Madde Detay
SEYYİD, Şeyh Seyyid Ahmed Hicâbî
(d. 1242/1826 - ö. 1306/1888)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Kastamonu'da doğdu. Asıl adı Şeyh Seyyid Ahmed Hicâbî Efendi'dir. Şiirlerinde Seyyid mahlasını kullanmıştır. Babası Mevlânâ Hâlid'in son halifesi olan ve 1291/1874 senesinde Kastamonu'da vefat eden Ahmed Siyâhî Efendi'dir. Kur'an okumayı Yarıcı Hoca demekle meşhur Hüseyin Hüsnü Efendi'den öğrendi ve birkaç kere hatmettikten sonra babasından sarf, nahiv, fıkıh, hadis, kelam tahsil etti. Sonra memleketinin önemli bilginlerinden Keskin-zâde Ahmed Erîb Efendi'den bazı dersler aldıktan sonra Kara Kadı-zâde Mustafa Efendi'den ilm-i ferâ'iz, Trablusgarblı Mahcûbî Efendi'den hadis dersleri alarak icazet aldı. Memleketindeki bu tahsilinden sonra hocası Keskin-zâde'nin vefat etmesi üzerine İstanbul'a gitti ve Müneccimbaşı Tâhir Efendi'den hikmet ve hey'et, Sadrazam Mehmed Rüşdî Paşa'dan mantık ve beyan, Hâzım Efendi'den ma'ânî ve usûl-i fıkıh, Şehrî Hâfız Efendi'den alması gereken diğer dersleri tamamlayarak tahsilini ikmal etti ve icazet aldı. Tahsili sırasında Hoca Paşa'da bulunan Safvetî Paşa dergâhında kaldı ve burada Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretleri'nin halifelerinden Abdulfettâh Efendi'den manevi feyz aldı. Nakşıbendî şeyhi Abdulfettâh Efendi daha önce Seyyid'e tarikatın büyüklerinden olan babasının verdiği halifelik icazeti üzerine yeni bir icazetname vermeyi edebine uygun bulmayarak o icazetnamenin zeylinde babasının hükmünü tasdik eden bir haşiye yazdı. İstanbul'da maddi ve manevi ilimleri tahsil ederek tam bir olgunluk kazanan Seyyid Efendi 1273/1856 senesinde Kastamonu'ya döndü. Burada medreselerde hocalık yaptı ve üç defa icazet vererek pek çok değerli öğrenci yetiştirdi. Kış günleri medresede hocalığa devam eden Seyyid Hicâbî Efendi, yaz olduğunda da çevredeki köy ve kasabalara giderek o bölgenin halkına maddi ve manevi feyzler verdi, onların sorularını cevaplandırarak problemini çözerdi. Bu seyahatleri sırasında halka ettiği tavsiyeler neticesinde İnebolu'nun Abana nahiyesinde bir rüşdiye mektebi, bir hamam; Araç kazası merkezinde bir büyük cami, bir medrese, bir rüşdiye mektebi; Taşköprü'nün Ayvalı köyünde bir medrese; Daday kazasında rüşdiye mektebi ve medrese bina edilmiştir. Bir ara o bölgenin halkının arzusu üzerine Çorum'a gitmiş ve orada da irşad faaliyetlerinde bulunmuştur. Bir aralık da İstanbul'a gitmiş ve oradan Bursa'ya geçmiştir. Bursa'da maliye meclisi üyelerinden Ârif Efendi'nin evinde kalarak Bursa civarındaki bütün mukaddes yerleri ziyaret etmiştir. Sonra tekrar İstanbul'a dönüp deniz yoluyla Sinop'a gelmiş oradan da memleketi olan Kastamonu'ya ulaşmıştır. 1306/1888 yılında Kastamonu'da vefat etmiştir. Babasının yanına defnedilmiştir.
Pederiyle kendisinin tercüme-i halleri Kastamonulu Zühdî Bey tarafından yazılmış ve Tahassür adıyla yayımlanmıştır.
Osmanlı Müellifleri'ne göre Seyyid Hicâbî Efendi'nin Seyyid mahlaslı tasavvufâne şiirleri ve ilahileri vardır, ayrıca bazı eserleri bulunmaktadır ki bunlar basılmamıştır (Bursalı Mehmed Tâhir 1333: 89). Ayrıca Tahassür adlı eserde de Seyyid Hicâbî'nin bazı eserlerinin olduğu bildirilmektedir (M. Zühdî 1307: 66). Bu kaynaklara göre hiçbiri basılmayan eserleri şunlardır:
1. Dürr-i Nâcî Hâşiyesi.
2. Fenârî Hâşiyesi.
3. Risâle-i Vahdet-i Vücûd.
4. Ta'lîkât Alâ Kara Halîl.
5. Ta'lîkât Ale't-Tarsûsî.
6. Telhîs-i Fükûk.
7. Zübdetü'l-Hakâyık: Sadreddin Konevî'nin aynı adlı eserinin özetlenerek tercümesidir.
Kaynakça
Bursalı Mehmed Tahir (1333). Osmanlı Müellifleri. C. I. İstanbul.
M. Zühdî (1308). Tahassür. İstanbul.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. MEHMET ARSLANYayın Tarihi: 01.08.2014Güncelleme Tarihi: 29.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Şu dem ki gönlüm oldı derd-i aşkın mübtelâsından
Gözümde oldı bir hûn âteş-i hecrin belâsından
Beni bend eyledi mecnûn gibi ol zülf-i cân-bahşı
Amân mest-i müdâm oldum bu ihsânın safâsından
Yakup bu cânımı aşk-ı Cenâb-ı Şâh-ı Levlâk
Geçürdi dünyevî vü uhrevî hep mâ-sivâsından
Hayât-ı câvidânî üzre vaslın eyleyüp ümmîd
Zebîh olsam akan kanlar yazar aşkın hevâsından
Şehâdet câmını nûş it gel ey dil başını çekme
Rızâ-yı aşk-ı yârin mâcerâ-yı Kerbelâ'sından
Nesîm-i şevk ile Seyyid kalursa bahr-ı hayretde
Olur sâhil-res-i vuslat firâkın mâcerâsından
Gazel
Yâr ile yâr olduğum anda açılur yâreler
Şerh-i hâl itsem ciger-gâhım ser-â-pâ yâreler
Kâbil-i merhem degil kimse buna mahrem degil
Ey tabîb-i cân-fezâ anı anınla saralar
Nûş ile vuslat şarâbın mest ü ser-gerdân olup
Nice bin Mansûr gibi ber-dâr olur dildâreler
Kenz-i hubbun gevherinden halk olalı nüh felek
Âfitâbı devr eder gündüz gice meh-pâreler
Pertev-i şem'-i hakîkî çevresin pervâz ile
Yakılur pervâne-âsâ Seyyidâ âvâreler
(M. Zühdî (1308). Tahassür. İstanbul. 105, 106.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 01.08.2014Güncelleme Tarihi: 29.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Şu dem ki gönlüm oldı derd-i aşkın mübtelâsından
Gözümde oldı bir hûn âteş-i hecrin belâsından
Beni bend eyledi mecnûn gibi ol zülf-i cân-bahşı
Amân mest-i müdâm oldum bu ihsânın safâsından
Yakup bu cânımı aşk-ı Cenâb-ı Şâh-ı Levlâk
Geçürdi dünyevî vü uhrevî hep mâ-sivâsından
Hayât-ı câvidânî üzre vaslın eyleyüp ümmîd
Zebîh olsam akan kanlar yazar aşkın hevâsından
Şehâdet câmını nûş it gel ey dil başını çekme
Rızâ-yı aşk-ı yârin mâcerâ-yı Kerbelâ'sından
Nesîm-i şevk ile Seyyid kalursa bahr-ı hayretde
Olur sâhil-res-i vuslat firâkın mâcerâsından
Gazel
Yâr ile yâr olduğum anda açılur yâreler
Şerh-i hâl itsem ciger-gâhım ser-â-pâ yâreler
Kâbil-i merhem degil kimse buna mahrem degil
Ey tabîb-i cân-fezâ anı anınla saralar
Nûş ile vuslat şarâbın mest ü ser-gerdân olup
Nice bin Mansûr gibi ber-dâr olur dildâreler
Kenz-i hubbun gevherinden halk olalı nüh felek
Âfitâbı devr eder gündüz gice meh-pâreler
Pertev-i şem'-i hakîkî çevresin pervâz ile
Yakılur pervâne-âsâ Seyyidâ âvâreler
(M. Zühdî (1308). Tahassür. İstanbul. 105, 106.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 29.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Şu dem ki gönlüm oldı derd-i aşkın mübtelâsından
Gözümde oldı bir hûn âteş-i hecrin belâsından
Beni bend eyledi mecnûn gibi ol zülf-i cân-bahşı
Amân mest-i müdâm oldum bu ihsânın safâsından
Yakup bu cânımı aşk-ı Cenâb-ı Şâh-ı Levlâk
Geçürdi dünyevî vü uhrevî hep mâ-sivâsından
Hayât-ı câvidânî üzre vaslın eyleyüp ümmîd
Zebîh olsam akan kanlar yazar aşkın hevâsından
Şehâdet câmını nûş it gel ey dil başını çekme
Rızâ-yı aşk-ı yârin mâcerâ-yı Kerbelâ'sından
Nesîm-i şevk ile Seyyid kalursa bahr-ı hayretde
Olur sâhil-res-i vuslat firâkın mâcerâsından
Gazel
Yâr ile yâr olduğum anda açılur yâreler
Şerh-i hâl itsem ciger-gâhım ser-â-pâ yâreler
Kâbil-i merhem degil kimse buna mahrem degil
Ey tabîb-i cân-fezâ anı anınla saralar
Nûş ile vuslat şarâbın mest ü ser-gerdân olup
Nice bin Mansûr gibi ber-dâr olur dildâreler
Kenz-i hubbun gevherinden halk olalı nüh felek
Âfitâbı devr eder gündüz gice meh-pâreler
Pertev-i şem'-i hakîkî çevresin pervâz ile
Yakılur pervâne-âsâ Seyyidâ âvâreler
(M. Zühdî (1308). Tahassür. İstanbul. 105, 106.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Gazel
Şu dem ki gönlüm oldı derd-i aşkın mübtelâsından
Gözümde oldı bir hûn âteş-i hecrin belâsından
Beni bend eyledi mecnûn gibi ol zülf-i cân-bahşı
Amân mest-i müdâm oldum bu ihsânın safâsından
Yakup bu cânımı aşk-ı Cenâb-ı Şâh-ı Levlâk
Geçürdi dünyevî vü uhrevî hep mâ-sivâsından
Hayât-ı câvidânî üzre vaslın eyleyüp ümmîd
Zebîh olsam akan kanlar yazar aşkın hevâsından
Şehâdet câmını nûş it gel ey dil başını çekme
Rızâ-yı aşk-ı yârin mâcerâ-yı Kerbelâ'sından
Nesîm-i şevk ile Seyyid kalursa bahr-ı hayretde
Olur sâhil-res-i vuslat firâkın mâcerâsından
Gazel
Yâr ile yâr olduğum anda açılur yâreler
Şerh-i hâl itsem ciger-gâhım ser-â-pâ yâreler
Kâbil-i merhem degil kimse buna mahrem degil
Ey tabîb-i cân-fezâ anı anınla saralar
Nûş ile vuslat şarâbın mest ü ser-gerdân olup
Nice bin Mansûr gibi ber-dâr olur dildâreler
Kenz-i hubbun gevherinden halk olalı nüh felek
Âfitâbı devr eder gündüz gice meh-pâreler
Pertev-i şem'-i hakîkî çevresin pervâz ile
Yakılur pervâne-âsâ Seyyidâ âvâreler
(M. Zühdî (1308). Tahassür. İstanbul. 105, 106.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | FAHRÎ, Kastamonulu | d. ? - ö. 1889-90 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | CELÂLÎ, Mustafa | d. 1829-1830 - ö. 1893-1894 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | ZİKRÎ | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | NÂCÎ/HULÛSÎ, Hulûsî Nâcî Bey, İstanbullu | d. 1826 - ö. 1855 ds. | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | EMÎN, Zıllî-zâde Hacı Emîn Efendi | d. 1826 - ö. 1905 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | NECÎB, Hacı Necîb Paşa | d. 1826? - ö. 1905 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | HÜSNÎ, Mehmed Hüsnî Efendi, Konyalı | d. 1851 - ö. 1888 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | CEYHÛNÎ, Erzurumlu | d. ? - ö. 1884-1888? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | İSMET | d. ? - ö. 18 Ağustos 1888’de hayatta | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | HÂFIZ, Abdüllatîf/Ali, Ümmî Sinân Hâfızı | d. ? - ö. 1688 | Meslek | Görüntüle |
11 | ABDURRAHÎM, Abdurrahîm Karahisârî, Şeyh Abdurrahîm Karahisârî, Abdurrahîmu’l-Karahisârî, Abdurrahîm Sultân, Abdurrahîm Mısırlı-zâde, Mısırlı-zâde, Mısrîoğlu, Mısrî Sultân | d. 1437-38? - ö. 1495-96? | Meslek | Görüntüle |
12 | HAYDAR-ZÂDE, Şeyh Mehmed Feyzî Efendi | d. ? - ö. 1616 | Meslek | Görüntüle |
13 | NASÛHÎ, Abdülhâlik | d. 1836 - ö. 1912 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | HAMDÎ, Ahmed Muhtar Hamdî | d. ? - ö. 1853 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | VEFÂ, Ahmed Vefâ | d. 1868 - ö. 1900 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | HİCÂBÎ, Abdülbâki Gül Baba | d. 1700\\\'lerin ortası - ö. 1822 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | İLMÎ, İlmî Dede | d. ? - ö. 1611-12 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | NUTKÎ, Mehmed Nutkî Efendi b. Yahya Paşa | d. ? - ö. 1647 | Madde Adı | Görüntüle |