Madde Detay
ŞÂDÎ BABA/BABA ŞÂDÎ-İ SOFYAVÎ
(d. 1186/1772 - ö. 1279/1862)
tekke şairi
(Tekke / 19. Yüzyıl / Türkiye Dışı)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adı Şâdî’dir. Mahlas olarak da Şâdî adını kullanmış, Sofyalı bir tekke şairidir. Mecmu’a-i Letâif diye isimlendirdiği cögünde kendisini "El-hakîr ve’l-fakîr Şâdî-i Sofyavî" şeklinde tanıtmakta, ayrıca Baba Şâdî Sofyavî, Şâdî Baba ve daha ziyade Şâdî ve Baba Şâdî gibi isimler kullanmaktadır. Şâdî’nin doğum ve ölüm tarihleri hakkında kesin bilgi yoktur. Ancak cönkteki bazı bilgi ve tarihlerden hareketle hesaplamalara göre muhtemelen 1772-1862 tarihleri arasında yaşamıştır. Babasının adı Ahmed, dedesininki Mehmed’tir. Mutasarrıf olup Sofya’da Paşa sancağına bağlı Berkofça kazasının Bana karyesi aileye tımar olarak verilmiştir. Ayrıca İznepol ve Niyagoni kazaları bâ-berat kendisine aittir.
Şâdî evli olup bazı çocukları vefat etmiş, beş kız üç erkek olmak üzere sekiz çocuk sahibidir. Şâdî’nin çocuklarının adları cöngün muhtelif sayfalarında ve ciltli kapağın iç kısmında kayıtlıdır, ancak eşi hakkında bilgi yoktur (Duran 2011: 35).
Tımar sahibi olan Şâdî’nin çeşitli görevlere getirilmiş olduğu yine mektuplardan ve kısa notlardan anlaşılmaktadır. Şâdî, hayatının çeşitli dönemlerinde subaşılık, Balkan Harbi memuriyeti, rüsûm-ı müçtemi’a memuriyeti, kışla tamiri, Sofya telgrafhanesinin ve hapishanenin yapımından sorumlu memuriyet gibi görevlerde bulunmuştur. Bunlar onun iyi bir eğitim aldığını ve milletin savunmasında görev almış, tımarlı sipahi yetiştirmiş, devletin güvenini kazanmış, devlet ve millet arasında köprü vazifesi yapmış dürüst bir vatandaş olduğunu göstermektedir.
Şâdî aynı zamanda seyr u süluk eğitimini tamamlamış bir Nakşî dervişidir. Nakşibendiyye tarikati şeyhlerinden Köstendilli Bahaeddin Efendiye bağlıdır. Tuttuğu kayıtlardan Nakşi şeyh ve mensuplarının yanında Halvetiyye, Rıfaiyye, Bektaşiyye, Kâdiriyye gibi diğer tarikatlerle bağlantısı olduğu da anlaşılmaktadır. Özellikle Bektaşi şeyhi Meyli Baba ile yakınlığı cöngün muhtelif yerlerinde görülmektedir.
Edebiyat tarihlerine girmemiş bir şair olan Şâdî’nin hayatı, kişiliği ve eserleri ile ilgili verilen bilgiler “06 Mil. Yz. Cönk 109” da kayıtlı cönk ve cönkteki şiirlerle sınırlı olup ulaşılabildiği kadar tarihî bilgi ve belgelerle desteklenmiştir.
Şâdî’nin Mecmu’a-i Letâif (06 Mil. Yz. Cönk 109) olarak adlandırdığı defterine kayıtlı, derviş edep ve tevazusu içinde bir kıymeti olmadığını ve yalnızca rahmete vesile olması için yazdığını söylediği yüz tane şiiri vardır.
Şâdî’nin edebî kişiliğinin oluşmasında hem klasik hem âşık hem de tekke şairlerinin etkisi olduğu görülmektedir. Buna bağlı olarak o, klasik şiir ölçü ve nazım şekillerinin yanında halk şiiri ölçü ve nazım şekillerini şiirlerinde bir arada kullanmış, her iki edebiyatın da en çok kullanılan kalıplarını tercih etmiştir. Biçimden ziyade mananın ön planda olduğu tekke şiiri için bu tutum olması gereken gibidir.
Şâdî’nin şiirleri muhteva açısından değerlendirildiğinde yetiştiği çevre ve aldığı eğitime ve derviş kimliğine paralel olarak dinî-tasavvufi muhtevalı mutlak sevgiliye ulaşma yolunda çekilen eziyetlerin anlatıldığı şiirlerinin yanında zahid-sofu, hacı-hoca çatışmalarını anlatan şiirlerin varlığı da görülür. Şâdî bazen kendisine bazen muhataplarına çeşitli nasihatlerde bulunan bir nâsıh kimliğiyle bazen de şairlik ve şiir hakkındaki görüşlerini ortaya koyan şair kimliği ile karşımıza çıkar. O aynı zamanda toplumun çeşitli meselelerine değinen, duruma ışık tutmak isteyen kendi kimliğiyle karşımıza çıkar (Duran 2011: 36).
Şâdî, beğendiği şairlerden birkaç beyit eserine kaydetmiş olmasına rağmen, kendisinden övgüyle bahsettiği ve beğenisini açıkça ifade ettiği, rehber edinecek kadar kabullendiği tek şair çağdaşı Hüsnî’dir. Hüsnî de ona karşılık vermiş, bir gazelini tahmis etmiştir (Duran 2011: 39).
Şâdî’nin cöngünde Hüsnî’den başka İzzet, Sezâyî, Necâtî, Vehbî, Pertev, Râgıp, Hâfız, Nesimî, Levnî Çelebi, Fuzulî, Hüdâyî, Bâkî gibi klasik şairlerin şiirleri ile Şâdî’nin edebî kişiliğinin oluşmasında katkı sunan Âşık Sûzî, Merdî, Gevherî, Âşık Ömer gibi halk şairlerinin de şiirleri bulunmaktadır. Onun edebî kişiliğine katkıda bulunan şairler şüphesiz şiirlerinde bahsettikleriyle sınırlı değildir. Cönkte şiirlerinden örnekler kaydettiği hem İslam coğrafyasından hem Osmanlı sahasında yetişmiş olan şairlerin, özellikle de tasavvuf içerikli yazanların katkısı olduğu muhakkaktır.
Şâdî özellikle mevcut sosyal problemlere işaret etmek veya bir mesele üzerinde bir şeyler söylemek istediğinde âşık tarzının koşma ve destanlarına başvurmaktadır. Bunlara yine âşıkların aruzla ve dörtlüklerle söyledikleri şekilleri ilave edersek şiirlerin yüzde75’ini âşık tarzı şiirlerin oluşturduğu söylenebilir. Şâdî klasik şiirin ölçü ve nazım şekillerini kullanmasına rağmen şiirlerinde Arapça ve Farsçaya pek iltifat etmediği, divan şiirinin benzetmeler dünyasına ait kelimelerin ve terkiplerin oldukça az olduğu görülecektir. “Gönül” redifli şiirinde geçen şeb, mah, pervane, hüsn, vasl, ağyar, âciz, gedâ, aşk, şevk, cevr, gül, gonca, subh u mesâ, rûz u şeb gibi kelime ve kelime gruplarının bugün bile Türk şiirinde kullanıldığı vakıadır. Din bilgilerinin ve İslam tasavvufunun felsefesinin öğretildiği ve şeklin değil, mananın esas kabul edildiği Tekke çevresinde mukim Şâdî’nin şiirlerinde, İlahî aşk yanında daha ziyade dinî, sofiyane, ahlaki ve toplumsal konular ağırlıklı olarak işlenmiştir.
Kaynakça
Duran, Hamiye (2011). Şâdî Baba ve Şiirleri. Ankara: Bizim Büro Basım Yay.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DOÇ. DR. HAMİYE DURANYayın Tarihi: 13.06.2014Güncelleme Tarihi: 11.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Mülâkî olduğum günden beri ol rûy-ı enverle
Ser-â-ser doldu dil-i genc o anda la’l ü gevherle
Dehânından eder efşân nice bin dürr ile gevher
Murassâ eylemiş nazm-ı şerîfin sîm ü pür-zerle
Hakâyık ilmini bir bir okuyup eylemiş tahsîl
Ezel bezminde ders almış berâber Şeyh-i Ekber’le
Yanılmaz kim verir ikrâr erer menzîle bir demde
Gelir bir anda bin kâfir îmâna böyle rehberle
Cihânda binde bir seyyâh gezip ancak ola nâil
Ne devlet ne sa’âdetdir kavuşmak böyle bir erle
Murâdın Hakk ise ey dil varıp dergâhına yüz sür
Edegör hizmet al himmet görüş bu pîr-i perverle
Teveccüh eyleyip Şâdî kulak tut pendini dinle
O zâtın nutkunı fehm et tekâsül etme ezberle
Duran, Hamiye (2011). Şâdî Baba ve Şiirleri. Ankara: Bizim Büro Basım Yay. 110-111.
İlahi
Nasîbdir gezdiren Haleb’i Şâm’ı
Sür çıkar gönülden teşvîşi gamı
Çeker âb u dâne çâre yok ana
Tedbîrce kişinin olmaz merâmı
Kadir mevlâm vere bir tâze gül-rûh
Bana sabr-ı Eyyüb sana ömr-i Nûh
Gönül zevk eylesin etmesin âh vâh
Nûş edegör dâim aşk ile câmı
Bir âdemde var mı aşk-ı ilâhî
Bâtınen verirler ana sipâhî
Âgâh ol sıdk ile çağır Allah’ı
Olur Hakk’ın elbet sana ilhâmı
Hâm olan sâliki nâra atarlar
Güzelce bişirip cevher yaparlar
Erenler silkine öyle katarlar
Mürşidin sâlike budur in’âmı
Ârif isen eğer anlayıp belle
İki söyle bir de sözümü dinle
Tarâf-ı Hak’dandır bize bu celle
Selâmettir gözüm bunun encâmı
Mâdem ki sıdk ile girdin bu yola
Yolun gözet bakma sağ ile sola
Nutk-ı Hak’dan dinle söyleden Allah
Değildir Şâdî’nin kendi kelâmı
Duran, Hamiye (2011). Şâdî Baba ve Şiirleri. Ankara: Bizim Büro Basım Yay. 145.
İlahi
Zâhid bizi ta’n eyleme
İrfân biziz dil bizdedir
Biz Nakşî’nin evlâdıyız
Hakk’a gider yol bizdedir
Hor bakmayın zâhid bize
Hâl dediğin gelmez söze
Bun’çün gelir gevher size
Fark edicek hâl bizdedir
Bize gelen sultân olur
Cândan geçer kurbân olur
Gören âdem hayrân olur
Rüstem biziz Zâl bizdedir
Ahfâdadır devrânımız
Arşa çıkar cevlânımız
Yoktur bizim ünvânımız
Fahr edicek şal bizdedir
Şâdî gedâ kemter kulun
Yanar bu aşk ile görün
Âşnâsıyız biz bu yolun
Erkân ile yol bizdedir
Duran, Hamiye (2011). Şâdî Baba ve Şiirleri. Ankara: Bizim Büro Basım Yay. 151.
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 13.06.2014Güncelleme Tarihi: 11.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Mülâkî olduğum günden beri ol rûy-ı enverle
Ser-â-ser doldu dil-i genc o anda la’l ü gevherle
Dehânından eder efşân nice bin dürr ile gevher
Murassâ eylemiş nazm-ı şerîfin sîm ü pür-zerle
Hakâyık ilmini bir bir okuyup eylemiş tahsîl
Ezel bezminde ders almış berâber Şeyh-i Ekber’le
Yanılmaz kim verir ikrâr erer menzîle bir demde
Gelir bir anda bin kâfir îmâna böyle rehberle
Cihânda binde bir seyyâh gezip ancak ola nâil
Ne devlet ne sa’âdetdir kavuşmak böyle bir erle
Murâdın Hakk ise ey dil varıp dergâhına yüz sür
Edegör hizmet al himmet görüş bu pîr-i perverle
Teveccüh eyleyip Şâdî kulak tut pendini dinle
O zâtın nutkunı fehm et tekâsül etme ezberle
Duran, Hamiye (2011). Şâdî Baba ve Şiirleri. Ankara: Bizim Büro Basım Yay. 110-111.
İlahi
Nasîbdir gezdiren Haleb’i Şâm’ı
Sür çıkar gönülden teşvîşi gamı
Çeker âb u dâne çâre yok ana
Tedbîrce kişinin olmaz merâmı
Kadir mevlâm vere bir tâze gül-rûh
Bana sabr-ı Eyyüb sana ömr-i Nûh
Gönül zevk eylesin etmesin âh vâh
Nûş edegör dâim aşk ile câmı
Bir âdemde var mı aşk-ı ilâhî
Bâtınen verirler ana sipâhî
Âgâh ol sıdk ile çağır Allah’ı
Olur Hakk’ın elbet sana ilhâmı
Hâm olan sâliki nâra atarlar
Güzelce bişirip cevher yaparlar
Erenler silkine öyle katarlar
Mürşidin sâlike budur in’âmı
Ârif isen eğer anlayıp belle
İki söyle bir de sözümü dinle
Tarâf-ı Hak’dandır bize bu celle
Selâmettir gözüm bunun encâmı
Mâdem ki sıdk ile girdin bu yola
Yolun gözet bakma sağ ile sola
Nutk-ı Hak’dan dinle söyleden Allah
Değildir Şâdî’nin kendi kelâmı
Duran, Hamiye (2011). Şâdî Baba ve Şiirleri. Ankara: Bizim Büro Basım Yay. 145.
İlahi
Zâhid bizi ta’n eyleme
İrfân biziz dil bizdedir
Biz Nakşî’nin evlâdıyız
Hakk’a gider yol bizdedir
Hor bakmayın zâhid bize
Hâl dediğin gelmez söze
Bun’çün gelir gevher size
Fark edicek hâl bizdedir
Bize gelen sultân olur
Cândan geçer kurbân olur
Gören âdem hayrân olur
Rüstem biziz Zâl bizdedir
Ahfâdadır devrânımız
Arşa çıkar cevlânımız
Yoktur bizim ünvânımız
Fahr edicek şal bizdedir
Şâdî gedâ kemter kulun
Yanar bu aşk ile görün
Âşnâsıyız biz bu yolun
Erkân ile yol bizdedir
Duran, Hamiye (2011). Şâdî Baba ve Şiirleri. Ankara: Bizim Büro Basım Yay. 151.
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 11.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Mülâkî olduğum günden beri ol rûy-ı enverle
Ser-â-ser doldu dil-i genc o anda la’l ü gevherle
Dehânından eder efşân nice bin dürr ile gevher
Murassâ eylemiş nazm-ı şerîfin sîm ü pür-zerle
Hakâyık ilmini bir bir okuyup eylemiş tahsîl
Ezel bezminde ders almış berâber Şeyh-i Ekber’le
Yanılmaz kim verir ikrâr erer menzîle bir demde
Gelir bir anda bin kâfir îmâna böyle rehberle
Cihânda binde bir seyyâh gezip ancak ola nâil
Ne devlet ne sa’âdetdir kavuşmak böyle bir erle
Murâdın Hakk ise ey dil varıp dergâhına yüz sür
Edegör hizmet al himmet görüş bu pîr-i perverle
Teveccüh eyleyip Şâdî kulak tut pendini dinle
O zâtın nutkunı fehm et tekâsül etme ezberle
Duran, Hamiye (2011). Şâdî Baba ve Şiirleri. Ankara: Bizim Büro Basım Yay. 110-111.
İlahi
Nasîbdir gezdiren Haleb’i Şâm’ı
Sür çıkar gönülden teşvîşi gamı
Çeker âb u dâne çâre yok ana
Tedbîrce kişinin olmaz merâmı
Kadir mevlâm vere bir tâze gül-rûh
Bana sabr-ı Eyyüb sana ömr-i Nûh
Gönül zevk eylesin etmesin âh vâh
Nûş edegör dâim aşk ile câmı
Bir âdemde var mı aşk-ı ilâhî
Bâtınen verirler ana sipâhî
Âgâh ol sıdk ile çağır Allah’ı
Olur Hakk’ın elbet sana ilhâmı
Hâm olan sâliki nâra atarlar
Güzelce bişirip cevher yaparlar
Erenler silkine öyle katarlar
Mürşidin sâlike budur in’âmı
Ârif isen eğer anlayıp belle
İki söyle bir de sözümü dinle
Tarâf-ı Hak’dandır bize bu celle
Selâmettir gözüm bunun encâmı
Mâdem ki sıdk ile girdin bu yola
Yolun gözet bakma sağ ile sola
Nutk-ı Hak’dan dinle söyleden Allah
Değildir Şâdî’nin kendi kelâmı
Duran, Hamiye (2011). Şâdî Baba ve Şiirleri. Ankara: Bizim Büro Basım Yay. 145.
İlahi
Zâhid bizi ta’n eyleme
İrfân biziz dil bizdedir
Biz Nakşî’nin evlâdıyız
Hakk’a gider yol bizdedir
Hor bakmayın zâhid bize
Hâl dediğin gelmez söze
Bun’çün gelir gevher size
Fark edicek hâl bizdedir
Bize gelen sultân olur
Cândan geçer kurbân olur
Gören âdem hayrân olur
Rüstem biziz Zâl bizdedir
Ahfâdadır devrânımız
Arşa çıkar cevlânımız
Yoktur bizim ünvânımız
Fahr edicek şal bizdedir
Şâdî gedâ kemter kulun
Yanar bu aşk ile görün
Âşnâsıyız biz bu yolun
Erkân ile yol bizdedir
Duran, Hamiye (2011). Şâdî Baba ve Şiirleri. Ankara: Bizim Büro Basım Yay. 151.
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Gazel
Mülâkî olduğum günden beri ol rûy-ı enverle
Ser-â-ser doldu dil-i genc o anda la’l ü gevherle
Dehânından eder efşân nice bin dürr ile gevher
Murassâ eylemiş nazm-ı şerîfin sîm ü pür-zerle
Hakâyık ilmini bir bir okuyup eylemiş tahsîl
Ezel bezminde ders almış berâber Şeyh-i Ekber’le
Yanılmaz kim verir ikrâr erer menzîle bir demde
Gelir bir anda bin kâfir îmâna böyle rehberle
Cihânda binde bir seyyâh gezip ancak ola nâil
Ne devlet ne sa’âdetdir kavuşmak böyle bir erle
Murâdın Hakk ise ey dil varıp dergâhına yüz sür
Edegör hizmet al himmet görüş bu pîr-i perverle
Teveccüh eyleyip Şâdî kulak tut pendini dinle
O zâtın nutkunı fehm et tekâsül etme ezberle
Duran, Hamiye (2011). Şâdî Baba ve Şiirleri. Ankara: Bizim Büro Basım Yay. 110-111.
İlahi
Nasîbdir gezdiren Haleb’i Şâm’ı
Sür çıkar gönülden teşvîşi gamı
Çeker âb u dâne çâre yok ana
Tedbîrce kişinin olmaz merâmı
Kadir mevlâm vere bir tâze gül-rûh
Bana sabr-ı Eyyüb sana ömr-i Nûh
Gönül zevk eylesin etmesin âh vâh
Nûş edegör dâim aşk ile câmı
Bir âdemde var mı aşk-ı ilâhî
Bâtınen verirler ana sipâhî
Âgâh ol sıdk ile çağır Allah’ı
Olur Hakk’ın elbet sana ilhâmı
Hâm olan sâliki nâra atarlar
Güzelce bişirip cevher yaparlar
Erenler silkine öyle katarlar
Mürşidin sâlike budur in’âmı
Ârif isen eğer anlayıp belle
İki söyle bir de sözümü dinle
Tarâf-ı Hak’dandır bize bu celle
Selâmettir gözüm bunun encâmı
Mâdem ki sıdk ile girdin bu yola
Yolun gözet bakma sağ ile sola
Nutk-ı Hak’dan dinle söyleden Allah
Değildir Şâdî’nin kendi kelâmı
Duran, Hamiye (2011). Şâdî Baba ve Şiirleri. Ankara: Bizim Büro Basım Yay. 145.
İlahi
Zâhid bizi ta’n eyleme
İrfân biziz dil bizdedir
Biz Nakşî’nin evlâdıyız
Hakk’a gider yol bizdedir
Hor bakmayın zâhid bize
Hâl dediğin gelmez söze
Bun’çün gelir gevher size
Fark edicek hâl bizdedir
Bize gelen sultân olur
Cândan geçer kurbân olur
Gören âdem hayrân olur
Rüstem biziz Zâl bizdedir
Ahfâdadır devrânımız
Arşa çıkar cevlânımız
Yoktur bizim ünvânımız
Fahr edicek şal bizdedir
Şâdî gedâ kemter kulun
Yanar bu aşk ile görün
Âşnâsıyız biz bu yolun
Erkân ile yol bizdedir
Duran, Hamiye (2011). Şâdî Baba ve Şiirleri. Ankara: Bizim Büro Basım Yay. 151.
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | VASLÎ | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Altan Deliorman | d. 25 Haziran 1935 - ö. 22 Ağustos 2012 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | VİSÂLÎ ÇELEBİ (Sofyalı) | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | DERTLİ, İbrahim | d. 1772 - ö. 1845 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | ŞEM‘Î, Ahmed | d. 1772-1773 - ö. 1839-1841 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | HALÎMÎ, Halîm Geray Sultan | d. 1772 - ö. 1823/1824? | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | MOLLANEPES | d. 1810 - ö. 1862 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | REŞÎD, Kırîmî-zâde Ahmed Reşîd Efendi | d. ? - ö. 1862 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | VASFÎ, Mehmed Sâlih | d. 1807-08 - ö. 1862 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | GAMÎ, Yazıcı Yahyaoğlu Mahmud Gamî Çelebi | d. ? - ö. 1576-77 | Meslek | Görüntüle |
11 | BAHRÎ, Mehmed Bahrî Paşa | d. ? - ö. 17 Ağustos 1700 | Meslek | Görüntüle |
12 | FETHÎ, Abdulfettâh Efendi | d. 1837 - ö. 1899 | Meslek | Görüntüle |
13 | MAHZÛNÎ MUHARREM BABA | d. ? - ö. 1867/1869? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | ABİDİN | d. ? - ö. 1909 / 1895? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | SÜKÛTÎ, Murtazâ Baba | d. 1825 - ö. 1896 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | ZİHNÎ, Zihnî Efendi | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
17 | OSMÂN, Hakîkî-zâde Şeyh Osmân Efendi | d. ? - ö. 1627-8 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | HÜSNÎ, Hüsnî Efendi | d. ? - ö. 1883 | Madde Adı | Görüntüle |