BEZLÎ, Çankırılı

(d. 1258/1259/1843 - ö. 1319/1320/1902)
Âşık
(Âşık / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

 

Asıl adı Ali olan âşık şiirlerinde Bezlî mahlasını kullanmıştır. Bezlî, 1843 yılında Çankırı’da dünyaya geldi. Babası dönemin ulemasından Hacı İbrahim Efendi’dir. Büyükbabası Çankırı Büyük Cami’nin imamı Hafız Ali Efendi ve onun babası Hafız Ali, Hafız Ali’nin babası da Hacı Hasan Efendi’dir. Kaynaklarda, evli olan Bezlî’nin Hamdi Efendi adında şiirle iştigal eden bir oğlu ve Veys Efendi adında da bir kardeşi olduğu belirtilmektedir. Bezlî, döneminde ayrıca “Abdioğlu” lakabıyla da tanınmakta ve bu lakap ona ecdadından gelmektedir. İlk tahsilini bitirdikten sonra medreseye devam eden Bezlî, ilk şiirlerini bu yıllarda dönemin önde gelen şairlerinden Zahmî ve Hayrî ile tanıştıktan sonra kaleme almaya başlamıştır. Eğitimini devam ettirmek için İstanbul’a giderek Fâtih müderrislerinden meşhur Hoca Şakir Efendi ile İngiliz Kerim Efendi âlimlerinden ders, Debreli Elmaszâde Talib Tevfik Efendi’den de icazet almıştır. Bir taraftan da Hâfız’ın şiirlerini, Mesnevî ve Gülistan okuyarak Farsçasını geliştirdi. Osmanlı Devleti’ne bağlı Sırbistan Prensliği ile Osmanlı arasında 1876 yılında meydana gelen savaşın bir evresi olan Aleksinaç Muharebesi’ne hocası ilmiye alayı binbaşılarından Şakir Efendi’nin yanında mülazım olarak katıldı ve bu harbi tasvir eden “Fezleke-i Tarih” isimli destanı yazarak bastırmıştır. İstanbul’a dönüşünde Ruslar, Kars ve Ardahan’ı zapt ettiklerinden dönemin hükümetinin tavrını protesto etmek amacıyla beş büyük caminin kapısına yapıştırılan yaftalardan birini de Ali Efendi, Bayezid Camii kapısına yapıştırmıştır. Medrese talebe ve âlimleri arasında sayılır bir yeri olan Ali Efendi, hemşerisi olan Ali Suâvî ile de tanışmış ve Abdülhamid’i tahtan indirip Sultan Murad’ı yerine geçirme girişimleri içerisinde bulunduğu için bu durumdan endişe duyarak kardeşiyle beraber İstanbul’dan kaçmıştır. İnebolu üzerinden Kastamonu’ya gelmişse de parası yetmediği için kardeşi Veys Efendi’ye “Fezleke-i Tarih”ini sattırarak yol parasını tedarik ettikten sonra Çankırı’ya gelmiştir. Bundan sonra ömrünü araştırmacı, a‘şar memurluğu, kâtiplik, Çankırı Büyük Camiî vakfında idareci gibi vazifeler yaparak geçirmiştir. Bezlî, 1902 yılında Çankırı’da vefat etmiştir.

Bezlî, yüksek bir zekâ ve hafızaya sahip, kalender meşrep, hoşgörülü ve hazırcevap bir şairdir. Rind meşrepli bir yapıya sahip olmasından dolayı hayatı boyunca çektiği sıkıntılara rağmen sürekli olumlu tavır içerisinde bulunmuştur. Latife ve nükteleri ile daima etrafındakileri de güldürmüştür. Çevresindeki yakın arkadaşları olan Okçuoğlu Hoca Şakir Efendi, Müftî Hacı Mustafa Efendi, Yüzbaşızâde Hüseyin Efendi ve Beşiktaşlı Gedâyî ile sürekli bir atışma içerisinde olmuştur. Çok iyi bir hafızaya sahip olan Bezlî, en uzun bir şiiri bile bazen bir defa okuyuşunda ezberlediği olmuştur. 

Bezlî’nin şiirlerinin toplandığı bir eseri bulunmamaktadır. Aleksinaç Muharebesi’ni tasvir eden meşhur “Fezleke-i Tarih” isimli destanının akıllarda kalan birkaç dörtlüğünün dışında tamamı gün yüzüne çıkartılamamıştır. Eldeki eserleri şairliğinin ne derece olduğu hakkında çok iyi bilgi verecek kadar çok ve mevcutları da o kadar yüksek değildir. İlk tahsilini bitirdikten sonra medreseye devam ettiği yıllarda Zahmî ve Hayrî ile tanışmış ve o dönemde de ilk şiirlerini yazmaya başlamıştır. Ayrıca Bezlî, tarih düşürme hünerine de sahiptir. Fakat yazdığı mezar kitabeleri günümüze ulaşamamıştır.

Kalem şairlerinden olan Bezlî, hem aruz hem de hece vezni ile şiir yazmış ve söylemiştir. Muhitinin tesiri altında yetişen âşık, herhangi bir meslek-i edebînin takipçisi olmamıştır. Üslubu sade ve bilhassa hece ile yazdıkları selis ve revândır. Aruzla yazdığı şiirlerinde dili o kadar düzgün değildir. Hece ile yazdıklarını genellikle koşma ve destan tarzında, aruzla kaleme aldıklarında ise çoğunlukla semâî, kalenderî ve dîvân nazım biçimini kullanmıştır. Bezlî, şiirlerinde aşk, sevgili ve ondan çektiği cevr ü cefâyı da işlemesinin yanında çoğunlukla dönemin aksaklıklarına karşı yaptığı eleştiriyi ve tarihi olayları konu edinmiştir. Bu bakımdan kendisini fikri, hissî bir şair olarak değil, hezl kabiliyeti yüksek nâzım olarak tanımak gerekmektedir. 

Kaynakça

Bayrı, M. Halit (1956). XIX. Yüzyıl Halk Şiiri. İstanbul: Ekim Basımevi.

Dural, Güngör (2002). “Bezlî”. Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi. C. 2. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Yay. 262.

Ergun, Sadettin Nüzhet (yty). Türk Şairleri. C. 2. İstanbul: Bozkurt Basımevi. 

Komisyon (1977). “Bezmî”. Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi (Devirler-İsimler-Eserler-Terimler). C. 1. İstanbul: Dergâh Yay. 422.

Onay, Ahmet Talat (1930). Çankırı Şairleri. Çankırı: Çankırı Matbaası. 


Madde Yazım Bilgileri

Yazar: ARAŞ. GÖR. SAGIP ATLI
Yayın Tarihi: 06.07.2014
Güncelleme Tarihi: 05.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Koşma

Bir hâl geldi düştüm rûy-ı zemine

Dâmen-i eltaf-ı yâre sarıldım

Başladım feryâda âh u enîne

Goncalar sahnında hâre sarıldım

Felek tîg-i cevrin cânâ uzattı

Leşker-i gam etrafımı kuşattı

Sefine-i cismim deryâda battı

Bî-aman kaldım da mâre sarıldım

Bezlî cândan geçtim künc-i mihnette

Beklerim bî-neva bâb-ı devlette

Cezbe-i aşk ile şeb-i zulmette

Pervâne-veş yandım nâre sarıldım

Bayrı, M. Halit (1956). XIX. Yüzyıl Halk Şiiri. İstanbul: Ekim Basımevi. 5.

Semâî

Bu şeb bezm-i muhabbette işittim bang-ı kanûnı

Okur erbâb-ı aşka her teli bin şerh-i câmûnı

Bu ilmin dânişi anlar rümûz-ı mâni-i elfâz

Ne bilsin olmayan ârifse de asrın Flatun’ı

Süründüm bir zaman râh-ı ilimde tab-ı Mecnûn-veş

Dolaştım sû-be-sû Leylâ deyu sahrâyı hâmûnı

Eğerçi iltifat itseydi gönlüm mansıb u câha

Muin olsa kader teshir iderdim mal-i Kârûn’ı

Bu kasr-ı milk-i dil tathîrine Bezlî gedâ âşâ

Efendim cümle isyâna sürerdim tevbe sâbunı

Ergun, Sadeddin Nuzhet (1945). Türk Şairleri. C. 2. İstanbul: Bozkurt Basımevi. 841.

Dîvân

Cilvekeşdir sevdiğim hüsn-ü bahâ bâzârı var
Her gören sahib olur ammâ gam-ı ağyârı var

Rahmi yok çünki zarâfetli dil-i mecrûhumuz

Cevr okıyla öldürür rûyinde tîr-i bârı var

Merhem-i lâl-i lebinde gösterir Lokman senin

Kıl tabîbim bir devâ ihrâk olur ten nârı var

Göricek yekden cemâl-i mâhitâbın çeşm-i cân

Başladı ağlamaya bî-çâre bülbül zârı var

Bezlî-veş bir âşık-ı sâdık bulunmaz sana kim

Söyledi evsâf-ı hüsnünde güzel güftârı var

Ergun, Sadeddin Nuzhet (1945). Türk Şairleri. C. 2. İstanbul: Bozkurt Basımevi. 841.


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1ZAMÎRÎd. ? - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
2ZARİFÎ HANIMd. 1825 - ö. 1885Doğum YeriGörüntüle
3HÜSEYİN, Hüseyin Çoğaland. 20.12.1958 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4ÂBİDİN PAŞAd. 1843 - ö. 1906Doğum YılıGörüntüle
5ÇERKEŞÎ, Mehmet Hilmid. 1843 - ö. 1907Doğum YılıGörüntüle
6REFÎK, Mustafa Refîk, İstanbullud. 1843 - ö. 1865Doğum YılıGörüntüle
7LEBÎB, İbrâhim Lebîbd. 1839 - ö. 1902Ölüm YılıGörüntüle
8PERTEVÎ/FEVZÎ/RIZÂ, Hacı Ali Rızâ Efendid. 1830 - ö. 1902Ölüm YılıGörüntüle
9FEŞÂNÎ, Bekird. 1809 - ö. 1900/1902?Ölüm YılıGörüntüle
10KADÎMÎ, Hafid-i Hamdî Çelebid. ? - ö. 1586-87MeslekGörüntüle
11AHMED, Şâmî-zâde Üsküdârî Ahmed Efendid. ? - ö. 1738-39MeslekGörüntüle
12ZÎVER, İstanbullud. 1809 - ö. 1829MeslekGörüntüle
13GALİBÎ, Hacı Âlimd. ? - ö. 1898Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14NÂBÎ, Çörekçi-zâde Mehmed Nabîd. 1865 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15EDHEM, Avanoslud. 1835 - ö. 1891Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16BERBEROĞLUd. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle
17ŞAHBUDAK, Kenan Budakd. 1963 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
18ŞAHİN, Şahin Yılmazd. 07.01.1971 - ö. ?Madde AdıGörüntüle