Madde Detay
FERÎDE HANIM, Bahâr-zâde
(d. 1253/1837 - ö. 1321/1903)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Bahâr-zâde Ferîde Hanım 1837 yılında Kastamonu’da doğmuştur. Babası Bahâr-zâde Hamâmî Mehmed Râşid Efendi’dir. Devrin aydınları arasında yer alan Mehmed Râşid Efendi hem müderris hem şair hem de hattattır. Kastamonu’da bulunan Vakıf Hamamı’nın işletmesini üstlendiğinden dolayı Hamâmî olarak anılır. Ferîde Hanım'ın annesi hakkında pek bilgi bulunmamaktadır. Sadece adının Rahîme olduğunu Ferîde Hanım’ın bir şiirinden öğreniyoruz. Son derece münevver bir ailede dünyaya gelen Ferîde, bu ortamın kıymetini bilir ve kendisini yetiştirir. Eğitiminin çoğunu babası vasıtasıyla alır. Evvela Kur’an-ı Kerim’i okumuş ve yedi yaşında hafız olmuştur. Daha sonra yine babası vasıtasıyla Arapça ve Farsça öğrenmiştir. Babasından hat sanatını da öğrenen Ferîde, sülüs ve nesih meşk ederek hat icazetine sahip olmuştur (Çağlayan 2006: 2). Daha çocuk yaşlarda şiire ilgi duyan Ferîde’ye babası yardımcı olur, fakat bu konuda annesi Rahîme Hanım eşiyle aynı fikirde değildir. Rahîme Hanım’ın, kızının şair olmasını istemediğini hatta onu azarladığını Ferîde Hanım’ın bir şiirinden anlıyoruz. Şiirin ilk beyti şöyledir: Duhterine böyle ider mi mâderi söyle bana/Görmedim billah cihânda böyle bir azar ana. Ferîde bu manzumeyi yazdığında henüz altı yaşındadır. Ferîde Hanım, 16 yaşındayken Esbak Zabtiye müşiri Bolulu İzzet Paşa’nın maiyetinde hâcegân rütbesiyle divan kâtibi ve sonra zabtiye azası olarak aynı görevle Kastamonu’ya tayin edilen ve kendisi de aslen Kastamonulu olan Ali Râif Efendi ile 1852 yılında evlenir (Çağlayan 2006: 3). Ferîde Hanım, eşiyle beraber önce İstanbul’a sonra da eşinin vazifesinden dolayı Batum’a gider. Batum dönüşü eşi Ali Râif Efendi hastalanır ve hava değişimi için Kastamonu’ya gelirler. 1858 yılında Ali Râif Efendi burada vefat eder. Bir müddet Kastamonu’da kaldıktan sonra Ferîde Hanım, 1872 yılında tekrar İstanbul’a gider. Midhat Paşa’nın sadrazamlığı dolayısıyla paşaya bir tebrik-nâme yazar. Paşa da memnuniyetini bildiren bir teşekkür-nâme yazarak Ferîde Hanım’ı taltif eder. Babasının rahatsızlığı dolayısıyla tekrar Kastamonu’ya dönmek zorunda kalan Ferîde Hanım, beş yıl sonra hem babası hem hocası olan Mehmed Râşid Efendi’yi kaybeder. Hemen sonra da annesini yitiren Ferîde, ömrünün sonuna kadar Kastamonu’da yaşar. Ferîde Hanım’ın ömrü 1903 yılında şahm yani vücutta yağ birikmesi hastalığından dolayı 66 yaşında tamamlanır. Kastamonu’da Ağa İmareti adı ile bilinen Yakup Ağa Camii haziresinde baba ve annesinin yanına defnolunur (Çağlayan 2006: 13).
19. yüzyıl Kastamonu’su kültür faaliyetlerinin yoğun bir şekilde yaşandığı bir muhittir. Özellikle Çankırı Panayırı için gelen şair ve âşıklar muhakkak Kastamonu’ya da uğrar burada kalırlarmış. Hâl böyle olunca Kastamonulu şair ve âşıklar da gelen kişilerle sohbet imkânı bulurlar. Ünlü âşık Erzurumlu Emrah da birkaç kez Kastamonu’ya gelmiş ve bir müddet burada yaşamıştır. Ferîde Hanım, Emrah’ın Kastamonu’da bulunduğu yıllarda onunla görüşmüş ve şiir sohbetinde bulunmuştur. Onun şiirlerine tahmis ve nazireler yazmıştır (Akman 2011: 19). Ferîde Hanım’ın, şiirlerine nazire yazdığı bir başka şaire de Leylâ Saz Hanım’dır. Leylâ Hanım, Kastamonu Valisi Sırrı Paşa’nın hanımıdır. Ferîde Hanım onun iki gazeline nazire yazmış bir gazelini de müstezad hâline getirmiştir. Onların Kastamonu’ya gelişleri ve buradan ayrılışları üzerine de şiirler yazan Ferîde Hanım, Leylâ Hanım'la ortak bir gazel de kaleme almıştır. Leylâ Hanım her vesileyle Ferîde Hanım’dan övgüyle söz etmiş onu bir kır çiçeğine benzetmiştir: “Şiir alanında en çok Fitnat Hanım’ı ve benden bir yaş küçük olan Abdülhak Hâmid’i beğenirim. Hayran olduğum kadın şairler arasında yine benden bir yaş küçük olan ve genç yaşta ölen Makbûle Lem'ân ile şair Nigâr Hanım yer alır. Her ikisinin ölümüne ebcedle tarih yazdım. Fakat Anadolu’da öyle bir kır çiçeği gördüm ki kokusu beni mest etti. Bu kadın, Kastamonu’da tanıdığım Bahar-zâde Ferîde Hanım’dır. O dar çevrede öylesine kültürlü bir kadının yetişmiş olması göğüs kabartıcıdır. O, benim görüşüme göre Anadolu’nun sessiz bir tepesinde nefis kokusu ile bir vadiyi dolduran kır çiçeği gibidir”(Çağlayan 2006: 12).
Kastamonu’nun manevi mimarı olan Şeyh Şa’bân-ı Velî, Halvetiliğin Şa'bâniye kolunun kurucusudur. Devrin pek çok âlim ve aydını bu tarikata intisap etmiştir. Bunlardan biri de Ferîde Hanım’dır. Ferîde Hanım birkaç şiirini Şeyh Şa'bân-ı Velî’ye mehdiye olarak yazmıştır. Ferîde Hanım, devlet ve din büyüklerine yazdığı şiirlerinden başka içinde yaşadığı toplumdaki bazı olaylara da şiirler yazar. Bu şiirler genellikle tarih düşürmek şeklinde kaleme alınmıştır.
Ferîde Hanım’ın Dîvân'ında münacat, gazel, kaside, şarkı, müstezad, mesnevi, kıta, terkib-i bend şekil ve türlerinde toplam 92 şiiri bulunmaktadır. Şiir dili son derece sade ve anlaşılır bir dildir. Bu da onun toplumdan kopuk yaşamadığını, halkın içinde bulunduğunu gösterir. Şiirlerinde sıklıkla yerel kelimelere, deyim ve atasözlerine rastlarız. Kastamonu folkloruna ilişkin unsurlar da şiirlerinde yer almaktadır (Akman 2006:229-238). Bazı şiirlerinde görülen süslü kelimeler eski şiir geleneğinin zaruriyeti sebebiyledir. Önceleri babasının şiirlerine nazireler yazarken sonraları kendi şiir özgünlüğüne kavuşur. Şiirlerini devlet büyüklerinin göreve başlaması ve görevden ayrılmaları için de bir tebrik-nâme olarak kullanan Ferîde Hanım, asıl şöhretini Fatîn Tezkiresi’nde "bu gice" redifli bir şiirinin yer almasıyla sağlar.
Kaynakça
Abdülkadiroğlu, Abdülkerim (1997). Kültürümüzden Esintiler. Ankara: Anıl Matbaası.
Akman, Eyüp (2006). “Kastamonulu Feride Hanım Divânı ve Divândaki Yerel Kültür Unsurları”. Müteferrika Kitabiyat Dergisi. (30): 229-238.
Akman, Eyüp (2011). Kastamonu Kaynaklarında Erzurumlu Emrah. Ankara: Gazi Kitabevi Yay.
Çağlayan, Bünyamin (hzl.) (2006). Baharzâde Ferîde Hanım Dîvânı. Ankara: Çağhan Ofset Matbaacılık.
Onay, Ahmet Talat (1933). Tokatlı Nuri. Çankırı.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DOÇ. DR. EYÜP AKMANYayın Tarihi: 02.09.2013Güncelleme Tarihi: 09.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Fikr idüp baht-ı siyâhım katı yandım bu gice
Cevr-i cânân ile canımdan usandım bu gice
Seni bir şûh-ı sitem-ger diyü gûş itmiş idim
Ben dürûğ sanur idim şimdi inandım bu gice
Şol kadar hicrinle akdı gözümden hûn-âb
Baştan ayağa değin kana boyandım bu gice
Hâb içinde görüp ol mâhı olunca bîdâr
Şevk-i hüsni ile etrâfım arandım bu gice
Kasem itmişdim o yâre dimeye hâlimi ben
Düşdü fırsat yerine geldi o ân bu gice
Harc kıldımsa nola sîm ü sirişkim yoluna
Sen gibi cevher-i nâdîde kazandım bu gice
Şeb-i firkat uzadı derd ü mahabbet gibi âh
Gâh hâbîde olup gâh uyandım bu gice
Âh u zârıma bakup kıldı terahhum bana yâr
Ey Ferîde hele ben andan utandım bu gice
Gazel
Yeter bu nâz u istiğnâ behey sultânım insâf it
Büküldi bâr-ı gam ile miyânım cânım insâf it
Müşerref eylesen nola beni bu külbe-i gamda
Muâf eyle ne ise cürm ile isyânım insâf it
Kılup ahvâlime âgâh adûyı eylemek mesrûr
Revâ mıdır sana hey cevri çok sultânım insâf it
Fedâ olsun yoluna baş ile cânım kabul eyle
Tek ağyârı bana güldürme gel cânânım insâf it
Efendim bezme teşrîf it bu şeb sen de Ferîde-veş
Niyâzım gûşuna al yâr-ı âlîşânım insâf it
Şâire-i Merhûme Leylâ’nın Gazeline Müstezad
Yakdı yine yandırdı beni ateş-i firkat
Hem derd-i mahabbet
Fikr eylese reftârını dil özge kıyâmet
Bulmaz o selâmet
Rahm itmedin uşşâk-ı belâ-keşlere kat’â
Noldun yine âyâ
Ağyâra vefâ eyleyüp itdin beni mehcûr
Vaslından idüp dûr
Yetmez mi a zâlim çekilen derd ü meşakkat
Gel eyle mürüvvet
Eşkim nola çağlar ise cûlar gibi her bâr
Ey yâr-ı sitemkâr
Sönmez yine sînemdeki bu tâb-ı harâret
Yanmak bana âdet
Ey şûh-ı cefâ-pîşe yeter zulm ü felâket
Gel eyle mürüvvet
Mahrem idüp ağyârını ol bezm-i saîde
Fehm itdi Ferîde
Leylâyı idersin yine vakf-ı gam-ı hasret
Hayf ola be-gâyet
(Çağlayan, Bünyamin (2006). Baharzâde Ferîde Hanım Dîvânı. Ankara: Çağhan Ofset Matbaacılık. 121, 80, 81.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 02.09.2013Güncelleme Tarihi: 09.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Fikr idüp baht-ı siyâhım katı yandım bu gice
Cevr-i cânân ile canımdan usandım bu gice
Seni bir şûh-ı sitem-ger diyü gûş itmiş idim
Ben dürûğ sanur idim şimdi inandım bu gice
Şol kadar hicrinle akdı gözümden hûn-âb
Baştan ayağa değin kana boyandım bu gice
Hâb içinde görüp ol mâhı olunca bîdâr
Şevk-i hüsni ile etrâfım arandım bu gice
Kasem itmişdim o yâre dimeye hâlimi ben
Düşdü fırsat yerine geldi o ân bu gice
Harc kıldımsa nola sîm ü sirişkim yoluna
Sen gibi cevher-i nâdîde kazandım bu gice
Şeb-i firkat uzadı derd ü mahabbet gibi âh
Gâh hâbîde olup gâh uyandım bu gice
Âh u zârıma bakup kıldı terahhum bana yâr
Ey Ferîde hele ben andan utandım bu gice
Gazel
Yeter bu nâz u istiğnâ behey sultânım insâf it
Büküldi bâr-ı gam ile miyânım cânım insâf it
Müşerref eylesen nola beni bu külbe-i gamda
Muâf eyle ne ise cürm ile isyânım insâf it
Kılup ahvâlime âgâh adûyı eylemek mesrûr
Revâ mıdır sana hey cevri çok sultânım insâf it
Fedâ olsun yoluna baş ile cânım kabul eyle
Tek ağyârı bana güldürme gel cânânım insâf it
Efendim bezme teşrîf it bu şeb sen de Ferîde-veş
Niyâzım gûşuna al yâr-ı âlîşânım insâf it
Şâire-i Merhûme Leylâ’nın Gazeline Müstezad
Yakdı yine yandırdı beni ateş-i firkat
Hem derd-i mahabbet
Fikr eylese reftârını dil özge kıyâmet
Bulmaz o selâmet
Rahm itmedin uşşâk-ı belâ-keşlere kat’â
Noldun yine âyâ
Ağyâra vefâ eyleyüp itdin beni mehcûr
Vaslından idüp dûr
Yetmez mi a zâlim çekilen derd ü meşakkat
Gel eyle mürüvvet
Eşkim nola çağlar ise cûlar gibi her bâr
Ey yâr-ı sitemkâr
Sönmez yine sînemdeki bu tâb-ı harâret
Yanmak bana âdet
Ey şûh-ı cefâ-pîşe yeter zulm ü felâket
Gel eyle mürüvvet
Mahrem idüp ağyârını ol bezm-i saîde
Fehm itdi Ferîde
Leylâyı idersin yine vakf-ı gam-ı hasret
Hayf ola be-gâyet
(Çağlayan, Bünyamin (2006). Baharzâde Ferîde Hanım Dîvânı. Ankara: Çağhan Ofset Matbaacılık. 121, 80, 81.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 09.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Fikr idüp baht-ı siyâhım katı yandım bu gice
Cevr-i cânân ile canımdan usandım bu gice
Seni bir şûh-ı sitem-ger diyü gûş itmiş idim
Ben dürûğ sanur idim şimdi inandım bu gice
Şol kadar hicrinle akdı gözümden hûn-âb
Baştan ayağa değin kana boyandım bu gice
Hâb içinde görüp ol mâhı olunca bîdâr
Şevk-i hüsni ile etrâfım arandım bu gice
Kasem itmişdim o yâre dimeye hâlimi ben
Düşdü fırsat yerine geldi o ân bu gice
Harc kıldımsa nola sîm ü sirişkim yoluna
Sen gibi cevher-i nâdîde kazandım bu gice
Şeb-i firkat uzadı derd ü mahabbet gibi âh
Gâh hâbîde olup gâh uyandım bu gice
Âh u zârıma bakup kıldı terahhum bana yâr
Ey Ferîde hele ben andan utandım bu gice
Gazel
Yeter bu nâz u istiğnâ behey sultânım insâf it
Büküldi bâr-ı gam ile miyânım cânım insâf it
Müşerref eylesen nola beni bu külbe-i gamda
Muâf eyle ne ise cürm ile isyânım insâf it
Kılup ahvâlime âgâh adûyı eylemek mesrûr
Revâ mıdır sana hey cevri çok sultânım insâf it
Fedâ olsun yoluna baş ile cânım kabul eyle
Tek ağyârı bana güldürme gel cânânım insâf it
Efendim bezme teşrîf it bu şeb sen de Ferîde-veş
Niyâzım gûşuna al yâr-ı âlîşânım insâf it
Şâire-i Merhûme Leylâ’nın Gazeline Müstezad
Yakdı yine yandırdı beni ateş-i firkat
Hem derd-i mahabbet
Fikr eylese reftârını dil özge kıyâmet
Bulmaz o selâmet
Rahm itmedin uşşâk-ı belâ-keşlere kat’â
Noldun yine âyâ
Ağyâra vefâ eyleyüp itdin beni mehcûr
Vaslından idüp dûr
Yetmez mi a zâlim çekilen derd ü meşakkat
Gel eyle mürüvvet
Eşkim nola çağlar ise cûlar gibi her bâr
Ey yâr-ı sitemkâr
Sönmez yine sînemdeki bu tâb-ı harâret
Yanmak bana âdet
Ey şûh-ı cefâ-pîşe yeter zulm ü felâket
Gel eyle mürüvvet
Mahrem idüp ağyârını ol bezm-i saîde
Fehm itdi Ferîde
Leylâyı idersin yine vakf-ı gam-ı hasret
Hayf ola be-gâyet
(Çağlayan, Bünyamin (2006). Baharzâde Ferîde Hanım Dîvânı. Ankara: Çağhan Ofset Matbaacılık. 121, 80, 81.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Gazel
Fikr idüp baht-ı siyâhım katı yandım bu gice
Cevr-i cânân ile canımdan usandım bu gice
Seni bir şûh-ı sitem-ger diyü gûş itmiş idim
Ben dürûğ sanur idim şimdi inandım bu gice
Şol kadar hicrinle akdı gözümden hûn-âb
Baştan ayağa değin kana boyandım bu gice
Hâb içinde görüp ol mâhı olunca bîdâr
Şevk-i hüsni ile etrâfım arandım bu gice
Kasem itmişdim o yâre dimeye hâlimi ben
Düşdü fırsat yerine geldi o ân bu gice
Harc kıldımsa nola sîm ü sirişkim yoluna
Sen gibi cevher-i nâdîde kazandım bu gice
Şeb-i firkat uzadı derd ü mahabbet gibi âh
Gâh hâbîde olup gâh uyandım bu gice
Âh u zârıma bakup kıldı terahhum bana yâr
Ey Ferîde hele ben andan utandım bu gice
Gazel
Yeter bu nâz u istiğnâ behey sultânım insâf it
Büküldi bâr-ı gam ile miyânım cânım insâf it
Müşerref eylesen nola beni bu külbe-i gamda
Muâf eyle ne ise cürm ile isyânım insâf it
Kılup ahvâlime âgâh adûyı eylemek mesrûr
Revâ mıdır sana hey cevri çok sultânım insâf it
Fedâ olsun yoluna baş ile cânım kabul eyle
Tek ağyârı bana güldürme gel cânânım insâf it
Efendim bezme teşrîf it bu şeb sen de Ferîde-veş
Niyâzım gûşuna al yâr-ı âlîşânım insâf it
Şâire-i Merhûme Leylâ’nın Gazeline Müstezad
Yakdı yine yandırdı beni ateş-i firkat
Hem derd-i mahabbet
Fikr eylese reftârını dil özge kıyâmet
Bulmaz o selâmet
Rahm itmedin uşşâk-ı belâ-keşlere kat’â
Noldun yine âyâ
Ağyâra vefâ eyleyüp itdin beni mehcûr
Vaslından idüp dûr
Yetmez mi a zâlim çekilen derd ü meşakkat
Gel eyle mürüvvet
Eşkim nola çağlar ise cûlar gibi her bâr
Ey yâr-ı sitemkâr
Sönmez yine sînemdeki bu tâb-ı harâret
Yanmak bana âdet
Ey şûh-ı cefâ-pîşe yeter zulm ü felâket
Gel eyle mürüvvet
Mahrem idüp ağyârını ol bezm-i saîde
Fehm itdi Ferîde
Leylâyı idersin yine vakf-ı gam-ı hasret
Hayf ola be-gâyet
(Çağlayan, Bünyamin (2006). Baharzâde Ferîde Hanım Dîvânı. Ankara: Çağhan Ofset Matbaacılık. 121, 80, 81.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | ZİKRÎ | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | FEVZÎ, Hasan | d. 1857 - ö. 1917 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | KEL ÇAVUŞ | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | HAYDAR, Ali Haydar Efendi, İstanbullu | d. 1837 - ö. 1903 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | FETHÎ, Mustafa Fethi | d. 1837 - ö. 28.12.1922 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | HÂLET, İbrâhim Hâlet Bey, İstanbullu | d. 1837 - ö. 1878 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | RIZÂ, Ali Rızâ Efendi, İstanbullu | d. 1865 - ö. 1903 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | ŞEVKÎ, Hasan Şevkî | d. 1832 - ö. 1903 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | SIDKÎ, Abdurrahman | d. 1841/1842 - ö. 1903 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Sabih Şendil | d. 9 Şubat 1926 - ö. 15 Şubat 2002 | Meslek | Görüntüle |
11 | İlhan Geçer | d. 1917 - ö. 19 Ocak 2004 | Meslek | Görüntüle |
12 | Maria Kapaklı | d. 1951 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
13 | KEN'ÂN, Yûsuf Ken'ân Bey, Maraşlı | d. 1830 - ö. 1876 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | ÂKİF PAŞA | d. 1787 - ö. 1845 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | SA'ÎD, Mehmed Sa'îd Efendi, Nasûhî-zâde | d. ? - ö. 1869 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | CEYHUNÎ, Çördük Oğlu Ömer | d. 1847 - ö. 1912 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | ŞEHÎDÎ, Derviş Seyyid Hüseyin Şehîdî Efendi | d. ? - ö. 1671-72 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | KABÛLÎ, Mustafa | d. ? - ö. 1829 | Madde Adı | Görüntüle |