Madde Detay
Memduh Şevket Esendal
M. Ş. E, Mi Ş, Mustafa Memduh, Mustafa Yalınkat, M. Oğulcuk, İstemenoğlu, Esendoğu, Esli, Meşe
(d. 28 Mart 1884 / ö. 17 Mayıs 1952)
Yazar, Siyasetçi, Bürokrat
(Yeni Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Mehmet Şevket Bey ve Emine Şadiye Hanım’ın çocuğu olarak Tekirdağ-Çorlu’da dünyaya geldi. Asıl adı Mustafa Memduh’tur. Lisede okuduğu yıllarda Mustafa ismini bırakarak babasının adı olan Şevket ismini Memduh’la birlikte kullanmaya başladı. Soyadı kanunu çıkınca da İsmet İnönü’nün önerisi üzerine Esendal soyadını aldı (Çetişli 1999:31). Ailesinin Çorlu’da oturması ve babasının ölümü gibi sebeplerden dolayı düzenli bir eğitim alamadı. İlk ve orta tahsilini Çorlu’da yapan Memduh Şevket, gittiği okulların mezuniyet sınavlarına girip diploma almadığı için rüştiye ve idadiye sınavla girdi. İdadi eğitimi için önce Edirne’ye gitti, sonra İstanbul’da Mülkiye mektebinin idadi kısmına devam ederken babasının ölümü üzerine tahsilini yarıda bırakarak 1907’de Çorlu’ya döndü ve ailesinin sorumluluğunu üstlendi. Kendi kendine Farsça, Rusça ve Fransızca öğrenen yazar, zaman içerisinde geniş bir bilgi birikimine ulaştı. Okulu bıraktıktan bir yıl sonra dayısının kızı Ayşe Faide Hanımla evlendi. Bu evlilikten üç çocukları dünyaya geldi. İkinci Meşrutiyetin hemen öncesinde Reji idaresinde memur olarak çalışmaya başlayan Memduh Şevket Esendal, Balkan Savaşı’nın başlaması üzerine bütün mal varlıklarını geride bırakarak ailesiyle birlikte İstanbul’a geldi. Savaştan sonra geri dönen aile, Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması üzerine bir daha dönmemek üzere doğduğu toprakları terk ederek İstanbul’a yerleşti. Bu yıllarda yaşanan göçlerin sebep olduğu olaylar sonraki yıllarda kaleme aldığı eserlerine de yansıdı (Çetişli 1999:5-8).
Günümüzde yazar kimliği ile bilinen Memduh Şevket Esendal, yaşadığı yıllarda daha çok siyasi kimliği ile tanındı. 1906’da katıldığı İttihat ve Terakki ile başlayan siyasi mücadelesi hemen hemen ölümüne kadar devam etti. 1909 yılında Esnaf Odaları Mümessilliği görevine getirildi. 1918 yılına kadar sürdürdüğü bu görevi sırasında yaptığı seyahatler, Anadolu coğrafyasını tanımasını ve insanlarla içli-dışlı olmasına sağladı. Aynı zamanda Çanakkale Savaşı sırasında parti komiserliği de yapan Memduh Şevket, bu döneme ait birikimini hikâye ve romanlarında başarıyla kullandı. Birinci Dünya Savaşı’nın başarısızlıkla sonuçlanması üzerine diğer İttihat ve Terakkiciler gibi zor durumda kalan ve yasa dışı yollardan İtalya’ya giden Memduh Şevket, Milli Mücadele’nin başlamasıyla birlikte yurda döndü. Doğrudan Ankara’ya giderek kurtuluş mücadelesinde aktif rol üstlendi. Onun sahip olduğu birikim, önce Ankara Hükümeti adına daha sonra da Türkiye Cumhuriyeti adına uzun yıllar dış temsilciliklerde bulunmasını sağladı. Bu görevi kısa aralıklarla 1941’e kadar sürdü. Önce Ankara Hükümeti Bakü Mümessilliği göreviyle Azerbaycan’a (1920-1924) gitti. Sonra Türkiye Cumhuriyeti Tahran Büyükelçiliği (1925-1932) ve Kabil Büyükelçiliği (1933-1941) görevlerinde bulundu. (Çetişli 1991:11). Yurda döndüğü zamanlarda siyasetle ilgilenen Memduh Şevket, ilk defa 1931 seçimlerinde Elazığ milletvekili oldu. Bu görevi Kabil Büyükelçiliğine atanmasıyla sona erdi. Sekiz yıl devam eden bu görevinden affını isteyerek yeniden aktif siyasete atılan yazar, 1941-1950 döneminde milletvekili olarak mecliste bulundu. 1942’de CHP Genel Sekreterliği görevine getirilen Memduh Şevket Esendal, bu görevi sırasında partinin politikalarını güncelleyip daha geniş tabana yaymaya uğraştı. Gençlere ayrı bir önem verip onları aktif siyasetin içine çekmeye çalıştı. Milletvekilliğinin ve partideki görevinin sona erdiği 1950’den sonra bütün zamanını ailesine, dostlarına ve hayatının hiçbir döneminde vaz geçmediği eserlerine verdi. 1952’de yüksek tansiyona bağlı olarak beyin kanaması geçirdi. Tedavi süreci sonuç vermedi ve 16-17 Mayıs gecesi sabaha karşı Ankara’da vefat etti. 17 Mayıs tarihli Ulus gazetesinde ölümü “Çok Acı Bir Kayıp” başlığıyla duyuruldu ve aynı gün Ankara Asri Mezarlığında toprağa verildi (Çetişli 1991:21).
Memduh Şevket Esendal’ın sanatı üzerinde doğrudan tesiri olan herhangi bir kişi yoktur. Babasının şiir yazdığı bilinir. Çorlu’da bulunduğu yıllarda onda sanat zevkini geliştirecek bir kültürel çevrenin varlığına dair bir bilgi mevcut değildir. Oğlu, Çorlu’da bulunduğu yıllarda mahalli gazetelere yazılar gönderdiğini söyler. Tahir Alangu ise İstanbul’a ilk geldiği dönemde İrtika gazetesi ve Musavver Fen ve Edep mecmuasında çeşitli yazılarının yayınlandığı bilgisini verir (Çetişli 1999:23). Ancak söz konusu gazetelerin koleksiyonlarında bugüne kadar yapılan çalışmalarda Memduh Şevket veya bilinen müstear isimlerinden birine rastlanılmadı. Araştırmacılar, Memduh Şevket’in bugüne kadar tespit edilemeyen başka müstear isimler kullanmış olabileceği fikrindedirler.
Memduh Şevket Esendal’ın yaratılıştan gelen sanat kabiliyetinin gün yüzüne çıkması, İstanbul’a geldikten sonra gerçekleşti. II. Meşrutiyetin hemen akabinde Tanin’de ilk hikâyesi yayınlandı. Bu tarihten yaklaşık üç yıl sonra Çığır gazetesinde peş peşe yedi hikâyesi neşredildi. Bunu bir yıl sonra Halka Doğru gazetesinde yayınlanan bir hikâye takip etti (Çetişli 1999:23-24). Bütün bunlar, yazarın Çorlu’da zihinsel de olsa bir hazırlık dönemi geçirdiği fikrini kuvvetlendirir. Yirmili yaşların başındaki bu kalem tecrübelerinden sonra 1924’e kadar herhangi bir yerde hikâye yayınlamadı. Hikâyelerinin sonuna yazdığı tarihlerden anlaşıldığı kadarıyla bu süre içerisinde birçok hikâye yazmasına rağmen bunları herhangi bir yerde neşretmemesi Memduh Şevket’ten ziyade memleketin içinde bulunduğu durumla ilgilidir. Balkan Savaşı, buna bağlı olarak yaşanan göçler, göçün sebep olduğu sıkıntılar, Çanakkale Savaşı, Birinci Dünya Savaşı, yurt dışına kaçış, Milli Mücadele, Ankara Hükümetini temsilen gittiği Azerbaycan günleri yayın yapamamasının başlıca sebepleri arasındadır.
Bakü dönüşü arkadaşlarıyla çıkardığı Meslek gazetesinde daha önce kaleme aldığı hikâyelerden otuz beşini yayınladı. Miras isimli ilk romanı da yine bu gazetede tefrika edilirken bilinmeyen bir sebeple yarım kaldı (Çetişli 1999:25). Meslek gazetesinde yayınladığı hikâyeler edebiyat çevrelerinde az da olsa tanınmasını sağladı. Tahran’dan döndükten sonra Vakit gazetesinde bazı hikâyeleriyle birlikte Ayaşlı ve Kiracıları isimli ikinci romanını yayınladı. Roman aynı yıl bu isimle (1934) kitap olarak basıldı. Romanın daha sonraki baskılarında Ayaşlı ile Kiracıları ismi kullanıldı. Bu romanla 1942’de katıldığı CHP roman yarışmasında aldığı dereceyle gerçek anlamda edebiyat dünyasına ismini duyurmayı başardı. Kabil Büyükelçiliği görevi, yazarı yeniden geçici bir suskunluğa mahkûm etti. Bu görevden döndükten sonra öldüğü tarih olan 1952’ye kadar düzenli olarak yazmaya devam etti. Böylece sanat hayatının en verimli yılları hayatının son döneminde gerçekleşmiş oldu.
Memduh Şevket Esendal bu dönemde hikâyelerini, Ülkü, İstanbul Kültür Dergisi, Seçilmiş Hikâyeler Dergisi, Ulus, Hisar, Pazar Postası, Türk Dili gibi yayın organlarında neşretti. Bu dergi ve gazetelerde toplam kırk bir hikâyesi yayınlandı. Memduh Şevket Esendal’ın Ayaşlı ile Kiracıları romanının dışında sağlığında iki de hikâye kitabı yayınlandı. Arkadaşlarıyla birlikte kurduğu “Kültür Basım ve Yayın Kooperatifi” aracılığıyla yayınlanan bu iki kitapta toplam elli hikâyesine yer verdi. Kitaplar, 1946 yılında Ulus Basımevi tarafından Hikâyeler üst başlığı ile yayınlandı. Üçüncü cildin yayınlanacağı bildirilmesine rağmen bilinmeyen bir sebepten dolayı devamı gelmedi. Üç yüzün üzerinde hikâyesi bulunan Memduh Şevket Esendal, yukarıda kısaca değindiğimiz sebeplerden dolayı bunları düzenli olarak yayınlayamadı. Ölümünden sonra bazı yayınevleri külliyatını yayınlamak istese de -hikâyelerin birçoki dergilerde ve bir kısmı müstear isimlerle yayınlanmasından dolayı- başarılı olamadı. Son olarak yazarın eserlerinin yayın hakkını satın alan Bilgi Yayınevi "Bütün Eserleri" dizisinde Memduh Şevket Esendal'ın şu kitaplarını yayımladı. Roman: Ayaşlı ile Kiracıları, Vassaf Bey, Miras; hikâye: Otlakçı, Mendil Altında, Sahan Külbastısı, Veysel Çavuş, Bir Kucak Çiçek, İhtiyar Çilingir, Hava Parası, Bizim Nesibe, Kelepir, Gödeli Mehmet, Güllüce Bağları Yolunda, Gönül Kaçanı Kovalar, Mutlu Bir Son; hatıra: Tahran Anıları ve Düşsel Yazılar; mektup: Kızıma Mektuplar, Oğullarıma Mektuplar. Ayrıca söz konusu yayınevi hikâyelerinden yapılan bir seçme ile Bir Haydut Kuş adlı çocuk kitabını hazırladı (Esendal 2013: 6).
Onun eserlerinin konusu genel anlamda yaşadığı asrın insanına ait hikâyelerdir diyebiliriz. Miras’da Silahtar Ali Paşa ailesinin belli bir aşamadan sonra yozlaşıp çürümesini anlattı (Uyguner 1988:7). Aslında çürüyen sadece Silahtar Ali Paşa ailesi değildi. Romanda Türk toplumunun kültürel, sosyal, ekonomik anlamda topyekûn yaşadığı bir yozlaşma ve çürüme süreci mekânla birlikte dikkatlere sunuldu. Ayaşlı ile Kiracıları’ında Ankara’nın Milli Mücadele yıllarında yıkılan bir düzenden yeni bir toplum düzenine geçmesinin sıkıntıları küçük insanların yaşantılarından hareketle anlatıldı. Vassaf Bey romanında ise genç kızlar için evliliğin önemi ve evlilikten ne bekledikleri günlük ve sıradan bir yaşamın içine yerleştirilerek verildi (Önertoy 1984:48). Bu roman için ideal bir toplumun başlangıcını oluşturacak çekirdek ailenin kuruluşunun hikâyesi de diyebiliriz. Memduh Şevket Esendal, söz konusu romanlarında On dokuzuncu asrın ikinci yarısında iyice belirginleşen sosyal, kültürel, siyasî, askerî ve ekonomik sahalardaki bozulmanın fertten topluma uzanan bir süreçte yeni bir asra nasıl taşındığını; beraberinde yozlaşma ve çürümeyi ne şekilde getirdiğini değişik cepheleriyle göstermek suretiyle ele aldı. Bir diğer ifadeyle yazar söz konusu romanlarında, Türk toplumunun yaşadığı sosyo-kültürel değişimin ve siyasi ve ekonomik yapılanmanın panoramasını anlattı. Birçok hikâyesinde de işlediği bu ve benzeri konularla değişimin kaçınılmazlığına, eskimiş ve köhnemiş siyasi ve sosyal yapının yeniden inşa edilmesine dikkat çekti. Bu düşüncelerini bireyin hikâyesinden, ailenin hayatından veya toplumsal yaşantının herhangi bir karesinden hareketle verdi. O, birçok eserinde değişmek isteyenle değişime direneni karşı karşıya getirdi. Köhnemiş, çürümüş ve yozlaşmış hayatı savunanları genelde mizahî bir dille ele aldı. Eserlerinde söz konusu değişimi ailelerin hayatından hareketle ele alırken, özellikle değişimin, toplumun en önemli kurum olan aileyi tehdit ettiğine dikkat çekti ve ailenin yeniden sağlıklı bir yapıya kavuşması gerektiğini Osmanlı ile Cumhuriyet arasındaki geçiş toplumunun sorunlarından hareketle irdeledi.
Hikâyeciliğinin ilk döneminde daha çok siyasi konulara yöneldi. İttihat ve Terakki içinde aktif siyaset yapması konu seçiminde etkili oldu. Hikâyeciliğinin ikinci devresinde ise sosyal konular ön plana çıktı. Memduh Şevket Esendal hikâyelerinde, Balkanlarda (Bulgaristan) ortaya çıkan etnik milliyetçiliğin sebep olduğu felaketlerden (Veysel Çavuş, Bomba, Korku, Baba Halil), kimsesiz, güçsüz, dul, yetim, sakat insanların acıklı hayatlarına (Vakitsiz Bir Ezan, Gödeli Mehmet, İhtiyar Çilingir, Kendini Denize At, Çamaşırcı Kadın, Mevla Kavuştursun, Mesut Bacı), Köy yaşantısının zorluklarından (Pazarcılık, Hasan Kâhya Hastalandı, Buğday Almaya Köye Gelmiştik, Eyüpsultan Yolcusu), Cinsellik ve tabiilikten uzak, çoğu zaman hayal kırıklıklarıyla biten sevgilere (Yazar, Arkadaşım, Altınbalıkları, Sevdiğim, Gönül Kaçanı Kovalar, Bir Genç Efendinin Defterinden, İkisinin Arasında, Seza’nın Kocası, Kivi), hatta zaman zaman sevgisizliğin yaşattığı acılara (Çamlıcadaki Konak, Nazlı Hanım) kadar geniş bir konu zenginliğine ulaştı (Çetişli 1999:96-106). Aile, evlilik, kadın erkek ilişkileri, aile çocuk ilişkisi gibi konuların yanında birinci dönemde ele aldığı siyasi konulardan farklı olarak yönetim ve bürokrasideki çarpıklıklar, amir-memur ilişkileri ayrıca ele aldığı konular oldu.
Yukarıda yaptığımız kısa tespitlerden de anlaşılacağı gibi, Memduh Şevket Esendal kaleme aldığı roman ve hikâyelerinde değişen toplumun sancısını farklı cephelerden görmeye çalıştı. Yazdığı eserlerde söz konusu döneme ait sosyal ve siyasî sorunlara işaret etmekle kalmadı, bunlarla ne şekilde mücadele edilmesi gerektiğini de anlattı.
Memduh Şevket Esendal, roman ve hikâyelerinde tiplerden de oldukça faydalandı. Hatta bunlardan bir kısmını karikatürize etti. Mesela, bürokrat, yarı aydın, züppe ve alafranga tipler böyledir. Eserlerindeki kahramanları memur, bürokrat, din adamı, esnaf, ev kadını, köylü gibi sosyal hayatın hemen hemen her cephesinden seçti.
Memduh Şevket Esendal, zaman zaman suskunluk dönemleri geçirmiş olsa da yazmayı “hayatın manası” ve “dar günlerde genişlik” olarak gördü. Ona göre sanat ve edebiyat, toplumla olduğu kadar insanın kendisiyle de ilişkilidir. Sanatın estetik tatmin açısından önemli olduğunu düşünen yazar, ülkenin içinde bulunduğu şartlardan dolayı toplumsal konulara daha çok yönelmek zorunda kaldı. Eser yazdığı dönemde kalemiyle geçinebilmenin mümkün olmamasından yakındı. Resme karşı kabiliyeti, tasvirlerdeki başarısıyla ilişkilendirildi. Eserlerinde sadece toplumda iyi gitmeyen şeyleri anlatmakla yetinmedi; sürekli yaşama ait güzellikleri çeşitli kurgularla okuyucuya taşıma gayretinde oldu. Ona göre sanat, dış dünyaya ait olumsuzlukları anlatmak kadar güzellikleri de okuyucu adına anlatmaktı. Özellikle gençlere yönelik kalem faaliyetlerinde onların üzerinde yaşadıkları dünyayı daha iyi kavramalarını istedi. Bu yüzden eserlerinde zaman zaman toplumun yüzüne ayna tutarak onların kendilerini tanımalarını isterken, zaman zaman yol gösteren, yeni fikirler teklif eden, kendine güvenen, cesaretli, fedakâr ve yeniliğe açık kahramanlar oluşturdu.
Memduh Şevket Esendal’ın hikâyelerinde dikkat çeken en önemli dil özelliği, özgünlük ve duruluktur (Alangu 1968:131). Çağdaşı yazarlara, konuşma diline dayanan yeni yazı dilinin hikâye ve romanlarda kullanılmasına öncülük etti (Çetişli 1999:310). Şüphesiz bir siyasetçi olarak halkla iç içe olması, onların yaşamlarını ve dillerini tanıması bu başarısının en önemeli sebepleri arasındadır. Ancak hemen belirtelim ki, başlangıçta dilde sadeleşme hareketlerine kayıtsız kalan yazarın 1908’den sonra kaleme aldığı hikâyelerinde –eğer sonradan bir sadeleştirme yapılmadıysa- belli bir dil şuuruna sahip olduğu görülür. Yine de ondaki gerçek dil şuurunun Cumhuriyetle birlikte gerçekleştiğini kabul etmemiz gerekir. Cevdet Kudret, Memduh Şevket Esendal’ın eserlerindeki dil özelliğinden bahsederken bu duruma dikkat çeker ve onun dilinin yüzde yüz yerli, şairanelikten ve her türlü yapmacıktan uzak olduğunu söyler (Kudret 1970:382-383). Bu, Memduh Şevket Esendal üzerinde çalışanların ortak kanaatidir.
Bütün bu özellikleriyle modern hikâyemizin kurucularından biri kabul edilen Memduh Şevket Esendal, aynı zamanda Çehov tarzı diye bilinen durum hikâyesinin Türk edebiyatındaki en güçlü temsilcilerinden biridir. Hem yaşadığı dönemde hem de sonraki dönemlerin hikâyecileri üzerinde oldukça tesirli oldu. İşlediği konular birçok anlamda güncelliğini korumaktadır. Bu yüzden bugün bile çok okunan hikâye yazarlarımızdan biridir.
Kaynakça
Alangu, Tahir (1968). Cumhuriyetten Sonra Hikâye ve Roman 1919-1930. Cilt I, İstanbul: İstanbul Matbaası.
Çetişli, İsmail (1991). Memduh Şevket Esendal. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları.
Çetişli, İsmail (1999). Memduh Şevket Esendal İnsan ve Eser. Isparta: Kardelen Kitapevi.
Esendal, Memduh Şevket (2013). Ayaşlı ve Kiracıları. Ankara: Bilgi Yayınevi.
Kudret, Cevdet (1970). Edebiyatımızda Hikâye ve Roman II. İstanbul: Varlık Yayınları.
Önertoy, Olcay (1984). Cumhuriyet Dönemi Türk Romanı ve Öyküsü. Ankara: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
Uyguner, Muzaffer (1988). “Miras Romanı Üzerine”, Miras. Ankara: Bilgi Yayınevi.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. ABDULLAH ŞENGÜLYayın Tarihi: 16.09.2018Güncelleme Tarihi: 19.12.2020
Yayın Tarihi: 16.09.2018Güncelleme Tarihi: 19.12.2020
Güncelleme Tarihi: 19.12.2020
Eser Adı | Yayın evi | Basım yılı | Eser türü |
---|---|---|---|
Ayaşlı ve Kiracıları | Vakit Matbaası / İstanbul | 1934 | Roman |
Hikâyeler | Ulus Basımevi / Ankara | 1946 | Hikâye |
Hikâyeler | Ulus Basımevi / Ankara | 1946 | Hikâye |
Vassaf Bey | Bilgi Yayınevi / Ankara | 1983 | Roman |
Miras | Bilgi Yayınevi / Ankara | 1988 | Roman |
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | ZİKRÎ, Tekirdağlı | d. 1826 - ö. 1896 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | ŞEHRÎ, Kuloğlu Mehmed | d. ? - ö. 1735 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | İlhan Engin | d. 16 Mayıs 1925 - ö. 25 Aralık 1990 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | İSMAİL, Azgurlu | d. 1884 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | Fazıl Ahmet Aykaç | d. 1884 - ö. 5 Aralık 1967 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | Ziya Şakir Soku | d. 1884 - ö. 22 Aralık 1959 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | MEMMEDOV, Gember Hesenoğlu | d. 1872 - ö. 1952 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | MÜMİNE | d. ? - ö. 1947/1952? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | MAHİRİ, Mehmet Özkoluaçık | d. 1888 - ö. 10.02.1952 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Veysel Turan Akkoyunlu | d. 28 Aralık 1925 - ö. 13 Haziran 2013 | Meslek | Görüntüle |
11 | Senai Demirci | d. 11 Kasım 1964 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
12 | Sevil Kesimal | d. 1961 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
13 | Ahmet Refik (Altınay) | d. 1880 - ö. 11 Ekim 1937 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | Prenses Kadriye Hüseyin | d. 10 Ocak 1888 - ö. 1955 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | Ahmet Hikmet Müftüoğlu | d. 3 Haziran 1870 - ö. 19 Mayıs 1927 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | DELİ USTA/DEL USTA, Mustafa Toy | d. 1907 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
17 | MUSTAFA | d. ? - ö. 1871 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | MUSTAFA TANRIVERDİ | d. 1939 - ö. 2012 | Madde Adı | Görüntüle |