SÂMÎ, Abdurrahman Paşa

(d. 1206/1792 - ö. 1296/1881)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Asıl ismi Abdurrahmân, mahlası Sâmî'dir. 1206/1792 yılında Mora'nın Trapoliçe Kasabası'nda doğmuştur. Bazı kaynaklarda doğumunun 1209/1795 gösterilmesine karşın oğlu Basra valisi Abdurrahmân Hasan Bey, İbnü'l-Emin’e gönderdiği biyografisinde bunu 1206/1792 olarak tashih eder. Sâmî, babasından ve devrin meşhur âlimlerinden, hususi muallimlerden ilim öğrenmiş ve iyi bir tahsil görerek yetişmiştir. Arapça, Farsça, Fransızca, Yunanca, İbranice ve Latinceye vakıftı. Dedelerinden Abdullah Efendi, Halvetî tarikatının Mora’da dergâhını tesis eden Bursalı Abdullah Efendi’dir (Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlı Ansiklopedisi 1999: 500). Babası, Halvetî şeyhi Eşşeyh Elhac Ahmed Necîb Efendi’dir. Bu zat müderris ve şairdi. Aile ilmiyeye intisab etmekle beraber askerlikten de uzaklaşmamıştır. Nitekim Ahmed Necîb Efendi, Mora Rumlarının isyan ederek altı ay Trapoliçe’yi kuşatmaları sırasında maddi ve manevi olarak askerler arasında bulunur, esir düşerek şehit edilir. Bu şehadet, ailenin tarihinde bir dönüm noktası olur. Ahmed Necîb Efendi’nin üç oğlu Sâmî, Bâkî ve Hayrullah Efendi'ler esir düşerler, bütün mallarına el konulur. Ailenin ekmek parasını bir müddet evlerindeki Rum hizmetçi çalışarak temin eder. Bu Rum hizmetçinin gayretleri, İngiliz konsolosunun kefil olması ve rehin bırakmak şartıyla ailenin Mısır’a göç etmesine müsaade edilir (Kerman 1986: 7). 1238/1823'te esirlikten kurtulup 1241/1826'da Mısır'a giden Sâmî, İskenderiye’de Mısır Valisi Mehmed Ali Paşa’nın büyük ilgisiyle karşılanır. Kâhire'deki meşhur Bulak Matbaası'na müdür tayin edilir (Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlı Ansiklopedisi 1999: 500). Sâmî Paşa’yı üzen ve kahreden rehin bıraktığı kardeşleriyle Rumların tekkenin mescidine taktıkları haçtır (Kerman 1986: 7). Mehmed Ali Paşa’nın oğlu İbrâhîm Paşa ile Rum ayaklanmasını bastırmak için kâtip sıfatıyla vazifeli olarak Mora'ya gider. Rumların elinde esir kalan kardeşleri Bâkî ve Hayrullah Efendi'leri kurtarıp Mısır'a götürür. Mısır'a dönüşünde Mehmed Ali Paşa’nın divan muavinliğine tayin edilir. 1244/1829'da ise Mısır Vekâyi nazırlığı ve Meclis azalığı yapar. 1246/1831'de Mısır kabinesinde Reis-i vükelâ olmuş ve İstanbul'da Mirliva rütbesi verilmiştir. 1254/1838 ve 1257/1841'de vazifeli olarak İstanbul'a birkaç defa gelip gider. 1258/1843'te Feriklik rütbesine yükseltilir (Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlı Ansiklopedisi 1999: 500). Kavalalı İbrâhîm Paşa ölünce hidiv olan Abbâs Paşa ile aralarındaki siyasi görüş ayrılıkları su yüzüne çıkar. Sâmî Paşa, 1265/1849'da Mısır’dan uzaklaştırılır. İstanbul'a gelip Bâbıâlî'de vazife alır ve Tırhala mutasarrıflığına tayin edilir. İki sene sonra da vezirlik payesi alıp Rumeli müfettişi olur. Bosna, Trabzon, Vidin ve Edirne valiliği yapar. 1272/1856'da Maarif Nezareti kurulunca ilk nazır olur. 1273/1857'de ise Girit Valiliğine tayin edilir. Aynı sene sekiz ay da Edirne valiliği yapar. Daha sonra değişik meclislerde aza olur. Sâmî Paşa, 1273/1857'den 1277/1861 senesine kadar dört sene sekiz ay Maarif nazırlığı yapar. 1778/1862'de oğulları Abdülhalîm ve Hasan Bey'lerle Mısır'a gider. İskenderiye'de, büyük merasimle toplar atılarak karşılanır ve Re'süddîn Sarayı'nda misafir edilir. Sultan Abdülazîz Hân’ın Mısır'ı ziyaretinden sonra ise Sâmî Paşa, Meclis-i Vâlâ azalığına tayin edilir. 1284/1868'de Meclis-i Âlî'de vazifelendirilir, Sultan Abdülhâmid Hân’ın tahta çıktığı ilk sene açılan Ayan Meclisi'nde aza olur. Sâmî Paşa, 89 yaşına kadar devlete sadıkâne hizmetler yapmış, 89 yaşında hastalanıp İstanbul’da vefat etmiştir. İbnü'l-Emin, mübtela olduğu zatürreden kurtulamayarak 1296/1881’de vefat etti, demektedir (Baştuğ 2002: 2112). Bütün cenaze masraflarını Sultan II. Abdülhâmid Hân karşılayıp Sultan II. Mahmûd Hân türbesine defnettirmiştir.

Devlet idaresinde gösterdiği büyük başarıları, güven telkin eden şahsiyeti, içinde yetiştiği mistik kültürü ve hayırseverliğiyle etrafında büyük bir saygı uyandıran Abdurrahmân Sâmî Paşa’nın çocukları da devlet kadrolarında önemli vazifelerde bulunmuş şahıslardır. Subhî Paşa, Necîb Paşa, Hasan, Bâkî, Halîm ve Sezâî Bey'ler onun oğullarındandır. Oğlu Ahmed Necîb Paşa, Sultan II. Abdülhâmid Hân’ın eniştesi olup Medihâ Sultan'la evliydi. Oğullarından Abdullatîf Subhî Paşa önce Maarif sonra Evkaf Nazırlığı, Abdulhalîm Bey Adliye Nazırlığı, Ahmed Necîb Paşa ise vezirlik ve Şûra-yı Devlet azalığı görevini yürüttüler. Edebiyat sahasında ünlenen diğer bir oğlu da Sâmî Paşa-zâde Sezâî’dir (Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlı Ansiklopedisi 1999: 500).

Eserleri şunlardır:

1. Dîvân-ı Sâmî: Müretteb bir Dîvân'ı vardır.

2. İnşâ-yı Sâmî: Oğlu Necîb Bey, Paşa’nın gençlik yıllarından itibaren kaleme aldığı yazılarından bulabildiklerini iki kısma ayırarak tertip etmiştir. Eserde tebrik, dostluk ve teşekkür içerikli arizalar ve bunlarla birlikte kaside, gazel, tarih kıtası ve müfredler yer almaktadır. Necîb Bey, takdim yazısında babasının memuriyetleri zamanındaki ariza ve konuşmalarının ise ikinci kısımda yer alacağını ve bu mesaiye hemen başlanacağını ifade etmekle birlikte bu kısım bulunmamaktadır. Eser 90 sayfa olup 1289/1873 yılında basılmıştır.

3. Kişver-i Derûn: Ahlaki konularla ilgili bir risaledir. Eser 1312/1894 senesinde Trablusşamlı Abdullatîf Efendi tarafından Arapçaya çevrilerek yayımlanmıştır.

4. Rumûzü’l-Hikem: Eser Şeyh Yahya Efendi’nin matbaasında 1287/1871 yılında basılmıştır. Dinî inançlar ile insanın ahlak ve terbiyesine dair meselelerin telif ve tasnifinin yer aldığı tasavvufi ve felsefi muhtevaya sahip 128 sayfa miktarında bir eserdir.

5. Sergüzeşt-i Sâmî: Vefatından önce kendisi hayat hikâyesini Sergüzeşt-i Sâmî adıyla yazmaya niyetlenmiş lakin başlangıçta kalmıştır (Türk Dili ve Edebiyatı  Ansiklopedisi 1990: 450-451).

Sâmî Paşa, Tanzimat döneminin yeni şiir anlayışını temsil eden şairlerindendir. Fuat Paşa’nın vefatı dolayısıyla yazdığı tarih manzumesi dil itibarıyla zorlamadan uzak, yalın bir söyleyişle dikkat çeker. Gazellerinde geleneksel tarzı muhafaza etmekle birlikte bilhassa “ister mi ister ya” redifli gazeli klasik söyleyişten uzaklaşan Tanzimat ekolünün güzel tecrübelerindendir (Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlı Ansiklopedisi 1999: 500). Sâmî Paşa aynı zamanda münşi olarak da tanınmaktadır. İbnü'l-Emin, Son Asır Türk Şairleri’nde, “Selâset-i beyâna mâlik ve tasavvufa mâil, mümtaz bir münşî idi. Üslûb-ı beyânıyla yeni bir çığır açmış ve salâh-ı lisân-ı Osmânîye hizmet etmiştir” (Baştuğ 2002: 2105) ifadesiyle Sâmî Paşa'nın münşiliğini över. Sâmî Paşa’nın mensur yazıları, Arapça-Farsça kelime ve tamlamalara çokça yer verilmiş, her cümlesi secili, sanat yapma kaygısı taşıyan süslü nesir örnekleridir. Onun nesri klasik nesrin üslup tabakalarının oluşmasında sosyal tabaka ve mesleğin belirleyici rolüne de bir örnektir. Paşa’nın dili kullanma ve konuyu ifade ediş tarzı, Batı Retoriğinin “aydın üslubu” adlandırmasına karşılık gelmektedir. Sâmî Paşa kullandığı süslü dille metne, dilin bir anlatım aracı olması dışındaki diğer görevlerinden estetik fonksiyonunu da yüklemiştir (Gümüş 2012: 27).

Kaynakça

Abdurrahmân Sâmî Paşa (1287). Rumûzü’l-Hikem. İstanbul.

Abdurrahmân Sâmî Paşa (1290). İnşâ-yı Sâmî. İstanbul.

Baştuğ, İbrahim (hzl.) (2002). İbnü'l-Emin Mahmud Kemal İnal, Son Asır Türk Şairleri. Ankara: AKM Yay.

Gümüş, Nevin (2012). "Abdurrahman Sâmî Paşa’ya Ait Mensur Bir Letâif-Nâme". Türkiyat Araştırmaları Dergisi. (31): 21-33. http://www.turkiyat.selcuk.edu.tr/pdfdergi/s31/2%20gumus.pdf [erişim tarihi: 21.06.2013].

Kaplan, Mehmet, İ. Enginün, B. Emil (1988). Yeni Türk Edebiyatı Antolojisi. C.I. İstanbul: Marmara Üniversitesi Yay.

Kerman, Zeynep (1986). Sâmî Paşazâde Sezâî. Ankara: KTB Yay.

Tatcı, Mustafa ve Cemal Kurnaz (hzl.) (2000). Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri I-II-III. Ankara: Bizim Büro Basımevi.

Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi (1990). "Sâmî Abdurrahman Paşa". C.7. İstanbul: Dergâh Yay.

Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlı Ansiklopedisi.(1999). "Abdurrahmân Sâmî". C.2. İstanbul: YKY Yay. 

Yeni Rehber Ansiklopedisi (1994). "Sâmi Paşa (Abdurrahman)". C.17. İstanbul: Türkiye Gazetesi Yay.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DR. ÖĞR. ÜYESİ NEVİN GÜMÜŞ
Yayın Tarihi: 17.09.2013
Güncelleme Tarihi: 21.08.2021

Eserlerinden Örnekler

Târîh-i Cülûs-ı Hümâyûn

Sırr-ı hilâfet-pertevi Hak’dan zuhûr itdiği an

İtdi bi-lutfillah cülûs şâh-ı cihân ‘Abdülazîz

 

Ol âfitâb-ı saltanat bedr-i hümâyûn-menzilet

Keyvân-ı evc-i mes’adet kadr-âsmân ‘Abdülazîz

 

Zıll-ı İlâh-ı Müste’ân ârâmiş-i kevn ü mekân

Bahşende-i emn ü emân fahr-i zamân ‘Abdülazîz

 

Allah mansûr eylesün her demde mesrûr eylesün

Dünyâyı ma’mûr eylesün ‘adliyle Hân ‘Abdülazîz

 

Şükr ü edeble Sâmiyâ târih ‘arz itsem sezâ

İtdi bi-lutfillah cülûs şâh-ı cihân ‘Abdülazîz

 

Gazel

Miyânın aldım âgûş-ı hayâle inceden ince

Yine ser-rişte buldum kîl ü kâle inceden ince

 

Reg-i mevc-i sevâd-ı şâm-ı yeldâ haddeden geçmiş

Girih-gîr oldu hâl-i hadd-i âle inceden ince

 

Çekilmiş kıl kalemle mâh-ı nev mi püşt-i la’linde

Yâ düşmüş ‘aks-i ebrû mu zülâle inceden ince

 

Hayyât-ı bâsıram dâm-ı hayâl-i ahûvânındır

Gönül saydında düşdü ihtiyâle inceden ince

 

Zarîfân-ı Sitanbul fikr-i bârik eyleyüp a’mâl

Reh-i nâ-refte açmışlar makâle inceden ince

 

Çıkardım ben de şimdi dest-gâh-ı mısr-ı tab’ımdan

Münakkaş târ-ı efkârımla kâle inceden ince

 

Mübâyin-i edebden ‘arz-ı mahlas ehl-i irfâna

Bulur nâmım iden fikrin ihâle inceden ince

 

Gazel

Ol nergis-i bîmâr ‘aceb hoş-rübâdır

Ol zâlim-i mazlûm-nümâ turfe belâdır

 

Hem-çeşm-i habâbım yem-i dünyâ-yı denîde

Kesb-i dil-i ser-geşte hemîn bâd-ı hevâdır

 

Serv-i emelim bâr-ver olmaz bilürem âh

‘Âlemde benim mâ-hasalım dest-i du’âdır

 

Mümkün mü dü-çeşmim ki sirişk olmaya rîzân

Nezzâresine aldığı hûrşîd-likâdır

 

Ol mehveşi bend itdi bugün zâhid-i sâlûs

Sermâye-i tezvîri ‘asâ ile ridâdır

 

Mîzâb-ı kalem neşr-i zülâl eyledi Sâmî

Gülzâr-ı sühân neşv ü nemâ bulsa sezâdır

(Abdurrahmân Sâmî Paşa (1287). Rumûzü’l-Hikem. İstanbul. 73-74, 89, 85-86.)


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1ZÜHDÎ EFENDİd. ? - ö. 1772-73Doğum YeriGörüntüle
2SABRÎ, Karayılan-zâde Seyyid Mehmed Emind. 1768 - ö. 1814Doğum YeriGörüntüle
3NÂŞİD, İbrâhim Beyd. 1749 - ö. 1791-92Doğum YeriGörüntüle
4NÂDİRE, Mahlar Ayimd. 1792 - ö. 1842Doğum YılıGörüntüle
5MEHMED FAHREDDÎN, Bursalıd. 1792 - ö. 1855Doğum YılıGörüntüle
6NEVRÛZ BİN ÎSÂd. 1792 - ö. 1860Doğum YılıGörüntüle
7ÂLİM, Müderris-zâde Mehmed Âlim Efendid. 1802 - ö. 1881Ölüm YılıGörüntüle
8ES'AD, Fahrî-zâde Es'ad Efendid. ? - ö. 1881Ölüm YılıGörüntüle
9NÂZIM/HÜSNÎ, Hüseyin Nâzım Efendi, İstanbullud. 1828 - ö. 1881?Ölüm YılıGörüntüle
10DÂVUD ES'AD PAŞA, Manastırlıd. ? - ö. 19. yy.MeslekGörüntüle
11MAHVÎ, Ahmed Çelebid. ? - ö. 1645-46MeslekGörüntüle
12ÂKİF, Âkif Mehmed Paşad. 1822 - ö. 1894MeslekGörüntüle
13ÂTIF, Mehmedd. ? - ö. 1908Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14YAHYÂ SIRRÎd. 1871 - ö. 1905-1906Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15BASRÎ, Hasan Basrî Efendid. 1830 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16RÜSÛHÎ, Şeyh İsmail Rüsûhî Efendid. ? - ö. 1631Madde AdıGörüntüle
17İKRARÎ, Memiş Ayd. 1955 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
18HASAN HÜSNÎ PAŞA, Sührâb-zâde Hocaoğlu, Mısırlıd. ? - ö. 1897Madde AdıGörüntüle