Madde Detay
ADLÎ, Sultan II. Mahmûd
(d. 1199/1785 - ö. 1255/1839)
divan şairi, padişah, musikişinas, hattat
(Divan/Yazılı Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
İstanbul'da 1199/1785 senesinde doğdu. I. Abdulhamîd'in oğludur. Annesi Nakşıdil Sultan'dır. Şiirlerinde kullandığı Adlî mahlası doğumuyla birlikte verilmiştir. Ayrıca "Büyük" ve "Gâzî" sıfatlarıyla da anılır. Küçük yaşta babasını yitirince amcası padişah III. Selîm tarafından yetiştirildi. Saray geleneklerine göre terbiye edildi. Edebiyat, musiki, Arapça, Farsça, akaid, dinî bilgiler ve hat dersleri aldı. Amcası III. Selîm'in tahttan indirilmesi (1222/1807), ağabeyi IV. Mustafa'nın tahta çıkması ve bunun da Alemdar Mustafa Paşa tarafından tahttan indirilmesi üzerine 4 Cemaziyelahir 1223/28 Temmuz 1808 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu'nun 30. padişahı olarak tahta çıktı. III. Selîm'in katli sırasında ölümden dönmüş olarak darbeler ve karşı darbelerle başlayan saltanatı vefatına kadar aynı yoğunlukta devam etti. III. Selîm'in reform hareketlerine devam ederek Osmanlı Devleti'nde köklü yenilikler gerçekleştiren ilk padişahtır. Saltanatının Yeniçeri ocağının kaldırılmasına kadar (1242/1826) geçen ilk devresi bu ocağın adını öne çıkartmış olarak bütünleşen, menfaatini geleneksel düzenin korunmasında gören, ağırlıklı olarak askerî ve ilmiye sınıfı tarafından temsil edilen, Anadolu ve Rumeli'deki ayanlar tarafından desteklenen ıslahat karşıtı cephenin tahakkümü altında geçti. II. Mahmûd tahta çıktığında Avrupa'da Fransa'ya karşı verilen mücadele devam etmekteydi ve Osmanlı Devleti, Fransa yanlısı siyasete dönülmek zorunda kalınmış olmasından dolayı Rusya ve İngiltere ile savaş hâlindeydi. İngiltere ile savaş Kal'a-i Sultâniyye Antlaşması'yla (1224/1809) sona ermiş olmakla birlikte Rus savaşı, Bükreş Antlaşması'na (1227/1812) kadar devam etti. Bu barışla Besarabya'nın kaybı söz konusu olmuş, Ruslara önemli bazı haklar tanınmış, Memleketeyn tahliye edilmiş, Kafkaslar'daki Rus ilerlemesi tanınmış ve özellikle Sırplar'a özerklik verilmesi kaçınılmaz olmuştu. 1236/1821'de başlayan Rum isyanı kısa zamanda bastırılamamış olmasından dolayı devletler arası bir mesele hâline geldi. Navarin'de demir atmış olan Osmanlı-Mısır donanması ani bir baskınla yakıldı (1243/1827). Fransızlar Mora'ya asker çıkardı. Akkirman Antlaşması'yla (1243/1827) iki devlet arasında sürüncemede kalan meseleleri kendi isteği doğrultusunda çözmüş ve önemli haklar elde etmiş olmasına rağmen Rusya, Rum meselesini bahane ederek savaş açtı. Rus kuvvetleri Edirne'ye kadar geldi ve burada yapılan barış neticesinde (1245/1829) Mora'yı ve bazı adaları içine alan Atina merkezli küçük bir Yunan devletinin kurulmasının yolu açıldı. 1246/1830'da Cezayir Fransızlar tarafından işgal edildi. II. Mahmûd başkaldıran Mısır valisi Mehmed Ali Paşa ile de mücadeleye girişti. Rusların da yardımıyla bu beladan kurtulmasına rağmen Ruslar ile yapılan Hünkar İskelesi Antlaşması'nda (1249/1833) bu devlete Boğazlar üzerinde önemli haklar sağlandı. Hayatı iç ve dış hadiselerle mücadele içinde geçen, saltanatı boyunca devletin ayakta kalması mücadelesi veren ve son on üç yıllık dönemini ağır iç ve dış meselelere rağmen yoğun reformlarla geçiren II. Mahmûd'u son yıllarda aşırı derecede kullanmaya başladığı içki kısa zamanda ölümcül sağlık sorunlarıyla karşı karşıya bıraktı. Duyulmaması için saklanan ve yerli doktorların tedavisine bırakılan hastalığına baştan itibaren isabetli bir teşhis konulamadığı ve Avrupa'dan getirtilen doktorların müdahelesinin geç kaldığı anlaşılmaktadır. Durumunun ağırlaşması üzerine hava değişimi için Çamlıca'daki sayfiyeye nakledilmiş, kamuoyu ise sıhhatinin iyi olduğu haberleriyle oyalanmıştır. 26 Haziranda kızkardeşi Esma Sultan'ın Çamlıca'daki Sarıkavak'ta bulunan sarayında, yanında bulunan oğlu Abdülmecîd ve o sırada otuz dört yaşında olan eşi Bezmiâlem Sultan, damadı Halîl Paşa ve Meclis-i Ahkâm-ı Adliye reisi Hüsrev Paşa ile vedalaştıktan ve oğluna devlet işleri ve reformların takibiyle ilgili vasiyetlerde bulunduktan sonra ağırlaşmış ve 1255/1839 senesi Haziran'ının 28'inde akciğer vereminden vefat etmiştir. Huzursuzluk çıkacağı endişesiyle ölümü 30 Haziran'a kadar gizlinmiş, 1 Temmuz'da cenazesi Topkapı Sarayı'na getirilmiş, ikindi vakti cenaze merasimi yapılmış, vasiyeti üzerine bugün Türbe diye bilinen mahalde defnolunmuştur. II. Mahmûd'un bilinen zevcelerinin sayısı on yedidir. Otuz altı çocuğu olmuşsa da bunların büyük bir kısmını küçük yaşlarda kaybetmiştir. Öldüğünde geride ikisi erkek (Sultan Abdülmecîd, Sultan Abdülazîz) ve dördü kız (Sâliha, Atiyye, Hatice, Âdile) olmak üzere altı çocuk bırakmıştır.
II. Mahmûd tarihte bir ıslahat padişahı olarak anılmıştır. Yeniçeri ocağının kaldırılması (1242/1826) (Vak'a-i Hayriyye) ve doğrudan padişahın denetimi altında bulunan bir ordu kurulması (Asâkir-i Mansûre-i Mahmûdiyye); Evkâf-ı Hümâyun Nezâreti'nin kurulması; Türkiye'de yayımlanan ilk Türkçe gazete olan Takvîm-i Vekâyi gazetesinin çıkarılması; kılık kıyafetlerle ilgili düzenlemelerin yapılması; devletin iyi işlemesi için Dâr-ı Şurâ-yı Bâbıâlî, Dâr-ı Şûrâ-yı Askerî, Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliyye, Meclis-i Hâs, Meclis-i Vükelâ, Meclis-i Umûr-ı Sıhhiyye gibi meclisler kurulması; matbûat, takvimhane, karantina, posta gibi nazırlıklar tesis edilmesi; zamanında ilk olarak nüfus sayımı yapılması; Bâbıâlî'de bir tercüme odasının açılması; ilk Galata Köprüsü'nü ve Bayezit'teki yangın kulesini yaptırması; ilköğretimi zorunlu hâle getirmesi; Avrupa'ya tahsil için gençlerin gönderilmesi; çağdaş bir eğitim için birçok yeni okulun açılması gibi ıslahatları yanında saray ve hükümetin teşkilat ve teşrifat usullerinde yaptığı değişiklikler anılmaya değerdir.
II. Mahmud'un klasik eğitimi dışında devlet bilgisini ve reform zaruretini, rahat bir şehzadelik dönemi geçirmesini de sağlayan amcası III. Selîm'den aldığı kabul edilir. Tanbur ve ney çalan, kudretli bir hanende olan, çok güzel besteleri bulunan II. Mahmûd'un 1 Marş, 1 Kalenderî, 1 Tavşanca, 22 Şarkı olmak üzere 25 eseri günümüze gelmiştir. Aynı zamanda iyi bir hattattır. Sülüs, nesih ve celî türü yazıda icazetname almıştı. Yazdığı levhalar Topkapı Sarayı'nı süslemektedir. Resme de meraklı olan padişah, tehlikeli dedikodulara aldırmayıp kendi portresini yaptırarak devlet dairelerine astırma cesareti göstermişti. Aynı zamanda şair olan II. Mahmûd, Adlî ve Âdil mahlaslarıyla şiirler yazdı. Adının halk arasında Sultân Mahmûd-ı Adlî şeklinde yayılması bu mahlastan dolayıdır. Ancak bir Dîvân teşkil etmemiş ve şiirlerinden pek azı günümüze ulaşabilmiştir.
Kaynakça
Arslan, Mehmet (hzl.) (2005). Es'ad Efendi - Üss-i Zafer (Yeniçeriliğin Kaldırılmasına Dair). İstanbul: Kitabevi Yay.
Arslan, Mehmet (hzl.) (2010). Tayyârzâde Atâ - Osmanlı Saray Tarihi - Enderûn Tarihi. C. IV. İstanbul: Kitabevi Yay.
Beydilli, Kemal (2003). "Mahmud II." İslam Ansiklopedisi. C. XXVII. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yay. 352-357.
İsen, Mustafa, Ali Fuat Bilkan, Tuba Işınsu Durmuş (2012). Sultanların Şiirleri Şiirlerin Sultanları. İstanbul: Kapı Yay.
Karal, Enver Ziya (1997). "II. Mahmud". İslam Ansiklopedisi. Eskişehir: MEB. Yay. 165-170.
Kılıç-Hançerlioğlu Filiz (2006). "Mahmud II." Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi. C. VI. Ankara: AKM Yay. 189, 190.
Özalp, M. Nazmi (2000). "Sultan II. Mahmud". Türk Musikisi Tarihi. C. I. İstanbul: MEB. Yay. 509-512.
Öztuna, Yılmaz (1990). "Mahmud II". Büyük Türk Musikisi Ansiklopedisi. C. II. Ankara: KB Yay. 6, 7.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. MEHMET ARSLANYayın Tarihi: 26.02.2015Güncelleme Tarihi: 13.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Mübtelâsı oldıgım ol nev-cüvân bilmezlenür
Bir tecâhül gösterür gaddâr-ı cân bilmezlenür
Bir kusûrum yok iken bîgânelik tarzın tutar
Bilmezem niçün o mahbûb-ı cihân bilmezlenür
Leblerin bûs itmek içün niyyetim arz eylesem
Ülfeti ketm eyler elbette yamân bilmezlenür
Gamzesi tîri bilür bir bir gönülden geçdigin
Lîk ol kaşı kemânım ân-be-ân bilmezlenür
Çarhda hüsn-i vefâ yokdur bilür cânân âh
İttibâ' eyler ana ol dil-sitân bilmezlenür
Ta'n-ı a'dâdan gam u bîme mahal yok Adliyâ
Aşkım inkâr eylemem lâkin cüvân bilmezlenür
Gazel
Yâ Resûlallâh bu abd-i âcizindir pür-kusûr
Afv ile cürmüm kerem kıl nusrete lutf-ı vüfûr
Eyle âciz ümmetine kıl şefâ'at serverâ
Kasdı hıdmetdir ider sâyende elbette zuhûr
Ümmet-i merhûmeyi a'dâya gâlib olmaga
Kıl şefâ'at dergeh‑i Hak'dan ilâ yevmi'n-nüşûr
Âcizim ey pâdişâh-ı mürselîn ü enbiyâ
Merhamet kıl Adlî'yi bu vechile kıl pür-sürûr
Ey Habîb-i Kibriyâ ey pâdişâh-ı pür-vefâ
Düşmeni makhûr kıl bed-hâh-ı dîni eyle kûr
(Arslan, Mehmet (hzl.) (2010). Tayyârzâde Atâ - Osmanlı Saray Tarihi - Enderûn Tarihi. C. IV. İstanbul: Kitabevi Yay. 155, 156.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 26.02.2015Güncelleme Tarihi: 13.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Mübtelâsı oldıgım ol nev-cüvân bilmezlenür
Bir tecâhül gösterür gaddâr-ı cân bilmezlenür
Bir kusûrum yok iken bîgânelik tarzın tutar
Bilmezem niçün o mahbûb-ı cihân bilmezlenür
Leblerin bûs itmek içün niyyetim arz eylesem
Ülfeti ketm eyler elbette yamân bilmezlenür
Gamzesi tîri bilür bir bir gönülden geçdigin
Lîk ol kaşı kemânım ân-be-ân bilmezlenür
Çarhda hüsn-i vefâ yokdur bilür cânân âh
İttibâ' eyler ana ol dil-sitân bilmezlenür
Ta'n-ı a'dâdan gam u bîme mahal yok Adliyâ
Aşkım inkâr eylemem lâkin cüvân bilmezlenür
Gazel
Yâ Resûlallâh bu abd-i âcizindir pür-kusûr
Afv ile cürmüm kerem kıl nusrete lutf-ı vüfûr
Eyle âciz ümmetine kıl şefâ'at serverâ
Kasdı hıdmetdir ider sâyende elbette zuhûr
Ümmet-i merhûmeyi a'dâya gâlib olmaga
Kıl şefâ'at dergeh‑i Hak'dan ilâ yevmi'n-nüşûr
Âcizim ey pâdişâh-ı mürselîn ü enbiyâ
Merhamet kıl Adlî'yi bu vechile kıl pür-sürûr
Ey Habîb-i Kibriyâ ey pâdişâh-ı pür-vefâ
Düşmeni makhûr kıl bed-hâh-ı dîni eyle kûr
(Arslan, Mehmet (hzl.) (2010). Tayyârzâde Atâ - Osmanlı Saray Tarihi - Enderûn Tarihi. C. IV. İstanbul: Kitabevi Yay. 155, 156.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 13.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Mübtelâsı oldıgım ol nev-cüvân bilmezlenür
Bir tecâhül gösterür gaddâr-ı cân bilmezlenür
Bir kusûrum yok iken bîgânelik tarzın tutar
Bilmezem niçün o mahbûb-ı cihân bilmezlenür
Leblerin bûs itmek içün niyyetim arz eylesem
Ülfeti ketm eyler elbette yamân bilmezlenür
Gamzesi tîri bilür bir bir gönülden geçdigin
Lîk ol kaşı kemânım ân-be-ân bilmezlenür
Çarhda hüsn-i vefâ yokdur bilür cânân âh
İttibâ' eyler ana ol dil-sitân bilmezlenür
Ta'n-ı a'dâdan gam u bîme mahal yok Adliyâ
Aşkım inkâr eylemem lâkin cüvân bilmezlenür
Gazel
Yâ Resûlallâh bu abd-i âcizindir pür-kusûr
Afv ile cürmüm kerem kıl nusrete lutf-ı vüfûr
Eyle âciz ümmetine kıl şefâ'at serverâ
Kasdı hıdmetdir ider sâyende elbette zuhûr
Ümmet-i merhûmeyi a'dâya gâlib olmaga
Kıl şefâ'at dergeh‑i Hak'dan ilâ yevmi'n-nüşûr
Âcizim ey pâdişâh-ı mürselîn ü enbiyâ
Merhamet kıl Adlî'yi bu vechile kıl pür-sürûr
Ey Habîb-i Kibriyâ ey pâdişâh-ı pür-vefâ
Düşmeni makhûr kıl bed-hâh-ı dîni eyle kûr
(Arslan, Mehmet (hzl.) (2010). Tayyârzâde Atâ - Osmanlı Saray Tarihi - Enderûn Tarihi. C. IV. İstanbul: Kitabevi Yay. 155, 156.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Gazel
Mübtelâsı oldıgım ol nev-cüvân bilmezlenür
Bir tecâhül gösterür gaddâr-ı cân bilmezlenür
Bir kusûrum yok iken bîgânelik tarzın tutar
Bilmezem niçün o mahbûb-ı cihân bilmezlenür
Leblerin bûs itmek içün niyyetim arz eylesem
Ülfeti ketm eyler elbette yamân bilmezlenür
Gamzesi tîri bilür bir bir gönülden geçdigin
Lîk ol kaşı kemânım ân-be-ân bilmezlenür
Çarhda hüsn-i vefâ yokdur bilür cânân âh
İttibâ' eyler ana ol dil-sitân bilmezlenür
Ta'n-ı a'dâdan gam u bîme mahal yok Adliyâ
Aşkım inkâr eylemem lâkin cüvân bilmezlenür
Gazel
Yâ Resûlallâh bu abd-i âcizindir pür-kusûr
Afv ile cürmüm kerem kıl nusrete lutf-ı vüfûr
Eyle âciz ümmetine kıl şefâ'at serverâ
Kasdı hıdmetdir ider sâyende elbette zuhûr
Ümmet-i merhûmeyi a'dâya gâlib olmaga
Kıl şefâ'at dergeh‑i Hak'dan ilâ yevmi'n-nüşûr
Âcizim ey pâdişâh-ı mürselîn ü enbiyâ
Merhamet kıl Adlî'yi bu vechile kıl pür-sürûr
Ey Habîb-i Kibriyâ ey pâdişâh-ı pür-vefâ
Düşmeni makhûr kıl bed-hâh-ı dîni eyle kûr
(Arslan, Mehmet (hzl.) (2010). Tayyârzâde Atâ - Osmanlı Saray Tarihi - Enderûn Tarihi. C. IV. İstanbul: Kitabevi Yay. 155, 156.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | ÂNÎ, Fâtıma Ânî Hanım | d. ? - ö. Mart 1710 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | MEHMED ATÂULLAH BEY, İstanbullu | d. 1809 - ö. 1851 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | CEMÂLÎ, Hanım-zâde Mehmed Efendi | d. ? - ö. 13 Aralık 1674 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | AZİZ, Geredeli Şeyh Halil Halvetî | d. 1785 - ö. 1843 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | RÂŞİD, Ahmed Râşid Efendi | d. 1785 - ö. 1856 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | FENNÎ, Gazi Ahmed Paşa-zâde | d. 1785-86 - ö. Ağustos 1808 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | KÜRŞADÎ, Süleyman | d. 1785-1786? - ö. 1839-1840? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | İBRÂHÎM, Diyarbakırlı | d. ? - ö. 1839 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | ŞEM‘Î, Ahmed | d. 1772-1773 - ö. 1839-1841 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | MUHAMMED/MEHMED, Çelebi Mehmed, Çelebi Sultân Muhammed bin Yıldırım Bâyezîd | d. 1386/1387 - ö. Mayıs-Haziran1421 | Meslek | Görüntüle |
11 | NECÎB, Sultan Ahmed-i Sâlis b. Sultan IV. Mehmed | d. 31 Ocak 1673 - ö. 24 Haziran 1736 | Meslek | Görüntüle |
12 | SELÎMÎ, Yavuz Sultân Selîm, Sultân Selîm-i Evvel, I. Selîm | d. 1467 ?, 1468?, 1470? - ö. 21 Eylül 1520 | Meslek | Görüntüle |
13 | SÂMÎ, Abdurrahman Paşa | d. 1792 - ö. 1881 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | MAHREM DEDE | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | ŞEFKATÎ, Hâfız Edhem Şefkatî Efendi | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | ABDÜNNAFİ | d. 1845 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
17 | MUKÎM, Mehmed Dede | d. ? - ö. 1717-18 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | RIZÂ, Rızâ Efendi | d. ? - ö. 1774? | Madde Adı | Görüntüle |