BEHİŞTÎ/BİHİŞTÎ, Ahmed Sinân Çelebi

(d. 854 ?/1450 ? - ö. 917, 926 ?/1511-12, 1520 ?)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / Başlangıç-15. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Behiştî mahlasını kullanan divan şairlerinden biridir. Asıl adı Ahmed Sinân’dır. Babası Karışdıranlı Süleymân Çelebi’den dolayı “Karışdıran Süleymânoğlu” lakabıyla tanınmıştır. Çorlu yakınlarındaki Karışdıran kasabasında doğmuştur. Babinger’in (1992: 49-50) tahminine göre doğum tarihi 854/1450’tür. Küçük yaşlarda II. Bâyezîd’in hizmetine giren Behiştî, hem kendisi hem de kaynaklar tarafından nedeni açıkça belirtilmese de Kınalı-zâde’nin “vaz’-ı menfûr” (Kutluk 1989: 225), Gelibolulu Âlî’nin “vaz’-ı nâ-şâyeste” (İsen 1994: 153) ifadesiyle dile getirdiği olumsuz bir davranışı nedeniyle Acem diyarına gitmek zorunda kalmıştır. Orada Molla Câmî, Hüseyin Baykara ve Alî Şîr Nevâyî gibi devrin önde gelen şahsiyetleriyle tanışmış, onların hizmetinde bulunmuş, özellikle Hüseyin Baykara’nın ricası üzerine Sultân II. Bâyezîd tarafından affedilerek İstanbul’a dönmüş, Kınalı-zâde ve Beyânî’ye göre sancakbeyi olmuştur (Kutluk 1989: 225; Kutluk 1997:48). Şairin “Keban Beyliği hizmetine” tayin edildiği ileri sürülmüşse de bu görüşü destekleyecek bir belge mevcut değildir (Bursalı Mehmed Tâhir 1333: 96). Tezkirelerde Behiştî’nin hayatına ve eğitimine dair bilgi yoktur. Sadece Sehî Bey (1325: 94), ilimleri sırasıyla gördüğünü, her fende mahir, çok marifete kâdir olduğuna değinmiştir. Şairin ne zaman ve nerede öldüğü bilinmemektedir. Babinger (1992: 49-50), “babasıyla kendisinin hayatı hakkında verilen toplu bilgiye göre 1450-1520 arasında yaşadığını kabul etmek uygun olur. Hayatının sonu hakkında bir bilgi yoksa da 1520’de öldüğünü kabul etmek mümkündür.” demek suretiyle konuyla ilgili tahminde bulunmuştur. Menage (1960: 1210) ise şairin, II. Bâyezîd’in son dönemlerinde kaleme aldığı Târîh-i Osmânî’yi bitirdiği 917/1511-12 yılı içinde ölmüş olabileceğini yazmıştır.
Behiştî, Anadolu sahasının ilk hamse sahibi şairlerindendir. Nitekim tezkirecilerden Gelibolulu Âlî (1994: 153) ve Riyâzî (vr. 42b) de onun hamsesinin olduğunu belirtmiş, ancak mesnevîlerinin adlarını vermemiştir. Kınalı-zâde (Kutluk 1989: 226) ve Beyânî (Kutluk 1997: 48), sadece Yûsuf u Züleyhâ’sından söz etmiştir. Sehî Bey (1325: 94), şairin Hamse-i Nizâmî’nin tamamını tercüme ettiğini; Latîfî ise Vâmık u Azrâ, Yûsuf u Züleyhâ, Hüsn ü Nigâr, Süheyl ü Nev-bahâr ve Leylâ vü Mecnûn mesnevîlerinin adlarını sıralayarak Nizâmî’nin Hamse’sine cevap verdiğini söylemiştir. Bu mesnevîlerden sadece Leylâ vü Mecnûn’un Nizâmî’nin hamsesi içinde yer alması, şairin de Leylâ vü Mecnûn’ı ile Heft-Peyker’inde yeri geldikçe Nizâmî’yi anarak Pencgenc’ine cevap verdiğini söylemesi Latîfi’deki bilginin sağlıklı olmadığını göstermektedir. Araştırmalar sonucunda Behiştî’nin hamsesinde aşağıdaki mesnevilerin yer aldığı belirlenmiştir:

1. Mihr ü Müşterî: Assâr-ı Tebrizî’den (ö. 1381) tercüme edilen bu çift kahramanlı alegorik aşk hikâyesi 905/1499-1500’te tamamlanmıştır. 4550 beyit uzunluğundaki mesnevî mefâ’ilün mefâ’ilün fe’ûlün kalıbıyla yazılmıştır (Ersoy 2011: 256; Polat 2013).
2. Heft-Peyker: Behrâm-ı Gûr’un hayatı hakkındaki mesnevînin tamamlanma tarihi 913/1507-8’tür. 1729 beyitten oluşan eserin vezni fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilün’dür. Metin üzerinde bir yüksek lisans tezi hazırlanmış, aynı çalışma e-kitap olarak yayımlanmıştır (Demirel 1985; Demirel 2009).
3. Mahzenü’l-Esrâr: Mistik bir mesnevîdir. Eldeki tek nüshası 1800 beyitse de bazı varakları kopuk metnin 2400 beyit civarında olduğu tahmin edilmektedir. Eser, müfteilün müfteilün fâilün kalıbıyla yazılmıştır (Ersoy 2011: 257).
4. Leylâ vü Mecnûn: Leylâ ile Mecnûn arasındaki aşkın hikâye edildiği 1865 beyitten oluşan mesnevînin vezni mef’ûlü mefâ’ilün fe’ûlün’dür. Eser üzerine bir doktora tezi yapılmıştır (Aygün 1999).
5. İskender-nâme: Eldeki eksik nüshası 5781 beyitten oluşan metnin tamamının 6000 beyit civarında olduğu tahmin edilmektedir. Aruzun fe’ûlün fe’ûlün fe’ûlün fe’ûl kalıbıyla kaleme alınmıştır. Konu itibariyle klasik İskender-nâmelerden farklı değilse de yazıldığı dönemin çeşitli yönlerini yansıtması bakımından dikkat çekicidir (Ayçiçeği 2013).
6. Berlin Devlet Kütüphanesi’nde Behiştî mahlaslı bir şair tarafından Sultân II. Bâyezîd’e sunulmak üzere kaleme alınan ve muhtemelen 908/1502-3 civarında tamamlanmış olan Mahzenü’l-Esrâr başlıklı bir mesnevî vardır. Ancak bu metin, Ersoy (2011)’un makalesinde tanıtılan Mahzenü’l-Esrâr’la aynı değildir. İkinci sayfasının üst kısmındaki “Vilâdet-i Resûl” kaydından hareketle ve aksini gösteren bir bilgiye ulaşılana kadar bu eser, Behiştî’nin Mevlid’i ve altıncı mesnevîsi olarak kabul edilebilir. Aruzun fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün kalıbının kullanıldığı manzume 555 beyittir (Demirel 2013).
7. Târîh-i Osmânî: Behiştî, Heft-Peyker mesnevîsinin 1712-1716. beyitleri arasında Firdevsî’nin Şeh-nâme’sini kendisine rakip olarak gördüğünü, bir Târîh-i Osmânî yazarak ona cevap vereceğini belirtmiştir. Nitekim onun, Târîh-i Osmânî adıyla bir kitap kaleme aldığı, eserin “British Museum Add. 7896”da kayıtlı 210 yapraklık tek nüshasından anlaşılmaktadır.
Kaynaklarda, Behiştî’nin şiirleri hakkında bilgi verilirken hamse sahibi olduğu vurgulanmakta, ancak sanatına ilişkin bir değerlendirme yapılmamaktadır. Nitekim şair de eserlerinde Türk dilinde hamseyi ilk kez kendisinin yazdığını söyleyerek övünmektedir. Övünürken de sanatını Ahmed Paşa ve Şeyhî gibi 15. yüzyılın önde gelen sanatçılarıyla kıyaslamaktadır (Aygün1999: 1838-1875). Gerçekten de Behiştî her şeyden önce bir mesnevî şairidir. Dolayısıyla mesnevilerinden hareketle onun, Türkçeye hâkim ve Türkçeyi aruza uygulamada özenli bir şair olduğunu söylemek mümkündür. Özellikle tahkiyeli metinlerin olay anlatılan beyitlerinde sade, tasvir yapılan beyitlerinde sanatlı dil kullanımı biçiminde ortaya çıkan ikili durum Behiştî’nin mesnevîleri için de geçerlidir. Ayrıca iyi bir gözlem yeteneğinin bulunduğu mesnevilerindeki kişi, olay ve mekân tasvirlerinde açıkça görülmektedir. Edebî sanatları da ustaca kullanarak anlatımını tek düzelikten kurtaran Behiştî, divan edebiyatının başarılı mesnevî şairlerinden sayılmaktadır.

Kaynakça

Ayçiçeği, Bünyamin (2013). Behiştî, İskender-nâme. Devam Eden Doktora Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.

Aygün, Zeynel Abidin (1999). Behiştî’nin Leylâ vü Mecnûn Mesnevisi (İnceleme-Metin). Doktora Tezi. Adana: Çukurova Üniversitesi.

Babinger, Franz (1992). Osmanlı Tarih Yazarları ve Eserleri. çev. C. Üçok. Ankara: KB Yay.

Bursalı Mehmed Tâhir (1333). Osmânlı Müellifleri. C. 2. İstanbul.

Canım, Rıdvan (hzl.) (2000). Latîfî, Tezkiretü’ş-Şu’arâ ve Tabsıratü’n-Nuzamâ. Ankara: AKM Yay.

Demirel, Şener (1995). Behiştî, Heft-Peyker (Metin-İnceleme). Yüksek Lisans Tezi. Elazığ: Fırat Üniversitesi.

Demirel, Şener (2013). “Yeni Bir Mevlid Metni: Behiştî Sinan Çelebi’nin Mahzenü’l-Esrâr Adlı Mesnevisi”. III. Milletlerarası Türkoloji Kongresi 30 Eylül-4 Ekim 2013. İstanbul Üniversitesi. İstanbul.

Demirel, Şener (hzl.) (2009). Behiştî'nin Heft-Peyker Mesnevisi, Metin. http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/dosya/1-215443/h/metin.pdf [erişim tarihi: 18. 11. 2013].

Demirel, Şener (hzl.) (2009). Behiştî'nin Heft-Peyker Mesnevisi, Giriş. http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/dosya/1-215442/h/giris.pdf [erişim tarihi: 18. 11. 2013].

Ersoy, Ersen (2011). “II. Bayezit Devri Şairlerinden Behiştî’nin Hamsesi”. Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Prof. Dr. Mahmut Kaplan Armağan Sayısı 9 (2): 254-261.

Erünsal, İsmail (1981).“Türk Edebiyatı Tarihinin Arşiv Kaynakları-I: II. Bâyezid Devrine Ait Bir İn’amat Defteri”. Türk Edebiyatı Dergisi (10-11): 308.

İlter, Rezzan (1951). Behiştî ve Leylâ vü Mecnûn’u. Bitirme Tezi. İstanbul Üniversitesi. Edebiyat Fakültesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü. No: 386.

İpekten, Halûk, Mustafa İsen, Recep Toparlı, Naci Okçu ve Turgut Karabey (1988). Tezkirelere Göre Divan Edebiyatı İsimler Sözlüğü. Ankara: KTB Yay. 

İsen, Mustafa (hzl.) (1994). Künhü’l-Ahbâr’ın Tezkire Kısmı. Ankara: AKM Yay.

Kılıç, Filiz (hzl.) (2010). Âşık Çelebi, Meşâ’irü’ş-Şu’arâ (İnceleme-Metin). C. 1. İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay.

Kutluk, İbrahim (hzl.) (1989). Kınalı-zâde Hasan Çelebi, Tezkiretü’ş-Şu’arâ. C. 1. Ankara: TTK Yay. 

Kutluk, İbrahim (hzl.) (1997). Beyâni Mustafa bin Carullah, Tezkiretü’ş-Şu’arâ. Ankara: TTK Yay.

Menage, V. L. (1960). “Bihiştî”. The Encyclopaedia of İslam. V. 1. Leiden. Brill. 1210.

Polat, Arzu (2013). Behiştî’nin Mihr ü Müşteri Mesnevisi. Devam Eden Doktora Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.

Riyâzî. Tezkiretü’ş-Şu’arâ. Nuruosmaniye Kütüphanesi. No: 3724. vr. 42b.

Sehî (1325). Tezkire-i Sehî. İstanbul.

Yavuz, A. Fikri, İ. Özen (hzl.) (1972). Bursalı Mehmet Tâhir, Osmânlı Müellifleri. C. 2. İstanbul.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: PROF. DR. ŞENER DEMİREL
Yayın Tarihi: 07.12.2013
Güncelleme Tarihi: 16.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Heft-Peyker’den

Bu sözüme dirisen lâf u haber

Nazar et nazmuma ey ehl-i nazar

 

Penc-genci çü nasîb itdi Hudâ

Araba vü Aceme cümle salâ

 

Toludur genc ile bu penc-kitâb

Kimsenün haddi degül buna cevâb

 

Urayım şevk ile Şeh-nâme’ye dest

Hasm ol kaldı idem anı da pest

 

Yazayum Târîh-i Osmânî’yi ben

Kıssası râst dur[ur] nazm[ı] hasen

 

Anun efsâneleri oldı dürûg

Yok çerâgında dürûgında fürûg

 

Bunlarun eyledügi lîk cihâd

Râstdur eyleyemez kimse inâd

 

Eyliyeyüm anı bir hûb-kitâb

Şâh-nâme’ye ola tâ ki cevâb

 

Avn-i Hak ile idüp anı temâm

Kılayum emrüme Firdevsî’yi râm

 

Çünki Hak’dan bana nazm oldı atâ

Dil uzatmak bana gâyet de hatâ

 

Dâd-ı Hak’dur bu cevâhir bana ne

Aybdur zîşt dimeklik hasene

 

Nazmuma eyler isen lîk hased

Di nazîrini bunı eyleme red

 

Bulamaz kimse buna ayb u kusûr

Zîştdür dinse revâ ola mı hûr

 

 İlm çok olmasa bu ömr kasîr

Komak olur idi âsâr-ı kesîr

 

Her birisinde yazup ben de kitâb

Derc iderdüm nice redd ile cevâb

 

Mefharüm sanma ki nazm ola hemîn

Sînem içinde besâ genc-i defîn

 

Nazmdan lîk murâdum bu hemân

Beni unutmaya sultân-ı cihân

 

Arturup itdügüm ol arz-ı hüner

Ki ide bana inâyetle nazar

 

Çü sever kâmili ol ehl-i celâl

Farzdur arz ide her bende kemâl

 

Devlet ü ömrüni çok ide İlâh

Haşre dek halka ola bâb-ı penâh

 

Cehl olmamış idi sinn-i şerîf

Ki temâm oldı bu ebyât-ı latîf

 

Çü tokuz yüz on üçe irdi hisâb

Hamse hatm oldı vü ketb oldı kitâb

(Demirel, Şener (1995). Behiştî, Heft-Peyker (Metin-İnceleme). Yüksek Lisans Tezi. Elazığ: Fırat Üniversitesi. 145-147.)


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1ZARİFÎ, Çorlulud. ? - ö. 1604\\\\\\\'ten sonraDoğum YeriGörüntüle
2HATMÎ, Salih Çelebid. ? - ö. 1562Doğum YeriGörüntüle
3ALÎMÎ, Çorlulu Kâsım Efendid. ? - ö. Mayıs-Haziran 1725Doğum YeriGörüntüle
4GIYÂSÎ, Gıyâseddîn Mehmed Efendid. ? - ö. 1520Ölüm YılıGörüntüle
5GARÎBÎ, Garîbî Çelebid. ? - ö. 1520Ölüm YılıGörüntüle
6KUTBÎ/PAŞA ÇELEBİ, Gıyaseddin Efendid. ? - ö. 1520/21Ölüm YılıGörüntüle
7ADLÎ, Gazi Mustafa Paşa-zâde İbrâhim Beyd. ? - ö. ?MeslekGörüntüle
8ÇÂKERÎ, Sinân Bey, Yûsuf-ı Çâkerîd. ? - ö. 1495\'ten sonraMeslekGörüntüle
9ETEM, Cebeci-zâde Hacı Beyd. ? - ö. ?MeslekGörüntüle
10TÂLİBÎ, Tâlibî Çelebid. ? - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
11SEYYİDd. ? - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
12ŞEVKÎ, Yûsufd. ? - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
13CÛŞÎd. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle
14SADRÎ, Abdulbâkîd. ? - ö. 1671Madde AdıGörüntüle
15HELÂKÎd. ? - ö. 1572-1576 arasıMadde AdıGörüntüle