Madde Detay
Samipaşazade Sezai
(d. 1859 / ö. 26 Nisan 1936)
Yazar, Bürokrat, Gazeteci
(Yeni Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Sami Paşazâde Sezâi 1859 İstanbul-Aksaray'da doğmuştur. Bir asker ve ulema ailesi çocuğu olan Sezâi, devrin birçok edebiyat ve fikir adamının ziyaret ettiği, bir kültür merkezi gibi faaliyet gösteren Taşkasap'taki konakta dünyaya gelmiştir. Sergüzeşt'teki konak, bu evden ilham alınarak tasvir edilmiştir. Tahsilini bu konakta yapan Sezâi'nin hocaları arasında Çankırılı Hâşim, Mehmed Galib, Resul Mestî ve Muallim Feyzi bulunmaktadır. Devrin şairlerinden Osman Nevres, Üsküdarlı Hakkı ve Yenişehirli Avni ona şiir ve edebiyat zevki aşılar. Fransızca dersleri aldığı Mösyö Fabre de Sezâi'de Fransız İhtilâli'nin getirdiği hür düşünme fikrinin oluşmasında etkili olur. Sezâi, küçük yaştayken, babasının Çamlıca'daki köşküne komşu köşklerde oturan Abdülhâk Hâmid ve Recâizâde Ekrem'le tanışır. (Kerman 2009:77) Sezâi'nin aynı zamanda Hâmid'e de hocalık yapan babası Sami Paşa, Yunanca, Fransızca, Arapça, Farsça bilen, İslâmî ilimlere vakıf, tasavvuf ve felsefe alanlarında eserler kaleme almış, aynı zamanda edebiyatla da iştigal etmiş, katiplik, muavinlik, müsteşarlık, müfettişlik ve valilik görevlerinde ve Meclis-i Vâlâ, Meclis-i Âli, Meclis-i Âyân üyeliklerinde bulunmuş bir kültür ve devlet adamıdır. Sezâi, henüz on dört yaşındayken yazmaya başlar. Siyasi ve sosyal içerikli yazılarının yanı sıra 1879'da tiyatro eseri Şîr'i, 1881'de Bir Düşmüş Kadın'ı yazar. Aşk, panteist bir anlayışın ürünü olan tabiat, kadın ilk eserlerinin ağırlık noktalarını teşkil eder.1881-1885 yılları arasında Londra'da Sefaret ikinci kâtipliği göreviyle bulunur. 1885'te görevinden azledilir. (Güven 2009:42-43). İhtilalci kimliği daha da belirginleşen Sezai, Tercüman-ı Hakikat'e gönderdiği yazılarla Ekrem ve Hâmid'in temsil ettiği yeni edebiyatçıların yanında yer alır. 1885 ve 1886 yıllarında Paris'tedir. Orada Tunuslu Mahmud b.Ayat'ın kızı Latife Hanım'la kısa süren bir evliliği olur. (Kerman 2009:77). Paris'te bilhassa operaları, tiyatroları takip eder. Viyana Sefareti katipliğine tayin edilir ancak bu görevi kabul etmez. 3 Kasım 1886'dan 1901'e kadar çalışacağı Hariciye Nezareti İstişare Odası muavinliğinde göreve başlar. Sergüzeşt, Küçük Şeyler, Rumuzu'l-Edep bu istibdad yıllarının ürünleridir. Sergüzeşt'in içeriğinden dolayı göz hapsine alınır. 1901'de Paris'e kaçar. 1908'e kadar kalacağı Paris'te İttihat ve Terakki'nin yayın organı Şura-yı Ümmet'te siyasî içerikli yazılar yazar. Sezâi, Meşrutiyetin ilanıyla önce Selanik'e, ardından İstanbul'a döner. Bir yıl sonra Madrid Sefaret'ne atanır. 1916-1918 yılları arasında İsviçre'dedir. Buradan İkdam'a gönderdiği "İsviçre Hatıratı" başlıklı yazıları ile tekrar edebiyata döner. İsviçre yılları, Sezâi'nin düşüncelerinin değişmesinde etkili olur, o yıllara kadar İngilizlere, örf ve âdetlerine hayrandır, ancak 1914'ten itibaren fırsat buldukça İngilizleri eleştirmeye başlar (Kerman 2003: V-VI). 1921'de görevinden alınınca İstanbul'a döner, kendini yazmaya verir. 1927'de TBMM tarafından kendisine maaş bağlanır. İstanbul Belediyesi kendisine Kadıköy'de bir ev kiralar. 1936'da vefat eder. Kabri Küçüksu Mezarlığı'ndadır.
Sami Paşazâde Sezâi, tiyatro, roman, hikâye alanlarında eser vermiş, hatıra ve seyahat yazıları yazmış, Hâmid, Süleyman Nazif, İbnülemin Mahmut Kemal, İbrahim Alaaddin Gövsa gibi sanatçı ve edebiyat araştırmacılarına gönderdiği mektuplarda edebi eleştirilerini, sanat anlayışını açıklama yoluna gitmiştir. Edebî, siyasî ve sosyal alanlarda birçok makalesi bulunmakla birlikte o, Sergüzeşt ve Pandomima yazarı olarak bilinmektedir. Tanzimat'tan sonra ortaya çıkan yeni edebiyatın en önde gelen destekçilerinden biri olmuş, Milli edebiyat hareketinin önemli düsturlarından olan sade Türkçe'yle yazma fikrini savunanların da içinde yer almış ve bunu Türklüğün manevî varlığını gösterecek tek yol olarak görmüştür. (Kerman 2009: 77) İlk edebi eserleri Şîr ve yarım kalmış Bir Düşmüş Kadın tiyatrolarıdır. Asıl edebi kimliğini göstermeye başladığı saha edebi makaleleridir. Yirmi yaşına kadarki hayatı kışın Taşkasap'taki konakta, yazın Çamlıca'daki köşkte geçen Sezâi'nin asıl şöhretini temin eden Kamer ve İttihad gazetelerindeki makaleleri ve piyeslerinden ziyade Çamlıca'nın tabiat güzelliklerini, akşam ve sabah vakitlerindeki hâllerini ve buradan Boğaziçi'nin görünüşünü tasvir eden "Çamlıca" başlıklı makalesi olmuştur. (Tansel 1958: 7). Önce Bir Esirin Sergüzeşti adıyla yayımlanması düşünülen ancak Teftiş ve Muayene Komisyonu tarafından sadece Sergüzeşt adıyla yayımlanmasına izin verilen romanında Kafkasya'dan getirilen küçük esir Dilber'in konak konak dolaştırılarak bunlardan Asaf Paşa'nın konağında evin oğlu Celal Beyle birbirlerine âşık olmaları, ancak evlenmelerine izin verilmeyince gönderildiği Mısır'da kendini Nil'e atarak intiharıyla sonuçlanan trajik bir esaret hikâyesi anlatılmaktadır. Dilber ile Celal Beyin aşklarının ansızın ve tesadüfen değil de zaman içerisinde birbirini tanıdıkça şekillenmesi realist ilkelere uygundur. Bunun dışında romandaki mekan ve tabiat tasvirlerinin kişilerin ruh halleriyle uyumlu bir şekilde yapılması ve kafes, kuş gibi çeşitli obje ve varlıkların eserin mevzu ve mesajlarına uygun bir şekilde verilmesi edebiyat araştırmacılarının dikkatini çekmiştir. (Güven 2009:81-114; Kaplan 1991:369-383; Kerman 2009: 108-116, 117-121; 122-129). Eseri ilk tenkit edenlerden biri olan Mizancı Murat, Sergüzeşt'i aşırılıklara kaçmaması, konu dışına çıkmaması ve duygusallığı ile över ve onu Harriet Beecher-Stowe'un Baba Tom'un Kulübesi ile karşılaştırır. (Enginün 2006:271) Dilber'i satın alan esirci Mustafa'nın karısının merhametsizliğinde ve sadece kendi kızı Atiye'ye kısmen sevgi göstermesinde kocası tarafından şiddet görmesi etkili olmuş ve bu konu, Türk edebiyatında ilk kez Sergüzeşt'te dile getirilmiştir. (Enginün 2006:265) Bununla birlikte eserin bilhassa başındaki kişi ve mekan tasvirlerinin gereksiz olduğunu savunanlar da vardır. (Güven 2009: 82-89). Sezâi'nin1934-1935 yıllarında yazmaya başladığı ancak müsvedde olarak kalan Konak başlıklı bir romanı daha vardır. Bu romanın konusu daha çok maziye özlemdir. Yazarın Alphonse Daudet'den çevirdiği Jack romanı da yarım kalmıştır.
Sami Paşazâde Sezâi'nin edebiyat tarihindeki diğer önemli bir yeri ise hikâyeleri dolayısıyladır. Hikâyeleri üç başlık altında incelenebilir: 1. 1891'de yayımlanan Küçük Şeyler'deki altı hikâye 2. 1896-1898 arasında yazdığı ve Rumuzu'l-Edeb'de topladığı sekiz hikâye, 3. 1925-1934 arasında çeşitli dergilerde yayımlanan beş hikâye (Güven 2009:122-123.) Rumuzu'l-Edeb ve hikâyelerinin yer aldığı İclal'de hatıraları da bulunmaktadır. Bilhassa Küçük Şeyler'deki eserler, kurgu, üslup ve dilleri itibarıyla modern hikâyeciliğin oldukça başarılı örnekleridir. Halit Ziya, Küçük Şeyler'in kendisini adeta çıldırttığını, en çok bu kitabın kendisine zevk ve neşe verdiğini ve onun açtığı yeni ufkun memleketin nesir ve sanat semasında vaatlerle dolu bir maşrık gibi parladığını söyler. (Uşaklıgil 2008: 479). "Bu Büyük Adam Kimdir?", "Hiç", "Düğün", "Kediler" ve "Pandomima", Küçük Şeyler'in bugün de zevk ve ilgiyle okunan sağlam bir kurgu ve tekniğe sahip, psikolojik dikkatlerin ve ayrıntıların önemli olduğu başarılı hikâyelerdir. Sami Paşazâde'den önce Namık Kemal, Şemseddin Sami, Ahmed Mithat, Nabizâde Nâzım uzun hikâye ve romanlarıyla Türk edebiyatında bu türün ilk örneklerini vermişlerdir. Ancak "Pandomima", "Kediler" gibi ilk güzel küçük hikâyeler Sezâi'den gelir. Hikâyedeki her şeyin ana fikir ve birbiriyle bağlantılı oluşu, hikâyenin bütünlüğü, sağlam kuruluşu, gerçeklik duygusu ile şiir duygusunun birleştirilmesi diğer yazarların eserlerinde görmediğimiz yeniliklerdir. Ancak şiir üslubunun söz konusu olduğu yerlerde yazarın dili zaman zaman yapmacıklaşır. Bununla birlikte Sezâi, Namık Kemal'in sanatkârane üslubu ile Ahmet Mithat Efendi'nin günlük konuşma ve meddah dilinin getirdiği gevşek üslubundan uzak yeni bir dil ve söyleyiş bulmuştur. (Kaplan 1986:25). Küçük şeyler ve sıradan insanlar, edebiyatımıza Orhan Veli'den ve Sait Faik'ten önce, kısa hikâyenin bizde gerçek anlamda ilk örneklerini veren Sami Paşazâde Sezâi ile girmiştir. (Çağın 2017:7-18). Onun hikâyelerindeki şahıslar, Halit Ziya'nınkilerin prototiplerini oluştururlar. Bundan başka söz gelimi tabiatın çevresel güzelliği yok edecek şekilde katledilmesinin yarattığı hüzün de bizim edebiyatımızda ilk kez "İki Yüz Elli Kuruşa Bir Asır" hikâyesinde dile getirilmiştir. (Çağın 2017: 7-18). Bu bağlamda ekoeleştiri kuramı açısından bizde ilk anılması gereken yazarlardan biri Sami Paşazâde Sezâi olmalıdır.
Sezai'nin Victor Hugo'dan ve hikâyelerinde de çok etkisinde kaldığı Alphonse Daudet'den hikâye tercümeleri bulunmaktadır. Hatıra ve gezi yazılarından başka mektupları, edebî, siyasî vb. konularda yazılmış makaleleri de göz önünde bulundurulduğunda yazarın ilgi alanlarının çeşitliliği ortaya çıkar.
Kaynakça
Çağın, Sabahattin (2017). "Samipaşazade Sezai'nin Küçük Şeyler'i". Yeni Türk Edebiyatı. S.15. 7-18.
Enginün, İnci (2006). Yeni Türk Edebiyatı Tanzimat'tan Cumhuriyet'e 1839-1923. İstanbul:Dergâh Yay.
Güven, Güler (2009). Sami Paşazade Sezayi ve Eserleri. İstanbul:Dergâh Yay.
Kaplan, Mehmet (1986). "Pandomima". Hikâye Tahlilleri. İstanbul:Dergâh Yay.
Kaplan, Mehmet (1992). "Sergüzeşt Romanı". Türk Edebiyatı Üzerine Araştırmalar I. İstanbul: Dergâh Yay.
Kerman, Zeynep (2003). Sami Paşazade Sezai Bütün Eserleri I-III. Ankara: TDK Yay.
Kerman, Zeynep (2009). "Sâmipaşazâde Sezâi". İslâm Ansiklopedisi. C.36. TDV. 77-78.
Kerman Zeynep (2009). "Tanzimat Devri Türk Edebiyatında Esaret Temi ve Sergüzeşt Romanı". Yeni Türk Edebiyatı İncelemeleri. İstanbul: Dergâh Yay. 108-116.
Kerman. Zeynep (2009). "Sergüzeşt Romanında Mekan". Yeni Türk Edebiyatı İncelemeleri. İstanbul:Dergâh Yay. 117-121.
Kerman , Zeynep (2009). "Sami Paşazade Sezai'nin Roman ve Hikâyelerinde Kuş Motifi". Yeni Türk Edebiyatı İncelemeleri. İstanbul:Dergâh Yayınları, 122-129.
Tansel, Fevziye (1958). "Sami Paşazâde Sezai". Türkiyat Mecmuası. S.XIII, 1-30.
Uşaklıgil, Halit Ziya (2008). Kırk Yıl. Hzl. Nur Özmel Akın. İstanbul: Özgür Yay.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DR. ÖĞR. ÜYESİ ÖZLEM NEMUTLUYayın Tarihi: 29.12.2017Güncelleme Tarihi: 20.12.2020
Yayın Tarihi: 29.12.2017Güncelleme Tarihi: 20.12.2020
Güncelleme Tarihi: 20.12.2020
Eser Adı | Yayın evi | Basım yılı | Eser türü |
---|---|---|---|
Şîr | Mihran Matbaası / İstanbul | 1296/1879 | Tiyatro |
Düşmüş Bir Kadın | Hazine-i Evrak / İstanbul | 1881 | Tiyatro |
Sergüzeşt | Orhaniye Matbaası / İstanbul | 1305/1888 | Roman |
Küçük Şeyler | Matbaa-i Ebuzziya / İstanbul | 1308/1891 | Hikâye |
Rumuzû'l-Edeb | İkdam Matbaası / İstanbul | 1316/1898 | Hikâye |
İclâl | Cihan Kit. Sahibi:Mihran / İstanbul | 1924 | Hikâye |
Konak | Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, S.XXI / İstanbul | 1975 | Roman |
Kitaplarına Alınmamış Hikâyeleri/Sami Paşazade Sezai Bütün Eserleri I | TDK / Ankara | 2003 | Hikâye |
Edebi Makaleler ve Takrizler/Sami Paşazade Sezai Bütün Eserleri II | TDK / Ankara | 2003 | Makale |
Hatıra ve Gezi Yazıları/Sami Paşazade Sezai Bütün Eserleri II | TDK / Ankara | 2003 | Gezi Yazısı |
Mektuplar/Sami Paşazade Sezai Bütün Eserleri II | TDK / Ankara | 2003 | Mektup |
Tercümeleri/Sami Paşazade Sezai Bütün Eserleri II | TDK / Ankara | 2003 | Çeviri |
Sosyal ve Siyasî Makaleler/Sami Paşazade Sezai Bütün Eserleri III | TDK / Ankara | 2003 | Makale |
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | ZAFER HANIM | d. ? - ö. 19. yy. | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Zeynep Cemali | d. 1950 - ö. 26 Kasım 2009 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | MAHVÎ, Ali Mahvî Efendi | d. ? - ö. 1882 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | REMZÎ, Ahmet | d. 1859 - ö. 1914 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | HAMMAL/MİRZE GÜLZAR, Bayrameli Abbaszâde | d. 1859 - ö. 03.06.1926 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | LÜTFÎ, Hacı Veli | d. 1859 - ö. 1929 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | Bekir Sıtkı Ocak | d. 1885 - ö. 11 Ocak 1936 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | Muhittin Mekki | d. 1874 - ö. 1936 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | BİÇARE ABİDİN | d. 1860 - ö. 1936 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Habip Türker | d. 1978 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
11 | Esma Ocak | d. 5 Haziran 1928 - ö. 25 Mayıs 2011 | Meslek | Görüntüle |
12 | Yusuf Akçura | d. 2 Aralık 1876 - ö. 11 Mart 1935 | Meslek | Görüntüle |
13 | Vedat Örfi Bengü | d. 21 Aralık 1899 - ö. 25 Mayıs 1953 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | Nüzhet Sâbit | d. 1883 - ö. 6 Ocak 1920 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | Menemenlizade Tahir | d. 1863 - ö. 12 Mart 1903 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | Ahmed Esad Sezai Sünbüllük | d. 1874 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
17 | Hikmet Afif Mapolar | d. 19 Mayıs 1919 - ö. 5 Mart 1989 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | Sezai Karakoç | d. 1933 - ö. 16 Kasım 2021 | Madde Adı | Görüntüle |