Madde Detay
BİRGİLİ (BİRGİVÎ) MEHMED EFENDİ, Birgivî Muhammed Efendi, İmam Birgivî
(d. 929/1523 - ö. 981/1573)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 16. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Birgili Mehmed Efendi’nin tam adı Mehmed b. Pîr Ali b. İskender’dir. 10 Cemaziyelevvel 929 (27 Mart 1523) tarihinde Balıkesir’de dünyaya gelmiştir. Babası Pîr Ali Efendi Balıkesir’de müderrislik yapan, zaviye ashabından âlim bir kişidir. Annesi hakkındaki bilgimiz adının Meryem olmasından öteye gitmemektedir (Arslan 1992: 25). Birgili’nin üç oğlu vardı. Bunlardan Mehmed Halîm küçük yaşta Birgi’de vefat etmiştir. Birgili’nin soyunu devam ettiren oğullarından büyük olanı Mustafa Efendi, diğer oğlu ise Şeyh Fazlullah Efendi’dir. Mustafa Efendi’nin oğlu olan tezkire yazarı Riyâzî Mehmed Efendi ile Şeyh Fazlullah Efendi’nin oğlu olan şair, Kazasker İsmetî Mehmet Efendi meşhur torunlarıdır. İsmetî’nin çok hacimli olmayan bir Divan’ı bulunup Haluk İpekten tarafından yayımlanmıştır (İpekten 1974).
İlk tahsilini babasının yanında yapmış, ondan Arapça öğrenmiş, mantık ve bazı ilimleri okumuştur. Daha sonraki tahsillerine ise İstanbul’daki medreselerde Küçük Şemseddin Efendi, Ahîzâde Mehmed Efendi, Kızıl Molla veya Abdurrahman Efendi lakaplarıyla tanınan Abdurrahman bin Seydi Ali Efendi gibi tanınmış âlimlerden ders görerek devam etmiştir. Abdurrahman Efendi’den icazet alarak müderrislik payesini almış ve bir süre değişik medreselerde müderrislik yapmıştır.
Birgili, Kanuni Sultan Süleyman döneminde Edirne’de kassâm-ı askerî (Yeniçeri Ocağına mensup birisinin vefatından sonra, o kişinin terekelerine ait işlerle uğraşan memura verilen ad) görevinde bulunmuştur. Edirne’deki kassâmlık görevinden ayrıldıktan sonra İstanbul’a dönmüş ve bir daha devlet memurluğunda bulunmamıştır. İstanbul’a gelen, her şeyden elini eteğini çekip ibadete yönelen Birgili, tasavvufa intisap ederek Şeyh Abdullah Karamânî’ye mürit olmuştur.
Birgi’de doğan, Sultan II. Selim’in hocası Ataullah Efendi ile yakın dostluğu olan Birgili Mehmed Efendi, Ataullah Efendi’nin memleketi Birgi’de yaptırdığı yeni medresenin başına geçmiş ve ömrünün sonuna kadar burada görev yapmıştır. Bu sebepten ötürü de “Birgili” adıyla meşhur olmuştur. Birgili Mehmed Efendi’nin İzmir’in Ödemiş ilçesinin bir kasabası olan Birgi’ye geliş tarihinin 971/1564 olduğu tahmin edilmektedir. (Arslan 1992: 32).
Birgili Mehmed Efendi hurafelerden arındırılmış, kaynağını Kur’an ve sünnetten alan bir İslâm’ı halka anlatmayı şiar edinmiştir. Yazdığı risalelerde para ile Kur’an okutulmasına, herhangi bir ibadet karşılığında ücret alınmasına karşı çıkmıştır. Ebussu’ûd Efendi, Kadı Bilalzâde gibi devrin tanınmış âlimlerine karşı İnkâzü’l-Hâlikîn, Seyfü’s-Sârim, İkâzü’n-Nâ’imîn ve İfhâmü’l-Kâsırîn gibi risaleler hâlinde reddiyeler yazmıştır.
52 yaşında iken 981/1573 yılında İstanbul yolculuğuna çıktığı esnada veba salgınından dolayı vefat etmiştir. Cenazesi Birgi’ye getirilerek defnedilmiştir. Kabri, Birgi’de rivayete göre kendi eliyle diktiği büyük bir servi ağacının dibinde bulunmaktadır.
Birgili Mehmed Efendi’nin eserlerini Türkçe ve Arapça olmak üzere ikiye ayırmak gerekir. Birgili Mehmed Efendi ve eserlerini konu alan, kitap ve tez olmak üzere, çeşitli çalışmalar yapılmıştır (İşler 1959; Arslan 1981; Martı 2008; Kaylı 2010).
Birgili’nin mektupları ve fetvaları dışında dört Türkçe eseri vardır.
Risâle-i Birgivî (Vasiyet-nâme): Halk arasında en çok tanınan risalesidir. Birgili, Vasiyet-nâme’nin ilk varağında eserinin faydasının herkesçe bilinmesi için Türkçe yazdığını belirtmiştir. İbadet ve ahlak ilkelerini derlediği ilmihal niteliğindeki eseridir. Müellif eserini takriben 970/1562 yılında tamamlamıştır. Yazıldığı tarihten günümüze Vasiyet-nâme, sadeleştirilip kısa izahlar eklenerek günümüz Türkçesi ile yayımlandığı gibi Kadızâde Ahmed b. Muhammed, Şeyh Ali Sadrî el-Konevî ve Şumnulu İsmail Niyâzî tarafından şerh edilmiştir. Mensur yazılmış eser, Klasik Osmanlı Türkçesi döneminin dil özelliklerini yansıtması açısından önemlidir. Eserin bir nüshasının metin, dil özellikleri ve sözlükten oluşan yayımını Musa Duman yapmıştır (Duman 2000). Ayrıca eserin farklı nüshaları üzerinde yüksek lisans tezleri (Haksever 1989; Kocakaya 1997; Kaya 2005; Tanboğa 2006) hazırlanmıştır. Vasiyet-nâme, Garcin de Tassy tarafından 1828’de Exposition de la Foi Musulmane adıyla Fransızca’ya tercüme edilmiş, Toktamışoğlu tarafından da manzum olarak Kuzey Türkçesine (Kazan Tatarcasına) aktarılmıştır. Eser, Anadolu sahasında Bahtî adlı biri tarafından nazma çekilmiştir. Manzum Vasiyet-nâme üzerinde eleştirili metin, dil incelemesi ve sözlükten oluşan bir doktora tezi yapılmıştır (Özyaşamış Şakar 2005). Bu manzum eser ile ilgili bir makale yayımlanmıştır (Gülsevin 1987). Ayrıca, Yahya Efendi adlı bir kişi tarafından nazma çekildiği belirtilen, ancak Bahtî’nin eserinin bir nüshasını oluşturan eser üzerinde bir yüksek lisans tezi yapılmıştır (Karaca 2008).
İnkâzü’l-Hâlikîn Tercümesi: Önce Arapça yazıp daha sonra dost ve yakınlarının isteği üzerine bizzat kendisinin Türkçe'ye çevirdiği eserdir.
Şerhu Lugati Feriştehoğlu: Arapça'dan Türkçe'ye bir sözlüktür.
Vesâyâ’l-Müteallika bi’l-Muhtadar ve’l-Meyyit: Ölmek üzere olan ve ölen kişi ile ilgili tavsiyeler veren bir eserdir.
et-Tarîkatü’l-Muhammediyye, Izhârü’l-Esrâr, el-Avâmil, İmânü’l-Enzâr, Şerhu’l-Ehâdîsi’l-Erbaîn, Cilâü’l-Kulûb, Ahvâlü Etfâli’l-Müslimîn, Tefsîr, el-Emsiletü’l-Fazliyye, er-Risâletü’l-İ’tikâdiyye, Şerhu Âmentü, Risâletü’l-Tevhîd (Lugazü’l-Birgivî), Tuhfetü’l-Müsterşidîn fî Beyâni’l-Mezâhib ve Firakı’l-Müslimîn, Şerhu Şurûti’s-Salât, Muaddilü’s-Salât,Risâle fî Sücûdi’s-Sehv, İnkâzü’l-Hâlikîn Arapça eserlerinden bazılarıdır.
Kaynakça
Aksoy, Hasan (1977). “Birgivî (Birgili) Mehmed Efendi”. Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi. C.1. İstanbul: Dergâh Yay. 447.
Arslan, Ahmet Turan (1992). İmam Birgivî, Hayatı, Eserleri ve Arapça Tedrisatındaki Yeri. İstanbul: Seha Neşriyat.
Arslan, Ahmet Turan (1994). “İmam Birgivî’nin Hayatı, Şahsiyeti ve Eserleri”. İmâm Birgivî. Ed. Mehmet Şeker. Ankara: TDV Yay.
Atsız (1966). İstanbul Kütüphanelerine Göre Birgili Mehmed Efendi (929-981=1523-1573) Bibliyografyası. İstanbul: MEB Yay.
Birgili Muhammed Efendi. Vasiyyet-name. İstanbul: R Yay.
Gülsevin, Gürer (1987). “1709 Tarihli Türkçe-Manzum Bir Sıbyan Mektebi Ders Kitabı”. İnönü Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi 1: 240-263.
Haksever, Halil İbrahim (1989). Birgivi Vasiyetname (Dil Özellikleri-Metin-Sözlük). Yüksek Lisans Tezi. Malatya: İnönü Üniversitesi.
Haksever, Halil İbrahim (1989). “Birgivî Vasiyetnâmesi”. Osman Nedim Tuna Armağanı. Malatya: İnönü Üniversitesi Yay. 109-113.
İşler, M. Hulusi (1959). İmam Birgivi, Hayatı, Eserleri, Kabir Ziyareti ve Âdâbı. İzmir: Meşher Matbaası.
Karaca, Mehmet Mustafa (2008). Yahya Efendi’nin Vasiyet-nâme-i Birgili Manzumesi (Metin-İnceleme-İndeks). Yüksek Lisans Tezi. Aydın: Adnan Menderes Üniversitesi.
Kaya, Abdurrahman (2005). Şeyh Aliyyü’s-Sadrî El-Konevî Birgivî’nin Vasiyyet-nâmesinin Şerhi (1b-49b). Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.
Kaylı, Ahmet (2010). Birgivi Mehmed Efendi’nin (Ö.981/1573) Eserleri ve Bunlara Ait Yazma Nüshaların Dağılımı Üzerine Eleştirel Bir Çalışma. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi.
Kocakaya, Metin (1997). Risale-i İmam Birgivi’de Sentaks Çalışması. Yüksek Lisans Tezi. Denizli: Pamukkale Üniversitesi.
Kufralı, Kasım (1961). “Birgivî, Birgavı yahut Birgili, Muhammed B. Pîr Alî”. İslâm Ansiklopedisi. C. 2. İstanbul: MEB Yay. 634-635.
Martı, Huriye (2008). Birgivî Mehmed Efendi. Ankara: TDV Yay.
Meyan, A. Faruk (1970). “Birgivi Muhammed Efendi”. İslâm Meşhurları Ansiklopedisi. C.1. İstanbul. 187.
Özyaşamış Şakar, Sezer (2005). Birgivî Muhammed Efendi’nin Manzum Vasiyyet-nâmesi (Eleştirili Metin-Dil İncelemesi-Sözlük). Doktora Tezi. İstanbul: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi.
Tanboğa, Songül (2006). Birgivi’nin Vasiyetname Adlı Eseri Üzerine Bir Gramer, Metin ve İndeks Çalışması. Yüksek Lisans Tezi. Niğde: Niğde Üniversitesi.
Kurnaz, Cemal ve MustafaTatçı (hzl.) (2003). Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri. Ankara: Bizim Büro Yay.
Yüksel, Emrullah (1977). “Mehmet Birgivî”. Atatürk Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesi Dergisi (2): 175-185.
Yüksel, Emrullah (1992). “Birgivî”. İslâm Ansiklopedisi. C. 6. İstanbul: TDV Yay. 191-194.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DOÇ. DR. SEZER ÖZYAŞAMIŞ ŞAKARYayın Tarihi: 24.11.2013Güncelleme Tarihi: 05.12.2020Eserlerinden Örnekler
Mensur Vasiyet-nâme’den
Kudret: Kâdirdür, her mümkin olanı yaradur. Dilerse öliyi diriltmeğe kâdirdür. Taşı ve ağacı söyletmeğe kâdirdür. Gökleri ve yirleri yok itmeğe ve girü var itmeğe kâdirdür. Niçe bin bu gökler gibi gökler ve niçe bin bu yerler gibi yerleri yaratmağa kâdirdür. Ve bu cümle yerleri altun veyâ gümiş itmeğe kâdirdür. Suyı yokaru akıtmağa ve akarken gümiş itmeğe kâdirdür. Ve bir kulunı bir sâ’atde mağribden maşrıka iletüp girü getürmeğe kâdirdür. Ve bir kulunı bir sâ’atde yer yüzinden yedinci göğe iletüp girü getürmeğe kâdirdür. Kadîmdür, ezelîdür; sonradan olma değildür. Ve şimden girü dükenür dahi değildür.
…
Mîzân: Dahi terâzû kurılub hayrlar ve şerler çekilse gerekdür. Hayrı ağır gelen cennete ve şerri ağır gelen cehenneme girse gerekdür. İllâ meğer kim Allâh te’âlâ mağfiret ide ve yâ şefâ’at irişe peygamberlerden ve yâ evliyadan ve yâ ulemadan. Eğer îmânıla gitdise ve eğer îmânsız gitdise ana şefâ’at olmaz ve hîç cehennemden çıkmaz. Ve eğer îmânıla gidüb günâhı ağır gelüb mağfiret ve şefâ’at irişmedi ise cehennemde günâhı mikdârı yanub sonra çıkub cennete girse gerekdür. Zerre kadar îmânıla giden elbette cehennemden çıksa gerekdür.
Sırât: Ve dahi sırât köprüsi ki kıldan ince ve kılıcdan keskindür, cehennemün üzerine kurılsa gerekdür. Cümle halk anun üzerinden geçseler gerekdür. Kimi yıldırım gibi ve kimi yel gibi ve kimi seğirdür at gibi ve kimi yörür at gibi ve kimi imekleyü imekleyü arkasında günâhın yüklenmiş ve kimi düşüb cehenneme girecektir.
Havz: Ve dahi her peygamberün bir havzı vardur. Cennete girmezden evvel ümmetile andan içseler gerekdür. Bizüm peygamberün havzı cümlesinden böyükdür. Bir canibinden bir canibine varınca bir aylık yoldur. Kenârında bardakları yıldızlardan çokdur. Bir kerre andan içen artuk susamaz. Suyı baldan tatlu ve sütden akdur.
(Duman, Musa (2000). Birgili Muhammed Efendi Vasiyyet-name. İstanbul: R Yay. 97, 103.)
Manzum Vasiyet-nâme’den
Sebeb-i Nazm-ı Risâle
Budur bâ’is bu nazma ey bürâder
Bu olmışdur sebeb buna mukarrer
Sitanbul içre vardı bir muhakkık
Fazîlet sâhibidür ol müdekkik
Hemâne ders ider ol hass u ‘âma
İfâdedür işi cümle enâma
Cihân anun tilâmîzile toldı
Benüm de ma’nevî üstâdum oldı
Du’â’-i hayr lâzımdur ‘ibâda
İde takvâsın ‘ömrin Hak ziyâde
Hudâ eyleye üstâdına rahmet
Vire ebâ vü ecdâdına cennet
Ki ekser meclisinde hâzır idüm
Ne vâki’ olsa anda nâzır idüm
Risâlesin okudup Birgili’nün
Ki neşr eylerdi nesrin ol velînün
Kamu sıbyâna ezber okudurdı
Ki hıfz eylen diyü tenbîh iderdi
Anı nesr olmag-ıla lîki sıbyân
Çekerlerdi ta’ab hıfzında ey cân
Bilüp bu sırrı ol sâhib-kerâmet
Ki hıfz itdürmeden itdi ferâgat
Fakîrün kalbine ol dem bu geldi
Derûn-ı pâküme bu lâyıh oldı
Anı nazm eyleyem mikdâr-ı kudret
İdem anun içün bezl-i bizâ’at
Okudukça anı ragbetle ihvân
K’ola hıfz itmesi anlara âsân
Hem ol şart-ıla nazm oldı risâle
O dikkatle yazıldı bu makâle
(Özyaşamış Şakar, Sezer (2005). Birgivî Muhammed Efendi’nin Manzum Vasiyyet-nâmesi (Eleştirili Metin-Dil İncelemesi-Sözlük). Doktora Tezi. İstanbul: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi. 118-119.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 24.11.2013Güncelleme Tarihi: 05.12.2020Eserlerinden Örnekler
Mensur Vasiyet-nâme’den
Kudret: Kâdirdür, her mümkin olanı yaradur. Dilerse öliyi diriltmeğe kâdirdür. Taşı ve ağacı söyletmeğe kâdirdür. Gökleri ve yirleri yok itmeğe ve girü var itmeğe kâdirdür. Niçe bin bu gökler gibi gökler ve niçe bin bu yerler gibi yerleri yaratmağa kâdirdür. Ve bu cümle yerleri altun veyâ gümiş itmeğe kâdirdür. Suyı yokaru akıtmağa ve akarken gümiş itmeğe kâdirdür. Ve bir kulunı bir sâ’atde mağribden maşrıka iletüp girü getürmeğe kâdirdür. Ve bir kulunı bir sâ’atde yer yüzinden yedinci göğe iletüp girü getürmeğe kâdirdür. Kadîmdür, ezelîdür; sonradan olma değildür. Ve şimden girü dükenür dahi değildür.
…
Mîzân: Dahi terâzû kurılub hayrlar ve şerler çekilse gerekdür. Hayrı ağır gelen cennete ve şerri ağır gelen cehenneme girse gerekdür. İllâ meğer kim Allâh te’âlâ mağfiret ide ve yâ şefâ’at irişe peygamberlerden ve yâ evliyadan ve yâ ulemadan. Eğer îmânıla gitdise ve eğer îmânsız gitdise ana şefâ’at olmaz ve hîç cehennemden çıkmaz. Ve eğer îmânıla gidüb günâhı ağır gelüb mağfiret ve şefâ’at irişmedi ise cehennemde günâhı mikdârı yanub sonra çıkub cennete girse gerekdür. Zerre kadar îmânıla giden elbette cehennemden çıksa gerekdür.
Sırât: Ve dahi sırât köprüsi ki kıldan ince ve kılıcdan keskindür, cehennemün üzerine kurılsa gerekdür. Cümle halk anun üzerinden geçseler gerekdür. Kimi yıldırım gibi ve kimi yel gibi ve kimi seğirdür at gibi ve kimi yörür at gibi ve kimi imekleyü imekleyü arkasında günâhın yüklenmiş ve kimi düşüb cehenneme girecektir.
Havz: Ve dahi her peygamberün bir havzı vardur. Cennete girmezden evvel ümmetile andan içseler gerekdür. Bizüm peygamberün havzı cümlesinden böyükdür. Bir canibinden bir canibine varınca bir aylık yoldur. Kenârında bardakları yıldızlardan çokdur. Bir kerre andan içen artuk susamaz. Suyı baldan tatlu ve sütden akdur.
(Duman, Musa (2000). Birgili Muhammed Efendi Vasiyyet-name. İstanbul: R Yay. 97, 103.)
Manzum Vasiyet-nâme’den
Sebeb-i Nazm-ı Risâle
Budur bâ’is bu nazma ey bürâder
Bu olmışdur sebeb buna mukarrer
Sitanbul içre vardı bir muhakkık
Fazîlet sâhibidür ol müdekkik
Hemâne ders ider ol hass u ‘âma
İfâdedür işi cümle enâma
Cihân anun tilâmîzile toldı
Benüm de ma’nevî üstâdum oldı
Du’â’-i hayr lâzımdur ‘ibâda
İde takvâsın ‘ömrin Hak ziyâde
Hudâ eyleye üstâdına rahmet
Vire ebâ vü ecdâdına cennet
Ki ekser meclisinde hâzır idüm
Ne vâki’ olsa anda nâzır idüm
Risâlesin okudup Birgili’nün
Ki neşr eylerdi nesrin ol velînün
Kamu sıbyâna ezber okudurdı
Ki hıfz eylen diyü tenbîh iderdi
Anı nesr olmag-ıla lîki sıbyân
Çekerlerdi ta’ab hıfzında ey cân
Bilüp bu sırrı ol sâhib-kerâmet
Ki hıfz itdürmeden itdi ferâgat
Fakîrün kalbine ol dem bu geldi
Derûn-ı pâküme bu lâyıh oldı
Anı nazm eyleyem mikdâr-ı kudret
İdem anun içün bezl-i bizâ’at
Okudukça anı ragbetle ihvân
K’ola hıfz itmesi anlara âsân
Hem ol şart-ıla nazm oldı risâle
O dikkatle yazıldı bu makâle
(Özyaşamış Şakar, Sezer (2005). Birgivî Muhammed Efendi’nin Manzum Vasiyyet-nâmesi (Eleştirili Metin-Dil İncelemesi-Sözlük). Doktora Tezi. İstanbul: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi. 118-119.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 05.12.2020Eserlerinden Örnekler
Mensur Vasiyet-nâme’den
Kudret: Kâdirdür, her mümkin olanı yaradur. Dilerse öliyi diriltmeğe kâdirdür. Taşı ve ağacı söyletmeğe kâdirdür. Gökleri ve yirleri yok itmeğe ve girü var itmeğe kâdirdür. Niçe bin bu gökler gibi gökler ve niçe bin bu yerler gibi yerleri yaratmağa kâdirdür. Ve bu cümle yerleri altun veyâ gümiş itmeğe kâdirdür. Suyı yokaru akıtmağa ve akarken gümiş itmeğe kâdirdür. Ve bir kulunı bir sâ’atde mağribden maşrıka iletüp girü getürmeğe kâdirdür. Ve bir kulunı bir sâ’atde yer yüzinden yedinci göğe iletüp girü getürmeğe kâdirdür. Kadîmdür, ezelîdür; sonradan olma değildür. Ve şimden girü dükenür dahi değildür.
…
Mîzân: Dahi terâzû kurılub hayrlar ve şerler çekilse gerekdür. Hayrı ağır gelen cennete ve şerri ağır gelen cehenneme girse gerekdür. İllâ meğer kim Allâh te’âlâ mağfiret ide ve yâ şefâ’at irişe peygamberlerden ve yâ evliyadan ve yâ ulemadan. Eğer îmânıla gitdise ve eğer îmânsız gitdise ana şefâ’at olmaz ve hîç cehennemden çıkmaz. Ve eğer îmânıla gidüb günâhı ağır gelüb mağfiret ve şefâ’at irişmedi ise cehennemde günâhı mikdârı yanub sonra çıkub cennete girse gerekdür. Zerre kadar îmânıla giden elbette cehennemden çıksa gerekdür.
Sırât: Ve dahi sırât köprüsi ki kıldan ince ve kılıcdan keskindür, cehennemün üzerine kurılsa gerekdür. Cümle halk anun üzerinden geçseler gerekdür. Kimi yıldırım gibi ve kimi yel gibi ve kimi seğirdür at gibi ve kimi yörür at gibi ve kimi imekleyü imekleyü arkasında günâhın yüklenmiş ve kimi düşüb cehenneme girecektir.
Havz: Ve dahi her peygamberün bir havzı vardur. Cennete girmezden evvel ümmetile andan içseler gerekdür. Bizüm peygamberün havzı cümlesinden böyükdür. Bir canibinden bir canibine varınca bir aylık yoldur. Kenârında bardakları yıldızlardan çokdur. Bir kerre andan içen artuk susamaz. Suyı baldan tatlu ve sütden akdur.
(Duman, Musa (2000). Birgili Muhammed Efendi Vasiyyet-name. İstanbul: R Yay. 97, 103.)
Manzum Vasiyet-nâme’den
Sebeb-i Nazm-ı Risâle
Budur bâ’is bu nazma ey bürâder
Bu olmışdur sebeb buna mukarrer
Sitanbul içre vardı bir muhakkık
Fazîlet sâhibidür ol müdekkik
Hemâne ders ider ol hass u ‘âma
İfâdedür işi cümle enâma
Cihân anun tilâmîzile toldı
Benüm de ma’nevî üstâdum oldı
Du’â’-i hayr lâzımdur ‘ibâda
İde takvâsın ‘ömrin Hak ziyâde
Hudâ eyleye üstâdına rahmet
Vire ebâ vü ecdâdına cennet
Ki ekser meclisinde hâzır idüm
Ne vâki’ olsa anda nâzır idüm
Risâlesin okudup Birgili’nün
Ki neşr eylerdi nesrin ol velînün
Kamu sıbyâna ezber okudurdı
Ki hıfz eylen diyü tenbîh iderdi
Anı nesr olmag-ıla lîki sıbyân
Çekerlerdi ta’ab hıfzında ey cân
Bilüp bu sırrı ol sâhib-kerâmet
Ki hıfz itdürmeden itdi ferâgat
Fakîrün kalbine ol dem bu geldi
Derûn-ı pâküme bu lâyıh oldı
Anı nazm eyleyem mikdâr-ı kudret
İdem anun içün bezl-i bizâ’at
Okudukça anı ragbetle ihvân
K’ola hıfz itmesi anlara âsân
Hem ol şart-ıla nazm oldı risâle
O dikkatle yazıldı bu makâle
(Özyaşamış Şakar, Sezer (2005). Birgivî Muhammed Efendi’nin Manzum Vasiyyet-nâmesi (Eleştirili Metin-Dil İncelemesi-Sözlük). Doktora Tezi. İstanbul: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi. 118-119.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Mensur Vasiyet-nâme’den
Kudret: Kâdirdür, her mümkin olanı yaradur. Dilerse öliyi diriltmeğe kâdirdür. Taşı ve ağacı söyletmeğe kâdirdür. Gökleri ve yirleri yok itmeğe ve girü var itmeğe kâdirdür. Niçe bin bu gökler gibi gökler ve niçe bin bu yerler gibi yerleri yaratmağa kâdirdür. Ve bu cümle yerleri altun veyâ gümiş itmeğe kâdirdür. Suyı yokaru akıtmağa ve akarken gümiş itmeğe kâdirdür. Ve bir kulunı bir sâ’atde mağribden maşrıka iletüp girü getürmeğe kâdirdür. Ve bir kulunı bir sâ’atde yer yüzinden yedinci göğe iletüp girü getürmeğe kâdirdür. Kadîmdür, ezelîdür; sonradan olma değildür. Ve şimden girü dükenür dahi değildür.
…
Mîzân: Dahi terâzû kurılub hayrlar ve şerler çekilse gerekdür. Hayrı ağır gelen cennete ve şerri ağır gelen cehenneme girse gerekdür. İllâ meğer kim Allâh te’âlâ mağfiret ide ve yâ şefâ’at irişe peygamberlerden ve yâ evliyadan ve yâ ulemadan. Eğer îmânıla gitdise ve eğer îmânsız gitdise ana şefâ’at olmaz ve hîç cehennemden çıkmaz. Ve eğer îmânıla gidüb günâhı ağır gelüb mağfiret ve şefâ’at irişmedi ise cehennemde günâhı mikdârı yanub sonra çıkub cennete girse gerekdür. Zerre kadar îmânıla giden elbette cehennemden çıksa gerekdür.
Sırât: Ve dahi sırât köprüsi ki kıldan ince ve kılıcdan keskindür, cehennemün üzerine kurılsa gerekdür. Cümle halk anun üzerinden geçseler gerekdür. Kimi yıldırım gibi ve kimi yel gibi ve kimi seğirdür at gibi ve kimi yörür at gibi ve kimi imekleyü imekleyü arkasında günâhın yüklenmiş ve kimi düşüb cehenneme girecektir.
Havz: Ve dahi her peygamberün bir havzı vardur. Cennete girmezden evvel ümmetile andan içseler gerekdür. Bizüm peygamberün havzı cümlesinden böyükdür. Bir canibinden bir canibine varınca bir aylık yoldur. Kenârında bardakları yıldızlardan çokdur. Bir kerre andan içen artuk susamaz. Suyı baldan tatlu ve sütden akdur.
(Duman, Musa (2000). Birgili Muhammed Efendi Vasiyyet-name. İstanbul: R Yay. 97, 103.)
Manzum Vasiyet-nâme’den
Sebeb-i Nazm-ı Risâle
Budur bâ’is bu nazma ey bürâder
Bu olmışdur sebeb buna mukarrer
Sitanbul içre vardı bir muhakkık
Fazîlet sâhibidür ol müdekkik
Hemâne ders ider ol hass u ‘âma
İfâdedür işi cümle enâma
Cihân anun tilâmîzile toldı
Benüm de ma’nevî üstâdum oldı
Du’â’-i hayr lâzımdur ‘ibâda
İde takvâsın ‘ömrin Hak ziyâde
Hudâ eyleye üstâdına rahmet
Vire ebâ vü ecdâdına cennet
Ki ekser meclisinde hâzır idüm
Ne vâki’ olsa anda nâzır idüm
Risâlesin okudup Birgili’nün
Ki neşr eylerdi nesrin ol velînün
Kamu sıbyâna ezber okudurdı
Ki hıfz eylen diyü tenbîh iderdi
Anı nesr olmag-ıla lîki sıbyân
Çekerlerdi ta’ab hıfzında ey cân
Bilüp bu sırrı ol sâhib-kerâmet
Ki hıfz itdürmeden itdi ferâgat
Fakîrün kalbine ol dem bu geldi
Derûn-ı pâküme bu lâyıh oldı
Anı nazm eyleyem mikdâr-ı kudret
İdem anun içün bezl-i bizâ’at
Okudukça anı ragbetle ihvân
K’ola hıfz itmesi anlara âsân
Hem ol şart-ıla nazm oldı risâle
O dikkatle yazıldı bu makâle
(Özyaşamış Şakar, Sezer (2005). Birgivî Muhammed Efendi’nin Manzum Vasiyyet-nâmesi (Eleştirili Metin-Dil İncelemesi-Sözlük). Doktora Tezi. İstanbul: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi. 118-119.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | Orhan Ülkülü | d. 1922 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Cemal Şakar | d. 02 Şubat 1962 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | Mehmet Ocaktan | d. 1955 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | ALİ, Ümm-i Veled-zâde Ali Efendi | d. 1523 - ö. Nisan/Mayıs 1573 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | HUMÂRÎ, Humârî Çelebi | d. 1523-24 - ö. 1591-92 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | NEFÎSÎ | d. 1523 - ö. 1557 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | SAMUT | d. ? - ö. 1573? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | ALİ, Ümm-i Veled-zâde Ali Efendi | d. 1523 - ö. Nisan/Mayıs 1573 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | ABDÎ, Abdî Çelebi | d. ? - ö. 1573 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | TÂCÎ-ZÂDE SÂDÎ ÇELEBİ | d. ? - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
11 | MOLLÂ LÜTFÎ, Sarı Lutfî, Deli Lütfî, Maktûl Lütfî, Lütfullâh | d. 1446 civarı - ö. 1494 veya 1495 | Meslek | Görüntüle |
12 | MEVLÂNÂ CELÂLEDDÎN-İ RÛMÎ, Muhammed Celâleddîn, Hudâvendigâr | d. 30.09.1207 - ö. 17.12.1273 | Meslek | Görüntüle |
13 | TEVFİK, Tevfik Efendi | d. ? - ö. 1601 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | SIRRÎ, Mehmed Sırrî Efendi | d. ? - ö. 1574 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | NECMÎ, Necmeddin Efendi | d. ? - ö. 1570 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | SÜMBÜL, Müslüm Sümbül | d. 1940 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
17 | MES'ÛD | d. 1780? - ö. 1873 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | SÂNÎ, İbrahim Efendi | d. ? - ö. Haziran-Temmuz 1652 | Madde Adı | Görüntüle |