Madde Detay
TEVHÎD, Seyyid Ahmed Tevhîd Efendi
(d. 1222/1807 - ö. 1286/1870)
divan şairi, eğitimci
(Divan/Yazılı Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adı Seyyid Ahmed Tevhîd Efendi’dir. 1222/1807 yılında İstanbul’da doğdu. Eşrefoğlu Rûmî’nin torunlarından Bursalı Şeyh İsmâ`il Hakkî b. Mustafa Sâlih ile şair Neccâr-zâde Şeyh Rızâ’nın oğlu Şeyh Sıddîk’ın kızının oğludur. Akli ve nakli ilimleri Beşiktaş ulema topluluğunun ileri gelen üyesi Kethüdâ-zâde Mehmed Ârif Efendi’den tahsil etti. Akabinde medrese tahsiline devam etti. Serasker Bursalı Damad Sa'îd Paşa’nın hâfız-ı kütüplüğünü yaptı. İmtihanla Mekteb-i İrfâniyye ve Mûsıka-i Hümâyûn muallimi (1255/1839) görevine atandı. Bu vazifesinin ardından sırasıyla Beşiktaş Bahriye Meclisi müftüsü, Bosna kadısı (1260/1262/1844-1846), Dâr-ı Şûrâ-yı Askerî azası (1263/1847) ve Uşak naibi (1264/1848) oldu. 1264/1848 yılında Edirne kadılığı payesini aldı. 1266/1850 yılında Mekke, 1 Rebîülâhir 1270/1 Ocak 1854 tarihinde Medine kadılığı yaptıktan sonra İstanbul’a dönüşünde tekrar Dâr-ı Şûrâ-yı Askerî azalığına tayin edildi. İstanbul kadılığı (1271/1855) ile Anadolu kazaskerliği (1277/1860) payelerine nail oldu. 17 Şa’ban 1280/27 Ocak 1864 tarihinde Meclis-i Vâlâ azalığına getirildi. 1 Muharrem 1282/27 Mayıs 1865’te Yanya kazası arpalık olarak kendisine verildi. 9 Rebîülâhir 1283/21 Ağustos 1866’da Rumeli Kazaskerliği payesiyle taltif edildi. Son olarak 11 Zilka’de 1284/5 Mart 1868 yılında Evkâf Nazırlığı görevine atandı. 25 Cemâziyelâhir 1285/13 Ekim 1868’te bu görevinden istifa etti. 21 Şevvâl 1286/24 Ocak 1870 tarihinde vefat etti. Dedesi Neccâr-zâde Şeyh Rıza Efendi’nin Beşiktaş’taki türbesine defnedildi. Ölümüne vezir Abdurrahmân Sâmî Paşa “Cânân ilinde buldı Tevhîd safâ-yı vahdet” mısrasıyla tarih düşürmüştür (İbnü'l-Emin vd. 1335: 134-136; Tatcı vd. 2000: 258).
Ahmed Tevhîd Efendi’nin bilinen eserleri şunlardır:
1. Nuhbetü’l-Hisâb: Sultan II. Mahmûd’a sunulan eser 1245/1830 yılında tamamlandı. Receb 1270/Mart 1854’te Matbaa-i Âmire’de basıldı. Mukaddimede, hendese yani geometri, astronomi, mesaha, coğrafya, harp sanatının ihtiyaç duyduğu fennin yani tekniğin hesap ilmine (aritmetik) bağlı olduğunu söyler (1270: 1). Klasik ile modern çizgilerin terkibinde kaleme alınan bu eserde müellif, ondalık kesirleri îcâd eden Cemşîd Kâşî’nin Miftâhü’l-Hisâb adlı eserinin ilgili bahsine dikkat çeker. Bir derleme-telif olan eser, konuların taksimi bakımından klasik matematik kitabı formunda yazılmış ancak muhtevada modern bilgilere de yer verilmiştir. Ana kaynak ise Miftahü’l-Hisâb’dır. 71 sayfadan müteşekkil kitap, bir mukaddime, yedi makale ve bir hatimeden oluşur.
2. Telhîsü’l-A`mâl: Sultan II. Mahmûd’a takdim edilen eser, bir mukaddime ve dört fen üzere tertib edilmiştir. Mukaddime de iki fasıldan oluşur. Birinci fasılda, geometrik şekillerin tarifleri, ikinci fasılda mühendislerin kullandıkları aletler tanıtılır. Eser, esas itibariyle hendese-i ameliye, fenn-i mesâha, fenn-i tastîh ve fenn-i istihkâmı ithiva eder. Konuların burhani ve amelî tarafı beraber ele alınır. Esas itibariyle müellifin daha önce (1242-1826) telif ettiği ve amelî hendese ile mesaha fenninden bahseden 136 şekli muhtevi Mecmû`âtü’l-Ferâid ve Lübbü’l-Fevâid’in genişletilmiş şeklidir. Eser, Temmuz 1854’te tab edilmiştir. Süleymaniye Kütüphanesi Ragıb Paşa No: 937’de 150 varaktan müteşekkil müellif hattı nüshası bulunmaktadır.
3. Miftâhü’t-Tefâsîri’l-Cemîleti’l-Kur’âniyye: Kuran sözlüğüdür. 1296/1879 yılında Dârü’t-Tıbaâti’l-Âmire’de 296 sayfa olarak basılmıştır.
4. Zübtedün fî İlm-i Sarf: I. Abdülazîz’e takdim edilmiştir. 1277/1860 yılında basılan eser, 456 sayfadır. Bir mukaddime ve yirmi beş fasıldan oluşmaktadır.
5. Mir’âtü’s-Semâ: Astronomi ilmine dair eseridir.
6. Hallü’l-Es’ab fî Taz’îfü’l-Mik’ab: Bir küpün iki katına çıkarılmasını anlatan eseridir.
7. Mecmû`âtü’l-Ferâid ve Lübbü’l-Fevâid: Amelî hendese ve fenn-i mesahadan (yüz ölçümü) bahseden eseridir.
Aynı zamanda şair olan Ahmed Tevhîd Efendi’nin şiirlerini muhtevi mecmuası, kayınbiraderi dîvân-ı hümâyûn beylikçisi Nâsır Bey’in evinde yanmıştır (İbnü'l-Emin vd. 1335: 136). Tevhîd, aynı zamanda hocası olan Kethüdâ-zâde Mehmed Ârif’in Dîvânçe’sini de bastırmıştır.
Ahmed Tevhîd Efendi, modernleşme döneminde ilmiye sınıfından yetişmiş bir Osmanlı âliminin matematik ilimlerine olan ilgisini göstermesi bakımından dikkate değer bir isimdir. Matematik ilimlerindeki yeni gelişmeleri dikkate almasının yanında kendi geleneğini de göz önünde bulundurmuştur. Bu açıdan Gelenbevî İsmail Efendi, Seyyid Ali Paşa gibi alimlerin çizgisinde kabul edilebilir. Dinî ilimlerde uzman olmasının yanında matematik ve astronomi sahasında da oldukça bilgiliydi. Nazırlığı esnasında birçok cami, mescid, dergah, türbe ve mektep gibi yapıları tamir ettirmiştir. Dinî ve Arabî ilimlerdeki derin bilgisi, iffet ve fazileti ile tanınmıştır. Hocası Kethüdâ-zâde gibi isteyenlere konağında sabah akşam muhtelif ilimlerden dersler okutmuştur. Kaynaklar şiir ve nesrinin mükemmel olduğu konusunda müttefiktir (İbnü'l-Emin vd. 1335: 136; Fatîn 1271: 35; Tatcı vd. 2000: 258).
Kaynakça
Arslan, Mehmet (hzl.) (2010). Tayyâr-zâde Atâ, Osmanlı Saray Tarihi Târîh-i Enderûn. C. V. İstanbul: Kitabevi Yay.
Fatîn Dâvud (1271). Hâtimetü’l-Eş’âr. İstanbul: İstihkâm Alayları Litografya Destgâhı.
İbnü'l-Emin Mahmud Kemal, Hüseyin Hüsâmeddîn (1335). Evkâf-ı Hümâyûn Nezâretinin Târihçe-i Teşkîlâtı ve Nuzzârın Terâcim-i Ahvâli. İstanbul: Evkâf-ı İslâmiyye Matbaası.
Kurnaz, Cemâl ve Mustafa Tatcı (hzl.) (2001). Mehmed Nâil Tuman, Tuhfe-i Nâilî - Divan Şairlerinin Muhtasar Biyografileri. C.I. Ankara: Bizim Büro Yay.
Tatcı, Mustafa ve Cemal Kurnaz (hzl.) (2000). Bursalı Mehmed Tâhir, Osmanlı Müellifleri. C. III. Ankara: Bizim Büro Yay.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DOÇ. DR. HAKAN YEKBAŞYayın Tarihi: 29.06.2014Güncelleme Tarihi: 29.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Recâ-yı vuslatınla cüst ü cûlar hep senin-çündür
Reh-i aşkında bezl-i âb-ı rûlar hep senin-çündür
Niçün gîsû-yı anber-bûyunu ruhsâra dökmezsin
Çemende hasretinle tâze-bûlar hep senin-çündür
İdelden çeşm-i mestin zümre-i uşşâkını medhûş
Nevâ-yı bülbül-âsâ hây u hûlar hep senin-çündür
Dehânın bir muammâ serv-i kaddin mısra-ı ra’nâ
Miyân-ı halkda bu güft ü gûlar hep senin-çündür
Kadem-rencîde kıl teşrîf eyle dil-hânemi şâd et
Adûnun bagrın üz câm u sebûlar hep senin-çündür
N’ola Tevhîd-i zârı bahş-i bûseyle bekâm etsen
Reh-i aşkında bezl-i âb-ı rûlar hep senin-çündür
(Fatîn Dâvud (1271). Hâtimetü’l-Eş’âr. İstanbul: İstihkâm Alayları Litografya Destgâhı. 34-35.)
Nuhbetü’l-Hisâb’dan
Hisâb kavânîn-i mu'ayyene bir ilimdir ki kavânîn-i mezkûre ile mechûlât-ı adediyye ma’lûmât-ı mahsûsadan isti’lâm olunur. İlm-i hisâbın mevzû’ı mutlaka adeddir. Mu’allim-i sâlis Şeyh Re’îs indinde mâddeye ârız olan adeddir. Meselâ on kitâb ve yigirmi kalem ıtlâk olundukda kitâba ârız olan on ve kaleme ârız olan yigirmi ve bunların misâli mikdâra ârız olan aded Şeyh Re’îs indinde ilm-i hisâbın mevzû’ı olmagın fenn-i hisâb dahi ulûm-ı riyâziyyeden addolunur. Aded mutlakâ sayıda vâki olan şey’e denir. Meselâ bir, iki, üç, dört gibi. Ba’zıları indinde aded taraflarının mecmû’unun nısfına denir. Meselâ iki adedin bir tarafı üç ve âher tarafı bir olup üç ile bir cem olundukda dört edip dört adedin nısfı olan iki aded olur. Kezâlik beş adedin bir tarafı altı taraf-ı âheri dört olup altı ile dört cem olundukda on hâsıl olmagın on adedin nısfı beş aded olur. Bu sûretde bir aded olmaz zîrâ iki tarafın biri mevcûddur ki iki adeddir.
(Ahmed Tevhîd Efendi (1854). Nuhbetü’l-Hisâb. İstanbul: Matbaa-i Âmire. 3-4.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 29.06.2014Güncelleme Tarihi: 29.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Recâ-yı vuslatınla cüst ü cûlar hep senin-çündür
Reh-i aşkında bezl-i âb-ı rûlar hep senin-çündür
Niçün gîsû-yı anber-bûyunu ruhsâra dökmezsin
Çemende hasretinle tâze-bûlar hep senin-çündür
İdelden çeşm-i mestin zümre-i uşşâkını medhûş
Nevâ-yı bülbül-âsâ hây u hûlar hep senin-çündür
Dehânın bir muammâ serv-i kaddin mısra-ı ra’nâ
Miyân-ı halkda bu güft ü gûlar hep senin-çündür
Kadem-rencîde kıl teşrîf eyle dil-hânemi şâd et
Adûnun bagrın üz câm u sebûlar hep senin-çündür
N’ola Tevhîd-i zârı bahş-i bûseyle bekâm etsen
Reh-i aşkında bezl-i âb-ı rûlar hep senin-çündür
(Fatîn Dâvud (1271). Hâtimetü’l-Eş’âr. İstanbul: İstihkâm Alayları Litografya Destgâhı. 34-35.)
Nuhbetü’l-Hisâb’dan
Hisâb kavânîn-i mu'ayyene bir ilimdir ki kavânîn-i mezkûre ile mechûlât-ı adediyye ma’lûmât-ı mahsûsadan isti’lâm olunur. İlm-i hisâbın mevzû’ı mutlaka adeddir. Mu’allim-i sâlis Şeyh Re’îs indinde mâddeye ârız olan adeddir. Meselâ on kitâb ve yigirmi kalem ıtlâk olundukda kitâba ârız olan on ve kaleme ârız olan yigirmi ve bunların misâli mikdâra ârız olan aded Şeyh Re’îs indinde ilm-i hisâbın mevzû’ı olmagın fenn-i hisâb dahi ulûm-ı riyâziyyeden addolunur. Aded mutlakâ sayıda vâki olan şey’e denir. Meselâ bir, iki, üç, dört gibi. Ba’zıları indinde aded taraflarının mecmû’unun nısfına denir. Meselâ iki adedin bir tarafı üç ve âher tarafı bir olup üç ile bir cem olundukda dört edip dört adedin nısfı olan iki aded olur. Kezâlik beş adedin bir tarafı altı taraf-ı âheri dört olup altı ile dört cem olundukda on hâsıl olmagın on adedin nısfı beş aded olur. Bu sûretde bir aded olmaz zîrâ iki tarafın biri mevcûddur ki iki adeddir.
(Ahmed Tevhîd Efendi (1854). Nuhbetü’l-Hisâb. İstanbul: Matbaa-i Âmire. 3-4.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 29.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Recâ-yı vuslatınla cüst ü cûlar hep senin-çündür
Reh-i aşkında bezl-i âb-ı rûlar hep senin-çündür
Niçün gîsû-yı anber-bûyunu ruhsâra dökmezsin
Çemende hasretinle tâze-bûlar hep senin-çündür
İdelden çeşm-i mestin zümre-i uşşâkını medhûş
Nevâ-yı bülbül-âsâ hây u hûlar hep senin-çündür
Dehânın bir muammâ serv-i kaddin mısra-ı ra’nâ
Miyân-ı halkda bu güft ü gûlar hep senin-çündür
Kadem-rencîde kıl teşrîf eyle dil-hânemi şâd et
Adûnun bagrın üz câm u sebûlar hep senin-çündür
N’ola Tevhîd-i zârı bahş-i bûseyle bekâm etsen
Reh-i aşkında bezl-i âb-ı rûlar hep senin-çündür
(Fatîn Dâvud (1271). Hâtimetü’l-Eş’âr. İstanbul: İstihkâm Alayları Litografya Destgâhı. 34-35.)
Nuhbetü’l-Hisâb’dan
Hisâb kavânîn-i mu'ayyene bir ilimdir ki kavânîn-i mezkûre ile mechûlât-ı adediyye ma’lûmât-ı mahsûsadan isti’lâm olunur. İlm-i hisâbın mevzû’ı mutlaka adeddir. Mu’allim-i sâlis Şeyh Re’îs indinde mâddeye ârız olan adeddir. Meselâ on kitâb ve yigirmi kalem ıtlâk olundukda kitâba ârız olan on ve kaleme ârız olan yigirmi ve bunların misâli mikdâra ârız olan aded Şeyh Re’îs indinde ilm-i hisâbın mevzû’ı olmagın fenn-i hisâb dahi ulûm-ı riyâziyyeden addolunur. Aded mutlakâ sayıda vâki olan şey’e denir. Meselâ bir, iki, üç, dört gibi. Ba’zıları indinde aded taraflarının mecmû’unun nısfına denir. Meselâ iki adedin bir tarafı üç ve âher tarafı bir olup üç ile bir cem olundukda dört edip dört adedin nısfı olan iki aded olur. Kezâlik beş adedin bir tarafı altı taraf-ı âheri dört olup altı ile dört cem olundukda on hâsıl olmagın on adedin nısfı beş aded olur. Bu sûretde bir aded olmaz zîrâ iki tarafın biri mevcûddur ki iki adeddir.
(Ahmed Tevhîd Efendi (1854). Nuhbetü’l-Hisâb. İstanbul: Matbaa-i Âmire. 3-4.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Gazel
Recâ-yı vuslatınla cüst ü cûlar hep senin-çündür
Reh-i aşkında bezl-i âb-ı rûlar hep senin-çündür
Niçün gîsû-yı anber-bûyunu ruhsâra dökmezsin
Çemende hasretinle tâze-bûlar hep senin-çündür
İdelden çeşm-i mestin zümre-i uşşâkını medhûş
Nevâ-yı bülbül-âsâ hây u hûlar hep senin-çündür
Dehânın bir muammâ serv-i kaddin mısra-ı ra’nâ
Miyân-ı halkda bu güft ü gûlar hep senin-çündür
Kadem-rencîde kıl teşrîf eyle dil-hânemi şâd et
Adûnun bagrın üz câm u sebûlar hep senin-çündür
N’ola Tevhîd-i zârı bahş-i bûseyle bekâm etsen
Reh-i aşkında bezl-i âb-ı rûlar hep senin-çündür
(Fatîn Dâvud (1271). Hâtimetü’l-Eş’âr. İstanbul: İstihkâm Alayları Litografya Destgâhı. 34-35.)
Nuhbetü’l-Hisâb’dan
Hisâb kavânîn-i mu'ayyene bir ilimdir ki kavânîn-i mezkûre ile mechûlât-ı adediyye ma’lûmât-ı mahsûsadan isti’lâm olunur. İlm-i hisâbın mevzû’ı mutlaka adeddir. Mu’allim-i sâlis Şeyh Re’îs indinde mâddeye ârız olan adeddir. Meselâ on kitâb ve yigirmi kalem ıtlâk olundukda kitâba ârız olan on ve kaleme ârız olan yigirmi ve bunların misâli mikdâra ârız olan aded Şeyh Re’îs indinde ilm-i hisâbın mevzû’ı olmagın fenn-i hisâb dahi ulûm-ı riyâziyyeden addolunur. Aded mutlakâ sayıda vâki olan şey’e denir. Meselâ bir, iki, üç, dört gibi. Ba’zıları indinde aded taraflarının mecmû’unun nısfına denir. Meselâ iki adedin bir tarafı üç ve âher tarafı bir olup üç ile bir cem olundukda dört edip dört adedin nısfı olan iki aded olur. Kezâlik beş adedin bir tarafı altı taraf-ı âheri dört olup altı ile dört cem olundukda on hâsıl olmagın on adedin nısfı beş aded olur. Bu sûretde bir aded olmaz zîrâ iki tarafın biri mevcûddur ki iki adeddir.
(Ahmed Tevhîd Efendi (1854). Nuhbetü’l-Hisâb. İstanbul: Matbaa-i Âmire. 3-4.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | MÜNİRE BACI | d. 1852 - ö. 1912 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Oğuz Demiralp | d. 22 Ocak 1952 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | DERVÎŞ, Karaçelebi-zâde Molla Mustafa Efendi | d. ? - ö. Ekim-Kasım 1760 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | Sadık Rıfat Paşa | d. 28 Ekim 1807 - ö. 12 Şubat 1857 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | MUHTÂR, Ahmed Muhtar Efendi, Molla Bey | d. 1807 - ö. 1882 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | ÇAVUŞ-ZÂDE, Hâcı Hâlid Fâhir Efendi | d. 1806-1807 - ö. 1847\'den sonra | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | DİDARÎ | d. ? - ö. 1870 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | MUHTÂCÎ, Hasan | d. ? - ö. 1870? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | İSMAİL | d. 1820 - ö. 1870 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | HASENÎ/HÜSNÎ, Hasan Efendi | d. ? - ö. 1827 sonları | Meslek | Görüntüle |
11 | AKLÎ, Eyyûbî Aklî Mehmed Efendi | d. ? - ö. 1734-35 | Meslek | Görüntüle |
12 | HATTÎ, Amar-zâde Mustafa Hattî Efendi | d. 1688-89 - ö. 1 Eylül 1749 | Meslek | Görüntüle |
13 | EDÎB, Kazancı-zâde Emîn | d. 1857 - ö. 1919 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | EŞREF, Kassâb-zâde Eşref Mehmed Bey | d. 1831 - ö. 1889 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | RÜŞDÎ, Halîl Efendi, Selanikli | d. ? - ö. 1847 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | SABÂYÎ-ZÂDE | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
17 | SÂHİB, Hammamî-zâde/Hacı Mehmed Ağa-zâde Şeyh İsmail Dede | d. ? - ö. 1727-28 veya 1736-37 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | HÂKÎ, Ömer Efendi | d. 1758-59 - ö. 1813-14 | Madde Adı | Görüntüle |