Madde Detay
Halide Edip Adıvar
(d. 1882 / ö. 9 Ocak 1964)
Yazar, eğitimci, aktivist, siyasî figür.
(Yeni Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
İstanbul'un Beşiktaş semtinde Ceyb-i Humâyûn kâtiplerinden Mehmet Edib Bey ve Fatma Bedrifem Hanım'ın çocuğu olarak dünyaya geldi. Çok küçük yaşta annesini kaybedince, çocukluğu, Mevlevi olan ve ileride sanat hayatı üzerinde de etkileri görülen anneannesinin yanında geçti. Onun terbiyesiyle yetişti; Türk gelenek ve göreneklerini yine ondan öğrendi. Küçük yaştan itibaren özel olarak tutulan hocalardan dersler aldı. Öğrenimini yatılı olarak gönderildiği Üsküdar Amerikan Kız Koleji'nde tamamladı, ayrıca özel olarak Rıza Tevfik'ten edebiyat ve felsefe, Salih Zeki'den matematik, Şükrü Efendi'den Arapça dersleri aldı. Bu hocaların ve onlardan almış olduğu derslerin, kişiliği üzerinde büyük etkisi oldu. Türk kültürü ve halk edebiyatını sevmesinde, mistik eğilimleri benimsernesinde Rıza Tevfik'in vermiş olduğu edebiyat ve felsefe dersleri etkili olurken, Salih Zeki'den aldığı dersler sayesinde de pozitivist düşünceden etkilendi. Kolejden mezun olur olmaz, aralarında büyük yaş farkı bulunmasına rağmen, hocası Salih Zeki'nin evlenme teklifini kabul etti (1901). Evliliğinin ilk yıllarında daha çok Salih Zeki'nin çalışmalarına yardım etti ve ona Batılı yazarlardan bazı yazılar çevirdi. Bünyesi zayıf olması dolayısıyla bir süre sonra hastalandı; iyileştikten sonra 1903'te ilk oğlu Ayetullah, bir buçuk yıl kadar sonra da ikinci oğlu Hikmetullah dünyaya geldi. Bir süre çocuklarını büyütmek ve yetiştirmekle meşgul oldu. 1908'de II. Meşrutiyet'in ilanından sonraki günlerde başta Tanin gazetesi olmak üzere Mehasin, Musavver Muhit ve Resimli Kitap gibi çeşitli dergilerde fikri, edebi, toplumsal ve zaman zaman da siyasal yazılarıyla dikkati çekmeye başladı. Bir gün, Tanin'de bir daha yazı yazmaması, aksi halde ölümle cezalandırılacağını bildiren bir mektup aldı. 31 Mart Vakası üzerine yaşamı tehlikeye girince, çocuklarıyla birlikte önce Üsküdar Sultantepe'deki Özbekler Dergâhı'nda saklandı, bir süre de Üsküdar Amerikan Koleji'nde kaldı; daha sonra vapurla Mısır'a kaçtı. İstanbul'dan arkadaşı olan Isabel Fry'ın daveti üzerine gittiği İngiltere'de başta B. Russell olmak üzere, Browne gibi Türk dostu bir kısım fikir adamı ve edebiyatçılarla tanıştı, dostluklar kurdu. Bir süre sonra olayların yatışması üzerine İstanbul'a döndü ve Darülmuallimat'ta pedagoji hocalığı yapmaya başladı (1909). Ayrıca Vakıf Kız Mektepleri müfettişliği yaptı. İlk romanı olan Heyula ile ikinci romanı Raik'in Annesi yine bu sırada Halide Salih imzası ile tefrika halinde yayımlandı. Kendi üzerine başka bir kadınla evlenince, iki çocuğu olmasına rağmen Salih Zeki'den ayrıldı (1910). Bu tarihten sonraki yazılarını babasının adını kullanarak Halide Edip imzasıyla yazdı. 1911'de, modernleşmeye başlayan Türkiye'de kadınların da toplum hayatında etkili olmaları amacıyla Teali-i Nisvan Cemiyeti'ni kurdu. 1911-12 yıllarında Türk Ocağı çevresinde Ziya Gökalp, Yusuf Akçura, Ahmet Ağaoğlu ve Hamdullah Suphi'nin de içinde bulunduğu Türkçülük faaliyetlerine katıldı, Türk Yurdu dergisinde çeşitli yazıları yayımlandı. Balkan Savaşı sırasında bazı hastanelerde fiilen çalıştı. 1913'te Kız Mektepleri müfettişliği görevinde bulundu. 1914'te I. Dünya Savaşı başladıktan sonraki günlerde yine bazı hastanelerde fiilen hastabakıcılık yaptı. 1916'da Cemal Paşa'nın daveti üzerine Nakiye Hanım ve Hamdullah Suphi ile birlikte Beyrut'a gitti ve orada açılan Türk Darülmuallimatı'na müdür oldu. Ayrıca başka okulların açılması ve yetimhanelerin ıslahı ile uğraştı. Eylül 1916'da İstanbul'a döndü, aynı yılın kasımında Beyrut'taki Ayni Tura yetimhanesinin müdürlüğü için yapılan teklifi kabul ederek Beyrut'a gitti. 1917'de aile doktoru ve fikir muhitlerinde yakından tanıdığı Dr. Adnan (Adıvar) ile evlendi. I. Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru Cemal Paşa'nın Suriye cephesinden geri çağrılması üzerine, o da İstanbul'a döndü. 1918'de Darülfünun Edebiyat Fakültesi'nde Batı edebiyatı müderrisliğine tayin edildi. 16 Mayıs 1919'da İzmir'in Yunanlılar tarafından işgal edilmesi üzerine, İstanbul'da Fatih, Üsküdar ve Sultanahmet'te düzenlenen protesto mitinglerine konuşmacı olarak katıldı. Bu mitinglerden özellikle Sultanahmet mitinginde yapmış olduğu konuşma halk üzerinde etkili oldu ve bir çeşit ulusal kahraman haline geldi. 1920'de bu defa İstanbul'un işgali üzerine işgal kuvvetlerince tevkif edileceğini anlayınca Adnan Bey'le birlikte oldukça güç şartlar altında Anadolu'ya geçerek fiilen Milli Mücadele'ye katıldı. Sakarya Savaşı'ndan sonra cephe gerisinde hastanelerde hastabakıcılık yaptı. Bu arada Hilaliahmer adına Ankara'da düzenlenen çeşitli toplantılara katıldı, kadınlara konuşmalar yaparak Milli Mücadele'yi cephe gerisinde destekledi. Eylül 1922'de, Yunanlıların Batı Anadolu'dan kaçarken yakıp yıktıkları köy ve kasabalarda zulme uğrayan halkın durumunu yerinde tespit etmek üzere kurulan Tetkik-i Mezalim Komisyonu'nda Yakup Kadri ve Yusuf Akçura ile birlikte çalıştı. Milli Mücadele'deki hizmetlerinden dolayı kendisine önce onbaşı, daha sonra başçavuş rütbesi verildi. Bir yandan da Milli Mücadele devam ederken Ankara hükümeti tarafından kurulan Hakimiyet-i Milliye gazetesinde yazılar yazdı. Cumhuriyet'in ilanından sonra yazı hayatına Akşam, Vakit ve lkdam gazetelerinde devam etti; 1923'te Vurun Kahpeye romanı tefrika olarak yayımlandı. Kurucuları arasında eşi Adnan Bey'in de bulunduğu Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın kısa bir süre sonra kapatılması ve bazı memleket meselelerinde Mustafa Kemal'le düştüğü fikir ayrılıkları yüzünden, aynı zamanda tedavi olmak amacıyla, kocasıyla birlikte Türkiye'den ayrılmak zorunda kaldı (1925). Önce İngiltere'ye gitti, bir süre sonra Fransa'ya yerleşti. 1928'de Williamstown Political Institute'un davetiisi olarak gittiği Amerika'da Yakındoğu sanat ve fikir hareketleri hakkında konferanslar verdi. Kısa bir süre de Hindistan'da kaldı; bu arada Turkey Faces West adlı eserini kaleme aldı. 1931'de ikinci defa gittiği Amerika'da Columbia Üniversitesi Bemard Koleji'nde Türk tarihi dersleri verdi. 1935'te İslam Üniversitesi'nin açılışı için düzenlenen kampanyaya katıldı; bu amaçla ikinci defa gittiği Hindistan'da iki ay süreyle konferanslar verdi. 1935'te yazarlık hayatının bir bakıma zirvesini oluşturan Sinekli Bakkal romanının orijinalini The Clown and his Daughter adıyla İngilizce olarak kaleme aldı. Eser aynı yıl Türkçe olarak da yazıldı ve İstanbul'da Haber gazetesinde tefrika edilmeye başlandı. Atatürk'ün ölümünden bir süre sonra eşi Adnan Bey ile birlikte tekrar yurda döndü (1939). Ertesi yıl profesör unvanı verilerek İÜEF'de İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü kurınakla görevlendirildi. Üniversitedeki bu görevini 1950'ye kadar sürdürdü. 1950-54 arasında Demokrat Parti listesinden bağımsız İzmir milletvekili seçilerek TBMM'ye girdi. 9 Ocak 1964'te İstanbul'da vefat etmiştir. Kabri Merkezefendi Mezarlığı'ndadır. (Yalçın 2010:13-15)
O Batılı yazarlara dayanarak, Doğu’yu ruh, Batı’yı madde diye nitelerken muhtemelen zihninde bu çocukluk izlenimleri yankılanır.(Enginün 2007: 416) Batı edebiyatı ve Türk edebiyatından okudukları onun mizacı etrafında birleşir. Mizacının, ayırıcı özelliği aklına koyduğunu elde etmek, şartları zorlamak ve hâkim olmak kelimeleriyle ifâde edilebilir. İşte bu mizaç, Handan'da, Yeni Turan'ın Kaya'sında, Vurun Kahpeye'nin Aliye'sinde, Sinekli Bakkal'ın Rabia'sında edebî türün sağladığı imkân ölçüsünde varlığını hissettirmiştir (Aktaş 2013:5). Yazarlığının ilk tohumları anneannesinin evinde atılmıştır denilebilir. Babası anneannesi ve dedesi Halide için birer okul vazifesi görmüştür. Yazarın edebi kişiliğinin oluşmasında bir başka büyük etki ise hocası Rıza Tevfik’e aittir. Rıza Tevfik’in edebiyat ve felsefe dersleri sayesinde Halide Edib tam bir edebiyatçı kimliğine bürünmeye başlar.(Çalışlar 2010: 27) Halide Edib kendisindeki bu yazma tutkusunu "Yazmağı yazmak için sevdim. Bir insanın nasıl sesi olur da söylerse ben de bir kuş öter gibi yazdım. Yazmak hayatımın büyük bir hazzıdır. Ve katiyen şöhret düşünmedim. Çocukluğumdan beri içimden çıkmak isteyen bir sanat arzusu vardı." ifadesinde vurguladığı üzere yazmanın kendisinde önü alınamaz bir tutku şeklinde geliştiğini belirtir. (Eşref 1918’den aktaran Aktaş 2013: 5)
Halide Edib 1908 yılında Tanin gazetesinin yazı heyetine girer. Ayrıca Milli Mücadele’ye kadar Aşiyan, Demet, Musavver Muhit, Büyük Mecmua, Mehasin, Mektep Müzesi, Yeni Turan, Resimli Kitap, Resimli Roman Mecmuası, Şehbal, Temaşa, Türk Yurdu, Yeni Mecmua, Zülâl-i İrfan gibi süreli yayınlarda da yazar.(Enginün 2007: 363) Aynı yıl İngiltere’de çıkan The Nation dergisine bir yazı gönderir. Millî Mücadele devrinde Hakimiyet-i Milliye, Doğu, Vakit, İkdam, Akşam, Son Telgraf’da yazar.(Enginün 2007: 363) Yurt dışında bulunduğu yıllarda The Times, The Foreign Affairs, The Yale Review, The Open Court’a yazı göndermiştir. (Enginün 2007: 363)
Heyula, Raik’in Annesi, Seviye Talip, Handan, Yeni Turan, Son Eseri ve Mev’ud Hüküm romanlarını II. Meşrutiyet sonrasında yazmıştır. Kadın adlarını taşıyan ilk romanları fertlerin hikâyelerine odaklanır. (Enginün 2007: 417)
Halide Edib’in ilk telif romanı olan Heyula 1909 yılında Musavver Muhit’te tefrika edilmiştir. 1908 yılında Demet dergisinde yayınlanmaya başlanan fakat yarım kalan Raik’in Annesi 1909 yılında Resimli Roman Mecmuasında yayınlanır. 1910 yılında basılan Seviye Talip bir hayli tenkide uğramıştır. Eser 31 Mart olayı üzerine, önce çocukları ile Mısır’a kaçan ve daha sonra arkadaşı Isabel Fry’ın daveti üzerine İngiltere’ye giden Halide Edib’in izlenimlerini ve İngiltere-Türkiye mukayesesi fikrini de içerir. (Enginün 2007:81-83-89)
1912 yılının ilk günlerinde Tanin gazetesi Halide Edib’in Handan romanını tefrika etmeye başlar. Büyük ilgi gören ve otobiyografik unsurlar taşıyan eseri, Yakup Kadri, “bunalan ve giryân bir kadının hikâyesi” olarak nitelemiştir. (Enginün 2007: 121) 1913’te Tanin’de tefrika edilen Son Eseri romanı da Batılı oluş bakımından farklılıklar gösteren şahıslar üzerine kurulmuştur. 1917 yılında yazılan Mev’ud Hüküm yazarın toplum hayatını yansıtan ilk romanlarından birisidir. (Enginün 2007: 419)
1912 ile 1923 yılları arasında Türkçülük akımı Halide Edib’i etkisi altına almıştır. Türk Yurdu Dergisi etrafında toplanan Ziya Gökalp, Hamdullah Suphi ve Yusuf Akçura ile dostluğu da bu dönemde başlamıştır. (Çalışlar 2010:98) Yazarı dil, din, fikir, eğitim, kadın halkları, halk kültürü, Turancılık gibi konularda Ziya Gökalp, derinden etkilemiştir. Nitekim Ziya Gökalp etkisiyle ‘Yeni Turan’ romanını yayınlayan yazar, II. Meşrutiyet’in ilanından sonra ortaya çıkan fikir akımlarının siyasetteki yansımalarını, Türklük bilinci, kendilik ve yeniden diriliş gibi hususları Turan ütopyası etrafında harekete geçirmeye çalışmıştır.(Şahin 2010:14) 1912 yılında Tanin’de tefrika edilen Yeni Turan Halide Edib’in yirmi yıl sonraya dair ütopyalarını anlatan siyasi bir romandır.(Çalışlar 2010: 101) Bu roman oldukça liberal ve ütopik bir federal devlet hayali içerir, en önemli vurgusu şiddetsizlik, barış, rıza, birliktelik ve ortak ideallerdir.(Adak 2016: 39) Romanda adem-i merkeziyet fikri müdafaa edilir fakat bu fikir devrinin en büyük akımı Turancılık ve Türkçülükle birleştirilir. (Enginün 2007: 125) Meşrutiyet devrinin siyasi ve sosyal meselelerinin işlendiği bu romanda, kadın sosyal sorumluluğa sahip, öğretmen ve hatip olarak ortaya çıkar. (Enginün 2007:419)
Halide Edib, 16 Mart 1920'de İstanbul'un işgali üzerine: "Bu andan, 1922'de İzmir'e Türk ordusunun muhteşem girişine kadar hiç bir şeyin önemi yoktu. Bir fert olmaktan çıkmıştım. Muhteşem millî cinnetin bir parçası olarak çalıştım, yazdım ve yaşadım." diyerek millî mücadele ruhunun kendi düşünce dünyasındaki yansımasını anlatmıştır. (Adıvar 1962’den aktaran Aktaş 2013:3) Halide Edib bu yıllarda yazılarıyla ve eylemleriyle Türk kadınının Millî Mücadele yıllarındaki sembolü olmuştur. Milli Mücadele devrinin iki romanı, Ateşten Gömlek (1922) ve Vurun Kahpeye (1923), vatanı kurtarmaya çalışan insanların hikâyesidir. Bu romanda vatanperverler ile hainler ve Türklüğü yok etmeye çalışan güçlerin temsilcisi ecnebiler vardır. Bu ecnebiler adeta karikatürize edilirler. Daha önceki romanlarında görülen dost, sevimli, müsbet tarafları olan kadın ve erkek İngiliz ve Amerikalıların yerini, burada nefret edilen, mücadele edilmesi gereken millî düşmanlar alır. (Enginün 2007: 420)
Halide Edib, Kalb Ağrısı, Zeyno’nun Oğlu ve Sinekli Bakkal ile romancılığını geliştirir. Kalb Ağrısı Halide Edib’in Meşrutiyet devri romanlarının devamı gibidir. Zeyno’nun Oğlu romanı ise konusu Anadolu’da geçen romanlardan birisidir. (Enginün 2007:422-423)
1936 yılında basılan Sinekli Bakkal 1942’de CHP roman ödülünü kazanmasıyla büyük rağbet görür. Bu romanda Türk toplumunun müsbet değerleri romanın baş kişisi Rabia üzerinde toplanmıştır. Doğu ile Batı arasındaki geçiş devrinin gerektirdiği kargaşalık bu devreye hâkimdir.(Enginün 2007:267) Tanpınar Sinekli Bakkal’ın bir kişinin değil bir cemiyetin bir devrin romanı olduğunu ve Abdülhamit dönemi İstanbul’unun çok karakteristik bir biçimde bu esere yansıdığını söyler. (2000: 371)
1939 yılında Yedigün dergisinde tefrika edildikten sonra kitap olarak basılan Tatarcık romanı ise Sinekli Bakkal’ın Cumhuriyet devrindeki devamıdır. Yolpalas Cinayeti romanında da İstanbul’un Cumhuriyet döneminde çeşitli semt ve yaşayışlarının kesitleri verilir. ( Enginün 2007:425)
Halide Edib’in 1946 yılında Sonsuz Panayır isimli eseri Cumhuriyet Gazetesi’nde tefrika edilir ve ardından basılır. 1954’te Döner Ayna, 1958’de Akile Hanım Sokağı ve Kerim Usta’nın Oğlu, 1959’da Sevda Sokağı Komedyası, 1961’de Çaresaz, 1963’te Hayat Parçaları romanları basılmıştır. Romanları dışında hikâyeleri, mensur şiirleri ve sohbetleri de bulunan Halide Edib’in çeşitli dergi ve gazetelerde çıkan bu tür yazılarının bir kısmı 1911’de Harap Mabetler, 1922’de Dağa Çıkan Kurt, 1974’te Kubbede Kalan Hoş Sada’da toplanmıştır.(Enginün 2007: 343)
Roman ve hikâyeleri dışında 1916’da Ken’an Çobanları ve 1937’de Maskeli Ruhlar isimli iki tane de oyun kaleme almıştır.
Yurt dışındayken 1930 yılında yayınladığı Turkey Faces West, Williamstown Political Institute’de yaptığı konuşmaların derlenmesiyle oluşturulmuştur. Halide Edib bu kitapta Birinci Dünya Savaşı sonrası politikalarına odaklanmıştır. (Adak 2016: 70) 1935 yılında basılan Conflict of East and West in Turkey Türkiye’deki Batılılaşma akımını inceleyen eseridir.( Enginün 2007:379) 1935 yılında yaptığı Hindistan seyahati sonrası kaleme alınmış olan Inside India’da ise felsefi ve siyasi olarak şiddetsizliği tartışır. Ayrıca Halide Edib bu kitapta İngiliz sömürgeciliğini eleştirmiş ve bağımsızlık mücadelesi içindeki Hindistan’daki olası politik ihtimalleri tartışmıştır. (Adak 2016: 85) İstanbul Üniversitesi’ndeki profesörlüğü sırasında İngiliz Edebiyatı Tarihi kitabı ve öğretmenlik yıllarında öğretmenlerin yararlanması için Talim ve Terbiye adı altında bir kitap yayınlamıştır. (Enginün 2007: 380) Yurt dışında bulunduğu yıllarda iki ciltlik otobiyografisini, Memoirs ve The Turkısh Ordeal’ı, yazmıştır. İlk kitapta yazar çocukluğunu anlatırken ikinci kitapta imparatorluğun çok dinli ve çok kökenli yapısının ve Türk milliyetçiliğinin farklı aşamalarının altını çizmiştir. Halide Edib’in otobiyografik bu iki kitabı yine bizzat kendisi tarafından Türkçeye Mor Salkımlı Ev (1963) ve Türkün Ateşle İmtihanı (1962) başlıklarıyla çevrilmiştir. (Adak 2016: 51)
Tercüme sahasında da çalışmaları bulunan Halide Edib ilk eseri de sayılabilecek Abbot’tan yaptığı Mâder tercümesini mürebbiyesinin tesiriyle oluşturmuştur. Gençlik yıllarında Sherlock Holmes hikâyeleri tercüme etmiş; 1917’de Shakespeare’den Venedik Taciri’nin bir parçasını tercüme etmiş 1940’dan sonra da sistemli bir şekilde Hamlet, Nasıl Hoşunuza Giderse, Coriolanus, Antonius ve Kleopatra’yı neşretmiştir. (Enginün 2007:357) 1924’de Gizli Belde, 1952’de Hayvan Çiftliği romanlarını tercüme etmiştir.1943’te Gibb’in Osmanlı Şiiri Tarihi kitabını da öğrencileriyle birlikte hazırlamıştır. Kendi eserlerinden bir kısmını da İngilizceye çevirmiştir.(Enginün 2007:358)
Halide Edib’in eserleri bir bütün olarak incelendiğinde onun Doğu(Türk) ve Batı medeniyeti sentezi tezini savunmuş olduğu görülür. (Enginün 2007: 416) Ayşe Durakbaşa’ya göre ise Halide Edib liberal hümanizmin insan ve birey anlayışını savunuyordu, ancak insanlık değerlerine de kendi kültürünü bilerek ve özümseyerek ulaşılabileceğini düşünüyordu.(2000:242) Tanpınar ise Halide Edib’in kadın hürriyeti, Türkçülük ve yenilik fikri gibi davalarda büyük rol oynadığını düşünmektedir. (2000:109)
Halide Edib’in Amerikan Koleji yıllarında tanıştığı feminizm, popüler milliyetçi bir feminizmin izlerini taşımaktadır.(Durakbaşa 2000:197) Isabel Fry ve Grace Ellison isimli İngiliz feminist kadınlar aracılığıyla feminizmle tanışan Halide Edib Türkiye’deki kadınların kurtuluşunun Batılı feminizmden farklı olacağını biliyordu. Halide Edib’in Türk milleti ve Türk kadınları için kurduğu ütopya ve idealler, dönemin Türk milliyetçiliği söylemiyle uyum içindedir.(Durakbaşa 2000:195)
İnci Enginün’e göre Halide Edib romanlarında Doğu ve Batı’ya dair unsurlardan olan politika, idare, tahsil, örf, âdet, terbiye, zihniyet, öğretim, kültür, dil, güzel sanatlar, edebiyat, müzik, tiyatro ve eğlence, mimarî’yi çoğu zaman zıtlarıyla birlikte kullanmıştır. Enginün Halide Edib’in romanlarına parelel olarak II.Meşrutiyet’ten hayatının sonuna kadar yazdığı yazılarda da daima Doğu-Batı konuları üzerinde durduğunu belirterek bütün kitaplarında geliştirmiş olduğu fikirleri beş madde üzerinde toplamıştır. Buna göre:
1-Osmanlı medeniyeti sentezi. Halide Edib’e göre Osmanlı medeniyeti kendi çağında, bir çeşit Doğu ve Batı’dan gelme unsurların terkibiydi.
2-Fert ve cemiyet. Halide Edib’in romanlarında ve bütün yazılarında ısrarla üzerinde durduğu mesele fert ile fert ile cemiyet arasındaki münasebettir.
3-Kadın. Toplumdaki temel işlevleri bakımından kadın her yerde kadındır, diyen Halide Edib, onu ailenin kurucusu ve millî ruhun koruyucusu olarak görür.
4-Ruh ve madde. Halide Edib Doğu’nun hâkim vasfını “ruh”a, Batı medeniyetininkini ise “madde”ye verdiği önemde bulur ve bunlardan herhangi birinin aşırıya gitmesinin, insanlığı felâkete sürüklediğine inanır.
5-Millî kültür ve yabancı tesirler. Halide Edib, Türklerin millî bir kültürleri olduğuna kanidir ve bunların korunması ve geliştirilmesini ister.(2007:428)
Kaynakça
Aytemiz, Beyhan Uygun (2001). Halide
Edib Adıvar ve Feminist Yazın. Doktora Tezi. Ankara: Bilkent Üniversitesi
Ekonomi ve Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Adak, Hülya (2004). “Otobiyografik Benliğin Çok-Karakterliliği:
Halide Edib’in İlk Romanlarında Toplumsal Cinsiyet”. Kadınlar Dile Düşünce
Edebiyat ve Toplumsal Cinsiyet. Der. Sibel Irzık, Jale Parla.
İstanbul: İletişim Yay.
Adak, Hülya (2016). Halide
Edib ve Siyasal Şiddet - Ermeni Kırımı, Diktatörlük ve Şiddetsizlik,
İstanbul: Bilgi Üniversitesi Yay.
Aksoy, Nazan (2009). Kurgulanmış
Benlikler/Otobiyografi, Kadın, Cumhuriyet. İstanbul: İletişim Yay.
Bele, Tansu (2010). “Son Eseri’nden Türk Ocağına”. Halide Edip
Adıvar Cumhuriyet Döneminde Bir Kadın “İlk Dönem Yapıtları”. İstanbul: Siyah Beyaz Yay.
Cem, Gönül (1969). Halide Edip
Adıvar'ın Romanlarında, Devirler ve Nesiller.
Çalışlar, İ. (2010). Halide
Edip: Biyografisine Sığmayan Kadın. İstanbul: Everest Yay.
Durakbaşa, Ayşe (2000). Halide
Edip Türk Modernleşmesi ve Feminizm. İstanbul: İletişim Yay.
Enginün, İnci (1978). Halide
Edib Adıvar’ın Eserlerinde Doğu ve Batı Meselesi. İstanbul: İstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yay.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. MÜNİRE KEVSER BAŞYayın Tarihi: 16.09.2018Güncelleme Tarihi: 15.10.2021
Yayın Tarihi: 16.09.2018Güncelleme Tarihi: 15.10.2021
Güncelleme Tarihi: 15.10.2021
Eser Adı | Yayın evi | Basım yılı | Eser türü |
---|---|---|---|
Râik'in Annesi | İkbal / İstanbul | 1909 | Roman |
Seviye Talip | Hüdavendigâr Vilayeti / Bursa | 1910 | Roman |
Harap Mabedler | Ahmet İhsan / İstanbul | 1911 | Hikâye |
Handan | Tanin / İstanbul | 1912 | Roman |
Yeni Turan | Tanin / İstanbul | 1912 | Roman |
Kenan Çobanları | Orhaniye / İstanbul | 1918 | Tiyatro |
Mev'ud Hüküm | Ayyıldız / İstanbul | 1918 | Roman |
Ateşten Gömlek | Teşebbüs / İstanbul | 1922 | Roman |
Dağa Çıkan Kurt | Evkaf-ı İslamiye / İstanbul | 1922 | Hikâye |
İzmir'den Bursa'ya | Atlas / İstanbul | 1922 | Hikâye |
Kalp Ağrısı | Vakit / İstanbul | 1924 | Roman |
Vurun Kahpeye | Halk / İstanbul | 1926 | Roman |
Zeyno'nun Oğlu | Halk / İstanbul | 1928 | Roman |
Turkey Faces West | ? / Yale | 1930 | İnceleme |
Conflict of East and West in Turkey | ? / Lahore | 1935 | İnceleme |
Sinekli Bakkal | Ahmet Halit / İstanbul | 1936 | Roman |
Inside India | ? / Londra | 1937 | İnceleme |
Yolpalas Cinayeti | Ahmet Halit / İstanbul | 1937 | Roman |
Tatarcık | Ahmet Halit / İstanbul | 1939 | Roman |
İngiliz Edebiyatı Tarihi | İÜEF / İstanbul | 1940,1943,1949 | İnceleme |
Üniversite Kafası ve Tenkit | Tanin / İstanbul | 1942 | İnceleme |
Edebiyatta Tercümenin Rolü | Kenan / İstanbul | 1945 | İnceleme |
Maske ve Ruh | Remzi / İstanbul | 1945 | Tiyatro |
Sonsuz Panayır | Remzi / İstanbul | 1946 | Roman |
Döner Ayna | Ahmet Halit / İstanbul | 1954 | Roman |
Türkiye'de Şark-Garp ve Amerikan Tesirleri | Doğan Kardeş / İstanbul | 1955 | İnceleme |
Türk'ün Ateşle İmtihanı | Asia / İstanbul | 1956 | Hatıra |
Âkile Hanım Sokağı | Hayat / İstanbul | 1958 | Roman |
Sevda Sokağı Komedyası | Cumhuriyet / İstanbul | 1959 | Roman |
Çâresaz | Cumhuriyet / İstanbul | 1961 | Roman |
Hayat Parçaları | Remzi / İstanbul | 1963 | Roman |
Mor Salkımlı Ev | Atlas / İstanbul | 1963 | Hatıra |
Hayat Parçaları | Remzi / İstanbul | 1963 | Roman |
Kubbede Kalan Hoş Sada | Atlas / İstanbul | 1964 | Hikâye |
Kerim Usta'nın Oğlu | Atlas / İstanbul | 1974 | Roman |
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | Kılıç Ali (Emrullahzade Asaf) | d. 1888 - ö. 14 Temmuz 1971 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | İLMÎ, Yahya İlmî Çelebi | d. ? - ö. 975/1568\'den önce | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | NEDÎM, İbrâhim | d. ? - ö. Şubat-Mart 1776 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | (MEVLEVİ) MEHMET ABDÜLBAKİ | d. 1882 - ö. 25.02.1935 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | Halil Nihat Boztepe | d. 1882 - ö. 17 Şubat 1949 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | Nurettin Rüştü Büngül | d. 1882 - ö. 1951 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | NOKSANÎ, İbrahim Muratoğlu | d. 1922 - ö. 1964 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | Umran Nazif Yiğiter | d. 21 Mart 1915 - ö. 28 Aralık 1964 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | Selami İzzet Sedes | d. 1896 - ö. 13 Mayıs 1964 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Pertev Demirhan | d. 1871 - ö. 1964 | Meslek | Görüntüle |
11 | Serdar Rifat | d. 8 Ocak 1956 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
12 | Didar Kartal | d. 1953 - ö. - | Meslek | Görüntüle |
13 | Faik Sabri Duran | d. 1882 - ö. 7 Mayıs 1943 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | Besim Atalay | d. 1882 - ö. 07 Kasım 1965 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | Bilal Köyden | d. 1894 - ö. 3 Haziran 1967 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | Edip Gönenç | d. 14 Ocak 1953 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
17 | Halide Nusret Zorlutuna | d. 1901 - ö. 10 Haziran 1984 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | Halide Eşber | d. 28 Şubat 1965 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |