Madde Detay
Tevfik Fikret
Nazmi, Mehmet Fikret, Mehmet Tevfik, M.T. Fikret, Esat Necip, Tevfik Nazmi
(d. 24 Aralık 1867 / ö. 19 Ağustos 1915)
Şair, Öğretmen
(Yeni Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adı Mehmet Tevfik olan şairin babası, Çankırı’nın Çerkeş kazasından Ahmet Ağa’nın oğlu Hüseyin Efendi’dir. Rüşdiye tahsilinden sonra Babıâli hariciye kalemine giren Hüseyin Efendi İstanbul Şehremaneti meclis üyeliği, defterhane tevkiiliği, Hama, Nablus, Akkâ, Halep ve Antep mutasarrıflığı görevlerinde bulunmuş, nitekim 1905’te Antep’te ölmüştür. (Akay, 2015:19) Annesi ise Sakız Rumlarından mühtedi (sonradan Müslüman) bir ailenin kızı Refia Hanım’dır. Hüseyin Efendi ile Refia Hanım’ın bağlantı noktası ise ikisini de maiyetinde bulunduran İhtisap Ağası Hüseyin Bey olmuştur.
Tevfik Fikret, İstanbul Kadırga semtinde doğdu fakat aile kısa süre sonra Aksaray’a taşındığı için ilk resmi öğrenimine buraya yakın Valide Camii’nin bitişiğindeki Mahmudiye Valide Rüşdiyesi'nde başladı. Bu okul 93 Harbi (1877-1878) sonrasında Rumeli’den gelen göçmenlerin ikametine tahsis edildiği için sadece kendi hayatının değil, Türk edebiyatının da en önemli kırılma noktalarından biri sayılabilecek bir gelişme olur ve Fikret Galatasaray Sultanîsi'ne kaydedilir. Burada iyi derecede Fransızca öğrenir ve Fransız edebiyatını izlemeye başlar. Ayrıca bu okulda Muallim Naci, Muallim Feyzî, Recaizade Mahmut Ekrem gibi dönemin ünlü hocalarından edebiyat dersleri alır. 1888'de Galatasaray Lisesini birincilikle bitirir (Akay, 2015:20; YKY, 2003:979).
Okulu bitirdikten sonra Bâbıâli İstişare Odasında memur olarak çalışmaya başladı, bir yıl kadar sonra da muavin oldu. Bu arada Gedikpaşa Ticaret Mekteb-i Âlisinde Fransızca ve Hüsn-i Hat dersleri verdi. Dayısı (sonradan Trabzon valisi olacak olan) Mustafa Bey’in kızı Nazıme Hanım’la evlendi (1890) ve dayısının Rumelihisarı’nda deniz kenarında bulunan konağına taşındı. Galatasaray Lisesi'nde öğretmen olarak üç yıl kadar çalıştıktan sonra (Akay, 2007:16’da bu tarihler 1892-1895 şeklinde YKY, 2003:979’da ise 1894-1897 olarak verilmektedir), sonra bu görevinden istifa ederek 1896 veya 1897’de Robert Kolej’de ders vermeye başladı. Bu sırada hocası Recaizade Ekrem’in tavsiyesi üzerine Ahmet İhsan’ın çıkarmakta olduğu Servet-i Fünûn dergisinin 256. sayısından itibaren editörlüğünü üstlenir. Bu hem onun hayatının dönüm noktalarından birisini hem de Türk edebiyatı tarihinin en önemli olaylarından birisini teşkil edecektir. Robert Kolej’de çalışmaya başladıktan sonra toplumdan giderek uzaklaşması ve gerek mizacından gerekse bu kurumun getirdiği kültür farklılığından dolayı yalnızlaşmasının bir sonucu da Aksaray’daki baba evini satarak Rumelihisarı’nda planlarını kendisinin çizdiği ve “Aşiyan” verdiği bir ev yaptırmış ve ölünceye kadar burada yaşamıştır. (1903) (Akyüz, 1947:70-71) II. Meşrutiyet’ten sonra Galatasaray Sultanisi'ne tekrar ve bu defa müdür olarak geri dönmüştür (Ocak 1909). Aynı zamanda Darülfünun ve Darülmuallimin’de de dersler verdi. Fakat bir yıl sonra dönemin eğitim bakanıyla anlaşamayarak bu okullardaki görevlerinden ayrıldı. (YKY, 2003:980) Bundan sonra ölünceye kadar sadece Robert Kolej’deki hocalığına devam etmiştir. Ömrünün son döneminde de adı, düşünce ve davranışları, oğlu ve şiiri etrafında çeşitli tartışmalar yaşanan Tevfik Fikret şeker hastalığından kurtulamayarak Aşiyan’da ölmüştür. Cenazesi önce Eyüp’teki aile kabristanına gömülmüş ise de 1961 yılında buradan alınarak (A. Hâmit ve R. Ekrem ile birlikte kendisinin de şahsi birtakım eşyalarının sergilendiği) bir müzeye dönüştürülen Aşiyan’a nakledildi. (Akay, 2015:24)
Galatasaray Sultanisi'nde öğrenci olduğu sıralarda on beş-on altı yaşlarında iken şiir yazmaya başlayan Tevfik Fikret’in buradaki edebiyat hocaları Muallim Naci ve Recaizade Mahmut Ekrem, bir önceki şair kuşağının önde gelen temsilcileriydi. 1883-1885 yıllarında yazdığı ilk şiirlerinde Divan şiiri özellikleri görülür. Ancak İsmail Safa’nın yönetimindeki Mirsat dergisinde yayımladığı manzumelerle birlikte şiirlerinde bir değişme görülmeye başlar. Bunlarda Abdülhak Hâmit ve Recaizade Ekrem’in etkileri dikkati çeker. Ekrem'in sanat görüşünü benimseyen ve onun yolunda ilerleyen Fikret, yenileşme dönemi Türk şiirinin değişmesinde en çok etkili olan şairlerinin başında geldiği gibi, şahsiyeti, düşünceleri ve davranışlarıyla da aynı oranda tartışılan bir kişi olmuştur. Mirsat’ın kapanmasıyla birlikte (1891) bir süre şiir yayımlamayan Fikret 1894'te Ali Ekrem ve Hüseyin Kâzım'la birlikte Malumat adlı bir dergi çıkarmaya başlar ve derginin baş yazarlığını üstlenir. Deneme türündeki yazılarını da yayımladığı bu dergideki şiirleri, edebî şahsiyetinin de belirmeye başladığını gösterir. Ama elbette asıl kişiliği Servet-i Fünûn dergisiyle ortaya çıkacaktır. Tevfik Fikret’in derginin yönetimini üstlenmesiyle, Edebiyat-ı Cedide de denilen, yaygın olarak ise derginin adıyla anılan bir edebi topluluk oluşmuş oldu. Bu süreç, Ekrem ile Naci taraftarları arasında “abes-muktebes” tartışması veya yeni-eski tartışması diye de bilinen kafiyenin göz için mi kulak için mi olduğu konusundaki tartışma ile başlayıp, Recaizade Ekrem’in stratejik bir hamle ile Fikret’i, derginin sahibi olan öğrencisi Ahmet İhsan ile tanıştırıp derginin başına geçirmesi ile devam eder. Böylece beş yıl sürecek olan yeni ve edebiyat tarihleri açısından sansasyonel olayları da içinde barındıran bir kısa ve etkili bir dönem yaşanmış olur. Servet-i Fünûn dergisi hem baskı kalitesi hem de hem de yayımladığı yazıların biçim ve içerik özelliğiyle dönemin cazip bir edebî merkezi haline geldi. Dergiye katılan Halit Ziya, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit, Hüseyin Siret ve Cenap Şehabettin gibi genç isimler Fikret’in liderliğinde birleşmişlerdir. Bu nesil, kendisinden önceki edebi nesillere göre iyi bir lise öğrenimi görmüş, yabancı dildeki yayınları izleyebilen kimselerden oluşuyordu. Bu durum da onların Batı modelinde bir edebiyat oluşturma konusunda öncekilere göre daha disiplinli ve bilinçli davranmalarını sağlamıştır.
Mehmet Kaplan Tevfik Fikret’in şiirlerini çıraklık devri, Servet-i Fünûn devri, II. Meşrutiyet’ten sonra ve son devir adlarını verdiği dört döneme ayırmıştır (Kaplan, 1995:261). Buna göre uzun süren çıraklık devri şiirlerinde nazım kurma yeteneği göze çarpmakla birlikte, eski tarz anlayışa bağlılığı ile de dikkati çeker. Servet-i Fünûn devri şiirlerinde ise bütünlük, açıklık ve kompozisyon fikri yenilik adına Fikret’in öne çıkmasını sağlar. Yazdıklarında dikkat çekici bir titizlik ve disiplin hâkimdir. Bu dönemdeki bazı şiirlerinde de toplumsal konular işlenmiş olmasına rağmen asıl “Sis” şiirinden itibaren (1900-1909 yılları arasında yazıp daha sonra yayımladığı şiirlerden başlayarak) tamamen kötümser, ideolojik ve değerlere hücum eden bir tavır takınmıştır. II. Meşrutiyet’ten sonra yazdıklarında bu tutum genel bir varlık görüşü şekline dönüşerek bütün insanlığa, tarihe karşı ret duygusuna dönüşmüştür. Onun şiirini belirleyen faktörlerin başında kötümser mizacının geldiği edebiyat tarihçisi ve eleştirmenlerin ortak bir kabulü durumundadır.
Tevfik Fikret’in liderliğini yaptığı ve daha ziyade Ekrem’in görüşlerine dayanan yeni şiir anlayışı, aynı zamanda Fikret’in ressamlığından da gelen biçim titizliği ile birleşince etkili olmuştur. Fikret'in manzumelerinin metin bütünlüğünü sıkı bir şekilde gözeten, şiir cümlesini nesre yaklaştıran, serbest müstezat formuyla tekdüzeliği kıran, diyalog, tahkiye gibi tekniklerle şiire hareket kazandıran özellikler; kendilerine kadar gelen yenilik girişimlerine bir aşama kaydettirmiş kendilerinden sonra gelenleri ise kuvvetli bir biçimde etkilemiştir. Özellikle şiir dilinin ve aruz vezninin uygulanma imkânlarını genişletmesi daha sonra Mehmet Âkif tarafından oldukça ileriye taşınacak poetik özellikler olarak kabul edilir. Bu estetiğin kurucu ve dönüştürücü işlevine karşın onun şiirleri arasında en çok dikkat çekenleri “İnanmak İhtiyacı”, “Sis”, “Tarih-i Kadim, “Bir Lahza-i Taahhur”, “Tarih-i Kadime Zeyl” gibi toplumsal içerik taşıyanları olmuştur. Bu yüzden Fikret, özellikle Mehmet Âkif ile şiir aracılığıyla yaşadığı tartışmanın bir sonucu olarak toplumsal bir simge haline getirilmiş, ilericilik-gericilik tartışmalarında Cumhuriyet’ten sonra bile özellikle bir sembol gibi algılanmaya devam edilmiştir.
Kaynakça
Akay, Hasan (2015). Tevfik Fikret, İstanbul, Şule Yayınları.
Akyüz, Kenan, (1947). Tevfik Fikret, Ankara, AÜ DTCF Yay.
Andı, Fatih-Yılmaz Daşcıoğlu-Hüseyin Yorulmaz, (1999). Mektuplarla Tevfik Fikret ve Çevresi, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Kültür Dairesi
Kaplan, Mehmet (2005). Tevfik Fikret Devir Şahsiyet Eser, İstanbul, Dergâh Yayınları
Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi, (2003) İstanbul, YKY, 2.c.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. YILMAZ DAŞCIOĞLUYayın Tarihi: 15.11.2019Güncelleme Tarihi: 12.11.2020
Yayın Tarihi: 15.11.2019Güncelleme Tarihi: 12.11.2020
Güncelleme Tarihi: 12.11.2020
Eser Adı | Yayın evi | Basım yılı | Eser türü |
---|---|---|---|
Rübâb-ı Şikeste | Edebiyat-ı Cedide Kütüphanesi, Âlem Matbaası / İstanbul | 1900 | Şiir |
Rübâbın Cevabı | Tanin Matbaası / İstanbul | 1911 | Şiir |
Halûk'un Defteri | Tanin Matbaası / İstanbul | 1911 | Şiir |
Şermin | Kanaat Kitabevi / İstanbul | 1914 | Şiir |
Tarih-i Kadim | - / - | - | Şiir |
Dil ve Edebiyat Yazıları | Türk Dil Kurumu / Ankara | 1993 | Deneme |
Bütün Şiirleri | Türk Dil Kurumu / Ankara | 2001 (2. bsk. 2004) | Şiir |
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | Hüseyin Rahmi Gürpınar | d. 17 Ağustos 1864 - ö. 8 Mart 1944 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | ULVÎ, Derzî-zâde Mehmed Ulvî Çelebi | d. ? - ö. 1585 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | LA'LÎ, La'lî Mustafa Efendi | d. ? - ö. 1711 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | ŞEMSÎ, Mehmed Şemseddin Ulusoy | d. 1867 - ö. 1936 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | FERKÎ, İbrahim Sipahi | d. 1867 - ö. 1908 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | KADRÎ, Ali | d. 1867 - ö. 1895 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | CEMÂLÎ BABA | d. 1836/7 - ö. 1915 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | ŞEHVÂRÎ, Ahmed Şükrü | d. 1862/1863 - ö. 1914-1915 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | SÜMMÂNÎ | d. 1861 - ö. 1915 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Kenan Mümtaz Akışık | d. 1925 - ö. 25 Ağustos 2017 | Meslek | Görüntüle |
11 | M. Safa Karatay | d. 1912 - ö. 30 Temmuz 2008 | Meslek | Görüntüle |
12 | OĞUZSOYLU, Recep Çağlar | d. 10.02.1958 - ö. 2012 | Meslek | Görüntüle |
13 | Fatma Fahrünnisa [Tezcan] | d. 31 Temmuz 1876 - ö. 13 Ocak 1969 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | Ali Nazif Süruri | d. 1861 - ö. 1936 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | Refi Cevat Ulunay | d. 1890 - ö. 4 Kasım 1968 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | TEVFÎK, Çerkeşli Şeyh Mustafâ Efendi-zâde | d. 1826 - ö. 1901 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | Tevfik Uyar | d. 17 Ekim 1985 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
18 | MEHMET ALİ | d. 1908 - ö. 13.05.1993 | Madde Adı | Görüntüle |