(2017). Osman Rahmi Efendi'nin Nâme-i Dil Mesnevisinin Çeviri ve İncelenmesi. Yüksek Lisans Tezi. Ağrı: Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi.

Gökalp, Halûk (2006). Eski Türk Edebiyatında Manzum Sergüzeşt-nâmeler.  Doktora Tezi. Adana: Çukurova Üniversitesi.

İzzet Efendi (1291/1874). Tâlî-i Münşe'ât-ı İzzet. Tuna Vilayeti Matbaası.

Osman Rahmî (1289/1872). Nâme-i Dil. İstanbul: Tophane-i Amire Matbaası.

Özege, M. Seyfettin (1971-1979). Eski Harfle Basılmış Türkçe Eski Eserler Kataloğu. C. 5. İstanbul.

Tavukçu, Orhan Kemal (2009). "Sergüzeştnâme". İslam Ansiklopedisi  C. 36. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yay. 559-560.

Yılmaz, Barış (2015). Kitapçı Arakel'in Yayın Katalogları. Yüksek Lisans Tezi.  Ankara: Hacettepe Üniversitesi.

Arşiv Belgeleri

BEO_000565_042357_001_001

BEO_000565_042357_001_002

BEO_000763_057223_001_001

BEO_004327_324502_001_001

BEO_004327_324502_001_002

DH_SAİDd_00002_00059

DH_SAİDd_00073_00084

MF_MKT_00004_00118_001_001 

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DOÇ. DR. CEMAL BAYAK
Yayın Tarihi: 15.12.2020
Güncelleme Tarihi: 09.08.2021

Eserlerinden Örnekler

Güfte-i dil-rübâ-yı vefâdâr

Nikâb-ı zülfümü açdım gel ey müştâk-ı dîdârım

Perîşân-hâl-i hecr olduñ yeter seyr eyle ruhsârım

Tahammül eylediñ çekdiñ ne cevr ettimse âzârım

Budur hengâm-ı fırsat duymasunlar yâr u ağyârım

Gel ey mest-i mey-i derd-i firâkım âşık-ı zârım

Sunam gayri saña câm-ı leb-i laʻl-i şeker-bârım

 

Güfte-i dil-dâde-i bî-karâr

Olaldan rişte-i göñlüm kemend-i zülfüñe beste

Semâya dûd-ı âh-ı âteşînim oldu peyveste

Ko yaksın cânımı nâr-ı elem ey tıfl-ı nevreste

Mey-i mihnet-serâ-yı gam sunulmuşdur dil-i meste

Şehâ bezm-i safâ-yı vuslata bendeñ ne şâyeste

Yeter bir nîm-nigâh-ı ülfetiñ devletü hünkârım

 

Güfte-i cânân

Gel ey fikr ü hayâlimle olan Mecnûn-veş nâlân

Hevâ-yı Leylî-i zülf ü perîşânımla ser-gerdân

Yeter olduñ yeter sahrâ-neverd-i vâdi-i hicrân

Gel ey meydân-ı aşkımda sadâkatla kılan cevlân

Gürûh-ı âşıkânem içre sensin fâʼiküʼl-akrân

Saña şimden girü lutf eylemekdir ʻahd ü ikrârım

 

Güfte-i Rahmî-i nâlân

Beni memnûn-ı lutfuñ eylediñ ey şûh-ı sîmîn-ber

Bulunmaz zümre-i hûbân içinde sen gibi dil-ber

Sana tevfîk-i rabbânî olup her kârda yâver

Ola ikbâl u ömrüñ hüsn ü ân u şânıñ efzûn-ter

Helâk olsun reh-i ʻışkıñda biñ Rahmî gibi çâker

Cihân durdukca sen var ol benim yâr-i vefâ-dârım

 (Osman Rahmî 1289/1872: 59-60.)


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1SIDKÎ, Mustafa Efendid. ? - ö. 1769Doğum YeriGörüntüle
2Ferat Emend. 1972 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
3Gülderen Bilgilid. 1954 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4VASFÎ, Ahmed Vasfîd. 1832 - ö. 1876Doğum YılıGörüntüle
5RIZÂ, Alid. 1832-33 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
6ŞEVKÎ, Hasan Şevkîd. 1832 - ö. 1903Doğum YılıGörüntüle
7HASAN HİLMÎd. 1881? - ö. 1896 dsÖlüm YılıGörüntüle
8SÜKÛTÎ, Murtazâ Babad. 1825 - ö. 1896Ölüm YılıGörüntüle
9İFFET, Mehmed Efendid. 1843 - ö. 1896Ölüm YılıGörüntüle
10HAMDÎ, Sıyam-zâde Hasan Hamdî Efendi, Nevşehirlid. ? - ö. 19. yy.Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
11FÂ'İK BEY, Hacı Fâ'ik Beyd. 1831 - ö. 1891Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
12SEBÂTÎ, Hâfız Mehmed Sebâtüddîn Efendid. 1846 - ö. 1904Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
13MEVLÂNÂ CELÂLEDDÎN-İ RÛMÎ, Muhammed Celâleddîn, Hudâvendigârd. 30.09.1207 - ö. 17.12.1273Madde AdıGörüntüle
14FÂ'İZE (FÂ'İZÂ), Kâmetî-zâde Fâtıma Fâ'ize Hanımd. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle
15FECRÎd. ? - ö. 1905-06’da hayattaMadde AdıGörüntüle