Yusuf Kamil Paşa

(d. 1808 / ö. 11 Teşrinievvel (Ekim) 1876)
Osmanlı sadrazamı, Şair, Yazar, Çevirmen
(Yeni Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

1223/1808 yılında Malatya Arapgir’de doğdu. Babası Gökbeyi hânedanından İsmâil Beyzâde Mehmed Bey’dir. Küçük yaşta babasını kaybedince amcası Gümrükçü Osman Paşa tarafından büyütüldü. Amcası Kayseri ve Bozok sancakları mutasarrıfı iken Müderriszâde Mehmed Âlim Efendi’den özel ders aldı. Amcası ile birlikte İstanbul'a gittikten sonra onun mühürdarlığını yaptı. 1829 yılında Dîvân-ı Hümâyûn Kalemi'nde memuriyete başlayan Kâmil Bey gördüğü bir rüya üzerine 1833 yılında Mısır'a gitti. Mısır valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa kendisini Hazîne-i Mısır kitabetine tayin etti. Yedi sekiz ay sonra Dîvân-ı Vilâyet ikinci muavinliğine getirildi. Mehmed Ali Paşa'nın kızı Zeyneb Hanım'la evlendirildi. II. Mahmûd'un kızı Âdile Sultan'ın evlenme merasimi için valiyi temsilen İstanbul'a geldi. Sultan Abdülmecîd tarafından kabul edilen Kâmil Paşa'ya 31 Temmuz 1845 tarihinde "mîr-i mîrânlık" unvanı verildi. Mehmed Ali Paşa'nın vefatı üzerine (12 Ağustos 1849) Mısır valisi olan Abbâs Paşa zamanında Sudan'da bir göreve tayin edildi. Görevi kabul etmeyince Asvan'a sürgüne gönderildi. Hapsedilerek Zeyneb Hanım'dan boşanmaya ve Mısır'daki mallarından vazgeçmeye zorlandı. Kâmil Paşa, eskiden tanıdığı Sadrazam Mustafa Reşîd Paşa'ya gizlice bir arîza göndererek kurtarılmasını istedi. Padişahın fermanıyla hapisten çıkarılan Kâmil Paşa 1849 yılında İstanbul'a getirildi. Arkasından Zeyneb Hanım da İstanbul'a gitti. İki âşığın nikâhları burada yenilendi.

Kâmil Paşa, Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliyeye üye tayin edildi ve ardından bu görevine ilâveten Meclis-i Maârif-i Umûmiye âzalığına getirildi (14 Ocak 1851). Yeni kurulan Encümen-i Dâniş’e de üye oldu. Kendisine vezâret rütbesi verilerek Ticaret nâzırlığına getirildiyse de kısa süre sonra tekrar Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye üyeliğine tayin edildi (26 Şubat 1853). İkinci defa ticaret nazırlığına ve 26 Eylül 1854’te kurulan Meclis-i Âlî-i Tanzimat başkanlığına getirildi (23 Kasım 1854). Bir ay sonra da Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye başkanlığına tayin edildi.

Mısır valisi Sa'îd Paşa'nın Süveyş Kanalı imtiyazını Fransa'ya vermesini Mısır'a yabancı müdahalesini arttıracağı gerekçesiyle eleştiren Kâmil Paşa'nın konağında yapılan Meclis-i Vükelâ toplantısında imtiyazın iptali için Paşa'nın kayınbiraderi Sa'îd Paşa'ya mektup yazması kararlaştırıldı. Kâmil Paşa'nın yazdığı mektubu ele geçiren Fransız elçisi Benedetti, Bâbıâlî'yi protesto edince Reşîd Paşa sadaretten, Kâmil Paşa da Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliyye başkanlığından istifa etmek zorunda kaldı (5 Mayıs 1855). Bir süre açıkta kalan Kâmil Paşa, bilgi ve tecrübesinden faydalanılmak üzere Meclis-i Aliyye'ye (Meclis-i Vâlâ ile Meclis-i Umûmî) memur edildi (22 Ekim 1855). Padişah tarafından kendisine imtiyaz nişanı verildi. Sa'îd Paşa'nın oğlunun sünnet düğünü için Reşîd Paşa ile birlikte Mısır'a gitti. Döndükten sonra Mustafa Reşîd Paşa beşinci defa sadarete, Kâmil Paşa da ikinci defa Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliyye başkanlığına tayin edildi (13 Haziran 1857). Bu görevden ayrılınca (14 Kasım 1859) kısa bir süre açıkta kaldı. İkinci defa Mecâlis-i Aliyye'ye memur edilen Kâmil Paşa 1861 senesinde Mısır'a gitti. Vali Sa'îd Paşa ile birlikte Medîne'yi ziyaret etti. Tahta çıkan Sultan Abdülazîz'i tebrik için bir ara İstanbul'a geldi ve tekrar Mısır'a döndü. Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliyye ile Meclis-i Âlî-i Tanzîmât, Meclis-i Ahkâm-ı Adliyye adı altında birleştirilince Kâmil Paşa başkan yardımcılığına tayin edildi. Üçüncü defa Meclis-i Ahkâm-ı Adliyye başkanlığına getirildi (5 Ağustos 1861). Kendisine birinci rütbeden Osmanlı nişanı verildi. Lübnan meselesi dolayısıyla Suriye'de bulunan Keçeci-zâde Fuad Paşa sadrazam olunca sadaret kaymakamlığına Kâmil Paşa tayin edildi. Bu sırada altın para piyasadan çekildiği ve kâğıt paranın değeri düştüğü için ticari hayat zayıfladı. Kâmil Paşa Borsa Hanı'nı kapatarak kendi hazinesinden bir miktar altını piyasaya sürdü ve bir taraftan da kağıt paranın değiştirilmesine başlandı. Ticari hayatı düzene koyarak Borsa Hanı'nı yeniden açtı ve daha büyük bir mâli krizin çıkmasını önledi. Padişahın hükümet işlerine müdahelesini ileri sürerek Fuad Paşa sadâretten istifa edince diğer vekillerle birlikte Kâmil Paşa da Meclis-i Ahkâm-ı Adliyye başkanlığından ayrıldı (2 Ocak 1863). Aralarındaki anlaşma gereğince sadâret teklifini hiç kimse kabul etmediğinden makam üç gün boş kaldı. Padişah, bu görevi Yusuf Kamil Paşa’ya teklif etti. Kâmil Paşa, “Hal vahim vazife mühim” (İnal 1982: 216) diyerek bu görevi yapacak güçte olmadığını söyleyip padişahın teklifini kabul etmedi. Sinirlenen Padişah, “Sadâreti siz kabul etmediğiniz takdirde Ahmet Vefik’i sadrazam yaparım, cümlenizi İstanbul’dan def ettiririm” (İnal 1982: 216) dedi. Bu durum karşısında Kâmil Paşa, Fuad Paşa'nın istifasına sebep olan olayları padişaha anlatarak önce bunların halledilmesini istedi. Padişahın hükümet işlerine fazla müdahele etmeme konusunda güvence vermesi üzerine görevi kabul etti (5 Ocak 1863). Kâmil Paşa devlet ve millet yararına gördüğü her konuda açık sözlü olmaktan çekinmedi. Nitekim padişahın Ali ve Fuad Paşalardan şikayetle İstanbul'dan uzaklaştırılmalarını istemesine şiddetle karşı çıkıp Ali Paşa'nın Hâriciye nazırlığında kalmasını sağladığı gibi Fuad Paşa'yı da kendisinden boşalan Meclis-i Ahkâm-ı Adliyye başkanlığına tayin ettirdi. Paşa, 2500 lira olan sadrazamlık maaşını almak istemediyse de padişahın ısrarı üzerine sadece 500 lirasını kabul etti. Kâmil Paşa'nın önemli icraatlarından biri de padişahın Mısır seyahatine çıkmasını sağlamasıdır. Kâmil Paşa bu seyahatle kayınpederi Kavalalı Mehmed Ali Paşa'dan beri adeta ayrı bir hükümet hüviyeti kazanmaya başlayan Mısır'ın Osmanlı devleti ile olan bağlılığını yeniden kuvvetlendirmek istiyordu. Teklifi uygun bulan Abdülazîz, yanına o sırada seraskerliğe getirilmiş olan Fuad Paşa'yı da alarak Mısır seyahatine çıktı (3 Nisan 1863). Bu seyahat esnasında tekrar padişahın güvenini kazanan Fuad Paşa ikinci defa sadarete getirilince (1 Haziran 1863) Kâmil Paşa'nın dört ay yirmi yedi gün süren sadrazamlığı sona erdi. Hatt-ı hümâyûnda azlinden söz edilmemesi kendisine gösterilen saygıdan dolayıdır. Kâmil Paşa dördüncü defa Meclis-i Ahkâm-ı Adliyye başkanlığına tayin edildi. Üç yıla yakın bir süre bu görevde kaldıktan sonra üçüncü defa Mecâlis-i Aliyye'ye memur edildi (30 Nisan 1866). Sadrazam Ali Paşa Avrupa seyahatinden dönen Abdülazîz'i karşılamak üzere Rusçuk'a gidince sadaret vekilliği yaptı. Kâmil Paşa'ya yeni oluşturulan Şûrâ-yı Devlet başkanlığı teklif edildi. Kabul etmediği için dördüncü defa Mecâlis-i Aliyye'ye memur edildi (Şubat-Mart 1869). Sadrazam Mahmûd Nedîm Paşa'nın bazı kimseleri yargılamadan sürgüne göndermesine kanunlara ve tanzimat prensiplerine aykırı olduğunu ileri sürerek karşı çıktı. Dîvân-ı Ahkâm-ı Adliyye Nazırı Mütercim Rüşdü Paşa da kendisini destekledi. Bu muhalefete sinirlenen sadrazamın padişaha şikâyette bulunması üzerine Kâmil Paşa ile Rüşdü Paşa görevlerinden istifa ettiler (21 Ekim 1871). Üç ay sonra Dîvân-ı Ahkâm-ı Adliyye nazırlığına getirilen Kâmil Paşa, Midhat Paşa sadarete geldikten sonra ikinci defa Şûrâ-yı Devlet başkanlığına tayin edildi (3 Ağustos 1872), fakat kalbinden rahatsız olouğu için görev yapamadı. Beş ay süreyle Mısır'da dinlendi ve tam iyileşmeden görevine döndü. Ancak rahatsızlığı sürdüğü ve kendisine hürmeten yerine birinin getirilmesine padişah karşı çıktığı için Maârif Nazırı Cevdet Paşa, Şûrâ-yı Devlet başkan vekilliğine tayin edildi. Kâmil Paşa'nın hastalığı artınca görevinden affedildi (21 Ağustos 1875) ve yedi ay sonra da beşinci defa Mecâlis-i Aliyye'ye memur edildi (19 Mart 1876). Üçüncü defe Şûrâ-yı Devlet başkanlığına getirildi. Hastalığı nüksedince azledilerek altıncı defa Mecâlis-i Aliyye'ye memur edildi. Çok sevdiği Sultan Abdülazîz'in akıbeti yüzünden hastalığı şiddetlenen Kâmil Paşa 1293/10 Ekim 1876'da Bebek'teki yalısında vefat etti ve Üsküdar'da yaptırdığı hastanenin bahçesindeki türbeye defnedildi (Beyoğlu 2001: 283, 284).

Kâmil Paşa ve eşi Zeynep Hanım Üsküdar'da Nuhkuyusu semtinde 100 yataklı bir "nisâ hastanesi" inşa ettirip vakfetmişlerdir (1860-1862). Hastane bugün de Zeynep Kamil Hastanesi adıyla hizmet görmektedir. Yıkılan Beşir Ağa Camii'ni tamir etmişler, Elazığ'da kütüphaneli bir medrese vakfetmişlerdir. Bebek'ten Zincirlikuyu'ya kadar şose bir yol yaptırmışlar, ayrıca Yakacık menba suyunu kanallarla Kartal'a getirmişler ve birçok çeşme ve tarihi yapıyı tamir ettirmişlerdir

Yusuf Kamil Paşa, Reşit Paşa öldükten sonra Şinasi’nin koruyucusu olmuş, Namık Kemal’e muhabbet beslemiş, Türk edebiyatındaki Avrupalılaşma sürecine bu yönüyle de katkı sağlamıştır. Arapça, Farsça ve Fransızca bilmektedir. Batı’daki gelişmeleri takip etmiştir.

François de la Monthe Fenelon'un Les Adventures de Telemaque adlı eserini Türkçeye çevirerek 1862 yılında 186 sayfa hâlinde İstanbul'da yayımlamış, kitap 1863, 1870, 1877 ve 1881 ve 1885’te tekrar basılmıştır. Eser Batı edebiyatından Türkçeye ilk roman çevirisidir. İbnülemin Mahmut Kemal İnal, Yusuf Kamil Paşa’nın Telemak tercümesini zamanın dil ve üslup özelliklerine göre çevirdiğini, bu çeviri ile ilgili pek çok kişinin yanlış beyanda bulunduğunu, doğrusunun bu eseri Paşa’nın bizzat kendisinin çevirdiğini belirtmektedir. Kitap, macera, arayış ve erdemli yaşantının sırlarını öğretmek yönleriyle roman türüne katkı sağladığı gibi aynı zamanda siyasetname olarak da önemli bir yere sahiptir. Yusuf Kamil Paşa’nın Telemak’ı çevirmesinin en önemli nedeni, kendisinin de Batı yanlısı bir siyasetçi olmasıdır. Bu kitapta gelecekte kral olacak bir prensin başından geçen maceralar anlatılmaktadır. Pek çok ülkeye yolu düşen prens, buralarda hem zenginlikle hem fakirlikle, hem güçle hem zayıflıkla, hem varlıkla hem yoklukla denenmiş ama her seferinde erdemli olanı tercih etmiş, nefsine yenilmemiştir. Bilhassa Batı romanına da ilham olan arayış-macera ve erdemli kalma bilinci, Yusuf Kamil Paşa gibi Avrupa zihniyetini temelden öğrenmiş bir aydın politikacının gözünden kaçmamıştır.

İbnülemin Mahmut Kemal, Paşa’nın pek çok şiir, mektup ve müsvedde halde yazısının Mercan’daki evlerinde bulunduğunu, ancak 1864’teki yangında bunların kül olduğunu söylemektedir. Kâmil Paşa'nın çeşitli makamlara yazdığı inşa örnekleri ile bir miktar şiirleri İbnü'l-Emin Mahmud Kemal tarafından Eser-i Kâmil Paşa adıyla 320 sayfa hâlinde 1308 yılında İstanbul'da yayımlanmıştır (Beyoğlu 2001:284). Kitap, İbnülemin Mahmut Kemal’in takdim yazısıyla yayımlanmıştır. Kitabın büyük bir çoğunluğu resmî yazılardan oluşur. Elde kalan şiirleri çoğunlukla kasidelerden ve tarihlerden oluştuğundan edebî kişiliği üzerine çok yorum yapmak mümkün değildir. Ancak devrin genel duyarlılıklarına ve dil–üslup özelliklerine uyduğu söylenebilir. Paşa’nın Padişah Abdülaziz’e olan yakınlığı şiirlerinde kendini göstermektedir. Paşa’nın ömrünün büyük çoğunluğunu devlet yönetimi içinde geçirmesi şiirlerine yansımış, nüktedanlığı ile pek çok devlet sorununu çözerken de şiire müracaat etmiştir. Devlet işlerini bir yandan ciddiyetle yaparken diğer taraftan sorunları çözmede şiire müracaat etmiştir.

Kaynakça

Alpaslan, Gonca Gökalp (hzl.) (2007). Tercüme-i Telemak, Yusuf Kâmil Paşa. Ankara: Öncü Yay.

Ahmed Rif'at (ts.). Verdü'l-Hadâ'ik. İstanbul.

Beyoğlu, Süleyman (2001). “Yûsuf Kâmil Paşa”. İslam Ansiklopedisi. C. 24. İstanbul: TDV Yay.

Bursalı Mehmed Tahir (1333). Osmanlı Müellifleri. C. II. İstanbul.

Derin, Fahri Çetin (hzl.) (1977). Ali Rıza - Mehmed Gâlib, Geçen Asırda Devlet Adamlarımız. İstanbul.

Fatîn Dâvud (1271). Hâtimetü'l‑Eş‘âr. İstanbul.

İnal, İbnülemin Mahmut Kemal (1982). Son Osmanlı Sadrazamları (Cilt 1). İstanbul: Dergâh Yay.

İnal, İbnülemin Mahmut Kemal (2000). Son Asır Türk Şairleri (Kemâlü’ş Şuarâ) (Haz. M. Kayahan Özgül) (Cilt II). İstanbul: Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yay.

Mehmed Süreyya (1311). Sicill-i Osmânî. C. IV. İstanbul.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DOÇ. DR. HATEM TÜRK - PROF. DR. MEHMET ARSLAN
Yayın Tarihi: 10.09.2018
Güncelleme Tarihi: 13.11.2020

Eser AdıYayın eviBasım yılıEser türü
Telemak (Fenelon'dan) (1. baskı)Tabhane-i Âmire / İstanbul1862Çeviri
Eser-i Kamil PaşaKasbar Matbaası / İstanbul1308Diğer

İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1HÜSEYNİ/MAHSUN HÜSEYİN, Hasan Hüseyin Orhand. 1900 - ö. 17.11.1945Doğum YeriGörüntüle
2KARAHÖYÜKLÜ ALİ, Ali Kılıçd. 22.10.1924 - ö. 26.02.2015Doğum YeriGörüntüle
3ESERÎ/SALTAN, İbrahim Saltand. 1948 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4ŞEFÎK, Recâî-zâde İbrâhîmd. 1808 - ö. 1856Doğum YılıGörüntüle
5ŞEM’Î, Mehmed Efendid. 1808 - ö. 1881-82Doğum YılıGörüntüle
6ÂRİF, Ârif Mehmed Paşad. 1808 - ö. 1865Doğum YılıGörüntüle
7GÂLİB, Abdulhalîm Gâlibd. ? - ö. 1876Ölüm YılıGörüntüle
8KÂHTÎ, Haçaturd. 1790 - ö. 1876Ölüm YılıGörüntüle
9RİF'AT, Mehmed Rif'at Bey, Bursalıd. 1828 - ö. 1876Ölüm YılıGörüntüle
10Cem Özaydınd. 1975 - ö. ?MeslekGörüntüle
11Fatma Karabıyık Barbarosoğlud. 01 Ağustos 1962 - ö. ?MeslekGörüntüle
12Şevket Radod. 1913 - ö. 10 Nisan 1988MeslekGörüntüle
13Ali Ekrem Bolayırd. 02 Ağustos 1867 - ö. 27 Ağustos 1937Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14Emin Bülentd. 13 Mart 1886 - ö. 29 Kasım 1942Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15Ahmet Cemild. 1880 - ö. 1920Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16HÜSNÎ PAŞA, Hüseyin Hüsnî Paşad. ? - ö. 1877Madde AdıGörüntüle
17ÇENGÎ, Yûsuf Deded. 1605 - ö. 1669Madde AdıGörüntüle
18ALİ, Hekimoğlu Ali Paşad. 4 Haziran 1689 - ö. 14 Ağustos 1758Madde AdıGörüntüle