ŞÂHİDÎ, Muğlalı İbrahim Dede

(d. 875/1440 - ö. 957/1550)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 16. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

ŞÂHİDÎ, Muğlalı İbrahim Dede (d. 875/1470-ö. 957/1550), divan şairi. Asıl adı İbrahim’dir. Edebiyat tarihinde ismi “Muğlalı Şâhidî” ve “İbrahim Şâhidî” olarak geçer. Babası, Mevlevî şeyhlerinden Sâlih Hüdâyî Dede’dir. Esrar Dede, tezkiresine göre 875/ 1470 yılında Muğla’da doğdu. Şiirlerinde Şâhidî mahlasını kullandı. Ali Enver, ondan meşhur Şâhidî diye bahsetmektedir. Latifî, tezkiresinde Menteşe yöresinin Muğla isimli kasabasından olduğunu belirtir. Namık Açıkgöz, kendisinden önce Muğla yöresindeki Mevlevî akımıyla ilgili fazla bilgi ve belge bulunmadığına değinerek, Muğla’daki Mevlevi dergâhının Şâhidî ile üne kavuştuğuna dikkat çeker. Sefîne-i Nefîse-i Mevleviyân adlı eserde kerâmet sahibi bir kişi olarak da anılmaktadır.  İyi bir öğrenim görmüş olup tahsiline babasından aldığı dersler ile başladı. Ondan Mesnevî ve Farsça dersleri ile birlikte mevlevilik adabını öğrendi. Vakıf Köyü imamı olan Fenâyî’den tefsir dersleri tahsil etti.  18 yaşına geldiğinde tahsilini ilerletmek amacıyla önce İstanbul’daki Fatih Medresesi’nde öğrenim gördü ve daha sonra Bursa’ya giderek Yıldırım Han Medresesi’ne devam etti. Bursa’da yaşadığı bir olay üzerine Muğla’ya döndükten sonra tasavvuf yoluna girmeye karar verdi. Önceleri annesinin isteği üzerine Vefâî şeyhlerinden Şeyh Bedreddîn’e intisap etmişse de sonra Vakıf Köyü imamı Fenâyî ile birlikte Denizli ilinin Lazkiye kasabasındaki Fânî Dede’nin huzuruna vardı ve ondan el alarak Mevlevîlik tarikatına intisap etti. Divânî Muhammed Çelebi’ye olan intisabıyla alakalı ise değişik rivayetler bulunmaktadır. Kınalızâde Hasan Çelebi’ye göre Konya’da, diğer tezkirelerde ve kendi eserlerindeki ifadelerde geçtiği üzere ise Kütahya’da bu intisap gerçekleşmiştir. Daha sonra Baba Acem adında bir dervişle Bursa’dan Kütahya’ya giderken Mevlânâ’nın soyundan gelen Paşa Çelebi ile tanıştı ve ondan çok etkilendi. Bunun üzerine kendisini müritliğe kabul etmesini Çelebi'den istedi. Kendisi de yeni şeyhinin oğlu Emir Âdil’e hocalık yaptı. Bursa, Denizli, Kütahya ve Afyonkarahisar beldelerini gezerek buradaki Mevlevî şeyhleriyle sohbetlerde bulunmuş ve bu vasıtayla Konya’daki dergâhla iletişim kurma yoluna gitti. Bu temaslarından edindiği bilgi birikimini memleketine döndüğünde Muğla’daki dergâha aktardı. Eserlerinden çağının geçerli bilgilerini, tasavvufi düşünce dahil olmak üzere öğrendiği anlaşılmaktadır.Kaynaklarda kiminle evlendiği belirtilmemiştir. İki çocuğu olduğu bilinmektedir. Şuhûdî Dede oğullarından adı en çok bilinendir. O da Mevlevîliğe intisap etmiş olup babası gibi şairdir. Şâhidî, 82 yaşında, 1550 yılında vefat etmiş olup önceki mezarının Afyonkarahisar’da bulunduğu belirtilmektedir. Şeyhlerinden Divânî Muhammed Çelebi’nin ön tarafında, Abâpûş-ı Veli’yle aynı sırada ve İlyas Çelebi’nin sağ tarafında medfundur. Daha sonra Afyonkarahisar’daki mezarın tasfiye edilmesi üzerine memleketi Muğla’da defnedildi.

Hayatı boyunca şeyhlik görevi dışında herhangi bir resmî veya gayr-ı resmî görevi bulunmamaktadır. Latifî onun ilimde oldukça üstün olduğunu fakat şiirde ise ilmi kadar yeteneğinin olmadığını söyler. Kınalızâde de bazı güzel beyitlerinin olduğunu, fakat şiirlerinde şairane bir heyecanın bulunmadığını ifade eder. Şiirini daha çok Mevlevîliği yaymak ve görüşlerini anlatmak amacı ile söylediği için sanat yönünü önemsemediği ifade edilmektedir. Mustafa Çıpan ise onun özellikle Türkçe şiirlerinde vezne hâkimiyeti, üslubu, ifadelerindeki samimiyeti, kelime hazinesi ve kullandığı Türkçe deyimler itibariyle başarılı bir şair olduğunu ifade eder. Tasavvufî şiirlerinde Mevlânâ’nın, babası Hüdâyî Dede’nin ve şeyhi Divânî Muhammed Çelebi’nin etkisinde kaldığı belirtilmektedir.

Üretken bir şair olan Şâhidî'nin çok sayıda eseri vardır: 1) Türkçe Dîvân: Eserde biri hece vezniyle 109 manzume yer almaktadır. Mustafa Çıpan’ın eser üzerinde yüksek lisans tezi bulunmaktadır. 2) Farsça Dîvân: Ali Enver Dede, Semâhâne-i Edeb'de Şâhidî’nin Farsça divanından söz etse de bu eserin herhangi bir nüshası bulunabilmiş değildir. 3) Gülşen-i Vahdet: Mevlânâ’nın Mesnevî-i Şerîf'ine benzer tarzda ve aynı vezinde yazılmıştır. Eserin tespit edilen nüsha sayısı yirmi bir olup 491 beyitten oluşur. Eserde, insan uzuvlarının tasavvufî remizlerle ele alındığı görülmektedir. 4) Mevlid: Mefâ’îlün mefâ’îlün fâ’ilün vezniyle yazılmış olup 823 beyittir. Hasibe Mazıoğlu, eserin Şâhidî’ye ait olduğu yönünde görüş bildirmiştir.  5) Gülşen-i Tevhîd:  Farsça olan bu eser de Mevlânâ’nın Mesnevî'sinin her cildinden 100’er beyit seçilip bu beyitlerin her birinin 5’er beyitle şerh edilmesiyle meydana gelmiştir. Eserin vezni Mesnevî ile aynıdır. Eser 1878 yılında Musul vilayetinde adliye müfettişi olarak görev yapan Serezli Ahmed Niyazi Efendi tarafından İstanbul Tıbbiye Mektebi’nde basılmış, 1967 yılında Midhat Bahari Baytur tarafından Türkçe’ye tercüme edilmiştir. 6) Gülşen-i Esrâr: Eserin dili Farsça olup mefâ’îlün mefâ’îlün fâ’ilün vezniyle yazılmıştır. Kendisinden, babasından, şeyhinden ve Mevlevîlik tarikatının adabından bahsettiği bir eser olup üç nüshası bulunmaktadır. Eser üzerinde Nuri Şimşekler tarafından hazırlanmış doktora tezi bulunmaktadır. 7) Gülşen-i İrfân: Esrâr Dede, Şâhidî’nin bu eserini oğlu Şuhûdî’ye hitaben yazdığını belirtir. Yapılan araştırmalarda böyle bir esere ait herhangi bir nüsha bulunamamıştır. 8) Tuhfe-i Şâhidî: Türkçe-Farsça manzum bir sözlük olup mefâ’îlün mefâ’îlün fâ’ilün vezniyle yazılmıştır. Eser Şâhidî’ye çokça şöhret kazandırmış olup eser üzerine pek çok şerh ve nazîre yazılmıştır. Ayrıca eser Arap âlimlerinden İbrahim İbn-i Süleyman Ezherî, Allâme-i Hafacanî’nin öğrencilerinden Abdülkadir-i Bağdâdî ve Eğribozlu Ahmed Selâmî tarafından Arapça’ya tercüme edilmiştir. Manzum Rumca tercümesi de bulunmaktadır. Eser, 1858 yılında İstanbul’da basılmıştır. Antoinette Verburg’un eser üzerinde 1997 yılında yayımlanmış bir çalışması bulunmakta olup 2005 yılında Ahmet Hilmi İmamoğlu tarafından transkribe edilerek yayımlanmıştır. 9) Gülistân Şerhi: Eserin dili Farsça olup Şirazlı Şeyh Sadî’nin Gülistan isimli eserinin şerhidir. Kaynakların söz ettiği eserin nüshalarına rastlanmamıştır. 10) Sohbetnâme: Eserin dili Arapça olup tek nüshası bulunmaktadır. Mürşit ile müridin sohbet adabından bahseden bir eserdir. 11) Müşâhedât-ı Şâhidiyye: Eserin dili Arapça olup bu eserden bahseden tek kişi Sâkıb Dede’dir. Eserde Şâhidî’nin Mevlânâ’dan ve şeyhi Divânî Muhammed Çelebi’den aldığı feyizler anlatılmıştır. Risâle tarzında yazıldığı belirtilmektedir. 12) Tıraşnâme:  Farsça olup iki nüshası bulunmaktadır. Abdülbaki Gölpınarlı, eserin içerik, vezin, kafiye kuruluşu açısından Şâhidî’ye ait olduğunu belirtmektedir. 13) Risâle-i Âfâk u Enfûs:  Farsça olup iki nüshası bulunmaktadır. Abdülbaki Gölpınarlı, bu eserin de içerik, vezin, kafiye kuruluşu açısından Şâhidî’ye ait olduğunu belirtmektedir.

Kaynakça

Açık Önkaş, N. (2013). Mevlânâ Okyanusundan Muğlalı Şâhidî Denizine. Muğla: Muğla Belediyesi Yay.

Açıkgöz, Namık (2008). Şâhidî ve Muğla’da Mevlevîlik. Muğla.

Ali Enver Dede (1309). Semâ’-hâne-i Edeb. İstanbul.

Canım, Rıdvan (hzl.) (2000). Latifî, Tezkiretü’ş-Şu’arâ ve Tabsıratü’n-Nüzemâ (İnceleme-Metin). Ankara: AKM Yay.

Çıpan, Mustafa (1982). Muğlalı İbrahim Şâhidî, Hayatı, Edebî Şahsiyeti, Eserleri, Divan ve Gülşen-i Vahdet: Tenkidli Metin. Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi.

Çıpan, M. (1986). Muğlalı Şâhidî İbrahim Dede, Hayatı, Şahsiyeti, Eserleri. Konya. 33.

Çıpan, Mustafa (2002). Divane Mehmed Çelebi. Konya: Konya Valiliği İl Kültür Müdürlüğü.

“Ebrāhim Dede Šāhedi” (1998). Encyclopaedia Iranica. Vol. VIII. California. 65-66.

Genç, İlhan (hzl.) (2000). Esrâr Dede, Tezkire-yi Şuarâ-yı Mevleviyye. Ankara: AKM Yay.

Gölpınarlı, Abdülbaki (1983). Mevlânâ’dan Sonra Mevlevilik. İstanbul: İnkılap ve Aka Kitabevleri. 

Ahmet Hilmi (2005). Muğlalı Şâhidî İbrahim Dede, Tuhfe-i Şâhidî, Farsça-Türkçe Manzum Sözlük. Muğla: Muğla Üniversitesi Yay.

İmamoğlu, A. H. (1993). Muğlalı Şâhidî İbrahim Dede. Tuhfe-i Şâhidî. Farsça-Türkçe Manzum Lugat. Muğla: Muğla Üniversitesi Yay. 28.

İsen, Mustafa (1991). Latifî Tezkiresi. Ankara: Akçağ Yay.

Kılıç, Atabey (2007). “Türkçe-Farsça Manzum Sözlüklerden Tuģfe-i Şāhidí (Metin)”. Turkish Studies 2/4: 517-548.

Kılıç, Filiz (hzl.) (2010). Âşık Çelebi Meşâ’irü’ş-Şu’arâ. İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay.

Kutluk, İbrahim (hzl.) (1989). Kınalızade Hasan Çelebi, Tezkiretü’ş-Şuara. İstanbul: TTK Basımevi.

Külekçi, Numan (1996). Şâhidî İbrahim Dede, Gülşen-i Vahdet. Ankara: Akçağ Yay.

Mustafa Sâkıb Dede (1283). Sefîne-i Nefîse-i Mevleviyân 3. Kahire: Matbba-i Vehbiye.

“Şâhidî” (2007). Türk Dünyası Ortak Edebiyatı: Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi. C.VIII. Ankara.

Şimşekler, Nuri (1998). Şâhidî İbrahim Dede’nin Gülşen-i Esrâr’ı: Tenkidli Metin, Tahlil. Doktora Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi.

Tatçı, Mustafa (hzl.) (2003). Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri I-II-III. Ankara: Bizim Büro Yay. 

 Verburg, Antoinette (1997). “The Tuģfe-i Şāhidí: A Sixteenth Century Persian-Ottoman Dictionary In Ryhme”. Archivum Ottomanicum 15: 5-88.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: BÜNYAMİN TAN
Yayın Tarihi: 28.09.2013
Güncelleme Tarihi: 29.10.2020

Eserlerinden Örnekler

 Gazel

Zâhid ibâdet eylediginden riyâ ile

Yegdür şarâb-ı nâb içe bir dilrübâ ile

Zerk ile halka tâatin itmekden âşkâr

Hoşdur günâh-ı sır ide havf u recâ ile

Devlet anun ki ola murâdı rızâ-yı Hak

Hâlis ibâdet eyleye zevk ü safâ ile

Âşık çü aşk u şevk ile müştâk-ı rûy-ı yâr

Her dem niyâzı sûz ile derd ü belâ ile

Ey Şâhidî-i âşık-ı şeydâ-yı Mevlevî

Gel gir semâa raks idelüm def ü nây ile

(Genç, İlhan (hzl.) (2000). Esrar Dede, Tezkire-i Şu’arâ-yı Mevleviyye, Ankara: AKM Yay. 252.)

Tuhfe-i Şâhidî

Leb tudak u ruh yanak çeşm ü göz ü rûy yüz

Kirpige müjgan müje dest el ayag oldı pây

Gûş kulag u dûş omuz mûş sıçan u hûş us

Dûd tütün bûd idi zûd tiz ü rûd çay

Kârd bıçak ârd un demrene peykan dimiş

Nîze sünü zih kiriş tîr ü kemân ok u yay

Hûr güneş ü yir zemîn jâle çiy gök âsmân

Yagmura bârân digil ebr bulut mâh ay

Gâv öküz ester katır har eşek üştür deve

Esb at u mâdiyan kısrag u hem kürre tay

(Kılıç, Atabey (2007). “Türkçe-Farsça Manzum Sözlüklerden Tuģfe-i Şāhidí (Metin)”. Turkish Studies 2/4: 521.)

 
 
 
 
 

Sûfîyâ nûş it mey-i sâf-ı ger istersen safâ
Âşık ol mestâne çâk it perde-i havf ü recâ

Ârdur ‘uşşâk içinde nâm u nâmûs vakâr
Hîle vü sâlûs u zerk ü hod-furûşî vü riyâ

Vasl-ı Hak’dan lâf urursun cîfe-keşsin zâg-veş
Sen degülsin bülbül-i şeydâ-yı bâg-ı kibriyâ

Lâf urursun kim bekâ mülkinde şâh-ı bâkıyem
Pes neden sen tâlib-i dünyâ-yı dûn-ı bî-vefâ

Şâhidî sen şâh-ı mahfîsin sana sen perdesin
Senligi mahv it senünle âşinâ ol âşinâ

*

 Derde düştü can
 Bulmadan dermân
 Olmuşam nalân
 Aşka düşelden

 Bî-karar oldum
 Hâki sâr oldum
 Zâr u mâr oldum
 Aşka düşelden

 Yüreğüm yare
 Bulmadum çare
 Oldum avare
 Aşka düşelden

 Zâr u giryânum
 Mest ü hayrânum
 Gûy u çevgânum
 Aşka düşelden

 Şâhidî câne
 Koyup merdâne
 Girdi meydâne
 Aşka düşelden


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1Yunus Emre Gümüşd. 1983 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
2Maksut Doğand. 1932 - ö. 25 Aralık 1990Doğum YeriGörüntüle
3Mehmet Kâzım Kumpasoğlud. 27 Mart 1955 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4KARAMANLI NİZȂMÎ, Nizâmî-i Karamanîd. 1435-1440 ? - ö. 1469-1473 ?Doğum YılıGörüntüle
5FÂNÎ, Meylî, İsa Hocad. ? - ö. 1550Ölüm YılıGörüntüle
6LEM’Î, Lâmi’î-zâde Derviş Mehmed Çelebid. ? - ö. 1550Ölüm YılıGörüntüle
7CEMÂLÎ/ MUHYİDDİN, Zenbilî-zâde Muhyiddin Mehmed Cemâlî Efendid. ? - ö. 1550-51Ölüm YılıGörüntüle
8HUSREV, Husrev Çelebid. 1481 - ö. 1561MeslekGörüntüle
9SEMÂÎ, Sultan Divanîd. 1448 - ö. 1530MeslekGörüntüle
10RAHMETÎ, Şeyh Rahmetullah Deded. ? - ö. 1620MeslekGörüntüle
11MAHMÛD EFENDİ b. Celâl-zâde Mustafad. ? - ö. 1596\\\\\\\'dan sonraAlan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
12DERVİŞ ÇELEBİ, Kestelli/Köstendilli Mustafeyn-zâded. ? - ö. III. Murad dönemi ortalarıAlan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
13BÎKESÎ, Bîkesî Hüseyin Efendid. ? - ö. 1604Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14ALİ, Canbaz-zâde Ali Efendid. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle
15SÜLEYMANd. ? - ö. 1670’te hayattaMadde AdıGörüntüle
16HİMMETÎ, Himmetî-i İsfahânîd. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle