Madde Detay
Şahabettin Süleyman
Süleyman Şahabeddin, Süleyman Şahab, Ş.’
(d. 1885 / ö. 1919)
Yazar, gazeteci
(Yeni Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
1885 yılında doğan yazarın baba tarafından soyu, Zeybek Türkmenlerinden Çavdarlı Ali Ağa Hanedânı’na dayanır. Aile, 1700'lü yılların ilk çeyreğinde Türkmenistan'dan göçerek Balıkesir, Sındırgı-Bigadiç dolaylarına yerleşmiş; devri için önemli isimleri yetiştirmiş ve devlet yönetiminde de önemli mevkiler edinmiştir. Şahabettin Süleyman, uzun yıllar Karesi Mutasarrıflığı yapan Şerif Bey’in en küçük oğlu olan, Defter-i Hakânî müdürü Süleyman Şevket Bey’in oğludur (Polat 1987). Yazarın aynı zamanda nazırlık da yapan amcaoğlu Damat Mehmet Şerif Paşa; kardeşleri Memduh Süleyman ve Rıza Beyler, tercümeleri ve özellikle felsefe-tarih alanlarında basılmış eserleri bulunan isimlerdir. İlk ve orta mektepler ile idâdiyi İzmir’de tamamlayan yazar, özellikle İzmir İdâdisi'nde edebiyata dair ilk zevklerini edinmeye başladı. İzmir Maarif Müdürü Emrullah Efendi'den Türk edebiyatı hususunda özel dersler de alan yazar, Ömer Seyfettin ile de bu dönemde tanıştı ve ondan etkilendi. Liseden sonra İstanbul'a gelen Şahabettin Bey, İzmir’den okul arkadaşları olan Baha Tevfik, Mehmed Şükrü Saraçoğlu gibi isimlerle birlikte Mülkiye Mektebi’ne 196 mektep numarasıyla kaydoldu (Çankaya 1969). Babasını bu devrede kaybetti, maddi açıdan büyük zorluklar yaşadı ve henüz öğrencilik dönemlerinde çalışma hayatına atılarak, Maarif Nezareti tarafından İzmir İlköğretim Dairesi Kâtipliği ile görevlendirildi. Mülkiye’yi 1908 yılının Kasım ayında, iyi derece ile tamamladı (Çankaya 1969). Aynı yıl, Vefa Lisesi’nin Fransızca öğretmenliğine ve müdür yardımcılığına atandı (TBEA, 756). Yazar, zaten idadî yıllarından itibaren Fransızca ile yakın ilişkideydi ve Mülkiye döneminde bu dili mükemmelen öğrendi. Bu sayede öğretmenlikte başarılı olduğu gibi Mısır’daki Jön Türk yayınlarını da takip etme ve İttihatçılar içerisinde kendisine yer bulma imkânına sahip oldu. Siyasete atılma amacına rağmen, birkaç yıl içerisinde Cemiyet ile çeşitli anlaşmazlıklara düşerek onlardan ayrıldı ve kendisini öğretmenliğe adadı. Ancak Gezgin’in onunla ilgili söylediği “bedii telakkilerinde, sanat bahsinde anarşist bir ruh taşırdı. İnandığı bir davayı ne pahasına olursa olsun ortaya fırlatmaktan çekinmezdi” (Gezgin 2013) cümlesini ispatlarcasına kaleme aldığı Çıkmaz Sokak ve Siyah Süs isimli tiyatrolarının, toplum ahlâkına aykırı görülmesi nedeniyle vazifesine son verildi ve neredeyse ancak bir yıl sonra İstanbul Lisesi'nin Lisan-ı Osmanî derslerini okutmakla görevlendirildi (Çetindaş 2017). 1909’da ortak bir sanat anlayışına sahip olduğu Cemil Süleyman, Mehmet Fuat, İbrahim Alaaddin, Ali Canip, Tahsin Nahit gibi isimlerle bir araya gelen Şahabettin Süleyman, Fecr-i Âtî’nin kurulmasına öncülük etti. 1910’da Darüttemsil-i Osmanî’nin edebî heyetine alındı (Şen 2006). 1911’de bir kez daha öğretmenliğe döndü ve Galatasaray Lisesi'nde Türkçe dersleri verdi. Fecr-i Âtî’nin pek çok üyesini etkileyen Balkan Savaşları, Şahabettin Süleyman'ı da millî ve vatanî konularda eserler yazmaya yönlendirdi. Ayrıca yazar, yine bu dönemlerde Türk Ocağı'nın toplantılarına devam etti. 1914’te Darülmuallimin-i Âliye’de Edebiyat ve Fransızca hocalığı yaptı, müdür yardımcısı olarak görev aldı. Aynı yıl, Köse Raif Paşa'nın kızı bulunan ve devrinin tanınmış kadın şairlerinden olan İhsan Raif Hanım ile evlendi. Bu evlilik, aile özlemi içerisinde bunalan (Karaosmanoğlu 1969) yazarı içinde bunaldığı sefih hayattan ve her şikâyetinde çevresindekilerin gözlerini "dolu dolu" yapan maddî sıkıntılarından kurtardı (Ozansoy 2016). 1915'te, Galatasaray Lisesi'nde edebiyat; İstanbul Lisesi'nde edebiyat ve felsefe öğretmenlikleri görevinde bulundu. 1919 yılında sağlık için gittiği bir tatil küründe, İsviçre’de, İspanyol gribi salgınına yakalanarak vefat etti. Mezarı, İsviçre’de Davos-Platz kasabasındadır (Özkırımlı 2005; Tekin 2010).
Tiyatro, antolojiler, eğitim kitapları, edebiyat tarihleri, eleştiri ve düşünce yazıları ile devrin önemli boşluğunu dolduran ve matbuatın devamlı isimlerinden olmasına rağmen, “kesik cümleli muhavere üslubuyla” (Hisar 2013) sonraki kuşaklar için kalıcı olamayan ve "sanatı kendisinden evvel sönmüş" (Sevük 1930) bulunan yazar, edebiyat sahasında ilk olarak 1903 yılında, Ahenk gazetesinde çıkan “Ceriha-i Namus” isimli bir hikâye ve Süleyman Şahabeddin imzasıyla görüldü (Polat 1987). Yazılarında Süleyman Şahab imzasını ve Ş.’ inisiyalini de kullandı. Ayrıca İzmir devresinde kaleme aldığı pek çok yazısını da isimsiz yayımladı. Devrin matbuatında önemli yeri olan ve pek çok yazısı Resimli İstanbul, İzmir, Resimli Roman, Servet-i Fünûn, Musavver Hâle, Mehasin, Resimli Kitab, Piyano, Tenkîd, Hâkimiyet-i Milliye, Yeni Ses, Muahede, Donanma, Musavver Erganûn, Rübab, Şehbal, Hak, Sabah, Nihal, İctihad gibi dönem dergilerinde yayımlanan yazar, 1909’da Şiir ve Tefekkür isimli bir edebiyat dergisi çıkardı ve Fecr-i Âtî yazarlarını bu dergide birleştirmeyi hedefledi. Ancak dergi, maddi imkânsızlıklar nedeniyle iki sayı çıkabildi. Aynı yıl yazar, Jale isimli dergiyi de yine aynı amaçla çıkardı fakat bu dergi de kısa ömürlü oldu.
Yazarın 1910 tarihli Târih-i Edebiyât-ı Osmâniye isimli eseri, idadilerde okutulmak üzere ders kitabı olarak hazırlanmış bir edebiyat tarihidir. Taine metodunun kullanıldığı eser, edebiyat tarihçiliği ve yöntem bakımından kusurlu bulunur (Çetin 2012; Gülşen 2014). Daha sonra Fuat Köprülü ile birlikte kaleme aldıkları Yeni Osmanlı Târih-i Edebiyatı ise çok daha özenli bir edebiyat tarihidir. 1911 ve 1913 yılları arasında dönem edebiyatının mühim dergilerinden Rübab’ın kadrosunda, başyazar olarak yer alan sanatçının özellikle “Harekât-ı Edebiye” isimli yazıları sanat ve edebiyat sohbetleri tarzında dikkate değer yazılardır. Ayrıca, yazarın sütununda bulunan imzasız yazılarının yönlendiriciliği sayesinde matbuat âleminde pek çok gencin adı duyulur. 1913’te Rübab’dan ayrılmasının ardından gençler, Safahât-ı Şiir ve Fikir dergisinde yine Şahabettin Süleyman öncülüğünde toplanırlar. Edebiyatta Nayiler (Gariper 2006) topluluğu da yazarın önderliğinde böylece kurulmuş olur (Tural 1993). Resimli Muktatafat, üç bölümden oluşan ve idadiler için ders kitabı olarak hazırlanan bir antolojidir. Eserin ilk bölümü, Tanzimat ve Servet-i Fünûn; ikinci bölümü Fecr-i Âtî; üçüncü bölümü ise Divân Edebiyatı sanatçılarının eserlerinden yapılan metinleri kapsar. Sanat-ı Tahrir ve Edebiyat, bir edebiyat teorisi eseridir. Eser, Batılı tarzda ve pozitivist etkilerle oluşturulmuştur. Yazarın Köprülü ile birlikte kaleme aldığı Malumat-ı Edebiye, liselerde okutulmak üzere kaleme alınan, iki ciltlik edebiyat teorisi kitabıdır. Yine Köprülü ile ortak hazırlanan bir diğer eğitim kitabı olan Meşrutiyette Terbiye-i Etfal ise rüştiyelerde okutulması için hazırlanan, didaktik mahiyette bir eserdir. Çocuklara toplumsal değerleri öğretmek gayesi güdülür. Yazarın Osmanlılıkta Vahime-i Mesûliyet adlı eseriyse topluma dair eleştirel yazıları içerir. Dil, tarih, din, gençlik, aile ve memuriyet gibi çeşitli başlıklar üzerine değerlendirmeler yapan yazar, bu kurumlardaki yozlaşmaları eleştirir.
Şahabettin Bey, en çok bir dönem aktörlüğünü de yaptığı tiyatro, eserleriyle tanındı. Tahsin Nahit ve Müfit Ratip ile birlikte Fecr-i Âti tiyatrosunu geliştiren üç isimden biridir. “Tiyatroyu bayağı bir eğlence, kaba bir kazanç vâsıtası telâkki edenlere karşı hakîkî sanatı aşk ile müdafaa eden” bu yazarların erken yaştaki ölümleri (Güntekin 1976) Türk tiyatrosunun gelişimi adına da olumsuz oldu. Yazarın Aralarında isimli eseri, ahlaksız bir kadınla evliliğin bir aile düzenini nasıl darmadağın ettiği görüşünü işler. Çıkmaz Sokak, evliliği toplumda kendilerini gizlemek amacıyla bir paravan olarak kullanan iki eşcinsel kadının hayatını konu edinir. İki kardeşle evli olan hanımlar, aynı evde yaşamaktadırlar. Zamanla kadınlardan birinin, başka bir kadına meyletmesi ve eşcinselliklerinin açığa çıkması, pamuk ipliğine bağlı bu büyük ailenin de sonunu getirir. Kırık Mahfaza, bir hayat kadınına âşık olan yazar Nahit’in durumunu, sevdiği kadınla evlenmek arzusunun ailesi tarafından anlaşılmamasını konu edinir. Eser, toplum değerleriyle şahsî mutluluğu arasında seçim yapmaya zorlanan kahraman üzerinden aslında hayatın temel konularına eğilir. Yazarın Fırtına isimli oyunu ise Batılı kadınlara özenen Türk erkeklerinin, yıktıkları aile saadetlerini işler. Macit, Avrupa hayranı, hayatının merkezine Avrupa’ya dair ve Avrupalı olan şeyleri koyan, düşüncesiz bir kahramandır. Yazarın Tahsin Nahit ile birlikte kaleme aldığı Ben... Başka! isimli eseri, kadınlar arasında edebiyat, ahlak ve sanata dair gündelik konuşmalar üzerine inşa edilen bir piyestir. Tahsin Nahit ile ortak kaleme aldıkları Kösem Sultan ise tarihî bir piyestir. Kadınlar saltanatı (Altınay 2011) içerisinde değerlendirilecek olan bu metin, aynı zamanda Osmanlı tarihine de olumsuzlayıcı bir bakış içerir.
Yazarın, Türk edebiyatına katkı sağladığı bir diğer tür ise nuvel-diyalog olarak adlandırdığı söyleşmeli hikâyelerdir. Daha sonra “tekellümî hikâye” adını önerdiği bu tür, “bir maceranın ilk ve kısa anlatımı” olarak doğar ve psikoloji ağırlıklıdır. Şahıs kadrosu dar tutulurken, vaka dramatiktir (Kırzıoğlu 1999). Şahabettin Süleyman’ın uygulamaları ile Fecr-i Âti içerisinde pekişen, diyaloglara dayalı ilerleyen, oldukça kısa, yazarın kahramanlarının özelliklerini ve hikâyede entrik düğümü sağlayacak davranışlarını eksiltili ifade ve parantezle anlattığı metinler, tekellümî hikâye olarak adlandırılır (Çetindaş 2017). Tekellümi hikâye tiyatro ve hikâyeyi bünyesinde birleştiren bir melez tür olarak görülmelidir. Kahramanların kişisel ve fiziksel özellikleri tiyatro metinlerindeki gibi parantez içerisinde sunulur. Gerekli mekân düzenlemesi yapıldığı takdirde bu eserler sahnelenebilir bir yapıdadır. Kısa oluşu tiyatro açısından eksikliği getiren bir yapı iken, aynı gerekçe ile yani bir solukta okunabilir olması ile metin, hikâyeye döner. Üzerinde tanım ve sınırlandırma bakımından bir netlik bulunmayan tür, çeşitli özellikleri ile oyun, çeşitli özellikleri ile hikâyedir (Yivli 2016). Şahabettin Süleyman, bu tür eserlerinde çoklu olay örgüsüne başvurmuş, vakayı hikâye kurgusuyla oluştururken; kendi varlığını metne katmamıştır. Geniş tasvirlerin ve ayrıntıların bulunmadığı metinlerde doğal, kısa ve rahat söyleyiş dikkati çeker. Yazarın diyaloglar arasında verdiği monolog veya iç konuşmalar, kahramanların gerçek niyetlerinin okuyucu tarafından anlaşılmasını kolaylaştırdığı gibi yazarın kurguladığı sürpriz son, okuyucunun dikkatinin daima uyanık tutulmasını ve humor duygusunun tatminini sağlar. Ayrıca metin boyu kullanılan üç nokta, soru işareti, ünlem, iki nokta gibi işaretler ve eksiltili, kısa cümleler, okuyucuyu yazarın gösterdiği alanda kalmaya zorladığı gibi anlatının okuyucudaki psikolojik derinliğini de artırır (Çetindaş 2017).Yazarın “Kanun”, "Avdet", “Aziz Katil”, “Kül” gibi eserleri, sadece tekellümî hikâyeyi örneklemekle kalmayan aynı zamanda türün yerleşmesinde de etkili olan eserleridir.
Kaynakça
Altınay, Ahmet Refik (2011). Kadınlar Saltanatı. İstanbul: Tarih Vakfı Yayınları.
Çankaya, Ali (1969). Yeni Mülkiye Târihi ve Mülkiyeliler. Ankara: Mars.
Çetin, Nurullah (2012). Tanzimat'tan Cumhuriyet'e Kadar Bizde Türk Edebiyat Tarihi. Ankara: Akçağ.
Çetindaş, Dilek (2017). "Şahabettin Süleyman’ın Fırtına İsimli Eserinde Yer Alan Tekellümî Hikâyeler Üzerine Bir İnceleme". IJLA. (5/8).
Gariper, Cafer (2006). "Yankısız Yönelişler: Nev-Yunaniler ve Nayiler", Türk Edebiyatı Tarihi, (3). Ankara: KTB.
Gezgin, Hakkı Süha (2013). Edebî Portreler. (hzl. Beşir Ayvazoğlu), İstanbul: Kapı.
Gülşen, Hacer (2014). Şahabettin Süleyman'ın Tenkidat-ı Edebiyelerinde Hippolyte Taine Tesiri. İstanbul: Cinius.
Hisar, A. Şinasi (2013). Geçmiş Zaman Edipleri. İstanbul: YKY.
Karaosmanoğlu, Yakup Kadri (1969). Gençlik ve Edebiyat Hatıraları. Ankara: Bilgi.
Kırzıoğlu, Banıçiçek (1999): “Hakkı Tahsin’in ‘İlkbahar’ Adlı Tekellümî Hikâyesi”. Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 11.
Ozansoy, Halit Fahri (2016). Edebiyatçılar Geçiyor. İstanbul: Dergâh.
Polat, Nâzım Hikmet (1987). Şahabeddin Süleyman. Ankara: KTB.
Reşat Nuri Güntekin'in Tiyatro ile İlgili Makaleleri (1976). (hzl. K. Yavuz). İstanbul: MEB.
Sevük, İ. Habip (1930). Edebî Yeniliğimiz, İstanbul: Remzi.
Şen, Cafer (2006). Fecr-i Âtî Edebiyatı. Ankara: Gazi.
Tanzimat'tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi. (2001). (II). İstanbul: YKY.
Tural, Sadık (1993). Edebiyat Bilimine Katkılar. Ankara: Ecdâd.
Yivli, O. (2016): “Modern Türk Öyküsünde Alt Türler (1890-1950)”, Erdem, 70..
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DOÇ. DR. DİLEK ÇETİNDAŞYayın Tarihi: 29.10.2019Güncelleme Tarihi: 12.11.2020
Yayın Tarihi: 29.10.2019Güncelleme Tarihi: 12.11.2020
Güncelleme Tarihi: 12.11.2020
Eser Adı | Yayın evi | Basım yılı | Eser türü |
---|---|---|---|
Aralarında | - / İstanbul | 1900 | Tiyatro |
Tarih-i Edebiyat-ı Osmaniye | Sancakyan Matbaası / İstanbul | 1910 | Edebiyat Tarihi |
Kösem Sultan | Rübab Mecmuası / İstanbul | 1910 | Tiyatro |
Fırtına | Tanin / İstanbul | 1910 | Tiyatro |
Meşrutiyette Terbiye-i Eftâl | Necm-i İstiklal / İstanbul | 1911 | Diğer |
Namık Kemal Karabelâ Münasebetiyle | Cihan / İstanbul | 1911 | Eleştiri |
Aşk | Şahit Matbaası / İstanbul | 1911 | Çeviri |
Rehber-i Erib Kâmil-Bir Muallimin Şakirtlerine Dersleri (3 cilt) | Üç cilt için sırasıyla: Necm-i İstikbal Matbaası, Matbaa-i Kader, Müşterekü'l-Menfaa-i Osmanî Matbaası / İstanbul | 1912 | Derleme |
Resimli Muktatafat | Kanaat Kütüphane ve Matbaası / İstanbul | 1913 | Antoloji |
Sanat-ı Tahrir ve Edebiyat | Araks / İstanbul | 1913 | Diğer |
Ben... Başka! | Matbaa-i Hayriye ve Şürekası / İstanbul | 1913 | Tiyatro |
Çıkmaz Sokak | Matbaa-i Hayriye ve Şürekası / İstanbul | 1913 | Tiyatro |
Kırık Mahfaza | Matbaa-i Hayriye ve Şürekâsı / İstanbul | 1913 | Tiyatro |
Abdülhak Hâmid Hayatı ve Sanatkâr | Cihan / İstanbul | 1913 | Biyografi |
Yeni Osmanlı Tarih-i Edebiyatı | Tefeyyüz / İstanbul | 1914 | Edebiyat Tarihi |
Malumat-ı Edebiye | Kanaat / İstanbul | 1914 | Diğer |
Osmanlılıkta Vahime-i Mesûliyet | Bedrosyan Matbaası / İstanbul | 1915 | Diğer |
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | CEMÎLÎ, Mehmed Sa'dullâh Cemîlî Bey | d. 1825 - ö. 1855 ds. | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | NASÛHÎ, Nasûh Ağa-zâde Hüseyin Efendi | d. ? - ö. Aralık-Ocak 1699-1700 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | Avanzâde Mehmet Süleyman | d. 1871 - ö. 1922 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | Halil İbrahim Akçam | d. 1885 - ö. 5 Eylül 1956 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | KEREM | d. 1885 - ö. 11.03.1940 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | İZZET, Ali İzzet Özbek | d. 1885 - ö. 1969 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | Rasim Haşmet | d. 1888 - ö. 1919 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | Hasan Remzi | d. 1871 - ö. 1919 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | NİHÂNÎ, İskender | d. 1967 - ö. 1919 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Seyfettin Turhan | d. 15 Mayıs 1923 - ö. 16 Aralık 2002 | Meslek | Görüntüle |
11 | Selahattin Birkan | d. 1913 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
12 | Sırma Köksal | d. 1964 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
13 | Abdullah Cevdet | d. 9 Eylül 1869 - ö. 29 Kasım 1932 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | Mehmet Asım Us | d. 1884 - ö. 11 Aralık 1967 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | Tevfik Fikret | d. 24 Aralık 1867 - ö. 19 Ağustos 1915 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | MÜSTAKÎM-ZÂDE SÜLEYMAN SADEDDİN EFENDİ | d. Mayıs-Haziran 1719 - ö. 14 Temmuz 1788 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | ÂCİZÎ, Süleyman | d. ? - ö. 1738/1747 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | MEHMED, Şehzâde Mehmed b. Kanunî S. Süleyman | d. 1521 - ö. 1543 | Madde Adı | Görüntüle |