Madde Detay
HİKMET, Şeyhülislâm Ahmed Ârif
(d. 1201/1786 - ö. 1275/1859)
divan şairi, şeyhülislâm
(Divan/Yazılı Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Ahmed Ârif Hikmet Bey, 25 Muharrem 1201/17 Kasım 1786 tarihinde İstanbul’da doğdu (Dîvân 1283: 3; Ahmed Rif’at 1978: 129). Dedesi I. Abdülhamîd devri vezirlerinden Reîsülküttâb Râif İsmâil Paşa (ö. 1776), babası ise III. Selîm devri kazasker ve nakîbüleşrâflarından İbrâhîm İsmet Bey (ö. 1807)’dir. Kendisi Ârif Hikmet Beyefendi sanıyla tanındı. Seçkin bir aileye mensup olmasından dolayı iyi bir eğitim aldı. 1211/1796 yılında henüz 10 yaşındayken ilim tahsiline başladı. Aynı yıl rüûs alarak müderrislik payesiyle görevlendirildiği Dîvân’ını neşreden dostu ve talebesi Tırnakçı-zâde Mehmed Zîver tarafından “Aldı rüûs ilm ile Ârif Bey erdi kâmına” mısrasıyla tarih düşürülmek suretiyle kaydedilmiştir (Dîvân-ı Ârif Hikmet 1283: 3). 1814 yılında henüz 28 yaşındayken hacca gitti. Sonrasında devlet kademesinde önemli paye ve görevler aldı. 1231/1816 yılında Kudüs kadılığı, 1236/1820’de Mısır kadılığı, 1239/1823’te Medine kadılığı, 1242/1826’da İstanbul payesi, 1245/1829’da Nüfus Tahrîr memurluğu, 11 Zilhicce 1246/23 Mayıs 1831’de nakîbüleşrâf, 1249/1833’te Anadolu kazaskerliği, 1254/1838’de Rumeli kazaskerliği, 1255/1839’da Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye azalığı, 1256/1840’ta Tanzimat müfettişliği, 1257/1841’de, Dâr-ı Şûrâ-yı Askerî üyeliği ve 1261/1845’te Geçici Maarif Meclisi üyeliği görevlerinde bulundu. 2 Zilhicce 1262/21 Kasım 1846 yılında da 60 yaşında iken Osmanlı Devleti’nin 144. şeyhülislamı olarak atandı. Onun bu göreve atanmasına Fatîn “Ola Ârif Begefendi cây-ı fetvâya mukîm” (Erdoğan 2007: 165), Vak’anüvis Es’ad Efendi “Hudâ’nın hikmeti Ârif Bey oldı” (Ahmed Cevdet Paşa 1303: 171), Tırnakçızâde Mehmed Zîver “Câh-ı fetvâyı müzeyyen kıldı Hakk’ın hükmüni” (Dîvân: vr. 9b) mısralarıyla tarih düşürmüştür. Ahmed Ârif Hikmet Beyefendi, 24 Mart 1854 yılında şeyhülislamlık görevinden ayrıldı. Emekli olduktan sonra Medine’ye gitmek istemişse de hastalığı buna engel oldu. 16 Şa’ban 1275/21 Mart 1859 tarihinde vefat etti. Zîver, Ârif Hikmet Dîvânı’nın mukaddimesinde “Düşdi dehrin bir sütûnı yine bu târîhde/Oldı Hikmet Beg Efendi reh-rev-i sûy-ı bekâ” (Dîvân 1283: 6), Fatîn “Levha tahrîr itdi târîhin kirâmen kâtibîn / Hikmet Ârif Beg Efendi kıldı me’vâda mahal” (Erdoğan 2007: 220) mısralarıyla ölümüne tarih düşürmüştür. Ârif Hikmet’in mezarı, Üsküdar Nuh Kuyusu’nda Kartal Baba Tekkesi (bugünkü Kartal Baba Câmi) karşısında bulunmaktadır.
Ârif Hikmet, kaynaklarda zayıf, uzun boylu ve heybetli olmakla birlikte zarif, yumuşak huylu ve sözünü her durumda yerine getiren birisi olarak tasvir edilmektedir. Aynı zamanda yoksulluk ve salgın hastalıktan acı çeken Kudüs halkı için dedesinden miras kalan yalısını satacak kadar merhametli ve vicdan sahibi bir zattır (Ahmed Rif’at 1978: 130; Altunsu 1972: 188; Aydın 2013: 13). Kendisi Nakşibendî tarikatine mensuptur.
Ârif Hikmet Beyefendi’nin eserleri şunlardır:
1. Dîvân-ı Hikmet: Arapça, Farsça ve Türkçe şiirlerinin yer aldığı bu eserde, yaklaşık 3 bin beyit bulunmaktadır. Dîvân’ı, dostları ve özellikle Tırnakçı-zâde Mehmed Sa’îd Zîver’in çabalarıyla şairin vefatından sonra bir araya getirilmiş, ta’lîk hatla 1283/1866 yılında Matbaa-i Âmire’de basılmıştır. Zîver Bey, eserin mukaddimesinde Ârif Hikmet’in kısa bir hâl tercümesini yazmıştır. Eserin sonunda Zîver Bey ve Şem’î Efendi’nin Dîvân’ın tab’ına dair tarihleri bulunmaktadır. Dîvân’daki Arapça şiirler üzerine bir lisans tezi yapılmıştır (Sağlam 1947). Türkçe şiirlerin bir kısmı da Bilal Kemikli tarafından yayımlanmıştır.
2. Tezkire-i Şu’arâ: Ârif Hikmet Tezkiresi olarak bilinen eserde, 1000/1592 ve 1252/1836 yılına kadar yaşamış 203 şairin biyografisi ve şiir örnekleri yer almaktadır. Tezkire, hurûf-ı hecâ üzerine tertip edilmiştir. Eserin bilinen tek nüshası, Millet Kütüphanesi Ali Emirî Efendi Bölümü 789 numarada bulunmaktadır. Bu nüsha, Ali Emirî Efendi tarafından istinsah edilmiştir. Tezkire'nin sonunda bir fihrist yer almaktadır. Müellife ait olup olmadığı belli olmayan fihristte ismi geçen bazı şairlere ilişkin tezkirede bilgi verilmemiş olmaması eserin tamamlanamadığını göstermektedir. Nitekim Ali Emirî, kitabın müellif nüshasının Bağdatlı İsmail Paşa’da olduğunu ve Ârif Hikmet Beyefendi’nin tezkireyi tamamlayamadığını belirtmektedir (Ârif Hikmet, vr. 1a). Eser, diğer şair tezkirelerinden farklı olarak dönemin padişahlarından III. Selîm’e ait bir naatla başlar. Tezkire'de, III. Selîm’in hayatıyla birlikte yapmış olduğu ıslahat hareketleri hakkında bilgi verilmesi, eserin tarihî değerini de artırmaktadır. Tezkire'nin bir diğer önemli özelliği ise Anadolu ya da Osmanlı şairleriyle sınırlı kalmayarak Kırım, Hindistan, Buhara ve İran gibi bölgelerde yaşayan Türk asıllı şairlerin hayatlarına ve özellikle Farsça şiirlerine yer verilmiş olmasıdır. Ârif Hikmet Beyefendi’nin konağını şair ve âlimlerin toplandığı bir merkez hâline getirmesi ve tanınmış bir aileye mensup olması, onun geniş bir şair muhitine hitap etmesine neden olmuştur. Bu bakımdan birçok şair ve yazar hakkında orijinal bilgiler veren Tezkire, kültür ve edebiyat tarihimiz açısından önemli bir eserdir. Tezkire üzerine bir yüksek lisans tezi hazırlanmıştır (Çınarcı 2007).
3. Mecmû’atü’t-Terâcim: Arapça biyografik bir eserdir. Müellifin çağdaşı olan şair, yazar, meşhur âlim ve meşayihin biyografilerini yazdığı eser, 1234/1819’da kaleme alınmıştır. Eserin bilinen tek nüshası Millet Kütüphanesi Alî Emirî Bölümü 788 numaradadır.
4. Hülâsatü’l-Makâlât fî Mecâlisi’l-Mükâlemât: Babası İbrahim İsmet Bey’in Osmanlı Devleti adına katıldığı uluslararası görüşmelerdeki antlaşmaları içerir. Eser, bilhassa Fransa’nın Mısır’ı işgali esnasında gelişen siyasi olayları ve Osmanlı Devleti’nin İngiltere, Fransa ve Rusya ile olan ilişkilerini ele almaktadır. Eserin bilinen tek nüshası müellif nüshası olup İstanbul Üniversitesi Türkçe Yazmalar 5832 numaradadır.
5. Zeyl-i Keşfü’z-Zünûn: Ârif Hikmet’in Keşfü’z-Zünûn’a bir zeyl yazdığı kaynaklarda belirtilmektedir Eserin Yapı Kredi Kütüphanesi 835 numarada bir nüshası bulunmaktadır. Asıl nüshanın Bağdatlı İsmail Paşa’da olduğu söylenmektedir (Kemikli 2003: 52; Tansel 1997: 567).
6. El-Ahkâmü’l-Mer’iyye fî Arâzi’l-Emîriyye: Eser, matbudur. 1275/1859 yılında İstanbul’da 53 sayfa olarak basılmıştır. Tapu konusunda sorunlar ve bunların çözümüne ilişkindir. Ancak eserin Ârif Hikmet Bey’e ait olup olmadığı kesin değildir. Bağdatlı İsmail Paşa, Ârif Hikmet Bey’in eserleri arasında El-Ahkâmü’l-Mer’iyye’yi saymaktadır (1951: I/188). Buna karşın Bilal Kemikli, Ârif Hikmet’in eserin sadece takrizini yazmış olduğunu ifade etmektedir (2003: 54). Ancak eserin sonunda bu kitabın Ahmed Ârif Hikmet ibn İbrâhîm İsmet el-Hüseynî tarafından yazıldığı ibaresi bulunmaktadır (Ârif Hikmet 1275: 53).
7. Ba’zı Vekâyi’-i Dâhiliyye Notları: İstanbul Üniversitesi Türkçe Yazmalar 10230 numarada kayıtlıdır. Müellif hattıyla 13 varak olan eser, ağırlıklı olarak 1244/1828 yılında gelişen önemli tayin, azil ve ulemadan bazılarının vefatına dair bilgiler içermektedir (Aydın 2013: 17).
8. Mecmû’a-yı Eş’âr: İstanbul Üniversitesi Türkçe Yazmalar 10027 numarada kayıtlıdır. Muhtelif şairlere ait bilgiler, şiirler ve hususi notlar yer almaktadır.
9. Filibe Defteri: 1830 nüfus sayımında görevli olarak gittiği Filibe ile ayrıntılı bilgiler verdiği eseridir. Eserin bilinen tek nüshası, İstanbul Üniversitesi Türkçe Yazmalar 9975 numarada kayıtlıdır. Defter hakkında Mahir Aydın, ayrıntılı bir inceleme yapmıştır (2013: 65-94).
10. Tanzîmat Defteri: 1256/1840 yılında Tanzimat Müfettişi olarak gittiği Rumeli’deki gözlemlerini anlattığı eseridir. Bu defter, Mahir Aydın tarafından yayımlanmıştır (Aydın 1992).
11. Mecmû’a: Ağırlıklı olarak 1245/1829 yılında gerçekleşen bazı tayinler hakkında bilgi vermektedir. Bilinen tek nüsha, İstanbul Üniversitesi Türkçe Yazmalar 9958 numarada kayıtlıdır.
12. Mecmû’a-yı Ârif Hikmet: Ârif Hikmet’in çeşitli şiir, not ve hesaplarını içermektedir. İstanbul Üniversitesi Türkçe Yazmalar 10027 numarada kayıtlıdır.
13. Ref’ün-Nikâb an Vücûhi’l-Elkâb: Lakap ve mahlaslara dair küçük çaplı bir eserdir. İstanbul Üniversitesi Türkçe Yazmalar Arapça Yazmalar 2664 numarada kayıtlıdır.
14. Fihrist-i Kütüb-i Arabiyye: Çeşitli Arapça eserlerin künye bilgilerini ele alan çalışma, İstanbul Üniversitesi Arapça Yazmalar 2626 numarada kayıtlıdır.
Ârif Hikmet, âlim ve edib bir şahsiyet olmasının yanı sıra Medine’de kurduğu ve hâlen kendi adıyla anılan kütüphanesi ile de Türk kültür hayatına önemli katkılarda bulunmuştur. Bugün Mescid-i Nebevî’nin kıble cihetinin doğu köşesinde bulunan kütüphane, 1272/1855’te yapılmıştır. Kütüphanede, yazma ve matbu 4373 kitap kayıtlıdır (Cerrahoğlu 1988: 118). Kütüphanedeki sadece edebiyatla ilgili 267 yazma eser Mahmut Şarlı tarafından tanıtılmıştır (2001: 100). Yazmaların Ârif Hikmet Bey tarafından seçilmiş ve genellikle müellif hattı veya meşhur hattatlar tarafından yazılmış kıymetli nüshalar olması kütüphanenin önemini daha da artırmaktadır (Bilge 1991: III/367).
Ârif Hikmet, divan edebiyatının çökmeğe yüz tuttuğu bir dönemde yetişmiştir. Şeyh Gâlib, Enderunlu Vâsıf, Keçeci-zâde İzzet Molla ve Sahaflar Şeyhi-zâde Es’ad Efendi’yle çağdaştır. Şiirlerini Türkçe, Arapça ve Farsça yazacak kadar ilmî ve edebî derinliğe sahip Ârif Hikmet daha çok Nedîm, Nef’î ve Nâbî’nin etkisinde kalmıştır. Şiirlerinde ağdalı bir dil kullanmakla beraber bir yönüyle mahallileşme cereyanının takipçisi bir yönüyle de hikemî ve felsefi yaklaşımı ihmal etmeyen geleneğe bağlı bir şairdir (Kemikli 2003: 79). Ayrıca tarih söylemekte usta bir şairdir (Kurnaz 2000: 110). Şairliğinin yanında mensur eserler de telif etmiştir. Biyografi geleneği içerisinde kaleme alınan Tezkire-i Şu’arâ, Mecmû’atü’t-Terâcim ve Zeyl-i Keşfü’z-Zünûn’u edebiyat tarihimiz açısından önemli eserlerdir. Ârif Hikmet; geniş ilmî bilgisi, okumaya ve kitaba düşkünlüğü, nadide kitaplara sahip kütüphanesinin yanı sıra konağını devrin bilgin, şair ve diğer sanatçıların toplandığı bir merkez hâline getirmesiyle tanınmıştır.
Kaynakça
Ahmed Cevdet (1303). Belâgat-i Osmânî. İstanbul: Yeni Osmanlı Matbaası.
Ahmed Rif’at (1978). Devhatü’l-Meşâyih maa Zeyl. (tıpkıbasım). İstanbul: Çağrı Yay.
Altunsu, Abdülkadir (1972). Osmanlı Şeyhülislamları. Ankara: Ayyıldız Matbaası.
Ârif Hikmet (1275). El-Ahkâmü’l-Mer’iyye fi Arâzi’l-Emîriyye. İstanbul: Matbaa-i Âmire.
Ârif Hikmet (1283). Dîvân-ı Hikmet. İstanbul: Matbaa-i Âmire.
Ârif Hikmet. Tezkire-i Şu’arâ. Millet Kütüphanesi. Ali Emirî Tarih. No: 789. vr. 1a.
Aydın, Mahir (1992). “Ahmet Arif Hikmet Beyefendi’nin Rumeli Tanzimat Müfettişliği ve Teftiş Defteri”. Belleten LVI (215): 69-165.
Aydın, Mahir (2013). Ahmet Arif Hikmet Beyefendi Bir Tanzimat Devri Şeyhülislamı. Ankara: TTK Yay.
Bağdatlı İsmail Paşa (1951). Hediyyetü’l-Ârifîn Esmâü’l-Mü’ellifîn ve Âsâru’l-Musannaifîn. C. I. İstanbul: MEB Yay.
Bilge, Mustafa L (1991). “Ârif Hikmet Kütüphanesi”. İslam Ansiklopedisi. C. III. İstanbul: TDV Yay. 366-367.
Cerrahoğlu, İsmail (1988). “Şeyhülislâm Ârif Hikmet ve Medine-i Münevvere’de Kurduğu Kütüphane”. AÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi XXX: 111-129.
Erdoğan, Mehtap (2007). Fatîn Dîvânı. İstanbul: Kitabevi Yay.
Fatîn Dâvud (1271). Hâtimetü’l-Eş’âr. İstanbul: İstihkâm Alayları Litografya Destgâhı.
Kemikli, Bilal (2003). Şâir Şeyhülislam Ârif Hikmet Beyefendi Hayatı-Eserleri-Şiirleri. Ankara: MEB Yay.
Kurnaz, Cemal (hzl.) (2000). Muallim Naci Osmanlı Şairleri. Ankara: Akçağ Yay.
Kurnaz, Cemal, M. Tatcı (hzl.) (2001). Mehmet Nâil Tuman, Tuhfe-i Nâilî. C. I. Ankara: Bizim Büro Yay.
Özgül M. Kayahan (hzl.) (2000). Son Asır Türk Şairleri. C. II. Ankara: AKM Yay.
Sağlam, Yusuf (1947). Şeyhülislâm Ârif Hikmet Bey’in Arapça Divanı Tercümesi. Mezuniyet Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi.
Şarlı, Mahmut (2001). Medîne-i Münevvere’deki Ârif Hikmet Bey Kütüphanesi’nde Bulunan Edebiyatla İlgili Türkçe Yazma Eserler”. İlmî Araştırmalar 11: 99-112.
Tansel, Fevziye Abdullah (1997). “Ârif Hikmet Bey”. İslam Ansiklopedisi. C. I. İstanbul: MEB Yay. 566-567.
Tatcı, Mustafa Cemal Kurnaz (hzl.) (2000). Bursalı Mehmed Tâhir, Osmanlı Müellifleri. C. II. Ankara: Bizim Büro Yay.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DOÇ. DR. HAKAN YEKBAŞYayın Tarihi: 28.03.2014Güncelleme Tarihi: 02.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Âyîne-dâr-ı ibret olup âsiyâ bana
Oldı medâr-ı çarh-ı felek rû-nümâ bana
Bir üstühâna kendisi muhtâc iken henüz
Düşmez hayâl-i sâye-i bâl-i hümâ bana
Âfâkı tutdı baht-ı siyâhım misâl-i şeb
Vermez henûz necm-i sa’âdet ziyâ bana
Pür-âhım açdı gonca-i dâgın hezârını
Şâyeste nâm-ı bülbül-i âteş-nevâ bana
Vermez gezer o meh-veş ile der-kenârda
Sûy-ı visâle cûşiş-i hûy-ı hayâ bana
Tîg-ı nigâhı kat’ ideli iltifâtını
Bîgânedir mu’âmele-i âşinâ bana
Rûhun telezzüzüyle gelir kalbe inbisât
Hikmet bu sırrı kıldı beyân hoş-sedâ bana
(Ârif Hikmet (1283). Dîvân-ı Hikmet. İstanbul: Matbaa-i Âmire. 128.)
Gazel
Gamze-i bîgâneye dil âşinâ olmak diler
Halkdan âhû-sıfat vahşet-fezâ olmak diler
Sâye-veş pâ-mâl olup üftâden ey serv-i ümîd
Her kademde hâk-i pâye çehre-sâ olmak diler
İktizâ-yı hikmet üzre selb-i akl eyler kazâ
Yoksa kim pâ-beste-i dâru’ş-şifâ olmak diler
Ân-be-ân dûd-ı siyeh-veş kâküli pür-pîç olup
Fark-ı uşşâka belâ-ender-belâ olmak diler
Dîde-i pür-hûnunı âşık edip gül-gûn kadeh
Subh-dem hem-meşreb-i ehl-i safâ olmak diler
Şebnem-efşânî-i çeşmimden olup âhım vezân
Gül-sitân-ı hüsnine bâd-ı sabâ olmak diler
Devr ider bezm-i tehî-destîde encâmı çü câm
Kim ki bir dem hem-dem-i ehl-i hevâ olmak diler
Kilk-i Hikmet vasf-ı rûyunda sarîr-i germ ile
Bâg-ı nazma bülbül-i âteş-nevâ olmak diler
(Ârif Hikmet (1283). Dîvân-ı Hikmet. İstanbul: Matbaa-i Âmire. 135.)
Tezkire-i Şu’arâ’dan
Mîrzâ Gânî
Zikri sebkat iden Mirzâ Sâdık-ı münşînin dâmâdı Mirzâ Şâkir’in necl-i necîbi Buhârî Mîrzâ Gânî’dir. Buhârâ’da tevellüd idüp resîde-i sinn-i temyîz oldukda zümre-i küttâb-ı münşiyâna iltihâkla terbiyet-yâfte olmış. Ber-muktezâ-yı tab’ı nazma dahi isti’dâd-ı kesb itmiş. Tahmînen bin iki yüz hudûdunda tevellüd etmiş.
(Ârif Hikmet. Tezkire-i Şu’arâ. Millet Kütüphanesi. Ali Emirî Tarih. No: 789. vr. 52a.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 28.03.2014Güncelleme Tarihi: 02.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Âyîne-dâr-ı ibret olup âsiyâ bana
Oldı medâr-ı çarh-ı felek rû-nümâ bana
Bir üstühâna kendisi muhtâc iken henüz
Düşmez hayâl-i sâye-i bâl-i hümâ bana
Âfâkı tutdı baht-ı siyâhım misâl-i şeb
Vermez henûz necm-i sa’âdet ziyâ bana
Pür-âhım açdı gonca-i dâgın hezârını
Şâyeste nâm-ı bülbül-i âteş-nevâ bana
Vermez gezer o meh-veş ile der-kenârda
Sûy-ı visâle cûşiş-i hûy-ı hayâ bana
Tîg-ı nigâhı kat’ ideli iltifâtını
Bîgânedir mu’âmele-i âşinâ bana
Rûhun telezzüzüyle gelir kalbe inbisât
Hikmet bu sırrı kıldı beyân hoş-sedâ bana
(Ârif Hikmet (1283). Dîvân-ı Hikmet. İstanbul: Matbaa-i Âmire. 128.)
Gazel
Gamze-i bîgâneye dil âşinâ olmak diler
Halkdan âhû-sıfat vahşet-fezâ olmak diler
Sâye-veş pâ-mâl olup üftâden ey serv-i ümîd
Her kademde hâk-i pâye çehre-sâ olmak diler
İktizâ-yı hikmet üzre selb-i akl eyler kazâ
Yoksa kim pâ-beste-i dâru’ş-şifâ olmak diler
Ân-be-ân dûd-ı siyeh-veş kâküli pür-pîç olup
Fark-ı uşşâka belâ-ender-belâ olmak diler
Dîde-i pür-hûnunı âşık edip gül-gûn kadeh
Subh-dem hem-meşreb-i ehl-i safâ olmak diler
Şebnem-efşânî-i çeşmimden olup âhım vezân
Gül-sitân-ı hüsnine bâd-ı sabâ olmak diler
Devr ider bezm-i tehî-destîde encâmı çü câm
Kim ki bir dem hem-dem-i ehl-i hevâ olmak diler
Kilk-i Hikmet vasf-ı rûyunda sarîr-i germ ile
Bâg-ı nazma bülbül-i âteş-nevâ olmak diler
(Ârif Hikmet (1283). Dîvân-ı Hikmet. İstanbul: Matbaa-i Âmire. 135.)
Tezkire-i Şu’arâ’dan
Mîrzâ Gânî
Zikri sebkat iden Mirzâ Sâdık-ı münşînin dâmâdı Mirzâ Şâkir’in necl-i necîbi Buhârî Mîrzâ Gânî’dir. Buhârâ’da tevellüd idüp resîde-i sinn-i temyîz oldukda zümre-i küttâb-ı münşiyâna iltihâkla terbiyet-yâfte olmış. Ber-muktezâ-yı tab’ı nazma dahi isti’dâd-ı kesb itmiş. Tahmînen bin iki yüz hudûdunda tevellüd etmiş.
(Ârif Hikmet. Tezkire-i Şu’arâ. Millet Kütüphanesi. Ali Emirî Tarih. No: 789. vr. 52a.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 02.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Âyîne-dâr-ı ibret olup âsiyâ bana
Oldı medâr-ı çarh-ı felek rû-nümâ bana
Bir üstühâna kendisi muhtâc iken henüz
Düşmez hayâl-i sâye-i bâl-i hümâ bana
Âfâkı tutdı baht-ı siyâhım misâl-i şeb
Vermez henûz necm-i sa’âdet ziyâ bana
Pür-âhım açdı gonca-i dâgın hezârını
Şâyeste nâm-ı bülbül-i âteş-nevâ bana
Vermez gezer o meh-veş ile der-kenârda
Sûy-ı visâle cûşiş-i hûy-ı hayâ bana
Tîg-ı nigâhı kat’ ideli iltifâtını
Bîgânedir mu’âmele-i âşinâ bana
Rûhun telezzüzüyle gelir kalbe inbisât
Hikmet bu sırrı kıldı beyân hoş-sedâ bana
(Ârif Hikmet (1283). Dîvân-ı Hikmet. İstanbul: Matbaa-i Âmire. 128.)
Gazel
Gamze-i bîgâneye dil âşinâ olmak diler
Halkdan âhû-sıfat vahşet-fezâ olmak diler
Sâye-veş pâ-mâl olup üftâden ey serv-i ümîd
Her kademde hâk-i pâye çehre-sâ olmak diler
İktizâ-yı hikmet üzre selb-i akl eyler kazâ
Yoksa kim pâ-beste-i dâru’ş-şifâ olmak diler
Ân-be-ân dûd-ı siyeh-veş kâküli pür-pîç olup
Fark-ı uşşâka belâ-ender-belâ olmak diler
Dîde-i pür-hûnunı âşık edip gül-gûn kadeh
Subh-dem hem-meşreb-i ehl-i safâ olmak diler
Şebnem-efşânî-i çeşmimden olup âhım vezân
Gül-sitân-ı hüsnine bâd-ı sabâ olmak diler
Devr ider bezm-i tehî-destîde encâmı çü câm
Kim ki bir dem hem-dem-i ehl-i hevâ olmak diler
Kilk-i Hikmet vasf-ı rûyunda sarîr-i germ ile
Bâg-ı nazma bülbül-i âteş-nevâ olmak diler
(Ârif Hikmet (1283). Dîvân-ı Hikmet. İstanbul: Matbaa-i Âmire. 135.)
Tezkire-i Şu’arâ’dan
Mîrzâ Gânî
Zikri sebkat iden Mirzâ Sâdık-ı münşînin dâmâdı Mirzâ Şâkir’in necl-i necîbi Buhârî Mîrzâ Gânî’dir. Buhârâ’da tevellüd idüp resîde-i sinn-i temyîz oldukda zümre-i küttâb-ı münşiyâna iltihâkla terbiyet-yâfte olmış. Ber-muktezâ-yı tab’ı nazma dahi isti’dâd-ı kesb itmiş. Tahmînen bin iki yüz hudûdunda tevellüd etmiş.
(Ârif Hikmet. Tezkire-i Şu’arâ. Millet Kütüphanesi. Ali Emirî Tarih. No: 789. vr. 52a.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Gazel
Âyîne-dâr-ı ibret olup âsiyâ bana
Oldı medâr-ı çarh-ı felek rû-nümâ bana
Bir üstühâna kendisi muhtâc iken henüz
Düşmez hayâl-i sâye-i bâl-i hümâ bana
Âfâkı tutdı baht-ı siyâhım misâl-i şeb
Vermez henûz necm-i sa’âdet ziyâ bana
Pür-âhım açdı gonca-i dâgın hezârını
Şâyeste nâm-ı bülbül-i âteş-nevâ bana
Vermez gezer o meh-veş ile der-kenârda
Sûy-ı visâle cûşiş-i hûy-ı hayâ bana
Tîg-ı nigâhı kat’ ideli iltifâtını
Bîgânedir mu’âmele-i âşinâ bana
Rûhun telezzüzüyle gelir kalbe inbisât
Hikmet bu sırrı kıldı beyân hoş-sedâ bana
(Ârif Hikmet (1283). Dîvân-ı Hikmet. İstanbul: Matbaa-i Âmire. 128.)
Gazel
Gamze-i bîgâneye dil âşinâ olmak diler
Halkdan âhû-sıfat vahşet-fezâ olmak diler
Sâye-veş pâ-mâl olup üftâden ey serv-i ümîd
Her kademde hâk-i pâye çehre-sâ olmak diler
İktizâ-yı hikmet üzre selb-i akl eyler kazâ
Yoksa kim pâ-beste-i dâru’ş-şifâ olmak diler
Ân-be-ân dûd-ı siyeh-veş kâküli pür-pîç olup
Fark-ı uşşâka belâ-ender-belâ olmak diler
Dîde-i pür-hûnunı âşık edip gül-gûn kadeh
Subh-dem hem-meşreb-i ehl-i safâ olmak diler
Şebnem-efşânî-i çeşmimden olup âhım vezân
Gül-sitân-ı hüsnine bâd-ı sabâ olmak diler
Devr ider bezm-i tehî-destîde encâmı çü câm
Kim ki bir dem hem-dem-i ehl-i hevâ olmak diler
Kilk-i Hikmet vasf-ı rûyunda sarîr-i germ ile
Bâg-ı nazma bülbül-i âteş-nevâ olmak diler
(Ârif Hikmet (1283). Dîvân-ı Hikmet. İstanbul: Matbaa-i Âmire. 135.)
Tezkire-i Şu’arâ’dan
Mîrzâ Gânî
Zikri sebkat iden Mirzâ Sâdık-ı münşînin dâmâdı Mirzâ Şâkir’in necl-i necîbi Buhârî Mîrzâ Gânî’dir. Buhârâ’da tevellüd idüp resîde-i sinn-i temyîz oldukda zümre-i küttâb-ı münşiyâna iltihâkla terbiyet-yâfte olmış. Ber-muktezâ-yı tab’ı nazma dahi isti’dâd-ı kesb itmiş. Tahmînen bin iki yüz hudûdunda tevellüd etmiş.
(Ârif Hikmet. Tezkire-i Şu’arâ. Millet Kütüphanesi. Ali Emirî Tarih. No: 789. vr. 52a.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | Tarık Özcan | d. 10 Temmuz 1955 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | AŞKÎ | d. ? - ö. 1576/77 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | ESRÂR DEDE, Mehmed | d. 1748? - ö. 1796 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | TURÂBÎ, Yanbolulu Ali | d. 1786 - ö. 1868 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | REFÎK, Mehmed Refîk Efendi, Manisalı | d. 1786 - ö. 1830 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | SA'DÎ, Sâlih Efendi | d. 1785-1786 - ö. 1829 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | SÎRET, Osman Sîret Efendi | d. 1817 - ö. 1859 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | MEHMED, Çarhî-zâde Hâfız Mehmed Efendi | d. ? - ö. 1859 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | ZİHNÎ, Bayburtlu | d. 1797 - ö. 1859 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | ES'AD, Hâce-zâde | d. 14 Haziran 1570 - ö. 1625 | Meslek | Görüntüle |
11 | ES'AD, Ebû İshâk-zâde Mehmed Es'ad Efendi | d. Eylül-Ekim 1685 - ö. 10 Ağustos 1753 | Meslek | Görüntüle |
12 | MES'ÛD, Hoca-zâde Mes'ûd Efendi | d. ? - ö. 1 Ağustos 1666 | Meslek | Görüntüle |
13 | RÜŞDÎ, Doktor Mehmed Rüşdî Bey | d. ? - ö. 19. yy. | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | FERYÂDÎ, Dervîş Hasan, Dervîş Hasan Efendi, Şeyh Hasan, Şeyh Hasan Baba | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | FÂZIL, Hâmid-zâde/Câmidî-zâde Mehmed Fâzıl | d. 1835 - ö. 1897 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | ENÎSÎ, Yol Kulu Beg Şamlu | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
17 | MU'ÎN, Manastırlı Mu'în Efendi | d. ? - ö. 1821 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | RAHMÂNÎ | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |