Madde Detay
HASAN BEY ZERDÂBÎ
(d. 1253/1837 - ö. 1325/1907)
millî matbuatın kurucusu, eğitimci, tabiatşinas, âlim
(Divan/Yazılı Edebiyat / 19. Yüzyıl / Azeri)
ISBN: 978-9944-237-86-4
1253/1837 yılında Azerbaycan’ın Göyçay kasabasına bağlı olan Zerdab köyünde, edebiyat ve müziğin soluklandığı kültürlü bir bey ailesinde doğmuştur. İlk eğitimini medresede aldıktan sonra Şamahı’daki Rus-Tatar Mektebini ve Gürcistan’daki 1.Tiflis Gimnaziyasını 1852-1858 yılları arasında üstün başarıyla bitirmiştir. 1865 yılında ise Moskova Üniversitesinin Fizik-Matematik Bölümü'nden dereceyle mezun olmuştur. Öğrencilik yıllarında sık sık evine giderek Kafkaslar, İslamiyet ve Şarkla ilgili çeşitli konularda hocası Mihail Sergeyeviç Solovyov ile sohbet eden Zedâbî hocasının kızına âşık olur. Sevdiği kızın ve hocasının üniversitede kalıp çalışmalarına devam etmesi yönündeki ısrarlarını dinlemeden hizmet aşkıyla vatanına döner. Önce, günümüzde Gürcistan sınırları içinde bulunan Borçalı kazasındaki Toprak Komisyonunda çalışır. Ardından mesleği olmamakla birlikte, Kuba şehir mahkemesinde kâtiplik, Şamahı mahkemesinde dava vekilliği yapar. 1869 yılına kadar çalıştığı bu işlerde hep haksızlıklarla mücadele edip köylülerin ve genel olarak mazlumların hakkını koruduğu için işine son verilir. Hasan Bey Zerdâbî, 1869 yılından itibaren eğitim faaliyetine başlar ve Bakü’deki bir okulda tarih öğretmenliği yapar. Arkasından yoksul öğrencilere yardım edebilmek amacıyla Cemiyet-i Hayriye adlı bir dernek kurar. Kendisini adadığı bu yolda ona destek olacak bir hanımla evlenmek niyetindedir. Bu sebeple uzun araştırmalardan sonra Tiflis’teki Kutsal Nina adlı kız okulunu bitirmek üzere bulunan Balkar Türklerinden olan Hanife Hanım Abayeva ile görüşür. Kendi düşüncelerinden bahseder ve onun da vatanına hizmet etme çabasında olduğunu anlayınca evlenmeye karar verirler. Hanife Hanım Melikova da Bakü’deki çeşitli okullarda öğretmenlik ve yöneticilik yaparak eşi ile birlikte 20. yüzyılda Azerbaycan kadınının eğitilmesinde önemli rol oynamıştır. Azerbaycan toplumunu ve İslam dünyasını içinde bulunduğu kötü şartlardan kurtarmak için eğitimin şart olduğunu anlayan Zerdâbî, bunun okullar açarak ve ana dilde basın yayın yaparak gerçekleşebileceğine kanaat getirir. Bu sebeple 1872 yılından itibaren bir taraftan okul açma girişimlerinde bulunurken bir taraftan da Ekinci gazetesini açma çabasında olur. Nihayet çeşitli engelleri aştıktan sonra 1874 yılında İstanbul’a gidip matbaa için gereken harf vb. malzemeyi İstanbul’dan alır ve 22 Temmuz 1875 yılında Çarlık Rusya’sı sınırları içinde Türkçe yayımlanan ilk gazete olan Ekinci’yi Azerbaycan Türkçesiyle bastırır. 2 yıl ömrü olan ve yaklaşık 400 nüsha civarında, ayda iki defa Bakü’de yayımlanan gazete, 11 Ekim 1977 yılında Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Osmanlı lehinde yayın yaptığı gerekçesiyle kapatılır. Toplam 56 sayısı yayımlanan Ekinci gazetesinde başta ekin ve ziraat haberleri olmakla birlikte genellikle ilmî haberler yayımlanmış, aynı zamanda Çarlık Rusya’sı içinde ve dünyada olup bitenlerle ilgili haberlere de yer verilmiştir. Azerbaycan toplumunun ilk eğitimcilerinden Mirza Feteli Ahundov, Seyyid Azim Şirvânî, Necef Bey Vezirov, Elekber Goranî, Elekber Heyderî vb. de Ekinci gazetesinin yayımlanmasına değerli fikirleri ile katkıda bulunmuşlardır. Zerdâbî, Ekinci gazetesi kapatıldıktan sonra yetiştirdiği öğrencilerine ve etrafındaki insanlara özgürlük, millî düşünce, hürriyet konularını aşıladığı gerekçesiyle 1878 yılında adeta sürgüne gönderilir gibi Kırım’daki Yekaterinador (Stavrapol) okuluna öğretmen olarak tayin edilmiştir. Öğretmenlikten istifa ederek Zerdab’a dönen ve uzun süre burada ikamet eden Zerdâbî, Tiflis’te ve Bakü’de yayımlanan Ziya, Keşkül, Kaspi ve Novoye Obozreniye (Yeni Yorum) adlı gazetelere Azerbaycan Türkçesinde ve Rus dilinde yazılar göndererek ilmî ve sosyal faaliyetlerine devam etmiştir. 1896 yılından itibaren Bakü’ye dönen Zerdâbî, hem Kaspi gazetesinde yazılar yayımlatmış hem de Bakü Belediyesinde aza olarak çalışmıştır. Bu sırada şehrin, özellikle Müslüman nüfusun eğitimi başta olmak üzere birçok sorunların çözümünü de üstlenmiştir. Felç hastalığına yakalanan Zerdâbî, 1325/1907 yılında vefat etmiş ve mezarı Hazar Denizi kıyısındaki eski Bibiheybet Mescidi civarında defnedilmiştir. 1937 yılında mescitle birlikte mezar da yıkılmış, 1957 yılından itibaren naaşı Bakü’deki Fahri Hıyaban’a nakledilmiştir.
Ekinçi gazetesindeki yazılarının ve redaktörlük faaliyeti dışında önemli bir neslin yetiştiricisi olan Zerdâbî; Bizim Neğmelerimiz (Bakı, 1906), Torpaq, Su, Hava, (Bakı, 1911) ve Bedeni Salamat Sahlamag Düsturü-l Emeli (Bakı, 1912) adlı eserlerin sahibidir.
Azerbaycan’ın Çarlık Rusya’sı devrinde ilk tabiatşinas âlimi, millî matbuatın ve millî tiyatronun kurucusu, başarılı bir eğitimci, reformcu, I. Azerbaycan Muallimleri Kurultayının düzenleyicisi ve başkanı gibi daha nice sıfatlara sahip olan Hasan Bey Zerdâbî, Azerbaycan’ın edebî-kültürel, sosyal siyasî ve ilmî tarihinde önemli bir yer tutmaktadır. Azerbaycan toplumunun uyanmasında ve Molla Nasreddin dergisinin millî eğitim alanında önemli bir kilometre taşı olmasında Ekinci gazetesinin ve özellikle Hasan Bey Zerdâbî’nin büyük hizmetleri olmuştur. Hasan Bey Zerdâbî, yeni neslin yetiştirilip eğitilmesi işini üstlenirken ve modern Azerbaycan toplumunun temellerini atarken Çar memurlarının zulüm ve haksızlıkları ile birlikte dindar geçinen yerli mollalarla ve hurafelerle de mücadele içinde olmuştur. Türk dünyasında Türkistan’dan ve Kırım’dan önce ilkin Ceditçiliği Azerbaycan’da başlatmış olan Hasan Bey Zerdâbî, İsmail Bey Gaspıralı’ya da bir anlamda öncülük etmiştir. Ayrıca, Molla Nasreddin dergisinin yazarı ve redaktörü Celil Memmedguluzade de büyük ölçüde Hasan Bey Zerdabi’nin düşünce ve yazılarından etkilenmiş, onun temellerini attığı millî matbuatı geliştirip önemli bir konuma taşımıştır.
Kaynakça
Abdullayeva, A (2012). Azerbаycаn Mааrifinin Yоrulmаz Cаrçısı Hesen Bey Zerdаbi-170. Bakı.
Ahundov, Nazim (1980). Azerbaycan Milli Dövri Metbuatının Yaranması ve Ekinçi Gazeti: Senedlerin Dili İle. Bakı.
Akpınar, Yavuz (1980). “Hasanbey Melikzade Zerdâbî”. Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi. C.4. 128-129.
Akpınar, Yavuz (2013). “Hasanbey Melikzade Zerdâbî”.İslam Ansiklopedisi. C. 44. İstanbul: TDV Yay. 362-363.
Askerova, Aynur (2000). Ekinci Gazetesi’nin Rusya Müslümanlarının Fikir Hayatındaki Rolü. Yüksek Lisans Tezi. Eskişehir: Osman Gazi Üniversitesi.
Aydınoğlu, T. (2010). Hesen Bey Zerdabi: Bedeni Salamat Sahlamaq Düsturülemeli. Bakı: Adiloğlu Neşriyyatı.
Cavadova, Esmira (1988). Satırlarda Döyünen Ürek. Bakı: Azerbaycan Dövlet Nesriyyatı. 11.
Göyüşov, Ziyeddin (hzl.) (1960). Hesen Bey Zerdabi. Seçilmiş Eserleri. Bakı: Azerbaycan Dövlet Nesriyyatı.
Hesen Melik Zerdâbî Özel Arsivi, Azerbaycan El Yazmaları Enstitüsü. Nr. 169.
Hesenzade, Turan (hzl.) (2005). Ekinçi (1875-1877). Bakı: Avrasiya-Press Yay.
Kasımzade, Feyzulla (1960). “Hesenbey Melikov Zerdabi", XIX. Esrin İkinci Yarısında Edebiyyat. Azerbaycan Edebiyyatı Tarihi. C.2. Bakı. 138-146.
Melikova, Henife (1939). “Hasanbey Melikov Zerdâbînin Tercümeyi Halı”. Revolyosiya i Kultura. Bakı. (6): 112.
Memmedov, Veli (1976). Ekinçi Gazeti. Bakı.
Ramazanov, Arif (hzl.) (2006). Hesen Bey Zerdabinin Bioqrafiyası ve Epistolyar İrsi: Farsdilli Mektubları. Bakı: Nurlan Neşriyyatı.
Yesilot, Okan (2003). Hasan Melik Zerdâbî’nin Hayatı ve Faaliyetleri. Doktora Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi.
Yesilot, Okan (2009). “Kafkasya Müslüman Aydınlarının Manevi Atası: Hasan Melikzade Zerdabi’nin Hayatı ve Fikirleri”. Uluslararası Araştırmalar Kurumu Dergisi. 4 (7): 97-121.
Zahid Halil (hzl.) (1989). Hesen Bey Zerdabi.Garışgaların Evi. Bakı: Gənclik.
Zerdabi, Hasan (1909). Türk Nağmelerinin Mecmuası.
Zerdabi, Hasan (1912). Torpaq, Su ve Hava. Bakı: Kiyev İslam Talebelerinin Neşriyatı Serisi.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DOÇ. DR. PARVANA BAYRAMYayın Tarihi: 28.12.2014Güncelleme Tarihi: 02.12.2020Eserlerinden Örnekler
Ekinçiden bir parça:
Mektubat:
“…Pes gardaşlar, bunun sebebi elmsizlik deyil ki bizim gözel vetenimizde çörek tapmag olmadığına halk baş götürüp diyarbediyar gezib, külfetinden, milletinden, mezhebinden el çekip, acından milçek (sinek) teki telef olur veya Hindistan’ın altmış milyon Müselmanı bir nece yüz İngilisin elinde giriftar olup onlar üçün sağmal inek teki olmağı meğer elmsizlikten deyil?
Ay gardaşlar, Ekinci gezetinin feryadını eşidib elm tehsil etmek dalıncan (arkasından) olun, nece ki bir çırağın yağı kurtaranda onun işığı kesilenden ireli ondan bir şefeg çıxar ve bu zaman onun üste teze yağ tökülmese bilmerre (tamamen) sönüb tamam ölür, habele (aynı zamanda) Ekinçi gezeti sizin üçün bu ahırda çıhan şefegdir.”
(Hesenzade, Turan (hzl.) (2005). Ekinçi (1875-1877). Bakı: Avrasiya-Press Yay. 473.)
Bakıda Müselman Teatrının Binası
Bakıda Müselman Cemiyyet-i Hayriyyesi bina tutmadı, amma Bakının padişahlıg Realnı Gimnaziyasında ohuyan Müselman şagirdlerinin gederi ilbeil artdı. O vakitde onların içinde Bakı ehlinden 3-4 beyzadeden artık yok idi ve onları da Bakılılar barmag ile gösterib, mezhebden hariç olmuş hesab edirdiler. Bu biçâre uşagların heresinin iki cür paltarı var idi. Birisi gimnaziya formasında ve birisi müselman paltarı. Gimnaziya forması heç eve gelmezdi, hemişe dalanda olardı. Uşag ohumağa geden zaman dalanda müselman paltarını çıharıb formanı geyib, gimnaziyaya gedib gayıdanda yene dalanda çıhardıb müselman paltarını geyib eve gelirdi. Bakı Müselmanları ne ki gimnaziyada ohuyanları, hetta bir az adetini deyişdirenleri müselmanlıgdan çıhmış hesab edirdiler. Meselen, bir kes çekmeye ohşar çust geyinende ona o geder kinaye edirdiler ki biçâre nâelac galıb onu çıharıb ata-baba başmağını geyirdi. Övret faytona minende onu geyri bir pis ad ile adlandırırdılar. Kişi minende onu lotu ve gumarbaz hesab edirdiler. Sünni ve şie edaveti bir mertebede idi ki haçperestleri, hetta bütperestleri de onlardan artıg hesab edirdiler (o vahtlar Surahanı’da ateşperestler olurdular).
O vahtda Bakı’ya gelen sünniler ehl-i sünni olmaglarını gizleyirlerdi. Gubernatorun bir dilmancı var idi. Şeki’nin Vendam kendinden ki familiyası Ömerbeyov idi. Küçenin uşagları geceler onun menzilini “Ömer oğlu” deyib daşa basardılar…
(Göyüşov, Ziyeddin (hzl.) (1960). Hesen Bey Zerdabi.Seçilmiş Eserleri, Azerbaycan Dövlet Neşriyyatı. Bakı. 219.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 28.12.2014Güncelleme Tarihi: 02.12.2020Eserlerinden Örnekler
Ekinçiden bir parça:
Mektubat:
“…Pes gardaşlar, bunun sebebi elmsizlik deyil ki bizim gözel vetenimizde çörek tapmag olmadığına halk baş götürüp diyarbediyar gezib, külfetinden, milletinden, mezhebinden el çekip, acından milçek (sinek) teki telef olur veya Hindistan’ın altmış milyon Müselmanı bir nece yüz İngilisin elinde giriftar olup onlar üçün sağmal inek teki olmağı meğer elmsizlikten deyil?
Ay gardaşlar, Ekinci gezetinin feryadını eşidib elm tehsil etmek dalıncan (arkasından) olun, nece ki bir çırağın yağı kurtaranda onun işığı kesilenden ireli ondan bir şefeg çıxar ve bu zaman onun üste teze yağ tökülmese bilmerre (tamamen) sönüb tamam ölür, habele (aynı zamanda) Ekinçi gezeti sizin üçün bu ahırda çıhan şefegdir.”
(Hesenzade, Turan (hzl.) (2005). Ekinçi (1875-1877). Bakı: Avrasiya-Press Yay. 473.)
Bakıda Müselman Teatrının Binası
Bakıda Müselman Cemiyyet-i Hayriyyesi bina tutmadı, amma Bakının padişahlıg Realnı Gimnaziyasında ohuyan Müselman şagirdlerinin gederi ilbeil artdı. O vakitde onların içinde Bakı ehlinden 3-4 beyzadeden artık yok idi ve onları da Bakılılar barmag ile gösterib, mezhebden hariç olmuş hesab edirdiler. Bu biçâre uşagların heresinin iki cür paltarı var idi. Birisi gimnaziya formasında ve birisi müselman paltarı. Gimnaziya forması heç eve gelmezdi, hemişe dalanda olardı. Uşag ohumağa geden zaman dalanda müselman paltarını çıharıb formanı geyib, gimnaziyaya gedib gayıdanda yene dalanda çıhardıb müselman paltarını geyib eve gelirdi. Bakı Müselmanları ne ki gimnaziyada ohuyanları, hetta bir az adetini deyişdirenleri müselmanlıgdan çıhmış hesab edirdiler. Meselen, bir kes çekmeye ohşar çust geyinende ona o geder kinaye edirdiler ki biçâre nâelac galıb onu çıharıb ata-baba başmağını geyirdi. Övret faytona minende onu geyri bir pis ad ile adlandırırdılar. Kişi minende onu lotu ve gumarbaz hesab edirdiler. Sünni ve şie edaveti bir mertebede idi ki haçperestleri, hetta bütperestleri de onlardan artıg hesab edirdiler (o vahtlar Surahanı’da ateşperestler olurdular).
O vahtda Bakı’ya gelen sünniler ehl-i sünni olmaglarını gizleyirlerdi. Gubernatorun bir dilmancı var idi. Şeki’nin Vendam kendinden ki familiyası Ömerbeyov idi. Küçenin uşagları geceler onun menzilini “Ömer oğlu” deyib daşa basardılar…
(Göyüşov, Ziyeddin (hzl.) (1960). Hesen Bey Zerdabi.Seçilmiş Eserleri, Azerbaycan Dövlet Neşriyyatı. Bakı. 219.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 02.12.2020Eserlerinden Örnekler
Ekinçiden bir parça:
Mektubat:
“…Pes gardaşlar, bunun sebebi elmsizlik deyil ki bizim gözel vetenimizde çörek tapmag olmadığına halk baş götürüp diyarbediyar gezib, külfetinden, milletinden, mezhebinden el çekip, acından milçek (sinek) teki telef olur veya Hindistan’ın altmış milyon Müselmanı bir nece yüz İngilisin elinde giriftar olup onlar üçün sağmal inek teki olmağı meğer elmsizlikten deyil?
Ay gardaşlar, Ekinci gezetinin feryadını eşidib elm tehsil etmek dalıncan (arkasından) olun, nece ki bir çırağın yağı kurtaranda onun işığı kesilenden ireli ondan bir şefeg çıxar ve bu zaman onun üste teze yağ tökülmese bilmerre (tamamen) sönüb tamam ölür, habele (aynı zamanda) Ekinçi gezeti sizin üçün bu ahırda çıhan şefegdir.”
(Hesenzade, Turan (hzl.) (2005). Ekinçi (1875-1877). Bakı: Avrasiya-Press Yay. 473.)
Bakıda Müselman Teatrının Binası
Bakıda Müselman Cemiyyet-i Hayriyyesi bina tutmadı, amma Bakının padişahlıg Realnı Gimnaziyasında ohuyan Müselman şagirdlerinin gederi ilbeil artdı. O vakitde onların içinde Bakı ehlinden 3-4 beyzadeden artık yok idi ve onları da Bakılılar barmag ile gösterib, mezhebden hariç olmuş hesab edirdiler. Bu biçâre uşagların heresinin iki cür paltarı var idi. Birisi gimnaziya formasında ve birisi müselman paltarı. Gimnaziya forması heç eve gelmezdi, hemişe dalanda olardı. Uşag ohumağa geden zaman dalanda müselman paltarını çıharıb formanı geyib, gimnaziyaya gedib gayıdanda yene dalanda çıhardıb müselman paltarını geyib eve gelirdi. Bakı Müselmanları ne ki gimnaziyada ohuyanları, hetta bir az adetini deyişdirenleri müselmanlıgdan çıhmış hesab edirdiler. Meselen, bir kes çekmeye ohşar çust geyinende ona o geder kinaye edirdiler ki biçâre nâelac galıb onu çıharıb ata-baba başmağını geyirdi. Övret faytona minende onu geyri bir pis ad ile adlandırırdılar. Kişi minende onu lotu ve gumarbaz hesab edirdiler. Sünni ve şie edaveti bir mertebede idi ki haçperestleri, hetta bütperestleri de onlardan artıg hesab edirdiler (o vahtlar Surahanı’da ateşperestler olurdular).
O vahtda Bakı’ya gelen sünniler ehl-i sünni olmaglarını gizleyirlerdi. Gubernatorun bir dilmancı var idi. Şeki’nin Vendam kendinden ki familiyası Ömerbeyov idi. Küçenin uşagları geceler onun menzilini “Ömer oğlu” deyib daşa basardılar…
(Göyüşov, Ziyeddin (hzl.) (1960). Hesen Bey Zerdabi.Seçilmiş Eserleri, Azerbaycan Dövlet Neşriyyatı. Bakı. 219.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Ekinçiden bir parça:
Mektubat:
“…Pes gardaşlar, bunun sebebi elmsizlik deyil ki bizim gözel vetenimizde çörek tapmag olmadığına halk baş götürüp diyarbediyar gezib, külfetinden, milletinden, mezhebinden el çekip, acından milçek (sinek) teki telef olur veya Hindistan’ın altmış milyon Müselmanı bir nece yüz İngilisin elinde giriftar olup onlar üçün sağmal inek teki olmağı meğer elmsizlikten deyil?
Ay gardaşlar, Ekinci gezetinin feryadını eşidib elm tehsil etmek dalıncan (arkasından) olun, nece ki bir çırağın yağı kurtaranda onun işığı kesilenden ireli ondan bir şefeg çıxar ve bu zaman onun üste teze yağ tökülmese bilmerre (tamamen) sönüb tamam ölür, habele (aynı zamanda) Ekinçi gezeti sizin üçün bu ahırda çıhan şefegdir.”
(Hesenzade, Turan (hzl.) (2005). Ekinçi (1875-1877). Bakı: Avrasiya-Press Yay. 473.)
Bakıda Müselman Teatrının Binası
Bakıda Müselman Cemiyyet-i Hayriyyesi bina tutmadı, amma Bakının padişahlıg Realnı Gimnaziyasında ohuyan Müselman şagirdlerinin gederi ilbeil artdı. O vakitde onların içinde Bakı ehlinden 3-4 beyzadeden artık yok idi ve onları da Bakılılar barmag ile gösterib, mezhebden hariç olmuş hesab edirdiler. Bu biçâre uşagların heresinin iki cür paltarı var idi. Birisi gimnaziya formasında ve birisi müselman paltarı. Gimnaziya forması heç eve gelmezdi, hemişe dalanda olardı. Uşag ohumağa geden zaman dalanda müselman paltarını çıharıb formanı geyib, gimnaziyaya gedib gayıdanda yene dalanda çıhardıb müselman paltarını geyib eve gelirdi. Bakı Müselmanları ne ki gimnaziyada ohuyanları, hetta bir az adetini deyişdirenleri müselmanlıgdan çıhmış hesab edirdiler. Meselen, bir kes çekmeye ohşar çust geyinende ona o geder kinaye edirdiler ki biçâre nâelac galıb onu çıharıb ata-baba başmağını geyirdi. Övret faytona minende onu geyri bir pis ad ile adlandırırdılar. Kişi minende onu lotu ve gumarbaz hesab edirdiler. Sünni ve şie edaveti bir mertebede idi ki haçperestleri, hetta bütperestleri de onlardan artıg hesab edirdiler (o vahtlar Surahanı’da ateşperestler olurdular).
O vahtda Bakı’ya gelen sünniler ehl-i sünni olmaglarını gizleyirlerdi. Gubernatorun bir dilmancı var idi. Şeki’nin Vendam kendinden ki familiyası Ömerbeyov idi. Küçenin uşagları geceler onun menzilini “Ömer oğlu” deyib daşa basardılar…
(Göyüşov, Ziyeddin (hzl.) (1960). Hesen Bey Zerdabi.Seçilmiş Eserleri, Azerbaycan Dövlet Neşriyyatı. Bakı. 219.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | BEŞİR ELESGER OĞLU | d. 1867 - ö. 1934 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | NEVVÂB, Mir Möhsün | d. 1833 - ö. 1919 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | BAYRAMOĞLU, Daşdemir | d. 1868 - ö. 1928 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | FETHÎ, Abdulfettâh Efendi | d. 1837 - ö. 1899 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | HAYDAR, Ali Haydar Efendi, İstanbullu | d. 1837 - ö. 1903 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | FERÎDE HANIM, Bahâr-zâde | d. 1837 - ö. 1903 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | FERDÎ, Rasim | d. 1854 - ö. 1907-1909? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | HESTE, Abdulla Ahun Şerîf Ahun Oğlu | d. 1854 - ö. 1907 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | Manastırlı Mehmed Rifat | d. 1851 - ö. 1907 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Necdet Rüştü Efe | d. 1900 - ö. 24 Eylül 1969 | Meslek | Görüntüle |
11 | Zekeriya Sertel | d. 1890 - ö. 11 Mart 1980 | Meslek | Görüntüle |
12 | Memmedguluzade Celil | d. 22 Şubat 1869 - ö. 4 Ocak 1932 | Meslek | Görüntüle |
13 | NAZMÎ, Ali (Şirvanlı) | d. 1858 - ö. 1921 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | HASAN, Ali oğlu Karabağî Yüzbaşov | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | FAKÎR, Hacı Ağa | d. 1836-37 - ö. 1889 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | HÜSNÎ, Hasan Hüsnî Efendi | d. ? - ö. 1829 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | RİF’AT, Hasan Rif’at Efendi | d. 1847 - ö. 1917 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | ŞEYDÂ, Nûrî Şeydâ Bey | d. ? - ö. 1901 | Madde Adı | Görüntüle |